Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
İnceleme
Arda Küçükoğlu
İnceleyen 2 gün önce
Einstein'in felsefesini, yaşam biçimini bize en iyi açıklayan ve kendi elinden çıkma olduğu için en güvenilir kaynaktır. Bu kitabı okuduğum vakitlerde einsteinin bahsettiği Ulusal Tahkim Örgütü ve tek devlet düzeni beni çok etkilemiştir ki halen bu fikrin savunucusuyum.
10.0/10
(3 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Burak Albayrak
Burak Albayrak
355.6K UP
Ekleyen 8 Mart 2022 1 sa.

Astım, akciğer hava yollarının uzun süreli inflamatuar bir hastalığıdır.[1] Değişken ve tekrarlayan semptomlar, geri dönüşümlü hava akımı obstrüksiyonu ve kolayca tetiklenen bronkospazmlar ile karakterizedir. Semptomlar hırıltı, öksürük, göğüste sıkışma ve nefes darlığı ataklarını içerir. Bunlar günde veya haftada birkaç kez olabilir. Kişiye bağlı olarak astım semptomları geceleri veya egzersizle daha da kötüleşebilir.

Astımın genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklandığı düşünülmektedir. Çevresel faktörler, hava kirliliğine ve alerjenlere maruz kalmayı içerir. Diğer potansiyel tetikleyiciler arasında aspirin ve beta blokerler gibi ilaçlar bulunur. Tanı genellikle semptomların paternine, tedaviye zaman içinde verilen yanıta ve spirometri testine dayanır. Astım; semptomların sıklığına, bir saniyedeki zorlu ekspiratuar hacim ve tepe ekspiratuar akım hızına göre sınıflandırılır.[2] Aynı zamanda atopik veya atopik olmayan olarak da sınıflandırılabilir; burada "atopi", tip 1 aşırı duyarlılık reaksiyonu geliştirmeye yönelik bir yatkınlığı ifade eder.[3][4]

83
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Emir K.
Üye 5 gün önce Henüz cevap yok.
Nasanın canlı yayınında bu tarz şeyler var bunlar nedir acaba? internette karşıma çıktı biraz izledim ve hep bu şeylerden geçiyor.
166 görüntülenme
Nasanın canlı yanındaki bu şeyler ne?
Nasanın canlı yanındaki bu şeyler ne?
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Aslı Eroğlu
Aslı Eroğlu
23.4K UP
Çeviren 12 Eylül 2018 12 dk.

Benzer türler kısıtlı kaynaklardan genellikle farklı şekillerde yararlanırlar. Bu şekilde bir kaynak paylaşımı, görünüşte birbirine benzeyen türlerin rekabet yoluyla birbirlerinin yok olmasına sebep olmadan aynı ekolojik toplulukta nasıl bir arada yaşayabildiklerini açıklamamıza yardımcı olur. Türler arasındaki kaynak paylaşımını anlamak, hala hayatta olan türlerinin sayısındaki azalmanın ekosistemin işleyişini nasıl etkileyeceğini tahmin etmemize yardımcı olabilir.

Dünya'daki yaşamın en çarpıcı özelliklerinden biri inanılmaz çeşitliliğidir. Aslına bakılırsa Dünya'da yaşayan o kadar çok tür vardır ki, yüzyıllardır farklı ekosistemleri incelememize, yeni türler tanımlamamıza ve onları sınıflandırmamıza rağmen türlerin toplam sayısını hala bilmiyoruz. Tahminler Dünya'da 5 ila 30 milyon tür yaşadığını öne sürüyor fakat biz henüz sadece 2 milyonluk bir kısmı (en kolay göze çarpanları!) adlandırdık ve tanımladık. Ekolojik toplulukların her biri inanılamayacak sayıda türe ev sahipliği yapabilir. Örneğin Fiji veya Hawaii'deki bir resif üzerinde 100'e yakın farklı mercan türünün ya da aynı mercanlar arasında barınan veya beslenen 150'ye yakın balık türünün bir arada yaşaması sıkça rastlanan bir olaydır. Bu biyoçeşitliliği yalnızca tropikal cennetlerde gözlemleyebileceğinizi düşünmeyin. Bir dahaki sefere işe veya okula giderken yanından geçtiğiniz parktaki kuş türlerine ya da bir hafta sonu arkadaşlarınızla pikniğe gittiğiniz göletteki balık türlerine daha yakından bakarsanız pek çok farklı türün yaşadığını fark edebilirsiniz.

84
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ögetay Kayalı
Yazar 6 Ocak 2024 3 dk.

Kozmolojide uzaklıkların hassas bir şekilde ölçülebilmesi oldukça önemlidir. Çünkü Hubble sabiti gibi parametrelerin hassas bir şekilde belirlenebilmesi için, uzaklıkların sağlıklı bir şekilde belirlenebilmesi gerekir. Hubble sabitinin de birçok diğer parametrenin belirlenmesinde önemli bir rolü olduğunu düşünecek olursak kozmolojik açıdan, uzaklık belirleme çok önemli bir konudur. Fakat uzaklığı doğrudan ölçmek oldukça problemlidir. Bunun için çeşitli uzaklık ölçüm yöntemleri, birbirlerini teyit etme ve geliştirme amacıyla farklı kombinasyonlar şeklinde kullanılır. Her bir yöntemin bir basamağı oluşturduğu bu yönteme, uzaklık merdiveni adı verilir.

Astronomide belki de 20'den fazla uzaklık ölçüm yöntemi vardır, fakat bunların çoğu benzer bir mantıktan faydalanır ve çok da uzağı ölçmemize olanak tanımaz. Yöntemlerin birçoğu kendi gökadamız içerisinde sınırlıyken, birçoğu da yerel kümenin dışına çıkamaz. Ancak süpernova, maser gözlemleri gibi ender yöntemler bu sınırları aşabilir.

29
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Çeviren 13 Mayıs 2024 52 dk.

Alan Turing'in 1950 yılında Mind dergisinde yayımlanan "Computing Machinery and Intelligence" başlıklı makalesi, yapay zeka tarihi için bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu eserde Turing, daha sonraları "Turing Testi" olarak adlandırılacak olan fikri ortaya atarak makinelerin düşünme yeteneğini sorgulamış ve bilgisayar biliminin temel taşlarını döşemiştir. Bu test, insan bir "sorgucu"nun, hangisinin hangisi olduğunu bilmeden bir makine ve başka bir insanla yazılı olarak veya doğal dilde konuşmasını içerir. Sorgucu, makineyi insandan güvenilir bir şekilde ayıramazsa, makinenin insan benzeri bir zeka sergilediği kabul edilir.

Turing'in makalesi, tartışmayı zihin ve bilincin doğasına ilişkin soyut felsefi tartışmalardan pratik ve operasyonel bir perspektife temelden kaydırmaktadır. Bunu yaparak, insan düşünce sürecinin kendisini taklit etmek yerine, makinelerin insan zekasına davranışsal eşdeğerlik sergileme becerisine odaklanan zeka için net, ölçülebilir bir standart belirler. Bu pratik yaklaşım, sadece yapay zeka araştırmacılarına somut bir hedef sunmakla kalmamıştır, aynı zamanda psikoloji, bilişsel bilim ve bilgisayar bilimlerinden daha geniş bir disiplinlerarası katılımı davet ederek akıllı sistemlerin geliştirilmesinin önünü açmıştır. Turing'in çalışması bu nedenle sadece makinelerin yeteneklerine bir meydan okuma olarak değil, aynı zamanda zekanın doğasına ilişkin felsefi bir sorgulama olarak da hizmet etmekte ve onlarca yıllık tartışma, araştırma ve yeniliği teşvik etmektedir.

66
8
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nihal Günay
Nihal Günay
24.3K UP
Çeviren 10 saat önce 11 dk.

Soru dilenmesi (petitio prensibi ya da hatalı döngüsel nedensellik), bir argümanın önermesi, sonuca bağlı ya da sonucun dengi olduğunda ortaya çıkan safsatadır. Başka bir deyişle, eğer önermelerin bir tanesi bile tartışmanın sonucunu zorunlu olarak doğru varsayıyorsa bu önerme sonucuna muhtaçtır.

Örnek vermek gerekirse “Küçük çocukların argo içeren kitaplar okuması yanlıştır, demek ki çocukların argo içeren kitaplar okumasına izin vermek etik değildir!” argümanı, Soru dilenmesi safsatasına düşmektedir çünkü yapılan önerme (küçük çocukların argo içeren kitaplar okuması yanlıştır) aslında sonucun (çocukların argo içeren kitaplar okumasına izin vermek etik değildir) başka şekilde ifade edilmiş halidir.

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ertan Tiryaki
4 gün önce
O geçmişinde çok acı çekmiş, ona gerçek aşk olduğunu göstereceğim.
O bana gösterdi

0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Söz
Rana Marie
Alıntıyı Ekleyen 2 gün önce
Bilim, özü gereği, sadece görür, asla yargılamaz: Ahlaka aykırı değil, sade ahlâk-dışıdır.
Kaynak: Bilim Ahlakı
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
EtkinlikKültürel Etkinlik
Okan Nurettin Okur
Etkinliği Ekleyen 3 hafta önce ÇevrimiçiÜcretsiz30 Kasım
Alman İdealistlerinde Yeni Platoncu İzler
30 Kasım 2025 09:00 tarihinden 30 Kasım 2025 11:00 tarihine kadar.

Bu yayın, Ankara Felsefe Radyosu tarafından düzenlenecek olup belirtilen tarih ve saatte aşağıdaki link üzerinden ulaşabilirsiniz.

https://www.youtube.com/@AnkaraFelsefeRadyosu

Devamını Göster
3
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 14 Şubat 2019
Demokrasinin ölümü muhtemelen bir çalılıktan suikast ile olmayacaktır. Vurdumduymazlık, umursamazlık ve değerbilmezlik yoluyla, yavaş bir tükeniş olacaktır.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
22
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Oğuzhan Kiper
Oğuzhan Kiper
57.7K UP
Yazar 6 Şubat 2016 12 dk.

Ana görselde gördüğünüz kimyasal elementlerin periyodik tablosu, elementleri simgeleyen harfler ve bir takım fizikokimyasal veya elektrokimyasal özelliklerini gösteren sayıların bulunduğu alışılageldik bir periyodik tablo değil. Bu kez, karelerin içinde elementlerin simgeleri ve altında da bazı harfler gösteriliyor. Bu harfler, elementlerin orijinlerini belirten harfler.

Periyodik tablolara periyodik tablo denmesinin bir nedeni vardır. Kimyasal elementlerin kimi özellikleri birbirlerine benzer, veya daha doğru bir tabirle belli bir trendi takip eder. Örneğin, en bilinen örnekle, atom ağırlığı periyodik tablonun solundan sağına ve yukarında aşağıya doğru artar. Periyodik tabloya bakarak her hangi iki element arasında bir ağırlık karşılaştırması yaptığımızda diğerinin sağında ve/veya altında kalan atom daha ağırdır diyebiliriz. Kimya ile biraz daha ilgiliysek, elementin sadece periyodik tablodaki yerine bakarak, o element çok tutarlı öngörülerde bulunabiliriz. Periyodik tablonun verdiği bu öngörü avantajıyla, normal şartlarda oluşmayacak bileşikleri teorik olarak oluşturabilir, onların tepkimelerini hesaplayabilir; hatta ve hatta Mendeleev’in yaptığı gibi, Germanyum, Skandiyum ve Galyum elementlerini, tüm özellikleriyle birlikte, daha keşfedilmeden öngörebiliriz. Bu bağlamda periyodik tablo, insanlığın icat ettiği ilk bilgisayarlardan biridir.

151
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Emir Özel
Emir Özel
1,425 UP
Psikoloji lisans öğrencisi 19 Temmuz 2020 Sen de Cevap Ver

Son çalışmalara göre atalarımızın travmalarının DNA'larımıza "etiketlendiğini" belki duymuşsunuzdur. Jung'un kolektif bilinçdışı bu sözünü ettiğim son çalışmalarla belki açıklanabilir. Jung'a göre ortaçağ insanları başlarına bela olan veba taşıyan fareler nedeniyle bugünkü insanların farelerden korkarlar. Nörobiyolojik açıklaması da bu korku (bir nevi travma) nedeniyle açıklanabilir belki. Soykırım, cinsel taciz vb insanın akıl sağlığını sarsan olaylar geçmiş yıllarda olduğu gibi bugün de etkisini gösterebiliyor. Yani bizim travmalarımız da gelecek nesilleri DNA'sında etiketlenmiş olacak. Konuya pek vakıf değilim ancak evrimsel açıklamasının deneyimlerde yatıyor olabileceğini düşünüyorum. Bireyin DNA'sına kodlanan bu travmalar sayesinde birey bu travmaları deneyimleyip onlardan uzak durmak zorunda kalmayabilir.

248 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Hakikat Ve Uzlaşma Komisyonunun Kanada'Da Yaptığı Bir Çalışmayla Ilgili Kaynak. (19 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 19 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
  2. Yazar Yok. Travma-Dna Ilişkisi. (19 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 19 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
  3. Yazar Yok. Soykırım, Travma, Dna Ilişkisi. (19 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 19 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esat Kudret
Esat Kudret
707.3K UP
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 6 gün önce Sen de Cevap Ver

Bilemeyiz fakat ön görebiliriz!

Zaman maddi bir içeriğe sahip değildir, aksine maddeye tabi bir “fenomendir”. Dolayısı ile yok ve var ile değerlendirilemez.

Onu başlatan anlamında var eden süreçler bugünkü verilerimiz itibarı ile var ve evrenin kendisine delalet eder.

Tüm Reklamları Kapat

Bu evrenin ötesi var mı yok mu, öncesi ve sonrası var mı, olacak mı kesin olarak bilmiyoruz ve muhtemeldir ki hiçbir zaman bilemeyebiliriz. Bu nedenle de zamanın kesin olarak bir başlangıcının olup olmadığını da.

Ancak bilim ve bu konulardaki en önemli dayanağı olan matematik evrenimize bir başlangıç ön görüyor ve onun dokusunu oluşturan uzay ve zamana da… Hatta bir sonuç da öngörüyor ısıl ölüm adı altında verilen bir süreç adı ile. Yani hareketin bittiği an…

Bilim yarın için nelere gebe bilemeyiz. Yarın bu teorilerin neye ve nereye evirileceği konusunda ahkam kesemeyiz. Zira bilimde mutlak kesinlik yoktur. Çünkü bilim, devinen bir evrenin ve içerdiği her şeyin devinim sürecinin-evrelerinin isim babalığıdır, ötesi değil. Ancak bu isim babalığıdır ki bugün bizi mağaradan uzaya taşıyan yegane şey aynı zamanda…

Her bilinmezin illa ki başka ve daha karmaşık fakat bir o kadar sorgulanamaz, tartışılamaz, ölçülemez, gözlenemez ve sadece kabullenilir bir bilinmeze bağlanması kişinin tercihine kalmıştır ki ona inanç adı verilir. Ancak bilim öyle çalışmaz: “Beni sorgulayın, sınayın, deneyin ve gerektiğinde vazgeçin” diyecek kadar iddialı, cesur ve özgüven içerir.

Bu güne kadar da genel itibarı ile yanılmamıştır. Ki bunu, ben mutlağım, yanılmam, kanıta dayanırım vb. ilkelerden çok mutlak olmama, yanılabilme ve özellikle kendini kandırmama temel etik ilkesine borçludur. Tercih bizim. Sevgiyle…

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Altay Kenger
Seslendiren 31 Ocak 2020 12:40
Cinsel fanteziler, herkesin öyle veya böyle sahip olduğu şeylerdir. 2018 yılında 18-57 yaş arasındaki 4175 kişi üzerinde yapılan bir araştırmada, katılımcıların...
39
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close