Yol ağaçları, kent ormanları, peyzaj bahçeleri... Hepsi, şehir ekosistemi için oldukça gerekli ve faydalı unsurlardır. Şehrin sıcaklığını düşürürler, biyoçeşitliliği artırırlar, rekreasyonel ("boş zaman aktivitesi" için) hizmet/ortam sağlarlar ve görsel kaliteyi artırırlar. Ancak bir sorun vardır: Bu bahsettiğimiz unsurları oluşturanlar, birer "canlıdır". Dolayısıyla, onlar da her canlı gibi hastalanabilir, "kusurlu" bir takım özellikleri olabilir ve hatta belli bir zaman sonra ölebilir. Haliyle, tüm bu faktörler zaman içinde, insanlar veya diğer canlılar için yaralanma veya ölüme yol açabilen birer risk faktörü haline gelebilir. Bu nedenle bu risk faktörlerini tanımak ve bunlara yönelik doğru önlemleri almak önemlidir.
Ağaçlar, her bir özelliği bakımından, doğal ortamlarında aslında bir normal dağılım ("çan eğrisi") oluşturuyor olsa da, şehir ekosisteminde bu farklıdır. Çünkü şehir ekosisteminde insanlar, ağaçların yaşam alanlarına doğrudan veya dolaylı olarak müdahale ederler ve normal dağılımı bir nebze bozarlar. Örneğin yol çalışmaları, ağaç köklerine zarar verebilirken, devasa boyutlara sahip evler ağaçlar üzerine gölge yaptıkları için, ağaçların ışık alımını azaltırlar ve gelişimini kısıtlayabilirler. En nihayetinde, bu gibi etkenlerin doğal bir sonucu olarak ağaçlarda olağandışı hastalıklar ve ölümler meydana gelmeye başlar. Bunlardan kaynaklı risk faktörlerine biraz daha yakından bakalım.