Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Orçun Deniz Can
9 saat önce
Her şeyi eğlenceli ve güzel eleştirilerle tiye alan, çok kaliteli bir  yetişkinlere yönelik animasyon, durum komedisi dizisi. Kısa diyebiliceğiniz bir zaman diliminde 5. sezona kadar geldim ve artık bir nevi bağımlılık noktasına gelmeye başladı. Şayet sınavlarım yakın zamanda olmasa izlemeye devam ederdim ama küçük bir ara şart.
Dizi
8.2/10
(10 Kişi)
Puan Ver
Yönetmen: James Purdum
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Özkan Şener
Üye 13 saat önce Henüz cevap yok.
Canlılar yerçekiminden etkilenerek evrimleşse de canlıların yere doğru değil de gökyüzüne doğru uzanan evrimleşme yapısı için her halükarda bir şeylerin, ağırlığı olan dna'nın kapıldığı kütle çekimine karşı gelip sürekli aşarak canlıları evrimleştirmesi gerekiyordu. Bu durumda dışarıdan etki alması gerek miyor mu? Etki almama ilkesi düşünülse bile rastlantı hipotezinin çürümesi anlamına gelmiyor mu?
115 görüntülenme
Cevap Ver 2,500 UP
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 26 Şubat 2018 11 dk.

Daha önceki bir yazımızda, bilim insanları arasında ateizm, teizm, deizm, agnostisizm gibi inanç veya inançsızlık tiplerinin dağılımına ve bunun halk arasındaki dağılımı ile olan farklarına bakış atmıştık. Bu yazımızda ise, iki önemli noktaya değinmek istiyoruz: 

Ateizm, tarihsel olarak birçok şekilde tanımlanmışsa da, en genel anlamıyla her türlü yaratıcı gücün varlığını reddetmeye verilen isimdir. Ateistler, dinlerin ve tanrıların gerçek olmadığını düşünmekte ve bunların insanın hayal gücü ile kültürel evriminin bir ürünü olduğunu ileri sürmektedirler. Bu, en azından bir adet yaratıcı gücün var olması gerektiğini iddia eden teizm ile zıt olan görüştür. Daha dar anlamıyla teizm, hem en az 1 tanrıya, hem de o tanrının gönderdiği belirli bir dini görüşe iman etme, inanç duyma demektir. Öte yandan deistler, yaratıcı bir gücün varlığını kabul etmelerine rağmen, dinlerin insan ürünü olduğunu ve yaratıcının insanlarla kitaplar veya dinler yoluyla irtibat kurmadığını ileri sürerler. Alternatif olarak, en genel anlamıyla, ateizm veya teizmin doğru olup olmadığını elimizdeki verilerle bilemeyeceğimizi söyleyen agnostisizm ve yaratıcının Evren'den ayrı bir varlık olmadığını, Evren'in ta kendisi olduğunu ileri süren panteizm gibi dini inanç veya inançsızlık pozisyonları da bulunmaktadır. Fakat tarihsel olarak, bilimle en yakından ilişkisi olanlar, ateizm ve agnostisizm gibi inançlardan tamamen veya kısmen uzak olan felsefi düşünüşler olmuştur. Hele ki Orta Çağ'da Hristiyanlık merkezli teizmin, modern çağda ise İslam merkezli teizmin bilim üzerindeki baskısı düşünülecek olursa, bilim ile anti-teizm arasında sıkı sıkıya bir ilişki varmış gibi gözükmektedir. Peki bu, gerçekten organik bir ilişki midir?

230
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasemin Akın
Çeviren 17 Şubat 2021 19 dk.

Birçok virüs, yüksek evrimleşme hızına sahiptir. Bu yüksek evrimleşme hızı, büyük popülasyon boyutlarına, kısa çoğalma sürelerine ve virüslerin mutasyon hızı bağlıdır. Özellikle mutasyon oranı, taksonlar arasındaki evrimleşme oranının önemli bir belirleyicisidir. Virüs bağlamında mutasyon oranı, viral genomun replikasyonu sırasında yapılan hataların oranıdır. Bu, bir popülasyonda mutasyonların sabitlendiği veya tüm bireylerde bu mutasyonun mevcut olduğu oran olan sabitlenme (İng: "substitution") oranının tersidir. Bir yavru popülasyonda üretilen genetik çeşitlilik miktarını tahmin etmek için mutasyon oranları kullanılırken, belirli bir soy ya da takson için evrim oranını tahmin etmek için sabitlenme oranı kullanılır.

Popülasyon genetiğinde önemli bir parametre, nükleotid bölge başına mutasyon oranının ve genom boyutunun bir ürünü olan genomik mutasyon oranıdır. Genomik mutasyon oranı, her yavrunun ebeveyn genomuna kıyasla sahip olacağı ortalama mutasyon sayısını belirtir. DNA virüsleri tipik olarak, bir hücre enfeksiyonuna (İng: "cell infection", "c") düşen nükleotid bölgesi (İng: "nucleotide", "n") başına sabitlenme (s/n/c) ölçeğinde, 10-8-10-6 sabitlenme düzeyinde bir mutasyon oranına sahiptir. Bununla birlikte RNA virüsleri 10-6-10-4 s/n/c arasında değişen daha yüksek mutasyon oranlarına sahiptir. Taksonomik alana bağlı olarak değişen oranlara rağmen daha küçük genomlu türler, genomik mutasyon hızları ve genom boyutları arasında negatif bir korelasyon sergiler. Öyle ki genom başına mutasyon oranları nispeten sabittir.

82
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 9 Ocak 2017 4 dk.

Hepimizin bildiği gibi matematikte bilinmeyen bir değişkene neredeyse istisnasız olarak "xx" harfi verilir. Eğer ki birden fazla gerekiyorsa yy ve zz gibi diğer harflere de başvurulabilir; ancak xx harfi neredeyse her zaman ilk kullanılan bilinmeyen adıdır. Peki ama neden? Neden aa, bb, cc değil de, xx

Bunun kökenine yönelik hipotezlerden birisi, İslam'ın işlevsel ve parlak olduğu dönemlere (kabaca 10. yüzyıl ve civarı) kadar gitmektedir. İslam coğrafyası, her zaman günümüzdeki gibi değildi. Bir zamanlar İslam coğrafyasında astronomi ve matematik başta olmak üzere birçok bilim dalı üzerinde araştırmalar yürütülürdü. Öyle ki bu coğrafya, bilimin beşiği olarak görülmekteydi. Diğer ülkelerin ezici bir çoğunluğunda din savaşları hakimken, İslam coğrafyası bilimin yeşertilip korunduğu bir coğrafya olarak güç kazanmaktaydı.

51
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Ager Ve Aı
Ager Ve Aı
67K UP
İnceleyen10 31 Ekim 2022
Haluk Tatar izlenmeye değer bir kişidir.
Son zamanlarda Kişisel gelişim, Genel Kültür ve Eleştiri videoları ile ön plandadır.
kanalına gidip bir göz atmanızı öneririm , eminim birçok bilgi öğreneceksiniz.

YouTube Hakkımda =
Merhaba ben Haluk TATAR bu kanalda kişisel gelişim, genel kültür, yabancı dil eğitimi, web tasarımı, program eğitimleri gibi eğitimler paylaşıyorum. Bu eğitimlerin içerikleri İngilizce, Rusça, Almanca, Arapça, İspanyolca, Photoshop, After Effects, Premiere Pro, AutoCad, Word, Excel, PowerPoint ve 3000 üzeri videodan oluşmaktadır.

Kidega =
Haluk Tatar, 1979 yılında dünyaya gelmiştir. İTÜ ve Yıldız yüksek lisans ve makine mühendisidir. Kendi şirketine sahip olan Haluk Tatar Türkçe dahil üç dil bilmektedir. Kendi kişisel video kanalını hazırlayan Haluk Tatar, Video Eğitim kanalında eğitim bilgileri vermektedir.
Youtube Kanalı
9.1/10
(89 Kişi)
Puan Ver
@HalukTATARKANALI
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
12
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Burak Albayrak
Ekleyen 25 Ekim 2022 1 sa.

Otizm (veya Otizm Spektrum Bozukluğu), yaşamın erken dönemlerinde başlayan; sosyal etkileşimlerde ve tekrarlayıcı davranışlarda belirli derece bozulma gösteren, son derece sınırlı ilgi alanlarına ve/veya duyusal davranışların belirli bir kombinasyonuna sahip bireylerde görülen, oldukça kalıtsal ve heterojen bir nörogelişimsel bozukluktur. Bu heterojenliği yansıtan otizm terimi hem daha genel bir sunumu hem de "Yaygın Gelişimsel Bozukluklar" genel tanı kategorisi içinde bir alt grup olarak değerlendirilmesini takiben spesifik bir tanıyı tanımlamak için çeşitli şekillerde kullanılmıştır.

Otizmin temel özellikleri, ilk tanımından bu yana önemli ölçüde değişmemiştir. Bununla birlikte, günümüzde otizmin çok hafif ila şiddetli arasında değişebilen bir "spektrumda" gözlendiği kabul edilmektedir. Spektrum Bozukluğu, her biri bir süreklilik içinde ortaya çıkan semptomları ve spektrum boyunca paylaşılan ancak belirgin şekilde farklı biçim ve derecelerde tezahür eden belirli özellikleri olan bir grup bozukluğu ifade eder. Bir spektrum bozukluğu olan herhangi birinin, onunla ilişkili özelliklerin tümünü olmasa da bazılarını göstermesi muhtemeldir ve bunları çok farklı derecelerde gösterebilir.

107
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Türker Yılmaz
Seslendiren 2 Nisan 2020 7:29
Ani bir şekilde hepimizin maruz kaldığı uzaktan öğrenimi benimseme zorunluluğu karşısında bunalmış mı hissediyorsunuz?Ben akademik akıl sağlığı ve refah...
19
Ece Müker
Ece Müker
505K UP
1 gün önce
Yeni bir araştırma, diş ağrısının evrimsel kökenlerini 465 milyon yıl öncesine, Ordovisiyen döneminde yaşamış zırhlı balıklara dayandırıyor. Bu eski balıklarda bulunan ve odontod adı verilen dış çıkıntıların, sinir bağlantıları sayesinde çevresel uyarıları algılayabilen duyusal yapılar olduğu ortaya çıktı. Bu yapılar, diş minesinin altındaki dentin gibi sinirlere bağlıydı ve günümüzdeki diş ağrısına yol açan sistemin evrimsel ataları olabilir. Ayrıca, bu yapılar eklembacaklılardaki sensilla ile benzerlik gösteriyor; bu da evrimsel yakınsama örneği sunuyor. Araştırma, dişlerin evrimiyle ilgili “dıştan içe” hipotezine güçlü bir destek sağlıyor ve fosil kayıtlarında daha önce omurgalı sanılan bazı canlıların aslında eklembacaklı olabileceğini gösteriyor. Çalışma Nature dergisinde yayımlandı.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 26 Şubat 2018 8 dk.

Dünya genelinde, özellikle de bilimsel gerçeklerin halk arasındaki kabulünün ortalama altı seviyede olduğu ABD ve Türkiye gibi ülkelerde, halkın evrimi anlama ve onu, var oluşun kökenlerini izah eden bir doğa yasası olarak kabul etme oranları artmaya başladıkça, bilim düşmanları ve gerici kitleler aracılığıyla evrimi ya da genel olarak bilimi "ateizm" ile eşdeğer gösterme çabalarında da bir artış gözleniyor. Bu nedenle, bir bilim sahası olan evrimsel biyolojinin ve genel olarak bilimin ateizm/teizm konusundaki tutumuna bir bakış atmakta ve bazı yanlış anlaşılmaları netleştirmekte fayda görüyoruz. Zira evrimin bilim insanları arasında kabul görmediği ve/veya bilim insanlarının genellikle ateist oldukları yönünde çok ciddi yalanlar halk arasına düzenli olarak yayılıyor.

Bu yalanların amacı, bilime ısınmaya başlayan toplumları bilimden ve sorgulamadan uzak tutmak. Sosyal medyada da bu propagandanın sıklıkla karşımıza çıkıyor olması, bu yazının elzem olduğunu gösteriyor. Bu yalanları tamamen ve kökünden kazımak, ülkemizin insanlarının bilime olan önyargılarını kırması için çok büyük bir adım olacaktır diye düşünüyoruz. 

279
5
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Moderatör Uyarısı
Yetersiz Kaynak 1 moderatör tarafından eklendi
Güvenilir bir kaynak belirtilmemiş.
5
Söz
Yüksel Baki Özeken
Alıntıyı Ekleyen 20 Haziran 2022
Bırakın doğruları gelecek söylesin, herkesi başarılarına ve eserlerine göre yargılasın. Bugün onların olsun, nasıl olsa gelecek benimdir.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
22
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yunus Sahin
Seslendiren 4 gün önce 5:04
2013 sayımlarına göre Çin'in nüfusu 1.357 milyar, Hindistan'ın nüfusu 1.252 milyardır. İkisinin toplam nüfusu, tüm Dünya'nın %35'inden fazlasına denk...
10
Yağız Serhat Ünlü
Uyarlayan 8 Ocak 2021 11 dk.

Sahra Altı Afrika’daki Khoisan kabilesinin avcıları yıldızlı gökyüzüne baktıklarında bir kamp ateşinin küllerini, Polinezyalı denizciler benzer şekilde bulut yiyen bir köpek balığını ve Antik Yunanlılar da akan bir süt nehrini, yani "gala"yı, günümüzde "galaksi" olarak tanımladığımız oluşumu gözlemlemişlerdi.

20. yüzyılda gökbilimciler; galaksimizin, muazzam büyüklükteki bir yıldız adasının sadece bir parçası olduğunu keşfettiler ve galaksimizin kökeni hakkında fikirler ileri sürmeye başladılar. En basit deyişle gökbilimciler, Samanyolu Galaksisi’nin yaklaşık 14 milyar yıl önce devasa büyüklükteki gaz ve toz bulutlarının yerçekimi kuvveti altında birleşmesiyle oluştuğunu düşündüler. Zamanla bu oluşum için iki ana model ortaya atıldı: Geniş, küresel bir "hale" ve yoğun, parlak bir "yörünge". Bundan milyarlarca yıl sonra Güneş bu yörüngelerin içerisinde dönmeye başladı. Geceleri gökyüzüne baktığımızda akan yıldızları yani Samanyolu Galaksisi’nin yörüngelerinin yan perspektifini gözlemleyebiliyoruz.

33
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Murat Kiri
Murat Kiri
123K UP
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, Yozgat
18.05.2025 Kabaktepe mevkiinde gözlemlenmiştir.
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Emir Akbaş
Emir Akbaş
98K UP
Bilime meraklı bir genç... 4 gün önce Sen de Cevap Ver

Bunun genel nedeni sinir sisteminin hasar veya tehdit mekanizmasına dayanır. Kısaca bir yere darbe alındığında oradaki cilt ve dokularda bulunan nociceptör sinir uçları uyarılır. Sinir sinyalleriyle bu uyarı ilk önce omuriliğe ardından beyne ulaşır ve orada değerlendirilir. Bu değerlendirme "acı" olarak çıkar ve buna karşı refleks gerçekleşir.

Gerçekleşen acının şiddeti genel olarak etkilenen bölgenin hassasiyetine(hatta parmak uçları daha yoğun sinir uçları içerdiği için daha fazla acı hisseder. Herkes ayak parmağını masaya çarpmıştır;) darbenin gücüne ve spesifik olarak kişinin ağrı eşiği gibi faktörlere bağlıdır diyebiliriz:)

Tüm Reklamları Kapat

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sezai Berat Ünal
Etkinliği Ekleyen 2 gün önce İstanbulÜcretsiz25 Mayıs
Yürüyenler Okulu: Demokrasi
25 Mayıs 2025 10:00 tarihinden 25 Mayıs 2025 12:30 tarihine kadar.

25 Mayıs Pazar günü saat 10.00'da Gülhane Parkı'nda Yürüyenler Okulu etkinliğinde buluşuyor, Rıdvan Akın ile demokrasi üzerine konuşuyoruz. Etkinliğimiz açık havada yürüyüş ve açık ders formatında gerçekleşecektir.

Devamını Göster
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close