Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 24 Haziran 2020 34 dk.

İnsanların refahı, ekonomik gelişimi ve fakirliğin azalması için, enerjiye erişim kritik öneme sahiptir. Herkesin enerjiye yeterince erişim sağlayabilmesini mümkün kılmak, küresel gelişim çabalarının önünde süregelen ve giderek daha önemli hale gelen bir zorluktur.

Ne var ki, aynı zamanda enerji sistemlerimizin çevresel etkileri de büyük öneme sahiptir. Tarihsel olarak ve günümüzdeki enerji sistemleri fosil yakıtlara (kömür, petrol ve gaz) dayanmaktadır. Bunlar, karbondioksit ve diğer sera gazlarını üretmektedir - ki bunlar da, küresel iklim değişikliğinin ana itici gücüdür. Eğer küresel iklim hedeflerini tutturmak ve iklim değişiminin tehlikelerinden kaçınmak istiyorsak, dünyanın enerji kaynaklarını köklü ve küresel olarak gözden geçirmesi gerekmektedir.

114
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 2 Haziran 2011 22 dk.

Eşcinsellik, bir türün bir bireyinin, kendisiyle aynı cinsiyetten bir diğer bireye karşı romantik veya cinsel bir çekim hissetmesi veya bu iki birey arasında cinsel etkileşim yaşanmasıdır.[1][2][3] Bu bakımdan eşcinsellik, bir cinsel yönelim grubudur ve kişinin kendi biyolojik cinsiyetinden olan diğer bireylere yönelik kalıcı bir duygusal, romantik ve/veya cinsel çekim hissetmesi olarak tanımlanabilir. Doğal olarak bu cinsel yönelim, kişinin deneyimlediği bu duygulara uygun olan davranışlar sergilemesini ve bu türden duygular deneyimler yaşayanlarla ortak bir komünite olma algısını da içerir.[4]

Tarihte, eşcinsellere karşı çok sert ve çok acımasız birçok kampanya yürütülmüş olmasına karşın, bilimin ve toplumsal algının göreceli olarak gelişmiş olması sayesinde, bu karşıtlıklar (Türkiye de dahil hala birçok coğrafyada etkisi sert bir şekilde hissedilmekle birlikte) giderek azalmaktadır. Bu azalmada, bilimsel algımızın gelişmesinin, toplumsal hareketlerin dönüştürücü etkisinin ve halk arasında evrimin artık çok daha iyi anlaşılıyor olmasının çok büyük bir rolü olmuştur. 

395
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Onur Çevik
Onur Çevik
102K UP
Vakaları uzman klinik psikologlarla birlikte değerlendirmiştik. 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Kişinin yerden yüksekliğinin metrik ölçüyle ifadesine anlam yüklemesi sonucu oluşan bir kompleks. "Boyunun X cm olması seni neden rahatsız ediyor?" sorusuyla kökene inmeye çalışıldığında genelde internal bir değersizlik duygusuna ulaşılıyor. Bu kompleksten müzdarip kişiler kendilerini kabul etmekte güçlük yaşayan, özsaygı ve özyeterlilik konusunda desteğe ihtiyacı olan kişiler. Ayrıca kişileri depresif ruh haline iten bu kompleksin arkasında neredeyse her zaman çeşitli bilişsel çarpıtmalar yatıyor.

Normalde profesyonel yardım alması gereken bu insanlar, sosyal medya sayesinde, benzer durumlardaki insanlarla iletişime geçip (bkz. BlackPill) hep birlikte kendilerini ve birbirlerini aşağı çekmeleriyle psikolojik sağlıklarını daha da kötüleştirecek bir çeşit girdaba kapılıyorlar. Bu raddeye geldiğinde depresyon ve anhedoni gibi psikolojik durumlara ek olarak, ilgili konuda gerçeklikle bağlantılarını keserek psikotik belirtiler gösteriyorlar. (Örneğin "Hiçbir kadın 180cm'den kısa bir erkeği sevmez.", "Bir kadın 180'den kısa bir erkekle birlikteyse mutlaka parası için birliktedir." gibi inanışlar)

Bu aşamada bir çoğu bu inançların nesnel gerçekler olduğuna şüphesiz inanıp sürekli benzer cümleleri tekrar ederek ruminatif bir rahatlama yoluna gidiyorlar ve antidepresana ek olarak antipsikotik ilaçların kullanımını içeren medikal tedaviler şart hâle geliyor.

Tüm Reklamları Kapat

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Sinan Arslan
Sinan Arslan
101K UP
İnceleyen 1 gün önce
Metro 2033

Hemen hemen Metro 2033 kitabıyla aynı senaryoyu takip eder. Tabii, kimi sahneler çıkarılmış, değiştirilmiş veya yerine yeni sahneler eklenmiştir. Kitap, doğal olarak daha fazla konuşma metni ve Artyom’un kendi iç sesini içerirken; oyun, buna karşılık daha fazla aksiyon barındırmaktadır.

Oyun ile kitap arasındaki en önemli fark ise, kitapta Karaderilileri yok eden Artyom’a oyunda onları öldürmeme seçeneğinin de sunulmasıdır. Şöyle ki:

Eğer oyun esnasında, çocuğunun hayatını kurtardığımız kadının teklif ettiği parayı (bir şarjör 7.62 mm Kalaşnikof mermilerini) geri çevirirsek, istasyonda dilenen çocuğa para (mermi) verirsek veya öldürebileceğimiz bir kişiyi affedersek, oyunu "iyi son" ile bitiriyor ve Karaderilileri öldürmek için ateşlenen füzelere koordinat veren lazer güdüm kitini silahımızla imha ediyoruz. Böylece "ucubelerin" hayatını kurtarmış oluyoruz.

Aksine, oyun esnasında yukarıda yazılanların tam tersini yaparsak, oyun "kötü son" ile bitiyor. Füzeler Karaderilileri kömür hâline getirirken, biz de Ostankino TV Kulesi'nin tepesinden tüm bu manzaraya bön bön bakıyoruz.

Metro: Last Light

Metro: Last Light, Metro 2033 oyununun bıraktığı yerden devam eder. Yapımcılar, bir önceki oyunda bize sunulan iyi ve kötü sonlardan kötü olanın gerçekleştiğini varsayarak Metro: Last Light'ın senaryosunu yazmış ve olaylar bu sona göre şekillenmiştir.

Metro halkı, Artyom’un balistik füzelerle imha ettiği Botanik Bahçesi’ndeki tüm Karaderililer’in öldüğünü sanır. Yalnız, daha sonra anlaşılır ki yetişkin olmayan bir tanesi hayatta kalmıştır. Artyom’dan, kendisine eşlik eden Anna (kitapta Anya olarak geçen isim, oyunda Anna olarak değiştirilmiştir) ile birlikte o Karaderili’yi bulup öldürmeleri istenir. Ancak yaşanan kovalamaca sonrası Karaderili tam yakalanacakken gördüğümüz bir hayal neticesinde bayılırız ve bir grup Reich askeri tarafından yakalanırız. Karaderili’yi de yanlarına alan Reich, bizi hapseder. Hapisten, Pavel adındaki bir Kızıl Komünist’in yardımıyla kaçarız.

Oyun; Teşkilat, Kızıl Hat ve Reich üçgeni arasındaki çekişmede bizi oradan oraya sürükler. İlerleyen bölümlerde, bir grup yetişkin Karaderili’nin D6 istasyonunun gizli bir yerinde kış uykusuna yattığını ve Botanik Bahçesi’ndeki patlamadan sağ çıktıklarını anlarız. Reich’ın elinden kurtardığımız küçük Karaderili ise oyunun sonuna kadar bize eşlik eder. Son bölümde, Kızıl Hat ile bizim de bir neferi olduğumuz Teşkilat kafa kafaya gelir.

Burada oyun bize yine iyi ve kötü olmak üzere iki farklı son sunar. Tabii bu sonlar, yukarıda Metro 2033 oyununda bahsettiğim gibi, oyun esnasında yaptığımız eylemlere göre belirlenir. Örneğin; silahsız yakaladığımız Reich askerini öldürmezsek, oyuncak ayısını kaybeden çocuk için poligonda bahis yatırıp oyuncağı kurtarırsak, Pavel’i öldürmek yerine affedersek oyun iyi son ile; aksini yaparsak kötü son ile biter.

Kötü sonda, Reich, Teşkilat’a üstün gelir. Hepimiz yerde can çekişirken, daha önceden istasyona döşediğimiz patlayıcıların fünyesini ateşleriz ve biz dâhil orada bulunan herkesin hayatına son veririz. Karaderililer ise saklandıkları yerden çıkar ve daha sonra tekrar bize dönüp yardım edeceklerine dair söz vererek ufka doğru yürürler. Anna ise çocuğuna, babası Artyom’un nasıl bir kahraman olduğunu anlatmaktadır.

İyi sonda ise, tam fünyeyi ateşleyecekken zaman durur. Küçük Karaderili ve diğer yetişkin Karaderililer ortaya çıkar, Reich’ın adamlarını durdururlar. Ardından yine, ileride bize yardım etmek üzere döneceklerine söz vererek ufka doğru yürürler.

Metro: Exodus

Senaryosu, bir noktaya kadar Metro 2035 kitabıyla paralellik gösterse de oyun, kitaptan farklı olarak Artyom’un Moskova metrosundaki maceraları yerine bunu yeryüzüne ve hatta Moskova dışına çıkarır.

Artyom, haylaz bir çocuk gibi sürekli evinden, VDNKh istasyonundan yalnız başına kaçıp yüksekçe bir bina enkazına tırmanarak, yanında taşıdığı seyyar telsiziyle dış dünyaya ait ufak bir radyo sinyali, bir umut ışığı aramaktadır. Yine soğuk bir kış gününde umutlu bir şekilde yaptığı aramadan eli boş dönerken, dönüş yolunda kullandığı metro tünellerinin birinde mutantlar tarafından saldırıya uğrar. Miller’a bağlı Teşkilat elemanları tarafından son anda kurtarılarak güvenli bölgeye götürülür. Albay Miller — Teşkilat’ın lideri, Anna’nın babası ve tabii ki kayınpederimiz — oldukça kızgındır. Bu işe bir son vermemizi ister.

Yine farklı bir gün, yanına ikna ettiği Anna’yı da alan Artyom, yeni bir denemeden sonuçsuz bir şekilde dönerken yolda buhar gücüyle çalışan eski bir tren lokomotifi görür. Ancak biraz sonra Hansa elemanlarıyla karşılaşır. Anna kaçırılır, kendisi ise ölüme terk edilir.

Hayatta kalma ve Anna’yı kurtarma dürtüsüyle kendisini ölümden kurtaran Artyom, Anna’nın tutsak olarak tutulduğu Hansa’nın karargâhına; yine aynı karargahta zorla çalıştırılan eski makinist Yermak’ın yardımıyla sızar ve hayatının aşkını kurtarır. Bu sırada Hansa’nın elinde tuttuğu bu bölgenin yalnızca beton yığınından ibaret olmadığını, aynı zamanda barındırdığı devasa antenler aracılığıyla bir jammer görevi görerek gelen ve giden radyo yayınlarını bastırdığını ve Moskova’nın dış dünyaya karşı tamamen “ölü” bir şehir gibi gösterildiğini keşfeder. Jammer’ları sabote eden Artyom, Yermak ve Anna’nın yardımıyla daha önce gördükleri ve Hansa’ya ait olduğunu öğrendikleri lokomotifi ele geçirme girişiminde bulunurken, tesadüf eseri aynı ele geçirme operasyonunu yapan Miller ve adamlarıyla karşılaşırlar. Ekip, ardından Hansa’nın elinde bulundurduğu diğer bir zırhlı tren ile girdikleri çatışmadan sağ olarak kurtulup treni imha ederler.

Lokomotif ile Moskova’nın 108 km kadar güneyine hareket eden ekip, burada havanın temiz, radyasyonun ise yok denecek kadar az olduğunu keşfederler. Dış dünyanın anlatıldığı gibi olmadığını, Moskova’nın tam tersi bir manzara çizdiğini gören ekip; yaşayacak yeni bir yuva bulma umuduyla ve ayrıca geri dönerlerse öldürüleceklerinin bilinciyle rotalarını Miller’ın isteği üzerine Ural’a, Yamantau Dağları’na çevirir. Miller, savunma bakanı dâhil tüm devlet erkânının savaş esnasında Yamantau Dağları’ndaki gizli yeraltı sığınağına tahliye edildiğini ve burada kalabalık bir grup olarak güven içinde yaşadıklarına inanmaktadır.

Ekibin yolu, Moskova’dan yaklaşık 750 km sonra, açılır kapanır bir köprüye tahkimat kurarak demiryolunu kapatan bir grup insanla karşılaşmalarıyla kesilir. Bu insanlar, ekibin Moskova dışında karşılaştıkları mutantlar haricindeki ilk canlı insan grubudur. Ancak bu insanlar hiç de bekledikleri gibi değillerdir. Savaşın ve bu yıkımın suçlusunun teknoloji ve elektrik olduğunu savunan ve bir kilise rahibi etrafında toplanarak radyasyona maruz kalmış, aşırı derecede büyümüş mutant bir kedi balığına tapan bu grupla anlaşamazlar ve çatışma başlar. Yobazlar, yeni mutant yaratıklar ve bu insanlar dışında kendilerine haydut denen bir takım insanlarla da bu yarı göl, yarı bataklık kasabada savaşan Artyom, sonunda rahibi alt eder. Ekip, yanlarına kasabada bulunan vagon bakım atölyesi işçisi Tokarev’i, rahibin kilise kulesinde bir yılı aşkın süredir esir tuttuğu genç bir dul olan Katya ve kızı Nastya’yı, ayrıca atölyeden kaçırdıkları bir yolcu vagonu ile bir otorayı alarak kasabayı terk ederler. Rahiple yaptığımız mücadelede, oyun içinde aldığımız kararlara bağlı olarak ekip üyesi Duke ya ölür ya da hayatta kalır.

Artık Katya, Nastya ve Tokarev ile büyüyen ekip; lokomotifin arkasına taktıkları yolcu vagonu ve otorayla genişlettikleri yaşam alanlarıyla Yamantau Dağları’na doğru yola çıkarlar.

Yamantau’ya varan ekip, daha en başından bu işte bir terslik olduğunu anlar. Ortalık çok sessizdir ve kendilerini herhangi bir komite karşılamaz. Ancak savunma bakanı ile tanışacağı için oldukça heyecanlı olan Albay Miller, bunun farkına varamaz. Üsse giren ekip, endişelerinde haklı çıkar. Ortada ne savunma bakanı ne de herhangi bir askerî yetkili vardır. “ARK” ismi verilen üs, zamanla yamyamlaşan bir grup eski asker tarafından ele geçirilmiştir. Kendine “doktor” diyen bir cani tarafından yönetilen bu grup, Anna’yı kaçırarak doktora teslim eder. Miller ve Artyom ise daha sonra bir terslik olduğunu sezerek, yardıma gelen ekibin diğer üyeleri Idiot ve Sam ile birlikte yamyamlarla savaşır ve sonunda Anna’yı kurtararak doktoru öldürürler.

Umduklarını bulamayan ekip, ülkenin hangi bölgelerinin radyasyondan etkilenmediğini öğrenmek için uydu istasyonu olarak kullanılan Kazakistan sınırları içerisinde ve Hazar Denizi kıyısında bulunan bir kasabaya giderler. Hem radyasyon haritalarına ulaşmak hem de susuz ve kömürsüz kalan lokomotif Aurora’yı beslemek için kasabada bulunan ve insanları köleleştirerek kendi krallığını ilan eden, ayrıca denizdeki petrol sondaj istasyonlarını ele geçiren, kendisine “Baron” diyen bir cani ile mücadeleye girerler. Mücadele sonunda, annesi uydu istasyonunda çalışan ve savaşın ardından bölgede bulunan bir deniz fenerini kendisine kale yapan Giul (Gül) isminde Kazakistanlı bir güzelin yardımıyla hem bir yakıt tankı vagonuna hem de radyasyon haritalarına kavuşurlar. Yine oyun içinde aldığımız kararlara bağlı olarak ekibin Kazakistan asıllı üyesi Damir ya bizimle yolculuğuna devam eder ya da kalıp Gül’ün mücadelesine destek verir.

2013 yılına ait uydu görüntülerini inceleyen ekip, bir baraj gölü civarına kurulmuş küçük bir kasabanın ve ormanın yeni yuvaları olabileceğini düşünerek yola çıkarlar. Yolda, ekip üyelerinden Stephan ile Katya arasında gerçekleşen duygusal yakınlaşma yerini evliliğe bırakır. Tokarev’in el yapımı yüzüğü, Miller’ın rahipliği ve ekibin şahitliğiyle nişan gerçekleşirken, Anna’yı bir anda kanlı bir öksürük tutar. Anna’nın söylediğine göre, Yamantau’da onu esir alan doktordan; akciğerlerinin bataklık kasabasında soluduğu zehirli gaz yüzünden tahrip olduğunu ve yakında ölebileceğini öğrenmiştir. Gerekli ilaçları bulabilmek için ekip, rotasını bu sefer Rusya’nın üçüncü büyük şehri Novosibirsk’e çevirir. Ancak önce baraj gölünden geçmeleri gerekmektedir. Ayrıca buranın havasının Anna’ya iyi geleceğini de düşünmektedirler.

Kasabaya varan ekip, çevreyi kolaçan etmek için Artyom ve ekibin diğer bir üyesi Alyosha’yı görevlendirir. Otoray ile bozuk demiryollarında ilerlerken bir toprak kayması meydana gelir ve Artyom ile Alyosha’nın yolları birbirinden ayrılır. Otoray ise nehrin dibini boylar. Artyom’u, kasabada yaşayan ve adının daha sonra Olga olduğunu öğreneceğimiz bir yerli kurtarır. Kasabada, kendilerine “Yerliler” ile “Korsanlar” diyen iki grup çatışma hâlindedir. Ancak bu iki grup da kasabanın ölen eski öğretmenine büyük bir saygı beslemekte ve onun öğretilerinin yolundan gitmektedir.

Devasa bir mutant ayının saldırısı da dâhil olmak üzere yaşadığı bir takım maceraların ardından Alyosha ve Artyom tekrar bir araya gelir. Ancak Alyosha’nın söylediğine ve dürbünle bize gösterdiğine göre baraj suyunun tamamı radyasyonla kirlenmiştir. Ayrıca zayıflayan baraj duvarları yakında yıkılarak beraberindeki zehirli suyla kasabayı yutacaktır. Alyosha, biz ormanda yaşam mücadelesi verirken gönlünü kaptırdığı Olga’ya, kasabadan diğer yaşayanlarla birlikte ayrılmasını ve kendisini bulmasını söyleyerek Artyom ile birlikte lokomotife, Aurora’ya geri döner.

Ekip, uzun bir yolculuğun ardından Novosibirsk şehrine ulaşır. Oyun bize hissettirmese de aslında Moskova’dan yola çıkalı tam bir yıl geçmiştir. Kış ayıdır. Bu şehrin silueti, barındırdığı daha fazla radyasyon dışında Moskova’dan farksızdır. İlacı bulmak için bu yolculuğa çıkmalarının ve Anna’nın hastalanmasının sorumluları olduklarını hisseden Miller ve Artyom gönüllü olurlar. Yüzeydeki aşırı radyasyon nedeniyle tekrar metronun o karanlık tünellerine inmek zorunda kalan ikili, burada gerçekleşen bir savaş sonucu hayatta kalan tek kişi olan Kirill isminde bir çocukla tanışır. Çocuk, ikiliye ilacın bulunduğu hastanenin yerini tarif eder. İlaç bulunur, ancak Artyom yolda hayvanat bahçesinden kaçan mutant bir gorilin saldırısına uğrayarak ağır yaralanır. Miller ve Kirill, Artyom’u alarak Aurora’ya geri dönerler. Miller, aldıkları ilacın bir kısmını vücudundaki radyasyonu atması için Artyom’a verir. Ancak kendisi bu fedakârlığı sonucu yolda hayatını kaybeder. Artyom’a verilen ilaç yetersiz kalınca ekip üyeleri, kan grubu AB+ olan Artyom’a birer birer kan verirler.

Oyun burada iki farklı sonla biter. Yine yapmış olduğumuz iyi veya kötü seçimlere bağlı olarak Artyom ya ölerek arkasında gözü yaşlı bir eş bırakır ya da hayatta kalarak ekibin yeni lideri olur.

Ekip, rotasını doğuya çevirir. Yolculuğun ardından Baykal Gölü kenarında, savaş ve radyasyon görmemiş, tertemiz topraklarla karşılaşırlar. Miller’ın cenazesini göle hâkim, yeşillik bir tepede bulunan bir ağacın altına defnederler. Kötü sonda, Miller ve Artyom’un mezarları yan yanadır. Ekip üyelerinden Idiot, ikili için 9 pare atış yaptırır. Anna ağlamaktadır. İyi sonda ise Artyom, Miller’ın mezarının başında Anna’ya sarılmıştır. Idiot, ekibin liderliğini resmî olarak Artyom’a veren kısa bir konuşma yaparken; diğerleri — Katya, Nastya, Kirill, Stephan, Yermak, Tokarev, Duke, Damir ve Sam — onları izlemektedir. Kamera geriye doğru çekilir.
Youtube Kanalı
10.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
@metrovideogame
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Salih Emre Kuvan
Yazar 10 Mart 2019 20 dk.

Genel Görelilik Teorisi (veya kısaca Genel Görelilik), Albert Einstein tarafından 1915 yılında geliştirilen geometrik bir kütleçekimi teorisidir ve modern fizik çerçevesinde kütleçekiminin nasıl çalıştığını açıkladığı kabul edilen teoridir. Bu hâliyle, okullardan aşina olunan Newton'un Kütleçekim Teorisi'nin gücünü ve kapsamını geliştirerek, bu eski teorinin yerini aldığı söylenebilir.

Genel Görelilik Teorisi, daha önceden izah ettiğimiz Özel Görelilik Teorisi'nin detaylarını genelleştirdiği için bu isme sahiptir. Teorinin özünde gösterdiği şey, uzay-zaman dokusunun kıvrımlarının, Evren'i oluşturan bu dokunun herhangi bir bölgesinde bulunan kütle ve enerji miktarıyla doğrudan ilişkili olduğudur. Bu ilişki, bir grup kısmî diferansiyel denklemden oluşan Einstein'ın Alan Denklemleri ile tarif edilir.

476
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Arda Ateş
Arda Ateş
213K UP
Yazar 18 Ocak 2020 20 dk.

İkiz doğumlar gündelik hayatta olduğu kadar bilimsel açıdan da ilgi çekici olaylardır. Özellikle genetik ve psikoloji alanlarında ikiz kardeşler üzerinde yapılan araştırmalar bilim insanlarının birçok sorusuna tatmin edici yanıtlar getirmiştir. 

20. yüzyıla kadar filozofların ve bilim insanlarının en hararetli tartışma konularından biri klasik "Kalıtım mı, çevre mi?" konusu olmuştur. Günümüzde ise ikiz ve evlat edinme araştırmalarından elde edilen bulgular sayesinde bilim insanları bu klasik tartışmayı bir kenara bırakmıştır; çünkü her ikisinin de bir kişiye etki ettiği ve bir kişinin bütün özelliklerinin bu ikisinden sadece biriyle açıklanamayacağı bilinmektedir. Artık sorulan sorular davranışsal ve fiziksel özelliklerin ne kadarının kalıtsal ve ne kadarının çevresel etkilerle belirlendiği hakkındadır. Fakat bu alanlarda ikiz araştırmalarının kullanımına ve sonuçlarında ortaya çıkan bulgulara değinmeden önce ikizlik kavramını açıklamakta fayda var.

125
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 1 gün önce 12 dk.

Enrico Sertoli, testislerde sperm gelişimi için hayati öneme sahip olan destekleyici somatik hücre türü "Sertoli hücresi" ile ölümsüzleşmiş İtalyan bir fizyolog ve histologdur.

Enrico Sertoli, 6 Haziran 1842’de Kuzey İtalya’daki Sondrio kentinde, varlıklı bir ailede doğdu. Klasik bir ortaöğretim eğitimi aldıktan sonra tıp okumaya karar verdi. 1860 yılında, 18 yaşındayken Pavia Üniversitesi Tıp ve Cerrahi Fakültesi’ne kaydoldu. Burada deneysel mikroskobik anatomiye öncülük eden fizyolog Eusebio Oehl’in öğrencisi oldu. Oehl’in rehberliğinde histolojik tekniklerde uzmanlaştı ve dönemin önde gelen bilim insanlarıyla birlikte çalıştı: İleride kan pulcuklarını keşfedecek olan Giulio Bizzozero ve Nobel ödüllü Camillo Golgi gibi isimlerle aynı ortamda yetişti.

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Asel Şenol
Asel Şenol
102K UP
2 gün önce
Gelme artık ölsem dahi istemem ki seni
Kalbim üşüyor düşündükçe her zerreni
Kabusumun rüya olduğuna inandırdın beni
Unutuyorum nefesini topluyorum kendimi
Sen de çek artık uykularımdan elini eteğini

2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Mustafa İğraç
Alıntıyı Ekleyen 2 gün önce
Yaşamın anlamı, ona verdiğiniz anlamdır. Siz soruyu sormazsanız, cevap da gelmez.
Kaynak: Varoluşçuluk Bir Hümanizmadır
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ayça Gür
Ayça Gür
168K UP
Gözlemi Yapan 12 saat önce Türkiye, Konya
5
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

İnceleme
Rabia Kılıç
İnceleyen 3 gün önce
İnsanın ufkunu yüksek oranda açabilin bir yapıt. İzlerken etkilendim fakat üzerine düşününce daha iyi bir şekilde anlaşılabileceğini düşünüyorum, zaman kavramını bir an ciddi ciddi düşündüm. Onun dışında solucan deliği de çok dikkatimi çekti. Sondaki silindir kapak benzer yaşadıkları yeri tam anlayamamıştım, sonradan dank etti. Güzeldi.
9.8/10
(784 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close