Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Söz
Efe Can Aksoy
Efe Can Aksoy
20.0K UP
Alıntıyı Ekleyen 3 gün önce
İnsan soyunun en tehlikeli duygusu aşktır.
Kaynak: Kardeşimin Hikayesi
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Güray Hatipoğlu
Çeviren 25 Aralık 2013 2 dk.

Yeni gözlemler genç Nathan Gray’in keşfinin her ne kadar tuhaf bir örneği de olsa bir süpernova patlaması olduğunu gösterdi. Sadece 10 yaşındaki Nathan Gray, 30 Ekim 2013'te Drako takımyıldızında doğan yeni bir kozmik kaynak keşfetti, sonrasında bu keşif süpernova adayı olarak sınıflandırılmıştı. O zaman bulunan kanıtlar Nathan'ı süpernova keşfetmiş en genç kişi olarak hızlıca kayıtlara geçirmeye yetecek kadar inandırıcıydı.

Keşif dünya çapında bir yankı uyandırmışsa da tartışmasız bir şekilde süpernova olarak sınıflandırılabilmesi için büyük bir teleskopla gözlenecek tayf ışıklarının değerlendirilmesi gerekiyordu. Ayrıca bu sayede astronomlar süpernovanın hangi tip olduğunu da bulabilecek, bunun kaynağı olan yıldızın tanımlamasını da yapabilecekti. Bir başka deyişle olay, öncesinde yıldızın aşağı yukarı Güneşle karşılaştırılabilecek bir kütlesinin olup ikili bir sistemde mi yer aldığı, yoksa çok daha ağır olup bu süpernova patlaması sonucunda salt bir nötron yıldızının mı kalacağıydı.

25
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 21 Ağustos 2013 24 dk.

Hayat, sağ elini kullanmayı tercih eden ("sağlak") insanlar için tasarlanmıştır. Çünkü popülasyonun %85-90 civarı, sağ elini kullanmaktadır; geriye kalan %10-15'lik kesim sol elini kullanmayı tercih eder ("solak"). İyi ama neden? Bunu belirleyen ne? El tercihi, hangi faktörlerden etkilenerek oluşuyor? Bu yazımızda, el tercihi ya da ellilik olarak bilinen bu konuya ve bunun evrimine değineceğiz.

Ellilik (el tercihi, el kullanımı) olarak bilinen ve halk arasında genelde "sağlaklık ve solaklık" olarak kullanılan bu kavramın ne yazık ki evrensel ve net bir tanımı bulunmamaktadır. Ancak sıklıkla başvurulan tanımı üzerinden gidecek olursak, bir insanın günlük yaşantısı içerisinde öncelikli olarak tercih ettiği el ve ayak kullanımıdır. Yani bir şeye uzanmak için genellikle sağ elinizi kullanıyorsanız "sağlak", sol elinizi kullanıyorsanız "solak" olarak bilinirsiniz. Aynı durum ayaklar için de geçerlidir, ancak burada sadece el olarak bahsedeceğiz.

166
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
İsmail Can Karacaoğlu
İnceleyen 16 Mayıs 2023
Bu kadar eğleneceğimi ve nostaljiden hoşlanacağımı tahmin etmiyordum. Eski Star Trek'leri izlemiş olanlara özellikle tavsiyemdir.
10.0/10
(7 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Star Trek: Picard
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Filerevnos ()()()
Üye 4 gün önce Henüz cevap yok.
Hobi olarak fizik kitapları okuyan biriyim. Yeni bir şeyler öğrenmek bana çok eğlenceli geliyor. Okuduğum kitapların seviyesini arttırmak istedim ve Feynman Fizik Dersleri Cilt 1 i aldım ama hiçbir şey anlamıyorum. Bu sebeple 0 dan yeni bir temel atmak istiyorum. Ve bu konuda bende daha bilgili olan sizlerde yardım istiyorum
113 görüntülenme
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Yasin Erkmen
İnceleyen7 2 gün önce
Meraklı ve ilgili bir okuyucunun bir konuyu keşfetmeye başlamasının en temel ve erişilebilir yolu, o alana dair iyi yazılmış giriş kitaplarını okumaktır. İş Bankası Kültür Yayınları’nın Kılavuz serisinde yer alan Arkeoloji – Paul Bahn da bu tür temel kaynaklardan biridir. Bu değerlendirmede, kitabın arkeolojiye giriş kitabı olma iddiasını ne ölçüde karşıladığını ve okuyucuya hangi açılardan katkı sunduğunu incelemeye çalışacağım.

Paul G. Bahn, arkeoloji alanında popüler bilim yazarlığı denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biridir. Birçok esere editör ve yazar olarak katkıda bulunmuştur. Akademik konuları topluma açık ve anlaşılır bir biçimde aktarabilmesiyle tanınır. Arkeoloji kitabı da bu doğrultuda, ilk kez 1996 yılında Oxford University Press tarafından Archaeology: A Very Short Introduction başlığıyla yayımlanmış ve kısa sürede alanın en bilinen giriş kaynaklarından biri hâline gelmiştir. Türkçe baskısı ise, İş Bankası Kültür Yayınları’nın Kılavuz serisi kapsamında yayımlanmıştır.

Giriş ve önsöz bölümlerinden de anlaşılacağı üzere yazarın temel iddiası herkes için hem anlaşılır hem de başlangıç noktası sunan popüler bir giriş kaynağı yazmaktır. Bu bakımdan hedef kitlesi geniştir. Lisans öğrencileri, arkeoloji okumayı düşünen ancak henüz karar aşamasında olan öğrenci adayları, arkeolojiye ilgili duyan meraklı okurlar kısacası arkeoloji dünyası keşfetmeyi düşünen herke bu kitabın potansiyel okuyucusudur.

Kitap toplamda 10 bölümden oluşmaktadır. Arkeolojinin tanımı, tarihsel gelişimi, araştırma yöntem ve teknikleri, alandaki teorik tartışmalar kitap boyunca sistematik bir biçimde ele alınır. Karikatürler ve fotoğraflarla içerik desteklenmiştir.

Paul G. Bahn’ın Arkeoloji kitabı, yazarın iddiasına uygun olarak, birçok yönüyle güçlü bir giriş kitabı niteliğini taşır. Eserin dili açık ve anlaşılırdır; akademik jargonun ağırlığından uzak bir anlatım sunar. Arkeoloji, hem zamansal hem de mekânsal açıdan çok yönlü ve geniş kapsamlı bir bilim dalıdır. Bu nedenle, kısa bir giriş kitabında alanın bu özsel derinliğini okuyucuya aktarmak ciddi bir emek ve beceri gerektirir. Genel olarak, Bahn bu zorluğun üstesinden başarılı bir şekilde gelmiştir. Elbette eserde bazı eksiklikler ve sınırlılıklar da bulunmaktadır.

Eser yapısı ve dili itibariyle merak uyandırıcı bir anlatıya sahiptir. Gündelik yaşamdan örnekler, resimler ve karikatürler bu anlatıyı zenginleştirmekle birlikte okuyucu diri tutarak metnin takibini kolaylaştırır. Bu bağlamda bilgiler yığınından oluşan bir eser değil aynı zamanda keşfetmeye ve sorgulamaya çağıran bir metin niteliği de taşır.
Kitap
7.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 12 Ağustos 2018 33 dk.

Modern bilim çerçevesinde evrimin nasıl gerçekleştiğini çok net bir şekilde bilmekteyiz. Ancak her bilim dalında olduğu gibi, oldukça iyi bildiğimiz süreçleri daha yakından inceledikçe, onlara dair çok daha ilginç ve ilk bakışta gözden kaçabilecek detayları keşfetmeye başlarız. İşte evrimsel biyoloji dahilinde Moleküler Evrimin Nötral Teorisi ya da kısaca Nötral Teori olarak bilinen teori, bu ilginç detayların en önemlilerinden birisidir. Ayrıca bu teori, Evrim Teorisi dediğimiz teorinin tek taraflı bir teorik altyapıdan gelmediğini, çok sayıda teorinin bir araya gelip, bir bütün olarak çalışarak, canlıların bugünkü çeşitliliğine nasıl ulaştığını açıklamamızı mümkün kıldığını göstermektedir. Bu da, Evrim Teorisi'nin bu kadar güçlü bir teori olmasının nedenlerinden sadece bir tanesidir.

Genel evrimsel süreci bilirsiniz, biz de bolca anlattık. Evrimin tamamını iki büyük aşamaya ayırmak mümkündür: Çeşitlilik Mekanizmaları ve Seçilim Mekanizmaları. İlki, popülasyon içinde durmaksızın çeşitlilik yaratan mekanizmalardır. Bunlar arasında mutasyonlar, kromozom çaprazlanması (crossing-over), yatay gen transferi gibi birçok mekanizma bulunur. Bunlar gerçekleştikçe, popülasyon içindeki genlere yeni varyantlar (çeşitler) katılır veya var olan varyantlar birbirleriyle karışır. Bu varyantlar, genler ve bu genlerin değişimi/karışımı yoluyla oluşur. Böylece popülasyon içi çeşitlilik dağılımı rastgele bir şekilde değişir. Ancak bu rastgeleliği eleyip, düzenli bir forma sokan ikinci basamak Seçilim Mekanizmaları'dır. Söz konusu var olan ve durmaksızın değişen çeşitlilik, çevresel etmenlere karşı her an sınava tabi tutulur. Kimi çeşitlilik, diğerlerine göre daha avantajlıdır ve o çeşitliliğe sahip bireylerin daha kolay hayatta kalmasına ve/veya daha kolay üremesine yardımcı olur. Böylece bu çeşitliliğe rastgele bir şekilde sahip olan bireyler daha kolay hayatta kalır ve/veya ürerler; bu sırada da kendilerini avantajlı kılan genleri gelecek nesillere daha sık aktarırlar. Bazı genlerden doğan bazı varyantlar ise, popülasyonun içinde bulunduğu çevre şartlarında diğer bireylere göre daha dezavantajlı konumda kalırlar. Bunlar ya daha az hayatta kalır ve/veya ürerler, ya da hiç hayatta kalamaz ve/veya hiç üreyemezler. Bu durumda, onları zayıf kılan dezavantajlı genler de gelecek nesillere ya hiç aktarılmaz ya da daha seyrek aktarılır. Böylece bu şekilde bol çeşitli varyantlar arasından, içinde bulunulan çevreye en uyumlu olan varyantların sayısı her nesilde birazcık artar; uyumsuz olanların sayısı ise her nesilde birazcık azalır. Böylece canlıların popülasyonunun geneli, çevrelerine giderek daha uyumlu hale gelecek biçimde değişir.

98
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Poyraz Savaş
Poyraz Savaş
118.0K UP
Çeviren 3 gün önce 9 dk.

Sosyal medya akışı çoğunlukla yapay zeka tarafından oluşturulan görsellerle dolu. Bir videoda, bir Sinek kuşu çifti bir gülün içinde yağmurdan korunurken gösteriliyor; bir diğerinde ise bir kutup ayısı yavrusu buzlu okyanustan “kurtarılıyor” ve kurtarıcılarına şakacı ve minnettar bir şekilde davranıyor. Yapay zeka; büyük, siyah, sevimli gözleri olan semender benzeri “amfiblet” yaratıklar da dahil olmak üzere, tamamen yeni hayvanlar bile üretiyor.

Yapay zeka tarafından üretilen içerikler giderek daha kolay, daha hızlı ve daha ucuz hale geliyor. OpenAI'ın Sora, Google'ın Gemini veya Meta'nın video oluşturucusu gibi araçlarla içerik oluşturucular, kelime komutlarıyla vahşi yaşam görselleri ve videoları hazırlayıp bunları sosyal medyada toplu olarak paylaşabiliyor ve bazı gönderiler milyonlarca beğeni topluyor. Bu görseller genellikle şaşırtıcı düzeyde ayrıntı ve gerçekçilik içeriyor, öyle ki yorum yapan birçok kullanıcı görsellerin sahte olduğunu fark etmiyor gibi görünüyor. Gerçekte, çiçeklerin içinde sinek kuşu yuvaları yok, kutup ayılarının doğal ortamlarından "kurtarılmaya" ihtiyacı yok ve "amfiblet" diye bir şey de mevcut değil.

14
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
🔍 Optik illüzyonlar, gözlerin ve beynin nasıl çalıştığını bir anda ortaya koyan büyüleyici deneylerdir.

🧠 Örneğin, görsel bilgi beyne ulaştığında işlenmesi birkaç milimetrelik gecikmeyle gerçekleşir; bu boşlukta beynimiz geleceği tahmin eder, verileri “tamamlar”. Bu mekanizma, illüzyonların oluşmasına yol açar.

👀 Fizyolojik yanılsamalar parlaklık, renk veya hareket gibi etkenlere bağlıyken bilişsel illüzyonlar beynimizin bildik şablonlara dayalı tahmin yapma eğiliminden kaynaklanır.

🌿 Evrimsel bakış açısıyla bakarsak atalarımızın hızlı karar vermesi gerekiyordu ama bu hız bazen görsel işleme hatalarıyla sonuçlandı, günümüzde bu hatalar “sanat” veya “oyun” olarak karşımıza çıkıyor.

🔧 Sonuç: Gördüğümüz şey, dünyadaki nesnelerin doğrudan görüntüsü değil, beynimizin “enkode edip yeniden ürettiği” bir algıdır.
Yazar: Çağrı Mert Bakırcı
2. Yazar : Meltem Çetin Sever

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 14 Kasım 2014 32 dk.

7 Kasım 2014 tarihinde vizyona giren Yıldızlararası (Interstellar) filmi, senenin en çok beklenen filmi olarak büyük ses getirdi. Belki gişelere beklediği hızlı girişi yapamadı ve ABD'de Disney tarafından yapılan Büyük Kahraman 6 (Big Hero 6) isimli filmin gerisinde kaldı ama yine de gerek içeriği, gerek kurgusu, gerek görsel yapısı, gerekse de Evrim Ağacı olarak burada işlediğimiz gibi bilime olan katkılarıyla önemli miktarda ses getirmeyi başardı. Öyle ki, kolay kolay bilimkurgu filmlerini beğenmeyen, Dünyaca ünlü astrofizikçi Neil deGrasse Tyson'dan bile, buradan okuyabileceğiniz gibi bol miktarda övgü aldı. Filme yöneltilen ve hem destekleyen, hem de karşı olan sayısız eleştirinin yarattığı toz fırtınası yavaş yavaş dinerken, biz de filmin bilimsel olarak bir analizini sizler için yapmak istedik. Ayrıca filmin sonunda, karadeliğin içerisine girildiğinde ne olduğunu ve neler anlatılmaya çalışıldığını da, anlamayanlar için açıklayacağız. Umuyoruz ki faydalı olacaktır.

İlk olarak şunu söyleyelim: bu bir belgesel değildir, bir bilimkurgu filmidir. Dolayısıyla ele alacağımız eleştiriler, "Kesin ip var or'da!" diyormuşuz gibi anlaşılabilir. Fakat amaç bu değildir. Bilimkurgunun amacı, hayal gücünü tetikleyerek bilimin ileride görebileceği gerçeklerle ilgili ufkumuzu açmaya çalışmasıdır. Sadece salt bir sanat eseri olarak görüp tüm bilimsel doğasından sıyırmak, tamamen bilim olarak görüp içerisindeki noktaları abartmak kadar hatalı olacaktır. İkisi de yanlıştır. Dolayısıyla, mutlaka filme gitmenizi ve son yılların (hatta belki tüm zamanların) en başarılı bilimkurgu filmlerinden biri olduğunu düşündüğümüz Yıldızlararası'nı izlemenizi tavsiye ederiz. Biz tek kelimeyle "bayıldık". Özellikle sayısız bilimsel gerçeğin dahiyane bir şekilde aktarılması, filmi diğer pekçok bilimkurgu filminden ayıran çok özel bir nokta. Ancak filmin büyüleyici doğasından sıyrılıp "Ya acaba?" sorusunu sormaya başladığınız anda, artık bilimkurgu veya sanat değil, bilim yapıyorsunuz demektir ve bu yazımız, size katkı sağlayacaktır diye düşünüyoruz. Dolayısıyla sanatın bittiği yerle bilimin başladığı yeri iyi ayırt etmek gerektiği kanaatindeyiz. Benzer şekilde, Evrim Ağacı ekibi olarak filmin harika olduğu konusunda hemfikiriz. Ancak bu, bilimini analiz edip hatalarına değinemeyeceğimiz anlamına gelmiyor.

249
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
EtkinlikKültürel Etkinlik
Evrim Ağacı Ankara Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 2 hafta önce Ankara₺310,00 - ₺450,006 Aralık
Estetiğin Biyolojik Kökenleri
06 Aralık 2025 13:30 tarihinden 06 Aralık 2025 17:00 tarihine kadar.

Estetiğin Biyolojik Kökenleri, 6 Aralık 2025 tarihinde saat 13.30’da başlayacaktır.

Seminer İçeriği:
Estetik algısı; sadece kültürel değil, aynı zamanda biyolojik temellere sahip karmaşık bir kavramdır. Sanatta biyolojik unsurlardan kaynaklanan duygusal etkiler, izleyici üzerinde derin etkiler bırakarak, sanat eserlerinin gücünü artırabilmektedir. Estetik algının yalnızca sanata içkin bir unsur olarak değil, aynı zamanda evrimleşmiş ve işlevsel bir özellik olarak düşünülebileceği bu etkinliğimizde ortaya koyulacaktır.

Konuşmacı: Dr. Babür Erdem, Evrim Ağacı Ortak Kurucusu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Biyolojik Bilimler Bölümü’nde doktorasını tamamlamıştır. Araştırma alanları davranış biyolojisi, hesaplamalı biyoloji ve evrimsel biyolojidir ve bu konularda yayımlanan çeşitli makaleleri vardır. Ayrıca TÜBİTAK destekli projelerde yürütücülük yapmış ve birçok projede yer almıştır. Şu anda ODTÜ Robotik ve Yapay Zekâ Merkezi’nde arılar ve davranışları üzerine araştırmacı olarak çalışmaktadır.

Dersler, 40 kişilik kontenjan ile sınırlıdır. 40 kişiye ulaşılması durumunda kayıtlar kapanacaktır. Kontenjan dolduktan sonra yatırılan ücretler iade edilecektir.

Fiyatlandırma Bilgisi
Dersler, öğrenci ve tam olmak üzere iki fiyatlandırmaya tabi olacaktır. Aktif olarak bir eğitim kurumunda öğrenim gören kişiler “öğrenci” sayılacaktır ve bu fiyat üzerinden ödeme yapacaktır. Diğer kişiler ise “tam” sayılacaktır ve bu fiyat üzerinden ödeme yapacaktır.
Ayrıca bankanıza bağlı olarak İYİZİCO üzerinden eğitimlerimize taksit imkanı bulunmaktadır.

Devamını Göster
12
0 Yorum
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Okan Ö. Cinemre
Okan Ö. Cinemre Seslendiren 1 Mayıs 2019 14:15
1809’da İngiltere’de doğdum. Dedem ünlü felsefeci ve doktor Erasmus Darwin, babam Robert ise iyi bir hekimdi. Annemi henüz daha 8 yaşında iken kaybettim....
38
Yasin Türk
Yasin Türk
101.0K UP
Yüksek Lisans öğrencisiyim. 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Web siteleri kaynak olarak gösterilebilir; ancak bilimsel kaynak sayılmazlar.

Bilimsel kaynak, hakemli dergilerde yayımlanmış makaleleri, akademik kitapları, bildirileri ve tezleri kapsar. Bu tür yayınlar, içeriklerinin bilimsel doğruluğu uzmanlar tarafından değerlendirilerek yayımlandığı için akademik geçerliliğe sahiptir.

Evrim Ağacı gibi popüler bilim siteleri, bilimsel bilgiyi halka anlaşılır şekilde sunan ikincil kaynaklardır. Bilimsel araştırma yaparken veya akademik bir ödevde kullanırken bu tür içerikler genellikle bilimsel referans yerine geçmez.

Tüm Reklamları Kapat

Kısaca özetleyecek olursam:

Bir bilginin kaynağı olarak bir web sitesini elbette gösterebilirsin; ancak bir web sitesini başlı başına bilimsel kaynak olarak gösteremezsin. Bilimsel kaynak, hakemli dergilerde yayımlanan makaleler, akademik kitaplar, bildiriler ve tezlerdir

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 10 Temmuz 2021
Yaban hayattaki türler, henüz okunmamış bir kütüphane gibidir. Onları yok etmek, bir kütüphaneyi yakmaya benzer.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
31
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close