Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Ufuk Derin
Aktaran 2 gün önce 4 dk.

Fareler kanalizasyonlarda dolaşmaya, hamamböcekleri mutfak köşelerinde saklanmaya başlamadan çok önce, istenmeyen başka bir misafir erken medeniyetleri rahatsız ediyordu. Biology Letters dergisinde yayımlanan yeni bir genetik çalışması, otel odalarınıza musallat olan ve kanla beslenen tahtakurularının şehirlerde dolaşan ilk haşereler olduğunu gösteriyor.[1] Ekip, tahtakurularının on binlerce yıldır insanları rahatsız eden tehdit olduğunu öne sürüyor. Araştırmada yer almayan Dresden Teknoloji Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Klaus Reinhardt, çalışma hakkında şunları söylüyor:

Yine de bazı araştırmacılar, tahtakurularının bu unvanı gerçekten hak edip etmediği konusunda kararsız olduklarını söylüyor. Pek çok tahtakurusu türü hayatta kalmak için insanlara ve kana ihtiyaç duyar. Ancak bilim insanları, çok uzun zaman önce tahtakurularının tercih ettiği asıl avların sadece yarasalar olduğunu düşünüyor. Genetik kanıtlar, yaklaşık 245.000 yıl önce bazı tahtakurularının ilk insanlara geçtiğini gösteriyor.

5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Maryan Öztekin
Fizik ve Felsefe öğrencisiyim 6 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, anonim bir üye tarafından sorulmuştur.

Hakikat arayışı; pozitivist,düz-ilerlemeci,katı bir neden-sonuç ilişkisi ile değil aynı zamanda quantumik bir bakış ile dinamik bir sürece denk düşen ve mekanik denklemleri aşan sezgisel bir süreçtir.Hâkikat bilinemez.

https://evrimagaci.org/blog/sonsuzun-pesinde-bir-hakikat-arayiscisinin-notlari-20513

Tüm Reklamları Kapat

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
5 gün önce
Washington Üniversitesi araştırmacıları, dikkat ve uyanıklık durumlarındaki beyin bağlantılarının düzenlenmesinde şaşırtıcı bir keşif yaptı. Norepinefrin gibi kimyasalların nöronlar üzerinde doğrudan etki ettiği düşünülürken, aslında astrositler adlı beyin hücrelerinin aracılık ettiği ortaya çıktı. Astrositler norepinefrin sinyalini algılayarak ikinci bir kimyasal üretip sinapslar üzerinde etkili oluyor ve böylece beyin bağlantılarını yeniden şekillendiriyor. Bu bulgu DEHB ve depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların etki mekanizmalarının yeniden incelenmesi gerektiğini gösteriyor.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Dilara Aydın
Dilara Aydın
72K UP
Yazar 1 Ocak 2022 19 dk.

Her organizmanın kendine özgü bir vücut yapısı vardır. Kollar ve bacaklar gibi özel vücut yapıları genel görünüm açısından benzer olsa da (nihayetinde her ikisi de kas ve kemikten yapılmıştır), şekilleri ve detayları farklıdır. Bir embriyo büyürken, vücudun farklı bölümlerinde yapıların nasıl geliştiğini belirleyen, "homeotik genler" adı verilen özel bir gen grubunun yaptığı işler sayesinde, kollar ve bacaklar farklı şekilde gelişir.

Bu "homeotik genler"in en meşhur ve önemlilerinden olan HOX geni, birbirinden farklı organizmaların normal embriyolojik gelişmelerini tamamlayabilmesi için gereken bilgiyi kodlayan, yüksek organizasyonlu canlılarda vücut şekillenmesi, organların oluşumu ve bunların vücut planı içinde olmaları gereken yerde bulunabilmelerini sağlayan, düzenleyici işlevde bir gen ailesidir. HOX genleri ("Hox genleri" olarak da yazılır), diğer genlere bağlanan transkripsiyonel düzenleyici (DNA'dan RNA'ya genetik bilgi aktarımı) faktörleri kodlamakta ve böylelikle hücre gelişmesine önemli katkı sağlamaktadır.[1] Örneğin bir böceğin HOX genleri, o böceğin belli bir segmentinde hangi uzuvların oluşacağını (kol mu, anten mi, bacak mı, kanat mı, vb.) belirlemektedir.

106
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Sonya Demirboğa
Alıntıyı Ekleyen 3 gün önce
Vronski Anna'ya , kopardığı solmuş bir çiçeğe , onda artık onu koparmasının sebebi olan güzelliğini görmeden bakan bir insan gibi bakıyordu.
Kaynak: Anna Karenina
9.3/10
(4 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Анна Каренина
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
508K UP
Eseri Ekleyen 6 gün önce Film
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 14 Ağustos 2018 13 dk.

Schrödinger'in Kedisi, büyük fizikçi Erwin Schrödinger tarafından geliştirilmiş meşhur bir düşünce deneyidir. Schrödinger, bu düşünce deneyini Kopenhag Yorumu olarak bilinen ve modern fizikçilerin çoğu tarafından kabul edilip kullanılan bir kuantum mekaniği yorumuna tepki olarak geliştirmiştir.

Kopenhag Yorumu'na göre Evren'deki tüm temel parçacıklar, bir dalga fonksiyonu tarafından tanımlanan olasılıklar çerçevesinde belli bir hız ve konuma sahiptir. Yani atom etrafındaki bir elektron, aslında belirli bir noktada değildir; belirli bir olasılıkla belirli bir noktada ve hızda bulunur. Ancak biz, bunu kesin olarak bilemeyiz. Ta ki gözlem (ölçüm) yapana kadar. Heisenberg'in Belirsizlik Kuramı çerçevesinde, gözlem yapsak bile hız ve konumu aynı anda tespit edemeyiz; ancak en azından bir tanesini ölçmemiz mümkündür. Ancak nasıl olur da belirli olasılıklar çerçevesinde herhangi bir konumda ve hızda bulunabilecek olan bir elektron, gözlem yapıldığı anda belirli bir konuma veya hıza sahip olur? Eğer ki gözlem öncesinde bu elektronun pozisyonu ve hızı belirsiz ise, gözlem sonrasında bu pozisyon veya hızdan en azından 1 tanesi nasıl belirli hale geçer?

191
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Arda Küçükoğlu
İnceleyen10 27 Aralık
Alman teorik fizikçi Albert Einstein’in kaleme aldığı bu eser özel ve genel görelilik teorisini tüm olgusal ve kavramsal gerçekliği matematiksel olarak birer lise öğrencisinin oldukça iyi kavrayabileceği sadelikte ele almıştır. Kitapta başlıca konu başlıkları: özel görelilik kuramı, genel görelilik kuramı ve matematiksel ekler olmak üzere 3 konudan oluşmaktadır. İlk başlık altında lorentz dönüşümleri ve öklidyen geometri’yi kullanarak ayrıca aynı andalık kavramının gerçek anlamda aynı anda olmadığını çünkü ışığın yayılma yasasını denklemlerine eklediğinde aynı andalığın yalnızca duyusal yanılgıdan ibaret olduğunu anlatır. 2. Başlık altında ise gauss koordinatlar sistemindeki 3 boyutlu bir evrende eğik çizgilerin koordinat düzlemindeki ifadesi ile uzaydaki sistemler arasındaki bağdan ve bazı alan formüllerinden bahsedilir. Kütle-enerji arasındaki etkileşimden detaylıca bahsedilmiş, hiçbir kütleli cismin ışık hızına ulaşamayacağı konusunda denklemler okuyucuya sunulmuştur. En baştada üzerinde durduğum üzere lise matematik, fizik dersleri görmüş kişilerin rahatlıkla anlayabileceği düzeydedir. Kitabın önsözünde Albert Einstein’ın dediği gibi “ağaçlardan ormanın güzelliğinin görünmesini engellemeyi istemeyiz”
9.8/10
(92 Kişi)
Puan Ver
Özel ve Genel Görelilik
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
32
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mücahid Köse
Uyarlayan 10 Eylül 2021 16 dk.

Bu yüzyıl içinde insanlığın, tür olarak konuşmaya başladığımızdan bu yana benzeri görülmemiş, alet kullanımı ve tarım devrimi gibi büyük bir dönüşüm yaşayacağı öngörülmektedir. Bu deneyim "Teknolojik Tekillik", "Yapay Zeka Tekilliği", "Yapay Genel Zeka" veya "Zeka Patlaması" olarak bilinmektedir.

Bu kavramlar, teknolojik ilerleme ile hızlanan değişim ve bilgiyi işleme becerimizdeki artış sonucunda insanlığı kökten değiştirecek bir bilimsel devrimin yaşanacağı fikrine dayanmaktadır. Çeşitli biçimlerinde bu hipotez; teknolojinin yinelemeli doğası, bilgi işlemedeki ilerlemeler ve devrimsel yeniliklerin insan toplumlarında patlayıcı bir gelişmeye yol açtığı tarihi örneklere atıfta bulunur.

41
4
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ufuk Derin
Aktaran 11 saat önce 3 dk.

Kuzey Amerika’nın devasa tatlı su kütleleri olan Büyük Göller, yüzyıllardır hem gemilere hem de insanlara mezar oldu. Sayıların tam olarak bilinmesi mümkün olmasa da ancak tarihçiler 17. yüzyıldan bu yana yaklaşık 6.000 geminin battığını ve 25.000 ila 30.000 kişinin boğularak can verdiğini tahmin ediyor. Uzmanlar, bu belirsizliğe rağmen 8 Eylül 1860 tarihinde, Chicago’nun kuzeyinde Michigan Gölü üzerinde seyreden Lady Elgin isimli buharlı yolcu gemisinin başka bir gemiyle çarpıştığı, belgelenmiş en ölümcül gemi kazasını inceliyor. Olay sonucunda 300'den fazla kişi hayatını kaybetti. Bu olay, dönemin kültürel hafızasına derinlemesine kazındı halk şarkılarına ilham oldu.

Lady Elgin'in çürümeye yüz tutmuş enkazı Michigan Gölü'nde dağılmış halde yatarken şaşırtıcı derecede iyi korunmuş bir eser yeniden gün yüzüne çıktı. Böylece yaklaşık 165 yıl sonra, som altından yapılmış bir cep saati, bu vapurun kurbanlarından birinin ailesine geri dönmüş oldu.

0
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Altay Kenger
Seslendiren 7 Nisan 2020 8:09
Farklı kültürel birikimlerden gelen insanlar farklı mı düşünür? Farklı düşündükleri kanısı (kültürel görelilik) on yıllardır tabuydu. Bazı bilim insanlarına...
27
Zemheri ortancası (Bergenia crassifolia) özellikle Çin ve Sibirya’nın ormanlık ve dağlık bölgelerinde yetişen, yarım metreye kadar boylanabilen, her dem yeşil, otsu bir bitkidir.

Bitkinin İngilizce’deki yaygın adı “Pigsqueak” (domuz sesi) olarak bilinir; çünkü yaprakları parmaklar arasında ovuşturulduğunda domuz sesi gibi bir ses çıkarır.

📝 Gözlemi Yapan: Ebru Tuba Ölçücü

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Ufuk Derin
1 gün önce
Alman Kimyager Heinrich Otto Wieland, 4 Haziran 1877'de doğdu. 1901'de doktorasını tamamlayarak Münih Üniversitesi'nde çalışmaya başlayan Wieland, 1914'te doçent ve Münih Devlet Laboratuvarı Organik Bölümü müdürü olmuştur. Wieland, safra asitleri üzerine yaptığı araştırmalarla ise 1927 Nobel Kimya Ödülü'nü kazanmıştır.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat
Ayşegül Şenyiğit Özdil
Yazar 18 Şubat 2019 3 dk.

Sıkıcı bir filmin ortasında göz kapaklarınızın 1 veya 2 saniyeliğine kapandığı, başınızın önünüze düştüğü ve birdenbire sarsılarak kendinize geldiğiniz ve filmde az önce ne olup bittiği ile ilgili en ufak bir fikrinizin olmadığı o anları hiç yaşadınız mı? İşte o tatlı uykuya nasıl daldığınızı farketmediğiniz, tamamen normal olan ve yaklaşık 1 ila 15 saniye arasında gerçekleşen bu hafif uyku durumuna mikro uyku denmektedir.

Mikro uyku esnasında, bazı hallerde, gözleri açık durumda olsa bile kişi, bakışlarını belli bir noktaya sabitlemiş bir şekilde bakabilir ve çevreden gelen uyaranlara verdiği tepkinin süresinde düşüş olabilir. Ayrıca, uykuya dalıp gittiği anlarda etrafında ne olduğuna dair pek bir şey hatırlamayabilir.

188
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ali Beydili
Üye 4 gün önce Henüz cevap yok.
Klasik fizik, uzay ve zamanı bir bütün, sürekli ve pürüzsüz bir doku olarak tanımlar. Ancak kuantum fiziği, maddenin bile en küçük parçalara bölünebildiğini ve “atomik” bir yapıya sahip olduğunu ortaya koydu. Peki ya uzay-zamanın kendisi de, atom gibi minik “hücrelerden” oluşuyorsa? Eğer uzay-zamanı planck ölçeğinde kuantum hücrelerle örülmüş bir mozaik gibi hayal edebilirsek, bu yapı kara deliklerin merkezindeki sonsuz yoğunluğu yumuşatabilir mi? veya evrenin doğuşundaki "tekillik" sorununu aşabilir mi? Özetle kuantum mekaniğini ve genel göreliliği aynı zeminde birleştirebilir mi?
114 görüntülenme
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Eser
Yusuf Akyıldız
Eseri Ekleyen 1 Aralık 2021 Kitap
10.0/10
(157 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : A Brief History of Time
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close