Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 12 Ağustos 2018 33 dk.

Modern bilim çerçevesinde evrimin nasıl gerçekleştiğini çok net bir şekilde bilmekteyiz. Ancak her bilim dalında olduğu gibi, oldukça iyi bildiğimiz süreçleri daha yakından inceledikçe, onlara dair çok daha ilginç ve ilk bakışta gözden kaçabilecek detayları keşfetmeye başlarız. İşte evrimsel biyoloji dahilinde Moleküler Evrimin Nötral Teorisi ya da kısaca Nötral Teori olarak bilinen teori, bu ilginç detayların en önemlilerinden birisidir. Ayrıca bu teori, Evrim Teorisi dediğimiz teorinin tek taraflı bir teorik altyapıdan gelmediğini, çok sayıda teorinin bir araya gelip, bir bütün olarak çalışarak, canlıların bugünkü çeşitliliğine nasıl ulaştığını açıklamamızı mümkün kıldığını göstermektedir. Bu da, Evrim Teorisi'nin bu kadar güçlü bir teori olmasının nedenlerinden sadece bir tanesidir.

Genel evrimsel süreci bilirsiniz, biz de bolca anlattık. Evrimin tamamını iki büyük aşamaya ayırmak mümkündür: Çeşitlilik Mekanizmaları ve Seçilim Mekanizmaları. İlki, popülasyon içinde durmaksızın çeşitlilik yaratan mekanizmalardır. Bunlar arasında mutasyonlar, kromozom çaprazlanması (crossing-over), yatay gen transferi gibi birçok mekanizma bulunur. Bunlar gerçekleştikçe, popülasyon içindeki genlere yeni varyantlar (çeşitler) katılır veya var olan varyantlar birbirleriyle karışır. Bu varyantlar, genler ve bu genlerin değişimi/karışımı yoluyla oluşur. Böylece popülasyon içi çeşitlilik dağılımı rastgele bir şekilde değişir. Ancak bu rastgeleliği eleyip, düzenli bir forma sokan ikinci basamak Seçilim Mekanizmaları'dır. Söz konusu var olan ve durmaksızın değişen çeşitlilik, çevresel etmenlere karşı her an sınava tabi tutulur. Kimi çeşitlilik, diğerlerine göre daha avantajlıdır ve o çeşitliliğe sahip bireylerin daha kolay hayatta kalmasına ve/veya daha kolay üremesine yardımcı olur. Böylece bu çeşitliliğe rastgele bir şekilde sahip olan bireyler daha kolay hayatta kalır ve/veya ürerler; bu sırada da kendilerini avantajlı kılan genleri gelecek nesillere daha sık aktarırlar. Bazı genlerden doğan bazı varyantlar ise, popülasyonun içinde bulunduğu çevre şartlarında diğer bireylere göre daha dezavantajlı konumda kalırlar. Bunlar ya daha az hayatta kalır ve/veya ürerler, ya da hiç hayatta kalamaz ve/veya hiç üreyemezler. Bu durumda, onları zayıf kılan dezavantajlı genler de gelecek nesillere ya hiç aktarılmaz ya da daha seyrek aktarılır. Böylece bu şekilde bol çeşitli varyantlar arasından, içinde bulunulan çevreye en uyumlu olan varyantların sayısı her nesilde birazcık artar; uyumsuz olanların sayısı ise her nesilde birazcık azalır. Böylece canlıların popülasyonunun geneli, çevrelerine giderek daha uyumlu hale gelecek biçimde değişir.

96
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Ekleyen 25 Haziran 2024 1 sa.

Obezite, uzun süreli pozitif enerji dengesi nedeniyle gelişen aşırı yağlanmadan ötürü zaman içinde yapısal anormalliklere, fizyolojik bozukluklara ve işlevsel sorunlara yol açan, yaşam boyu süren, çok sebepli kronik bir hastalıktır.[1][2][3] Obezite hastalığı diğer kronik hastalıklara yakalanma riskini artırmakta ve erken ölümle ilişkilendirilmektedir. Diğer kronik hastalıklarda olduğu gibi obezite de çoklu fenotipler, klinik tablolar ve tedavi yanıtları ile karakterize edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, 1997 yılında obeziteyi resmen "küresel bir salgın hastalık" olarak kabul etmiştir.[4]

Kişinin kilosunun boyunun karesine bölünmesiyle tespit edilen Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 30 kg/m2'nin üzerinde olan insanlar obez olarak sınıflandırılır; 25-30 kg/m2 aralığı aşırı kilolu olarak tanımlanır. Ancak Vücut Kitle İndeksi, yağ oranını tespit etmekte kullanılan hızlı bir metrikten ibarettir ve tanı koyma sırasında tek araç olarak görülmemelidir. Örneğin Vücut Kitle İndeksi, kas ile yağ kitlesi arasında ayırt etmediği için çok kaslı kişiler de obez olarak kategorize edilebilirler. Keza Vücut Kitle İndeksi beyaz Avrupalı erkeklere göre tasarlandığı için bütün dünyaya uymamaktadır; bu nedenle bazı Doğu Asya ülkeleri obeziteyi hesaplamak için daha düşük değerler kullanmaktadır.[5]

55
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kadir Toykan Özdoğan
Çeviren 3 Nisan 2015 7 dk.

Şempanzeler, bizim yaşayan en yakın kuzenlerimizdir. Onlar hakkında pek çok şey yakın zamanda keşfedilmiştir. Abartılı anlatılar ve sanatsal alanda kullanılan kurgular sebebiyle, yanlış bilinen birçok konu bulunmaktadır. Onlarla, çoğu insanın bilmediği benzerlik ve farklılıklara sahibiz. En yakın kuzenlerimizi tanıyarak kendimizi daha iyi anlamamız mümkün.

Şempanzeler, yanlış bir şekilde, sık olarak maymun (monkey) olarak tanımlanabiliyor, fakat onlar bizlerin de dahil olduğu kuyruksuz iri maymun (great ape) grubundandırlar. Kuyruksuz iri maymun (great ape) grubunun diğer üyeleri ise, orangutan ve gorillerdir. Günümüzde yaşıyor olan sadece bir insan türü vardır: Homo sapiens. Geçmişte, birçok bilim insanı, modern insanın birden fazla türü olduğuna dair fikirler üretmişler ve kendilerini “daha üst” bir türe dahil olarak göstermeye çalışmışlardır. Ancak, her insan bir diğeriyle üreyebilen çocuklar yapabilir (tür olmanın tek şartı bu olmasa da), yani bütün insanlar aynı türe mensuptur. Şempanzelerin ise iki türü vardır. Biri, Pan troglodytes, bilindik (bayağı) şempanze, diğeri ise cüce şempanze ya da bonobo olarak bilinen Pan paniscus’tur. Bu iki şempanze grubu, biyolojik olarak tamamıyla farklı türlerdir. İnsanlar ile diğer iki şempanze 5-8 milyon yıl öncesi bir dönemde ortak bir atadan evrimleşmişlerdir. İki şempanze türü ise yaklaşık 2 milyon yıl önce birbirlerinden ayrılmıştır.

25
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Seda Baştürk
Seda Baştürk
194K UP
Çeviren 5 Aralık 2020
Mons Rumker, 70 kilometre genişliğinde bir volkanik kubbedir. Uçsuz bucaksızlığın üzerinde, Fırtınalar Okyanusu olarak da bilinen Oceanus Procellarum adlı pürüzsüz Ay yüzeyinden 1100 metre kadar yükselir. Gün ışığı geçtiğimiz ay bu bölgeye geldi. Gece ile gündüz arasındaki gölge çizgisi, 27 Kasım’da teleskoptan çekilmiş Ay’ın bu yakın görüntüsünde sol tarafta çapraz olarak ilerliyor. Aynı zamanda Çin’in Chang’e-5 görevinin iniş sahası da kareye girmiş. 1 Aralık’ta sonda, merkezin sağında ve Mons Rumker’in kubbelerinin kuzeyindeki Ay yüzeyine indi. 3 Aralık’ta, 2 kilogram Ay malzemesi ile birlikte Fırtınalar Okyanusu’ndan ayrılarak Dünya gezegenine dönüşe geçti.
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alper Kaan Selçukoğlu
Aktaran 2 gün önce 3 dk.

2025 yılında Nature dergisinde yayınlanan bir çalışma polimer bazlı plastik atıkların, mikrobiyal sistemler kullanılarak tıbbi açıdan önemli kimyasallara (özellikle ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılan parasetamole) dönüştürülebileceği gösterdi.[1] Edinburgh Üniversitesi’nden Dr. Stephen Wallace’ın ekibi, Escherichia coli bakterisini genetik ve metabolik olarak yeniden düzenleyerek genellikle sadece laboratuvar ortamında gerçekleştirilebilen Lossen yeniden düzenleme reaksiyonu (İng: "Lossen rearrangement") adlı kimyasal reaksiyonu ilk kez canlı bir hücre içinde gerçekleştirmeyi başardı.[1]

Çalışmanın ilk aşamasında, yaygın olarak içecek ambalajlarında kullanılan PET (polietilen tereftalat) türevi plastik atıklar, kimyasal veya enzimatik hidroliz yoluyla temel monomer bileşenlerine (başlıca tereftalik asit ve etilen glikol) ayrıştırılmıştır. Bu monomer yapıtaşları, bakterinin yeniden programlanan metabolik yolları sayesinde çeşitli biyotransformasyon basamaklarından geçirilmiş ve ara ürün olarak p-aminobenzoik asit gibi farmasötik öncü moleküllere dönüştürülmüştür.

14
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye İnceleyen10 6 Ekim 2023
"Uzay sadece insanlara mı ait? Değilse kime ait?" sorusunu derinlemesine cevaplayan ve ilgisi olanların kesinlikle okuması gereken bir eser.
8.9/10
(16 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
12
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Zeynep Güner
1 gün önce
Astroloji 
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Dr. S. Deniz Han
Çeviren 20 Mart 2022 7 dk.

1859'da Fransız bir astronom, Merkür'ün yörüngesindeki kademeli değişikliklerin Isaac Newton'un yerçekimi kavramıyla açıklanamayacağını fark etti. CERN Teori Grubu üyesi Sophie Renner, bunu şöyle anlatıyor:

Gökbilimciler bu gözlemi, görünmeyen bir gezegenin Merkür'ü yavaşça rotasından kendisine doğru çekmesi gibi hatalı bir değişkene bağladılar. Ancak Merkür'ün bahsedilen bu "gizemli oyun arkadaşı" asla bulunamadı. Bunun nedeni, kurulan matematiksel denklemlerin yeni bir değişkene ihtiyacı olmamasıydı. Oysa, teorilerinin bir devrime ihtiyacı vardı.

61
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Messier 109

Büyük ve güzel çubuklu sarmal galaksi Messier 109, Charles Messier'in ünlü parlak bulutsu ve yıldız kümeleri kataloğundaki 109. gök cismidir. Messier 109'u, kuzeydeki Büyük Ayı takımyıldızında (Lat: "Ursa Major"), Büyük Kepçe'nin (İng: "Big Dipper") kasesinin hemen altında bulabilirsiniz. Büyük Kepçe'nin parlak yıldızlarından biri olan Phecda (Gamma Ursa Majoris), bu teleskopik görüntünün sağ üst köşesindeki parlamaya neden olmaktadır. M109'un belirgin merkezi çubuğu, galaksiye genellikle bir açıyı temsil ederken kullanılan Yunan harfi teta (θ) benzeri bir görünüm verir. M109, Dünya gökyüzünde yaklaşık 7 yay dakikası veya 0,12 derece gibi çok küçük bir açı boyunca uzanır. Ne var ki, bu küçük açı, galaksinin yaklaşık 60 milyon ışık yılı uzaklıkta olduğu göz önüne alındığında, 120.000 ışık yılı büyüklüğünde devasa bir çapa karşılık gelir. Görselde, artık tanınan Büyük Ayı galaksi kümesinin en parlak üyesi olan M109'a (diğer adıyla NGC 3992), ön planda yer alan sivri görünümlü parlak yıldızlar eşlik ediyor. Yukarıdan aşağıya sırasıyla UGC 6969, UGC 6940 ve UGC 6923 olarak tanımlanan üç küçük ve bulanık mavimsi galaksi, muhtemelen kendilerinden çok daha büyük, çubuklu sarmal galaksi olan Messier 109'un uydu galaksileridir.

27 Haziran 2025 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Copyright: Robert Eder
Çeviren: Simay Aladağ

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Meltem Çetin Sever
Uyarlayan 24 Şubat 2020 3 dk.

Bilim insanları, Madagaskar'da yaşayan ve oldukça nadir bir makimsi tür olan ay-ayların (İng. aye-aye) beş parmağının yanında başparmak görevi gören ve anatomik bir yapıya sahip ekstra bir parmak olduğunu keşfettiler. Bu parmağımsı uzuv, küçük nesneleri ve dalları kavramaya yardımcı oluyor. Dev pandalarda da gözlemlenen bu anatomik benzerlik, pandaların bambuları daha iyi kavramasını sağlıyor.

Öncelikle, bu hayvanlar memeliler sınıfının primatlar takımında yer alıyorlar. Daubentoniidae (Uzun parmaklıgiller) familyasının tek üyesi olup, tür adları Daubentonia madagascariensis. Madagaskar’da yaşadıkları için Madagaskar maymunu olarak biliniyorlar.

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

İnceleme
Emircan Direbol
İnceleyen8 1 gün önce
Türkiye'de değer verilmesi gereken nadide kitaplardan biri benim için. Genç bir okur olarak iddia ediyorum okuyacak olanlar içinde listenin yüksek sıralarına yerleşebilir olan bir kitaptır. Şöyle ki Anadolu'da yani Ülkemizde görmezden gelinen oldukça ciddi problemler var. Eğitimden başlayarak her alana her konuya her şeye sıçrayan bir cehalet, liyakatsizlik, verimsiz eğitim, üretken olmayan bir nesil ve nesiller var, var olmaya da devam ediyor. Bu ilahiyat fakültesi okumuş ilim sahibi, üretken, milli bilincini ve en önemlisi "işini ibadet aşkıyla yapan bir öğretmen (Mehmet Yazıcı)" olarak akademisyenlerin hatta eğitimin içinde yer alan kişilerlerin bile göremediği, gözünden kaçırdığı noktaları kendi deneyimleri ve yaşanmışlıklarından yola çıkarak kendi görüşleri ile yerinde tespitler yapmış. Özelikle eğitim sisteminin gelişimi için bu kitap bugün her yerde abartısız okunmalı. Tavsiyemdir. Yeni öğretmen adayları da okumalılar bence. Gününüz üretkenlik ile geçmesi dileğiyle... Not: kitap gözükmüyorsa kitabın ismi "Silinmeyen İzler" yayınevide "Tılsım Yayınevi"
8.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Şafak Aki
Şafak Aki
116K UP
Alıntıyı Ekleyen 6 gün önce
Homo sapiens'le ilgili tuhaf bir şey daha var. Şöyle düşünün: Machiavelli duygularımızı hiçbir zaman açık etmememizi öneriyor. Yüzümüz ifadesiz olmalı, utanç duymak gereksiz. Önemli olan tek şey hangi yolla olursa olsun kazanmak. Peki, bu utanmaz tipler hep kazanıyorsa hayvanlar âleminin yüzü kızaran tek türü neden insan?
Charles Darwin yüz kızarması hakkında tüm ifadeler içinde en tuhaf ve en insancıl olanı demiş. Çevresindeki misyonerlerden tüccarlara, işgalci bürokratlara kadar herkese mektup göndererek onların bulunduğu yerlerde de yüz kızarması görülüp görülmediğini sormuş. Olumlu cevap almış, her yerde insanların yüzü kızarıyormuş.
Kaynak: Çoğu İnsan İyidir
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
517K UP
1 gün önce
İngiltere'de karaağaç ormanlarında büyüyen yeni ağaç nesilleri, karaağaç solgunluğu hastalığına karşı eski ağaçlara kıyasla daha dayanıklı olduklarını gösteriyor. Bu önemli keşif, Royal Botanik Bahçeleri Kew ve Queen Mary Londra Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapıldı ve Science dergisinde yayımlandı.

Karaağaç solgunluğu, 2012 yılında İngiltere'ye gelen ve karaağaçlara büyük zarar veren Hymenoscyphus fraxineus isimli bir mantar tarafından ortaya çıkarıldı. Hastalık, İngiliz kırsalında milyonlarca karaağaç ağacının ölmesine neden oldu. Önceki tahminlere göre, ağaçların %85'i hastalığa yenik düşecekti ve tam bağışıklık gösteren ağaç yoktu.

Araştırmacılar, hastalık öncesi ve sonrası yetişmiş karaağaçların DNA’larını karşılaştırdılar. Genom üzerinde binlerce noktada, sağlıklı ağaçlarla ilişkili genetik varyantların frekanslarında küçük ama anlamlı değişiklikler gözlemlediler. Bu da genç karaağaç neslinin, atalarına göre mantara karşı daha dirençli olduğunu ortaya koyuyor.

Bu çalışma, doğal seçilimin gerçek hayatta ve genetik düzeyde gözlemlenebileceğine dair önemli bir kanıt sunuyor. Ayrıca, direncin çok sayıda gen tarafından kontrol edilen karmaşık bir özellik olduğunu gösteriyor.

Queen Mary Üniversitesi’nden Evrimsel Genetik Profesörü Richard Nichols, “Ağaçlar için trajik olan bu durum, bilim insanları için bir fırsat oldu. Binlerce genin bu hastalıkla mücadelede rol oynadığını gösterebildik.” diyor.

Ancak, araştırmacılar doğal seçilimin tek başına tam dirençli karaağaçlar yaratmaya yetmeyebileceğini belirtiyor. Popülasyondaki genetik çeşitlilik sınırlı olabilir ve ağaç sayısı azaldıkça seçilim hızı düşebilir. Bu nedenle, insan müdahalesi olarak seçici yetiştirme ve genç ağaçların geyiklerden korunması gibi yöntemler, direnç gelişimini hızlandırabilir.

Royal Botanik Bahçeleri Kew’den Evrimsel Genomik Profesörü Richard Buggs ise, “Karaağaçlar, çok sayıda fidan üretmeleri sayesinde doğal seçilimin etkili olabildiği farklı bir dinamik sergiliyor. Elmaların tersine, karaağaçlar hastalığa karşı direnç kazanma yolunda umut veriyor.” diyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gökçe Başbuğ
Yazar 24 Kasım 2020 6 dk.

Evrim Ağacı’nda aşı karşıtlığı ve nedenleri üzerine hatırı sayılır sayıda yazı yayınlandı. Bu yazıların odak noktası, aşı karşıtlığını körükleyen komplo teorileri ve aşı karşıtı kampanyalar idi. COVID-19 ile birlikte aşıya duyulan güvensizliğin daha da büyüdüğü yapılan çeşitli çalışmalarla gözlenmekte. Kuşkusuz bunda, virüsün kökenine dair öne sürülen komplo teorilerinin de etkisi var.

Ancak koronavirüs aşısına yönelik güvensizlikte, politika yapıcılarının ve sağlık otoritelerinin salgın süresince ortaya koydukları politika ve uygulamalarının başarısız, yaptıkları açıklamaların tutarsız olmasının da payı olduğunu anlamamız gerekiyor. Bu güvensizliğin, belki de komplo teorileri ya da aşı karşıtı kampanyalardan çok başarısız salgın yönetimi tarafından körüklendiği söylenebilir.

69
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Gladius ㅤ
Gladius ㅤ
1,374 UP
Üye 6 gün önce 1 Cevap
Örneğin: √ 16 + 25 - 2√16*25 dediğin zaman sonuç "1" dir ancak √16 - √25 in cevabı "-1" oluyor, şimdi kare köklü ifadelerde kök dışına çıkarılan ifade mutlak değerli ifade olur diyebilirsiniz ama burada özdeşlik yani karşılık gibi bir kavram söz konusu, işlem yapmıyorsun ki yani belirli bir mantığa göre eşitliğin karşısına yazıyorsun
190 görüntülenme
Matematiktin temel konularında yer alan "Descartes Özdeşliği" diye ifade edilen özdeşlik neden çok derme çatma gibi görünüyor?
Matematiktin temel konularında yer alan "Descartes Özdeşliği" diye ifade edilen özdeşlik neden çok derme çatma gibi görünüyor?
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ergül Can
Ergül Can Seslendiren 15 Ekim 2021 14:02
Ben Nikolas Kopernik, veya Niklas Koppernigk ya da Lehçe söylersek Mikolaj Kopernik, Almancaya ne dersiniz? Nikolaus Copernikus… Size biraz garip mi geldi?...
61
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close