Merkez Kim? (Dede-Baba-Torun Sıralama Problemi)
Merkez şayet evrenin kendisi ise; herhangi bir köşesindeki tekil ağaç bile vardır, ufkumuzun sınırlılığından kaynaklı olarak bunu hiçbir zaman kanıtlayamazsak bile.
Şayet merkez biz isek; göremediğimiz orman dahi yoktur, içinde kaybolsak bile…
Parçacık üzerindeki gözlemci etkisi hem henüz kanıtlanmış doğrudan ve somut bir etki değil hem de bilincin, etkiye açık bir sonuç değil de ilksel etkiyen-etkileyen bir neden olduğuna dair kanıt oluşturmaz.
Zira evrenin devinen işleyişi de hiçbir zaman, içerdiklerinin tamamının ta kendisi oluşu nedeni ile, içerdiği hiçbir şeyi salt etkiyen ya da etkilenen olarak var saymaz. Doğanın diyalektiğindeki zıtların birliği ve çelişkisi ile kelebek etkisi dediğimiz şey her zaman her şeyin her şeye etkidiğine ve her şeyin her şeyden etkilendiğine işaret eder.
Dolayısı ile evrenin varlığı ve bu varlığın seyri elbette bilince doğrudan etkidiği gibi bilinçten ve bilincin ( maddi temelli oluşu nedeni ile) her şeyinden etkilenir.
Belki de burada dikkat etmemiz gereken yegane şey sıralamanın kendisidir. Fizik, kimya, biyoloji karşılıklı etkileşim sürecinde elbette bazen yer değiştirebilir. Fakat ilksel olarak sıralamaya kalkıştığımızda biyoloji hiçbir zaman ilksel olarak kimyadan, kimya da hiçbir zaman ilksel olarak fizikten önce var olamaz.
Evrenin temeli de ilksel olarak fizik, bilincin ise kimyaya dayalı biyoloji olunca; dede (yani fizik) torununun (yani kimya (baba) üzerinden biyolojinin) doğumuna doğrudan etkiyen olur. Söz konusu doğum ise tersi mümkün değildir.
Ancak buna rağmen ve ısrarla kendimizi merkeze koyup her şeyi bilincimize tabii kılma hakkımız da var elbette. Ormanda, görmediğimiz için yok saydığımız ilk ağaca kafamızı toslayana kadar geçerliliği olan bir hak…
Yanılabilir miyim, elbette… Ancak maddi bir temele dayanmadan bilincin var olabileceğine dair bir kanıt bulunana kadar ve bilimsel olarak ne yazık ki bu böyle… Sevgiyle…