Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
İnceleme
Halis Gönül
İnceleyen10 5 gün önce
Başyapıt...
Film
9.8/10
(85 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : The Godfather
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
8
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Söz
Fazilet Toros
Alıntıyı Ekleyen 5 gün önce
Zamanların zihniyeti dediğiniz şey gerçekte, insanların o zamanları iyi yansıtan kendi ruhudur. İnsanlar ilk bakışta sizden kaçarlar. Kuklanın ağzına yakışacak olan şey, tuhaf ahlaki vecizelerle süslü bir komedi, bir tuluatçılık, bir saray meddahlığından ibarettir.
Kaynak: Faust
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 5 Eylül 2014 2 dk.

North Carolina State University'den lisans öğrencileri Rohypnol veya GHB gibi yaygın "tecavüz haplarını" tespit edebilecek bir oje üzerinde çalışıyorlar. Bu ojenin, söz konusu kimyasalların varlığı durumunda renk değiştirerek kadınları uyarması hedefleniyor. Undercover Colors (Gizli Renkler) başlıklı Facebook sayfalarında şöyle söylüyorlar:

Drinksafe Technologies firması daha önceden üzerine bir damla içki döküldüğünde renk değiştiren bir bardak altlığından on milyonlarcasını dünyanın dört bir yanına dağıtmıştı. Bu şekilde bir oje üretmek, kartondan bir cisim üretmeye kıyasla teknik olarak daha zor bir iş olsa da, daha gizli olması açısından avantaj sağlıyor. Çünkü kadınlar, içkilerine ilaç atıldığından şüphelendiklerini karşılarındakilere belli etmek istemeyebilirler. Fakat bu ürünün bir oje şeklinde sunulması henüz mümkün olmadı ve ne zaman piyasaya sürüleceği belli değil.

30
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İrem Öznur Kılıç
Seslendiren 30 Nisan 2022 6:56
Kelebek etkisi, en basit tanımla, bir sistemin başlangıç verilerinde küçük değişiklikler yapıldığında öngörülemez ve büyük sonuçların doğabilmesidir.Kelebek...
Bionluk Logo sponsorluğunda seslendirildi.
78
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

NGC 6888: Hilal Bulutsusu

Hilal Bulutsusu olarak da bilinen NGC 6888 parlak ve yüksek kütleli merkezi yıldızından rüzgarlarla saçılan yaklaşık 25 ışık yılı genişliğe sahiptir. Üçlü astro-görüntücülerden oluşan bir ekip (Joe, Glenn, Russell) kozmik balonun bu keskin portresini yarattı. Üçlünün teleskobik işbirliği, hidrojen ve oksijen atomlarının ışığını izole eden 30 saatten fazla dar bant görüntü verisi topladı. Oksijen atomları, ayrıntılı kıvrımları ve filamentleri kaplıyor gibi görünen mavi-yeşil tonu üretmektedir. NGC 6888’in bulutsunun içerisinde görülebilen merkezi yıldızı, Worf-Rayet yıldızı (WR 136) olarak sınıflandırılmıştır. Yıldız, dış kabuğunu her 10.000 yılda bir Güneş’in kütlesine eşdeğer miktarda saçan kuvvetli bır yıldız rüzgarıyla atmaktadır. Bulutsunun karmaşık yapıları, muhtemelen bu kuvvetli rüzgarın daha erken bir aşamada atılan malzeme ile etkileşiminin sonucudur. Yakıtını müthiş bir hızda yakan ve ömrünün sonuna doğru ilerleyen bu yıldız, sonunda muhteşem bir süpernova olarak patlamalıdır. Bulutsu bakımından zengin takımyıldız Kuğu’da bulunan NGC 6888, yaklaşık 5.000 ışık yılı uzaktadır.

17 Haziran 2021 Günün Astronomi Fotoğrafı (NASA APOD)

📸 Kaynaklar ve Katkıda Bulunanlar:
Görsel Kaynağı & Telif Hakkı: Joe Navara, Glenn Clouder, Russell Discombe
Çeviren: Ege Can Karanfil
Çeviri Editörü: Eda Alparslan

🔗 Tüm APOD içeriklerini görmek için:
https://evrimagaci.org/apod
Ufuk Derin
1 gün önce
İskoç gökbilimci Williamina Paton Stevens Fleming 15 Mayıs 1857'de doğdu. Harvard Gözlemevi'nde yıldız spektrumlarının sınıflandırılması projesinde yer aldı; on binlerce yıldız, 59 gaz bulutsusu ve 310 değişken yıldız katalogladı. 1888'de Atbaşı Nebulası'nın keşfini gerçekleştirdi. Dönemin cinsiyet engellerine rağmen Harvard'ın resmi kadrosuna kabul edilen ilk kadın astronom oldu.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ahmet Uğur Avcı
Yazar 3 gün önce 9 dk.

Aile içi sorunlar, ekonomik zorluklar, salgın hastalıklar, doğal afetler, toplumsal travmalar, okul ya da iş hayatındaki baskılar… Stres kaynakları hayatımızın her döneminde bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu zihinsel yük göz ardı edilmemeli; çünkü stres ister akut (hızlı ilerleyen veya kısa süreli), ister kronik (uzun süreli veya süreğen) olsun kalbimiz üzerinde önemli bir baskı oluşturuyor. Söz konusu baskı, özellikle risk altındaki kişiler için, kalp krizini (akut miyokard enfarktüsü) bile tetikleyebilecek kadar ciddi sonuçlar doğurabilir!

Stres birçok farklı yoldan kalp-damar (kardiyovasküler) sistemi sağlığını etkiler. Uzun vadede, halk arasında "damar sertliği" olarak bilinen, damarların daralıp tıkanmasına yol açan ateroskleroz gelişiminde rol oynar. Bu da zamanla koroner arter hastalıkları gibi ciddi rahatsızlıkların temelini oluşturur. Akut dönemde ise daha dramatik etkiler ortaya çıkabilir. Özellikle hali hazırda koroner arter hastalığı bulunan kişilerde, strese bağlı gelişen ani bir elektrofizyolojik sapma, ani kalp durmasına kadar varabilecek trajik sonuçlara neden olabilir. Bilimsel çalışmalar depremler, terör olayları ve hatta futbol maçlarının bile ani kardiyak olayları tetikleyebileceğini göstermektedir.

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İstanbul Üniversitesi Matematik Kulübü
Etkinliği Ekleyen 2 hafta önce İstanbulÜcretsiz23 Mayıs
Öğrenci Matematik Çalıştayı XI
23 Mayıs 2025 10:00 tarihinden 23 Mayıs 2025 16:00 tarihine kadar.

İstanbul Üniversitesi Matematik Kulübü olarak bu yıl Matematik Çalıştayımızın 11. 'sini düzenliyoruz.

Etkinliğimiz; matematik bölümünden mezun olmuş, farklı alanlarda kendini geliştirmiş, kariyer hedeflerimize ilham verecek isimleri bir araya getirecek.

Konuşmacılarımızın bilgi ve deneyimlerinden yararlanmak istersen aşağıdaki formu doldur, etkinlik gününde aramızda yerini al.

Katılım formu;

https://forms.gle/b4dLBBKKKeLodRQ18

Daha detaylı bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.https://www.instagram.com/iumatematik/

Devamını Göster
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ömer Can Mutlu
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, İzmir
Yetişkin Dişi.
Tarih: 6 Mart 2025
Enlem: 38.4592827561
Boylam: 27.2038617065
Dış bağlantılar: https://www.inaturalist.org/observations/264343027
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnci Şardağ
Yazar 24 Ocak 2021 9 dk.

Evrilebilirlik (ya da evrimleşebilirlik), en basit tanımıyla doğal seçilimin etkili olduğu bir evrim sistemi içerisinde, bir canlının kalıtsal fenotipik varyasyonlar geliştirme kapasitesidir. Daha detaylı açıklamak gerekirse evrilebilirlik; tür içerisindeki bir popülasyonun genetik çeşitlilik oluşturma yeteneğinden öte, doğal seçilimin etkili olduğu bir evrim sistemi içinde uyumsal yani adaptasyon sağlayan genetik çeşitlilik oluşturma yeteneğidir. Burada uyumsal veya adaptasyon sağlayan genetik çeşitlilik oluşturma yeteneğinden kasıt, popülasyonun yararına olacak çeşitliliğin kazanılmasıdır

Aynı zamanda evrilebilirlik; evrimsel sürece hücre biyolojisi, gelişim biyolojisi ve moleküler biyoloji gözünden modern bir bakış olarak da düşünülebilir. Darwin’in evrim teorisinin de yansıttığı gibi evrim; oldukça başarılı işleyen, bir o kadar da yaratıcı ve doğal ilkelerin ürünü olan bir süreçtir. Evrim kuramının tam olarak anlaşılması ve eksikliklerinin giderilebilmesi için evrilebilirlik kelimesinin de doğru bir şekilde anlaşılması gerekir. Bunun için öncelikli olarak Darwin’in evrim teorisi fikrine biraz daha yakından göz atalım.

99
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ekin Baran Sunar
Bilim meraklısı. 27 Temmuz 2019 Sen de Cevap Ver

Merhaba,

Bu konuyu açıklayabilmek için "zaman oku" fenomeninden biraz bahsetmek gerekiyor çünkü sorunun kapsadığı diğer bir soru ise "Neden zaman tek yönde ilerliyor?" ki temelde doğru soru da budur, çünkü en nihayetinde olay, zamanın neden geçmişe akmadığını göstermek oluyor.

Zamanın oku kavramının, entropi ile çok derin bir bağlantısı vardır. Entropi, özetle şunu söyler: bir şey düzenden düzensizliğe veya az düzenli bir hâlden daha düzensiz bir hâle gitme eğilimindedir. Daha teknik detayıyla, termodinamiğin ikinci yasası; düzensizliğin ölçütü (ki aslında bu durum, onu "bilgi"nin de ölçütü yapıyor), izole bir sistemde azalmaz. Bu yüzden ısı, daima sıcaktan soğuğa doğru akar; fakat neden ters yönde akmadığını açıklar. Böylelikle, genel entropi artar. Bir camı kırmak kolaydır, lâkin tekrar bir araya getirmek çok zordur. Bu yasa, fiziksel gerçekliğimizin öyle temelindedir ki, kimi fizikçiler onun, zamanın görünür akışından sorumlu olduğuna inanır.

Tüm Reklamları Kapat

Peki zamanın okunun entropi ile ne ilgisi var? İlgisi var çünkü zamanın ileriye gitti bir evrende entropi daima artacağı için düzenden düzensizliğe geçişte, zamanın doğası hakkında da fikir verir. Teorik olarak, eğer, yere düşüp kırılan bir camın, her bir atomuna, çarptığı yönün aksi yönde, zıt ama aynı büyüklükte bir kuvvet uygulanırsa, bu sefer düzensizlikten düzene doğru bir akış oluşacaktır; bu durum, olayın sondan başa doğru gitmesine neden olarak camın kırılmadan önceki konumuna ulaşmasını sağlayacaktır. Bu, aynı zamanda, daha düşük bir entropi düzeyine ulaşılacak demektir. Dolayısıyla, böyle bir etki, zaman oklarını tersine çevirmiş olacak; yani geçmişi gösterecek. Yani, düzenler arası geçiş durumuna göre, zamanın oku, geçmiş ve gelecek hattında yön alır; düşük entropi düzeyine doğru gittikçe, zaman, geri akıyormuş izlenimi oluşur. Gerçekten de eğer bir şekilde bütün işlemi, mevcut düzenden(düzensiz) daha düzenli (daha az düzensiz) hâle çevirecek bir yol olursa, klasik mantık çerçevesinde düşünecek olursak, zamanın oku geçmişi göstermeye ve neden zaman ileriye akmıyor sorusunu sormaya başlayacağız bu sefer. Elbette, beyin bu duruma göre evrilmişse, bunun hiç farkına varmamak da mümkün.

Klasik mantık dedim, çünkü işin içine farklı dinamikler girmeye başlayınca, doğal olarak işin başka boyutlarının da olabileceği durumlar gelişiyor. Belgeselde, Brian Greene'in, bu durumu tersine çevirmenin mümkün olabileceğini izah etmesinin sebebini açıklıyor aslında; fakat doğrudan değil, daha çok yine evrenin kendi dinamikleri çerçevesinde anlatıyor. Yani, kuantum boyutu. Ben ise burada, kendisinin anlatımından ziyade, yapılan çalışmalara değinerek konuyu anlatmaya çalışacağım.

Şimdi biraz daha detaya inelim:

Kuantum sistemleri, her zamanki gibi, çiğnenemez gibi görünen kurallara kafa karıştırıcı istisnalar katmanını bir yolunu buluyor. Fizikçilerden oluşan bir araştırma grubu, ısının, soğuk bir kuantum nesnesinden sıcak bir kuantum nesnesine kendiliğinden akmasını sağladı. Yapılan deney, yeni yeni büyüyen kuantum termodinamiği alanında bilgi, entropi ve enerji arasındaki yakın ilişkileri vurgulamakta ciddi başarı sağladı.

Tüm Reklamları Kapat

Araştırmacılar deneyde, bir karbon, bir hidrojen ve üç klor atomundan oluşan bir molekülü (kloroform) kullandılar. Ardından, karbon ve hidrojen atomu çekirdeklerinden oluşan iki kuantum parçacığının veya "kübit"inin nükleer spinlerini sıralamak için manyetik bir alan oluşturuldu; bu da çekirdeklerin bağlanmasına veya birbirleriyle ilişkili olmasına neden olarak, onları, tek ve ayrılmaz bir bütün hâlinde iki kübitli kuantum durumuna dönüştürdü. Bu ilişkiler, gizemli bir davranışın oluşmasını mümkün kılıyor.

Entropinin, başta belirttiğim özelliğine ek olarak; genel anlamda entropi, bir sistemin içinde olabileceği farklı konfigürasyonların sayısıdır. Klasik bir sistemde, bir sistemin entropisi, tek tek parçalarının entropileri toplamına eşittir.

Kuantum dünyasında ise bağlaşıklık (korelasyon) entropiyi etkiler. İşte Brian Green bu noktaları anlatmak istemişti bir yandan; fakat içerik derinleştikçe kafa karışıklığının artması da olası olduğu için, bunu önüne geçmek adına daha sade bir anlatım yolu izliyor. Konumuza dönelim:

İki kübitli bir sistemde, olası dört durum vardır; bunlar 00, 01, 10, 11 şeklindedir ve sistemin entropisi bu durumlardan her birinde bulunma olasılığı ile tanımlanır. Araştırmacılar, tekil kübitlerin entropisini, korelasyondaki sistemin entropisi ile kıyaslayarak korelasyon miktarını ölçebilir.

Ekip, kuvvetli bir şekilde korelasyonda olan iki parçacıkla başlıyor. Deney ilerledikçe, parçacıklar kademeli olarak bağlantılarını koparıyor ve korelasyon zayıflıyor. Bu da tekil entropilerin toplamının azaldığı anlamına geliyor. Eğer toplam entropi, korelasyonda olmayan sıradan bir sistemde aniden azalırsa, bu durum termodinamiğin ikinci yasasını ihlâl eder; fakat burada, araştırmacılar, korelasyonu hesaba katıyorlar. Korelasyonun zayıflaması, ısının soğuk cisimden sıcak cisme doğru akmasına benzer. Soğuk kübit daha da soğuk hâle gelir, sıcak olan ise daha da sıcak hâle gelir. Diğer bir deyişle, ısı soğuktan sıcağa doğru akar. Bu, "korelasyonlar ile entropi arasındaki takas" nedeniyle meydana gelir.

İşlem, en azından bu kapalı sistem içerisinde, zamanın okunu tersine çeviriyor. Zamanın termodinamik oku, kapalı bir sistemde entropinin sadece artacağı veya sabit kalacağı ama asla azalmayacağı görüşüne dayandığını belirtmiştik başta. Eğer laboratuvarda, entropinin azaldığı kapalı bir sistem oluşursa, sistem içerisindeki zamanın oku ters yönü göstermelidir.

Sonuçlar, zamanın okunun mutlak bir konsept olmadığını, başlangıç koşullarının seçimine sıkı sıkıya bağlı olduğunu gösteriyor. yani görecelidir. Bu etki daha önce öngörülmüştü (neden mümkün olabileceği üzerine yine belgeseli hatırlayalım), ancak ilk defa fiziksel bir sistemde zamanın tersine çevrilmesi gerçekleştirildi.

Öte yandan, bu araştırmanın daha öncesinde başka bir çalışmada, araştırmacılar zamanın oklu ile yine oynamıştı (kaynak olarak paylaşacağım). Physical Review Latters'da yayınlanan çalışmada, su dalgalarının kaynağa doğru geri gitmesi sağlanmış, yani dalganın matematiksel zaman tanımı tersine çevrilmişti. Bir başka ekip ise, meşhur bir kuantum nokta kulanarak, zaman okunun yönünü ayırt etmeye yarayan bir formül geliştirmeyi başardılar (kaynak olarak paylaşacağım).

Bunların dışında, konuya bir de parçacık fiziği gözünden bakalım:

Kuantum fiziği, termodinamiği görelilikle birleştirerek termodinamik yasaların nasıl çalıştığını Heisenberg'in belirsizlik ilkesiyle gösteriyor; parçacık etkileşimleri enformasyona bağlı olmayan rastlantısal olaylardır. Elbette, buna karşın, bir parçacığın nasıl davranacağına dair olasılıkları önceden kestirebiliyoruz artık; aksi, ciddi bir sorun olurdu.

Tüm Reklamları Kapat

Atomların, madde ve enerji davranışlarının rastlantısal olmaması, neden-sonuç ilişkisini beraberinde getirir. Bu özellikten yararlanan Joan Vaccaro, kuantum fiziği sayesinde zamanın neden ileri aktığını gösterdi.

Vaccaro, bazı atomaltı parçacıkların bozunarak başka bir parçacığa dönüşme sürecini inceledi ve bu sürecin, zamanda asimetrik olduğunu buldu. Çalışmasında faydalandığı K ve B mezonları(başka bir faktörde, bozon), zaman geleceğe aktığında farklı şekilde bozunuyordu ve evrende zaman geçmişe aksaydı, daha farklı şekilde bozunacaktı. Bu çalışma sayesinde, Heisenberg'in belirsizlik ilkesi ile termodinamik yasaların nasıl çalıştığını teorik olarak gösterilmiş oldu. Kuantum dünyasında, ilk kez zamanın ileriye aktığını göstererek, zaman okunu kanıtlayan parçacık bozunması süreçlerini gözlemlenebilir kılması ise bu çalışmayı özel kılıyor ki önemli bir adım olarak görülüyor.

Peki nedir bu mezonlar, bozonlar kısaca açıklayalım:

Tüm Reklamları Kapat

Mezon bir Hadron türüdür ve tamsayılı dönüşe sahip kuarklardan (ve / veya anti kuarklardan) oluşan ve dolayısıyla spin-istatistik teoremine uygun olarak bir Bozon olarak sınıflandırılan bir kompozit parçacıktır, temel değildir.

Bozon ise, değişim dalgası fonksiyonu ve tamsayı dönüşü altında simetrik bir parçacıktır (diğeri, değişim ve yarı tamsayılı dönüşler altında simetrik olmayan bir anti-dalga fonksiyonuna sahip bir Fermiyondur). Ayrıca, dönmelerinin olup olmadığına bağlı olarak, skaler veya vektör bozonlar olarak sınıflandırılır (dönmeleri durumunda integral dahilinde olmaları gerekir).

K mezonları veya kaonlar, bir kuark ile bir yukarı veya aşağı kuarkın güçlü nükleer kuvvet ile birleşmesiyle oluşur. Ancak, koanlar, geçici parçacıklardır ve kuantum fiziğindeki belirsizlikler sebebiyle bozunup başka parçacıklara dönüşürler.

B mezonlar da bir alt kuark ile bir yukarı kuark, aşağı kuark, acayip kuark veya tılsım kuarkın (bunlar kuark sınıflarıdır) geçici olarak birleşmesiyle oluşur. Bunlar da zamanla bozuluyor. Ayrıca, kuarkların kararlı birleşim formları da mevcut ki bunlara proton ile nötron diyoruz. Proton ve nötron da bildiğimiz üzere atom çekirdeklerini (böylelikle elementleri) oluşturuyorlar. Bu yüzden, bazı kuark çiftlerinin zamana göre asimetrik olması, zamanın oku adına, zamanın ileriye akması için iyi bir kanıt oluşturuyor.

Tüm Reklamları Kapat

Yani, uzayda hareket eden nesnelerin yapılarında oluşan değişiklik, geçmişe gittiğinde de devam eder ve sebebi nesneyi oluşturan atomların (ki her durumda titreyerek yer değiştirir) zamanda değil ama uzayda yer değiştirmiş olmasıdır. Bu ilkeden yola çıkan Vaccaro, çalışmasında, kuantum fiziğini, hem görelilik hem de termodinamik yasalarıyla birleştirip zamanın ileriye aktığını ortaya koymuştur.

Bu çalışmanın en önemli yanlarından birisi de mevcut koşullar gereği, zamanın, geçmişe akması için temel bir fiziksel engel olmadığı anlamına gelmesidir. Böyle bir engel olsaydı, fizik yasaları geçmişte farklı olması beklenirdi. Dolayısıyla, yine bu durum, yaşadığımız evrendeki atomaltı parçacıkların kendine has yapılarının, etkileşimlerinin, zamanın ileriye akmasına sebep olduğunu gösteriyor. Yani, zaman okunun evrendeki temel bir özellik değil de parçacıkların davranışları sonucu ortaya çıkan bir çatı kavram olduğunu da anlamış oluyoruz. Aynı, sebepten dolayı zamanın geriye aktığı evrenler de olabilir. Vaccaro'nun vurguladığı şey; evren büyük patlamayla sınırlı kalmadı, genişlemeden bu yana uzayın uzay olma özelliği değişmedi, ancak zaman hep ileri akıyor ve sadece tek bir oku olabilir. Zamanın tersine çevrilmesi (T) simetrisi ihlâli, içinde bulunduğumuz evreni, geleceğe doğru zorlamakta.

Görüldüğü üzere, çalkantılı kuantum dünyasındaki yansımaların sebebiyleçalışmaların içerikleri de etkileri de keskin oluyor. Elbette, nihayi sonuç henüz net değil; araştırmacılar hâlâ bu konuyu incelemeye devam ediyor; hatta anti-madde ve karanlık enerji üzerine de eğilinmiş durumda. Bakalım, zaman ne gösterecek :)

208 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Quantamagazine. (27 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 27 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
  2. Yazar Yok. Phys.org. (27 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 27 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
  3. Yazar Yok. Arxiv. (27 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 27 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
  4. Yazar Yok. Aps Physics. (27 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 27 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
  5. Yazar Yok. The Royal Society. (27 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 27 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
Bu cevabın içeriği ve doğruluğu, Evrim Ağacı editörleri tarafından kontrol edilmiş ve onaylanmıştır.
5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Ece Müker
Ece Müker
502K UP
Eseri Ekleyen 1 gün önce Film
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Uğur Demir
Üye 25 Ağustos 2019 1 Cevap
Pekmez ile süt ürünlerinin (süt, peynir, yoğurt vs.) birlikte tüketilmesi durumunda kalsiyum ve demir yüklü besin maddelerinin vücuda bir katkı sağlamadan vücuttan atıldığını duydum. Bu duyum-bilgi doğru mudur?
8,369 görüntülenme
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Discord
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close