Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 10 Mart 2015 2 dk.

Son birkaç on yıldır Afrika konusunda birçok farklı kurum ve kuruluşun çalışmaları tüm hızıyla sürüyor. Dünya'nın adeta "öksüz bırakılmış" ve "sömürülmüş" kıtası olan Afrika, tüm Dünya genelini etkileyebilecek kadar yüksek bir nüfusa sahip. Toplamda yaklaşık 31 milyon kilometre kare alan kaplayarak Dünya'nın tüm karalarının %20.3'üne denk gelen bu kıtada an itibariyle Afrika'da yaşayan insanların sayısı 1.11 milyar civarında!

Ancak ne yazık ki sayısız hastalık, felaket, bela da bu kıtanın başına üşüşmüş halde. İşte bu nedenle uluslararası yardım vakıflarının çalışmaları çok büyük önem arz ediyor. Biz insanlar, birlikte varız. Bu nedenle kaynaklarımızı düzgün bir şekilde dağıtarak bir tür bazında ilerleyişimizi sürdürmeliyiz.

12
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Barış Dallı
Barış Dallı
89.8K UP
Yazar 20 Mart 2014 3 dk.

Mutasyonlar, evrimsel biyolojinin ve moleküler biyolojinin en ilginç çalışma sahalarından birisidir ve bu konunun detaylarına ne kadar çok inilirse, ilginçlikler de o derecede artmaktadır. Örneğin canlılarda meydana gelen ve sabitlenen mutasyonların ezici bir çoğunluğunun etkisiz olduğunu, geriye kalan ufak kısmın ani etkili zararlı veya ani etkili yararlı olduğunu biliyoruz (her ne kadar halk arasında "mutasyonlar her zaman zararlıdır" gibi tamamen hatalı bir görüş yaygın olsa da). Fakat mutasyonların ve genlerin acayipliği, mutasyonlarla ilgili bahsettiğimiz "nötral-zararlı-yararlı" ilişkisini bile farklı boyutlara sokabilmektedir. Bunu bir örnekle izah edelim:

Mutasyonların organizma üzerindeki etkilerinin incelendiği bir çalışmada E. coli ve Pseudomonas bakterilerinin IMDH enzimleri yapay mutasyonlar üretilerek karşılaştırıldı. İki bakterinin enzimi arasında 168 noktada fark olduğu tespit edildi. Enzimin E. coli versiyonuyla oynanarak 168 tane tek-mutasyon yaratıldı. Bu mutasyonların her birisi ilgili konumdaki Pseudomonas amino asidiyle değiştirildi. 168 tek aminoasit-mutantı E. coli enziminin 104 tanesinde hiçbir aktivite değişimi gözlemlenmedi. Bu 104 mutasyon nötrale (etkisize) yakın özellikteydi. Geri kalan 63 tanesindeyse ise enzimin aktivite kaybına uğradığı gözlemlendi. Zarar veren bu 63 mutasyonun etkileri birbirine eklendiğinde enzimin kesinlikle bozulması gerekiyordu. Ancak bu 63 noktada farklı olan Pseudomonas enzimi rahatlıkla çalışıyordu! Nasıl olur da zarar verici olduğundan emin olduğumuz mutasyonlar canlının faaliyetleri üzerinde sıkıntı yaratmaz ve canlı normal şekilde yaşayabilir?

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Elif Karakoç
Elif Karakoç
98.5K UP
Yazar 5 Temmuz 2022 8 dk.

Vervet maymunları (Chlorocebus pygerythrus), uzun kuyruklara sahip bir primat türüdür. Dişilerde kuyruk uzunluğu 50-65 cm iken erkeklerde ise 60-75 cm'dir. Yetişkin bir erkek vervet maymunu, 100-130 cm uzunluğunda ve 4-8 kg ağırlığındayken yetişkin dişi, 95-110 cm uzunluğunda ve 3,5-5 kg aralığındadır. Genellikle ağaçlarda uyurlar fakat beslenmek ve sosyal amaçlar için yerde de zaman geçirirler. İki ayak üzerinde durabilirler. Özellikle bir şeye dikkat kesildiklerinde veya tımarlanırken iki ayak üzerinde durdukları görülebilir. Yetişkin vervet erkekleri, oldukça dikkat çekici, turkuaz renkte genitallere sahiptirler. Ortalama 15-20 yıl yaşarlar.

Vervet maymunları (Chlorocebus pygerythrus), "yeşil maymun" anlamına gelen Chlorocebus cinsinin altında yer alan bir eski dünya maymun türüdür. Bununla birlikte altı türe ayrılan Chlorocebus cinsinin tamamı da (Chlorocebus aethiops, Chlorocebus cynosuros, Chlorocebus djamdjamensis, Chlorocebus sabaeus ve Chlorocebus pygerythrus), genel olarak "vervet" olarak da adlandırılmaktadır. Türün konumu tartışmalı olduğundan bazı yerlerde, Cercopithecus pygerythrus olarak sınıflandırıldığı da görülmektedir.

54
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasin Erkmen
Yasin Erkmen
75.8K UP
Çeviren 4 gün önce 10 dk.

Bir akademisyenin hayatına yön veren ve onu biçimlendiren sayısız kitap arasından yalnızca beşini nasıl seçmeli? Bu işe giriştiğimde, seçtiğim kitapların iki ortak özelliğe sahip olduğunu fark ettim. İlk olarak bunlar farklı nedenlerle yeniden ve yeniden başvurduğum metinlerdi. Başlangıçta belirli bir biçimde okuyup anlamıştım ancak daha sonra, yeni bir araştırma bağlamında, yarı hatırladığım bir fikri yeniden keşfetmek için bu kitaplara geri döndüm. İkinci olarak bu kitaplar kendi türlerinin örnek niteliğindeki temsilcileriydi, benzerleri arasından kaçınılmaz biçimde öne çıkmışlardı.

Collingwood'un An Autobiography (1939) ve ayrıca The Idea of History (1946) adlı eserlerini okumam üzerimde çok güçlü bir etki bıraktı çünkü bundan çok daha önce, etkilenmeye fazlasıyal açık bir yaşta A. J. Ayer'in Language, Truth and Logic (1936) adlı kitabını okumuş ve kariyerime Peter Haggett'in (1965) etkisiyle, coğrafya ve arkeolojideki niceliksel ve istatiksel devrimlerden -özellikle de David Clarke'ın Analytical Archaeologhy (1968) adlı eserinden- etkilenerek başlamıştım.

10
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
D. Arslangilay
D. Arslangilay
61.0K UP
Yaşıyorum 6 gün önce Sen de Cevap Ver

Kendini sanat ve edebiyat alanalrında geliştirmek istiyorsan ve yapmak istediğin şey sadece bir şey üretmek değilse ve/veya tükettiğin salt medya sana zevk vermiyorsa da şu işinin piri gibi duran adamlar gibi olmanın seni tatmin edeceğini düşünüyorsan adım adım giderek alt yapı oluşturmalısın. Mesela, edebiyat için önce hem okuma hızını geliştirecek temel eserler hem de okul çağında normalde okutulan veya okutulabilen basit eserleri bitirmen lazım. Bitirmen derken bütün kitapları okuyamazsın elbet ama hani halihazırda okuduğun belirli klasikler vs. olmalı. Onun dışında bazı yayın evlerinin bazı çevirileri bir yere bir gönderme, atıf veya alıntı olduğunda sayfa altında açıklamasını veriyor, bu tarz baskıalrı tercih edebilirsin. Belirli bir okuma kabiliyeti ve bilgi birikimin olduktan sonra daha ağır (hem edebi dil, hem uzunluk, hem de içerik oalrak) kitaplara geçebilir ve anlayabilirsin. Ayrıca daha spesifik alanalrda kitap okumak istiyorsan, mesela felsefe, ona göre öncülleri okuman, kelimeleri öğrenmen felsefi akımlara hakim olman lazım. Mesela hiç yunan felsefesi okumadan Nietzsche okursan adam sokrates hakkında konuşurken (eğer baskı açıklamalı değilse) foğal oalrak hiçbir şey anlamayacaksın, yahut Camus'nün kitaplarının çoğu can yayınlarınca anadildeki edebi ve terimsel ağırlığı taşıyacak şekilde çevrilmiş, anadilinde okurken bile felsefi terimlere ve bellirli alanlarda hala kullanılan eskimiş kelimelere hakim değilsen sözlüksüz okuman zor olabilir. Evet, geçelim saant konusuna. Sanatın tüm bölümlerine değinmek istesek sabaha kadar yazar ama sonuç kısmına gelmeyi başaramayız. O yüzden en popüler sanat dalları olan müzik ve resme değineceğim sadece. Müziğin bir dinleme sırası veya anlamlandırmak için yapman gereken ekstra bir şey yok, çoğu insan sadece dinler ve bundan zevk alır. Fakat yine de klasik müzikteki akımlar müziğin kendisi, teorisi, nasıl ses bütünlükleri oluşturulduğu ilgini çekebilir, güzel ama biraz uzun bir konudur. İlk başta parça isimelrine baktığında anlamsız gibi görünen harf, rakam ve semboller göreceksin ama üzerine çalışırsan her şey anlamlılaşmaya başlayacak, hatta imkanın varsa sen de piyano gibi temel enstrümanla kendi müziğini üretebilirsin. Daha modern sayılabilecek sözlü rock, pop, blues gibi müzikler için de yine müziğini inceleyebilirsin ama o biraz daha karmaşık ve hobi olarak uğraşılacak bir şey değil bence. Gruplara, tarzlara ve sanatçılara hakim olup kronolojik olarak dinleyerek müzik türlerinin gelişimini anlayabilirsin, elbet ki bir fazı daah çok sevip onu daha çok dinlemeye başlarsın ama her dönemin meşhur rock gruplarının önemli albümlerini dinlemişsen hem bir şarkı duyunca muhtemelen tanırsın hem de kendi zevkin olur (bir de bazı modern rapçilerin göndermelerini anlayabilirsin). Görsel sasnatlar için de sanatçılara, akımlara, çizim tekniklerine temel düzeyde de olsa çalışıp ne olduklarını bilmen, her şeyden önce buna ilgi duyman lazım. Daha sonra daha imgesel şeylerin anlam ve yorumlarını öğrenebilir kendini geliştirebilirsin. Modern sanatsa bir kısmı tamamen zırvalıktan ibaret olan, kalanı zannımca gereksiz soyut ve kompleks olan, çoğu insanın hayranlık duyduğu (sanıyorum ki sadece ne olduğunu anlamaya akılları ermediği için çok manyak bir şeyler gördükelrini zannediyorlar), özel bir eğitim almadan hiçbir şey anlayamayacağın eserlerden oluşuyor. O konuda yorum yapamam, şahsen benim de hiçbir fikrim yok çünkü nasıl öğrenilir, nasıl yorumlanır vs. Ama umurumda da değil, ilgimi çeken bir alan olmadığı için çok üzerine düşmedim ama modernist ve postmodernist edebi eserler güzeldir, onları okumanı tavsiye ederim. Müzikle ilgili biri 25 grup içeren ve spotify dinlenmeleri baz alınmış daha modern bir liste ile 100 maddelik zamanının en iyileri olmuş rock/metal ve pop tarzlarındaki en bilindik grupların listesini bırakıyorum.[1] [2] Yazıda değinmedik ama bence bu da bir sanat, filmler için de LOTR, Godfather gib itüründe başyapıt filmlere öncelik vermeni ve eğer dizi izleyebiliyorsan onlarla da biraz ilgilenmeni tavsiye ederim ama ben kendim pek dizi izlemediğim için tavsiye veremeyeceğim. Kitaplar için ünlü dünya klasiklerini ve ayrıca daha çok Türk eserlerini içeren ayrı lsiteler bırakıyorum, listelerdeki eksiklerini tamamlamanı öneririm, çok uzun kitaplar gözünü korkutursa okumaktan vazgeçmek yerine onları şimdilik atlayıp diğerlerine odaklan bence. Çok temel dünya klasikelrinden sonra da daha çok anadili Türkçe olan kitapalra odaklanmanı tavsiye ederim.[3] [4] Türkçe için güzel bulduğum bir listeyi ekledim ama tabii ki bunlarsız da olur, eğer ilgini çeken başka ktiaplar varsa durma, önemli olan okumak, bunlara da bir gün sıra gelir. Bol şans diliyorum, sürecin çok zaman alacağını unutmayın, bir gecede, bir ayda entellektüel olamadım, olmuyor bende diyip çalışmayı bırakmayın.

Kaynaklar

  1. IMDb. The 100 Greatest Pop/Rock Bands. Alındığı Tarih: 15 Kasım 2025. Alındığı Yer: IMDb | Arşiv Bağlantısı
  2. T. Metalverse. The 25 Most Popular Rock Bands In 2025(According To Spotify). (14 Mayıs 2024). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2025. Alındığı Yer: The Metalverse | Arşiv Bağlantısı
  3. Gezimanya. Mutlaka Okumanız Gereken Dünya Klasikleri. (3 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2025. Alındığı Yer: Gezimanya | Arşiv Bağlantısı
  4. T. Bayram. Türk Edebiyatının Mutlaka Okunması Gereken En Etkili 25 Romanı. (26 Mayıs 2015). Alındığı Tarih: 15 Kasım 2025. Alındığı Yer: Onedio | Arşiv Bağlantısı
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Burak Albayrak
Burak Albayrak
355.6K UP
Ekleyen 29 Haziran 2022 38 dk.

Turner Sendromu, insanlarda biyolojik olarak dişi cinsiyetini belirleyen XX kromozom çiftinden 1 adet X kromozomunun silinmesiyle oluşan, dolayısıyla 45+X0 karyotipiyle karakterize edilen ve kadınlarda gelişimi etkileyen kromozomal bir durumdur. Sendromunun en yaygın özelliği boy kısalığıdır ve yaklaşık 5 yaşında kendini gösterir. Ayrıca, yumurtalık fonksiyonunun erken kaybı (yumurtalık hipofonksiyonu veya erken yumurtalık yetmezliği) de çok yaygındır. Yumurtalıklar ilk başta normal olarak gelişir, ancak yumurta hücreleri genellikle erken ölür ve çoğu yumurtalık dokusu doğumdan önce dejenere olur. Etkilenen birçok kız çocuğu, hormon tedavisi görmedikçe ergenliğe giremez ve dolayısıyla neredeyse hiçbiri gebe kalamaz. Sendromdan etkilenen kadınların küçük bir yüzdesi, genç yetişkinlik boyunca normal yumurtalık fonksiyonunu koruyabilir.

Turner Sendromu'na sahip kadınların yaklaşık %30'unun boyun bölgesinde ekstra deri kıvrımları (perdeli boyun), ensede düşük saç çizgisi, el ve ayaklarda şişme (lenfödem), iskelet anormallikleri veya böbrek sorunları vardır. Etkilenen bireylerin üçte biri ila yarısı, aort koarktasyonu (kalpten çıkan büyük arterin daralması) veya aortu kalbe bağlayan kapakçık anormallikleri gibi bir kalp kusuru ile doğar. Bu kalp kusurlarıyla ilişkili komplikasyonlar yaşamı tehdit edici olabilir.

62
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Esat Kudret
Esat Kudret
706.0K UP
İnceleyen 3 gün önce
Ortaçağ karanlığının engizisyonu modern çağda da devam ediyor. Da Vinci ismi muazzam bir seçim. Üstüne bir de Tom Hanks'in kendisi eklenince, soluk soluğa bir film ortaya çıkıyor. Ben beğendim. Öneririm.
8.7/10
(7 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : The Da Vinci Code
Yönetmen: Ron Howard
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ecem İşler
Ecem İşler
22.3K UP
Aktaran 2 gün önce 2 dk.

Kulağa korku filminden fırlamış gibi geliyor: Kemikleri yiyip bitiren, kafatasının kaynaşmış plakalarını kaynayan asit gibi eriten bir hastalık.

Ancak araştırmacılar, 3 Ekim'de Nature Neuroscience dergisinde yayımladıkları raporda, Glioblastoma adı verilen bir beyin kanseri türünün de benzer bir etki yaparak canlı kafatası dokusunun aşınmasına yol açtığını bildirdi.

15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Mayıs 2019 48 dk.

Uyku, birçok hayvan türünde ortak olarak paylaşılan bir özelliktir. 2012 itibariyle Türkiye’de doğan bebeklerin ömür uzunluğu beklentisi ortalamada 75 yıl civarıdır. Bu kadar yaşayacak insanların ortalamada 25 yıllarını gözleri ve algıları kapalı bir şekilde, uyku halinde geçireceklerini düşünürsek, uykunun türümüz için ne kadar önemli olduğunu fark etmek mümkündür. Sadece türümüz için de değil… Neredeyse beynin ilk evrimleştiği zamanlardan beri çeşitli uyku formları da canlılara eşlik etmiştir. Bu durumda, eğer ki evrimsel tarihimizi aydınlatmak, beyinlerimizin nasıl çalıştığını anlamak ve kendimizi daha iyi tanımak için uykunun nasıl evrimleştiğini ve neden var olduğunu anlamamız gerekmektedir. Günümüzde uykunun hem evrimine, hem de canlılardaki işlevine yönelik çok kapsamlı ve çok yönlü birçok araştırma yürütülmektedir. Bu yazıda, güncel uyku araştırmalardan bazı örnekler ve sonuçlar sunarak sizlere sadece uykuyu, evrimini ve hayatımızdaki yerini anlatmakla kalmayacağız; aynı zamanda uykuyla yakından ilişkilendirilen birçok ilginç konuyu (örneğin rüyaları, uyku sırasındaki düşme hissinin neden yaşandığını, vb.) en temel düzeyde ve basit bir dille anlatmaya çalışacağız. Umarım faydalı olacaktır.

Eğer ki uykuyu anlamak istiyorsak, öncelikle onu tanımlamamız gerekmektedir. Ancak biz insanlar da dâhil olmak üzere binlerce farklı hayvan türünün her gün saatlerce yaptığı bu davranışı tanımlamanın çok da kolay olmadığı görülecektir. Merriam-Webster sözlüğü uykuyu “gözlerinizin ve bilincinizin kapalı olduğu doğal dinlenme hali” olarak tanımlamaktadır. Bu daha ziyade halka yönelik ve bilimselliğe pek de ağırlık vermeyen bir tanımdır. Türk Dil Kurumu ise bu olguyu “Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu” olarak tanımlamaktadır. Bu tanımın özellikle “her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı” kısmının aslında bir yanılgı ve hata olduğunu yazının ilerleyen kısımlarında göreceğiz. Bu hatadan biraz daha arındırılmış ve biraz daha bilimsel bir tanım, Macmillian tarafından basılan Öğrenciler İçin Sözlük’te bulunabilir: “Uyku, bilinç düzeyinin değiştiği, duyusal aktivitenin ve neredeyse tüm istemli kasların baskılandığı doğal olarak kendini tekrar eden bir durumdur.”

359
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
213.2K UP
1 gün önce
Erkeklerin cinselliğe daha düşkün olduğunu görsek de kadınların sanki daha fazla olarak cinselliği aşk sanma, aşka eşitleme yanılgısı yaşadıklarını görüyoruz. 
Görünen o ki erkeklerin cinsel güdülerinin gücü ve fazlalılığı kendi deneyimlerinden yola çıkarak cinsellikle aşk arasındaki fark ve sınırı daha kolay çizmelerini sağlıyor. 

0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Damla Şahin Uçar
Aktaran 2 gün önce 2 dk.

University of California San Diego’da mühendisler, insanların yalnızca el-kol hareketlerini kullanarak makineleri kontrol etmesini sağlayan yeni nesil bir giyilebilir sistem geliştirdi. Kullanıcılar koşu esnasında, arabada seyahat ederken veya dalgalı bir denizde yüzerken bile makineleri kontrol edebiliyorlar.

Nature Sensors’da 17 Kasım 2025’de yayımlanan sistem, giyilebilir teknolojide uzun süredir devam eden, gerçek dünya koşullarında hareket sinyallerinin güvenilir bir şekilde tanınması sorununu çözmek adına esnek elektroniği yapay zekâ ile birleştiriyor.

6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

EtkinlikKültürel Etkinlik
Okan Nurettin Okur
Etkinliği Ekleyen 2 hafta önce ÇevrimiçiÜcretsiz30 Kasım
Alman İdealistlerinde Yeni Platoncu İzler
30 Kasım 2025 09:00 tarihinden 30 Kasım 2025 11:00 tarihine kadar.

Bu yayın, Ankara Felsefe Radyosu tarafından düzenlenecek olup belirtilen tarih ve saatte aşağıdaki link üzerinden ulaşabilirsiniz.

https://www.youtube.com/@AnkaraFelsefeRadyosu

Devamını Göster
3
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 1 Şubat 2019
Suçlu birini elden kaçırmak, masum birini mahkum etmekten yeğdir.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
22
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Ece Müker
Ece Müker
573.9K UP
19 Eylül 2023
Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için ABD'yi ziyaret ederken New York'ta Tesla ve SpaceX CEO'su ile bir araya geldi. Türkiye uzun zamandır uluslararası şirketler için bir üretim merkezi konumunda. Anadolu Haber Ajansı ''Türk elektrikli otomobili Togg'un Türkiye'de yollara çıkmasıyla Tesla'nın Türkiye pazarına girdiğini hatırlatan Erdoğan, Tesla'ya yedinci fabrikasını Türkiye'de kurması çağrısında bulundu.''
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
10
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Defne Kartal
Defne Kartal
17.2K UP
Çeviren 14 Kasım 2017 5 dk.

Bir dilbilimci olarak, “Ne iş yapıyorsun?” sorusunu duymaktan nefret ediyorum, çünkü “Ben bir dilbilimciyim.” diye cevap verdiğimde ardından gelecek kaçınılmaz sorunun “Kaç dil konuşuyorsun?” olduğunu biliyorum. Elbette, mesele bu değil. Farklı diller öğrenmek her ne kadar harika bir uğraş olsa da, akademik dilbilim dilin bilimsel yönden araştırılması anlamına geliyor.

Benim işim, dillerin şu anda oldukları hale nasıl ve neden geldiklerini anlamaya çalışmak. Neden bazı bölgelerde dillerin sayısı fazlayken bazı yerlerde çok daha az? Diller, aynı iletişimsel işlevler için nasıl bu kadar farklı yöntemler geliştirmiştir? Dili insana özgü kılan nedir ve insan aklı ile dil birbirlerini nasıl şekillendirir? Bu, dilbilim alanında yeni bir yön sayılabilir. Eski usul dil tarihi araştırmaları, dili kazanım elde etmek amacı gütmeden araştırıyordu, yani dillerin yapılarını anlamak ve soy ilişkilerini yeniden inşa etmek üzerine çalışmalardı.

20
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim ve bilimseverler sıkıcı değildir! Evrim Ağacı Etkinlik Platformu'nu kullanarak bulunduğun şehirde veya internet üzerinde toplantılar, etkinlikler, buluşmalar düzenleyebilir, diğerlerinin düzenlediği etkinliklere katılabilirsin. Ayrıca eğer bilimle ilgili bir iş, staj, burs veya eğitim arıyorsan veya bu pozisyonları dolduracak bilimseverler, bilim insanları ve öğrenciler arıyorsan, Evrim Ağacı İlan Platformu'nu kullanarak Türkiye'deki ve Dünya'nın her yanındaki bilimseverlerin oluşturduğu ağa katılabilir, bu ağa güç katabilirsin!

Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Genel Biyoloji konusunda geliştirebilirsin.

Melus Melus
Üye 3 gün önce 1 Cevap
Kurgu kitaplar yada oyunlarda ölümsüz karakterler her yaştan olabiliyor şahsen ben ergenlik çağına kadar büyüyebileceklerini düşünüyorum ama daha da büyük görülebilirler mi? Yada kişiye göre değişir mi?
112 görüntülenme
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nda yayınladığımız bilim haberlerini anlık olarak Bundle üzerinden de okuyabileceğinizi biliyor muydunuz?

İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen8 31 Ocak
Jean Baudrillard Fransız çağdaş düşünür ve sosyolog. Postmodernist diyerek yanlış olabilecek bir ifade kullanmayalım. Postmodernizm üzerine çalışmalar yapan bir isim. Etkilendiği kişilerden Roland Barthes ismini hatırlıyorum. O da edebiyat teorileri üzerine çalışmış kişilerden birisi. The Death of the Author en ünlü eseri olabilir. Edebi eleştiriden yazar faktörünün çıkması gerektiğini ve metnin artık özgürleşerek okura önem düştüğünü savunur. Görüldüğü gibi bu da bilinen yapıları yıkmaya çalışan postmodernist bir yaklaşımdır. Baudrillard kendisini kuramsal ter*rist ve nihilist olarak tanımlıyormuş.

Esere geldiğimizde, yine okuması zaman zaman oldukça güç olan bir metindi çünkü bunlar aslında felsefi metinler ve terminolojiye ya da atıflara aşina olmadığında metni anlamak için durmak ve efor sarf etmek gerekiyor. Benzer düşüncelerde olduğum için bazı noktaları kaçırsam da metnin genelini kapıyorum ve bakış açımı genişletiyor. Baudrillard eserinde çağdaş toplumun bir orji sonrası durumuna adapte olmakta olduğunu iddia ediyor. Bu noktada eserin 90'larda yazıldığını vurgulamak isterim. İşte medeniyetten tam bu kadar gerideyiz. Neyse, aklınıza gelebilecek her alanda mutlak bir özgürleşme yaşanmakta olduğunu ama bunun sanıldığı gibi olumlu ya da istenen bir şey olmayacağını belirtiyor. Bu aşırı olumluluk haliyle kanserleşen vücut arasında ciddi bir analoji kurarak teorisini ilerletir.  Eğer karıştırmıyorsam Looking Awry kitabı üzerine iyi oldu çünkü o da bu aşırı kopyalaşan çağdaş yaşama vurguda bulunuyordu. Artık klon gibi çoğalan Batı toplumu prensiplerinin dünyayı ve ilişkileri aslında nasıl yokoluşa götürdüğünü ve bildiğimiz ölüm kavramının önemini anlatıyor. Buradan ilişkiler için gerekli olacak egzotizm kavramını oturtuyor. Tek cümlelik finali beni akademik olarak çarptı diyebilirim. "Öteki, kendimi sonsuza dek yinelememi engelleyendir". Yani varlığımızın kanserleşmesini engelleyen, öteki'den gelen yapay da olsa yabancılık hissi yaşamamızı sağlayan tek şey.
9.0/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Aşırı Fenomenler Üzerine Bir Deneme
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close