Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Arzu Redjep
Arzu Redjep
282K UP
Çeviren 11 Temmuz 2020 4 dk.

Astronomi ve uzay araştırmalarının daha ilginç ve faydalı yönlerinden biri, bilimkurgunun bilimsel gerçeklere dönüşmesine şahit olmaktır. Güneş Sistemi'ni kolonileştirmekten veya en yakın yıldızlara ulaşmaktan (tabii eğer yapabilirsek) halen yıllarca uzak olmamıza rağmen, bilimkurgu hayranlarının tutkulu hayallerini yerine getiren birçok ümit verici keşif yapılıyor.

Örneğin, bilim insanlarından oluşan uluslararası bir ekip, Dharma Gezegen Araştırması'nı (İng: ''Dharma Planet Survey'') kullanarak, yakın zamanda bir yıldızın etrafında dönen ve yaklaşık 16 ışık yılı uzakta olan bir süper dünya keşfetti. Bu süper dünya, Güneş Sistemi'ne türünün en yakın gezegeni olmakla kalmıyor; aynı zamanda Star Trek evrenindeki kurgusal Vulcan gezegeni ile aynı yıldız sisteminde bulunuyor.

39
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Evin Çiftçi
Evin Çiftçi
72K UP
İnceleyen 5 gün önce
Tek kelimeyle mükemmel bir filim . Nolan yine farkını ortaya koymuş , zaman algımızı yerle bir eden bir filim daha . ilk bakışta anlaması çok zor ama izledikçe taşlar yerine oturuyor . Kesinlikle izlemeye değerdir .
9.6/10
(71 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mehmet Ali Döke
Çeviren 19 Ekim 2016 12 dk.

Canlılar doğaları gereği rekabetçidir; fakat işbirliği de yaygındır. Genler, genomlarda işbirliği yaparlar; hücreler, dokularda işbirliği yaparlar; bireyler, toplumlarda işbirliği yaparlar. İçlerinde toplu eylemin bireyler arasındaki işbirliğinden doğduğu hayvan toplumları yüksek düzeyde toplumsal karmaşıklık sergilerler. Bu gibi toplumlar yalnızca böcekler, memeliler ve kuşlar arasında yaygın olmayıp amip gibi basit türlerde bile görülürler (Görsel 1).

Hayvan toplumları yapı bakımından üreme yetisine sahip tek bir dişinin yüzlerce, binlerce, hatta milyonlarca kısır işçi tarafından desteklendiği tümtoplumsal (ösosyal) böcek kolonilerinden bir veya daha çok üreyen birey ile az sayıda üremeyen bireyden oluşan ve işbirliği yaparak üreyen omurgalı topluluklarına kadar değişiklik gösterirler. Toplu halde yaşayan türlerin çeşitliliği göz önüne alındığında neden bazı türler karmaşık toplumlar oluşturur da onlarla yakın akraba olan diğer türler oluşturmazlar? Bu toplumlar içinde neden bazı bireyler üremeye yatkınken diğerleri kendi üreme çabalarını erteleyip başkalarının yavrularını yetiştirmeye yardımcı olurlar? Bu ve başka soruların yanıtlarını belirlemek, toplulukların nasıl ve neden oluştuklarını ve topluluklar içerisinde bireylerin davranışsal rollerinin nasıl belirlendiğini düşünmeyi gerektirir. 

62
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
6 gün önce
İngiliz arkeolog Andrew George Sherratt 8 Mayıs 1946'da doğdu. Tarım ve hayvancılık tarihindeki dönüşümleri analiz eden ikincil ürünler devrimi teorisini geliştirdi; bu teori, erken insan toplumlarının ekonomik evrimine dair yeni bir perspektif sundu. Arkeoloji alanında neslinin öne çıkan isimlerinden biri olarak kabul edildi; teorileri disiplin içinde geniş etki yarattı.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Mayıs 2019 48 dk.

Uyku, birçok hayvan türünde ortak olarak paylaşılan bir özelliktir. 2012 itibariyle Türkiye’de doğan bebeklerin ömür uzunluğu beklentisi ortalamada 75 yıl civarıdır. Bu kadar yaşayacak insanların ortalamada 25 yıllarını gözleri ve algıları kapalı bir şekilde, uyku halinde geçireceklerini düşünürsek, uykunun türümüz için ne kadar önemli olduğunu fark etmek mümkündür. Sadece türümüz için de değil… Neredeyse beynin ilk evrimleştiği zamanlardan beri çeşitli uyku formları da canlılara eşlik etmiştir. Bu durumda, eğer ki evrimsel tarihimizi aydınlatmak, beyinlerimizin nasıl çalıştığını anlamak ve kendimizi daha iyi tanımak için uykunun nasıl evrimleştiğini ve neden var olduğunu anlamamız gerekmektedir. Günümüzde uykunun hem evrimine, hem de canlılardaki işlevine yönelik çok kapsamlı ve çok yönlü birçok araştırma yürütülmektedir. Bu yazıda, güncel uyku araştırmalardan bazı örnekler ve sonuçlar sunarak sizlere sadece uykuyu, evrimini ve hayatımızdaki yerini anlatmakla kalmayacağız; aynı zamanda uykuyla yakından ilişkilendirilen birçok ilginç konuyu (örneğin rüyaları, uyku sırasındaki düşme hissinin neden yaşandığını, vb.) en temel düzeyde ve basit bir dille anlatmaya çalışacağız. Umarım faydalı olacaktır.

Eğer ki uykuyu anlamak istiyorsak, öncelikle onu tanımlamamız gerekmektedir. Ancak biz insanlar da dâhil olmak üzere binlerce farklı hayvan türünün her gün saatlerce yaptığı bu davranışı tanımlamanın çok da kolay olmadığı görülecektir. Merriam-Webster sözlüğü uykuyu “gözlerinizin ve bilincinizin kapalı olduğu doğal dinlenme hali” olarak tanımlamaktadır. Bu daha ziyade halka yönelik ve bilimselliğe pek de ağırlık vermeyen bir tanımdır. Türk Dil Kurumu ise bu olguyu “Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu” olarak tanımlamaktadır. Bu tanımın özellikle “her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı” kısmının aslında bir yanılgı ve hata olduğunu yazının ilerleyen kısımlarında göreceğiz. Bu hatadan biraz daha arındırılmış ve biraz daha bilimsel bir tanım, Macmillian tarafından basılan Öğrenciler İçin Sözlük’te bulunabilir: “Uyku, bilinç düzeyinin değiştiği, duyusal aktivitenin ve neredeyse tüm istemli kasların baskılandığı doğal olarak kendini tekrar eden bir durumdur.”

351
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Şehmus Savaş🚀🧑‍🚀🔭
İnceleyen10 11 Mayıs 2023
Şeker Portakalı, José Mauro de Vasconcelos tarafından yazılan bir eserdir. Gerçekten güzel bir kitaptır. Okumanızı tavsiye ederim.
9.5/10
(192 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : O Meu Pé de Laranja Lima
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
16
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Burak Albayrak
Ekleyen 22 Kasım 2022 36 dk.

Kuduz; çoğunlukla enfekte bir hayvanın ısırması yoluyla bulaşan, insanlarda ve diğer memelilerde ensefalite (beyin iltihabına) neden olan, aşı yoluyla kolaylıkla önlenebilen ancak önlenmediği takdirde çok ölümcül olan, viral bir hastalıktır. Kuduz virüsü (Rabies lyssavirus), memelilerin merkezi sinir sistemini enfekte eder ve nihayetinde beyinde hastalık oluşmasına ve ölüme neden olur. Virüs, genellikle ısırıkları, sıyrıkları ve yaraları kontamine eden tükürük veya mukozal maruziyet yoluyla bulaşır. Ayrıca nakledilen nörolojik dokular (örneğin kornea) ve katı organlar yoluyla kuduz geçişi de belgelenmiştir.

Kuduzun ilk belirtileri; halsizlik veya rahatsızlık, ateş veya baş ağrısı dahil olmak üzere gribe benzer olabilir. Ayrıca ısırık bölgesinde rahatsızlık, karıncalanma veya kaşıntı hissi olabilir. Bu belirtiler günlerce sürebilir. Semptomlar daha sonra serebral disfonksiyon, anksiyete, konfüzyon ve ajitasyon şeklinde ilerler. Hastalığa yakalanma ile semptomların başlaması arasındaki süre genellikle 1-3 aydır ancak bu süre 1 haftadan az veya 1 yıldan fazla olacak şekilde değişebilir. Aradaki süre, virüsün merkezi sinir sistemine ulaşmak için periferik sinirler boyunca kat etmesi gereken mesafeye (dolayısıyla ısırığın vücuttaki konumuna) bağlıdır.

108
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Arda Efe
Arda Efe
50K UP
Üye 6 gün önce 1 Cevap
178 görüntülenme
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Övgü Kayadelen
Çeviren 28 Şubat 2018 10 dk.

Her organizma, kendi sinir sistemi tarafından alınıp işlenen bilgilerin tamamından oluşan bir dünyada yaşar (Dangles et al. 2009). “Umwelt” terimi, 1909’da Jakob von Uexküll tarafından, algılanan dünyayı tanımlamak amacıyla türetilmiştir (Rüting 2004, Shettleworth 1998). Umwelt, her organizma için farklıdır, dolayısıyla başka bir organizmanın dünyayı nasıl algıladığını tamamen anlayabilmemiz çok zordur. Bu açmaz, yıllar boyunca hem filozofların (Nagel 1974) hem de biyologların (Griffin 1958) ilgisini çekmiştir. Algı sistemlerinin gelişiminin hayvanın gelişimiyle paralellik göstermesi gayet normal bir durumdur. Bu durum organizmanın yaşamı boyunca içinde bulunduğu “umwelt”in (algılanan çevrenin) sıkça değiştiği anlamına gelir (Dangles et al. 2009).

Duyusal ekoloji alanı, hayvanların çevrelerinde neleri algıladıklarını ve bunun çevre ile olan etkileşimlerine nasıl etki edeceğini anlamak amacıyla onların algı sistemleri üzerine yapılan araştırmalara dayanmaktadır (Dangles et al. 2009). Bu algısal dünya, her ne kadar herhangi bir zamanda hayvanın sinir sisteminin iç dinamiklerinden etkileniyor olsa da belli bir organizmanın sahip olduğu algılara yüksek oranda bağımlıdır.

60
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Evrimsel Biyoloji konusunda geliştirebilirsin.

Altay Kenger
Seslendiren 26 Kasım 2019 5:42
Her gün dünya çapında 62.000'den fazla yemek fotoğrafı, sosyal medyada "food porn" etiketi ile paylaşılıyor. Bu fotoğraflar, yeme davranışı bozukluklarına...
25
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ömer Can Mutlu
Gözlemi Yapan 2 gün önce Türkiye, İzmir
Genç erkek, henüz yetişkin değil.
Tarih: 20 Ekim 2024
Enlem: 38.4480691425
Boylam: 27.1749671165
Dış bağlantılar: https://www.inaturalist.org/observations/248307894
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ege Özmeral
Ege Özmeral
179K UP
Yazar 30 Mart 2016 5 dk.

Albert Einstein, 1915 yılında Genel Görelilik Teorisi’ni ortaya attığında denkleme “kozmolojik sabit” adı verilen bir sabit ekledi çünkü bu sabit olmadan evren durağan olarak kalmıyordu. 1924 yılında Edwin Hubble galaksilerin bizden uzaklaştığını keşfetti, üstelik bizden daha uzak olan galaksiler daha hızlı uzaklaşıyordu. Hubble, bu sonucu “Doppler Etkisi” adı verilen fizik fenomeni sonucu anlamıştı.

Aslında bu etkiye günlük hayattan aşinayız. Örneğin, kendinizi uzun bir yolun karşısında hayal edin. Bu yoldan bir motor geçsin. Motor size yaklaşırken sesi çok daha ince gelir ancak önünüzden geçtiği zaman sizden uzaklaşırken çok daha kalın gelmeye başlar. Bunun sebebi motordan çıkan ses dalgalarının size yaklaşırken daha kısa olması (dolayısıyla, frekansı daha yüksek) ancak motor sizden uzaklaşırken ses dalgalarının daha uzun olmasıdır (dolayısıyla, frekansı daha düşük).

36
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Timurhan Çakır
Öğrenci 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Mavi Göz Geni Nasıl Ortaya Çıktı?

Başlangıçta Herkes Kahverengi Gözlüydü:

İnsanlık tarihinin erken dönemlerinde tüm insanların göz rengi kahverengiydi. Kahverengi renk, irisdeki melanin pigmentinden kaynaklanır.

Tüm Reklamları Kapat

Melanin miktarı arttıkça göz daha koyu renk alır.

OCA2 Genindeki Değişiklik:

Göz rengini etkileyen en önemli genlerden biri OCA2 genidir. Bu gen, melanin üretiminde rol oynar.

Yaklaşık 6.000 - 10.000 yıl önce, bu genin regülatör bölgesinde (OCA2 geninin çalışmasını etkileyen bir yerde) bir mutasyon meydana geldi.

Tüm Reklamları Kapat

HERC2 Genindeki Mutasyon:

Asıl mavi gözleri oluşturan şey, OCA2'yi etkileyen HERC2 genindeki bir mutasyondur.

Bu mutasyon, OCA2 geninin iris bölgesinde melanin üretimini azaltmasına neden olur.

Sonuç olarak az melanin → açık renk → mavi göz.

Tek Bir Ortak Atadan Yayılma:

Yapılan genetik araştırmalar, bu mutasyonun tek bir ortak ataya kadar izlenebildiğini gösteriyor.

Yani mavi gözlü insanların hepsi, genetik olarak aynı mutasyonu taşıyor, bu da tek bir yerde ve zamanda ortaya çıktığını gösteriyor.

🌍 Mavi Gözler Nerede Ortaya Çıktı?

Büyük olasılıkla bu genetik mutasyon Karadeniz’in kuzeyinde, Avrupa’da veya Orta Doğu’da meydana geldi.

Daha sonra mavi göz geni, göçlerle birlikte Avrupa’ya ve diğer bölgelere yayıldı.

Tüm Reklamları Kapat

Bugün mavi göz en çok İskandinavya, Baltık ülkeleri ve Kuzey Avrupa'da görülür.

Kısaca Genetik Süreç:

Mavi göz geni, HERC2 genindeki mutasyonla ortaya çıktı.

Tüm Reklamları Kapat

Bu mutasyon, OCA2 geninin işleyişini etkileyerek iris pigmentasyonunu azaltır.

Daha az melanin = açık göz rengi = mavi görünüm.

Yeni Göz Renkleri Ortaya Çıkabilir mi?

1. Genetik Mutasyonlar Devam Ediyor

Tüm Reklamları Kapat

İnsan DNA’sı nesiller boyunca mutasyona uğramaya devam eder.

Bu mutasyonlardan biri, melanin üretimini etkileyen genlerde meydana gelirse, yeni renk tonları (örneğin yeşil-mavi arası, gri-amber arası gibi) ortaya çıkabilir.

Ancak bu genetik değişikliklerin rastgele ve yavaş olduğu unutulmamalı.

2. Mevcut Renklerin Farklı Kombinasyonları

Zaten günümüzde gri, ela, amber gibi nadir tonlar var. Bunlar genellikle birden fazla genin (poligenetik) etkileşimiyle oluşuyor.

Yeni kombinasyonlar ortaya çıkabilir ama genellikle bu “tamamen yeni bir renk” değil, mevcut renklerin farklı tonları olur.

3. Genetik Mühendislik (CRISPR ve benzeri teknolojiler)

Teorik olarak insanlar gelecekte genetik mühendislik yoluyla çocuklarının göz rengini değiştirebilir.

Ancak etik, yasal ve tıbbi nedenlerle bu şu an için sadece araştırma aşamasında ve uygulanmıyor.

🧬 Olası Yeni Göz Renkleri:

Tüm Reklamları Kapat

Gri-mavi, yeşil-gri, mor-gri gibi melez renk tonları zamanla daha belirginleşebilir.

Gerçek anlamda “tamamen yeni” bir renk (örneğin mor, turuncu gibi) çok düşük olasılıkla ve ancak mutasyonla veya yapay genetik müdahale ile olabilir.

Kısaca:

Evet, göz renginde yeni varyasyonlar oluşabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Ama bu değişimler büyük ihtimalle ton farkı şeklindedir, “yepyeni bir renk” değil.

Genetik mühendislik gelecekte bu durumu değiştirebilir.

4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Beril Sıla Topak
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Aynı meyhaneye iki kere girilemiyormuş. (Buna benzer bir felsefe vardı, değil mi Albayım?)
Kaynak: Tehlikeli Oyunlar, İletişim yayınları, sayfa 33.
10.0/10
(7 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

IXPE Bir Karadelik Jetini Keşfediyor

Karadelikler nasıl X-ışınları üretir? NASA'nın IXPE uydusundan elde edilen veriler sayesinde uzun zamandır sorulan bu sorunun cevabına giden yolda önemli bir ilerleme kaydedildi. X-ışınları doğrudan bir karadelikten çıkamaz. Ancak yakınlarda bulunan enerjik ortamda, özellikle de dışarı doğru hareket eden bir parçacık jeti tarafından üretilebilirler. BL Lac galaksisinin merkezinde bulunan süper kütleli karadeliğin oluşturduğu blazarın yakınlarından gelen X-ışını incelendiğinde, bu X-ışınlarının kayda değer bir polarizasyona sahip olmadığı keşfedildi. Bu durum, X-ışınlarının protonlardan daha yüksek enerjili elektronlar tarafından üretildiğini gösteriyor. Öne çıkan bu sanatsal illüstrasyon, karadeliğin etrafını saran turuncu renkli bir yığılma diskinden yayılan güçlü bir jeti tasvir ediyor. Evrenin dört bir yanında meydana gelen yüksek enerjili süreçleri anlamak, insanlığın Dünya'da ya da yakın çevremizde meydana gelen benzer süreçleri de kavramasına yardımcı olur.

9 Mayıs 2025 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görselleştirme Kaynağı: NASA, Pablo Garcia
Çeviren: Simay Aladağ

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Ata Ege Asiltürk
bilim sever 3 Mart 2023 Sen de Cevap Ver

Evet, eylemsizlik kuvveti gerçek bir kuvvet değil ancak eylemsizlik yasası gerçek. Bu yasa hareket eden cismin hareketine devam etmeye çalışacağını, hareketsiz cismin hareketsizliğini korumak isteyeceğini söyler. Sürtenmesiz bir ortamda bile bir cismi hareket ettirmek için kuvvet uygulanmasını gerekemesinin sebebi budur.

Örneğin, otomobilin içindeyken ani frenle öne doğru gitmek eylemsizlik yasasının ön gördüğü bir durumdur. Hareket eden bir cisim -bu durumda insan- hareketine devam etmek ister ve bu sırada yaptığı hareket ileri gitmek olduğu için otomobil yavaşladığı anda cisim öne gitmeye devam etmek ister ancak emniyet kemeri takılıysa kemer bunu engeller eğer takılı değilse çoğu durumda kendimiz engelleriz. Trafik kazalarında insanların camdan fırlamasına bu sebep olur.

Tüm Reklamları Kapat

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close