Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Tüm Reklamları Kapat
Söz
Mert Intze Memet
Mert Intze Memet
20.1K UP
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Yeterince dürüstsen, fazlasıyla aşıksan ve gerçekten iyi biriysen artık hazırsın.
Mutsuz olabilirsin....
Kaynak: Charles Bukowski-alıntı
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 14 Aralık 2015 10 dk.

Canlılığın en temel yapıtaşı olan hücrelerin yuvarlak olma davranışını/eğilimini anlamak için, canlılığın kökenlerine inmemiz gerekiyor. Canlılığın başlangıcına... Yani, "cansız" olarak tanımladığımız kavramların, belirli çevre şartları altında kademeli değişerek "canlı" olarak tanımlayacağımız kavramların ortaya çıkışına... Bunu inceleyen teori, Evrim Teorisi değil, Abiyogenez Teorisi'dir.

Abiyogenez Kuramı dahilinde cansız varlıklardan, yaklaşık 500 milyon yıl süren bir deneme-yanılma süreci sonucunda, ilk defa canlı varlıkların kimyasal evrim yoluyla oluştuğunu biliyoruz. Bu sürecin en önemli basamaklarından birisi, belki de canlılık tarihinin en önemli olayı olan "bölünme" ("üreme") olayıdır. Bu ilk bölünme, günümüzde de prokaryotik canlılarda görebildiğimiz "amitoz bölünme" (binary fission) ile olmuştur. Yani hücre, yaklaşık olarak ortadan, mümkün olduğunca eş (ancak içerikler heterojen olarak dağılabilir) bir şekilde ikiye bölünmüştür. İyi ama... Neden? Neden bir varlık "bölünme" ihtiyacı duysun ki? Canlılar, üremeden de evrimleşemezler miydi?

143
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim ve bilimseverler sıkıcı değildir! Evrim Ağacı Etkinlik Platformu'nu kullanarak bulunduğun şehirde veya internet üzerinde toplantılar, etkinlikler, buluşmalar düzenleyebilir, diğerlerinin düzenlediği etkinliklere katılabilirsin. Ayrıca eğer bilimle ilgili bir iş, staj, burs veya eğitim arıyorsan veya bu pozisyonları dolduracak bilimseverler, bilim insanları ve öğrenciler arıyorsan, Evrim Ağacı İlan Platformu'nu kullanarak Türkiye'deki ve Dünya'nın her yanındaki bilimseverlerin oluşturduğu ağa katılabilir, bu ağa güç katabilirsin!

Çınar Civan
Çınar Civan
622.4K UP
Çeviren 5 Kasım 2023
Dün gece ufuktaki o kırmızı parıltı da neydi? Aurora. Normalden daha aktif olan Güneş'imiz birkaç gün önce elektronlar, protonlar ve daha büyük yüklü çekirdeklerden oluşan bir yüzey patlaması meydana getirdi. Bu koronal kütle atımı (CME), Dünya'nın kuzey yarımküresinde alışılmadık derecede güneyde raporlanan auroralara neden oldu. Örneğin astrofotoğrafçı, ilk kez kendi ülkesi olan İtalya'dan bir aurora görüntüsü yakaladı. Ayrıca, bu auroralardan gelen birçok görüntü oldukça kırmızı renkte görünüyor. Görselde, ön planda İtalyan Alpleri'ndeki Comelico Superiore kasabası görülürken, Samanyolu galaksimizin orta şeridi sol alttan yükselirken görülüyor. Yine de en çok dikkat çeken şey, en sağdaki parlak kırmızı aurora. Görsel, aynı kamerayla ve aynı konumdan art arda çekilen ön plan ve arka plan görüntülerinin bir bileşimidir.
5
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 22 Ocak 2012 25 dk.

Öncelikle, bu makalemizin, "Evrim Ağacı" Nedir, Nasıl Tasarlanır? Soy Ağaçları ile Evrim Ağacı Arasındaki İlişki Üzerine... başlıklı yazımızın içerisinde geçen bir kısmın oldukça geliştirilmiş ve zenginleştirilmiş hali olduğunu belirtmek isteriz. Ancak burada daha geniş bir şekilde işlememizin, okurlarımızın evrimi kavraması açısından çok daha faydalı olacağını düşünüyoruz. Üstelik bu yazı dizimizi toparlayacak ve konuyla ilgili son noktayı koyacak bir yazı olması açısından önem arz etmektedir. Umuyoruz ki tüm okurlarımıza faydalı olacaktır. Hemen, o kışkırtıcı soruyla başlayalım:

İlk olarak, konu hakkında uzman olmayan kişiler tarafından yönlendirilen bu tür yargılayıcı soruların neredeyse her zaman hatalı olduğunu belirterek başlayalım. Örneğin, soru içerisinde "şöyle böyle, dolayısıyla evrimin gerçekleşmesi mümkün değildir." kalıbı, soruyu baştan sona hatalı kılmaktadır; çünkü soru sahipleri, konuyu tam olarak kavrayamadan yargılara varmaktadırlar. Yani soruya anlam yüklemektedirler. Bu da, bilimsel açıdan hatalı bir yaklaşımdır. Çünkü az sonra göreceğimiz gibi, bir neslin önceki ve sonraki neslinin kendisiyle aynı türden olmasının evrime engel olan hiçbir tarafı yoktur; tam tersine, evrimin öngördüğü zaten kısa nesillerde fiziksel değişim ve dolayısıyla bariz türleşmelerin yaşanmasının pek mümkün olmadığıdır. Ancak öncelikle bazı bilgiler vermemiz gerekmektedir.

121
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Dilara Aydın
Dilara Aydın
71.6K UP
Yazar 31 Aralık 2021 19 dk.

Her organizmanın kendine özgü bir vücut yapısı vardır. Kollar ve bacaklar gibi özel vücut yapıları genel görünüm açısından benzer olsa da (nihayetinde her ikisi de kas ve kemikten yapılmıştır), şekilleri ve detayları farklıdır. Bir embriyo büyürken, vücudun farklı bölümlerinde yapıların nasıl geliştiğini belirleyen, "homeotik genler" adı verilen özel bir gen grubunun yaptığı işler sayesinde, kollar ve bacaklar farklı şekilde gelişir.

Bu "homeotik genler"in en meşhur ve önemlilerinden olan HOX geni, birbirinden farklı organizmaların normal embriyolojik gelişmelerini tamamlayabilmesi için gereken bilgiyi kodlayan, yüksek organizasyonlu canlılarda vücut şekillenmesi, organların oluşumu ve bunların vücut planı içinde olmaları gereken yerde bulunabilmelerini sağlayan, düzenleyici işlevde bir gen ailesidir. HOX genleri ("Hox genleri" olarak da yazılır), diğer genlere bağlanan transkripsiyonel düzenleyici (DNA'dan RNA'ya genetik bilgi aktarımı) faktörleri kodlamakta ve böylelikle hücre gelişmesine önemli katkı sağlamaktadır.[1] Örneğin bir böceğin HOX genleri, o böceğin belli bir segmentinde hangi uzuvların oluşacağını (kol mu, anten mi, bacak mı, kanat mı, vb.) belirlemektedir.

112
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Arda Küçükoğlu
İnceleyen10 27 Aralık
Amerikan astrofizikçi Carl Sagan’ın kaleme almış olduğu Kozmos eseri fizik, biyoloji, kimya gibi doğa bilimlerini tek bir kitaba toplayarak evrenin işleyişinden tutun, bilim tarihine, yıldızların oluşumuna, evrenin temel postülatlarına değinen bu eser doğa bilimlerine ilgisi olan veyahutta bu alanlarda eğitim almak isteyen kişiler için popüler birer zemin hazırlamaktadır derin akademik fizik üzerine çalışma yapmak isteyenlerin veya bu alanda eğitim almak isteyenler için popüler fizik temeli sağlayan bu kitabı tüm gençler için uygun bulduğumu söylemeyi Carl sagan a borç bilirim ayrıca temel postülatları öğrenmek için birebir olan bu eser anlaşılması güç konuları çok sade ve açık bir dille ele almaktadır
Kitap
9.8/10
(151 Kişi)
Puan Ver
Evrenin ve Yaşamın Sırları
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
34
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
60.4K UP
İnceleyen 5 gün önce
Fakir Baykurt – Yarım Ekmek, yoksulluğu romantize etmeden, onu gündelik hayatın sessiz ama sürekli bir gerilimi olarak anlatan; toplumsal eşitsizliğin insan ruhunda bıraktığı izleri sade ama sarsıcı bir dille görünür kılan bir kitaptır. Baykurt bu eserde büyük olaylardan çok küçük eksikliklerin –yarım kalan bir ekmek, tamamlanamayan bir hayat– etrafında örülen bir gerçekliği merkezine alır.

Kitabın temel izleği, yoksulluğun yalnızca maddi bir yetersizlik değil, insanın onurunu, ilişkilerini ve hayallerini aşındıran yapısal bir sorun olduğudur. “Yarım ekmek” metaforu, hayatta kalmaya yeten ama insanı doyurmayan bir düzeni simgeler. Karakterler aç değildir; fakat hiçbir zaman tam da doymamışlardır. Bu arada kalmışlık hâli, Baykurt’un toplumcu gerçekçi edebiyatının en güçlü yanlarından biridir.

Fakir Baykurt’un anlatımı didaktik olmaktan bilinçli biçimde kaçınır. Yoksulluğu anlatırken ajitasyona başvurmaz; sistemin adaletsizliğini karakterlerin sessiz kabullenişleri, küçük isyanları ve iç kırılmaları üzerinden gösterir. Bu yönüyle Yarım Ekmek, yoksulluğu bir “kader” olarak değil, normalleştirilmiş bir eşitsizlik olarak ele alır. Okuyucuya sürekli şu soruyu sordurur: Bir toplumda bazı insanlar neden hep yarım yaşar?

Eserde dikkat çeken bir diğer tema, alışılmış yoksulluğun yarattığı duyarsızlıktır. Karakterler, yoksunluğa öylesine alışmıştır ki, eksikliği artık sorgulamaz hale gelmişlerdir. Bu psikolojik boyut, Baykurt’un sadece sosyolojik değil, aynı zamanda derin bir insan gözlemcisi olduğunu da gösterir. Yoksulluk, yalnızca dış koşulların değil, iç dünyaların da bir parçası hâline gelmiştir.

Dil ve üslup açısından Baykurt, yalın ama güçlü bir gerçekçilik kurar. Köy edebiyatı geleneğinden beslenen anlatı, gündelik konuşma diliyle şekillenir; bu da metne hem sahicilik hem de duygusal yoğunluk kazandırır. Ancak bu dil, yerelliğe hapsolmaz; tam tersine, anlatılan yoksulluk deneyimi evrensel bir yankı üretir.

Sonuç olarak Yarım Ekmek, yoksulluğu büyük sloganlarla değil, küçük paylarla anlatan bir romandır. Fakir Baykurt, okuyucuyu acımaya değil, düşünmeye ve rahatsız olmaya çağırır. Bu kitap, toplumcu gerçekçi edebiyatın yalnızca geçmişin bir tanığı olmadığını; bugün hâlâ güncelliğini koruyan bir adalet ve eşitlik çağrısı olduğunu hatırlatır.
Kitap
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Damla Şahin Uçar
Çeviren 6 gün önce 3 dk.

Bir organizasyonda çalışan herkes bilir: Toplantılar çılgın bir hızla birbirini takip eder. Yöneticiler haftada ortalama 23 saatini toplantılarda geçirir. Bu toplantılarda olup bitenlerin büyük bir kısmı düşük değerli, hatta tamamen ters etki yaratan faaliyetler olarak görülür. İşin paradoksu şu: Kötü toplantılar, önceki toplantıların yarattığı hasarı gidermek için daha fazla toplantıya yol açar.

Yine de toplantılar uzun süre yönetim araştırmalarının konusu olmadı. 2015 tarihli bir el kitabı, yeni ortaya çıkan “Toplantı Bilimi” alanının temellerini attı. Bu araştırmalar, asıl sorunun toplantıların sayısı değil; tasarlanma biçimleri, amaçlarının belirsizliği ve çoğu zaman fark edilmeyen eşitsizlikleri pekiştirme biçimleri olduğunu ortaya koydu.

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mert Özel
Mert Özel
19.8K UP
Çeviren 19 Kasım 2016 17 dk.

YZ dünyasıyla ilgili öğrendim ki, insanların şaşırtıcı derecede büyük bir çoğunluğu burada bulunuyor:

Emin Köşe'deki insanlar heyecan dolu. Gözlerini kalasın eğlenceli kısmına dikmiş durumdalar ve oraya doğru ilerlediğimizden eminler. Onlar için gelecek, şimdiye kadar umut edebilecekleri her şey, hem de tam zamanında.

94
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 1 gün önce 12:17
Kuantum fiziği, genellikle baştan sona göz korkutucu bir saha olarak görülür. Her gün bunlarla uğraşan fizikçilere bile alandaki bazı konular hem ilginç...
1
Bahadır Özbekoğlu
1 saat önce
Yeni bir şeyler tasarlamak belki icat etmek istiyorum ama düşündüğüm her şey zaten yapılmış bana öneri verin lütfen. 
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Begüm Sönmez, Emre Akman Ve Hüseyin Atala
Begüm Sönmez, Emre Akman Ve Hüseyin Atala Seslendiren 17 Kasım 2024 10:39
Kargalar kin tutar mı? Özlem Tekin'e geri dön çağrısı... Çocuklar yeni becerileri daha hızlı mı öğreniyor? Hepsi ve daha fazlası bu bölümde!
21
Yaşam Ağacı Türü
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
160.7K UP
Türü Ekleyen 5 gün önce
Psathyrella microrrhiza, Tiny Psathyrella olarak da bilinen, higrofan şapkalı küçük, narin bir agarik mantardır. Başlangıçta, şapkanın dış kısmında dağınık beyaz fibriller veya fibrilloza pullar bulunur ve bunlar kenarlarda kalıcıdır. Bu mantar, ormanlardaki yol kenarlarında veya ruderal alanlarda, genellikle odun kalıntıları veya yaprak örtüsü üzerinde yetişir.

Şapka başlangıçta küt konik olup, olgunlaştıkça çan şeklinde veya dışbükey-umbonat hale gelir. Şapka başlangıçta dış kısmında dağınık beyaz lifler veya fibrillo pullarla süslenmiştir ve bunlar kenarlarda kalır. Kururken, şapka kenarlarında pembemsi bir renk alabilir ve bazen solungaç kenarları pembemsi ve flokülöz görünebilir. Higrofan, orta kahverengi, soluk bej kahverengiye dönüşür. Lameller ekli, orta genişlikte, sıkışık, soluk kirli bej, yaşlandıkça kahverengimsi griye dönüşür. Sap ince, narin, kırılgan, olgunlaştığında dolgunlaşır, aşağı yukarı eşit uzunluktadır ve sapın alt kısmında peçe kalıntıları bulunabilir. Spor izi koyu kahverengi ila mor kahverenginde olur.

Şapka (cap) çapı: Genellikle 1 – 3 cm arası. Kimi kaynaklar “yaklaşık 1 ila 3 cm” diyor.

Sap (stipe) + dip özelliği: Sap — oldukça ince — ve bazen dipte küçük, kökümsü bir uzantı (rootlet / micro-rhiza) olduğu bilinir.

Görünüş ve hygrophanous özellik: Şapka ıslakken nemli, koyu kahverengi/ kızıl kahverengimsi; kuruyunca açıla-solar (farklı tonlara geçer). Bu “nemle renk değişimi (hygrophany)” bu tür için bildirilmiştir.

Çıkış biçimi: Genelde “tek tek veya çok küçük gruplar (ikili, üçlü vb.)” hâlindedir

Sporları 11-14 x 6-7 μm boyutlarında ve pürüzsüz şekillidir, bir germ gözenekleri vardır.

Türün ilk tanımlandığı ve yaygın olarak gözlemlendiği yer Avrupa'dır.

Psathyrella türlerinin çoğunu yenmez, düşük değerli veya riskli olarak sınıflandırır.
3
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Kasım 2019 12 dk.

Genetik mühendisliği (kimi zaman genetik modifikasyon olarak da bilinir), modern DNA teknolojilerini kullanarak bir organizmanın genetik yapısını (genotipini), dolayısıyla da fiziksel özelliklerini (fenotipini) doğrudan değiştirme işidir. Değiştirilen DNA bir hayvana, bitkiye veya bakteriye ait olabilir.

Genetik mühendisliği sırasında değiştirilen, canlının genomundaki tek bir baz (A, T, C, G) olabileceği gibi, DNA'nın belli bir bölgesinin tamamının silinmesi ve hatta yeni bir genin genoma eklenmesi de olabilir. Tüm bu genetik kavramlar hakkında daha fazla bilgiyi buradaki yazımızdan alabilirsiniz.

99
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
60.4K UP
İnceleyen 5 gün önce
Murray Bookchin – Özgürlüğün Ekolojisi, modern dünyanın hem ekolojik krizini hem de bu krizin arkasındaki düşünsel kökenleri hedef alan en bütünlüklü siyasal-felsefi eserlerden biridir. Bookchin bu kitabında çevre sorunlarını teknik ya da yalnızca ekonomik meseleler olarak değil, insanın insan üzerindeki tahakkümünden türeyen tarihsel–toplumsal ilişkilerin bir sonucu olarak ele alır.

Kitabın temel savı , Doğa üzerindeki egemenlik fikri, insanın insana egemen olmasının bir uzantısıdır. Bookchin’e göre ekolojik yıkım, kapitalizmin ya da sanayileşmenin rastlantısal bir sonucu değil; hiyerarşi, otorite ve tahakküm üzerine kurulu uygarlık biçiminin zorunlu bir ürünüdür. İnsan, doğayı “kontrol edilmesi gereken bir nesne” olarak tanımladıkça, özgürlüğü de doğadan ve toplumsal bağlardan kopuk, soyut bir bireysel hak olarak düşünmeye başlar.

Özgürlüğün Ekolojisi, tarihsel bir anlatı üzerine kuruludur. Bookchin, ilkel-komünal toplumlardan itibaren hiyerarşinin, patriarkanın ve sınıf ilişkilerinin nasıl ortaya çıktığını izleyerek, ekolojik krizin yalnızca modern döneme özgü olmadığını; ancak modernitede kurumsallaşarak yıkıcı bir boyut kazandığını gösterir. Bu tarihsel yaklaşım, kitabı salt bir çevre manifestosu olmaktan çıkarıp bir uygarlık eleştirisine dönüştürür.

Eserde özgürlük, klasik liberal anlayışta olduğu gibi bireyin sınırsız tercih kapasitesi olarak tanımlanmaz. Bookchin için özgürlük, toplumsal sorumlulukla birlikte var olur. Doğadaki ekosistemler nasıl karşılıklı bağımlılık temelinde işliyorsa, insan toplumları da eşitlikçi, yerel ve yatay ilişkilerle örgütlendiğinde özgürleşebilir. Bu nedenle Bookchin, merkezi devlet yapılarını ve kapitalist üretim ilişkilerini hem ekolojik hem de ahlaki açıdan eleştirir.

Kitabın en güçlü yanlarından biri, ekolojiyi etik ve siyasal bir sorun olarak temellendirmesidir. Doğanın “korunması” gereken bir kaynak değil, insanla birlikte evrilen canlı bir bütün olduğunu savunur. Bu noktada Bookchin’in “sosyal ekoloji” kavramı öne çıkar: Ekolojik sorunlar ancak toplumsal eşitsizlikler, iktidar ilişkileri ve tahakküm biçimleri ortadan kaldırıldığında çözülebilir.

Sonuç olarak Özgürlüğün Ekolojisi, okuyucuya hazır çözümler sunmaktan çok, özgürlük kavramını kökten yeniden düşünmeye çağırır. Bookchin, özgürlüğün doğaya karşı değil, doğayla birlikte kurulabileceğini; insanın ancak hiyerarşisiz, adil ve ekolojik olarak uyumlu bir toplumda gerçekten özgür olabileceğini savunur. Bu yönüyle eser, hem ekoloji hareketi hem de özgürlük düşüncesi için hâlâ güncelliğini koruyan radikal bir başyapıttır.
9.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Hiyerarşinin Ortaya Çıkışı ve Çözülüşü
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 19 Ocak 2019
Bir cumhuriyet, hukuk ve onur prensipleri aşılanmış vatandaşlar olmaksızın hayatta kalamaz.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
23
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
7Firudin A.
7Firudin A.
14.6K UP
Psikoloji öğrencisi 10 Mart 2023 Sen de Cevap Ver

Birinci soruya cevap. Beden dili evrimsel olarak var olan bir kavram,bu bağlamda evrimin bize kazandırdığı bu özellikle bazı anlarda (evrimsel olarak hayatta kalmak için bunları yapmamızın gerekli olduğu kanısındayız) farklı hareketler sergiliyoruz. Yalan söylerken de buna benzer hareketler sergilemekteyiz,bu davranışların kesin olarak hangi davranışlar olduğunu saptamamız zor çünki göz hareketleri de dahil bir çok davranış kültürel nedenlerden dolayı farklı olabiliyor. Mesela Uzak Doğudan olan ve sizden yaş olarak küçük birinin sizinle konuşurken göz kontağı kurmaması veya az kurması onun kültüründe saygı alameti,size ise yalan konuşuyor imajı verebilir.

Beden dili uzmanlarına göre yalan konuşurken bazı hareketlerde bulunuyoruz,bu varsayımlar çoğunlukla uzmanların şahsi tecrübesine esaslanarak oluşturuluyor,her ne kadar bazı davranışlar insanların ekseriyetinde gözlemlense de bunun yüzde yüz doğruluğu yoktur. Hangi göz hareketinin hangi anlama geldiği ise beden dili uzmanlarına göre değişmektedir.

Mesela ünlü Beden dili uzmanlarından Joe Navarra kitabında şöyle ifade ediyor:"İster gözlerin kısılması ister gözbebeklerinin küçülmesi yoluyla olsun, gözlerin boyutundaki herhangi bir küçülme, bilinçaltından kaynaklanan bir engelleme davranışı olarak görülebilir. Ve tüm engelleme davranışları endişe, memnuniyetsizlik, anlaşmazlık ya da algılanan potansiyel bir tehdidin işaretidir.[1]"

Tüm Reklamları Kapat

Yine de kültürel,şahsi ve duruma uygun olarak değişen faktörleri göz önünde bulundurarak kişinin yalan söylediğini beden dili aracılığı ile saptayabilmemiz mümkün gibi gözüküyor.

Kaynaklar

  1. J. Navarro. (2008). Beden Dili - Eski Fbi Ajanından İnsanların Bedenini Okuma Rehberi. ISBN: 9786051060484. Yayınevi: Alfa Yayıncılık.
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close