Tam şu anda, ben bu cümleyi yazarken, Dünya’nın Kuzey yarım küresinin, "parlak bir ışık topu" olarak tanımlayabileceğimiz Güneş’e olan eğiminin açısı daralmakta. Bulunduğum şehir de, en azından göreli olarak, oldukça soğuk. İnsanlar, son derece anlaşılır sebeplerle, bulundukları ortamların sıcaklığını uzun zamandan beri ölçüp kaydetmektedirler. Bir gözümüzü sürekli termometre üzerinde tutmak, bizi soğuk havanın getireceği potansiyel tehlikelere hazırlar.
Misal, 0 santigrat dereceyi ele alalım. Bu gibi sıcaklıklarda su donmaya başlar. Bazı durumlarda, suların içinden geçtiği borular arızalanabileceği gibi, bu düşük sıcaklıklarda çeşitli hastalıkların "ölüm-kalım meselesi" haline gelebildiği bilinmektedir. Ancak 0 santigrat derece, Fahrenhayt ölçeğindeki 0 derece ile karşılaştırıldığında oldukça sıcak kalır; çünkü su, Fahrenheit skalasına göre 32 derece donar. 0 Fahrenheit ise -17.8 Santigrat derecedir!