Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen10 2 gün önce
Şu an incelediğimde yönetmenler Eric Bress ve J. Mackye Gruber bu filmin yanında Ghosts of War ve birkaç Final Destination dışında başka filmlerle pek alakası olmayan yönetmenlermiş. 2004 yapımı kısa uzunlukta bir film. Hayatım boyunca kaç kere izlediğimi hatırlamıyorum. Belli bir yaşıma kadar en çok etkilendiğimi söylediğim filmdir. Lisede falan ismini aldığı Kelebek Etkisi'nin sunumlarını yaptığını hatırlıyorum. Konu, hafıza problemleri olan birisinin ilgili anılarına dönerek müdahalelerde bulunabilmesi yeteneğini etrafında dönüyor. Yani zaman yolculuğunu bilim-kurguya yakın fantastik bir eksende işliyor. Tekrar izleyince gizem ve, gerilimden ziyade korku türüne daha yakın gördüm. Çocukluk deneyimlerinin insan yaşantısına olan korkunç etkisi ve tanrıcılık oynayabilecek canlılar olmadığımız gibi muazzam temaları da arka planda işliyor. You can't play god, son en efsanevi repliği olabilir. Benim gibi tanrı kompleksi olan bir nörofarklı için muazzam konular. Hani öyle çok derin, çok kompleks işlemişler de diyemiyorum ama 2004 yılını da göz önünde tutarak şu an bile okullarda okutulması gerektiğini söylediğim kalitede bir anlatım. Ödülleri olmamasına rağmen puanına bakarak da belli bir kalitede olduğu görülebilir. Buna rağmen ilk filmin kalitesine sonraki filmlerde asla yaklaşılamaması ciddi bir hayal kırıklığıydı. İnsanların belki de ara ara dönüp bu filmi izlemesi önemli bir ritüel olur. Tanrıları öldürmüş olan ve alternatif tesellilere muhtaç modern insanlara güzel tamponlardan. Birkaç alternatif bitişi olduğunu da belirtelim. Oasis-Stop Crying Your Heart Out şarkısı da bu filmin bana kattığı güzel şeylerdendir. You'll never change what's been and gone. Yani olanla ölene çare yok... Bunlar haricinde oyuncuları da çok güzeldir. Ashton Kutcher belli ki bir nörofarklıyı güzel canlandırmış. Küçük Tommy hala belalı bir figür hayal ettiğimde aklıma gelir, özellikle de sinema sahnesindeki kavgası. Evan'ın küçüklük ve ergenlik halleri de güzeldi. Logan Lerman oynamış küçüklüğünü. Kayleigh'e can veren Amy Smart ve ergenliğindeki hali olan Sovyetli ablamız Irina Gorovaia eminim ki benim gibi pek çok ergen erkeğin aşklarından olmuştur. Evan ile Lenny'nin pencerelerindeki pozları buna hasret romantik gençliğimin zihninde ve kapak fotoğraflarında yerini almıştı.
9.9/10
(22 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : The Butterfly Effect
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Kemal Yüksel
Kemal Yüksel
132.5K UP
Yazar 2 gün önce 4 dk.

Osmanlı İmparatorluğu söz konusu olduğunda sıkça duyduğumuz bir ifade vardır: “Gerileme Dönemi.” Bu kavram hem akademik çevrelerde hem de okul kitaplarında kuşaktan kuşağa aktarılmış bir anlatının temelini oluşturur. Ancak bugün, tarihçiler arasında bu anlatı giderek daha fazla sorgulanıyor. Gerçekten bir “gerileme” mi yaşandı yoksa Osmanlı sadece değişen dünya düzenine farklı biçimde mi uyum sağladı?

17. yüzyıl, bu tartışmanın merkezinde yer alıyor. Askerî teknolojideki yenilikler, Avrupa’daki “askerî devrim” iddiaları ve Osmanlı’daki ekonomik dönüşüm… Tüm bunlar “makasın” nerede açıldığını anlamak için ipuçları sunuyor.

13
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
EtkinlikKültürel Etkinlik
Okan Nurettin Okur
Etkinliği Ekleyen 1 hafta önce ÇevrimiçiÜcretsiz21 Kasım
Bilimler ve Sanatlar Bizi Daha Ahlaklı mı Yaptı?
21 Kasım 2025 09:00 tarihinden 21 Kasım 2025 11:00 tarihine kadar.

Ankara Felsefe Radyosu

Bilimler ve Sanatlar Bizi Daha Ahlaklı mı Yaptı?

21.11.2025 - 09.00

Konuk: Prof. Dr. Hamdi Bravo

Moderatör: Okan Nurettin Okur

Yayına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

@AnkaraFelsefeRadyosu

Devamını Göster
5
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Betül Parlak
Seslendiren 5 gün önce 31:28
Çok sayıda evrenden birinin içinde yaşıyor olabilir miyiz? Bilim insanları, içinde bulunduğumuz Evren'imizi daha iyi tanımlamaya başladığından beri filozoflar,...
8
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bunu sadece Evrim Ağacı'nın eskileri bilir. 2010 yılında kurulan Evrim Ağacı'nın en önemli parçalarından biri, evrim ve ilgili konularda ürettiğimiz devasa Makale Arşivi'mizdi. Bu arşivimiz, her geçen gün daha da büyüyen şekilde yoluna devam ediyor. Nostalji yapmak isteyenlere önerilir!

Evrim Ağacı'na Destek Ol
Deha Kaykı
Deha Kaykı
199.3K UP
Yazar 16 Eylül 2023 25 dk.

Türdiriltimi (İng: "De-extinction") veya "diriltme biyolojisi", soyu tükenmiş türlerin bireylerine (genellikle genetik olarak) benzer canlı organizmaların yeniden oluşturulma sürecini ifade eder. Özellikle kuşlar gibi ekosistemlerde kritik roller üstlenen türlerin neslinin geri döndürülmesi, ekolojik dengeyi sağlama ve doğal yaşamın sürdürülebilirliğini artırma potansiyeli taşımaktadır. Bu çalışmalar, nesli tükenmiş kuş türlerinin genetik materyaliyle modern teknolojinin imkanlarının etkili bir şekilde birleştirilmesiyle gerçekleştirilmektedir. Bu yaklaşım, daha önce denenmemiş alanlara da adım atmayı ifade eder; çünkü kullanılan yöntemler, geleneksel sınırların dışında tamamen yeni ve yenilikçi yaklaşımları içermektedir. Bu yazımızda, özellikle kuşlar perspektifinden türdiriltimi konusunu ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.

Türdiriltimi gerçekleştirilirken yapay seçilim yoluyla geri ıslah (İng: "back breeding"), genom düzenlemesi gibi teknikler kullanılır. Ancak bu noktada başka alternatif bir yolda, klonlama tekniğini tercih etmektir. 1990'lı yıllarda koyun Dolly'i üretmek için somatik hücre nükleer transferi (SCNT) isimli yöntem geliştirilmiş ve türdiriltimi çalışmaları yeni bir soluk kazanmıştır. Yakın süreçte, Kuzey Amerika türü olan karaayaklı gelinciklerin (Mustela nigripes) Elizabeth Ann isimli bireyinde başarılı bir klonlama çalışması yapılmıştır. Klonlanan gelincik, yaklaşık 30 yıl önce ölmüş, Willa isimli bireyin bir klonuydu. Willa öldüğü zaman bilim insanlarınca vücudu dondurulmuş ve bu sayede DNA bilgisi korunabilmişti. Bu ve bunun gibi örneklerden de anlayabileceğimiz gibi klonlama tekniği memeliler üzerinde uygulandığında başarılı sonuçlar vermektedir.[1]

42
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 26 Haziran 2011 17 dk.

Evrimsel biyolojinin bize açtığı en temel ufuğun, var olmuş, var olan ve var olacak tüm canlıların birbiriyle akraba olduğu gerçeği olduğunu biliyoruz. Evet, türlerin birbirleriyle akraba olduklarını bilmek önemli bir adım; ancak bu akrabalık ilişkilerini nasıl göstereceğiz? İşte burada bilimsel bir metodolojinin takip edilmesi gerekmektedir. Bu makalemizde sizlere en ilkin evrim ağacı oluşturma ve filogeni yaratma yöntemlerinden birini adım adım öğretmeye çalışacağız. Bu analizimizde genlere ve daha kapsamlı analizlere girmeyecek, sadece elinizde belli sayıda tür varken, bunları dış görünümlerine bakarak hangi sırayla evrimleştiklerini ve birbirleriyle olan akrabalık ilişkilerini bir evrim ağacı üzerinde gösterebilmenizi sağlayacak kadar bilgi vereceğiz. Dolayısıyla biliniz ki modern evrimsel biyolojide burada öğreteceklerimizden kat kat daha derin ve kapsamlı yöntemler kullanılmaktadır; ancak bunlardan en basitini öğrenmenin, evrimle ilgilenen birçok kişi için faydalı bir bilgi olacağını düşünüyoruz. 

Giriş kısmında da belirttiğimiz gibi, burada göstereceğimiz analiz genetikte pek doğrudan kullanılmamaktadır. Bizler genlere değil, canlıların dış görünümlerine bakarak bir sınıflandırma yapacağız. Bu, gerçek analizlerin isabetliliğinden farklı sonuçlar verebilir. Çünkü dış görünüm aldatıcıdır. Birbirinden tamamen farklı gözüken canlılar aynı türün bireyleri olabileceği gibi, birbirlerinin tıpatıp aynısı gözüken canlılar evrim ağacının iki apayrı dalı üzerinde bulunuyor olabilir. Örneğin taksonominin babası olarak bilinen Linne bile, sadece dış görünüşlere bakarak sınıflandırma yaptığı için, Agelaius phoenicus türünün erkeği ile dişisini birbirinden farklı türler olarak sınıflandırmış ve büyük bir hataya düşmüştü. Çünkü bu kuş türünün iki cinsiyeti birbirinden tamamen farklı gözükmektedir; ancak aslında aynı türe aittirler. Benzer bir şekilde, Microcebus cinsine ait lemurların bazıları farelere büyük oranda benzemektedirler. Çok dikkatli yapılmayan bir analizde bu iki tür kolayca birbirine yakın akraba olarak kabul edilebilecektir. Ancak genetik analizler sayesinde emin olabilmekteyiz ki, fareler ile lemurlar evrim ağacının iki ayrı dalında yer almaktadırlar. 

63
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 6 Mayıs 2024 7 dk.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli fizikçilerinden olan Feza Gürsey'in 70 yaşındaki oğlu Yusuf Gürsey, 28 Nisan 2024 saat 21:30 sıralarında, Amerika Birleşik Devletleri'nin Connecticut eyaletinin New Haven kentinde Whalley Bulvarı'nda karşıdan karşıya geçmeye çalışırken bir arabanın kendisine çarpması sonucu acilen hastaneye kaldırıldı. Yusuf Gürsey, tüm müdahalelere rağmen ne yazık ki kurtarılamadı.

Şüpheli, olay yerinden hızla uzaklaştı. Polis, uzun uğraşlar sonucunda şüphelinin arabasını bulmayı başardı; ancak şüpheli henüz yakalanamadı. Bir yandan aramalar devam ederken, diğer yandan polis, bunun kasıtlı mı yoksa sehven mi olduğunu araştırmaya devam ettiklerini söylüyor:

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Serdar Ölez
Serdar Ölez
108.7K UP
Türü Ekleyen 1 Ocak 2022
30-60 cm boylanabilen, çok yıllık, herdem yeşil, otsu bir türdür. Gövde yapraksızdır. Yapraklar dipte; uzun saplı, elsi birleşik, 7-10 parçalı; yaprakçıklar eliptik, kaba dişli, altta tüysüz veya kısa cılız tüylüdür. Çiçeklenme Mart-Mayıs ayları arasında; çanak yapraklar yumurtamsı, 20-30 mm, yeşilimsi beyaz, bazen soluk eflatunumsu renkte; taç yapraklar 5-10 adet ve sarımsı-beyaz renktedir. Meyve tabanda, 20-25 x 8-12 mm boyutlarda; tohumlar sıklıkla 6'dan fazladır. 
0
Fatih Birinci
Fatih Birinci
400.4K UP
Yazar 29 Ocak 2019 11 dk.

Okullardaki tarih kitaplarının içeriğini hatırlayın; eğitim süreci içinde size öğretilen tarih sanat tarihi ya da bilim tarihi değil, ağırlıklı olarak savaş tarihidir. İnsanlık tarihi gerçekten de büyük savaşlar ve katliamlarla doludur. İnsanlığın tuttuğu kayıtların atılım yapması dolayısıyla yirminci yüzyıl içinde yer alan bu korkunç şiddet olaylarına daha detaylı olarak tanıklık etmekteyiz. Görsel ve işitsel belgeler, savaşların ve katliamların sarsıcı dehşetine ilişkin bizlere daha çok bilgi veriyor.

Örneğin Japonya’nın, Nanking Katliamı’nda 300.000’den fazla sivili öldürdüğünü biliyoruz. Sovyet askerlerinin Doğu Avrupa’da en azından binlerce, potansiyel olaraksa yüz binlerce kadına tecavüz ettiğinden haberdarız (Rzheshevsky, 2002), (Beevor, 2002). ABD tarafından Hiroshima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının yüz binlerce insanın ölümüne, daha fazlasının ise sakat kalmasına neden olduğuna tüm dünya şahit oldu.

622
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Çağrı Mert Bakırcı
Alıntıyı Ekleyen 9 Temmuz 2024
Hiç kimse, dünyada yarattığı dalgalanmalar yok olana kadar, kurduğu saat durana kadar, yaptığı şarap mayalanmasını tamamlayana kadar, ektiği ürün hasat edilene kadar nihayet ölmüş sayılmaz. Birinin yaşam süresi, onun gerçek varlığının sadece özünden ibarettir.
Kaynak: Pratchett bu sözleri Reaper Man isimli fantezi romanında yazmıştır.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
70
2 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 9 Nisan 2014 4 dk.

Özel görelilik, özellikle birinin hızı arttıkça zaman algısının yavaşladığını göstermesiyle bilinir. Aynı zamanda ilgi çekici ufak bir optik illüzyon da yaratır: Düz bir çizgideki cisimlerin bükülüp dönmesine neden olur. Fotoğrafta gördüğünüz örnek, Joesph Choi tarafından tasarlanmıştır.

Einstein'ın özel görelilik teorisi birçokları tarafından bilinir; çünkü hemen herkesin anlayabileceği kadar basittir. Ancak garip bir şekilde üzerinde düşündükçe şaşkınlığımız artar. İki insandan biri yol kenarında duruyorsa ve diğeri araba içerisinde ilerliyorsa, saatlerini kıyasladığımızda, duran kişi, hareket halindeki kişinin saatini daha yavaş ilerliyor gibi görecektir. Hareket halindeki kişi ise saatinin gayet normal çalıştığını zannedecektir. Ve ikisi de haklıdır!

36
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Damla Şahin Uçar
Aktaran 4 gün önce 2 dk.

Büyük Patlama’dan bir saniyeden kısa bir süre sonra, henüz atomik elementler bir araya gelmeden önce, eğer parçacıklar madde haloları hâline yoğunlaşmışsa bu haloların çökmeleri sonucunda ilk kara deliklerin, bozon yıldızlarının ve “yamyam yıldızlar” olarak adlandırılan yıldızların ortaya çıkmış olabileceği düşünülüyor. Bu sonuca, Scuola Internazionale Superiore di Studi Avanzati (SISSA) araştırmacıları tarafından; INFN, IFPU ve Varşova Üniversitesi işbirliğiyle yürütülen ve Physical Review D dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma ile ulaşıldı.

Araştırmacılar, bazı kozmolojik modellerin öne sürdüğü gibi Evren’in en erken dönemlerinde kısa süreli bir “Erken Madde Egemenliği Dönemi" (İng: "early matter-dominated era")nin yaşanmış olabileceği varsayımından yola çıkarak parçacıkların birbirleriyle nasıl etkileşebileceğini incelediler. Bu etkileşimlerin, şaşırtıcı çeşitlilikte kozmik cisimlerin oluşumuna yol açabileceğini ortaya koydular. Böylece çalışma, Büyük Patlama’dan sonraki ilk anlarda bile Evren’in karmaşık ve zengin bir fiziksel fenomenolojiye sahne olabileceğini gösteriyor.

13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Hüseyin Güngör
İnceleyen5 2 gün önce
Bu da çıktığı zamanlar izlemem gereken ama yaşamın kaosunda ancak 15 sene sonra izlemiş bulunduğum bir film. 2010 yapımı ve 2 saat uzunluğunda. Yönetmen Joseph Kosinski şu an irdelediğimde pek ödül almış birisi değil ve Top Gun: Maverick filmine kadar pek öne de çıkamamış gibi ama genel olarak yakın hissedeceğim bir figür bence. Tron da ilk filmi. Sinema anlatısının tam da devindiği bir noktada çıkarmış filmi. Hala izlemediğim Oblivion yine kendisinin. En son F1 filmini çıkarmış.

Filme gelecek olursak daha çok teknik yönden öne çıkan bir film bence ama dediğim gibi 2010 yapımı bir filmi 2025 gözünden analiz ediyorum. Dönemine göre anlatısı da gayet iyi duruyor ama ben sevgilimle izlerken sıkıldığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Her şeyden önemlisi "Hiçbir metin orijinal olamaz, çeşitli fikirlerin karışımıdır." tutumundaki Roland Barthes'vari postmodernist çizgideki görüşleri bu tür filmlerle daha iyi anlıyorum. Kalıp yakalamada yetenekli bir nörofarklı olmak elimi daha da güçlendiriyor. Böylelikle te mitlerden gelen ve tekrar eden o en basitinden kayıp baba, baba-oğul çatışması, miras, simülasyon, tanrıcılık gibi birçok anlatıyı henüz konuyu okuduğumda bile anlayabiliyorum. Bu yüzden belli bir noktadaki seyircileri etkilemek için bundan daha fazlası gerekiyor. Tron'da ben bunu neredeyse hiç göremedim. Fragmana baktığımda devam filmi Ares daha çok heyecan uyandırdı bende.

Film, bir oyundan ilham alınarak dijital dünyada yaratımına başlanan bir evrende geçiyor. Bunun tanrı ve yaratılış fikriyle paralel ele alınması hoşuma gitti. Bu yönden düşündürdü diyebilirim. Dediğim gibi görüntü ve ses tekniğine daha çok yatırım var. Böyle fütüristik bir filmde olması gereken bir şey. Ses düzenlemesi alanında Oscar adaylığı kazanmış zaten. Cyberpunk ezgilerini, neon ışıklarla bezeli aksiyon sahnelerinde deneyimlemek güzel oluyor tabii ki. Jeff Bridges ve Olivia Wilde olmak üzere oyuncular da fena değil. Ben sıra gelirse izlenebilecek bir film olarak netleştiriyorum.
8.1/10
(7 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : TRON: Legacy
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Altay Kenger
Seslendiren 26 Kasım 2019 3:31
Sinek (Diptera) ve elbise güvesi (Tineola bisselliella) gibi bazı uçan böceklerin ışığa olan ilgilerini fark etmeyeniniz yoktur galiba. Buna karşılık...
21
Batuhan Piren
Batuhan Piren
207.2K UP
1 gün önce
Cesur olmak yalnızca büyük kararlar almak değil bazen toplumun dayattığı kalıpların dışına çıkabilmektir. Kendi doğrularının peşinden gidebilmek anlamına gelir. Bireysel cesaretin önemini ve hayatın her alanında özgüveni iyi idrak etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Aslında her zaman sorulan bir sorudur ama yine de sormak istedim. Gerçekten kendi hayatımızı mı yaşıyoruz yoksa başkalarının bizden beklediği hayatı mı sürdürüyoruz?
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'na katkı sağlamanın bir yolu, Agora Bilim Pazarı'na uğrayarak, burada bilimseverlerle buluşturduğumuz bilim kitapları, ders kitapları, hediyelik eşyalar ve diğer ürünlerden satın almak. Bir göz atın, hoşunuza giden bir şeyler bulacağınıza hiç kuşkumuz yok!

Avc1 _
Avc1 _
124.0K UP
Daha önce ilgimi çeken bir konuydu 2 gün önce Sen de Cevap Ver
Bu soru, Efecan D. tarafından sorulmuştur.

Eskiye kıyasla zeka dediğimiz şeyin beynin birkaç beceriyi insanlara kıyasla daha efektif kullanabilmekten daha fazlası olduğunu biliyoruz. Artık zeka insan beyni içerisinde daha farklı kavramlarda ilerleyebiliyor. Basit ve bilimsel olması amaçla bir makalede verilen genel olarak baz alınan 8 zeka tipini ve faktörlerini anlatacağım.

1- Linguistic (Dilsel Zeka): Bu zeka çeşidine sahip olan bireyler beyinlerinin frontal ve prefrontal kortekslerindeki dil işlevlerine ait bölümlerinde güçlü nöral bağlara ve özellikle sol temporal lobtaki dil ve sözel işlevlerde ileri seviyeye sahiptir. Doğuştan gelen faktörlerin dışında(genetik vb.) bu kişilerin zamanla dilsel bölümlerinin gelişmesi onlara diğer insanlardan daha öte iletişim becerileri sunar.

2-Logical (Mantıksal Zeka): Bu zeka çeşidi zaten zeka olarak tanımladığımız ilk zeka çeşidiydi hem matematik hem mantık gibi daha nesnel sistemlere uyum sağlayan insanların sahip olduğu zekadır. IQ testleri tam olarak bu zekayı ölçmek için kullanılır. Bu zeka genetik faktörlerin dışında bireyin gelişiminde, nesnelliğe yönelmesi ve sebep sonuç ilişkilerini kullanması ile gelişir.

Tüm Reklamları Kapat

3- Spatial (Görsel Zeka): Bu tür bireyler beyinlerinin parietal lobunu kullanarak daha gelişmiş uzay algısına sahiptir. Şekilleri, renkleri, konumları ve ölçüleri diğer herkese göre daha iyi algılayabilirler. Bu zekanın gelişimi daha erken ve özellikle genetik faktörler belirler.

4- Kinesthetic (Bedensel Zeka): Bu tür zekaya sahip bireyler gelişmiş vücut koordinasyonlarıyla ön plana çıkar. Bu tür bir zekanın ortaya çıkması için pratik ve çalışma gerekir.

5- Musical (Ritmik Zeka): Bu tarz zekaya sahip bireyler olduğunu biliyoruz. Ses tınlarını ve ritimlerini çok hassas şekilde ayırt edebilme yeteneklerine sahip olmaları onlara normal bir bireyden farklı bir bakış açısı kazandırıyor. Bu tarz bir zeka geliştirilebilir ve çoğunlukla yetenek işidir.

6- Interpersonal (Sosyal Zeka): Günlük hayatta yüksek empati sahibi ve sosyal yetenekleri yüksek insanların ne kadar ön planda olduğunu biliyoruz. Bunun sebebi de bu tarz insanların sahip olduğu sosyal zekanın gelişmiş olmasıdır. Bu tarz bir zekanın gelişimi sosyal pratikte ve geri dönüşte yatar.

Tüm Reklamları Kapat

7-Intrapersonal (İçedönük Zeka): Bu zeka ise insana kendisi hakkında bilinç kazandıran ana unsurlardan genellikle prefrontal korteksteki özbilinç merkezinin sık sık beynin amigdala gibi duygu işleme merkezleriyle iletişimde olmasıyla gerçekleşir. Bu tür zekayı geliştirmek için nöroplastisiteyi kullanarak kendi duygu ve hislerimize yoğunlaşmamız gerekir.

8- Naturalist (Doğacı Zeka): Bu zeka daha ilkel canlılar için elzemdir. Bu sayede canlı hayatta kaldığı çevreye doğuştan altyapısı hazırlandığı bu zeka ile adapte olabilirdi. Günümüzde insanların saf bir doğayla etkileşimde olmaması bu zekanın verimini düşürüyor. (Belkide günümüzde artan depresyon ve anksiyete bu zekanın temellerinden kaynaklanıyor)

Kısacası zekayı etkileyen faktörler: Genetik ve nöroplastik gelişimdir. Genetik faktörleri saymazsak bu 8 temel zeka tipinde de pratiğin ve yoğun egzersizin zekayı geliştirmede kullanabileceğinden bahsettim.[1]

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close