Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
İnceleme
Eray Şeyhan
İnceleyen10 6 gün önce
La Mettrie, bu eserini 18. yüzyılda anonim olarak yayımlamasına rağmen, Makine İnsan yazıldığı günden itibaren yoğun eleştirilere maruz kalmıştır. “İnsan bir makinedir” görüşü, özellikle ruhun ölümsüzlüğüne ve tanrısal yaratılışa inananlar tarafından sert biçimde eleştirilmiştir. Zira bu düşünce, Tanrı’ya, ruhun varlığına ve özgür iradeye yer bırakmıyordu. Materyalist ve hazcı bir etiği savunduğu için, birçok kişi onun fikirlerinin ahlaki yozlaşmaya yol açacağını düşünmüştür. La Mettrie’ye göre erdem, acıdan kaçma ve haz alma ilkesine dayanıyordu. Bu yaklaşım, geleneksel ahlak anlayışıyla taban tabana zıttı. La Mettrie, bu radikal fikirlerini, kendisinden önceki düşünürlerin görüşlerini sentezleyerek temellendirir. Özellikle Descartes ve Locke’un etkisinden yola çıkarak, insanın ruhsuz bir makine gibi işlediğini ileri sürer. Bu iddialarını ise ampirik gözlemlerine dayandırır; çünkü kendisi her şeyden önce bir hekimdir. Makine İnsan’ın bazı bölümlerinde, insana yakın canlıların beyin yapılarından söz eder ve bunu oldukça anlaşılır, hatta yer yer dikkat çekici bir üslupla dile getirir. Bugün hâlâ önemini koruyan Makine İnsan, yalnızca 18. yüzyılın değil, günümüz düşünce dünyasının da etkili eserlerinden biridir. La Mettrie’nin insanı doğanın bir parçası olarak görmesi ve zihinsel süreçleri bedensel işlevlerle açıklaması; nörobilim, psikoloji ve evrimsel biyoloji gibi çağdaş bilim dallarının yaklaşımlarıyla örtüşmektedir. Günümüzde insan zihnini açıklamak için artık ruh kavramına ihtiyaç duyulmaması, La Mettrie’nin sezgisel olarak öne sürdüğü fikirleri doğrular niteliktedir. Her ne kadar döneminde dışlanmış olsa da, Makine İnsan fikri, insanı anlamamızda bilimsel düşüncenin önemine dikkat çeker.
Kitap
9.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Man a Machine
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
8
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 10 Kasım 2019 9 dk.

Canilik kolay değildir. İnsanlık tarihinde yaşamış "canavarlara" yönelik çok güçlü ve çoğunlukla negatif duygulara sahip olmanız normaldir: Ailelerini katleden insanlar, çocukları deşen caniler, yüz binlerce insanın canına kıyan diktatörler, onlarca genci katlettikten sonra çıkarıldıkları mahkemede sırıtan katiller...

Ama tüm bu duyguların ötesine geçip, işin sinirbilimsel boyutuna baktığımızda, şunu kabul etmemiz gerekir: Bu insanların her birinin, beyinlerindeki çok güçlü ve evrimsel kökenleri çok eskilere dayanan sinirsel devrelere karşı gelmesi gerekmiştir. Bu beyin devrelerinin bir kısmı, doğrudan doğruya genler tarafından kodlanmaktadır; yani evrimsel geçmişimizde sağladıkları avantajın bize mirasıdır.

87
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 29 Ağustos 2018 23 dk.

Tüm Dünya'da modern bilimin en önemli parçalarından biri olan evrimin kabul edilirliği giderek artıyor. İnsanlar evrimsel biyolojinin detaylarını öğrendikçe, yıllar yılı meydanları dolduran "yaratılışçı" ve evrim karşıtı akımların hiç de söyledikleri gibi bir kavram olmadığını, son derece basit ve anlaşılır bir doğa gerçeği olduğunu kavramaya başladılar. Bu da, akıllarda şu önemli sorunun doğmasına neden oluyor:

Bu sorunun altında yatan ana sorunun kaynağı, aslında bir "yaratıcı süpergücün" (kısaca "tanrı"nın) varlığı ile ilişkilendirilir. Çünkü "Eğer yaratma olayı varsa, bir yaratıcı da olmalıdır." düşüncesi, teolojinin asırlardır kullandığı felsefi bir argümandır. Her ne kadar yaratılma olayı ile yaratıcı arasında kısmen bir ilişki olsa da, yaratılma sözcüğünün özünde ifade ettiği eylem ile yaratma eyleminde bulunduğu iddia edilen süpergüç arasındaki ilişki, evrim karşıtlarının halka yansıttığı kadar sıkı olmayabilir. İzah edelim:

301
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 7 Nisan 2014 14 dk.

Bir önceki yazımızda, diğer yazı dizilerimizde daha genel kapsamda ele aldığımız seçilim olgusunun daha akademik detaylarına girmiştik ve farklı sayıdaki lokus sayısıyla ifade edilen özelliklere göre geliştirilen farklı modellerin varlığından söz etmiştik. Ancak daha önemlisi, mutasyonların evrimin ana mekanizması olamayacağı gerçeğini matematiksel olarak ispatladıktan sonra, mutasyonların yarattığı varyasyonlar üzerine etki eden seçilimin ne kadar önemli bir evrimsel kuvvet olduğunu sözel olarak açıklamış, örnekler vermiştik. Şimdi ise bu konunun matematiğine girerek, mutasyonlara kıyasla seçilimin ne kadar hızlı bir şekilde evrimi tetikleyebileceğini göstereceğiz. Böylece matematik alet çantamıza yeni formüller ekleyerek, Hardy-Weinberg Dengesi'nin ikinci kuralı olan "Dengenin var olması için seçilim olmayacak." ilkesini bozsak bile popülasyonların evrimsel analizi nasıl yapabileceğimizi göreceğiz.

Öncelikle, herkesin genel hatlarıyla bildiği seçilim olgusunu sayısal bir düzleme oturtalım: Yine tek lokuslu (2 alelli) bir model kullanacağız, en basitini yani. Alellerimizin adı B1 ve B2 olsun bu defa. Tıpkı A ve a gibi; ancak farklı harflere ve isimlendirmelere de alışın diye böyle yapmayı uygun görüyoruz. Hemen bir başlangıç frekansı tanımlayalım:

85
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eric Rose
Eric Rose
209K UP
Yazar 17 Temmuz 2018 11 dk.

20. yüzyıl bilimin yüzyılıydı. Bu yüzyılda bilim, insan toplumuna entegre olarak ilerliyor ve gelişiyordu. Albert Einstein’ın bu yüzyılda zihnini gelişime açması, bilimsel olguların derinlerini incelemesini ve merakı olan fiziğin bütün tanım, postulat ve teorilerinin temellerini sorgulamasının zorunlu olduğunu gösterdi. Bilgi neydi? Bilgiye erişim imkanı neydi ve fizik bilimi ne kadar doğanın gerçekliği üzerineydi? Tüm bu sorular Albert Einstein’ın büyük atılımı için temel bir bilim ve bilgi felsefesi merakının doğmasına sebep oldu. Albert Einstein’ın felsefe öncülleri oldukça basitti:

Bu üç basit felsefi argüman, Isaac Newton Klasik Fiziğine vurulan büyük darbenin öncülleriydi. Isaac Newton dönemine göre oldukça tutarlı ve güçlü bir bilimsel alan oluşturmuştu. 1686 tarihinde yayınlanan kitabı Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri), klasik mekaniğin temelini atmıştır ve tarihin en önemli bilimsel kitaplarından biri olmuştur. Bu kitabın bilimsel önemi dışında altında yatan felsefi sunuşu da görmek oldukça kolaydır:[1]

105
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ayda Uzel
Ayda Uzel
26K UP
Çeviren 18 Ağustos 2019 6 dk.

Gelmiş geçmiş en sevdiğim televizyon programlarından biri olan The Magicians’ın dördüncü sezonunun finalinde dizinin yıldızı beklenmedik bir biçimde ölür. Twitter akışımda yer alan bir avuç dizi tutkunu arasında, insanlar ya bölüme dair bariz içerik bilgileri (spoiler) paylaşıyordu ya da onlar hakkında ağlayıp sızlanıyorlardı.

Ve ne var biliyor musunuz? Dürüst olmak gerekirse, bu benim için hiç fark etmiyor. Quentin öldü ve bu üzücü bir durum, ancak bunun gerçekleşeceğini önceden bilmek, final bölümünden aldığım zevki etkilemedi. Hatta bölümü daha çok beğenmeme sebep olmuş bile olabilir! Araştırmalar gösteriyor ki dizilere ya da filmlere dair önceden edinilen içerik bilgileri çoğumuzun sandığı kadar negatif bir etkiye sahip değil.

48
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hikmet Altun
Gözlemci 4 gün önce Sen de Cevap Ver

Sorduğunuz sorunun yapısı gereği böyle bir şey mümkün olamaz. 'genel olarak daha barışçıl'ın bir ölçüsü yok, kastedilen şeye göre şu an zaten barışçılız, en son ne zaman yamyam hikayesi duydunuz? İnsan her zaman daha barışçıl, daha güvenilir, daha adil olduğuna dair kendini motive etmesini bilir, dolayısıyla asla bu konuda kendini geliştirmez, denese dahi beceremez. Hayal edilen mutlak barış ancak sağduyulu ilerleme ile, fakat boza kıra gelebilir. Kendinin ve etrafındakilerin ne kadar değerli olduğunu kavrayabilen, bunun üzerine düşünüp mühendisliğini de sanatını da yapan bi tür kendinin ne kadar değerli olduğuyla kafayı bozmak yerine tabiatı umursamayı öğrendiğinde barış gelebilir. Ehh, insanın tahmin edilebilirliği sayesinde bu sürecin ne kadar meşakkatli olacağı da aşikardır. Sorduğunuz soru basitçe bir güvende hissetme ihtiyacınızı karşılamaya yönelik gibi gözüküyor, bence siz de benim ve birçoğumuzun yaptığını yapın; barışın ancak ilahi bir hediye olacağına inanın yeterlidir. Bu öneri bi vaizlikten ziyade inancın basitliğine bi vurgudur...bir şeylere inanmak sizi tembel, kestirmeci, saf biri yapabilir ama bunun ne önemi var; inanmak sizi mutlu biri yapacak.

0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'na katkı sağlamanın bir yolu, Agora Bilim Pazarı'na uğrayarak, burada bilimseverlerle buluşturduğumuz bilim kitapları, ders kitapları, hediyelik eşyalar ve diğer ürünlerden satın almak. Bir göz atın, hoşunuza giden bir şeyler bulacağınıza hiç kuşkumuz yok!

Merhabalar benim sorum şu şekilde. Eğer uzayda en az bizim kadar zeki başka bir yaşam formu ile tanıştığımızda, bizim dünyamızda ve bize göre geçerli olan fizik, matematik, kimya gibi bilim kanunları onlarda da aynı şekilde geçerli olur mu?
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İşte Bilim
İşte Bilim
2,892 UP
1 gün önce
“Gerçeklik Ne Kadar Gerçek? Kuantum Mekaniğinde Belirsizlik, Çoklu Evrenler ve Zihnin Rolü”
Kuantum mekaniği, evrenin temel yapıtaşlarını anlamamızı sağlarken, gerçekliğin sandığımız kadar net olmadığını gösteriyor. Parçacıklar aynı anda birden fazla yerde olabilir, gözlem onları etkiler. Bu tuhaflıklar, çoklu evrenler ve bilincin evrendeki rolü gibi soruları da beraberinde getiriyor.


1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mimas: Büyük Kraterli Küçük Uydu

Mimas’a her ne çarptıysa, onu neredeyse yok ediyordu. Geriye kalan şey, Satürn’ün en küçük küresel uydularından birinin üzerindeki, en büyük çarpma kraterlerinden birisidir. Yapılan analizler, biraz daha büyük bir çarpışmanın, Mimas’ı tamamen yok edeceğini gösteriyor. Yaklaşık 130 kilometrelik bir alana yayılan ve görselde de görülebilen Herschel isimli devasa krater, adını 1789 yılında Mimas’ı keşfeden Sir William Herschel’den alıyor. Mimas’ın düşük kütlesi, küresel bir şekle sahip olmaya ancak yetecek kadar güçlü, ancak nispeten büyük yüzey şekillerini mümkün kılacak kadar da zayıf bir kütleçekimi oluşturmaktadır. Mimas, çoğunlukla su buzundan ve bir miktar kaya parçasından oluşur. Bu sebeple, büyük ve kirli bir kartopu olarak tanımlanır. Bu görüntü, 2010 yılında, Satürn’ün yörüngesindeki robotik uzay aracı Cassini tarafından, Mimas’a şimdiye kadarki en yakın geçiş gerçekleştirirken yakalandı.

31 Mayıs 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı ve Telif Hakkı: NASA, JPL-Caltech, Space Science Institute, Cassini
Çeviren: Ege Can Karanfil
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Ufuk Derin
Aktaran 2 gün önce 4 dk.

Probiyotikler hayatımızın her alanında kendilerine yer buluyor. Sindirimimize yardımcı oluyor, bağırsak floramızı düzenliyor ve bize daha pek çok fayda sağlıyorlar. Bunların yanı sıra, tehdit altındaki mercan resiflerini kurtarmak için kullanılabiliyorlar. Haziranda Frontiers in Marine Science dergisinde yayınlanan bir çalışmada bakteriyel bir probiyotik, Florida açıklarındaki doğal ortamda zaten taş mercan doku kaybı hastalığına yakalanmış mercan kolonilerindeki hastalığın yayılmasını yavaşlatmayı başardı.[1] Çalışma, yeni probiyotik tedavisinin mercan kolonilerine uygulanmasının daha fazla doku kaybını önlemeye yardımcı olduğunu gösteriyor.

Taş Mercan Doku Kaybı Hastalığı ilk olarak 2014 yılında Florida'da ortaya çıktı. Aradan geçen 11 yıl içinde bu hastalık Karayipler'e hızla yayıldı. Bu gizemli hastalığın, en az 20 diğer ülke ve bölgede de tespit edildiği bildiriliyor.

2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Berra Karap
Gözlemi Yapan 21 saat önce Türkiye, Kastamonu
Balkonda gördüm. Az daha dokunacaktım zehirliymiş. Fotoğrafını çekince uçtu gitti.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Muhsin Alperen Yılmaz
Uyarlayan 11 Şubat 2021 6 dk.

Suda doğum, normal doğum için kullanılan hastanedeki doğum yatakları yerine, ılık su dolu bir küvette doğum yapma sürecidir. Suda doğum, her zaman baştan sona suda geçmek zorunda değildir: Bazı anne adayları, su dolu küvetin içinde doğumun sancılı sürecini geçirir; ancak doğum anında suyun içinden çıkarlar. Bazı anne adayları ise, tüm doğum sürecini suyun içerisinde geçirmeyi tercih edebilirler. Suda doğumun ardındaki düşünce, bebek dokuz ay boyunca amniyotik sıvı kesesinin içinde yaşadığından, doğumu benzer bir ortamda gerçekleştirme amacını güder. Bu amaç bebek için rahatlık ve güvenlik, anne içinse daha az stresli bir ortam sunar.

Suda doğum, doğum olayının aşamaları bakımından diğer doğum yöntemlerinden farklı değildir. Genel olarak doğum süreci, 3 ana aşamadan oluşur.

52
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 21 Ocak 2019
Bir çiçeğin ardındaki bilimi bilmek ona sadece heyecan ve gizem katar. İnsanlar bunun ondan bir şey çaldığına nasıl inanır, anlamıyorum.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
29
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 3 Şubat 2019
Yarım bilgi, cehaletten kötüdür.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
31
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 30 Nisan 2011 1 sa.

Genel olarak, fosiller üzerinden ilerleyeceksek, bilmemiz gereken şey, yer kabuğunda derinlere indikçe, zamanda geriye gittiğimizdir. Çünkü ilk fosilleşen kemikler, yer katmanlarının en altında yer alır, fosilleşmenin gerçekleşmesinden sonra günümüze kadar, o katmanın üzerine birçok yer katmanı oluşmuştur. Bu sebeple derinlerden yüzeye yaklaştıkça, zamanda yolculuk yapıp geçmişten günümüze ulaşırız. Bugünün kemikleri de, geleceğin yeryüzü için derin katmanlarda yer alacaktır. Bunu bilmekte fayda var. Ayrıca arkeoloji, paleontoloji ve paleoantropoloji son derece yavaş ilerleyen, sonuçların çok uzun sürelerde alınabildiği bilim dallarıdır. Filmlerden veya çeşitli kaynaklardan sanıyoruz izlemişsinizdir, ancak devasa bir dinozorun kemikleri veya antik bir buluntunun yeryüzüne çıkarılabilmesi için diş fırçalarına benzer çok ufak ve yapıya zarar vermeyecek aletlerle, milim milim kazmak gerekmektedir.

Çok yavaş ilerlemek zorundalar, çünkü fosiller çok hassastırlar ve kolayca dağılabilirler. Üstelik sadece kazı işleri de değil; fosiller çıkartıldıktan sonra laboratuvarlara taşınması, onlarca farklı test ve analizden geçirilmeleri, test sonuçlarının başka bilim insanlarınca tekrarlanıp onaylanması süreci oldukça sancılıdır. Bu da, bilim insanları olarak bizlerin evrimsel kanıtlara ulaşma hızımızı düşürmektedir. Bu sebeple muhtemelen gezegenimiz içerisinde bulunabilecek fosillerin milyonda birine bile henüz ulaşabilmiş değiliz. Orada bir yerlerde, sayısız fosil yüzeye çıkmayı bekliyor. Ancak bu, elbette evrimsel analiz açısından çok büyük bir dert değildir, çünkü eldeki verilerle dahi sayısız türün evrimi kolaylıkla ispat edilebilmekte, bilip bilebileceğiniz neredeyse her türün evrimsel geçmişine dair iyi kötü bazı fosil izleri elimizde bulunmaktadır. Kimi zaman bu fosiller eksiksiz geçişleri göstermekteyken, kimi zaman aradaki bazı basamaklar henüz keşfedilmemiş olabilir. Ancak bu ikinci gruptaki evrimsel örnekler dahi, aradaki evrimsel geçişi (eksikliklerden ötürü biraz sıçramaları olsa bile) net bir biçimde gözler önüne sermektedir. Kısaca evrim, aklınıza gelebilecek her tür ve bu türlerin atalarına ait fosil kayıtlarıyla gösterilebilmektedir. Hele ki söz konusu tür grubu insansılar, yani günümüz modern insanları ve atalarıysa...

357
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Meriç Öztürk
Seslendiren 4 gün önce 25:31
Uzaydan gelen mesaj "Free İmamoğlu" mu diyor? Bir garip sinyal deyip geçmeyeceğiz! Astrositlerin üstüne vazife mi hafıza oluşumuna yardımcı...
4
İnceleme
Ahmet Ensar Artun
İnceleyen8 6 gün önce
Deniz altında ve gökyüzünde geçen sahnelerde empati yeteneğimi sonuna kadar kullandığım için içim daraldı 😅 Ancak gerek prodüksiyon gerek oyunculum gerek senaryo olsun benden 7-8 arasında bir puan aldı. İzlenmesini kesinlikle tavsiye ediyorum.
6.0/10
(5 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Mission: Impossible - The Final Reckoning
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

İnceleme
İlber İlber
İlber İlber
67K UP
İnceleyen 3 Haziran 2023
Bazı komplo teorilerini bulunduruyor ve kültür bakımından iyi beyinli örneğin testere lakaplı mafyanın okuduğu
kitabın Hititlerin kitabı olması ve kitabın karakterle uyumlu olması ve böyle anlamlı olması ve derin devleti konu alması bakışından güzel ama kan ve vahşet te bir okadar yer alır.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close