Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Özge Büyükkara
Çeviren 21 Nisan 2019 1 dk.

Erkek tavus kuşlarının sesleri kulağa hoş gelmeyebilir; fakat görkemli kuyrukları, seslerinin kötü olmasını gölgede bırakmaya yeterlidir. 500'den fazla kuş türünün üzerinde yapılan araştırma bize gösteriyor ki; güzel bir dış görünüşe sahip olan kuşlar yetenekli birer şarkıcı olmadıkları gibi, en iyi vokalistler de pek göze hoş gelen kuşlar değilidir.

Cinsel seçilim, hayvanların karşı cinsi etkilemek için kullandıkları özelliklerin şekillendirildiği bir mekanizmadır ve kuşlar üremek için kullandıkları gösterişli şarkıları ve şaşaalı tüyleri ile bilinirler. Oxford Üniversitesi'nden Christopher Cooney ve ekibi hangi türlerin hangi özellikleri kullandığına dair yaptıkları bir araştırma için 518 türün kendilerine ait melodilerini topladılar ve bunları tüy renkleriyle karşılaştırdılar. Her türün dişisinin ve erkeğinin tüy renklerinin ne kadar farklı olduklarını incelediler.

37
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Gökhan Demirbilek
Çeviren 5 gün önce 29 dk.

Evrenin başlangıcından bu yana, hidrojen çok açık arayla en baskın element olagelmiştir. Hidrojenin hemen ardındansa helyum gelir. Şaşırtıcı şekilde, evrendeki üçüncü en baskın elementi oksijendir ve onun arkasından da karbon gelir. Aşağıdaki grafik, atom numarası düşük elementlerin evrendeki yoğunluklarını göstermektedir. Bu grafikte dikey eksenin logaritmik ölçekte olduğuna dikkat edilmelidir. Bu, dikey düzlemde bir birim artışın evrendeki asıl yoğunluk değerinin on katı bir artışı temsil ettiği anlamına gelir.

Bu grafikte bazı eğilimler çok barizdir. Bunlardan bir tanesi, testere dişi gibi bir örüntüye neden olan, çift atom numarasına sahip elementlerin komşuları olan tek sayılı elementlere göre kayda değer şekilde daha baskın olduğu gerçeğidir. Bunun nedeni, yıldızlardaki birçok temel füzyon reaksiyonunun, helyum-4 atomlarının çekirdekleri (2 proton + 2 nötron) olan alfa parçacıkları (a) ile yüksek miktarda kinetik enerjinin (çok hızlı hareket ederler) birleşimi olmasıdır. İki alfa parçacığı, birlikte berilyum atomunun çekirdeğini (4Be8) oluşturabilir. Ancak, böyle bir kombinasyon çok kararsızdır ve neredeyse anında yine iki alfa parçacığına ayrılır. (Yarı ömrü 7 x 10-17 sn'dir.)

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 31 Mayıs 2018 46 dk.

Evrim Ağacı olarak bize üniversite öğrencileri ve adaylarından en sık gelen sorulardan birisi, üniversite bittikten sonra yurtdışına eğitim amaçlı nasıl gidilebileceği, bu çalışmalar için paranın nereden bulunacağı, nasıl burs alınabileceği, not ortalamasının ne olması gerektiği, TOEFL ve GRE gibi sınavlara ne zaman girilmesi gerektiği, ne zaman ve nasıl çalışılması gerektiği, vb. sorular. Bu kılavuzda, bu konularla ilgili en temel bilgileri, çok basit ve kısa notlar halinde sizlere sunacağız. Umuyoruz birçok soru işaretinin temizlenmesine yardımcı olacaktır.

Hazırsanız, başlayalım:

185
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Selinay Vatansever
Ekleyen 31 Mart 2020 7 dk.

İngilizce ismi ile "Severe Acute Respiratory Syndrome (SARS)" bilinen, insan dışı hayvanlardan insanlara geçen zoonotik kökenli viral solunum yolu hastalığıdır. Hastalığın etkeni SARS-CoV isimli koronavirüsler ailesi diye bilinen Coronaviridae üyesidir. Diğer yandan yakın kuzeni, 2019'da pandemi nedeni olan SARS-CoV-2 virüs suşuna "2" sayısının verilmesi bu sebeptendir. Çünkü 2002-2003 yılları arasında pandemi nedeni olan SARS-CoV, aslında virüsün "1" numaralı üyesidir.

İlk olarak Kasım 2002'de Çin'in Guangdong bölgesinde klinik olarak ortaya çıkmıştır. Etkeni olan SARS-CoV virüsleri tek zincirli, pozitif polariteli, zarflı RNA virüsleridir. SARS-CoV, genellikle yüksek ateşle (>38.0°C/100.4 °F) başlar. Baş ağrısı, vücut ağrısı, genel rahatsızlık hissi ile birlikte başta hafif solunum semptomları, ishal, ilerleyen günlerde öksürük ve pnömoni (zatürre) görülebilir. Ana bulaş yolu solunum damlacıklarıyla olur.

12
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı
Çeviren 17 Ağustos 2017 12 dk.

Ekolojik fırsat, türlerin farklılaşmasında hayati bir öneme sahip olup adaptif yayılmanın başlamasında anahtar bir rol oynamaktadır.

Özellikle evrimin işlevsel sürecinin Darwin (1859) tarafından tanımlanmasından bu yana, türlerin gezegenimizde nasıl çoğaldığı uzun bir süredir biyologların ilgisini çekmektedir. İnsanlar, dünyanın birçok bölgesinde farklı ekolojiye ve biçimlere sahip benzer organizmaların çeşitliliğini gözlemleyebilirler. Örneğin; Kuzey Amerika’da biçim, renk ve vücut uzunluklarına göre belirgin bir biçimde farklılaşan Lampropeltini (Görsel 1) familyasına ait 35 keme yılanı türünden herhangi birisiyle kolaylıkla karşılaşabilirsiniz. Bu grup içerisindeki türler; beslenme alışkanlığı olarak sürüngen yumurtaları, diğer yılanları, kertenkeleleri, kuşları ve küçük memeleri ve ayrıca yaşam alanı olarak da çölleri, otlak alanları, tropik yağmur ormanları ve yaprak döken kuzey ormanlarını içeren geniş bir yelpazedeki ekolojiyi tercih etmektedirler. Biçim ve ekolojideki bu aşırı farklılık karşısında, tüm bu çeşitlenmelerin zaman içerisinde nasıl ortaya çıktığını sorabilirsiniz. Tüm bu türlerin biçimsel ve ekolojik farklıkları standart ve değişmeyen bir hızda mı başlayıp çoğalmakta yoksa uygun, boş bir ortam ortaya çıktığında mı hızlı bir biçimde bu alanı doldurmaktadırlar?

56
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Eray Şeyhan
Alıntıyı Ekleyen 2 gün önce
Neler uydurabilir onlar bir düşün
yaşamın uyumunu bozmak,
mutluluğu dönüştürmek için korkuya!
Kaynak: Evrenin Yapısı Norgunk yayınları Sayfa 17
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Can Demirci
Seslendiren 7 Kasım 2023 12:19
Alfabenin keşfinden sonra insanlık tarihinin yazılı kanıtları da oluşmaya başlamıştır. İlk alfabeler şüphesiz ki diğer alfabelerin öncüsü olmuştur. Dünya...
63
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 11 Haziran 2011 26 dk.

Evrim, çok uzun bir tarihe sahiptir. Her şey, erken oluşum evreleri sonrasında soğumaya başlayan gezegen üzerinde yavaş yavaş birikmeye başlayan sığ su birikintileri ve okyanus sularında başladı. Gerek kuyruklu yıldızlarla taşınan malzemeler, gerek gezegenin ilkin atmosferinde oluşan kimyasallar, gerekse de çoğunluğu sığ sularda ve çamurlu su birikintilerinde oluşan moleküllerin birbiriyle etkileşimi, ortalamada 600 milyon yıllık bir kimyasal evrim süreci sonucunda, çok erken hücre benzeri yapıların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Tüm canlıların atası olacak bu cansız-canlı geçişindeki yapılara bugün “koaservatlar” ya da “ön hücreler” adını veriyoruz.

Bunların büyük bir kısmı süreç içerisinde elenerek yok olmuş olsa da, bazıları çok daha uzun süreler varlıklarını koruyabilecek yapıdaydı. Kendilerini kopyalamayı başarabilen bu ilkin başlangıç, canlılığın temellerini oluşturdu. Bu basit yapılı varlıklar, öncelikle bakteriler ve arkeler gibi bugün hala varlıklarını sürdüren, bildiğimiz prokaryotlara (basit hücre yapılarına sahip canlılara) evrimleştiler.

133
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Busenur Yaman
Busenur Yaman
58K UP
Yazar 4 Ağustos 2018 2 dk.

Saçlarınızı yapmak için aynanın karşısına geçtiğinizde aslında şu anı değil geçmişimizi gördüğünüzü biliyor muydunuz? Bu, ilk defa duyulduğunda oldukça şaşırtabilir: "Nasıl yani? Şu an ben geçmişime mi bakıyorum? İyi de bu nasıl olur?"

Aynanın karşısına geçip oturun. Öncelikle yavaş yavaş elinizi sallayın. Tek gördüğünüz şey, sizinle birebir aynı hızda, aynı şeyleri yapan bir yansımanız olacaktır. Ellerinizi daha da hızlı sallayın. Değişen hiçbir şey olmayacak. Yansımanız, sizinle birebir aynı hızda olacaktır. Buna rağmen, gördüğünüz ufak bir farkla geçmişiniz. İzah edelim:

45
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Fatma Nur İnakçı
Yazar 5 gün önce 9 dk.

Bebeklerin ağlaması, doğumdan itibaren hayata attıkları ilk adımlardan biri olarak kabul edilebilir. Doğal olan bu refleks bir bebek için ilk iletişim biçimi olmanın ötesinde, hayatta kalmayı destekleyen bir savunma mekanizmasıdır. Kelimelerle kendilerini ifade edemeyen bebekler, fiziksel ve duygusal rahatsızlıklarını ağlayarak dışa vururlar. Bu süreç biyolojik açıdan beyin, sinir sistemi ve solunum sistemi arasında karmaşık bir etkileşimin sonucudur. Psikolojik boyutuyla bakıldığında ise ağlama bebeklerin çevresel uyarıcılara verdiği tepki, şefkat ihtiyacı ya da yaşadıkları strese karşı geliştirdikleri bir reaksiyon olarak değerlendirilebilir.

Bebeklerin ağlamasının sağlık üzerindeki etkilerini incelemek, onların gelişim süreçlerini daha iyi anlamak adına büyük önem taşır. Özellikle uzun süren ve sebebi anlaşılmayan ağlama nöbetleri, kolik gibi durumlara işaret edebilir ve hem bebeğin hem de ebeveynlerin sağlığını etkileyebilir. Kolik bebeklerde uzun süreli ağlamaların ebeveynler üzerinde duygusal bir yük yarattığı bilinmektedir. Bu tür durumların önüne geçmek ya da olası sağlık sorunlarını erken tespit edebilmek için ağlamanın fizyolojik ve psikolojik temellerini derinlemesine anlamak gereklidir.

10
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Bilimler Köyü
Etkinliği Ekleyen 1 ay önce İzmir₺9.000,0029 Haziran
Kuantum Açık Sistemlere Sezgisel Bir Bakış
29 Haziran 2025 15:00 tarihinden 06 Temmuz 2025 12:00 tarihine kadar.

Kuantum açık sistemleri, bir kuantum sisteminin çevreyle etkileşimini göz ününe alır. Genel olarak çevre, sisteme kuantum özelliklerini veren eşevrelilik ve dolaşıklık gibi kuantum etkilerin yitirilmesine sebep olur ancak çevreyi, sistemi ve aralarındaki ilişkiyi istediğimiz şekilde modelleyerek bunu tersine çevirmek mümkündür. Böylece sistemler kuantumluklarını (quantumness) koruyabilir, hatta yeni ilintiler üreterek geliştirebilirler. Açık sistemleri incelemekte kullanılan farklı yöntemleri karşılaştırdığımızda hesapsal ve kuramsal avantajlarıyla kuantum çarpışma modeli öne çıkar. Etkinlikte, kuantum çarpışma modeli kullanarak, kuantum nitelikler bağlamında sistemin düşmanı olarak gördüğümüz çevreyi sıkı bir dost haline nasıl getirebileceğimiz üzerine çalışacağız. Bu etkileşmeyi anlayabilmek için gerekli olan tüm bilgiler adım adım sunularak, hem sayısal hem analitik örneklerle pekiştirilecektir.

Devamını Göster
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 24 Haziran 2020 34 dk.

İnsanların refahı, ekonomik gelişimi ve fakirliğin azalması için, enerjiye erişim kritik öneme sahiptir. Herkesin enerjiye yeterince erişim sağlayabilmesini mümkün kılmak, küresel gelişim çabalarının önünde süregelen ve giderek daha önemli hale gelen bir zorluktur.

Ne var ki, aynı zamanda enerji sistemlerimizin çevresel etkileri de büyük öneme sahiptir. Tarihsel olarak ve günümüzdeki enerji sistemleri fosil yakıtlara (kömür, petrol ve gaz) dayanmaktadır. Bunlar, karbondioksit ve diğer sera gazlarını üretmektedir - ki bunlar da, küresel iklim değişikliğinin ana itici gücüdür. Eğer küresel iklim hedeflerini tutturmak ve iklim değişiminin tehlikelerinden kaçınmak istiyorsak, dünyanın enerji kaynaklarını köklü ve küresel olarak gözden geçirmesi gerekmektedir.

114
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Şehmus Savaş🚀🧑‍🚀🔭
İnceleyen10 10 Mayıs 2023
Çok güzel bir belgesel herkesin izlemesini isterim.
Belgesel
10.0/10
(16 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
9
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 3 gün önce 3:52
Bu mit her ne kadar ekip çalışması ve liderlik ile ilgili ilham verici bir hikaye olsa da, tamamen hatalıdır. Alfa erkekleri sürünün en arkasında kalmazlar....
4
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

APOD'un 30. Yıl Dönümü

Günün Astronomi Fotoğrafı ya da daha bilinen adıyla APOD, 16 Haziran 2025 itibarıyla 30 yaşına girmiş bulunuyor. Bugünün görseli ise bu özel günü kutlamak adına geçmiş APOD içeriklerinin bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan ve size Dünya'nın gece gökyüzüne dair en bilinen ve etkileyici tasvirlerinden birini hatırlatabilecek göz alıcı bir mozaik. Bu "Yıldızlı Gece" mozaiği, son 5 yıl içerisinde APOD'a katkıda bulunan 1.836 farklı görselin tam olarak 32.232 küçük kare şeklinde birleştirilmesiyle oluştu. APOD olarak bu süreçte projemize katkıda bulunanlara, gönüllülerimize ve okurlarımıza içten bir teşekkür sunmak istiyoruz. Son 30 yıldır süregelen çabalarınız sayesinde evrenin keşfini hep beraber keyifle takip edebildik ve bu ilham verici deneyimleri başkalarıyla paylaşabildik.

16 Haziran 2025 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı: Pixelization of Van Gogh's The Starry Night by Dario Giannobile
Çeviren: Osman Akman
Çeviri Editörü: Tolunay Dündar

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Yaşam Ağacı Türü
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye Türü Ekleyen 25 Mart 2023
Koka bitkisi karaçalıya benzer ve tipik olarak 2-3 metre (7-10 fit) yüksekliğe ulaşır. Dalları düz, yaprakları ince, opak, oval şekilli ve uçları sivridir. Yaprağın en göze çarpan özelliklerinden biri, orta damarın her iki tarafında iki eğri çizgi ile çevrelenmiş, yaprağın alt tarafında daha görünür olan, belirgin bir areolatlanmış kısımdır.

Bitkinin küçük çiçekleri kısa saplar üzerinde kümeler halinde düzenlenmiştir ve taç beş sarımsı beyaz taç yapraktan oluşur. Anterler kalp şeklindedir ve pistil, üç odacıklı bir yumurtalık oluşturmak için birleşen üç karpelden oluşur. Çiçekler olgunlaştıkça kırmızı meyvelere dönüşürler.

Erythroxylum novogranatense ile karşılaştırıldığında, Erythroxylum coca çok asidik toprak koşulları gerektirir. Toprak ve su asitlik seviyeleri pH 5.5'in altında olmalıdır ve ideal pH değeri, Rhododendron saksı toprağınınkine benzer olan pH 3.5'tir. PH seviyesi 6,5 ve üzerinde ise yapraklarda bozulmalar olabilir ve kloroz oluşabilir.

Koka bitkisinin yaprakları bazen Eloria noyesi güvesinin larvaları tarafından tüketilir.

Yetiştirilen iki tür koka arasından Erythroxylum coca, herbisit glifosata karşı Erythroxylum novogranatense'den daha dayanıklıdır.
16
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close