Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Yasemin Akın
Çeviren 13 Aralık 2020 28 dk.

Gaia ilkesi olarak da bilinen Gaia hipotezi, Dünya'daki tüm organizmaların ve inorganik çevrelerin, gezegendeki yaşam koşullarını koruyan, tek ve kendi kendini düzenleyen karmaşık bir sistem oluşturmak için yakın bir şekilde entegre olduğunu öne sürer. Yani gezegenin başlı başına canlı bir organizma olduğunu savunan görüştür. İsmi, Yunan mitolojisinde "Gaia" adı verilen, yeryüzünü simgeleyen ve yeryüzünün vücut bulmuş hali ("toprak ana") olan Tanrıçadan gelmektedir.

Gaia hipotezinin araştıran bilim insanları, tercih edilmiş bir homeostazda (iç korunum) biyosferin ve yaşam formlarının evriminin küresel sıcaklık, okyanus tuzluluğu, atmosferdeki oksijen ve diğer yaşanabilirlik faktörlerinin dengesine nasıl katkıda bulunduğunu gözlemlemeye odaklanır. Gaia hipotezi kimyager James Lovelock tarafından formüle edildi ve 1970'lerde mikrobiyolog Lynn Margulis tarafından Lovelock ile birlikte geliştirildi. Başlangıçta bilim camiası tarafından düşmanlıkla karşılansa da, şimdilerde jeofizyoloji ve yerküre sistem bilimi disiplinlerinde inceleniyor; ayrıca biyojeokimya ve sistem ekolojisi gibi alanlarda bazı ilkeleri benimsendi. Bu ekolojik hipotez, belirsiz bir felsefe ve hareket altında, sosyal bilimler, siyaset ve din alanlarında analojilere ve çeşitli yorumlara da ilham vermiştir.

119
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Tutulma Anı ve Samanyolu

Mayıs ayının yerberi dolunayı, dün Dünya’nın gölgesine girdi ve Pasifik çevresindeki bölgelerde, gece gökyüzü gözlemcilerini eğlendirdi. Kuzey Amerika’nın batı kısmından bakıldığında, bu zaman atlamalı tam Ay tutulması görüntüsünde görülebileceği gibi, engebeli Sierra Nevada sıradağlarına doğru batıyor. Batı ufkunda alçakta Ay, iki ayrı pozla tutulma sırasında yakalandı. Bu pozlar bir araya geldiklerinde, karanlık gökyüzüne karşı, tutulma sırasındaki Ay’ın kırmızılaşmış rengini ve Samanyolu’nun dağınık yıldızlarının parıltılarını açığa çıkartırlar. Sabit bir kameradan her beş dakikada bir alınan kareler, tutulmanın kısmi aşamalarının ilerleyişini gösterir. Ön planda California’daki Owens Valley Radyo Gözlemevi’ndeki bir radyo teleskop anteni, gökyüzünü işaret etmekte.

27 Mayıs 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Telif Hakkı: John Kraus
Çeviren: Ege Can Karanfil
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 14 Ağustos 2018 13 dk.

Schrödinger'in Kedisi, büyük fizikçi Erwin Schrödinger tarafından geliştirilmiş meşhur bir düşünce deneyidir. Schrödinger, bu düşünce deneyini Kopenhag Yorumu olarak bilinen ve modern fizikçilerin çoğu tarafından kabul edilip kullanılan bir kuantum mekaniği yorumuna tepki olarak geliştirmiştir.

Kopenhag Yorumu'na göre Evren'deki tüm temel parçacıklar, bir dalga fonksiyonu tarafından tanımlanan olasılıklar çerçevesinde belli bir hız ve konuma sahiptir. Yani atom etrafındaki bir elektron, aslında belirli bir noktada değildir; belirli bir olasılıkla belirli bir noktada ve hızda bulunur. Ancak biz, bunu kesin olarak bilemeyiz. Ta ki gözlem (ölçüm) yapana kadar. Heisenberg'in Belirsizlik Kuramı çerçevesinde, gözlem yapsak bile hız ve konumu aynı anda tespit edemeyiz; ancak en azından bir tanesini ölçmemiz mümkündür. Ancak nasıl olur da belirli olasılıklar çerçevesinde herhangi bir konumda ve hızda bulunabilecek olan bir elektron, gözlem yapıldığı anda belirli bir konuma veya hıza sahip olur? Eğer ki gözlem öncesinde bu elektronun pozisyonu ve hızı belirsiz ise, gözlem sonrasında bu pozisyon veya hızdan en azından 1 tanesi nasıl belirli hale geçer?

191
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Ulaş Başoğlu
İnceleyen7 1 gün önce
Yazar kambriyen öncesi fosil eksikliği problemine yaptığı saha çalışmalarından örnekler vererek bir perspektif sunmaya çalışıyor. Bunu yaparken hikayeleştirmeler, benzetmeler kullanıyor. Bilimsel metod ile ilgili vurgular yapıyor. Okuması yer yer zor bir kitap olduğunu düşünüyorum.
9.0/10
(3 Kişi)
Puan Ver
Hayvan Yaşamının Gizli Tarihi
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatih Birinci
Yazar 3 Ocak 2019 11 dk.

Şempanzelerin ölümü anladığına yönelik bazı araştırma bulguları vardır. Ancak görünüşe göre bu “anlayış”, bedensel fonksiyonların yitimi ve bunun geri dönüşü olmadığı şeklindedir (Anderson, 2018). En yakın akrabalarımızdan olan bu hayvanların bile ölümün kaçınılmaz olduğunu kavradıkları yönünde bir bulguya ulaşılamamıştır. İnsan bildiğimiz kadarıyla, bir gün öleceğinin farkında olan tek varlıktır.

Bu farkındalık zaman içinde yavaş yavaş gelişir. İnsan yavrusu, 9-10 yaş civarında ölümü tüm boyutlarıyla kavramaya başlar (Nagy, 1959). Ancak bu “kabulleniş” teknik açıdan korkunçtur. Çünkü evrimsel mekanik, her bir canlı türünün yaşamkalımına, doğal olarak da en büyük tehlike olan ölümden kaçınmasına dayanır. Kendisinden kaçınmamız gereken nihai tehlikeyle önünde sonunda karşılaşacağımızı bilmek bizi dehşete düşürür.

369
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Fatih Birinci
Çeviren 10 Ağustos 2019 31 dk.

Sigmund Freud, 1938'de, son âna kadar Viyana'dan çıkmadı. Alman Ordusu şehre girdikten ancak üç ay sonra, 4 Haziran’da Doğu Ekspresi ile ülkeden ayrıldı. Viyanalı Yahudilere karşı yapılan zulmün hemen başlamasına (Almanlar vardığında CBS Radyo için Viyana’da çalışan Edward R. Murrow, Yahudi evlerinin tarumar edilerek aranmasına şahit olmuştu) ve arkadaşlarının kaçması için neredeyse yalvarmasına rağmen, Freud buna ayak diremişti. Kızı Anna tutuklanıp Gestapo tarafından sorgulandıktan sonra, fikrini değiştirdi. Ailesinin bir kısmını ülkeden dışarı çıkarabilmişti; ancak dört kız kardeşi çıkamadı. Bunlardan birisi Theresienstadt'da açlıktan, diğerleri de muhtemelen Auschwitz ve Treblinka'da gazlanarak katledildi.

Freud, Londra'ya iltica etti. Arkadaşları onu, şu anda Freud Müzesi olan, Hampstead'deki büyük bir eve yerleştirdi. 28 Şubat 1939'da Virginia ve Leonard Woolf, çaya geldiler. Hogarth Yayıncılık'ın kurucuları ve sahibi olan Woolf ailesi, 1924’den itibaren Freud'un Britanyalı yayıncıları olmuştu. Hogarth daha sonra, "Standart Baskı" (İng: "Standard Edition") olarak da bilinen, Freud’un çalışmalarının 24 ciltlik çevirisini, Anna Freud ve James Strachey editörlüğünde yayınlayacaktı.

224
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
366K UP
Aktaran 2 gün önce 3 dk.

Fosillerin keşfedilmesini konu alan filmlerde ya da hikayelerde genellikle birilerinin arka bahçesinde bütün bir dinozor kemiği bulduğu gösterilse de paleontologlar gerçekte, çoğunlukla bir iskeletin ufak tefek parçalarıyla uğraşır. Bu resim çoğu zaman eksik olsa bile, küçücük bir kemik parçası dahi yepyeni bilgiler ortaya çıkarabilir.

Bilim insanları bu parçaların nereden geldiğini anlamak için fosil içinde korunmuş antik kemikleri incelemek için kullanılan görece yeni bir yöntem olan palaeoproteomik yöntemini kullanıyor. Frontiers in Mammal Science dergisinde yayınlanan bir çalışma, bu tekniğin Avustralya’nın nesli tükenmiş keseli dev hayvanlarına (İng: "Megafauna") ait kemiklerde ilk kez başarıyla kullanıldığını ortaya koyuyor.[1] Bu türler, günümüz Avustralya keseli hayvanlarının dev ataları olarak biliniyor.

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Simge Elif Tunçer
Aktaran 27 Mayıs 2024 3 dk.

2024'ün başında yapılan bir araştırmada, tıkanmış arterlerde bulunan yağ birikintilerinin yüzde 50'sinden fazlasının içinde mikroplastiklerin (büyük parçalardan dökülen küçük plastik parçaları) bulunduğuna dair bir sonuç alındı. Bu, mikroplastikler ile insan sağlığı üzerindeki etkileri arasında bir bağlantı kuran ilk verilerdendi.

Şimdi de Çin'deki araştırmacıların gerçekleştirdiği yeni bir çalışma, kalp ve beyindeki arterlerden ve alt bacaklardaki derin damarlardan ameliyatla alınan kan pıhtılarında mikroplastik bulunduğunu bildiriyor. Tabii ki bu, sadece 30 hastayı kapsayan küçük bir çalışma ve 2024'ün mart ayında yayınlanan ve 34 ay boyunca takip edilen 257 hastayı kapsayan arteriyel plak çalışması kadar büyük değil.

13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 3 gün önce 8:17
Demokrasi, modern ülkeler için fazlasıyla el üzerinde tutulan bir konudur. Demokrasinin anavatanı olan Antik Yunan da demokrasiyle adeta eş anlamlıdır....
6
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 11 Ekim 2013 2 dk.

İnce bağırsaklar, insanın sahip olduğu en uzun organdır. Ortalama bir ince bağırsak, ortalama bir insanın boyunun 3.5-4 katı kadar uzun olabilir. Yani erkeklerde ince bağırsak 6.9 metre kadar, dişilerde ise 7.1 metre kadardır. Ancak bu uzunluk 4.6 metre kadar kısalabildiği gibi, 9.8 metreye kadar da ulaşabilir. İnce bağırsağın vücudumuza sığabilmesinin tek yolu, karın boşluğunuz içerisinde kıvrımlar yapıyor olmasıdır, tıpkı bir yumak gibi... İnce bağırsaklarınızın çapı ise 3 santimetre civarındadır.

Ayrıca, ince bağırsağın toplam iç yüzey alanı 250 metre kare civarındadır. Bu, kabaca bir tenis kortunun yüzey alanına eşittir! İnce bağırsağa bu geniş alanı veren 3 faktör vardır:

32
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Muhammed Emin Çoban
Gözlemi Yapan 1 gün önce Türkiye, Hatay
Bir çay kenarında kavun kabuğuna konmuş haldeydi ne olduğunu merak edip fotoğrafladım.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Okan Yıldız
Mühendis - Uygulamalı Fizikçi 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Selamlar, yaptığını iş yalnızca çevirmenlikse mühendislik alanında kitap okumanın çok faydası olacağını ben şahsen düşünmüyorum tabi ki sizin yaptığınız işi sizden iyi bilemeyeceğim için söylediğim her şey şahsi fikirdir. Sebebi ise mühendislik denilen şeyin çok geniş alanlar içeriyor olması. Şirketiniz mühendisliğin hangi alanında iş yapıyor onu bilmek gerekir. Şirketin iş yaptığı alana dair internet üzerinden videolar izlemek ve basit açıklama metinleri okumak pratik olarak çok daha fazla işinize yarar bence. Dediğim gibi şirketin iş kolunu bilmemiz gerekiyor ki hangi mühendislik disiplininin kaynaklarına erişmeniz gerektiğini söyleyebilelim. Döküm işi yapan şirket başka, içten yanmalı motorlarla iş yapan şirket başka, dijital haberleşme alanında çalışan şirket başka ve bunların her birinin mühendislik disiplinleri bambaşka. Esenlikler dilerim.

0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Şafak Aki
Şafak Aki
116K UP
Alıntıyı Ekleyen 23 Kasım
1927'de Freud, Bir Yanılsamanın Geleceği adlı dinin kökenlerini araştırdığı kitabında, toplum ve birey arasındaki ilişkiyi tartışmakla işe başlar. Kültür, ona göre; doğanın güçlerini kontrol etmek için vardır. Bireyler, toplumun esenliği ve bütünlüğü için arzularını bastırmaya ve denetlemeye meşru olarak zorlanmalıdırlar. Toplumsal örgütlenme düzeyi, geliştirdikleri teknoloji ve kültür ne denli ileri seviyede olursa olsun, insan yine de deprem, sel ve diğer doğal afetler karşısında çaresizdir. Freud, insanların doğayla kurdukları ilişkiyi çocuğun ana babasıyla olan ilişkisine benzetmekteydi. Bu iki temel ilişki arasında mahiyet farkı görmüyordu. Çocuklar, büyümek için kendilerini korumak durumunda olan ana babaya bağımlıdırlar. Ergin olduklarında, ana babaya olan bağlarını çocukken ana babanın doyurduğu aynı 'çocuksu' arzu ve fantezilerini doyurmak için tanrılara ihtiyaç duyarlar.
Kaynak: FREUD
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Murat Üzmez
Üye 8 Ağustos 2021 Henüz cevap yok.
Termik santral patlaması sonucu ortaya çıkacak maddi ve manevi hasarı ne olurdu?
Termik santral patlaması sonucu ortaya çıkacak maddi ve manevi hasarı ne olurdu?
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close