Neden Hediye Alıyoruz? İnsan Harici Hayvanlarda da Hediye Alışverişi Var mı?
Hediye verme davranışı, birçok modern davranışımız gibi binlerce yıllık bir tarihe sahiptir.[1] İnsan hayatında hediyeler, pek çok amaca hizmet etmektedir. Bazı psikologlar, hediye vermekle ilişkili "sıcak bir parıltı", içsel bir zevk gözlemlemişlerdir.[2]
Seneca'dan Friedrich Nietzsche'ye kadar pek çok filozof, hediye vermeyi fedakarlığın en iyi göstergesi olarak görmüştür.[3], [4] Hediyelerin Hanuka, Noel, Kwanzaa ve diğer kış bayramlarının merkezi bir parçası olması ve hatta bazı insanların yıl sonu alışveriş sezonu indirimi olan Kara Cuma'yı (İng: "Black Friday") başlı başına bir tatil olarak görmesi şaşırtıcı değildir.[5], [6]
Hediye Verme Davranışının Evrimsel Kökenleri
Hediye verme davranışın kökenleri insanlardan çok daha önceye, hayvanlar aleminin derinliklerine kadar gitmektedir. Bugüne kadar akrepsineklerinden kargalara, ateşböceklerinden bonobolara, çekirgelerden penguenlere kadar sayısız türde, "enerji harcayarak bir şey edinip de, direkt bir karşılık beklemeksizin bir başkasına o şeyi verme", yani kısaca "hediye alma" davranışı gözlenmiştir.
Tabii ki diğer hayvanlarda bu davranış, birbirine son model bir telefon veya ev hediyesi alma şeklinde olmamaktadır. Daha ziyade, türe bağlı olarak, o tür için değer ve anlam taşıyan şeylerin alınıp verilmesi yoluyla oluyor. Mesela akrepsinekleri, tükürükleriyle harmanladıkları besinleri bir top yaparak birbirlerine hediye edebilmektedirler. Kuzgunlar, kendilerini besleyen insanlara sokaktan yere düşmüş takılar, ataç gibi renkli nesneler veya çöpe atılmış Lego parçaları gibi şeyleri toplayıp hediye edebilmektedirler. Bonobolar, bu fedakarlığı bir adım öteye götürerek, kendileriyle akraba olmayan bonobolara bile yemek hediye etmektedirler - ki yerden aldığınız bir çöp parçasını hediye etmek bir şeydir; kendinizin yiyebileceği hayati besin kaynaklarını başkalarıyla karşılıksız paylaşmak bambaşka bir şeydir!
Tüm bunlar, evrimsel biyoloji açısından ilk etapta kafa karıştırıcı ve akıl almaz gelebilir: Çünkü türleri hayatta kalma mücadelesine sokup da, "boş yere enerji harcayanlar" ile "o enerjiyi harcamayanları" yarıştırırsanız, enerjisinin tamamını kendine saklayan ve hayatta kalmaya harcayan bireyler her zaman kazanacaktır. Dolayısıyla hayvanların birbirlerine ve hatta başka türlere fedakarca hediyeler vermesi, açıklaması güç bir davranış gibi gelebilir.
Bu noktada hediyenin sanıldığı kadar karşılıksız alınıp verilen bir şey olmadığını anlamak önemlidir. Her şeyden önce, hediye alışverişine giren türler, genellikle sosyal yapıya sahip, görece üst düzey bilişsel fonksiyonlara sahip canlılardır. Örneğin kuzgunlar, papağanlarla birlikte günümüzde yaşayan en zeki kuş türüdür (ki papağanlarda da birbirlerine hediye verme davranışı gözlenmiştir). Bonobolar, yeryüzünde yaşayan 8 milyar ökaryotik tür içinden insana en yakın olan canlılardır. Tüm bu türler, aynı zamanda bilişsel kabiliyetleri de en üstün canlılardır ve bunlar, bir hediyeyi verirken, o hediyenin tamamen karşılıksız olmadığının farkındadırlar veya direkt olarak farkında olmasalar bile, sosyal türlerde hediye vermenin evrimsel avantajlarından sonuna kadar faydalanmaktadırlar. Çünkü bu hayvanlar, verdikleri hediyeler sayesinde en basitinden sosyal ilişkilerini güçlendirmiş olmaktadırlar - ki bu ilişkiler, ilerleyen zamanlarda o bireylere sürü içinde daha fazla söz sahibi olma, zor zamanda türün diğer üyelerinden yardım alabilme, hiyerarşik basamakları daha hızlı tırmanma gibi bir dolu fayda olarak geri dönmektedir.
"Gerdek Hediyesi" (Nuptial Gift)
Sağlam sosyal ilişkilere veya bilişsel yeteneklere sahip olmamasına rağmen yine de hediye verme davranışı sergileyen türlerdeyse hediyeler, rastgele bireylere değil, özellikle seçilmiş olan ve genellikle çiftleşilmeye çalışılan eş adaylarına verilmektedir. Bu tür hediyelere "gerdek hediyesi" (İng: "nuptial gift") denmektedir.
Örneğin Pisaura mirabilis türü erkek örümcekler, diğer böcekleri avlayıp, onları güzelce örümcek ağına sararlar ve çiftleşmek istedikleri dişilere hediye ederler - ki dişiler de tercihini gerçekten bu hediyenin kalitesine göre yapmaktadırlar. Benzer şekilde, biraz önce bahsettiğimiz akrepsineklerinin "tükürükle harmanlanmış" hediyesi de rastgele bireylere değil, müstakbel eşlere yönelik olmaktadır. Birçok böcek türü, spermlerinden ve besleyici gıdalardan oluşan yumakları çiftleşme sırasında dişinin karnına hediye olarak bırakmaktadırlar - ki dişiler, çiftleşme sonrasında bu yumakları yiyerek, yeni doğuracakları yavrular için enerji depolayabilmektedirler. Papua pengueni olarak da bilinen gentoo penguenleri, dişilere sahilde buldukları en pürüzsüz, en yuvarlak çakıltaşlarını hediye ederek onları çiftleşmeye ikna etmeye çalışmaktadırlar. Benzer şekilde insanlar da müstakbel eşlerine "tek taş yüzük" veya "elmas" gibi parlak taşlar alarak onları çiftleşmeye ikna etmeye çalışmaktadırlar. Elmastan önce de kadının kütlesi kadar altın, arazi, besi hayvanı gibi gerdek hediyeleri verilmekteydi. Ondan öncesindeyse parlak denizkabukları verilmekteydi veya aileler arası politik işbirliği, bir gerdek hediyesi olarak kullanılmaktaydı.
Yaban hayattaki dişilerin "gerdek hediyesi" dediğimiz bu hediyeden kazancı oldukça açıktır: Yuvalarından çıkarak kendilerini riske atmak ve avlanmak zorunda kalmamaktadırlar; böylece çok daha kolay hayatta kalabilmektedirler. Ama erkekler de bu alışverişte çıkarsız değildirler. Bilindiği üzere, doğada dişiler, neredeyse evrensel olarak "eşi seçen" taraftadırlar; erkekler ise "seçilen" taraftadırlar. Bunun en temel nedeni, dişilerin ürettiği yumurtanın ve sonrasında gelen çocuk doğumu ve bakımının çok daha masraflı olmasıdır; "sperm donöründen" ibaret olan ve çoğu durumda yavru bakımına katkı sağlamayan erkeklerin harcadığı enerjiyse çok daha düşüktür. Evrimsel süreçte bu, dişilerin enerji harcamaya değecek spermleri seçim hakkını elde etmesiyle sonuçlanmıştır. Ama erkekler, buldukları veya hazırladıkları gerdek hediyeleri sayesinde, dişilerin bu tercih hakkını manipüle etmeyi başarabilmektedirler. Dahası, çoğu durumda bir erkek, bir dişi için bir hediyeyi bir kez hazırladığında, eğer o beğenmezse bir sonraki eşe çok fazla masraf harcamadan sunabilmektedir. İnsanlarda bu, bir sevgiliye alınan evlilik yüzüğünün sevgilininin sizi reddetmesi halinde bir sonraki sevgilinize sunulması gibi düşünebilirsiniz.
Hatta diğer hayvanlarla sahtekarlıklarımız bile ortaktır: Örneğin az önce bahsettiğimiz Pisaura örümceklerinin erkekleri, eğer ki avladıkları böceğin yeterince kaliteli olmadığını düşünüyorlarsa, daha fazla ağ kullanarak bu düşük kaliteli hediyeyi daha çok sarmalamaya ve gizlemeye çalışmaktadırlar. Öte yandan kaliteli olduğunu bildikleri hediyeleri çok daha seyrek sararak dişinin bir an önce açabilmesini sağlamaktadırlar.
İnsanlar Neden Hediye Alır?
Biz insanlarda da hediye alıp verme davranışı sadece "Bak seni ne kadar da fedakar bir şekilde düşünüyorum!" demekten ibaret değildir. Zaten öyle olsaydı bile bu, bir çeşit "erdem sinyalleme" olurdu. Çünkü fedakar olmanın toplumda değerli bir özellik olduğunu bildiğimiz veya düşündüğümüz için, bu fedakarlığı yaparak kendi değerimizi diğerlerinin gözünde arttırmaya çalışıyor olurduk. Yani Hayvanlar Alemi'nden gelen kökenlerimizi bir damga gibi taşımaya devam ettiğimiz sürece, ne yaparsak yapalım, bazı temel evrimsel kurallardan kaçmamız mümkün değildir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Öte yandan hediye alıp vermek, zaten insanlar için de sadece fedakarlık göstergesinden ibaret değildir. En basitinden hediyeler, sosyal ilişkilerde bir kontrat görevi görmektedirler. Birine hediye verdiğinizde, onun size "borçlu" konuma sokmaktasınızdır ve sonrasında bu kontratın işleyerek size fayda olarak dönmesini ümit etmektesinizdir. Bunu bir adım öteye götürürseniz de etik olmayan durumlarda hediye verirseniz, buna "rüşvet" denmektedir; çünkü o sözde "fedakar hediye", yozlaşmış ülkelerde sizi kötü durumlardan kurtarabilmektedir.
Mauss'un Karşılıklı Hediye Hipotezi
İnsanların neden hediye verdiğine ilişkin verilen tüm açıklamalar arasında en ikna edicilerinden biri, 1925 yılında Marcel Mauss adlı bir Fransız antropolog tarafından yapılmıştır.[7]
Pek çok antropolog gibi Mauss da hediyelerin abartılı bir şekilde dağıtıldığı toplumlar karşısında şaşkınlığa uğramıştır. Örneğin, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri'nin kuzeybatı kıyıları boyunca Yerli Halklar "potlaç törenleri" düzenlemektedir. Günlerce süren bu ziyafetlerde, ev sahipleri muazzam miktarlarda bağışta bulunurlar. Kanada'daki Kwakwaka'wakw Ulusunun bir klan lideri tarafından 1921 yılında düzenlenen ve topluluk üyelerine 400 çuval un, yığınla battaniye, dikiş makinesi, mobilya, kano, gazla çalışan tekne ve hatta bilardo masası verilen ünlü bir potlaç merasimi kayıtlara geçmiştir.[8]
İlk olarak neredeyse bir asır önce yayınlanan "Hediye" başlıklı ünlü bir makalesinde Mauss, potlaçları hediyeleşmenin aşırı bir biçimi olarak nitelemiştir.[9] Yine de bu davranışın hemen her insan toplumunda karşılaşılabilir olduğunu şu sözlerle öne sürmektedir:
Bir şeyleri kendimiz için saklamak, ekonomik ve evrimsel açıdan çok daha mantıklı görünse bile onları başkalarına vermeyi seçiyoruz.
Mauss, hediye vermenin üç farklı ancak ayrılmaz şekilde ilişkili eylemler yarattığını gözlemlemiştir: Hediyeler verilir, alınır veya karşılıklı hediye alış-verişi yapılır. İlk verme eylemi, hediye verenin erdemlerini ortaya koyar. Cömertliklerini, nezaketlerini ve onurlarını ifade eder. Hediyeyi alma eylemi de kişinin onurlandırılmaya istekli olduğunu gösterir. Bu, alıcı için kendi cömertliğini, kendisine sunulanı kabul etmeye istekli olduğunu göstermenin bir yoludur. Hediye vermenin üçüncü bileşeni hediyeleşmektir, yani ilk verilenin başka bir hediyeyle iade edilmesidir. Esasen, hediyeyi alan kişiden karşılığında başka bir hediye vermesi, üstü kapalı veya açıkça beklenir.
Tabii ki ilk hediye veren kişi karşılık olarak bir hediye alınca, bu sefer tekrardan karşıdakine hediye vermek zorundadır. Bu şekilde, hediye alış-verişi sonsuz bir döngü haline gelir. Bu son adım, yani karşılıklı hediyeleşmek hediye vermeyi benzersiz kılan şeydir. Mağazadan bir şey satın almaktan farklıdır, çünkü bu alışverişte para mallarla takas edildikten sonra iletişim sona erer; hediye vermek ise ilişkiler kurar ve sürdürür.
Hediye veren ve alan arasındaki bu ilişki ahlaki değerlerle de bağlantılıdır. Hediye vermek adaletin bir ifadesidir çünkü her hediye genellikle en son verilene eşit veya daha büyük değerdedir. Son olarak hediye vermek bir saygı ifadesidir çünkü diğer kişiyi onurlandırma isteğini gösterir. Bu şekilde, hediye vermek insanları birbirine bağlar. İnsanları sonsuz bir karşılıklı sorumluluk döngüsü içinde birbirine bağlı tutar.
Bakım Sağlamanın Uzantısı Olarak Hediye Verme
Hediye alışverişi, aslında izole bir davranış değildir. "Caregiving" yani "bakım sağlama" dediğimiz çok daha genel bir davranış kalıbının bir uzantısıdır.
İlahiyatçılar hediye vermenin Katoliklik, Budizm ve İslam'da sevgi, nezaket ve minnettarlık gibi ahlaki değerleri ifade etmenin bir yolu olduğunu belirtmişlerdir.[10], [11], [12] Koşulsuz sevginin Yunanca ve Latince karşılıkları olan "agape" ve "caritas" Hristiyanlığın; "chesed" veya "sevgi dolu şefkat" gibi kavramlar Yahudi geleneğinin merkezinde yer alır. "Madonna ve çocuk", Ortodoks Hristiyanlıkta meditasyonun odak noktasıdır ve İslami gelenekler, ataya sevgi ve saygının önemini vurgular. Budist "metta" meditasyonunda, değer verdiğiniz birine karşı nasıl hissettiğinizi hayal ederek başlarsınız ve bu duyguyu yavaş yavaş yabancılara ve hatta düşmanlara kadar genişletirsiniz. Tanrı, Mesih ya da bir Bodhisattva'nın herkes için bir ebeveynin çocuğu için hissettiği gibi hissetmesi beklenir.
Bunu şöyle düşünmek mümkündür: Bir bebeğe veya bir yaşlıya bakım verdiğimizde yaptığımız, onların ihtiyaçlarını tam olarak bilmiyorsak bile bir şekilde çözüp ona göre bazı davranışlar sergilemektir. Örneğin bir bebek ağlıyorsa, onu emzirerek ihtiyacını gideririz. Yaşlı biri karşıdan karşıya geçemiyorsa, onun koluna girerek denge ihtiyacını karşılarız. Bunu yaparız, çünkü fedakarlık, birçok durumda evrimsel olarak avantajlıdır; bu gerçek, gerek matematiksel olarak, gerek gözlemsel olarak, gerek deneysel olarak tekrar tekrar gösterilmiştir. Hayvanlar Alemi genelinde en azından bir miktar fedakar olan popülasyonlar, tamamen bencil popülasyonlardan hemen hemen her durumda daha başarılıdırlar.
Bakım verme davranışını daha iyi anlamak hediye vermeyi açıklamamıza yardımcı olabilir; çünkü tatil dönemlerinde sevdiklerimize hediye almak, sadece ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda manevi bir uygulamadır da. Düşünecek olursanız bakım verme davranışı, sosyal kontrat resmine tam olarak uymamaktadır. Son derece ve özünde özgecildir. Çocuklarınıza ya da yaşlanan ebeveynlere baktığınızda, karşılığında hiçbir şey beklemezsiniz. Çocuk bakıcıları ve evde sağlık yardımcıları gibi profesyonel bakıcılar bile, hak ettiklerinin çok çok altında ücretler almalarına rağmen bu işi yaptıklarını, çünkü size ihtiyacı olan insanlarla ilgilenmenin çok tatmin edici olduğunu söyleyeceklerdir.
Tanım gereği, çoğu durumda bakıcılar, baktıkları insanlardan daha fazla kaynağa ve kapasiteye sahiptir. Vahşi doğada eğer bir taraf diğerinden daha azına sahipse, çoğunluğa sahip olan taraf diğerine istediğini yaptırabilir; bu, varlıklı tarafa bu gücü vermektedir. Ancak bakım verme davranışında bir tarafın diğerinden daha azına sahip olması, bu güç ilişkisini tersine çevirir: Güçlü taraf, zayıf tarafın istediği şeyleri yapmasına yardımcı olmaya çalışmaktadır!
Bakım vermenin biyolojik ve evrimsel kökleri, emziren memeli anneler ile bebekleri arasındaki özel ilişkiye dayanmaktadır. Fareler bile yeni doğan bebeklerine besin yoluyla kaloriler vermektedir ve bu bakımın temelini oluşturan spesifik hormonlar ve beyin aktivasyonları insan bakımında da ortaya çıkar. Ancak insanlar için bakım, akrabaların ötesine uzanır; birçok farklı türden insana birçok farklı şekilde bakarız. Örneğin evlat edindikleri yeni doğanlara bakan eşcinsel babalarda, biyolojik annelerle aynı beyin modelleri gelişmektedir.
- Dış Sitelerde Paylaş
Biriyle ilgilendiğimizde, sadece onun hayatını daha iyi hale getirmeye çalışmayız. Bizim ne istediğimizden ya da onlar için ne istediğimizden çok farklı olsa bile onların ne isteyeceğini düşünmeye çalışırız. Onlara kendi kararlarını vermeleri ve kendi hedeflerine ulaşmaları için ihtiyaç duydukları kaynakları sağlarız. Yaşlı bir ebeveynin ya da ağır bir hastanın, hatta zor bir ergenin özerkliğine saygı duymak, onlara gerçekten bakmanın çok önemli bir parçasıdır.
Tüm bunlar, bakım vermeyi diğer sosyal, siyasi ve ekonomik ilişkilerden çok farklı kılar. Sosyal bilimlerdeki standart hediye verme açıklamaları, diğer her şey gibi hediyelerin de aslında sözleşmeler ve güçle ilgili olduğunu söyler. Ben size bir hediye verdiğimde ve siz de bunu kabul ettiğinizde, bana borçlu olursunuz. Sosyal sözleşmenin kuralları, karşılığında benim için bir şey yapman gerektiğini söyler.
Bunun yerine, birine hediye vermek küçük bir sembolik bakım eylemi olarak kabul edilebilir. Hediye verme, bakım verme ile aynı yapıya sahiptir. Özünde fedakârdır: Karşılığında bir şey talep etmeden, karşı tarafın istediği bir şeyi elde etmesine yardımcı olmak için sahip olduklarınızın bir kısmını feda edersiniz. Aynı zamanda yereldir de: Öyle herkese hediye verilmez. Hediye, aramızda bir ilişki olduğunu, en azından bir parça sevgi ve bağlılık olduğunu söylemenin bir yoludur.
En önemlisi, hediyemizin alıcının özel arzu ve hedeflerine göre ayarlanmış olmasını isteriz. Bu nedenle, daha rasyonel olsa bile, hediye olarak nakit para vermek "yanlış" hissettirmektedir. Yanılma ihtimalimize karşı bir iade makbuzu eklesek bile, o eşsiz bireyin ne istediğini düşündüğümüzü ifade etmek isteriz. Çocuklarımızın bize verdiği beceriksiz kil kupalara ve kaba ev yapımı boyunluklara değer vermemizin nedeni de budur. Önemli olan, düşüncedir.
Günümüzde Hediye Verme Alışkanlıkları
Günümüzde pek çok insan hediye yokluğundan değil, bolluğundan muzdariptir. Gallup, ortalama bir Amerikalının 2023 yılında bayram hediyelerine 975 ABD doları harcayacağını tahmin ettiğini ve bu miktarın 1999'da bu araştırmanın başlamasından bu yana en yüksek miktar olduğunu bildirmektedir.[13]
Bunun yanında pek çok hediye çöpe atılmaktadır. 2019 bayram sezonunda, Amerikalılar tarafından satın alınan hediyelerin 15 milyar dolara denk gelen kısmından fazlasının istenmeyen hediyeler olduğu ve %4'ünün doğrudan çöp sahasına gittiği tahmin edilmektedir.[14], [15] Buna karşın, bu yıl İngiltere, Kanada, Japonya ve diğer ülkelerde bayram harcamalarının artması beklenmektedir.[16], [17], [18]
Günümüzün hediyeleşme pratikleri hem mutluluk hem de öfke kaynağı olabilir. Bir yandan hediye vererek, ilişkilerimizi geliştirip sürdürerek bizi insan yapan kadim bir davranışta bulunuyorsunuz. Öte yandan, bazı toplumlar bayram sezonunu sadece daha fazla tüketmek için bir bahane olarak kullanıyor gibi görünmektedir.
"Vintage", geri dönüştürülmüş, el yapımı ürünler ya da bir yemek turu veya sıcak hava balonu gezisi gibi kişiselleştirilmiş bir deneyim; dünyanın diğer ucunda seri olarak üretilen, okyanuslar ötesine gönderilen ve plastikle paketlenen pahalı bir üründen bile daha değerli olabilir.
Yukarıda bahsettiğimiz Mauss'un fikirleri tüketim çılgınlığını teşvik etmemektedir. Bunun mukabilinde, hediyelere ilişkin açıklamaları, hediye ne kadar anlamlı ve kişisel olursa, gösterilen saygı ve onurun da o denli büyük olacağını göstermektedir. Gerçekten özen gösterilmiş bir hediyenin çöpe gitme olasılığı çok daha düşüktür. Nostaljik, geri dönüştürülmüş, el yapımı ürünler, keyifli bir akşam yemeği veya sıcak hava balonu gezisi gibi kişiselleştirilmiş deneyimler dünyanın diğer ucunda seri olarak üretilen, okyanuslar ötesine gönderilen ve plastikle paketlenen pahalı bir üründen bile daha değerli olabilir.
Kaliteli hediyeler değerlerinize hitap edebilir ve ilişkilerinizi daha anlamlı bir şekilde sürdürmenize yardımcı olabilir.
Kapitalizm ve Hediye Alma Problemleri
Yukarıda, hediye vermenin bakım verme davranışının bir uzantısı olduğundan bahsetmiştik. Bu durumda, en azından teorik olarak, hediye verdiğimizde de genellikle karşımızdaki kişinin neye ihtiyacı olabileceğini kestirerek, onu mutlu edeceğini düşündüğümüz hediyeler almaya çalıştığımızı varsayabilirsiniz. Ancak bu, hatalı bir varsayım olurdu.
İdeal bir durumda hediye seçimi, karşıdakinin gerçek bir var oluşsal ihtiyacına yönelik olmalıdır. Ama görünen o ki birçok kişi, hediye alırken, hediyeyi vereceği kişinin istek ve ihtiyaçlarından ziyade, o kişinin hediyeyi açması sırasında sergileyeceği şaşırma, heyecanlanma, mutluluk ve coşku gibi dışarıdan direkt olarak gözlenebilir davranışları maksimize edecek hediyeleri tercih etmektedir. Yani tamamen fedakarca sergiliyormuşuz gibi gözüken bir davranışın altında bile, hediyeden faydalanacak kişiden ziyade, hediyeyi veren kişiyi mutlu edecek tercihler yatmaktadır. Bu, evrimsel açıdan mantıklıdır: O hediyenin açılması sırasında salgılanan endorfinler, dopamin, serotonin ve oksitosin gibi hormonlar, bize bir nevi ödül veya kazanma hissi vermektedir; ama tabii ki bir yandan da o kişiyle bizi birbirimize biraz daha fazla bağlamaktadır.
İşte kapitalizm, burada devreye girmektedir: Modern zamanlarda hediye verme davranışı, bireylerin spontane olarak sergiledikleri fedakarlık (veya bakış açınızda göre, çıkar) gösterilerinden ziyade, belli özel günlere sabitlenmiş bir zorunluluk haline gelmiştir. Yılbaşları, sevgililer günü, doğum günleri gibi birkaç özel gün, bireysel veya kitlesel olarak tüketimin pekiştirildiği şovlara dönüştürülmüştür. Eğer özel günlerde hediye alıp vermeye özen gösteren biriyseniz, o günler yaklaşırken kendinizi ne kadar stresli hissettiğinizi veya özel bir günü kaçırdığınızda ne kadar kötü hissettiğinizi bir düşünün. Eğer ki olay hediye vermek ve bir kişiyi düşünmek olsaydı, herhalde başkalarınca dayatılan sahte bir günden ziyade, herhangi bir gün verilen, ince düşünülmüş bir hediye fazlasıyla yeterli olurdu. Ama günümüzde işler değişmiştir: Özel gün kaçtıysa, bittiniz!
Keza günümüzde hediyenin değeri de direkt olarak maddi doğasıyla ilişkilendirilir hale gelmiştir: Abartılı reklamlar ve gösterişi ön plana çıkaran televizyon ve sosyal medya gibi araçlar, bir hediyenin değerini, hediyeyi alan kişinin maddi kabiliyetinin sınırlarında alabileceği en gösterişli, en pahalı, en sıra dışı hediyenin alınıp alınmadığıyla eşdeğer hale getirmiştir. Tabii ki bu, uzun yıllar süren pazarlama taktiklerinin sosyal yapımızı şekillendirmesinin bir sonucudur; yoksa hiçbir toplum durup dururken antik bir geleneği acımasız bir para harcama şölenine dönüştürmeyi seçmemiştir.
Hediye Alışverişi Sırasında Beyninizde Neler Oluyor?
Hediye vermek (özellikle de hediye verdiğimiz kişi yakın bir ilişkimiz olan biriyse), beynimizdeki önemli ödül yollarını harekete geçirmektedir. Ancak bu, iyi dengelenmesi gereken bir davranıştır; zira hediye alma ihtiyacının getirdiği stres, tam tersine beynimize ve ilişkilerimize zarar da verebilmektedir.
Son on yılda yapılan birçok araştırma, kendinizden başka biri için para harcamanın mutluluğu artırdığını göstermiştir.[19] Bunun nedeni, cömertçe davrandığımızda (hayır kurumlarına para bağışlamak ya da sevdiğimiz birine tatil için gerçekten istediği bir şeyi vermek gibi), beynin, sosyal bilgileri işleme ve zevk hissetme ile ilişkili bölümleri arasında daha fazla etkileşim yaratmasıdır. Örneğin İsviçre'deki Zürih Üniversitesi'nden araştırmacıların yürüttüğü bir çalışmada, araştırmacılar 50 kişiye 100 dolar vermiş ve yarısına bu parayı kendileri için harcamalarını, diğer yarısına da önümüzdeki dört hafta boyunca başkaları için harcamalarını söylemişlerdir.[20] Daha sonra, bir sosyal paylaşım görevi sırasında cömertlik ve zevkle ilişkili beyindeki aktiviteyi ölçmek için fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) yapmışlardır. Başkalarına para harcayanların diğer insanlarla daha cömert ve adil etkileşimlerde bulunduklarını ve deney bittikten sonra daha yüksek düzeyde mutluluk bildirdiklerini tespit etmişlerdir.
Ödül almak ya da para kazanmak gibi diğer pozitif hislerle karşılaştırıldığında hediye vermenin nöropsikolojisinde benzersiz bir ödül aktivasyonunu bulunmaktadır. Bu eşsizliğin bir nedeni, hediye alışverişinin sosyal bir davranış olmasından ötürü beyinde güven, güvenlik ve bağlantıya işaret eden bir nöropeptid olan oksitosin salgılayan yolları da harekete geçirmesidir.[21] Bu hormon, genellikle 'kucaklaşma hormonu' olarak adlandırılır.
Diğer türden ödüllerde saf dopamin salgılanır ve bu, kısa ömürlü bir tepkidir. Ancak hediye alışverişinde salgılanan oksitosinin etkileri çok daha uzun süre devam edebilir. Beyin üzerindeki bu etkiler, hediye alışverişi ve hediyenin paketlenmesi gibi hediyenin fiilen açılmasına kadar geçen çeşitli adımlar sırasında bile mevcuttur. Sevdiğiniz birine ne alacağınıza karar verme ve hediyeyi açarken onunla birlikte odada olmayı bekleme deneyiminin de aynı ödül yollarını harekete geçirmektedir ve hediye verme keyfinin bir parçasıdır.
Ancak dikkatli olmakta da fayda vardır: Hediye alışverişi genellikle umut ve heyecana yol açarken, hediye vermeye giden yol stres ve endişe gibi başka duyguları da beraberinde getirebilmektedir. Özellikle de cimriler ve savurganlar arasında somut beyinsel ve davranışsal farklılıklar olduğu gerçeği gözetildiğinde, hediye alışverişi sırasında "ödeme acısı" adı verilen duygusal bir deneyim yaşamanız da çok olasıdır. Bunu ne şiddette yaşayacağınızı ise ne derecede cimri veya savurgan olduğunuz belirlemektedir.[22]
Hediye alma süreçleri boyunca işler yolunda gittiğinde hissedeceğiniz pozitif duygular harikadır; ancak aynı zamanda hediyeye ne kadar para/zaman/emek harcadığınız veya hediyeyi beğenip beğenmeyecekleri konusunda çok fazla endişe duymanız da mümkündür. Hatta hediye alışverişi öylesine güçlü bir sosyal davranıştır ki, hiç beklemediğiniz birinden hediye aldığınız ve karşılık verecek kendi hediyenizin olmadığı bir konumda olmak, birçokları için korkunç bir deneyimdir. Bu alanda beyin görüntüleme çalışmaları yapan uzmanlar, kendimizi hediye almaya mecbur hissettiğimiz ve eşitlikçi/adil bir hediye alışverişi olmadığına inandığımız durumlarda beynimizde fiziksel acının psikolojik karşılığını gözleyebilmektedirler. Bu, fiziksel olarak incindiğimizde deneyimlediğimiz zarar hissinin aksine, sıkıntı ve endişeye işaret eden türden bir aktivasyondur.
Gerçekten stresli olduğunuz ve bu stres nedeniyle hediye alışverişinden tat almadığınız durumlarda, beyninizde salgılanan şey dopamin ve oksitosin değildir. Eğer durum buysa, hediye alışverişi konusunda zihniyetinizi değiştirmek için zaman ayırmak, psikolojik sağlık açısından önemlidir. Örneğin hediye vermenin mali boyutu sizi strese sokuyorsa, aileniz ve arkadaşlarınızla beklentilerinizi önceden belirlemenizde ve bu yıl onlara gerçekten istedikleri bir şeyi alacak kaynaklara sahip olamayabileceğinizi belirtmenizde fayda vardır. Bunun yerine, bebek bakıcılığı ya da yardıma ihtiyaç duyabilecekleri bir projeye yardımcı olmak için zamanınızı hediye etmeyi düşünebilir ya da birlikte bir şeyler yapmayı planlayabilirsiniz.
Sonuç
İnsanlar arasında hediye verme, insanlık tarihi ve kültürünün dokusunda derin kökleri olan karmaşık bir sosyal ve psikolojik olgudur. Eski toplumlarda ittifaklar kurmak ve sadakati ifade etmek için bir araç olarak ortaya çıkan bu olgu, duygular, sosyal normlar ve kültürel uygulamaların karmaşık bir etkileşimine dönüşmüştür. Bu tarihsel evrim, hediyeleşmenin yalnızca maddi bir alışveriş değil, sosyal bağların ve toplumsal yapıların oluşmasında ve sürdürülmesinde hayati bir bileşen olduğunun altını çizmektedir.
Psikolojik olarak hediye alışverişi, özgecilikten sosyal faydacılığa kadar uzanan geniş bir yelpazedeki insan motivasyonlarını yansıtır. Bu uygulamadan elde edilen duygusal tatmin ve neşe, sosyal bağların güçlendirilmesi ve kişisel refahın artırılmasındaki rolünün altını çizmektedir. Modern araştırmalar ayrıca, özenli hediye seçimini de kapsayan hediye verme eyleminin ruh sağlığını olumlu yönde etkilediğini ve başkalarının refahıyla ilgili derin bir bilişsel katılımı vurguladığını ortaya koymaktadır.
Özünde hediye verme geleneği, çağdaş toplumdaki ticarileşmiş yüzünü aşarak, insanların bağlantı ve onaylanma ihtiyacının güçlü bir kanıtı olmaya devam etmektedir. Sosyal bağlarımızın derinliğini ve insan duygularının karmaşıklığını yansıtır ve ortak insanlığımızın dokunaklı bir hatırlatıcısı olarak hizmet eder. Hediyeleşme yoluyla sadece maddi şeyler değiş tokuş etmekle kalmıyor, aynı zamanda insan ilişkilerinin karmaşık dokusunu örerek sosyal bağlarımızın kalıcı gücünü ve güzelliğini pekiştiriyoruz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 6
- 3
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ C. Colwell. What's The Point Of Giving Gifts? An Anthropologist Explains This Ancient Part Of Being Human. (23 Ağustos 1970). Alındığı Tarih: 10 Ocak 2024. Alındığı Yer: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Novotney. What Happens In Your Brain When You Give A Gift?. (9 Aralık 2022). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: American Psychological Association | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Coffee. Seneca’s Philosophical Cure. (19 Ocak 2017). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: OUP Academic doi: 10.1093/acprof:oso/9780190496432.003.0014. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. White. (2015). Nietzsche On Generosity And The Gift-Giving Virtue. Informa UK Limited, sf: 348-364. doi: 10.1080/09608788.2015.1088820. | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. Garcia. Is The Day After Thanksgiving A Bank Holiday? Facts About Black Friday You Didn’t Know. (17 Kasım 2023). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: Fort Worth Star-Telegram | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Breazeale. The Psychological Differences Between Those Who Love And Those Who Loathe Black Friday Shopping. (22 Ağustos 1970). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
- ^ Encyclopedia Britannica. Marcel Mauss | French Anthropologist, Sociologist & Durkheim’s Student. Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: Encyclopedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- ^ John L. Steckley. (2016). Indian Agents. sf: 196.
- ^ M. Mauss. (1954). The Gift: The Form And Reason For Exchange In Archaic Societies. ISBN: 9780393320435. sf: 184.
- ^ B. Haile. The Virtues Of Gift-Giving | Catholic Moral Theology. (8 Ocak 2017). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: Catholic Moral Theology | Arşiv Bağlantısı
- ^ Alliance Magazine. Traditions Of Giving In Buddhism - Alliance Magazine. (16 Ekim 2014). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: Alliance Magazine | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Bharakda. What Does Islam Say About Giving Gifts?. (25 Aralık 2022). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: TMV | Arşiv Bağlantısı
- ^ L.Saad. Consumers Increase Their Holiday Spending Intentions Mid-Season. (6 Aralık 2023). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: Gallup | Arşiv Bağlantısı
- ^ CBS New York. Get Ready, Receiving At Least 1 Unwanted Holidays Gift Is Basically Unavoidable. (24 Aralık 2019). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: CBS New York | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Ruiz. How Holiday Gift Waste Impacts The Environment - Waste Advantage Magazine. (27 Aralık 2021). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: Waste Advantage Magazine | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Smith. Uk Christmas Shopping - Statistics & Facts. (11 Aralık 2023). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: Statista | Arşiv Bağlantısı
- ^ CPA. New Cpa Study Reveals Canadians’ Holiday Spending Soars Despite Economic Snowstorms - Cpa Canada. (7 Kasım 2023). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: CPA | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. Diep. Change In Expenditure On Holiday Sales Season Compared To The Previous Year In Japan As Of November 2023. (6 Aralık 2023). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: Statista | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. B. Aknin, et al. (2020). Does Spending Money On Others Promote Happiness?: A Registered Replication Report.. American Psychological Association (APA), sf: e15-e26. doi: 10.1037/pspa0000191. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Q. Park, et al. (2017). A Neural Link Between Generosity And Happiness. Nature Communications, sf: 1-10. doi: 10.1038/ncomms15964. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. D. Preston. (2017). The Rewarding Nature Of Social Contact. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 1353-1354. doi: 10.1126/science.aao7192. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Rick. (2018). Tightwads And Spendthrifts: An Interdisciplinary Review. Wiley. doi: 10.1002/cfp2.1010. | Arşiv Bağlantısı
- M. Fourcadier. History Of Gift Giving From Cavemen To Gen Z | Dundle Magazine. (10 Eylül 2021). Alındığı Tarih: 9 Ocak 2024. Alındığı Yer: Dundle | Arşiv Bağlantısı
- J. F. Sherry. (1983). Gift Giving In Anthropological Perspective. Journal of Consumer Research, sf: 157-168. doi: 10.1086/208956. | Arşiv Bağlantısı
- A. Gopnik. Gift-Giving Reminds Us Of How To Care For Others. (14 Aralık 2023). Alındığı Tarih: 10 Ocak 2024. Alındığı Yer: WSJ | Arşiv Bağlantısı
- A. Novotney. What Happens In Your Brain When You Give A Gift?. (9 Aralık 2022). Alındığı Tarih: 10 Ocak 2024. Alındığı Yer: APA | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 15:13:55 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16393
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.