Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Ufuk Derin
Aktaran 24 Şubat 2024 2 dk.

Bir yapay zeka modeli, büyüyen bir bebeğin dünyasını keşfederken çekilmiş onlarca saatlik video ile eğitildikten sonra top, kedi ve araba gibi kelimeleri görüntüleriyle ilişkilendirmeyi başardı. Ekibe göre yapay zekanın bu başarısı, insanların kelimeleri öğrenmesindeki gizemi çözmemizde önemli bir yol kat etmemizi sağlıyor.

Psikodilbilimci Evan Kidd, dil öğrenimine ilişkin fikirlerden birinin insanların sözcükleri özümsememizi sağlayan özelleşmiş bilgilerle doğduğu olduğunu söylüyor. Kidd, yeni çalışmayı "bebeklerin kelime öğrenme sürecine başlamak için çok fazla yerleşik bilişsel mekanizmaya ihtiyaç duymayabileceğinin zarif bir göstergesi" olarak yorumluyor.

17
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı
Çeviren 14 Aralık 2018 38 dk.

Egoizm tanımlayıcı veya normatif bir görüş olabilir. En bilinen tanımlayıcı görüş olan "psikolojik egoizm" her bireyin yalnızca bir nihai amacı olduğunu ve bunun kendi refahı olduğunu iddia eder. Egoizmin normatif formları, bireyin ne yaptığını tanımlamak yerine ne yapması gerektiği ile ilgili iddialarda bulunur. Etik egoizm bir eylemin ahlaki açıdan doğru olması için, rasyonel egoizm ise bir eylemin mantıklı olması için bireyin çıkarını en üst düzeye çıkarmasının gerekli ve yeterli olduğunu iddia eder.

Egoizmin bütün formları “çıkar” kelimesinin açıklanmasını gerektirir. Burada iki ana teori vardır: Tercih veya istek anlatımları, çıkarı bireyin kendi arzularının tatmini olarak tanımlar. Genelde ve en makul biçimiyle bu arzular bireyin kendisini ilgilendiren isteklerle sınırlıdır. Bir isteği bireyin kendisiyle ilgili yapan şey tartışmalıdır ama bazı net ve karşıt durumlar vardır. Bireyin kendi memnuniyeti için olan isteği bireyin kendisiyle ilgiliyken başkalarının refahı için olan isteği kendisiyle ilgili değildir. Objektif anlatımlar çıkarı arzu edilip edilmediğinden bağımsız olarak değerlendirilen durumla (örneğin erdem veya hakikatle) açıklar. Çıkarı bireyin memnuniyetiyle açıklayan hazcılık (hedonizm), bireyin isteklerinin haz olarak sayılıp sayılmayacağına bağlı olarak, ya bir tercih ya da objektif bir anlatımdır.

149
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mert Karagözoğlu
Çeviren 23 Aralık 2013 5 dk.

Bilim insanlarının daima ciddi ve nispeten de sıkıcı olduklarına dair bir mit var. Fakat bu hiç de doğru değil. Bilim insanlarının ne derecede komik olduklarının kanıtı direk bilimsel dergilerde, yeni keşfedilen türlere verdikleri isim kararlarında bulunabiliyor. 

Ünlüler, politikacılar ve hatta hayali karakterlerin ismini alan tonlarca organizma var. Bunların tamamını inceleyecek vaktimiz muhtemelen asla olmayacak, ancak favorilerimizden bazıları:

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı
Yazar 3 gün önce 5 dk.

Üniversite eğitiminin özgür düşünce, yaratıcılık ve eleştirel analiz gibi temel nitelikleriyle bilgi üretim merkezi olmaktan uzaklaşmaya başladığını görüyoruz. Öğrenciler kalabalık amfilerde, hızla kendilerine aktarılan müfredat içinde sık sık kaybolurken, akademisyenler de üniversitelerin performans baskısı altında gerçek entelektüel üretimden, tartışma ortamından kopuyor, ofislerine, laboratuvarlarına sıkışıyor. 

Kampüsler heyecanlı tartışma mecraları olmaktan çıkıp adeta diploma fabrikalarına dönüşüyor. Bu süreçte yeni kolektif öğrenme, araştırma, tartışma alanlarına duyulan ihtiyaç büyüyor. 

10
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ali Kaya
Ali Kaya
365K UP
Çeviren 10 Temmuz
Bu üç parlak bulutsu, Yay takımyıldızının ve Samanyolu'nun merkezindeki kalabalık yıldız tarlalarının teleskopik görüntülerinde sıklıkla yer alır. Aslında 18. yüzyıl kozmik turisti Charles Messier bunlardan ikisini kataloglamıştır. Messier, üsteki büyük bulutsuya M8, sol aşağıdakine ise M20 adını vermiştir. Üçüncü emisyon bölgesi, M8'in sağında yer alan ve daha büyük bulutsudan karanlık bir toz şeridiyle ayrılan NGC 6559'u içerir. Her üçü de yaklaşık beş bin ışık yılı uzaklıkta bulunan yıldız doğum bölgeleridir. Yüz ışık yılı genişliğindeki M8, aynı zamanda Lagün Bulutsusu olarak da bilinir. M20'nin popüler takma adı ise Trifid'dir. Parlayan hidrojen gazı, emisyon bulutsularının baskın kırmızı rengini oluşturur. Bulutsunun çarpıcı kontrastı Trifid'deki mavi tonlar tozdan yansıyan yıldız ışığından kaynaklanır. Bu geniş yıldızlararası manzara, gökyüzünde neredeyse 4 derecelik veya 8 dolunaylık bir alan kaplar.
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 24 Şubat 2019 3 dk.

Günümüzden 600 milyon yıl kadar önce tek hücreliliğin çok hücreliliğe evrimleştiğini birçoğumuz biliriz. Ancak bilmek bir şeydir; bu evrimin gözünüzün önünde yaşanması ise bambaşka bir şeydir. İşte Georgia Teknoloji Üniversitesi ve Montana Üniversitesi araştırmacılarının tanıklık ettiği tam da buydu. Hem de sadece tanıklık etmekle kalmadılar; bu evrimin nefes kesici, hızlandırılmış ("time-lapse") videolarını da kaydetmeyi başardılar.

Sözünü ettiğimiz evrimsel değişim sadece 50 hafta sürdü. Çok hücreliliğin evrimini tetikleyense basit bir avcının ortama dahil edilmesiydi.

326
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ay Tozu ve Koli Bandı

Ay neden bu kadar tozlu? Dünya‘daki kayalar, rüzgar ve su tarafından yıpratılır, böylece toprak ve kum oluşur. Ay’da, sürekli bir şekilde devam eden mikrometeorit bombardımanı, tozlu bir Ay toprağı veya regolit katmanı oluşturarak kayalık yüzeyi törpüledi. Apollo astronotları ve ekipmanları için her yere yayılmış ince kumlu tozlar büyük bir problemdi. Aralık 1972’de Ay yüzeyindeki Apollo 17 astronotlarından Harrison Schmitt ve Eugene Cernan, tozdan kendilerini ve teçhizatlarını korumak için gezicilerinin çamurluklarından birini onarmaları gerekti. Bu resim, tozla kaplı gezicinin tekerleğini ve çamurluğunu gösterirken yedek haritalar, kelepçeler ve gri bir “koli bandı” ile nasıl ustaca tamir edildiğini de gösteriyor.

29 Mayıs 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı: Apollo 17, NASA
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Ufuk Derin
Aktaran 3 gün önce 4 dk.

Fareler kanalizasyonlarda dolaşmaya, hamamböcekleri mutfak köşelerinde saklanmaya başlamadan çok önce, istenmeyen başka bir misafir erken medeniyetleri rahatsız ediyordu. Biology Letters dergisinde yayımlanan yeni bir genetik çalışması, otel odalarınıza musallat olan ve kanla beslenen tahtakurularının şehirlerde dolaşan ilk haşereler olduğunu gösteriyor.[1] Ekip, tahtakurularının on binlerce yıldır insanları rahatsız eden tehdit olduğunu öne sürüyor. Araştırmada yer almayan Dresden Teknoloji Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Klaus Reinhardt, çalışma hakkında şunları söylüyor:

Yine de bazı araştırmacılar, tahtakurularının bu unvanı gerçekten hak edip etmediği konusunda kararsız olduklarını söylüyor. Pek çok tahtakurusu türü hayatta kalmak için insanlara ve kana ihtiyaç duyar. Ancak bilim insanları, çok uzun zaman önce tahtakurularının tercih ettiği asıl avların sadece yarasalar olduğunu düşünüyor. Genetik kanıtlar, yaklaşık 245.000 yıl önce bazı tahtakurularının ilk insanlara geçtiğini gösteriyor.

7
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Merve İlboğa
5 gün önce
Film
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Temmuz 2015 17 dk.

İnsan, bilimsel açıdan oldukça muğlak bir terimdir. Bunun 2 temel nedeni var: İlki, "insan" sözcüğünün bilimsel bir terim olmaması. Bu, bir canlının halk arasındaki ismidir. Örneğin "çayır köpekleri" ismi, bir canlının halk arasındaki adıdır. Fakat canlı bir köpek türü değildir; Cynomys cinsi sincaplara halkın taktığı isimlerdir. Bunun birçok örneği vardır: dağ keçisi, keçi değildir. Yeleli kurt, kurt değildir. Kral kobra, gerçek bir kobra değildir. En fenası, "tavuskuşu mantis ıstakozu" ne bir tavuskuşudur, ne bir mantistir, ne de ıstakozdur. Bu sorun nedeniyle bilim camiasında türler, tür isimleriyle anılırlar. İnsan da farksızdır. İnsan sözcüğü halk arasında kullandığımız bir isimdir ve hepimiz "insan" derken ne kastettiğimizi biliriz. Ancak bilimsel terminolojide dikkatli olmak gerekir; zira terimler çok iyi tanımlanmazlarsa, iletişimde ve araştırmalarda büyük sorunlar çıkacaktır. Buna az sonra döneceğiz.

İnsan sözcüğünün bilimsel olarak pek anlamlı olmamasının ikinci nedeni ise evrimdir. Evrimsel süreçte canlılar çok yumuşak bir şekilde değişirler. Bir tür, yeni bir türe son derece ufak basamakların birikimiyle geçer. Dolayısıyla canlıları sınıflandırmak çok güçtür. Bu nedenle taksonomistler (ya da "taksonomlar"), paleontologlar, arkeologlar ve antropologlar sürekli birbirleriyle kavga ederler. Türler arası geçiş öylesine yumuşak, evrim öylesine narin bir süreçtir ki; türleri net çizgilerle birbirinden ayırmakta zorlanırız. Ne zaman ki araya yeterince zaman koyarız, o zaman iki tür arasındaki fark daha belirgin hale gelir. Fakat bu defa da eklediğimiz zamandan ötürü kimi zaman aradaki geçişte bulunan türleri atlayabiliriz. Bu nedenle bilim insanları son derece titiz bir şekilde çalışarak türleri isimlendirmeye ve birbirinden ayırmaya çalışırlar. Böylelikle evrimsel süreçte hangi türün hangisinin atası olduğu, kimin kimden evrimleştiği, hangi türlerin daha yakın, hangi türlerin daha uzak akraba oldukları anlaşılabilir. 

170
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

İnceleme
Rasul Nurullazade
İnceleyen9 5 gün önce
Gerçekten izlerken çok keyif aldığım bir film. Filmin neredeyse her anında beklenmedik olay örgüsü ile karşılaşıyorsunuz. Ancak bazı kısımlarda bilimsel olarak absürt sahneler içerdiğini de söylemek isterim.
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Batuhan Piren
İnceleyen10 20 Şubat 2023
Çağın karmaşası arasında yitip gitmekte olan kendini bulmanın ve yeniden tanımanın amacında olan güzel bir kitap..
10.0/10
(5 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ali Hamza Ongun
Biyoloji, evrim ve sinirbilim konularında akademik takipçiyim 6 gün önce Sen de Cevap Ver

Canlıların evrimsel süreçte yerçekimine karşı koyan, dikey doğrultuda gelişen yapılar geliştirmesi; DNA’nın kütlesinden veya kütleçekim yasalarının “engel” olarak algılanmasından ziyade, adaptif fizyolojik ve morfolojik avantajların seçilim yoluyla birikmesiyle ilgilidir. Soruda yer alan “DNA’nın kütlesi olmasına rağmen” ifadesi, biyolojik gerçeklikle doğrudan ilişkili değildir; zira DNA molekülünün kütlesi son derece küçüktür ve bir organizmanın fiziksel davranışlarına anlamlı düzeyde bir yerçekimsel direnç oluşturmaz.

Yerçekimi, elbette evrimsel sürecin bir çevresel değişkeni olarak tüm biyolojik yapılar üzerinde dolaylı etkiler yaratır. Ancak evrimsel biyoloji açısından yerçekimi bir “engel” değil, bir “seçilim basıncı” olarak değerlendirilir. Bu bağlamda, örneğin bitkilerde gövdenin yukarı doğru büyümesi (negatif gravitropizm), köklerin aşağı yönelmesi (pozitif gravitropizm), hayvanlarda iskelet sisteminin yerçekimiyle uyumlu biçimde güçlenmesi gibi çok sayıda adaptasyon gelişmiştir. Bu özellikler, DNA’nın fiziksel kütlesiyle değil, evrimsel süreçte genetik varyasyonların çevresel koşullara verdiği uyarlanabilir yanıtlarla ilişkilidir.

Özellikle dikey büyüme eğilimi, fotosentez gibi enerji üretimi süreçlerinde ışığa erişimi optimize etmek adına seçilmiştir. Ağaçların göğe uzanması, hayvanların bipedal ya da quadrupedal denge stratejileri geliştirmesi, hep bu seçilim süreçlerinin sonucudur. Evrimdeki yönlülük, fiziksel yasaları ihlal etmez; aksine, bu yasalarla uyumlu çözümler üretir.

Tüm Reklamları Kapat

Etki etmeme (equivalence principle) veya rastlantı ilkesi gibi fizik yasaları, biyolojik evrimle karıştırılmamalıdır. Evrim, rastlantısallık (mutasyonlar) ve seçilim (doğaya uyum) ilkeleriyle ilerler. Yani bir yönelme ya da “aşma” hali değil, çevresel koşullara optimize olma söz konusudur. DNA’nın moleküler düzeydeki kütlesi, yerçekimine karşı “yenilmesi gereken” bir yük değildir; canlının bütün organizma ölçeğindeki yapısal ve işlevsel bütünlüğü adaptasyonla evrimleşir.

Sonuç olarak, yerçekimi biyolojik evrimde engel değil parametredir. Evrim, doğa yasalarını aşmaz; onlarla birlikte, onlar çerçevesinde işler.

Kaynaklar

  1. B. Sean. Endless Forms Most Beautiful: The New Science Of Evo Devo And The Making Of The Animal Kingdom.. Alındığı Tarih: 30 Mayıs 2025. Alındığı Yer: journals.uchicago doi: 10.1086/503946. | Arşiv Bağlantısı
  2. A. Henderson. (1994). Plant Biomechanics. By Karl J. Niklas. Brittonia, sf: 71-71. doi: 10.2307/2807461. | Arşiv Bağlantısı
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İbrahim Uzun
Seslendiren 24 Haziran 2023 23:24
Yapay zeka araştırmaları ve yapay zeka felsefesinde yapay zeka hizalama problemi veya yapay zeka kontrol problemi olarak bilinen problem, yaratıcıları...
Bionluk Logo sponsorluğunda seslendirildi.
51
Tüm Reklamları Kapat
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close