Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 3 Eylül 2018 5 dk.

İnsanları diğer primatlardan ayıran en önemli özelliklerden birisi beyin büyüklüğüdür. Beynimiz, yaklaşık 2-3 milyon yıl kadar önce, Afrika'da yaşamış olan Australopithecus isimli atalarımızın soy hattı boyunca oldukça hızlı bir evrimsel süreçten geçmiştir. Bu dönemde insan beyni yaklaşık 3 kat büyüyerek günümüzdeki boyutlarına erişmiştir. Bilim insanları bunun yaşandığını kafatası fosilleri sayesinde biliyorlar; ancak bunun tam olarak nasıl gerçekleştiğini henüz çözememişlerdi.

Belçika'da bulunan Flanders Biyoteknoloji Enstitüsü'nden Prof. Dr. Pierre Vanderhaeghen tarafından yürütülen bir araştırma, bu gizemi kısmen çözmeyi başardı. GENDEVOCORTEX isimli projenin bir parçası olan Dr. Vanderhaeghen, insan beynini irileştiren genlerin hangileri olduğunu tespit etmenin peşindeydi.

118
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 16 Temmuz 2024 31 dk.

2024 yılı itibarıyla dünyamız, büyük teknolojik ve bilimsel gelişmelerin gerçekleştiği bir evrededir. Yapay zeka, robotik, uzay çalışmaları, kişiselleştirilmiş gen tedavileri, türdiriltimi (İng: De-extinction) ve diğer bir çok alan adeta bilimkurgu filmlerini aratmayacak şekilde ilerlemektedir. Özellikle yapay zeka ve robotik teknolojileri, uzay araştırmaları ve biyoteknoloji gibi disiplinler, geleceğin en parlak alanları olarak öne çıkmaktadır.

Modern genetik biliminin ilerlemesiyle birlikte hayatımıza giren biyoteknoloji, günlük yaşamımıza pek çok kolaylık sağlamaktadır ve ilerisi için de epeyce potansiyel taşımaktadır. Örneğin, kişiselleştirilmiş tıp uygulamaları sayesinde, her bireyin genetik yapısına özel tedaviler geliştirilmekte ve böylece daha etkin ve hızlı iyileşme süreçleri mümkün hâle gelmektedir. Öte yandan tarım sektöründe, genetiği değiştirilmiş canlılar daha verimli ve hastalıklara karşı dirençli ürünler sunarken, gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik konularında da biyoteknoloji sayesinde önemli adımlar atılmaktadır.

28
5
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nihal Günay
Nihal Günay
22K UP
Çeviren 4 gün önce 4 dk.

Küçük bir Avusturya köyünde bulunan bir mumyanın incelemesi sırasında araştırmacılar, alışılmadık materyallerden oluşan bir karışımın bedeni korumak için kullanıldığını keşfetti. Mumyalama yöntemiyle ilgili ilk rapora göre çok az çürüme belirtisi gösteren mumya ince dallar ve talaşla doldurulmuş, çinko klorürle işlenmişti. Bu, alışılagelmiş Mısır tarzı mumyalamadan oldukça farklıydı. Daha ayrıntılı incelemeler sonucundaysa mumyanın yaklaşık 300 yıl önce bu bölgede yaşamış bir papaz olduğunu ortaya çıktı.

Yüzyıllar boyunca gezegenin dört bir yanındaki pek çok topluluk ölülerini (genellikle dinsel sebeplerle) mumyaladı. Tüm bu kültürler, bu işlem için farklı metotlar kullandıysa da her yöntem diğerleri kadar detaylı araştırılmayabiliyor.

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Buse Çakmak
Buse Çakmak
132K UP
Yazar 4 gün önce 9 dk.

Kalp, sadece bir pompa olmadığı gibi, sandığımız kadar da yalnız değildir! Kalp ve beyin kendi aralarında sürekli ve sessiz bir iletişim halindedir. Bu iletişim bazen kalbin atışını hızlandıran bir heyecan, bazense yavaşlatan bir huzurda kendini gösterir. İşte bu sessiz ve bizim bihaber olduğumuz diyalogların mimarı vagus siniridir.[1]

Onuncu kraniyal sinir olan vagus, vücudun en uzun siniri olup Latince "gezgin" anlamına gelir ve bu adı vücut boyunca yalnızca kalbi değil birçok organı etkileyen geniş yayılımdan alır.[1] Aynı zamanda vagus, iç organlarımızdan gelen sinyalleri taşıyan en önemli iletim yollarından biridir. Bu sayede kalp atışlarımızı, solunum ritimlerimizi, mide ve bağırsaktaki gerilmeleri algılar ve bir "bedensel farkındalık" inşa eder. "İntersepsiyon" olarak adlandırılan bu mekanizma öznel anlamda kişide bedende var olma deneyimini mümkün kılarak öznel olarak "yaşıyorum" hissini sağlar.[2]

22
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Buğra Ünal
Seslendiren 2 Eylül 41:18
Nvidia durdurulamıyor! - İnternetten bedava işlemci indirme devri - Google kendini affettirebilecek mi - ⁠Apple'dan etkinlikler ve yatırımlar
19
Blog Yazısı
Çağrı Mert Bakırcı
Blog Yazarı 3 dk.

Artık gün, Dünya'nın Güneş etrafındaki hareketiyle insan yapımı takvimler arasındaki uyumsuzlukları en aza indirmek amacıyla, belirli aralıklarla Julyen ve Gregoryen takvimlere eklenen fazladan 1 gündür. Artık gün, genellikle 4 yılda bir eklenir; ama az sonra göreceğimiz gibi, kural bundan daha karmaşıktır. Artık gün, her zaman Şubat ayına eklenir ve normalde 28 güne sahip olan aya 29 Şubat eklenmesine neden olur. Bunun tek istisnası 1712 yılında İsveç'te oluşan 30 Şubat günüdür. 29 Şubat, aynı zamanda Kuzey Yarımküre'de meteorolojik kışın son günü ve artık yıllarda Güney Yarımküre'de meteorolojik yazın son günüdür.

Bir sonraki artık gün 29 Şubat 2028 günüdür. Aynı zamanda 2024 yılı da artık yıldır, bu nedenle son artık gün 29 Şubat 2024'te yaşanmıştır.

14
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Öne Çıkan EtkinlikKültürel Etkinlik
Evrim Ağacı İstanbul Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 1 hafta önce İstanbulÜcretsiz26 Temmuz
🎬 Birlikte Interstellar İzliyoruz!
26 Temmuz 2025 20:30 tarihinden 26 Temmuz 2025 22:00 tarihine kadar.

Yaz akşamına birlikte keyif katmaya ne dersiniz? 


Evrim Ağacı İstanbul Topluluğu olarak, 26 Temmuz Cumartesi akşamı saat 20.30’da Kadıköy Kültür Sanat Evi’nde film gecemizde birlikte Interstellar (Yıldızlararası) izliyoruz! 🌌🚀

Devamını Göster
5
0 Yorum
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 20 Ekim 2014 11 dk.

Sanılanın aksine, birçok memeli aslında adet görmez. Adet görme, üst düzey primatlara ve bir grup yarasaya ait bir özelliktir. Köpeklerde vajinal kanamalar görülür; ancak bu, bildiğimiz anlamıyla adet değildir. Fil fareleri de, önceden adet gördüğü düşünülen; ancak sonradan bu kanamaların rastgele meydana gelen düşükler olduğu anlaşılan hayvanlardandır. Dolayısıyla adet görme davranışı, memeliler arasında oldukça nadiren görülen bir durumdur.

Dahası da var: Modern dönemde yaşayan insan dişileri, adet gören diğer herhangi bir hayvandan çok daha fazla kanama geçirirler. Bu kanamalar bol miktarda besinin vücuttan atılmasına neden olur, günlük yaşamı son derece olumsuz etkileyebilir ve eğer ki vahşi hayattaysanız, avcıların dikkatini çekmenize neden olur. Bu sebeplerle, adet görme davranışının evrimsel nedenleri çok iyi anlaşılmalıdır. Ancak bunu anlayabilmeniz için, öncelikle hayatınız boyunca size söylenen en büyük yalanlardan birine göz atmamız gerekiyor: anne-fetüs bağına...

158
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esat Kudret
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Tabi ki değil!

Herkesin tok olduğu bir dünyada açlık kavramının sözlükte yeri kalmaz. Ya da tersinden; şayet sözlüğümüzde açlık hala kavram olarak var ise herkesin tokluğundan söz edilemez.

Bütün mesele bir şeyin hala bir ihtiyaç olup olmayışıdır. Basit bir akılla bile bir şeyin halen ihtiyaç olup olmayışına delalet eder. Burada sayıların hükmü yoktur.

Tüm Reklamları Kapat

Şayet haber bültenlerini her kanaldan takip ediyor isek, ağırlıklı olarak olmayan şeyin talebine yönelik bir ısrarın var olduğunu görürüz ve en çok tekrar eden kavram oluşunu…

Özgürlük de böyledir ve en çok olmadığı yerden feryat figan eder.

Ve evet Cumhuriyet; kapitalist dönem öncesi siyasi yapılar itibarı ile, ki siyaset yaşamı organize etme süreçlerinin tamamına delalet eder, feodaliteye göre daha ileri bir sistemi işaret eder fakat yeni insana yönelik nihai olanı değil. Yani insanlaşma sürecimizin son durağı değil…

Şayet toplumsal alanda neden sonuç ilişkisini göz ardı etmez isek, ekonomik alt yapının her tür siyasi üst yapıyı belirlediğini görebiliriz.

Tüm Reklamları Kapat

İlki her tür ihtiyaç için her tür üretim sürecini, ikincisi ise bu üretim süreci sonrası üretilenin pay edilişini belirleyen süreçleri kapsar.

İşte adalet de, demokrasi de, eşitlik de, özgürlük de buradan sonra zikredilmeye, ölçülüp tartılmaya başlar. Fakat ne menem bir süreçtir ki bu, asla bir otoriteyi kabul etmez ve gerek otoriteyi gerekse bunu (üretim araçlarının özel mülkiyetine dayanarak) kullanan erkleri nötrleştirmeden ya da daha politik bir ifade ile sınıfları ve ona dayanan baskı aygıtı olan devleti sönümlendirmeden yol almayı, bilimsel olarak ön görmez.

Dolayısı ile gerek adaletin gerek eşitliğin ve nihai olarak özgürlüğün var olabileceği yegane sistem, onların bir ihtiyaç olmayacağı bir alt ve üst yapıyı inşa eden bir sistem olmak zorundadır. Tıpkı herkesin dilediği zaman dilediği kadar pişkin ekmek alabileceği bir sistemde ekmeğin bir ihtiyaç olmayışı ve vesilesi ile sözlüğümüzden çıkışı, çıkarılışı misali. Bunun adı Komünizmdir: Sınıfsız ve sömürüsüz toplumsal düzen…O güne kadar da üzgünüm ki özgürlük bir hayal, o gün ise bir ihtiyaç değil… Sevgiyle…

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Seda Baştürk
Seda Baştürk
194K UP
Çeviren 17 Aralık 2021
Çin’in merkezinin kuzeyindeki bu kurak Tengger Çölü manzarasında, yıldızlı gökyüzü ile Dünya gezegeni görülüyor. Bu panoramik geniş alan görseli, 14 Aralık’ta Ay battıktan kısa bir süre sonra ve şafak doğmadan önce kaydedildi. Halen karanlık olan gökyüzünde çekilen kuzeyin kış altıgeni, parlak Samanyolu’nu çevreliyor. Her yıl gerçekleşen Geminid meteor yağmurunun maksimum görüldüğü geceye yakın bir zamanda kaydedilen bu görselde, şaşırtıcı biçimde parlak olan bir ateş topu da yakalandı. Batı ufkunun üzerinde ve parlak yıldız Capella’nın hemen altındaki hançer benzeri iz, Gemini meteor yağmurunun saçılma noktasını işaret ediyor. Elbette Gemini yani İkizler takımyıldızını tespit etmek kolaydır. Bu takımyıldızın ikiz parlak yıldızları, mavimsi Castor ve sarımsı Pollux, görselin yukarısında bulunuyor.
6
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Nida Yıldırım
İnceleyen 2 gün önce
Çok heyecanlı ve dinamikdi karakterler ve o güç dengesi çok hoştu yeni sezonu bekliyorum hala ama Henry nin olmaması üzdü yeni sezonda, çok güzel bir evreni var karanlık fantastik türleri seviyorsanız seversiniz hiç pişman değilim izlediğime ilk 10 uma girer
8.9/10
(14 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Emre Ertürk
Emre Ertürk
29K UP
Çeviren 21 Nisan 2018 17 dk.

Yukarıdaki videoda, Dr. Michael Nachman'ın kaya cep farelerinin evrimi üzerine yaptığı araştırmanın sonuçlarını öğrenecek ve evrimi net bir şekilde, gerçek bir örnek üzerinden göreceğiz.

İnsanların olduğu her yerde fareler de vardır. Neredeyse hiçbir hayvan bizim tarafımızdan oluşturulan yaşam alanlarına bu kadar iyi uyum sağlamamıştır. Bu nedenle, Almanya’nın Plön şehrindeki Max-Planck Evrimsel Biyoloji Enstitüsü’nden Diethard Tautz için evrimin çalışma şekline model sistem olarak bu küçük kemirgeni kullanmak daha akla yakın geldi.

58
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sizden Gelenler
Atakan Baş
Atakan Baş
50K UP
Üye
İyi ki bulmuşum burayı nereden buldum hiç bir fikrim yok ama sizin sayenizde aydınlandım iyi ki varsınız :)
Ufuk Derin
Aktaran 4 gün önce 4 dk.

Umman’ın Dhofar bölgesindeki mağaraların taş yüzeylerinde ve kurumuş nehir yataklarının yüzeylerinde yılan gibi kıvrılarak kayanın üzerine işlenmiş neredeyse 2400 yıl öncesine ait yazılar bulunuyordu. "Zufar yazısı" olarak da bilinen bu yazının ne olduğu ise uzun yıllar boyunca bilim insanları için çözülemeyen bir bilmeceydi. Ancak uluslararası bir akademik dergide yayımlanmak üzere olan yeni bir çalışmanın yazarı, Zufar yazısının ana alt türünü deşifre ettiğini ve alfabenin Güney Arabistan'da ortaya çıkmadığına dair kanıtlar bulduğunu öne sürüyor.

Ohio State Üniversitesi'nden dilbilimci ve çalışmanın yazarı Ahmed el-Cellad, Zufar yazısının uzun süren gizeminin on yıllar boyunca akıllara pek çok olası açıklama getirdiğini belirtiyor. Bunlar arasında "bunların Kur'an'da adı geçen kayıp bir Arap kabilesi olan Âd kavminin yazıtları olduğu gibi pek olası olmayan fikirlerin de bulunduğunu söylüyor. Çalışmada yer almayan Pekin Üniversitesi'nden dilbilimci Giuliano Castagna, el-Cellad'ın yeni makalesinin bu konu üzerine yapılmış ilk güvenilir çalışma olduğunu ve "Arabistan tarihinin yepyeni bir sayfasını yazma potansiyeli taşıdığını" vurguluyor

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Merve Arıcıbaşı
PhD Veterinary Sciences 14 Kasım 2021 Sen de Cevap Ver
Bu soru, Anıl Yılmaz tarafından sorulmuştur.
Kan eksikliği yaşayan kişiden test için kan alınması hastanın toplam kan miktarına nasıl bir etki yapar?
Kan eksikliği yaşayan kişiden test için kan alınması hastanın toplam kan miktarına nasıl bir etki yapar?

Kan eksikliği dediğiniz, kansızlık yani anemi mi? Anemiden bahsediyorsanız burada bahsedilen kalp ve damarlarda dolaşan sıvı miktarının litre cinsinden azlığı değil, kanınızdaki alyuvar sayısının toplam hacme olan oranının düşük olması.

Eğer alyuvar sayınız düşükse (kansızlık) öncelikle kan testi yapılarak bunun altında yatan sebebin araştırılması gerekir. Örneğin demir eksikliği anemisi ise demir takviyesi yapılarak alyuvar sayısının artması sağlanır. Genetik bir nedense de tespit edilmesi gerekir.

Genelde örneğin kan bağışı ile kan vermenin kemik iliği ve dalaklarda kan yapımını teşvik ettiği savunulur.

Tüm Reklamları Kapat

Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayça Karaca
Ayça Karaca
65K UP
Gözlemi Yapan 6 gün önce Türkiye, İstanbul
Hoş bir erkek. Taşlı yolda çalıların arasında.
7
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
522K UP
Eseri Ekleyen 6 gün önce Film
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Her arabanın içinde bir bomba var!
İnceleme
Müge Gül
Müge Gül
53K UP
İnceleyen 1 gün önce
Kendini eğit, oku, okuduğunu anla, düşün, düşünceni sorgula, yaz, uygun bir yerde yayımlanmak üzere gönder, gönder,gönder,gönder...vazgeçme.. kendine inanmaktan asla vazgeçme, değerini bilmeyenlere gücenme, seni anlamayanları suçlama... herşey senin önüne sunulduğunda unutma...

Geçmişini, kaybettiklerini, bir zamanlar ettiğin değeri unutma. Açılan kapılardan geçerken, yüzüne kapatılanları anımsa. Hiç birşeyin senden önemli olmadığını da... Yoktan var et kendini. Tırnakların ile kazı. Çalış, çalış, çalış, bıkmadan kendin olmaktan yılmadan . Aşık ol. Ama bir kadına ve ya erkeğe değil. Aşık olmaya aşık ol. Öyle ol ki kimse incitemesin seni. Bırak yüceltsinler benliğini, bırak dolaştırsınlar seni sıcak zevklerin buz gibi zirvelerinde. Beklentiye girme. Kendini yorma. Sorma. Yapabileceğin şeyin en iyisini yap ve paylaş başından beri yanında olanlar ile.

Paylaştıkça çoğal, çoğaldıkça dağıl, dağıldıkça toparlan ahir ömrümde. Unutma kaybedecek bir şeyi kalmayan insandan daha tehlikeli bir şey yoktur bu hayatta. Yormalarına izin verme seni , edebi bir uykuya dalmamak için önce kendi zihninin kontrolünü eline al. Pes etme. Edersen de ''Eden'' lere benzeme... .

Bırak ılık bir sonbahar rüzgarı okşasın saçlarını, bir kaç damla su okyanusun bağrından değsin al yanaklarına. Herkesi unutsan bile kendini unutma. Ve hep hatırla okyanus sayısız ruhun mezarı, sen onların inadına tüm kalbin ile yaşa...''Sen ''olarak doğmadan, verilen isminle göçme şu yalan dünyadan...

Martin Eden hayatınız boyunca hatırlayacağınız bir adam. London kalemi ile adeta can verdiği bu ölümsüz karakteri ile bizlere çok önemli dersler veriyor. Hayata dair... Aşk denen illete dair... bilime, kültüre, edebiyata dair. İçimizde derinlere sakladıklarımıza dair...Not: Kalınlığına aldanmayın acayip derece de akıcı bir kitap...
Kitap
9.9/10
(89 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close