Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Sizden Gelenler
Çocuklara yönelik bir site çok faydalı olacaktır. Çocuklar bilime karşı inanılmaz ilgili ancak bizler onları nasıl yönlendirmemiz gerektiğini çok iyi biliyoruz.
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Şaziye Melek Akbulut
İnceleyen10 4 gün önce
Ahlak, din, toplum konulari karakterler uzerinden fazla mukemmel bir sekilde islenmis. Dindar insanlari dusundururken oyle olmayan insanlarin cogunun da dusunmelerini saglayip secimlerini daha duzgun ve dogru bir sekilde yapmaya itiyor ayrica.
9.9/10
(20 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Burak Albayrak
Burak Albayrak
355.7K UP
Ekleyen 29 Haziran 2022 38 dk.

Turner Sendromu, insanlarda biyolojik olarak dişi cinsiyetini belirleyen XX kromozom çiftinden 1 adet X kromozomunun silinmesiyle oluşan, dolayısıyla 45+X0 karyotipiyle karakterize edilen ve kadınlarda gelişimi etkileyen kromozomal bir durumdur. Sendromunun en yaygın özelliği boy kısalığıdır ve yaklaşık 5 yaşında kendini gösterir. Ayrıca, yumurtalık fonksiyonunun erken kaybı (yumurtalık hipofonksiyonu veya erken yumurtalık yetmezliği) de çok yaygındır. Yumurtalıklar ilk başta normal olarak gelişir, ancak yumurta hücreleri genellikle erken ölür ve çoğu yumurtalık dokusu doğumdan önce dejenere olur. Etkilenen birçok kız çocuğu, hormon tedavisi görmedikçe ergenliğe giremez ve dolayısıyla neredeyse hiçbiri gebe kalamaz. Sendromdan etkilenen kadınların küçük bir yüzdesi, genç yetişkinlik boyunca normal yumurtalık fonksiyonunu koruyabilir.

Turner Sendromu'na sahip kadınların yaklaşık %30'unun boyun bölgesinde ekstra deri kıvrımları (perdeli boyun), ensede düşük saç çizgisi, el ve ayaklarda şişme (lenfödem), iskelet anormallikleri veya böbrek sorunları vardır. Etkilenen bireylerin üçte biri ila yarısı, aort koarktasyonu (kalpten çıkan büyük arterin daralması) veya aortu kalbe bağlayan kapakçık anormallikleri gibi bir kalp kusuru ile doğar. Bu kalp kusurlarıyla ilişkili komplikasyonlar yaşamı tehdit edici olabilir.

63
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Pedram Türkoğlu
Yazar 6 Temmuz 2017 26 dk.

Paleontolojinin rönesansı derken ne demek istiyoruz? Terim olarak 1842’de Dinosauria (korkunç kertenkele) kelimesini ilk ortaya koyan kişi Richard Owen adında bir paleontolog/biyolog idi. Kendisi Darwin’in çalışmalarına da destek veren ve katılan bir bilim insanıydı. Fakat evrimi, Darwin’in açıkladığından daha karmaşık bir yapıda olduğunu düşünüyordu. Diğer yandan başka insanların çalışmalarına göz diken ve korkulan bir kişi olduğu da söyleniyor. Bu yüzden Thomas Huxley gibi bilim insanlarıyla arası iyi değildi.

Dinozorlarda tüylerin keşfi ile adeta bir ’’Renaissance’’ yaşandı. Bu rönesansın fikir babasının John Ostrom olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Elbette 1927'de dinozorlardan kuşlara geçişi resmeden Gerhard Heilmann'ı kesinlikle unutamayız. Paleontoloji uzmanı olmamasına rağmen önemli bir öncüdür. John, 1969’da Deinonychus antirrhopus örneği üzerinde incelemeler yaparak, kuşların dinozorlar ile doğrudan akraba olduğunu söyleyen ilk kişidir. Tabi dinozorların kuşlar ve sürüngenler arasında geçiş olduğunu düşünen, Darwin’in çalışmalarına destek veren Thomas Huxley’i ve Karl Gegenbaur’u da es geçmemek lazım. Ancak John, dinozorların sürüngenden geçiş değil de, tam olarak kuş benzeri olduğunu dile getiren ilk kişi olduğu için paleontolojide ve paleobiyolojide yeri ayrıdır. John'un fikirleri daha sonra karşılaştırmalı anatomi çalışmaları ile ayrıntılı olarak desteklendi.

84
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Talha Karslıoğlu
Çeviren 22 Kasım 2019 2 dk.

Birkaç yüzyıl önce, Grimm Kardeşler, Hans Christian Andersen ve Charles Perrault gibi masal yazarları prenseslerin, kötü canavarların, karanlık ormanların, tuhaf büyülerin, birbirlerine kavuşamayan aşıkların büyülü hikayelerini her yerde çocukların masal kitaplarına ve yatak uçlarına taşıdılar. Ama uyarladıkları bu masallar ne kadar eskiydi? Yeni bir araştırma bu masalların köklerinin tarih öncesi zamanlara kadar uzandığını öne sürüyor.

Royal Society Open Science dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmada, biri halkbilimci, diğeri antropolog olan araştırmacılara göre Rumpelstiltskin ve Jack ve Fasulye Sırığı gibi masallar düşünülenden çok daha eskiler. Araştırmacılar bu klasik masalların sırasıyla 4.000 ve 5.000 yıllık olduğunu söylüyor. Bu iddia, Grimm Kardeşler'in sadece birkaç yüzyıllık masalları aktardığı yönündeki geçmiş tahminlerle çelişiyor.

51
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Batuhan Piren
Batuhan Piren
207.2K UP
İnceleyen10 2 Şubat 2023
Salih amel, üstün ahlak ve nedeniyeti özleyenlere, içindeki ilahi öğütlerden faydalanacakları umudu ile, her akıl ve iman sahibinin gurur duyacağı bir eser
10.0/10
(5 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 7 Mayıs 2019 48 dk.

Uyku, birçok hayvan türünde ortak olarak paylaşılan bir özelliktir. 2012 itibariyle Türkiye’de doğan bebeklerin ömür uzunluğu beklentisi ortalamada 75 yıl civarıdır. Bu kadar yaşayacak insanların ortalamada 25 yıllarını gözleri ve algıları kapalı bir şekilde, uyku halinde geçireceklerini düşünürsek, uykunun türümüz için ne kadar önemli olduğunu fark etmek mümkündür. Sadece türümüz için de değil… Neredeyse beynin ilk evrimleştiği zamanlardan beri çeşitli uyku formları da canlılara eşlik etmiştir. Bu durumda, eğer ki evrimsel tarihimizi aydınlatmak, beyinlerimizin nasıl çalıştığını anlamak ve kendimizi daha iyi tanımak için uykunun nasıl evrimleştiğini ve neden var olduğunu anlamamız gerekmektedir. Günümüzde uykunun hem evrimine, hem de canlılardaki işlevine yönelik çok kapsamlı ve çok yönlü birçok araştırma yürütülmektedir. Bu yazıda, güncel uyku araştırmalardan bazı örnekler ve sonuçlar sunarak sizlere sadece uykuyu, evrimini ve hayatımızdaki yerini anlatmakla kalmayacağız; aynı zamanda uykuyla yakından ilişkilendirilen birçok ilginç konuyu (örneğin rüyaları, uyku sırasındaki düşme hissinin neden yaşandığını, vb.) en temel düzeyde ve basit bir dille anlatmaya çalışacağız. Umarım faydalı olacaktır.

Eğer ki uykuyu anlamak istiyorsak, öncelikle onu tanımlamamız gerekmektedir. Ancak biz insanlar da dâhil olmak üzere binlerce farklı hayvan türünün her gün saatlerce yaptığı bu davranışı tanımlamanın çok da kolay olmadığı görülecektir. Merriam-Webster sözlüğü uykuyu “gözlerinizin ve bilincinizin kapalı olduğu doğal dinlenme hali” olarak tanımlamaktadır. Bu daha ziyade halka yönelik ve bilimselliğe pek de ağırlık vermeyen bir tanımdır. Türk Dil Kurumu ise bu olguyu “Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu” olarak tanımlamaktadır. Bu tanımın özellikle “her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı” kısmının aslında bir yanılgı ve hata olduğunu yazının ilerleyen kısımlarında göreceğiz. Bu hatadan biraz daha arındırılmış ve biraz daha bilimsel bir tanım, Macmillian tarafından basılan Öğrenciler İçin Sözlük’te bulunabilir: “Uyku, bilinç düzeyinin değiştiği, duyusal aktivitenin ve neredeyse tüm istemli kasların baskılandığı doğal olarak kendini tekrar eden bir durumdur.”

360
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mehmet Emre Demir
Çeviren 24 Ocak 2014
25 Ocak 2004 (UT) tarihinde, Opportunity keşif aracı Mars'a indi ve inişinin üzerinden bugün tam 10 yıl geçti. Golf arabası büyüklüğündeki bu robot, orijinal görev süresi yalnızca üç ay olarak planlanmış olmasına rağmen, 3.500’den fazla Mars-Güneş gününden sonra hala Kızıl Gezegen’i aktif bir şekilde keşfetmeye devam ediyor. Bu otoportre, Opportunity’nin panoramik kamerası ile bu ayın başlarında çekildi. Görüntü mozaiğinden kameranın destek direği çıkarılmış olsa da, gölgesi aracın güvertesindeki tozlu güneş panelleri üzerinde görülebiliyor. Karşılaştırma yapmak için 2004 yılının sonlarına ait bir otoportre, küçük bir görsel olarak eklenmiştir. İniş alanından yaklaşık 39 kilometre (24 mil) uzaklaşan Opportunity, şu anda Endeavour Krateri’nin kenarındaki Solander Noktası’nda bulunuyor.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Beste Kesmen
Beste Kesmen
52.1K UP
Çeviren 5 gün önce 3 dk.

Bu soruyu cevaplamadan önce, başka bir soru üzerine düşünmemiz gerekiyor: "Sanat nedir?" Sanat, insanların fikirlerini ve duygularını paylaşmak için yarattığı bir şeydir. Başkalarının da bir şeyler düşünmesini veya hissetmesini sağlayabilir. Sanat; müzik, hikâye, resim veya çizim dahil olmak üzere birçok şey olabilir.

Mağara resimleri genellikle "üretilen ilk sanat eserleri" olarak adlandırılır. Ancak bu resimleri yaratan insanların, onları gizemli ve güçlü bulmuş olmaları muhtemeldir; bu da bizim bugünkü düşündüğümüz sanattan oldukça farklıdır.

11
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 25 Nisan 2014 4 dk.

İnsanların evcil hayvan olarak en sık tercih ettikleri, bakımı en kolay olan hayvanlardan birisi kara kaplumbağalarıdır. Kimi zaman ufacıkken alınan bu hayvanlar, kimi zaman yetişkinken tercih edilebilir. Çoğu zaman insanlar, kaplumbağaların otomatik olarak "otçul" olduğu varsayımıyla onları beslerler. Ancak kaplumbağaların hepsi otçul değildir. Diyetleri, türden türe, hatta yaştan yaşa oldukça değişir. Bazıları ömürleri boyunca etçil ya da otçul olabilir; bazıları gençken etçil, yaşlandıkça hepçildir (hem et hem ot yer); bazı diğerleri ise ömürleri boyunca hepçildir. Genellikle hayvan dükkanlarında satılan kaplumbağalar, bakım kolaylığı sebebiyle otçul türlerden seçilirler. 

Etçil ve hepçil kaplumbağalar ufak böcekleri, salyangozları, solucanları yerler. Hatta kimi zaman ölü hayvan leşlerini veya diğer avcılardan artakalan artıkları bile yerler. Benzer şekilde, birçok deniz kaplumbağasının çenesi de kabuklu hayvanların kabuklarını kırmak ve onları yapıştıkları kayalardan sökmek üzere evrimsel süreçte özelleşmiştir. Bunun haricinde deniz kaplumbağaları denizanaları ve süngerleri de yerler (tabii bunlara "et" demek pek mümkün değil). Bazı deniz kaplumbağaları ise tamamen otçuldur; fakat bunlar sayıca azınlıktadır.

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Esat Kudret
Esat Kudret
726.7K UP
İnceleyen 12 saat önce
Klasik bir Amerikan filmi. Güya insana ne denli değer verdiği üzerinden ailenin kalan son erkeğini kurtarma üzerine bir kurgu. Ve dolaylı olarak ve güya ikinci dünya savaşını sonlandıran Normandiya çıkarması arka plan vurgusu ile.
Yani her iki konuda da Amerika'nın gerçekliğini tersyüz eden bir senaryo.
Fakat savaşın acımasızlığı üzerine dokunuşlar ile muazzam oyunculuk performansı, hele ki Tom Hanks ve Hollywood birikimi üst üste gelince, Amerika'nın tarihsel ve etik gerçekliğinden bağımsız olarak ortaya cidden etkileyici ve sürükleyici bir film çıkıyor.
9.1/10
(8 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Saving Private Ryan
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
111.2K UP
ANTROPOLOJİ DE YÜKSEK LİSANS YAPIYORUM 2 gün önce Sen de Cevap Ver

Büyük Patlamanın sebebi nedir sorusu, modern kozmolojinin en temel fakat aynı zamanda en problemli sorularından biridir. Çünkü bu soru, yalnızca evrenin fiziksel başlangıcını değil, zaman, nedensellik ve varlık kavramlarının sınırlarını da sorgular. Günümüzde Büyük Patlama kuramı, evrenin geçmişte son derece sıcak ve yoğun bir hâlde bulunduğunu ve zamanla genişlediğini güçlü gözlemsel kanıtlarla ortaya koymaktadır. Ancak bu kuram, evrenin neden başladığı sorusuna doğrudan bir yanıt vermez. Büyük Patlama, yaygın kanının aksine, uzayın içinde gerçekleşmiş bir patlama değildir; uzayın kendisinin genişlemeye başlamasıdır. Bu nedenle “sebep” kavramı klasik anlamıyla sorunlu hâle gelir.

Genel görelilik kuramına dayanan kozmolojik modeller zaman geriye doğru izlendiğinde, evrenin başlangıcında tekillik olarak adlandırılan bir duruma ulaşılır. Bu noktada yoğunluk ve sıcaklık sonsuza yaklaşır, uzay ve zaman kavramları anlamını yitirir ve fizik yasaları matematiksel olarak tanımsız hâle gelir. Stephen Hawking ve Roger Penrose’un çalışmaları, böyle bir başlangıcın genel göreliliğin kaçınılmaz bir sonucu olduğunu göstermiştir. Eğer zaman Büyük Patlama ile birlikte ortaya çıkmışsa, ondan önce ne olduğu ya da onu neyin tetiklediği sorusu fiziksel olarak anlamsızlaşır. Çünkü neden–sonuç ilişkisi zamana bağlıdır ve zamanın olmadığı bir durumda nedensellikten söz etmek mümkün değildir.

Bu noktada kuantum kozmoloji devreye girer. Kuantum fiziği, klasik fizikteki katı nedensellik anlayışını temelden sarsar. Atom altı düzeyde olaylar kesin nedenlere değil, olasılıklara dayanır. Alexander Vilenkin’in ortaya koyduğu bazı kuantum kozmoloji modellerinde evren, “hiçlikten” kuantum tünelleme yoluyla ortaya çıkabilir. Buradaki hiçlik, mutlak yokluk değil; klasik uzay ve zamanın olmadığı, ancak kuantum yasalarının geçerli olduğu bir durumdur. Bu yaklaşımda evrenin başlangıcının belirli bir nedeni olmak zorunda değildir. Nasıl ki bir radyoaktif atomun ne zaman bozunacağı önceden belirlenemiyorsa, evrenin ortaya çıkışı da nedensiz ama fizik yasalarına uygun bir kuantum olay olabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Modern kozmolojide önemli bir yer tutan kozmik enflasyon kuramı ise Büyük Patlama’dan hemen sonra evrenin son derece kısa bir zaman diliminde aşırı hızla genişlediğini öne sürer. Alan Guth ve Andrei Linde tarafından geliştirilen bu kuram, evrenin neden büyük ölçeklerde homojen ve izotropik olduğunu, neden geometrik olarak neredeyse düz göründüğünü başarıyla açıklar. Ancak enflasyon kuramı, Büyük Patlama’nın nedenini değil, sonrasındaki fiziksel süreci açıklar. Enflasyonu başlatan koşulların kendisi de hâlâ açıklamaya muhtaçtır. Bu nedenle enflasyon, “neden başladı?” sorusunu ortadan kaldırmaz, yalnızca problemi daha erken bir aşamaya taşır.

Bu tartışma kaçınılmaz olarak bilimin felsefi sınırlarına dayanır. Eğer zaman ve mekân Büyük Patlama ile birlikte ortaya çıkmışsa, evrenin başlangıcı için klasik anlamda bir neden aramak mantıksal olarak geçerli olmayabilir. Eğer zaman öncesi bir evreden söz edilecekse, bu evreyi tanımlayabilecek ve test edebilecek deneysel ya da gözlemsel bir teori henüz mevcut değildir. Bu nedenle Büyük Patlama’nın sebebi sorusu, bugün için yanıtlanmış bir problem olmaktan çok, bilginin sınırlarını gösteren bir sorudur.

Sonuç olarak, Büyük Patlama’nın gerçekleştiğine dair güçlü bilimsel kanıtlar vardır; ancak bu olayın kesin ve test edilebilir bir nedeni henüz bilinmemektedir. Genel görelilik bu noktada yetersiz kalır, kuantum kozmoloji nedensiz bir başlangıcı mümkün görür, enflasyon kuramı ise yalnızca mekanizmayı açıklar. Bu nedenle günümüz biliminin sunduğu en tutarlı yaklaşım, Büyük Patlama’nın nedeninin bilinmediği ve hatta “neden” kavramının evrenin başlangıcı için anlamlı olmayabileceği yönündedir.

4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
213.8K UP
3 gün önce
'Canlı Devre' ve 'Geçmiş bilgisinin değişmesi'
Zihniniz geçmişin bilgi enformasyonunu dışarıya sürekli (enflasyon olarak) enerji yayarak koruyor. 
Yeni bir bilgi öğrenip geçmişi yeniden düşündüğünüzde geçmişin bilgisini değiştirerek yeniden ('canlı biçimde') kurguluyor. 
Yani aslında geçmişin korunan bilgi enformasyonunu değiştirmiş oluyor. 
(Tam Korunan bilgi için zaman akmaz)

0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İlanAraştırma Anketi
Kevser Özcan Uğurlu
İlanı Ekleyen 5 gün önce ÇevrimiçiÜcretsiz8 Aralık
e-Nabız Uygulamasını Benimseme Düzeyinin Sağlık Arama Davranışları Üzerindeki Etkisi
08 Aralık 2025 17:42 tarihinden 25 Aralık 2025 23:59 tarihine kadar.

Sayın Katılımcı,

Sakarya Üniversitesi'nde yürütmekte olduğum "e-Nabız Uygulamasını Benimseme Düzeyinin Sağlık Arama Davranışları Üzerindeki Etkisi" başlıklı yüksek lisans tezim için sizlerin değerli görüşlerine ihtiyacım var.

Anket, Türkiye'de yaygın kullanımda olan e-Nabız'ın, bireylerin sağlık arama davranışları üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamaktadır.

Önemli Bilgiler: *Anketi doldurmanız tahmini 5 dakika sürecektir. *Verileriniz kesinlikle gizli tutulacak ve yalnızca akademik araştırma amacıyla kullanılacaktır. *E-nabız kullanan 18 yaş üstü herkes araştırmaya katkı sağlayabilir.

NOT: Anketi tamamladıktan sonra yönlendirileceğiniz ayrı form üzerinden, 1000 TL hediye çeki çekilişine katılarak ödül kazanma şansı elde edebilirsiniz.

İlginiz ve çalışmama sağladığınız katkı için şimdiden çok teşekkür ederim.

Saygılarımla,

Devamını Göster
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 14 Şubat 2019
Her kim ki herhangi bir şeye özgürlükten çok değer verir, o kişi özgürlüğünü yitirir. İşin ironisi, daha çok değer verdikleri şey para veya rahatsa, nihayetinde onları da yitirirler.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
23
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim ve bilimseverler sıkıcı değildir! Evrim Ağacı Etkinlik Platformu'nu kullanarak bulunduğun şehirde veya internet üzerinde toplantılar, etkinlikler, buluşmalar düzenleyebilir, diğerlerinin düzenlediği etkinliklere katılabilirsin. Ayrıca eğer bilimle ilgili bir iş, staj, burs veya eğitim arıyorsan veya bu pozisyonları dolduracak bilimseverler, bilim insanları ve öğrenciler arıyorsan, Evrim Ağacı İlan Platformu'nu kullanarak Türkiye'deki ve Dünya'nın her yanındaki bilimseverlerin oluşturduğu ağa katılabilir, bu ağa güç katabilirsin!

Söz
Arda Dalkıran
Arda Dalkıran
104.5K UP
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Lütfet bana, ya RAB, bitkinim;
Şifa ver bana, ya RAB,
kemiklerim sızlıyor,
Çok acı çekiyorum.
Ah, ya RAB!
Ne zamana dek sürecek bu?
Kaynak: Mezmurlar (Zebur)
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
Sara Bükülmez
Sara Bükülmez
24.2K UP
Blog Yazarı 2 dk.

İnsan dünyaya gelirken onu ilk anne babası karşılar.Kimisi şanslı doğar kimisi de küçük yaşta hayata atılır.O küçük yaşında hayatla mücadele eder ;çocukluğu çalışıp para kazanmak için heba olur.Büyüdükçe isyan etmeye başlar içindeki boşluğu sevgi özlemi daha fazla içinde tutamayarak isyan eder durur ama onu susturmaya çalışırlar.Ne kadar sevgiye ihtiyacı varken onun öyle bir hakkı yokmuş gibi davranıyorlar.

Tek suçu dünyaya gelmek miydi? O isyanla farkedilmesini sevilmek istediğini haykırıyordu.Bu çığlığı susturmaya istediler.Çünkü kendileri sevgi görmemiş sevilmemiş nasıl sevebilirler ki başkasını o çığlığı duymak istemediler. Bu dünyanın en sert darbesini yemiş ve yemeye devam ediyordu.Bu dünyaya neden geldiğini anliyamiyordu İnsanların dertleri paraydı.İnsanlar robot muamelesi yapıyor gücü yetene sanki insan değildi karşılarındaki hiç de şikayetçi değillerdi bu düzenden ne kadar sinir bozucu değil mi.?Güçlü olmaya karar verdi.Bir yandan çalışmaya devam ediyordu.İçindeki sesleri susturamıyordu kendini suçlamaya hayatta öfke beslenmeye başlamıştı.İçten içe nasıl çıkacaktı ki bu durumdan yardım istemeyi denedi.Her çaldığı kapı suratına kapanıyordu.Artık kafasındaki sesleri susmuyordu bir çözüm yolu bulması gerekliydi.Ama nasıl kime gidecekti kime derdini anlatacaktı kim yardımcı olacaktı ona kim gibi sorularla kalmıştı bir başına.Niye sevmediler ki sevselerdi ne olurdu dünyanın sonu mu gelecekti sanki.Büyük bir sessizlik içini kapladı sessizlik çok şey anlatıyordu.Artık konuşmuyor gülmüyordü sadece öylesine yaşıyordu insan kendi sesine yabancı olur mu?artık sesi yabancılaşmıştı ona ne yapacaktı? nasıl yaşayacaktı kendi bile bilmiyordu artık kimse onu anlamıyordu. Anlamaya çalışmadılar bile onun da hakkı değil miydi gücü, makamı,parası olmadığı için mi bu haldeydi? Biz ne zaman insanlığımızı kaybettik diye soracak olursak biz

21
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close