Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
İnceleme
İlhan Taşlı
İnceleyen10 8 Nisan 2023
Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.
Bir yazar, yüzlerce sayfalık kitabını nasıl kısacık bir cümleye sığdırır ve bu cümle koca romanın aynı zamanda ilk cümlesidir.
Orhan Pamuk Türk Edebiyatı’na bambaşka bir soluk getirmiştir. Bu romanda onlardan biri. Zengin bir ailenin oğlu olan Kemal’in "hüzünlü İstanbul'da" yaşadığı imkansız aşkı. İmkansız çünkü Füsun’un hayalleri bambaşkadır. Romanın benim üzerimdeki etkisi o yılların İstanbul’unu yazarın hayal dünyasından okumak olmuştur. Yazarın ifadesi ile O hüzünlü bir şehirdir. Kitabı okursanız ki içinde saklı bedava bilet hala var sanırım. Müzeyi gezmenizi de öneririm.
9.0/10
(11 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
10
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Yunus Sahin
Seslendiren 7 Mayıs 2024 5:04
Nöronların her biri aynı değildir. Her birinin yapısı, çalışacağı yere göre özelleşmiştir. Ancak bağlantılarına ve yapılarına göre bu nöronları kategorize...
29
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 3 Ocak 2015 6 dk.

Genellikle evrimden söz edildiğinde, hele ki insan evriminden söz edildiğinde akla gelen ilk şey "maymunlar" olur, o kadar. Ondan gerisi, berisi, arası bilinmez. "Ne yani, biz şempanzeden mi geliyoruz; o zaman onlar neden insan olamıyor?" seviyesinden öteye gidemeyen bir algı çerçevesinde, evrimsel biyoloji gibi insanlık ve bilim tarihinin gördüğü en güçlü bilim dallarından biri hiçe sayılıyor. İnsan-maymun-evrim ilişkisini burada, burada, burada ve burada detaylıca analiz etmiştik ve doğru bilinen yanlışları düzeltmiştik; tekrar etmeye gerek yok. 

Öte yandan biz modern insanlar (Homo sapiens), 4 milyar yıla yakın canlılık tarihinde son 250.000 yıldır var olan türleriz. Yani gezegen üzerindeki canlılığın %0.006'lık kısmında yer alıyoruz. Bir diğer deyişle, zamansal olarak bir hiçiz. Tabii bu sadece bizimle ilgili bir durum değil. Her ne kadar evrim tarihini her zaman kendi gözlerimizden anlatmaya meyilli olsak da, bugün bizlerle birlikte aynı gezegeni paylaşan ortalama 60 milyon canlı türünün birçoğu, bu uçsuz bucaksız evrim zamanının kısacık bir diliminde var olmuş canlılar. Çünkü bugüne kadar var olan türlerin %99'undan fazlası yok oldu, sadece %1'i yoluna devam ediyor.

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ecem İşler
Ecem İşler
22.3K UP
Aktaran 4 saat önce 2 dk.

Kulağa korku filminden fırlamış gibi geliyor: Kemikleri yiyip bitiren, kafatasının kaynaşmış plakalarını kaynayan asit gibi eriten bir hastalık.

Ancak araştırmacılar, 3 Ekim'de Nature Neuroscience dergisinde yayımladıkları raporda, Glioblastoma adı verilen bir beyin kanseri türünün de benzer bir etki yaparak canlı kafatası dokusunun aşınmasına yol açtığını bildirdi.

2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 4 Ocak 2015 4 dk.

Evrimsel biyoloji dahilinde homoloji, atasal bir türün özelliklerinin torun türlerde de bulunması anlamına gelir. Aslında daha teknik tanımı, bunun tersinden yapılır: türlerdeki benzer karakterlerin, ortak atalardan miras alınması durumudur. Fakat atadan toruna doğru düşünmek daha kolaydır. Örneğin yarasalar ile kuşlar kanatlarını ortak bir atadan almamışlardır. Yarasalar ile kuşların ortak atası kabaca 296 milyon yıl önce yaşamıştır ve bu ortak ata, dinozorlardan bile önce yaşamış, kanatları olmayan, uçamayan bir ortak atadır. Dolayısıyla bu iki grubun kanat yapısı homolog değildir. Öte yandan kargalar ile serçelerin ortak atası 44.1 milyon yıl önce yaşamış bir başka atasal kuş türüdür. Onun da kanatları vardır; dolayısıyla torunlarına kendisininkine benzer (ancak tabii ki evrimsel süreçte farklılaşmış) kanatlar bırakmıştır. Dolayısıyla bu iki kanat yapısı, homolog organlardır.

Peki ya parmak sayısı? Neden çok sayıda canlıda 5 parmak bulunur? Neden 4 ya da 6 değil? Aslında ilk olarak şu "çok sayıda canlı" tanımlanmalıdır. Çok sayıda canlıda 5 parmak bulunuyor gibi gelmesi, canlılığa dair halk olarak çok az bilgiye sahip olmamızdır. Aslında 5-parmaklı uzuv yapısı çeneli omurgalı hayvanların sadece belirli bir alt grubunda görülür. Bu alt-grupta amfibiler (kurbalağalar, semenderler, vb.) ile amniyotlar (kuşlar, memeliler ve sürüngenler) bulunur. Bu alt-grupta toplamda 27400 civarında tür bulunmaktadır.. Bu, tüm ökaryotik (gelişmiş hücre yapısına sahip) türlerin %0.3 civarına eşittir. Tüm Hayvanlar Alemi'nin ise %0.4 civarına eşittir. Dolayısıyla "canlılığın çoğu" derken ne kast ettiğimiz iyi anlaşılmalıdır.

171
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ertan Tiryaki
5 gün önce
Boğulan birine yüzmeyi öğretemezsin. Nefessiz kalan birine nefes veremezsin.
Bir şeyleri vaktinden önce yapmazsan ne kadar öğüt versende,ne kadar çabalasanda geçtir. O ya boğulur dipsiz sularda ya da nefesini geri alır artık savaş ondadır.

1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ebru Tuba Ölçücü
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, İstanbul
En çok yaprak döken ağaçların çıplak olduğu kış aylarında görülür. Kütükler ve duran ölü ağaçların yanı sıra düşmüş dallar da dahil olmak üzere esas olarak ölü sert ağaçlarda büyür. Gözlem yapılan ağaç düşmüş bir odundur.
9
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Aslı Ece Koçak
Aslı Ece Koçak
146.7K UP
Yazar 3 Mart 2021 15 dk.

Dünya nüfusunun artmasıyla gıda tüketimi de artarken, gıda üretimi aynı oranda artmıyor. Hatta Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) göre, sınırlı kaynaklardan üretilebilen gıdaların yaklaşık %5'i böcek istilası veya hasat sonrası bozulma nedeniyle kullanılamaz hale geliyor. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) açıklamasına göre, dünyadaki ölümlerin %35'inin gıda kaynaklı salgınlar ve parazitlerden kaynaklandığı bildirildi. Tüm bu nedenlerle gıda güvenliğini sağlamak, yani sağlıklı ve besin değerini korumak için yüzyıllardır çeşitli ürün ve teknolojiler geliştirilmiştir.

Gıdanın yüksek enerji ışınlarına maruz bırakılarak bir muhafaza sürekliliği olan "gıda ışınlaması", ürün güvenliği, mikroorganizmalardan korunma, raf ömrü gibi iyileştirmeler için 20. yüzyılın ikinci yarısında ön plana çıkmıştır. Gıdaların ışınlanması ile birlikte ışınlanmış gıdaların güvenliği tüm dünyada araştırılmaya başlanmıştır.

76
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Uyurgezerliğin sonu nerede bitiyor?
Yağız .
Üye 5 gün önce Henüz cevap yok.
Aşırı merak ediyorum uzun süredir araştırıyorum ama nafile mantıklı bir cevap bulamadım bilenler lütfen cevap versinler ve ellerinden geliyorsa kullandıkları teknikleri de belirtsin.
152 görüntülenme
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tom Cochrane
Tom Cochrane
54.7K UP
Yazar 7 Ağustos 2022 46 dk.

Eğer iki bireyin beyinlerini birbirine bağlayacak olsaydık, bu durum, bireylerin bilinçli deneyimlerini nasıl etkilerdi? Daha spesifik olaraksa, iki kişinin insanın bilinçli deneyimlerinden herhangi birini paylaşması mümkün mü? Peki ya iki insanın farklı özneler olarak kalırken, aynı anda bazı deneyimlerden ortak olarak yararlanmaları mümkün mü? Beyinleri talamustan bağlı olan Hogan ikizleri vakası (kraniyopagus yapışık ikizler), tüm bunların olabileceğini gösteriyor gibi görünüyor. Pratik ampirik yöntemler bize, ikizlerin bilinçli deneyimleri paylaşıp paylaşmadıklarını doğrudan söyleyemese de, beyinde içerik işlemenin yerelliği hakkındaki düşünceleri gözeterek, büyük olasılıkla bunun olması gerektiğini savunuyorum.

Kimi zaman iki beyni birbirine bağladığımızda, bu beyinlerle ilişkili bireysel zihinleri de birleştirebileceğimiz varsayılır. Derek Parfit, felsefe camiasında ünlü olan bir şekilde, iki bireyin bedenlerinden beyin yarılarının çıkarıldığı ve daha sonra yeni bir bedende birleştirildiği bir düşünce deneyini anlatır:[1] Parfit, iki beyin yarısı arasında bir rekabet olup olmayacağını, örneğin birleşme öncesi bireyin fikirlerinin diğerine baskın gelip gelmeyeceğini ya da bir tür uzlaşmaya varıp varmayacaklarını merak eder. Yine de Parfit'in düşünce deneyinde, tekil bir zihnin ortaya çıkacağı temel fikri varsayılmaktadır. Benzer varsayımlar, kişisel kimlik literatüründe de bolca bulunmaktadır.[2][3][4][5][6][7]

143
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Murat Demir
Murat Demir
39.8K UP
Çeviren 13 Ocak 2021 4 dk.

İsrailli akademisyenler, hava boşluklu sistemlerden veri çalmak amacıyla kullanılabilecek kontrollü titreşimler yaratmak için bir bilgisayarın içine monte edilmiş fanları kullanmanın mümkün olduğunu kanıtladılar. AiR-ViBeR kod adlı bu teknik, İsrail'deki Negev Ben-Gurion Üniversitesi Ar-Ge Başkanı Mordechai Guri tarafından düzenlenen uzun bir veri hırsızlığı teknikleri listesinde yer alan tekniklerin en yenisi.

Geçtiğimiz son beş yıldır Guri, hava boşluklu bilgisayarlardan bilgisayar tarafından algılanmadan dış dünyaya veri gönderme yöntemlerini araştırmakta. Bu konuyla ilgili araştırmalar önem taşımakta; zira hava boşluklu sistemler yani internet erişimi olmayan yerel ağlardaki izole bilgisayarlar, genellikle gizli dosyalar veya fikri mülkiyet gibi hassas verileri saklamak için devlet veya şirket ağlarında kullanılmaktadır. Ancak veri çalmak için tek yöntem, verileri saklayan cihazlara internet erişimi sağlamak değildir.

29
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Damla Şahin Uçar
Aktaran 5 saat önce 2 dk.

University of California San Diego’da mühendisler, insanların yalnızca el-kol hareketlerini kullanarak makineleri kontrol etmesini sağlayan yeni nesil bir giyilebilir sistem geliştirdi. Kullanıcılar koşu esnasında, arabada seyahat ederken veya dalgalı bir denizde yüzerken bile makineleri kontrol edebiliyorlar.

Nature Sensors’da 17 Kasım 2025’de yayımlanan sistem, giyilebilir teknolojide uzun süredir devam eden, gerçek dünya koşullarında hareket sinyallerinin güvenilir bir şekilde tanınması sorununu çözmek adına esnek elektroniği yapay zekâ ile birleştiriyor.

1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Emir Mert Polat
Emir Mert Polat
101.0K UP
İnceleyen9 5 gün önce
National Geographic’teki uzay programlarından , StarTalk ve Kozmos, tanıdığımız ve astronomi denilince akla gelen Neil deGrasse Tyson‘ın merak uyandıran aynı zamanda da oldukça düşündüren kitabı. Başından sonuna kadar oldukça sürükleyici olan bu kitap, evren ve evrendeki yerimizle ilgili hem bilimsel hem de düşünsel konular içeriyor. Özellikle bazı bölümleri kafa karıştırıcı ve sorgulatıcı olsa da genel olarak mükemmel bir ahenk içinde işlenmiştir.
9.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Cosmic Queries: StarTalk's Guide to Who We Are, How We Got Here, and Where We're Going
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 1 Şubat 2019
Bir gün, belki 40 sene sonra, beni tanıyan son kişi ölecek. İşte o zaman ben gerçek anlamıyla öleceğim. Tanıdığınız herkes bir kümedir ve o kümede sizi tanıyan son kişi öldüğünde, o küme sona erer, hatıralardan silinirsiniz.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
22
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Şafak Aki
Şafak Aki
117.0K UP
6 gün önce
Erwing Goffman (1986) Stigma isimli kitabında, başka damgalanma biçimleri gibi işsizliğin de bu damgayı taşıyan tarafından, dışarıdan açıkça görülebilir bir işaretmiş gibi yaşandığını anlatır: "İşsiz bir adam olarak bilinmek öyle zor, öyle aşağılayıcı ki... Dışarı çıktığımda, gözlerimi indiriyorum, çünkü kendimi tamamen aşağıda hissediyorum. Yol boyunca yürürken, düzgün vatandaşlardan biri olmadığımı, herkesin parmağıyla beni gösterdiğini düşünüyorum. Gayriihtiyari bir şekilde insanlarla karşılaşmaktan kaçınıyorum. Eski güzel zamanlardan kalan tanıdıklar ve dostlar artık o kadar samimi gelmiyor. Karşılaştığımda beni ilgisizce selamlıyorlar. Artık bana sigara ikram etmiyorlar, gözleri sanki 'Bunu hak etmiyorsun, çalışmıyorsun', der gibi bakıyor." 
Böylece işsiz, kendisine yönelmiş aşağılayıcı bakışlar karşısında, kendini gizlemeyi, bu bakışlardan kaçınmayı ister. Çalışmamak, toplumun bir parçası, "düzgün bir vatandaş", değerli biri olmayı engeller, başkalarının gözünde kendi değersizliğini görmesine yol açar.

Boşuna mı Okuduk?
Türkiye'de Beyaz Yakalı İşsizliği

1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Barış Kurt
Barış Kurt
67.6K UP
akademisyen, kimyager 6 Haziran 2022 Sen de Cevap Ver

Öncelikle cep telefonundan başlayalım: Polimer bir kaba sahip; bu kimyadır, özel bir cama sahip; bu kimyadır, korozyona dayanması için özel alaşımlar metaller kullanılmıştır; tabi ki kimya bilgisiyle, hastanede aldığın ilaçların lab'daki sentezleri kimyadır anestetik maddelerden anti-kanser maddelere, mide koruyuculara kadar tamamı kimyasal bilgi gerektirir. Uçakların dış yüzü özel bir kompozit malzemedir, bu malzeme hem elektiriği dıştan iletir hem de hava şartlarına karşı dayanıklıdır hem de hafiftir, bunun üretilmesi tamamen kimyadır. Kurşun geçirmez zırhlarda kullanılan kevlar kimya devi olan Dupont şirketi tarafından üretilir, araba lastikleri kauçukla başladı şu an lab'larda üretilen özel polimerlerle devam ediyor uçak lastikleri aynı şekilde. Hava kirleticilerin miktarını ölçen cihazlar fizik-elektroniğe dayanır ama en en içte kimya temeline dayanır, fotoğraf makineleri ister dijital olsun ister eski geleneksel makineler olsun kimya bilgisi sayesinde bu derece ilerlediler. Aşı çalışmaları biyoloji ve kimyanınortak alanıdır, biyoloji canlılık kısmıyla ilgilnerken kimya bağlanma kısmıyla ilgilenir. Daha pek çok örnek sayılabilir. [1]

465 görüntülenme

Kaynaklar

  1. pubs.acs.org. Biocompatible Deep Eutectic Solvents Based On Choline Chloride: Characterization And Application To The Extraction Of Rutin From Sophora Japonica. Alındığı Yer: pubs.acs.org doi: 10.1021/acssuschemeng.5b00619. | Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Eser
Yasin Erkmen
Yasin Erkmen
75.7K UP
Eseri Ekleyen 4 gün önce Kitap
8.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye Öğrenciyim 5 gün önce Sen de Cevap Ver

Aslında hayır, zamanın bir başlangıcı olma zorunluluğu yoktur. Hatta bazı Büyük Patlama ve büyük enflasyon teorilerinde zamanın hep var olduğu, dolayısıyla bir “başlangıcı” olmadığı öne sürülür. Ancak bu konuda fizikte kesin bir görüş birliği bulunmamaktadır. Bazı teoriler zamanın bir başlangıcı olduğunu öne sürerken, kuantum kütle çekim gibi teoriler ise zamanın temel bir varlık olmadığını; bunun yerine kuantum döngüleri sonucunda ortaya çıktığı savunulur.

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Psikoloji konusunda geliştirebilirsin.

Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close