Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Babür Erdem
Babür Erdem
218K UP
Yazar 30 Temmuz 2021 12 dk.

Ülkemizde başta Manavgat olmak üzere, Akdeniz ve Ege bölgesinde birçok noktada orman yangınları yoğun olarak sürüyor. Bir an önce bu yangınların kontrol altına alınması ve söndürülmesini umut ediyoruz. Yangınlar, çok boyutlu doğa olaylarıdır ve şu gerçekleri ortaya koyarak başlamak önemlidir:

Öte yandan yangınlar, sanıldığı gibi ormanın "düşmanı" olan ve onları yok eden unsurlar değillerdir. Bunu anlamak, ilk etapta son derece zor olsa bile, eğer ki orman ekosistemlerini korumak istiyorsak, önyargılarımızı ve hatalı varsayımlarımızı dizginleyip, bilimsel gerçeklere kulak vermek zorundayız. Bu durum, Akdeniz Ormanlarının ekolojisinde daha belirgin hâle gelmektedir.

38
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Onur Göksel Yokuş
Yazar 16 Temmuz 2019 44 dk.

Zihin felsefesi denildiği zaman, pek çok kişi, Descartes'ın yıllar yılı dillendirilen ama derinine pek inilmeyen "Düşünüyorum, o halde varım." sözünü anımsayabilir. Nitekim Descartes, modern felsefenin kurucusu olarak ve zihin felsefesiyle ilgili en önemli problemlerden birisi olan zihin-beden ayrımı sorununu ortaya atarak da, bu alanın ortaya çıkışında önemli ölçüde etkili olmuştur. 

Descartes'ın bu girişimi, alanla ilgili ilk gözle görülür çalışmayı başlatması anlamında önemliydi. Lakin bugün "zihin felsefesi" denildiği zaman, bu disiplin içerisinde çalışan kişilerin aklına Descartes ve düalizmden çok daha fazlası gelmektedir. Kavram olarak zihin dediğimiz zaman, onu teşkil eden unsurlar, zihin felsefesini ana hattan ilgilendiren bir tartışma olarak zihinsel dediğimiz şeyin kendisinin fiziksel olup olmadığı ve zihnin kendisini açıklamaya çalışan teoriler bu alanın çalışanları tarafından farklı şekillerde ele alınarak tartışılır. Bundan beş yüz sene öncesine kıyasla bugün, zihin kavramını ele almak ve irdelemek için çok sayıda düşünsel yapı geliştirildiği söylenebilir.

214
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Rüzgâr Özkarakaş
Eseri Ekleyen 2 gün önce Kitap
6.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 3 Şubat 2019
Doğada çirkin bir tırtıl, güzel bir kelebeğe dönüşür. İnsanda ise durum tersidir: Güzel bir tırtıl, çirkin bir kelebeğe dönüşür.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
22
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
389K UP
Aktaran 4 gün önce 3 dk.

Sivrisinek ısırıkları, yaz aylarında ortaya çıkan kırmızı ve kaşıntılı can sıkıcı bir durumdan çok daha fazlasıdır. Bu canlılar küçük olsa da taşıdıkları her yıl dünya çapında 700.000'den fazla insanın ölümüne neden olan hastalıklar son derece büyüktür. Dahası, birçok sivrisinek, aynı zamanda çevre ve sağlık açısından risk oluşturabilen sentetik böcek ilaçlarına karşı direnç geliştirmiştir.

Mikrobiyologlar, bu soruna bir çözüm olarak canlı organizmalardan elde edilen biyopestisitleri araştırıyor. Applied and Environmental Microbiology dergisinde yayınlanan bir araştırma, Akdeniz'deki Girit adasından toplanan bir bakteri izolatının, Culex pipiens molestus sivrisineklerine karşı böcek ilacı etkisi gösterdiğini ortaya koyuyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında şehrin yeraltı tren istasyonlarına sığınan insanları ısırdığı için "Londra Metrosu sivrisineği" olarak adlandırılan bu tür, Batı Nil Virüsü ve Rift Vadisi Ateşi Virüsü gibi tehlikeli patojenleri insanlara bulaştırabilir.

15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Elif Dilek
Elif Dilek
40K UP
Yazar 12 Nisan 2021 3 dk.

Norveç'in Svalbard adasında 2008 yılında kurulan Svalbard Küresel Tohum Deposu, başta kültürlenmiş ("evcilleştirilmiş") tarım ürünleri ve yabani akrabaları olmak üzere, binlerce tohum için güvenli bir mahzen görevi görüyor. Norveç ile Kuzey Kutbu arasında yer alan Svalbard, güvenli olması ve iklim koşulları açısından bir tohum bankası için en uygun konumlardan birine sahiptir.

Dünyada bitki genetik kaynaklarının korunması için çalışan 1.700 gen bankası bulunmaktadır. Fakat, özellikle insan yerleşimine yakın yerlerde kurulan bankalar için savaşlar ve iklim değişikliği gibi faktörler tehlike oluşturmaktadır. Bu nedenle, tohumların saklanması için birden fazla depoya ihtiyaç duyulmaktadır. Svalbard Tohum Deposu, dünyadaki gen bankalarından alınan numunelerin gereksiz kopyalardan kaçınılarak muhafaza edilmesinde önemli bir rol oynuyor. Bu yazının yazıldığı gün itibariyle 5.852 türe ait, toplamda 1.081.026 tohum numunesi bulunan depoda en fazla pirinç (150.000), buğday (150.000) ve arpa (80.000) çeşitleri bulunuyor.

26
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 28 Haziran 2011 31 dk.

Ekim-Kasım 2014 aylarında o kadar fazla ve o kadar kaliteli bilim kurgu filmleri çıktı ki, hepsine yetişip kapsamlı analizler yapmamız oldukça güç oluyor. Yıldızlararası (Interstellar) için yazdığımız detaylı analiz, sadece birkaç haftada binlerce defa paylaşıldı ve hatta StumbleUpon'da da karşımıza çıkan bir içerik haline geldi. Ancak Yıldızlararası'nın etkisine kapılıp, bilim kurgunun bir diğer önemli eserini es geçmemek gerekiyor: dilimize tuhaf bir şekilde Evrim olarak çevrilmiş olan, aslında "üstünlük, aşkınlık" anlamına gelen, orijinal adı Transcendence...

Yıldızlararası bizi Evren'in ve modern fiziğin sınırlarına götürürken, Transcendence bizleri beynimizin müthiş dünyasına çekiyor, nanoteknolojiden gücünü alan yapay zekanın gelecekte ne seviyeye gelebileceğine dair net bir görüntü sunuyor. Tıpkı Yıldızlararası gibi, Transcendence da çok uzak olmayan bir gelecekte geçiyor. Peki filmde gösterilenler ne kadar gerçekçi? Yapay Zeka gerçekten bu kadar zincirlerini kırıp, sınır tanımaz hale gelebilir mi? Beynimizi bir makinaya indirgemek mümkün mü? Anılarımız, bir USB bellek ile kıyaslanabilir özellikte midir? Nanoteknoloji, hiper-hızlı kendi kendini yenileme ve hiper-hızlı kendi kendine organizasyon gibi teknolojileri mümkün kılabilir mi? Kuantum bilgisayarlar, bugüne kadar var olmuş bütün insanların toplam zekasından kat kat daha zeki hale gelebilir mi? Bir makina hissedebilir, şahsi emellerine göre tercihlerde bulunabilir, duygulara sahip olabilir, insanları kontrol edebilir ve hepsinden önemlisi, kendine ait bir "benliğe" sahip olabilir mi? Bu yazımızda bu sorulara değinecek ve modern bilimin ışığında bazı bilgiler vereceğiz. 

137
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tolunay Dündar
Çeviren 12 Kasım
Hilal Bulutsusu nasıl meydana geldi? Kozmik bir kozadan çıkıyormuş gibi görünen Hilal Bulutsusu, bizzat kendisinin merkezinde bulunan en parlak yıldızın neden olduğu yıldız rüzgârının etkisiyle şekillenmiştir. Önde gelen hipotezlerden birine göre, Hilal Bulutsusu'nun 250.000 yıl kadar önce oluşmaya başladığı düşünülmektedir. Söz konusu büyük kütleli merkezî yıldız, bu süreçte evrim geçirerek bir Wolf-Rayet yıldızına (WR 136) dönüşürken aynı zamanda her 10.000 yılda bir Güneş'in kütlesine denk bir kütleye sahip olan dış kabuğunu dökerek güçlü bir yıldız rüzgârına yol açmıştır. Bu rüzgârın, çevresinde birikmiş olan gazlara çarparak onları sıkıştırması neticesinde de görselde görmüş olduğumuz bu koza benzeri yapı meydana gelmiştir. NGC 6888 adıyla da bilinen Hilal Bulutsusu, yaklaşık 4.700 ışık yılı mesafededir ve Kuğu (Lat: “Cygnus”) takımyıldızında yer almaktadır. Bulutsunun merkezinde yer alan WR 136 yıldızının ise gelecek bir milyon yıl içerisinde süpernova patlaması geçirmesi beklenmektedir.
3
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ahmet Uğur Avcı
Yazar 1 Ocak 2021 6 dk.

Havayolu kullanan yolcuların sayısı, küresel salgın gölgesinde geçen 2020 yılını saymazsak, giderek artıyordu. 2017 yılında yaklaşık 4 milyar yolcu havayolunu kullanmışken bu sayı 2018 yılında 4.3 milyar, 2019 yılında ise 4.4 milyar yolcuya ulaştı. Sağladığı zaman tasarrufu, düşük maliyeti, uzak mesafeleri tek araçla erişilebilir kılması, havayolunun tercih edilmesindeki faktörlerden sayılabilir. Ancak hepsinin içinde en kritik faktörün güvenlik olduğunu varsaymak yanlış olmaz.

2019 yılında tüm dünyadaki ticari uçuşlarda 114 kaza gerçekleşti ve ne yazık ki 6 ölümlü kaza nedeniyle 239 kişi hayatını kaybetti. Geçmiş yıllara göre hem kaza oranları hem ölümlü kaza sayılarında önemli yol kat edilmiş gibi görünse de daha iyisi için durmaksızın çalışılıyor.

53
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Betül Aris
Betül Aris
100K UP
Alıntıyı Ekleyen 9 saat önce
Bir balığın vücut planını alıp, bir memelinin vücut yapısına benzeyecek şekilde değiştirirseniz ve sonrasında bu memeliyi iki ayak üzerinde duracak, konuşacak, düşünecek ve parmaklarını büyük bir hassasiyetle kullanabilecek şekilde modifiye ederseniz, çok sayıda sorunun oluşması için davetiye çıkarırsınız. Bir balığı, herhangi bir bedel ödemeden, belirli bir noktaya kadar değiştirebilirsiniz. Mükemmel şekilde tasarlanmış bir dünyada geçmişin günümüze etki etmediği bir dünyada basurdan kansere kadar, hiçbir sorunla uğraşmak zorunda kalmazdık.
Kaynak: İçimizdeki Balık
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Barbod Hasanpur
Üye 6 gün önce 1 Cevap
Hiç Bir Memeli Başka Memelilerin Sütünü İçmez Ama İnsan Bunu Yapıyor Pekâlâ Neden?
176 görüntülenme
Başka Hayvanların Sütünü İçmemiz Ne Kadar Doğru?
Başka Hayvanların Sütünü İçmemiz Ne Kadar Doğru?
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 7 Nisan 2014 14 dk.

Bir önceki yazımızda, diğer yazı dizilerimizde daha genel kapsamda ele aldığımız seçilim olgusunun daha akademik detaylarına girmiştik ve farklı sayıdaki lokus sayısıyla ifade edilen özelliklere göre geliştirilen farklı modellerin varlığından söz etmiştik. Ancak daha önemlisi, mutasyonların evrimin ana mekanizması olamayacağı gerçeğini matematiksel olarak ispatladıktan sonra, mutasyonların yarattığı varyasyonlar üzerine etki eden seçilimin ne kadar önemli bir evrimsel kuvvet olduğunu sözel olarak açıklamış, örnekler vermiştik. Şimdi ise bu konunun matematiğine girerek, mutasyonlara kıyasla seçilimin ne kadar hızlı bir şekilde evrimi tetikleyebileceğini göstereceğiz. Böylece matematik alet çantamıza yeni formüller ekleyerek, Hardy-Weinberg Dengesi'nin ikinci kuralı olan "Dengenin var olması için seçilim olmayacak." ilkesini bozsak bile popülasyonların evrimsel analizi nasıl yapabileceğimizi göreceğiz.

Öncelikle, herkesin genel hatlarıyla bildiği seçilim olgusunu sayısal bir düzleme oturtalım: Yine tek lokuslu (2 alelli) bir model kullanacağız, en basitini yani. Alellerimizin adı B1 ve B2 olsun bu defa. Tıpkı A ve a gibi; ancak farklı harflere ve isimlendirmelere de alışın diye böyle yapmayı uygun görüyoruz. Hemen bir başlangıç frekansı tanımlayalım:

86
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Ayça Karaca
Ayça Karaca
65K UP
Türü Ekleyen 6 gün önce
Macaroeris nidicolens, Macaroeris cinsine bağlı bir örümcek türüdür. Erkeklerin vücut uzunluğu 4-6 mm uzunluğundayken dişilerin vücut uzunluğu 5-7 mm arasındadır. Dişiler, erkeklerden daha açık renklidir. Bu yüzden ayırt etmesi fazla kolay olur. Bu tür yaşam alanı olarak sıcak, kuru bölgeleri tercih eder.
2
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'na katkı sağlamanın bir yolu, Agora Bilim Pazarı'na uğrayarak, burada bilimseverlerle buluşturduğumuz bilim kitapları, ders kitapları, hediyelik eşyalar ve diğer ürünlerden satın almak. Bir göz atın, hoşunuza giden bir şeyler bulacağınıza hiç kuşkumuz yok!

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Blog Yazısı
Ufuk Balkan
Ufuk Balkan
104K UP
Blog Yazarı 7 dk.

Günümüzde bilimsel düşünce, modern toplumun her tarafına sirayet etmiştir. Bunun en önemli nedenlerinden biri, bilimsel düşüncenin, insanın çevresiyle ve kendisiyle kurduğu ilişkiyi şekillendirmesidir. Ve bunu, herhangi bir diğer mistik inanç veya düşünsel faaliyetin tersine, en avam insan topluluklarının bile görebileceği bir düzeyde, son derece pragmatik (Burada bahsedilen pragmatizm William James ve ardıllarının geliştirdiği geç dönem pragmatizmi değil, ilk ortaya çıkışı itibariyle ve metodolojik bir tutum olarak pragmatizm ve hatta sonraki adıyla pragmatisizmdir.) araç-gereçlerle gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla modern insanın gündelik yaşamında en çok etkiye sahip olan alanlardan biri olan bilimi ve bilimsel düşünceyi anlamak, çağımızın en büyük gerekliliklerinden biridir.

Bilimsel bilginin en büyük iddialarından birinin çevremizin yapı ve niteliğini tasvir ediyor oluşu (bu durum aynı zamanda onun nasıl manipüle edilebileceği bilgisini de içerir) olması, onun insanlık tarihinin en eski ihtiyaçlarından birine karşılık olarak çıktığını gösterir. Bu ihtiyaç, insanın çevresini değiştirme ihtiyacıdır. Bunun biyolojik ve evrimsel detayları bir kenara, insanlığın, şu an bulunduğu noktaya gelmesi büyük oranda çevresini değiştirme gücünden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla bilim, teknik ile birleşmiştir. Bunun önemli nedenlerinden biri de bilimin bir diğer iddiası olan evrenselliktir. Çünkü herhangi bir tikel doğrunun aksine bilim, çevreyi her zaman ve her yerde manipüle edebilecek olan nesnel ve evrensel bilginin peşindedir. Dolayısıyla bilim, tekniğe ihtiyaç duyduğu bilgiyi (uygulanabilir bir düzlem üzerinde) sağlamış, teknik sayesinde de bu bilginin uygulamaları yapılmıştır. Ancak bu uygulamaların sonucunun her zaman için faydalı olmadığını hem tarihte yaşanan hem de günümüzde yaşadığımız çeşitli savaşlar, küresel krizler ve ekolojik facialar gibi şeyler göstermektedir. Bu durum bizi, nerede yanlış yaptığımızı düşünmeye sevk etmektedir.

5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Funda Başak
Seslendiren 30 Mayıs 2020 12:16
En son ne zaman aşık oldunuz ya da ne zaman aşık olduğunuzu hissettiniz? Aşk sandığımız kadar zor ve hoş bir duygu mu? Aşk acısını dindirmek için neden...
20
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close