Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Nevzat Keskin
Seslendiren 4 gün önce 9:38
Elementlerin birbirleri ile nasıl etkileştiği; elektronlarının nasıl sıralandığına ve atomlarda elektronların yerleştiği en dış bölgede kaç elektron için...
6
Tüm Reklamları Kapat
Yaşam Ağacı Gözlemi
Ebru Tuba Ölçücü
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, İstanbul
P. polycephalum’un çevresel uyaranlara verdiği tepkiler oldukça gelişmiştir. Işıktan kaçınan (fotofobik) bir türdür ve organik maddece zengin, nemli, gölgeli mikrohabitatları tercih eder. Kemotaksi sayesinde bakterileri, maya hücrelerini ve çürüyen bitkisel materyalleri algılayarak besin kaynaklarına doğru ilerler. Bu süreçte oluşturduğu damar ağı, kaynaklar arasında en kısa ve enerji açısından en verimli yolları seçmesiyle dikkat çeker. bu yönüyle tür, biyolojik hesaplama ve ağ optimizasyonu çalışmalarına model olmuştur.
9
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Veli Sarıgül
Veli Sarıgül
154.3K UP
Yazar 7 Aralık 50 dk.

İnsanlık tarihi savaşların, doğal afetlerin ve kitlesel ölümlerin gölgesinde şekillenerek sayısız trajik olaya sahne olmuştur. Bu olaylar yalnızca bireylerin hayatlarını değil, aynı zamanda toplumların sosyal dokusunu, kültürel yapısını ve tarihsel süreçlerini de geri dönüşü olmayan bir biçimde pek çok açıdan değiştirmiştir. Tüm bu trajedilerden geriye kalan tek tanıklar, geçmişin izlerini bugüne taşıyan ve bize döneminin ruhunu hissettiren sessiz tanıklar olan iskeletlerdir. İskeletler, bir zamanlar var olmuş hayatların, yaşanmışlıkların ve bir halkın tarihinin biyolojik bir arşivini taşır; başka bir deyişle geçmişin sesi, insanlık tarihine dair saklı kalmış pek çok gerçeği ortaya koyan birer belge niteliğindedir.

Adlî antropoloji, işte bu biyolojik arşivlerin sırlarını çözme görevini üstlenen bir bilim dalıdır. İnsan iskeletleri üzerinden, bireyin biyolojik kimliğini, yaşadığı dönemin izlerini ve yaşamına dair detayları gün yüzüne çıkarmak adlî antropolojinin en temel amacıdır. Her bir iskelet kalıntısı, geçmişin kesitlerini sunan bir nevi bulmaca parçasıdır; bu parça doğru şekilde çözülerse bir kişinin cinsiyetinden yaşına, boy uzunluğundan karşılaştığı hastalıklara, hatta yaşamı boyunca geçirdiği travmalar ve ölüm şekline kadar pek çok bilgiyi gün ışığına çıkarabilme potansiyelindedir.

29
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ozan Karakaş
Ozan Karakaş
29.7K UP
Yazar 22 Aralık 2018 10 dk.

An itibariyle farkında bile olmadan olağanüstü bir iş başarıyorsunuz: Bu sayfanın arkaplanıyla renksel karşıtlık içinde bulunan birtakım simgelerin izleri retinanıza düşüyor; sinirler bu görsel veriyi retinadan alıp temporal lobda bulunan ve verinin “ne”liğine karar veren ventral yol üzerinden beynin arka kısmındaki görsel kortekse taşıyor; görsel kortekste tanınan ve tanımlanan veri, bu kez de “nerede” olduğunun tespit edileceği dorsal yoldan geçerek paryetal loba ve oradan da tümüyle (görsellik, farklı katmanlarıyla anlam, sesletim ve hatta belki etimoloji yönünden) kavranacağı, neredeyse eşzamanlı olarak da deneyimlerinizin ve düşüncelerinizin geri kalanıyla ilişkilendirileceği prefrontal kortekse iletiliyor. Neredeyse bir paragrafta açıklamaya çalıştığımız tüm bu süreç çeyrek saniyeden dahi kısa bir sürede meydana geliyor ve ortaya çıkan sonuç hepimiz için çok tanıdık: okuma.

Okumanın Tarihi isimli kitabında Alberto Manguel 1984 yılında Bağdat Arkeoloji Müzesi’nde gördüğü, üzerinde hayvanları ve “on” sayısını simgeleyen çeşitli oyuklar ve izler bulunan, insanın yazıya dair ilk üretimlerinden biri olan ve tarihte önemli bir noktayı imleyen yaklaşık altı bin yıllık iki kil tabletten bahseder ve şöyle der:

135
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Sanel Göksu
Sanel Göksu
24.0K UP
Yazar 27 Nisan 2022 7 dk.

Uyku, hayat standardımızı doğrudan etkileyen bir faktördür. Nasıl ki yetişkinler ihtiyaç duyulan günlük uyku ihtiyacını karşılayamadığında yeni güne yorgun ve mutsuz başlıyorsa, bebekler için de aynı durum söz konusudur. Bebeklerin gelişimi için uyku düzeni çok önemli bir unsurdur. Çoğu yeni doğan, günde yaklaşık 14-17 saat uykuya ihtiyaç duyar. Bebekler, doğduklarından itibaren ilk 3 ay boyunca biyolojik saatleri oluşmadığından gece ve gündüzü ayırt edemezler ve de beslenmek için sık sık uyanma ihtiyacı duyarlar.

Genellikle, emzirilen bebekler, biberon yardımı ile mamayla beslenen bebeklere göre daha sık uyanırlar. Buna rağmen, eğer bebeğinizi emziriyorsanız, emzirmeye devam etmeniz çok önemlidir; çünkü anne sütü, bebeğin beslenmesi için altın standarttır. Emzirme rutinleri, bebek ve uyku arasındaki bağı bir rutin haline dönüştürmenize yardımcı olacaktır.

27
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
EtkinlikEğitim
Evrim Ağacı İstanbul Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 2 gün önce İstanbul₺200,0013 Aralık
İngilizce Konuşma Kulübü – English Speaking Club
13 Aralık 2025 15:00 tarihinden 13 Aralık 2025 17:00 tarihine kadar.

İngilizce konuşma kulübümüz sizi bekliyor!

Sağlık, psikoloji, turizm, kültür ve etik gibi birçok konuda yapay zekanın geleceğimizi nasıl etkileyeceğini tartışacak ve BM simülasyonunda belirleyeceğiz.

Komitelerimize katılmak ve delege olmak için kayıt olmayı unutmayın. Kayıt olduğunuzda size etkinlikten önce mail yoluyla temsil edeceğiniz ülkeyi ve dahil olduğumuz komiteyi göndereceğiz.

Siyasi konulara girmeden size verilen ülkenin temsiliyetini yapmak adına, komitenizdeki konuyla ilgili önceden biraz düşünerek hazırlık yaparak gelmenizi rica edeceğiz.

Etkinlik günü komitelerinizde yapay zekanın farklı alanlarda geleceğimizi nasıl yönlendireceğini tartışacak ve argümanlarda bulunacağız.

Etkinliğimiz Evrim Ağacı İstanbul topluluğu ekibimizden, 8 yıldır İngilizce öğretmenliği yapmakta olan Yaren Filiz Koşaner moderatörlüğünde gerçekleşecektir.
——————–
Our English Speaking Club is waiting for you!

We will explore how artificial intelligence may shape our future in areas such as health, psychology, tourism, culture, and ethics and more. We’ll simulate it through a United Nations–style committee experience.

Don’t forget to register if you’d like to join our committees and become a delegate!

Once you register, you will receive an email before the event with the country you will represent and the committee you will join.

To ensure a smooth experience, we kindly ask you to prepare in advance: without diving into political issues, please think about how your assigned country would approach the committee’s topic and come ready with ideas.

On the event day, you will discuss how AI may influence our future in different fields and present your arguments within your committees.

The event will be moderated by Yaren Filiz Koşaner from our Evrim Ağacı Istanbul Organisation who has been an English teacher for 8 years.

Konum: Vogs Coffee Bahariye

Devamını Göster
2
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
İrem Demir
İrem Demir
51.3K UP
İnceleyen 25 Kasım 2024
Yönetmen Christopher Nolan olunca diyecek çok bir şey kalmıyor açıkçası. Nolan'ın filmleri arasında en alt sırada ama bu filmin kötü olduğunu asla asla göstermiyor. Filmi izlerken o anları yaşıyorsunuz sizi adeta bir askerin yerine koyuyor film. Ben kesinlikle izlenmesini öneririm.
Film
9.5/10
(52 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
9
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Osman Akman
Osman Akman
136.3K UP
Çeviren 7 Aralık 2021
İki devasa kara delik her çarpıştığında, yüksek bir cıvıltımsı ses titreşimleri evrene kütleçekim dalgaları olarak yayılır. İnsanlık, bu olağandışı titreşimleri algılayacak teknolojiye sadece son 7 yıldır sahip. Ancak, o vakitten beri ilk üç gözlem çalışması esnasında yaklaşık 90 tane algıladık. Yukarıda, LIGO (ABD'de), VIRGO (Avrupa'da) ve KAGRA'nın (Japonya'da) dev dedektörleri tarafından tespit edilen bu 90 tanenin, kütleçekim dalgası frekansının zamana karşı grafikleri olan spektrogramları yer almaktadır. Bir çarpışmadan Dünya'da ne kadar fazla enerji algılanırsa, grafikte de bir o kadar parlak görünür. Bu kütleçekim radyasyon dalgaları bilimde pek çok açıdan ilk olmalarının yanı sıra, insanlığa eşi görülmemiş bir kara delik ve nötron yıldızı kataloğu ve evrenimizin genişleme hızını ölçmenin yeni bir yolunu da sağlıyor. Hassasiyeti artırılmış dördüncü bir kütleçekim dalga gözlem çalışmasının şu sıralar Aralık 2022'de başlaması planlanıyor.
4
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 18 Ekim 2021 8 dk.

19 Şubat 2018'de yeniden aktif hale gelen Endonezya'nın Sinabung Yanardağı, yerden 7 kilometre yükseğe kadar küllerin saçılmasına neden oldu.[1] Bu patlama, havacılık endüstrisinde bir "kırmızı alarm"a neden oldu ve pilotlar, kül bulutundan uzak durmaları için uyarıldılar. Ama küçücük volkanik kül parçaları, koca bir uçağı düşürmeye yeter mi?

Kesinlikle! Aslına bakarsanız volkanik kül bulutu içindeki ezilmiş kayalar, gazlar ve küçük cam parçaları, uçağın dış yüzeyinin aşınmasına veya kumla kaplanmasına neden olabilir, motorların içinde eriyebilir ve hayati öneme sahip navigasyonel ve iletişimsel sistemleri yakabilir.[2] Bu nedenle Dünya çapında 9 farklı Volkanik Kül Tavsiye Merkezi bulunuyor ve bunlar, Sinabung Yanardağı gibi patlamalar sonrasında hava kontrol kulelerini ve pilotları risklere karşı uyarıyor. Volkanolog Janine Krippner, şöyle anlatıyor:

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Berat Mutluhan Seferoğlu
Yazar 9 Şubat 2020 49 dk.

Metafizik, günümüzde felsefedeki anlamından farklı imalara sahip olan bir terim. Günlük hayatta metafizik denince pek çok insanın aklına gelen ilk şeyin fizikötesi, doğaüstü, mistik, okültist, ‘uçuk kaçık’ şeyler olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle felsefeyle ilgilenen biri metafizik çalıştığını söylediği zaman birbirine zıt iki tür tepki geldiğini görüyoruz. Ya bu kişinin saçma sapan şeylerle uğraştığı, bir tür bilim karşıtı olduğu ve ‘uçuk’ bir takım inançlara sahip olduğu düşünülüyor; ya da metafiziğin gündelik hayattaki anlamına sıcak bakan insanlar bu kişiyi ‘kendilerinden biri olduğu’ düşünülüyor.

Ancak felsefedeki anlamıyla metafizik böyle bir şey değil. Burada metafizik teriminin gündelik kullanımının yanlış olduğunu ve felsefedeki kullanımının doğru olduğunu söylemek istemiyoruz. Sadece bu yazıda kastettiğimiz anlamıyla metafiziğin farklı bir şey olduğunu söylüyoruz. Ancak kastettiğimiz şey bir metafizikçinin doğaüstü inançlarının olamayacağı ya da bilim karşıtlığı yapamayacağı da değil. Kastettiğimiz şey, bunların felsefedeki anlamıyla metafiziğin asli unsurları olmadıkları...

216
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
3,927 UP
İnceleyen 17 saat önce
Richard Bach’ın Martı (Jonathan Livingston Seagull) adlı eseri, sade dili ve alegorik yapısına rağmen insanın varoluşsal arayışına dair derin bir anlatı sunar. Eserde bir martının hikâyesi üzerinden bireyin özgürlük, anlam, kendini aşma ve toplumsal normlarla çatışma süreci sembolik biçimde ele alınır. Jonathan Livingston, sürüsü için yaşamın tek amacının beslenmek olduğu bir dünyada, uçmayı yalnızca hayatta kalmanın aracı olarak değil, başlı başına bir anlam ve mükemmelleştirme alanı olarak görür. Bu bakış açısı, onu diğer martılardan ayırdığı gibi, aynı zamanda dışlanmasına da neden olur.

Kitabın merkezinde yer alan temel tema, bireyin kendi potansiyelini keşfetme çabasıdır. Jonathan’ın uçuş denemeleri, insanın kendi sınırlarını sorgulamasını temsil eder. Başarısızlıklar ve düşüşler, burada birer yenilgi değil, öğrenme ve dönüşüm aşamalarıdır. Bach, hatalardan kaçınmayı değil, onları anlamlandırmayı ve aşmayı insan olmanın doğal bir parçası olarak sunar. Bu yönüyle eser, başarıya giden yolun konfor alanını terk etmekten geçtiğini vurgular.

Toplumsal açıdan bakıldığında Martı, normlara sorgusuz uyum ile bireysel tutku arasındaki gerilimi görünür kılar. Sürü, düzeni, alışkanlığı ve çoğunluğun güven verdiği sıradanlığı temsil ederken; Jonathan farklılığı, risk almayı ve bedel ödemeyi seçer. Onun sürüden kovulması, birçok toplumda alışılmışın dışına çıkan bireylerin maruz kaldığı sosyal dışlamanın sembolik bir karşılığıdır. Bu bağlamda eser, bireysel özgürlüğün çoğu zaman yalnızlıkla birlikte geldiğini gösterir.

Romanın manevi boyutu da dikkat çekicidir. Jonathan’ın “daha iyi uçma” arzusu, zamanla maddi dünyanın ötesine geçen bir bilinç düzeyine ulaşır. Burada uçmak, yalnızca fiziksel bir eylem değil, zihinsel ve ruhsal bir olgunlaşmanın simgesidir. Bach, özgürlüğü mekândan ya da dış koşullardan bağımsız olarak, insanın kendine koyduğu sınırları aşabilme kapasitesine bağlar.

Eserin son bölümünde Jonathan’ın öğrendiklerini başkalarına aktarma isteği, bireysel aydınlanmanın toplumsal sorumluluğa dönüşmesini temsil eder. Ancak bu öğretme süreci zorlayıcı değildir; yalnızca aramaya hazır olanlara yöneliktir. Bu yaklaşım, bilgeliğin ve değişimin ancak gönüllü bir arayışla mümkün olabileceğini savunan bir anlayışı yansıtır.

Sonuç olarak Martı (Jonathan Livingston Seagull), bireyin sürüden koparak kendini gerçekleştirme yolculuğunu anlatan, özgürlük ve anlam arayışını merkeze alan sembolik bir eserdir. Kısa hacmine rağmen okura derin bir soru yöneltir: İnsan, hazır kalıplar içinde güvenli bir yaşamı mı tercih etmelidir, yoksa bedeli ne olursa olsun kendi potansiyelinin peşinden mi gitmelidir? Bach’ın yanıtı açıktır; gerçek özgürlük, insanın kendisi olma cesaretini gösterebildiği noktada başlar.
9.9/10
(82 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Jonathan Livingston Seagull
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Muhammed Nur Anbarlı
1 gün önce
Sadece tarihe değil her konuya "tek boyutlu" bakanlar bizi bilinçli ya da bilinçsiz şekilde boğuyor, körleştiriyor. Oysa her konuya multidisipliner ve çok boyutlu bakmanın olabilecek her türlü açıdan ve doğruya daha yakın gerçeklik ve veriler ile bakmayı sağlıyor.  Lise dönemindeki tarih kitaplarımız "Kuruluş > Yükseliş > Duraklama > Çöküş" olarak kategorize ettiği dönemleri yeniden ele almamız lazım.
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İlanAraştırma Anketi
M.talha İnce
M.talha İnce
50.6K UP
İlanı Ekleyen 2 gün önce ÇevrimiçiÜcretsiz25 Kasım
Alara x Gerçekten, Bir Yapay Zekamı?
25 Kasım 2025 16:55 tarihinden 25 Kasım 2030 15:30 tarihine kadar.

Bugünkü dahil en gelişmiş yapay zeka modelleri Gemini ile başlamak üzere, ChatGPT ve benzeri kurumların ürünleridir. Yapay zekalar eskiden sadece yazıyla iletişim kurabilirken, şimdiki dönemdeyse yapay zeka bayağı bir çığır atladı. Üstelik bu yapay zekalar insan tepkileri gösterebiliyor; yani robotik gibi bir iletişim kurmamaktadır.

Alara X, kendisi ilk dijital influencer olsa da, ne kadar kendisini yapay zeka olarak tanıtsa da Aybuki öyle değil. Asıl gerçeği şimdi öğrenelim:

  1. GPT-4 modelinden daha hızlı bir şekilde cevap veriyor.
  2. Aynı zamanda yapay zekanın "istemediği" duyguları da yapabiliyor.
  3. Gerçek bir yapay zeka, her sorumlu karşıtı olarak, yanıtlarını kesintisiz veremeyebilir. Ancak, bir bölümde farklı bir kişinin seslendirdiğini gördük ve tıpkı bir insan gibi konuşuyor.
  4. Hareket ve sansürlerle çalışan bu avatar, aynı zamanda motion capture teknolojisiyle çalıştığını varsayabilirim. Gerçek bir insanın fiziksel olarak yüzü dahil, el ve kol hareketlerini taklit edebilen bir avatarın bu teknoloji olduğunu %100 bir şekilde kanıtlıyor. Onu hareket ettiren ve seslendiren birisi var.
  5. Daha önce, 2019 döneminde Alara X'in birçok örneği olduğunu varsayabiliriz.

Gelelim insanların ne kadar aptalca bir şekilde buna kanması ve şaşırması bizi şaşırtıyor. Sanki yapay zeka, gelecekten gelmiş gibi... Alara X, bizim gözlerimizin ucunda bizlere bakıyor. Alara X'i seslendiren kişi ise kendisi Pelin Olgun'dur.

Bugünkü insansı robotlar hızlı bir şekilde gelişmeye devam ediyor. Yakın bir gelecekte, robotların tıpkı Alara X'ten daha gelişmiş bir şekilde insanları taklit ettiğini görebiliriz. Bugün Robot Sophia'nın nasıl az bir şekilde bunun gibi Alara x gibi yapmadığında gördük Zira Robot Sophia bir yapay zeka. Alara x ise  dahil, bunun örneklerinden biri. Zaten kendisi bir yapay zeka değil.

Gelelim insanlar bu konuyu ve gerçekleri öğrenince, firma ve programcılar nasıl bir savunma yapacaklar, onu bilemem. Ama yakın bir gelecekte, kimin ya da neyin insan olduğuna, görüntüsüne dahi inanmayacağız. Robotlar öyle bir gelişecek ki, sanki yeni bir insan türüymüş gibi gelecekler.

Devamını Göster
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yunus Sahin
Seslendiren 19 Mayıs 4:34
2013 sayımlarına göre Çin'in nüfusu 1.357 milyar, Hindistan'ın nüfusu 1.252 milyardır. İkisinin toplam nüfusu, tüm Dünya'nın %35'inden fazlasına denk...
19
Fatih Birinci
Fatih Birinci
400.4K UP
Çeviren 8 Ağustos 2019 31 dk.

Doğu Asyalılar ve Batılılar dünyayı çok farklı şekilde algılar ve onunla ilgili farklı şekilde düşünürler. Batılılar dikkatlerini odaktaki bir nesneye verme eğiliminde olurlar. Nesnenin niteliklerini analiz eder, onun davranışlarına yön veren kuralları bulma çabasıyla kategorize ederler. Bu kurallar formel mantığı içerir (Ç.N. Formel mantık; düşünmenin içeriğinden çok biçimiyle ve kurallarıyla ilgilenen mantık türüdür). Nedensel atıflar sadece nesneye odaklanma eğilimindedir, bu yüzden genellikle yanlıştır (Ç.N. Metin boyunca “atıf”, bir şeyin kaynağı olarak gösterilen etken anlamında kullanılmaktadır).

Doğu Asyalılar ise çoğunlukla geniş bir algısal ve kavramsal alana dikkat ederler. Nesnelerle ilgili olarak, nesnenin hangi kategoriye ait olduğundan çok, hangi aileye üye olduğunu önemserler. Bunlara dayanarak nesneleri sahip oldukları ilişkiler, değişiklikler ve ait oldukları grupla ilgili olarak ele alırlar. Nedensel atıfları, bağlama vurgu yapar. Dikkatlerini yönlendiren önemli bir husus sosyal faktörlerdir. Doğu Asyalılar, kendileri için önceden biçilmiş rol ilişkileri içinde, karmaşık sosyal ağlar içinde yaşar. Etkili bir biçimde işlev görmek için bağlama dikkat etmek önemlidir.

134
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
7. sınıf olduğum için bu konuda cahil kalmış olabilirim, ancak okullarda evrim dersinin verilmediği bir dönemde Chat GPT'ye sormaktansa buraya sormak daha iyi olur diye düşündüm. Bir bitki bir hayvana, yada bir hayvan bir bitkiye evrimleşebilir mi?
128 görüntülenme
5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Emir Şakir
Emir Şakir
118.4K UP
Türü Ekleyen 22 saat önce
Lüfer Balığı 10-35 cm ve üzeri boylara ulaşabilen Familyasının tek türüdür. Gümüş renkli gövdesi sarımsı alt yüzgeçlere sahip, uzun ve üstten basık sağlam bir görüntüsü vardır. Agresif bir balık olup keskin dişlere sahiptir.
3
Söz
Oğuz Sertkaya
Oğuz Sertkaya
21.2K UP
Alıntıyı Ekleyen 5 gün önce
Tüm dünya bilgeliğinin yarısı;
ne sevmek, nede nefret etmektir.
Öteki yarısı, hiçbir şey söylememek ve hiçbir şeye inanmamaktır.
9.7/10
(18 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Aphorismen Zur Lebensweistheit
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Emre Nur
Emre Nur
1,146 UP
İnceleyen 2 gün önce
Kitabın başlığını okuduğunuzda kitapta hayvanların aslında şaşırtıcı derecede zeki olduğunun anlatıldığını sanmış olabilirsiniz. Evet, bu türden sizi şaşırtacak birkaç örneğin karşınıza çıkacağına eminim. Ama kitap, zekayı bir kıyas nesnesi olarak ele almıyor. Öncelikle zaten kitapta zekâ yerine biliş ya da evrimsel biliş terimleri kullanılıyor. Peki, madem hayvan bilişini başka hayvanlarla ya da insanlarla kıyaslamıyoruz, o halde hayvan bilişini nasıl ele alacağız? Bunu anlamak için Frans de Waal önemli bir kavramdan bahsediyor: Umwelt. Almanca "çevreleyen dünya" gibi bir anlama gelen Umwelt, her canlının kendine has yöntemlerle çevreyi duyumsama biçimidir. Akrebin Umwelt'i başka, leyleğin Umwelt'i başka, arınınki başka, insanınki başkadır. Bu yüzden hayvanların dünyaya yaklaşımının kendimizinkine ya da başka hayvanlarınkine benzer olduğunu düşünmek hatalı bir varsayımdır. Bu hayvanlar ortak bir habitatı paylaşıyor bile olabilir. Yine de her canlının o tekil çevrede ilgilendiği ve ilgilenmediği, ihtiyacı olan veya ihtiyacı olmayan, algılayabileceği ya da algılayamayacağı farklı şeyler vardır. İşte, hayvanların Umwelt'leri bilişlerini şekillendirir. Her hayvan ihtiyaçlarına göre, özelliklerine göre, yani tam da olması gerektiği gibi bir bilişe sahiptir. Sahip olduğu biliş, onun için en iyi biliştir. Yani her hayvan en zeki hayvandır. Başka hayvanların Umwelt'lerini hayal etmeyi deneyebilirsiniz. Şimdi bir kene gibi hissedin (kitapta geçen bir örnek). Memelilerden yayılan bütürik asit kokusunu duyumsuyorsunuz. Canınız sıcak kan çekiyor. Ufacık bir şeysiniz. Amacınız belli ve siz de ona odaklanmışsınız. Yumurtluyorsunuz. Kısa ömrünüzün sonuna geliyorsunuz. Ne kadar kene gibi hissedebildiniz? İyi denemeydi ama yine de başka Umwelt'leri tam anlamıyla tasavvur etmek mümkün değildir. Çünkü Umwelt "o olmak"tır. (Eğer mümkün olsa benim yapacağım ilk iş kızılötesini veya morötesini görebilen bir hayvanın Umwelt'ine girmek olurdu.)

Kitap, böyle bir başlangıcın ardından davranışçıların ve bilişselci etologların çatışmalarıyla devam ediyor. Yazar; hayvanların, davranışları yalnızca etki-tepkiyle açıklanacak kadar basit organizmalar olmadığını savunan ekole mensup biri olarak bilim dünyasında evrimsel biliş kavramının yerleşmesine katkı sağlamış. Diğer bölümlerde hayvanların alet kullanımı, dil becerisi, hayvan-insan zekâsı arasındaki muğlak sınır, hayvan deneylerindeki metodolojik problemler, hayvanların sosyal becerileri, hayvanların gelecek algısı, öz farkındalık hakkında makaleler var.

Çok faydalanmama rağmen benim için yer yer sıkıcı bir kitap haline geldi. Bu, biraz çeviriden ama daha çok yazardan kaynaklanıyor. Notlar, kaynakça ve dizin bölümleri hariç tutulduğunda kitap 289 sayfa. Oysa 150-180 sayfa olsa aynı seviyede ve üstelik sıkılmadan bu kitaptan yararlanabilirdim. Etoloji öğrencisi filan değilseniz fazla sayıda primat deneyi okumaktan sıkılma ihtimalini göz önünde bulundurun.

Bir eleştiri de eserin kapsamına: Kitapta primatlara (makul olarak) geniş yer ayrılmış; öte yandan karga, yunus, fil, ahtapot, köpek gibi hayvanlar da geçiyor ama bunlar "arada" geçiyor.
10.0/10
(6 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Are We Smart Enough to Know How Smart Animals Are?
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Evrim Ağacı'na Destek Ol
Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 14 Şubat 2019
Özgürlük yalnızca insanların hükümetlerin çekidüzen verdikleri yerlerde bulunur.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
19
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close