11.500 Yıl Önce Gömülen Kız Çocuğu, Kadın ve Çocukların Antik Toplumdaki Yerine Işık Tutuyor!
Bu haber 2 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
İtalya'daki bir mağarada keşfedilen kemik kalıntıları, Avrupa'da Homo sapiens türü bir kız çocuğuna ait en eski kanıtı teşkil ediyor. Bu keşif, binlerce yıl önce yaşamış insan topluluklarında çocukların, özellikle de kız çocuklarının "birey" olarak algılanmasına yönelik statüsüne ışık tutuyor.
10.000 yıl önce, öldüğü sırada 40 ila 50 günlük olan küçük kıza, bilim insanları tarafından bulunduğu bölgedeki bir nehirden esinlenerek Neve adı verildi. Ölüm nedeni bilinmiyor ve ölü çocuktan geriye kalan tek şey, onun küçük kemikleri ve cesedin sarıldığı kumaşa tutturulmuş deniz kabuğu incileriydi. Kemiklerin yakınında bulunan bir baykuş pençesinin, bir "mezar taşı" görevi gördüğü düşünülüyor.
Nadir Bulgu: Tarih Öncesi Bir Çocuk!
Arkeologlar, tarih öncesi çağlardan kalma çocukların kalıntılarını nadiren bulurlar. Yenidoğan bebeklerin kemikleri özellikle nadirdir; çok küçük ve kırılgandır oldukları için bu kemikler genelde binlerce yıl boyunca korunamaz. Yetişkinlerin kemiklerinin daha sık keşfedilmesine rağmen, gömülme ritüellerine ilişkin arkeolojik kanıtlar arasında bazen binlerce yıllık boşluklar vardır. Ayrıca ölen çocukların kemikleri bulunduğunda, bu kemiklerin içerdiği DNA genellikle parçalanmış halde olur ve bu da cinsiyeti belirlemeyi imkânsız kılar.
Bununla birlikte, Neve'nin kemikleri, 10.000 yıldan fazla bir süredir olağanüstü bir şekilde varlığını korumayı başarmıştır. Denver'daki Colorado Üniversitesi'nde National Geographic kaşifi olarak çalışan ve Scientific Report dergisinde yayınlanan çalışmasının baş yazarı olan paleoarkeolog Jamie Hodgkins, şöyle diyor:
Bu kadar iyi korunmuş olması, bilim insanlarının, çocuğun DNA'sını analiz etmelerini sağladı. Bu çok önemli, çünkü 11.000 ila 10.000 yıl önce, gömülme ritüellerine dair çok az kanıtımız var. Bu çağdaki çok az insan fosili kullanılabilir DNA'ya sahipti ve hiçbir kanıtın bulunmadığı büyük bir zaman boşluğu vardı.
Bilim insanlarına göre, bebekleri gömerken sergilenen dikkat ve özen, çocukların toplumda zaten bir kişi/birey olarak görüldüğünü gösteriyor; yani çocuklar, doğdukları andan itibaren toplumun değerli bir üyesiydiler. Denver Colorado Üniversitesi'nde paleoantropolog ve çalışmanın ortak yazarı Caley Orr şöyle diyor:
Bu bulgular, bir bireyin toplumda tanınmasının ve öneminin çok küçük ve genç kızlar için zaten geçerli olduğunu gösteriyor.
Antik İnsan Toplumlarında Kadınların Sosyal Statüsü
Çocukların hangi yaştan itibaren birey olarak kabul edildiği ve bir toplulukta kız ve erkek çocuklara eşit muamele edilip edilmediği, şimdiye kadar keşfedilen birkaç tarih öncesi çocuk mezarının yeterli kanıt sağlayamadığı sorulardır. Jena'daki İnsanlık Tarihi Enstitüsü'nde antropolog olan ve çalışmaya dâhil olmayan Michael Petraglia da daha önceden Afrika'daki bir Homo sapiens çocuğunun mezarını araştırmıştı. Meslektaşlarının sonuçlarını makul buluyor ve şöyle diyor:
Bulguların, toplumdaki erkek ve kızlara eşit davranıldığının kanıtı olduğunu da kabul ediyorum. Bu, günümüz avcıları ve toplayıcılarında gördüğümüz eşitlikçi sosyal yapılarla örtüşüyor.
Jamie Hodgkins ve Caley Orr, yaklaşık 11.500 yıl önce aynı zamanda gömülmüş olan Neve ile aynı yaştaki bir bebeğin bilinen birkaç mezarından birini karşılaştırıyor. Burada da arkeologlar ihtimam işaretleri ve mezar nesneleri buldular. Şöyle diyorlar:
Bu, kız çocukları da dahil olmak üzere çocukların bir birey olarak tanınmasının, ya ortak bir tarihsel kültüre derinden bağlı olduğu ya da aynı zamanda dünya çapında farklı etnik gruplarda geliştiği yorumuna izin veriyor.
Jamie Hodgkins'in anlattığına göre, arkeolojide geleneksel olarak erkek bakış açısı hâkimdir. Bu nedenle Hodgkins, kadın ve kız çocuklarının hikâyelerinin çoğu durumda gözden kaçırıldığından endişe ediyor ve şöyle diyor:
Özellikle zengin bir şekilde dekore edilmiş mezarların, bir erkeğe ait olması gerektiği düşünülüyordu. Bu, erkeklerinin yüksek statüye sahip olduğu ve kadınların olmadığı konusundaki Batılı tavrıyla uyumluydu. Bununla birlikte, mevcut arkeolojik buluntular Viking döneminde yaşamış kadın savaşçılara, Demir Çağı'nda yaşamış ikili olmayan ("non-binary") liderlere ve Tunç Çağı'nda yaşamış kadın yöneticilere dair kanıtlar sağlamıştır. Kadın anlatısı arkeolojide hâlen eksiktir.
Neve'nin mezarı, Avrupa'da şimdiye kadar keşfedilen türünün en eskisidir. Jamie Hodgkins ise bunun uzun sürmeyeceğini düşünüyor ve ekliyor:
Daha fazla DNA analizi olacak ve geçmişten kalma daha fazla kadın izine rastlayacağız. Ayrıca arkeolojideki kadınların sayısının artmasıyla da değişimler olacağını tahmin ediyoruz. Arkeolojik bulgulara çok dar bir açıdan bakarsanız, tarih boyunca var olmuş çeşitliliğin genişliğine yönelik bir körlük geliştirme riskiniz vardır.
Arma Veirana'daki Kazılar
Neve'nin kemiklerinin bulunduğu Arma Veirana adlı İtalyan mağarası, evrimciler arasında ünlüdür. 2014 yılında yapılan kazılar, bu mağaranın 44.000 yıl önce Neandertaller (Homo neanderthalensis) ve en erkeni 30.000 yıl önce olmak üzere erken modern insanlar (Homo sapiens) tarafından kullanıldığını ortaya koymuştur. Bu, burada bulunan fosillerin ve eserlerin, son Neandertaller ile ilk modern insan arasındaki geçiş aşamasından geldiği anlamına gelir – ki bu, bilim insanlarının daha fazla bilgi edinmek için can attığı bir dönemdir.
Ekip, 2017 yılında mağaranın izlerini ararken, yanlışlıkla çok eski bir Homo sapiens bebeğinin ilk kemiklerini keşfetti. Bulgular, o yılki kazı planının son gününe denk geldiği için, mezar anca bir sonraki yıl yapılan yeni keşiflerin bir parçası olarak tamamen ortaya çıkarılabildi. Bu noktada Hodgkins, kızına hamileydi; bu yüzden Neve'nin keşfi onu özel bir şekilde etkiledi. Şöyle diyor:
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Tortuları filtreledim; dişleri ve küçük el kemiklerini buldum. Bu, kalp kırıcı bir manzaraydı, çünkü ellerimiz, vücudumuzun çok samimi, çok içten bir parçası.
Kemiklerin yanı sıra bilim insanları, iki farklı deniz kabuğu türünden yaklaşık 60 boncuk ve kolye buldular. Bunlar, ölü çocuğun içine sarıldığı çürümüş örtüyü süslemişlerdi. Bu nedenle ya grubun bir üyesi deniz kabuklarını toplamak için üç kilometre uzaktaki kıyıya gitmiş olmalıydı ya da bir takas yoluyla satın almış olmalılardı. Tempe'deki Arizona State Üniversitesi'nde antropolog olan Claudine Gravel-Miguell'e ve çalışmanın ortak yazarına göre birçok süs, daha önce topluluğun diğer üyelerine tarafından kullanıldıklarına işaret olabilecek şekilde, bolca kullanım izine sahipti.
İnsanların gömülmesi kültürü
İspanya'nın Burgos kentinde bulunan Centro Nacional de Investigació sobre la Evolució Humana (CENİEH) Direktörü olan Paleoantropolog María Martinón-Torres'e göre, Arma Veirana'daki mezar yeri insanların ölülerle nasıl başa çıktıklarına dair güzel bir örnek. Şöyle diyor:
Mezarların yüz binlerce yıldır hem Neandertaller hem de erken modern insanlar tarafından yapıldığını görüyoruz.
María Martinón-Torres yeni çalışmaya katılmadı; ancak türlerin Avrupa'ya yerleşmesinden on binlerce yıl önce, yani yaklaşık 78.000 yıl önce Afrika'da gömülü olan bir Homo sapiens çocuğunun kalıntılarının araştırılmasına katılmıştı. Ayrıca, İtalyan mağarasındaki bulguları, bebeklerin doğumdan itibaren erken insan topluluklarının tam teşekküllü üyeleri olarak kabul edildiğinin kanıtı olarak yorumluyor ve şöyle diyor:
Çocukların bir "birey" olarak tanındığına dair kanıtlar hem erken Homo sapiens hem de Neandertaller toplumlarında bulundu. Afrika'daki cenazelere dair en eski kanıtlar, cesetleri dikkatle ve sevgiyle gömülmüş olan çocuklarla ilgilidir.
Çocukların erken ölümü Hominini ve bazı primatlarda yoğun bir duyguya neden oluyor. Bunu, günümüz insanlarından da biliyoruz ve şempanzelerde de ölü bebekleri ve çocukları arkasından yas tuttukları gözlemlendi.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 23
- 8
- 6
- 4
- 4
- 3
- 3
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: National Geographic | Arşiv Bağlantısı
- T. M.. Frühe Moderne Menschen: Ältestes Grab Eines Weiblichen Babys In Europa Gefunden. (20 Aralık 2021). Alındığı Tarih: 23 Eylül 2022. Alındığı Yer: National Geographic | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:55:10 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11301
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in National Geographic. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.