Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
AG Car Yıldızının Patlayan Bulutları

Bu olağandışı bulutları ne oluşturdu? Hubble ile alınan bu görselin merkezinde, AG Carinae yıldızı bulunuyor. Güney takımyıldızı Karina’da yer alan bu süperdev yıldız, yaklaşık olarak 20.000 ışık yılı uzaklıktadır. Yıldızın yaydığı güç, Güneş’in yaydığının milyon katından fazladır. Bu da AG Carinae‘yi Samanyolu galaksimizdeki en parlak yıldızlardan biri yapar. AG Carinae ve komşusu Eta Carinae, nadir bulunan yıldızlardan oluşan Parlak Mavi Değişkenler (Luminous Blue Variable – LBV) yıldız sınıfına aittir. Az sayıdaki bu yıldızlar, şiddetli patlamaları ile bilinirler. AG Car’ı çevreleyen bulutsu, bir ya da daha fazla sayıda gerçekleşen bu tür bir patlamanın kalıntısı olarak yorumlanıyor. 5 ışık yılı genişliğinde olan bu bulutsunun, yaklaşık 10 Güneş kütlesi kadar gaz içerdiği düşünülmekte ve en azından 10.000 yaşında olduğu tahmin edilmektedir. Hubble’ın fırlatılışının 31. yıldönümünü anmak için çekilen bu görüntü, bulutsunun tamamını kareye sığdıran, yapısı ve toz içeriği hakkında yeni bir bakış açısı sunan ilk görüntüdür. LBV’ler bazı süperdev yıldızların yaşamlarında geç ve kısa bir aşamayı temsil ediyor. Bu yıldızların huzursuzluklarını açıklamak, insanlığın devasa yıldızların nasıl çalıştığını anlamasına bir meydan okuma olmaya devam ediyor.

26 Mayıs 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı: NASA, ESA, STScI; İşleme: Judy Schmidt; Metin: Anders Nyholm
Çeviren: Seda Baştürk
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Tüm Reklamları Kapat
Ufuk Derin
3 gün önce
Polonyalı nörofizyolog ve psikiyatrist Manfred J. Sakel 6 Haziran 1900'de doğdu. Şizofreni tedavisi için insülin şok terapisini geliştirdi Bu yöntem 1927'de bir morfin bağımlısında tesadüfen keşfedilen hipoglisemik komanın terapötik etkilerine dayanıyordu. Tedavinin kısa vadeli başarısına rağmen uzun vadeli etkinliği kanıtlanamadı ve yerini diğer tedavi yöntemlerine bıraktı.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eric Rose
Eric Rose
209K UP
Yazar 28 Temmuz 2017 24 dk.

Galileo ile ilgili en yaygın yanılgılardan birisi, engizisyon tarafından ölüm cezasına çarptırıldığı iddiasıdır. Galileo, 1610 yılında Sidereus Nuncius (Yıldız Habercisi) isimli kitabını yayınlamış ve içerisinde, yeni teleskobu ile yaptığı şaşırtıcı gözlemlerden bahsetmiştir. Venüs'ün evreleri ve Jüpiter'in uydularına dair bu gözlemler, Kopernik'in "Güneş Merkezli Galaksi" teorisini doğrulamaktaydı. Yani kilise tarafından kabul edilen "Dünya Evren'in merkezidir." algısını yıkmaktaydı. Bu bulgular, Katolik Kilisesi'ni telaşlandırdı ve 1616 yılında bu teorinin kabulünü yasakladı.

Bu yasaklar Galileo'yu durdurmadı. Aynı yıl, gelgitlerin varlığının Dünya'nın hareket ettiğinin bir kanıtı olduğunu ileri sürdü. 1619 yılında ise kuyrukluyıldızlarla ilgili gözlemlerde bulundu. 1632 yılında, iyice yaşlı bir adam olduğunda, yasağa rağmen üstü kapalı bir şekilde Güneş'in merkezde olduğunu savunduğu "İki Merkezi Dünya Sistemi Üzerine Diyaloglar" isimli kitabını yayınladı. Kitap, büyük ses getirdi. Kitap içerisinde teoloji, astronomi ve felsefe üzerine birçok fikir ve görüş de bulunuyordu.

110
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 2 Haziran 2021 22 dk.

2015 yılında yayınladığımız bir açık mektupta, Dünya'nın dört bir yanından akademisyenlerin, yapay zeka ile ilgili en büyük tehlikelerden birinin otonom silahların insan müdahalesi olmaksızın hedef tespiti yapıp, bunları vurabileceği ve dolayısıyla bunun engellenmesi gerektiğine yönelik çağrılarını Evrim Ağacı okurlarıyla paylaşmıştık. Çok ilginç ve öngöremediğimiz bir şekilde, bu endişe 2020 yılında Türkiye tarafından üretilen bir drone ile, gerçek bir savaş sahasında hayata geçirilmiş ve önü alınamayacak bir otonom silahlanma yarışını tetiklemiş olabilir. Mektupta uzmanlar, şöyle yazıyorlardı:[1]

Otonom silahların lehine ve aleyhine pek çok argüman geliştirilmiştir. Örneğin insan askerlerin yerine makine kullanma, makineye sahip olan ülkeler için insan zayiatını azaltması bakımından iyi, fakat bu sebeple savaşa girme ihtimalini yükseltmesi bakımından ise kötü bir fikirdir. Bugün insanlık için en kilit soru, küresel bir "Yapay Zekaya Sahip Silahlanma yarışını" başlatmak ya da bunu önlemektir. Şayet herhangi büyük askeri bir güç Yapay Zekaya Sahip silahları geliştirmede öne geçerse, küresel bir silahlanma yarışı fiilen kaçınılmaz olur. Bu teknolojik gidişatın nereye varacağı ise şimdiden görülebilir: Otonom silahlar, geleceğin Kalaşnikofları olacaktır. Nükleer silahların aksine, bu silahların üretimi için pahalı ve elde etmesi zor ham maddeye gerek yoktur, bu yüzden de bütün önemli askeri güçler için seri üretim bakımından kolay bulunur ve ucuz olacaklardır. Karaborsada görülmeleri, teröristlerin, halkını daha iyi kontrol etmek isteyen diktatörlerin ya da soykırım başlatmak isteyen savaş baronlarının ve benzerlerinin ellerinde görülmeleri sadece zaman meselesi olacaktır. Otonom silahlar; suikast düzenleme, devletleri istikrarsızlaştırma, halkları boyunduruk altına alma ve belli bir etnik grubun hedef alınarak öldürülmesi gibi eylemler için kusursuzdur. Bu sebeple, inanıyoruz ki, (askeri türden) Yapay Zekaya Sahip silahlanma yarışı, insanlık için faydalı olmayacaktır.

69
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İsmail Güderer
Çeviren 14 Kasım 2013 2 dk.

Davis'te bulunan Kaliforniya Üniversitesi’nden araştırmacılarının yaptığı bir çalışmaya göre, ülkelerin insan yaşamı süresi beklentileri artıkça, soyları tehlike altında olan ve işgalci davranan tür sayısı da buna paralel olarak artıyor. 

Araştırmacılar, hangi faktörlerin soyları tehlike altında olan ve işgalci davranan memeli ve kuşlar ile en fazla ilgili olduğunu öğrenmek için 100 ülkenin sosyal, ekonomik ve ekolojik bilgilerini incelediler. İnsanların tahmini ömürleri bu tür araştırmalarda nadiren bulunsa da Ecology and Society’de yayınlanan çalışmaya göre, bu tahmini ömür süreleri vahşi yaşam alanlarına yönelik istila ve tehlikenin başlıca belirleyicisi. Yazarlar şöyle diyor: 

15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
364K UP
Aktaran 6 gün önce 3 dk.

Amerika'nın tropik bölgelerinde yaşayan yarasalar, kızamık gibi hastalıklara yol açan morbillivirüs adlı RNA virüsleri taşıyor. Ancak bu virüslerin diğer memeli türlerine yayılmasında yarasaların rolü hâlâ net değil. Charité - Universitätsmedizin Berlin ve Alman Enfeksiyon Araştırmaları Merkezi öncülüğündeki uluslararası bir araştırma ekibi, Nature Microbiology dergisinde yayınladıkları makalede Brezilya ve Kosta Rika'daki yarasa ve maymunlarda morbillivirüslerin yayılımını inceledi.[1] Çalışma sonucunda yeni virüs türleri ve virüslerin yarasalardan diğer memeli türlerine geçtiğini keşfeden ekip, bu konak değişimlerinin olası tehlikelerine karşın virüsleri daha yakından izlemenin gerekliliğine dikkat çekiyor.

Morbillivirüslerin neden olduğu hastalıklar arasında en bilinen örnekleri arasında insanlarda kızamık, sığırlarda sığır vebası ve etoburlarda köpek gençlik hastalığı sayılabilir. Sığır vebası başarıyla yok edilmiş olsa da diğer morbillivirüsler hem insan sağlığı hem de çiftlik hayvanları için önemli bir tehdit oluşturmaya devam ediyor. Çeşitli memeli türleri arasındaki geniş dağılımlarına rağmen, ana konakçıları, coğrafi dağılımları ve yeni türlere sıçrama potansiyelleri hakkındaki bilgiler oldukça sınırlı.

9
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Buğra Ünal
Seslendiren 2 Eylül 41:18
Nvidia durdurulamıyor! - İnternetten bedava işlemci indirme devri - Google kendini affettirebilecek mi - ⁠Apple'dan etkinlikler ve yatırımlar
19
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 18 Mayıs 2013 25 dk.

Yeryüzündeki tüm insanlar, birbiriyle akrabadır. Yani bugüne kadar yaşamış insanlar arasında tek bir kişi yoktur ki, diğer insanlarla akraba olmasın. Avustralya'da yaşayan bir yerli, Norveç'teki bir kadın, Türkiye'deki bir erkek, Meksika'da 100 yıl önce yaşamış bir köylü, Arktik Çember'de yaşayan bir Eskimo, Afrika'da yaşayan San Kabilesi üyeleri, Albert Einstein, Marie Curie, Aziz Sancar, Frances Arnold, bu yazıyı yazan ben, bu yazıyı okuyan siz ve diğer tüm insanlar, birbiriyle uzaktan veya yakından akrabadır. Çünkü var olan, var olmuş ve öngörülebilir bir süre boyunca var olacak tüm insanlar, ortak atalardan gelirler. Bunun ne demek olduğuna birazdan geleceğiz.

Aynı şey, farklı canlı türleri için de geçerlidir. Dünya'da, sonradan yok olsa bile bir dönem var olmuş veya şu anda var olan canlıların hepsi, mutlaka birbirleriyle akrabadır. Yani yeryüzünde 1 tane canlı türü var olmamıştır ki, diğer türlerle akraba olmasın. Bir bakteri, bir çam ağacı, bir yılan, bir insan, bir mantar ve aklınıza gelebilecek diğer tüm canlılar, birbirleriyle akrabadır.

101
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 17 Şubat 2015 58s

1955 tarihinde Doğan Kardeş Yayınları tarafından basılan "Fen ve Tabiat Ansiklopedisi", evrimi şöyle tanımlıyor:

Canlı varlıklar, ilk olarak yaşamaya başladıkları zaman, şimdiki gibi değillerdi. Uzun bir zaman içinde ağır ağır değişerek yaşadıkları bölgelere uydular. Böyle bir değişikliğin varlığı birçok yollarla gösterilebilir.

22
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tayfun Özgür Yurdadön
Çeviren 28 Temmuz 2016 15 dk.

Evrimsel biyolojide çok sık sorulan bir soru vardır: Doğal seçilim en uyumlu olanın hayatta kalmasıysa, o halde neden doğadaki her şey rekabetten ibaret değildir? İşbirliği ve rekabet nasıl evrimleşir? İşte oyun teorisi çerçevesinde işbirliği ile rekabet, evrimsel uyum temelinde karşı karşıya gelirler. Bu makalemizde işleyeceğimiz konu da, fedakarlık ve işbirliği gibi "özgeci" davranışların, dişe diş yaşanan hayatta kalma mücadelesi dahilinde nasıl evrimleştiğidir.

Evrimsel ekologlar organizmalar arasındaki, kaynakları elde etmek için girdikleri etkileşimler sırasında açığa çıkan, karmaşık davranışsal ilişkileri anlamayı amaçlamaktadırlar. Bu etkileşimler genel olarak, düşmanca olmaktan tutun da işbirlikçi olmaya doğru bir çeşitlilik göstermekle beraber aynı zamanda, kötüye kullanmacılık (sömürücülük) ve özgecilik örnekleri de görülmektedir. Etkileşimler maliyetlidir: Çatışma ve işbirliğini kaynak elde etmenin aracı olarak gören her bir organizma için enerji bir yatırımdır. Enerji harcanmasına rağmen kaynak elde edilememişse, etkileşimden kaçınmanın ayrıca bir maliyeti olabilir. Organizmalar için kaynaklar fayda, enerji tüketimi ise bir maliyettir. Etkileşim sonrası elde edilen fayda ile nispi maliyetlerin karşılaştırılması ise organizma tarafından elde edilen net kazanç veya kaybı ifade eder, bu “değer getiri” olarak adlandırılır. Etkileşimin doğası gereği işbirliği ve rekabet gibi farklı etkileşim stratejileri farklı getirilere sahiptir. Evrimsel ekologlar bu stratejileri fenotipler olarak değerlendirirler. En başarılı organizmalar getirilerini ençoklaştırır (maksimize eder) ve onları yeniden üretme becerilerini geliştirir. Kısacası en iyi etkileşim stratejisini benimseyen organizma en yüksek uyum becerisine sahiptir. Etkileşim stratejisi uyum ile doğrudan bağlantılı olduğu sürece optimum strateji her zaman doğal seçilimin ayrıcalığı altında olacaktır. 

76
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 6 gün önce 4 dk.

Fareler kanalizasyonlarda dolaşmaya, hamamböcekleri mutfak köşelerinde saklanmaya başlamadan çok önce, istenmeyen başka bir misafir erken medeniyetleri rahatsız ediyordu. Biology Letters dergisinde yayımlanan yeni bir genetik çalışması, otel odalarınıza musallat olan ve kanla beslenen tahtakurularının şehirlerde dolaşan ilk haşereler olduğunu gösteriyor.[1] Ekip, tahtakurularının on binlerce yıldır insanları rahatsız eden tehdit olduğunu öne sürüyor. Araştırmada yer almayan Dresden Teknoloji Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Klaus Reinhardt, çalışma hakkında şunları söylüyor:

Yine de bazı araştırmacılar, tahtakurularının bu unvanı gerçekten hak edip etmediği konusunda kararsız olduklarını söylüyor. Pek çok tahtakurusu türü hayatta kalmak için insanlara ve kana ihtiyaç duyar. Ancak bilim insanları, çok uzun zaman önce tahtakurularının tercih ettiği asıl avların sadece yarasalar olduğunu düşünüyor. Genetik kanıtlar, yaklaşık 245.000 yıl önce bazı tahtakurularının ilk insanlara geçtiğini gösteriyor.

12
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esat Kudret
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 1 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, EKRAN KARTCI tarafından sorulmuştur.

Mesele Çok Daha Derin!

Doğa bize değil, biz doğaya muhtacız.” derken kastedilen tam da budur.

Ancak öyle küresel bir sistem düşünün ki; bindiği dalı kesiyor. Hem de her geçen gün daha da pervasızlaşarak. Hem de bencil ve kendi doğasına düşman bir “akıl” ile ve sırf kar ve onun garantisi olan iki şey adına: Amansız sömürü ve arsız tüketim. Hem de ihtiyaç fazlası üretim yöntemi ile…

Tüm Reklamları Kapat

Hal böyle olunca ve sistem küresel olunca, emin ol ki sevgili dostum Amazonlar bile seni kurtaramaz ve o aradığın iç huzuru sana veremez. Çünkü biz toplumsal varlıklarız ve temel sorunumuz toplumsallığımız değil, bu toplumsallığın altını boşaltan bireyciliğimizin kendisidir.

Hikayesi ta özel mülkiyetin kutsandığı ve toplumsal kardeşliğimizin bozulduğu sınıfların doğuşuna kadar gider, köleci toplumun inşa sürecine kadar. Ve korkarım ki sınıflar, ezen, ezilen ve özel mülkiyet var olduğu sürece, bunu tekelinde bir tahakküm aracı olarak tutmak isteyecek egemenler (devlet) , bu egemenlerin, yabancılaştırıp-yozlaştırarak kendilerine yedeklediği bireyler ve bu vesile ile bu duruma isyan eden senin gibi milyonların doğasına dönüş özlemi hep var olacak.

Bu özlemi gerçek kılmanın tek yolu var ne yazık: Doğru tedavi için teşhisi doğru koymak. Ustalar bunu yapalı iki asra yakın zaman geçmiş. Belki de onlara artık daha bir can kulağı ile kulak vermek lazım ve belki de en önemlisi buradan başlamak lazım. Yani bireysel kurtuluşun ancak toplumsal kurtuluş ile mümkün olduğunun bilince çıkarılıp bu amaçla kolların sıvanması ile… Yani “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”

Hepimize kolay gelsin… Sevgiyle…

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

İşte Bilim
İşte Bilim
3,027 UP
2 gün önce
Satürn o kadar hafiftir ki, dev bir okyanusa konulsaydı batmazdı.
Satürn esas olarak hidrojen ve helyum gibi hafif gazlardan oluşur. Yoğunluğu suyun yoğunluğundan daha azdır (yaklaşık 0.69 g/cm³). Elbette böyle bir okyanus evrende yok, ama bu, Satürn'ün ne kadar "kabarık" bir gezegen olduğunu gösteren eğlenceli bir fiziksel gerçektir.

2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayşe Yılmaz
Ayşe Yılmaz
12K UP
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, Çankırı
Yapraklı İlçesi, Karacaözü Köyü'ndeki "Koca Meşe" (yerel ismi böyleymiş). Kendisi 550 yaşında..
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Halis Gönül
İnceleyen10 1 ay önce
Kanal animasyon konusunda oldukça başarılı.
Youtube Kanalı
9.8/10
(56 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
8
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Pedram Türkoğlu
Yazar 13 Mayıs 2018 3 dk.

Hayvanlar âleminin en hızlısını gözlemleme şansı elde ettik! Kendisi dalışa geçerken muazzam hızlara ulaşabiliyor.

Sırt tüyleri siyah/gri tonlarında iken alt tarafları açık renktedir. Aynı şekilde kafa tepesi, gözlere kadar koyu tüylerle kaplıdır. Hızları ile ün salmışlardır. Havada avına doğru yaptığı kendine özgü dalış sırasında saatte 360 km'nin üstüne çıkabilirler. Hatta 2005'te National Geographic'ten Ken Franklin, 389 km/sa hıza ulaşabildiklerini kaydetmiştir. Bu da gökdoğanı Dünya'daki en hızlı hayvan yapar! Olağandışı bir durum olmadığı sürece genelde 130 km/sa ile 184 km/sa hızlarında avlandıkları ölçülmüştür. Bu denli hızlar aynı zamanda dezavantaj da yaratır. Çünkü dalış sırasında avcısını farketmiş olan bir avı izlemek kolay değildir. Bu yüzden kullandığı yöntem ne olursa olsun gökdoğan da diğer etçil canlılar gibi yüzde yirmilik bir başarı oranına sahiptir. Yani 10 saldırının 8'inde eli boş döner. Uçan hayvanlar dışında listede ikinci sırada 4.65 metre uzunluğu ve 750 kg ağırlığı ile siyah marlin (Istiompax indica) gelir. Siyah marlin, saatte 132 km hızla bir balıkçı oltasını kopardığı kaydedilmiştir. Daha sonra karada bilindiği üzere 0'dan 96.6 km'ye 3 saniyede çıkabilen çita (Acinonyx jubatus) gelir. Azami hızı saatte 120.7 km olarak bilinir. Doğal olarak yerçekimi sayesinde uçan hayvanlar hız konusunda oldukça avantajlı.

14
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı
Yazar 6 gün önce 5 dk.

Üniversite eğitiminin özgür düşünce, yaratıcılık ve eleştirel analiz gibi temel nitelikleriyle bilgi üretim merkezi olmaktan uzaklaşmaya başladığını görüyoruz. Öğrenciler kalabalık amfilerde, hızla kendilerine aktarılan müfredat içinde sık sık kaybolurken, akademisyenler de üniversitelerin performans baskısı altında gerçek entelektüel üretimden, tartışma ortamından kopuyor, ofislerine, laboratuvarlarına sıkışıyor. 

Kampüsler heyecanlı tartışma mecraları olmaktan çıkıp adeta diploma fabrikalarına dönüşüyor. Bu süreçte yeni kolektif öğrenme, araştırma, tartışma alanlarına duyulan ihtiyaç büyüyor. 

13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Levent Saatçı
3 Temmuz 2023
https://twitter.com/LeventSaatci/status/1675631962822782976?s=20
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close