Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Şule Ölez
Uyarlayan 30 Aralık 2015 7 dk.

Kullandığımız dillerde, taşıdıkları anlamı çağrıştıracak seslere sahip birçok sözcük vardır ve ses-anlam ilişkileri ya da ses sembolizmi, dillerin hepsinde şaşırtıcı şekilde benzerdir. Peki, beynimiz fonetikle (ses bilimiyle) anlamı nasıl ilişkilendirir?

İşte size bir test: Zıt anlamlı yabancı sözcükler olan tobi ve kekere sözcüklerinin anlamını, Google’da aratmadan, tahmin etmeye çalışın. İki sözcük de, kökleri Eski Taş Devri’ne uzanan ve Batı Afrika’da halen yaygın bir şekilde konuşulan Yoruba dilindedir. Bu sözcükler, Türkçedeki zıt anlamlı büyük ve küçük sözcüklerinin karşılığıdır. Şimdi tahmin edin bakalım: Hangisi hangisinin karşılığıdır?

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Elif Karakoç
Yazar 16 Şubat 2022 7 dk.

Imprinting (Tür: "damgalama" veya "mühürleme"), birçok hayvanda görülebilen bir öğrenme mekanizmasıdır. En iyi bilinen damgalama biçimi, genç bir hayvanın sosyal tercihlerini bir nesneye (tipik olarak bir ebeveyne) göre, o nesneye maruz kalmanın bir sonucu olarak daralttığı "evlada damgalama" veya "yavru damgalama" (İng: "filial imprinting") olarak bilinen davranıştır. Bu, özellikle de ebeveynlerine damgalanan ve daha sonra onları takip eden nidifüj kuşlarda görülür.[13]

Damgalama sözcüğü farklı bağlamlarda karşımıza çıkabilir: Örneğin buraya kadar söz ettiğimiz yavru damgalama (İng: "filial imprinting") ile cinsel damgalama (İng: "sexual imprinting") kavramları birbirine karıştırılmamalıdır. Her ne kadar bu iki kavram ilişkili olsa da işleyişleri ve zamanlamaları bakımından birbirlerinden farklılaşırlar. Bu yazımızda ele alacağımız, yavrularda damgalama kavramıdır.

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı
Çeviren 2 Ağustos 2016 18 dk.

Dünya’nın yörüngesindeki değişiklikler, binyıllardır iklim değişimlerinin zamanını belirlemede etkili olmuşlardır. Paleoiklim, uzak geçmişteki bu iklim değişikliklerin araştırılması ve modellenmesini konu alan bir bilim dalıdır ve günümüzde paleoiklimbilimciler bu değişimlerin uzak atalarımızın yaşam alanlarını değiştirip değiştirmediklerini ve değiştirdilerse nasıl değiştirdiklerini araştırmaktadırlar. 

İnsan türünün evrimindeki kritik dönüm noktaları ve davranışsal gelişimlerin, çevresel etkenler tarafından şekillendirildiği düşüncesi Darwin’den bu yana varlığını sürdüren bir fikirdir. Her ne kadar bir yüzyıl boyunca çeşitli hipotez ve modeller öne sürülmüş, geliştirilmiş ve/veya geride bırakılmış olsalar da, evrimdeki temel itici gücün fiziksel ve cansız çevredeki değişiklikler olduğu görüşünü savunan “Çevresel Determinizm” düşüncesi ve bu düşüncenin insansıların evrimi üzerindeki olası etkileri günümüzde hala daha canlılığını sürdüren bir konu. Her ne kadar işin sonunda evrimsel değişimlerin ardındaki temel kuvvetlerden birisi belirli canlı nüfusları üzerine etki eden yerel ölçekteki çevresel süreçler olsa da, bu gibi değişimler genellikle kendilerinden çok daha büyük olan bölgesel ya da küresel ölçekteki iklimsel yönelimlerin dahilinde gerçekleşirler. (Ç.N: Yazı boyunca kullanılacak boyut kavramları küresel>bölgesel>yerel şeklinde olacaktır.)

74
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Nevzat Keskin
Seslendiren 11 saat önce 8:22
Video ve filmlerde oldukça önemli bir kavramdır saniye başına kare (fps: frame per second) kavramı. FPS miktarı arttıkça görüntü daha gerçekçi ve net...
1
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 11 saat önce 24 dk.

Türkiye’nin kuzeybatısında, Balıkesir il sınırları içinde yer alan Manyas Gölü veya diğer adı ile Kuşcenneti gölü; yalnızca bir su kütlesi değil, aynı zamanda yaşayan bir ekosistem, göçmen kuşların durağı, yerel kültürün bir parçasıdır. Ayrıca göl suyunun tarımsal sulamada kullanılması, bölge ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. Bu yönüyle Manyas gölü, hem ekolojik hem de sosyoekonomik bir kaynak olarak öne çıkar.

Peki bu göl nasıl oluşmuştur? Bugün barındırdığı biyoçeşitliliğin özellikleri nelerdir? Ve en önemlisi bu gölü ve sunduğu doğal hizmetleri kaybedersek neleri yitiririz? Gelin hep birlikte bu sorulara yanıt arayalım.

4
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Nida Yıldırım
İnceleyen 6 gün önce
Her okuduğunuzda farklı şeyler keşfettiğiniz sizi hayattan varlıktan ve yaşamdan soğutan o kitap klasik müzikle okuyan biri olarak o kışı ve soğuğu tattım
9.7/10
(123 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Записки из подполья
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 2 gün önce 3 dk.

Kaliforniya Üniversitesi'nden bir bilim insanının öncülük ettiği bir çalışma, insanların vahşi yaşamla etkileşime girmesinin tehlikelerine dair yeni uyarılar sunuyor. Biyolojik Bilimler Fakültesi'nden Yardımcı Doçent Shermin de Silva, nesli tükenmekte olan Asya filleri üzerinde araştırmalar yürütüyor. Daha önce bu hayvanların yaşam alanlarının küçülmesi konusunda raporlar yayınlayan de Silva, bu küçülmenin insanlar ve filler arasında bölgesel çatışmalara yol açtığını söylüyor.

De Silva, Ecological Solutions and Evidence dergisinde yayınlanan şimdiki çalışmasında insanların yabani hayvanlara yiyecek vermesinin ciddi sonuçlarını olduğuna dair yeni kanıtlar sunuyor. Rapor, bu tür bir beslemenin yaban hayvanlarının insanlara alışmasına yol açarak sorun çıkarma konusunda daha rahat davranmalarına neden olduğunu gösteriyor. Çalışma, sadece fillerin yaşadığı bölgeler için değil, aramızda yaşayan tüm yaban hayatı türleriyle etkileşimler konusunda da önemli bir uyarı niteliği taşıyor.

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 20 Mayıs İzmir₺9.000,0027 Temmuz
Katı Cisimlerin Önerisi
27 Temmuz 2025 15:00 tarihinden 03 Ağustos 2025 12:00 tarihine kadar.

Katı cisimlerin dinamiğini lisans seviyesinde detaylı çalışmak.

Devamını Göster
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ardil Yıldırım
3 gün önce
"Dalış yap" Keşif Maddesi Durum Güncellemesi!

Su korkum vardı dalış yapmayı öğrendiğim zaman geçti yalnız tek başınıza yapmayın benim gibi yanlışlıkla boğulabilirsiniz 😅
İş birliği teklif et! Ardil Yıldırım'ın Keşif Listesi
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
206K UP
13 saat önce
Küçük olan büyük olanı algılarken büyümüyorsa işimiz gerçekten çok zor!!
Ya büyük olan büyük değil, yada küçük olan küçük değil veya büyün olan küçük olana sığıyor. Başka bir çözüm yoktur. 

2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Sena Küçükkıvanç
Sağlık sektöründe editörüm 3 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Berkecan Kaya tarafından sorulmuştur.
Çoklu kişilik, bir bireyin beyni iki kişi gibi davranması vs bu durumda aklıma gelen şu: Bir zihinde iki birey olabilir yani barına bilir mi?
Çoklu kişilik, bir bireyin beyni iki kişi gibi davranması vs bu durumda aklıma gelen şu: Bir zihinde iki birey olabilir yani barına bilir mi?

Evet, dissosiyatif kimlik bozukluğu (DKB), tek bir beyinde adeta kalabalık bir apartman dairesi gibi birden fazla kimliğin (alter) ikamet edebileceğini gösteren karmaşık bir durumdur. Bu alterlerin her birinin, beynin farklı bölgelerinde (prefrontal korteks, amigdala vb.) kendi adına özel Wi-Fi şifresi varmışçasına farklı sinirsel aktivasyonlar göstermesi işin en entelektüel ama bir o kadar da absürt kısmıdır. Bu zihinlerin birbirine zarar vermeden, hadi bugün vücudu sen kullan diyerek centilmence yaşaması pek mümkün değildir; genellikle beyin kumandası için çıkan bir iç savaş yaşanır. Yabancı el sendromu ise bambaşka bir skeç; bir elinizin diğerine "ben seninle çalışmıyorum" diyerek sendikal hak arayışına girmesi gibi, beynin iki yarım küresini bağlayan korpus kallozumun adeta greve gittiğini gösterir. DKB tedavisinde amaç, Survivor'daki gibi birini elemek değil, tüm alterleri tek bir "ben" çatısı altında toplayıp zorunlu bir grup terapisine ikna etmektir (entegrasyon). Yani "diğer kişilik yok mu oldu, katil mi olduk?" paniği yersizdir; o, ayrı bir bireyden çok, travmanın yarattığı sistemsel bir "bug" idi. Kimse öldürülmedi, sadece yazılım güncellendi ve sistem yeniden başlatıldı.

9
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Berkay Bölükbaşı
Yazar 25 Temmuz 2022 23 dk.

Elektrik, bir iletkenin iki ucu arasına uygulanan potansiyel farkın sonucunda yüklerin hareket etmesiyle ortaya çıkan enerjidir. Potansiyel fark ise atomların yükleriyle ve elektrik alanlarıyla doğru orantılı olan fiziksel bir büyüklüktür. Potansiyel fark, aynı zamanda elektromotor kuvveti olarak adlandırılan voltajı yani gerilimi ifade etmektedir.

Bir iletkenin uçlarına pozitif ve negatif potansiyel fark uygulandığında, elektrik alanın kuralları gereği, pozitif potansiyele sahip uç negatif potansiyele sahip uçtan elektronları çekecektir. Bu sayede elektronlar negatif uçtan pozitif uca doğru ilerlerken, elektrik akımı pozitiften negatif yöne doğru ilerleyecektir. Aradaki bu tanım zıtlığı da (yani eletriğin yönünün, elektronların gerçekte aktığı yönün tersi olarak alınması da) elektriğin tarihiyle ilgilidir.

38
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bunu sadece Evrim Ağacı'nın eskileri bilir. 2010 yılında kurulan Evrim Ağacı'nın en önemli parçalarından biri, evrim ve ilgili konularda ürettiğimiz devasa Makale Arşivi'mizdi. Bu arşivimiz, her geçen gün daha da büyüyen şekilde yoluna devam ediyor. Nostalji yapmak isteyenlere önerilir!

Öne Çıkan EtkinlikKültürel Etkinlik
Evrim Ağacı İstanbul Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 1 hafta önce İstanbulÜcretsiz26 Temmuz
🎬 Birlikte Interstellar İzliyoruz!
26 Temmuz 2025 20:30 tarihinden 26 Temmuz 2025 22:00 tarihine kadar.

Yaz akşamına birlikte keyif katmaya ne dersiniz? 


Evrim Ağacı İstanbul Topluluğu olarak, 26 Temmuz Cumartesi akşamı saat 20.30’da Kadıköy Kültür Sanat Evi’nde film gecemizde birlikte Interstellar (Yıldızlararası) izliyoruz! 🌌🚀

Devamını Göster
9
0 Yorum
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Pedram Türkoğlu
Yazar 14 Mayıs 2017 27 dk.

Böcekler derin deniz dipleri hariç neredeyse her habitattan rapor edilmişlerdir. Çoğu türü karasal olmasına karşın, birçoğu da yetişkin veya larval evrelerinde tatlı sularda ya da tuzlu su bataklıklarında yaşarlar. Az sayıda tür (okyanus koşucuları Holobates cinsinin tümü) açık okyanus yüzey suları üzerinde yaşayabilmesine karşın şaşırtıcı bir şekilde yetişkin böcekler okyanuslara uyum sağlamayı başaramamıştır. Muhtemelen yüksek basınçta su geçiren ve kırılgan olan dış iskeletleri okyanuslarda uyum başarısı sağlayamamıştır. Bu başarıyı sağlayanlar da zaten artık ''böcek'' değildir. Bu sınıfta yaklaşık 29 takım, 949 aile ve 1.1 milyon böcek türü tanımlanmış, büyük olasılıkla bu sayının en az 3 katı daha tanımlanmayı beklemektedir. Benzer bir şekilde şimdilik 95 milyon böcek türünün fosillerde de mevcut olduğu sanılmaktadır. Örneğin Meganeuropsis permiana 245 milyon yıl önce yaşamış, 71 cm'lik kanat açıklığı ile şimdiye kadarki bulunan en büyük böcektir. Aslında böcekler, uçma ilk evrimleştiğinde başka hiçbir organizma tarafından yaşam şekli olarak kullanılmamaktaydı. Bu nedenle rekabete girebilecek başka hayvan grupları olmadığından uyumsal başarıları da engellenememiştir. Birtakım amfibiler dışında Dünya'da onları eleyebilecek başka bir tür yoktu. Böylece sayıları artmış ve yanında bitkilerin çeşitliliğini getirmiştir.

Yusufçuklar ve kızböcekleri, bilinen en eski böcek takımları arasında yer alır. Kanat açıklıkları 19 cm'ye ulaşabilen bu hayvanlar genellikle suya yakın yerlerde yaşayan, uçarken başka böcekleri avlayan birer yırtıcıdır. Boyları 25 cm'yi bulan en iri türlerden bazıları küçük kuşları ve sürüngenleri de avlar. Örneğin Mavi yusufçuk (Pachydiplax longipennis) birlikte veya ayrı ayrı çırpabildiği büyük çifte kanatlarıyla ileri ya da geri uçabilir, havada asılı kalabilir. Şafak yusufçuğu (Trithemis aurora) da etçil beslenmeye uygun ağız yapısına sahiptir. Termit ve hamamböcekleri avlanamaz. Hamamböcekleri genelde çürümüş bitki artıklarıyla, memelilerin ve kuşların artıklarını yer. Termitler ise ölü ağaçlarla beslenir. Besinlerin dönüşümünü sağlamakla birlikte, kentsel yaşam alanlarında binalara zarar verir. Çekirgeler ve ağustosböcekleri ise omnivordur (hepçildir). Bedeninin geri kalanını hareket ettirmeden kafasını çevirebilen tek böcek de peygamberdevesidir (Mantis takımı). Avcı böcekler dışında bokböcekleri gibi detritivor olan böcekler de ekosistemdeki kimyasalların yeniden döngüye katılmasında önemlidirler. Bazı böcekler, bitkilerin ya da hayvanların iç parazitidir. Diğerleri konağın kanını emer ya da yüzeyindeki dokuları tüketirler. Tüm böcek türlerinin yaklaşık %20'si parazitoiddir.

78
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 21 Haziran 2017 4 dk.

2017 yılında Netflix üzerinden yayına giren The Discovery filminde Robert Redford, ölümden sonrasının var olduğunu ispatlayan bir bilim insanını canlandırıyor. Filmde karakteri şöyle diyor: "Vücut öldükten sonra, bilincimizin bir kısmı bizi terk eder. Bu da ölümden sonra yaşamı doğrular." Redford, bunu ispatlamak için bir makina kullanır. Filmde bir diğer bilim insanı karakterinin izah ettiği üzere bu makina, "atomaltı düzeyde beyin dalgalarını ölçerek, ölümden sonra bilincin vücudu terk ettiğini göstermektedir".

Bu yaklaşım, kuantum bilinç adı verilen gerçek bir bilim teorisinden çok daha uzak değildir. Bu teori üzerinde çalışan uzmanlar arasında fizikçi Roger Penrose gibi büyük bilim insanları olduğu gibi, bir hekim olan Deepak Chopra da bulunmaktadır. Bu teorinin bazı versiyonları, bilincimizin katı bir şekilde beynimizin bir ürünü olmadığını ve bilincin maddesel temelden bağımsız olarak var olduğunu savunmaktadır. Dolayısıyla fiziksel vücudunuzun ölümü, bilinçli varlığınızın sonu değildir. Ne var ki bu tip bir yaklaşımda hem bilimsel hem de dini anlamda çok sayıda önemli hata bulunmaktadır.

98
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Emel Deniz
Emel Deniz
101K UP
İnceleyen10 6 gün önce
Okuduğumda kitabın sunduğu fikirlerle çarpılmıştım. Mutlaka okuyun, arkasından mümkünse filmini izleyin. Irvin Yalom harika bir yazar, diğer tüm kitapları da mutlaka okunmalı ama bu kitabın yeri ayrı.
9.9/10
(14 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : When Nietzsche Wept
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Begüm Sönmez, Emre Akman Ve Hüseyin Atala
Begüm Sönmez, Emre Akman Ve Hüseyin Atala Seslendiren 18 Mart 16:20
Yarı İletken LED’lerle Polarizasyon ve Verim Artışı, Yapay Zekâ ve Beyin İşbirliği: Felçliler İçin Yeni Bir Umut, Kuantum İnternete Adım: QNodeOS ile...
29
Söz
Yücel Aydın
Yücel Aydın
63K UP
Alıntıyı Ekleyen 1 gün önce
Delilik, bireylerde nadir; gruplarda, partilerde, uluslarda ve çağlarda ise kuraldır.
Kaynak: "Şen Bilim" (Die Fröhliche Wissenschaft 1882)
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
63K UP
Gözlemi Yapan 6 gün önce Türkiye, Çankırı
Yapraklı ilçe mezarlığında gözlemlenmiştir.
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Tüm Reklamları Kapat
Blog Yazısı
Damla Eken
Damla Eken
136K UP
Blog Yazarı 5 dk.

Türkiye’nin bilim tarihinde iz bırakan isimlerden biri olan Prof. Dr. Engin Arık, hem bir fizikçi olarak hem de bir kadın olarak zorlu yollardan geçerek adını altın harflerle yazdırmış bir bilim insanıdır. 14 Ekim 1948’de İstanbul’da doğan Engin Arık, kariyerine adım attığı ilk günden itibaren bilime olan tutkusunu ve ülkesine duyduğu sorumluluğu her zaman ön planda tutmuştur. Onun hikayesi, azmin, zekanın ve kararlılığın birleştiği bir yolculuktur; ancak ne yazık ki bu yolculuk trajik bir şekilde sona ermiş ve Türkiye, büyük bir potansiyeli kaybetmiştir. Engin Arık’ın kariyerinin nasıl başladığını, nasıl bittiğini ve o meşhur toryum hikayesinin aslını anlamak, onun mirasını ve ülkemiz için değerini daha iyi kavramamızı sağlayacaktır.

Engin Arık’ın bilimle tanışması, henüz gençlik yıllarında İstanbul’da başladı. 1965 yılında, o dönemde Atatürk Kız Lisesi olarak bilinen ve şimdiki adıyla Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. Lise yıllarında gösterdiği başarı, onun bilimsel bir kariyerin kapılarını aralamasına vesile oldu. 1969 yılında İstanbul Üniversitesi’nde Fizik ve Matematik Bölümü’nden mezun olarak akademik hayatına ilk adımını attı. Aynı üniversitenin Kuramsal Fizik Kürsüsü’nde öğrenci asistanı olarak çalışmaya başladı ve burada bilime olan ilgisi daha da derinleşti. Engin Arık, teorik fizikle yetinmeyip deneysel çalışmaları da keşfetmek istiyordu; bu nedenle gözünü yurtdışına dikti.

12
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close