İnsanlarda Deri Renginin Evrimi ve Kılların Seyrelmesi Üzerine...
Siyahiler nasıl siyah oldu ve ilk insan hangi renkti? Evrim sonucu mu biz beyaz tenliyiz, yoksa mutasyonlar mı?
Bu sorunun cevabı çok önemli bir konuya ışık tutacaktır; çünkü belki de insanlık tarihinin yüz karası olarak, onlarca ve hatta yüzlerce yıl insanlara deri renklerindeki farklılıktan ötürü eziyet ve işkence edilmiş, genellikle siyah renkli insanlar köleliğe mahkum edilmiştir. Ancak gerçekten deri rengimiz bizi birbirimizden bu kadar insanlık dışı saldırıları gerçekleştirmemiz için geçerli ve yeterli sebep midir? Beyazlar, her zaman övündükleri beyaz renkte mi kalmışlardır? Siyah tenli olmak dezavantaj ya da gerilik midir? Bu sorulara cevaplar arayalım ve deri rengimizin evrimine göz atalım:
Deri rengimiz, temel olarak melanin denen bir pigmentin üretimine bağlı olarak değişmektedir. Hepimizin bildiği üzere insan türünde deri rengi beyazdan siyaha kadar çok geniş bir yelpazede bulunabilir ve kan damarlarının yüzeye uzaklığına göre pembe deri renkleri bile görmek mümkündür. Deri rengi, kalıtsal bir özelliktir ve evrimsel kökenleri üzerindeki çalışmalar hala sürmektedir. En çok renk çeşitliliği Sahara-Altı Afrika'da görülmektedir. Ayrıca bildiğimiz üzere, deri rengimiz güneşte kalma miktarımıza göre değişmekte ve koyulaşmaktadır (bronzlaşmak). Bu modifikasyonun (kalıtsal olmayan fenotipik değişim) sebebi, güneş ışınlarının fazla artmasının vereceği zararlara veya mor-ötesi ışınların vücudumuzdaki folik asit (folat) dengesine vereceği zararlara karşı derimizin adapte olmasıdır. Akılda tutulması gereken nokta şudur: Siyah renk, güneş ışınlarını bloke eder ve vücuda geçirmez. Beyaz renk ise güneş ışınlarını bolca geçirir (normalde güneş bol olduğunda açık renkli giyiniriz çünkü açık renkler güneşi yansıtır ancak derimiz için tam tersi geçerlidir; çünkü giysilerinizde biyokimyasal reaksiyonlar gerçekleşmez ve derinize renk veren madde, giysilerinize renk veren sentetik maddeler aksine, organik bir molekül olan melanin'dir; farkı bu yaratır).
Utah Üniversitesi'nden Evrimsel Genetik Profesörü olan Alan Rogers ve ekip arkadaşlarının 2004 yılında Current Anthropology dergisinin 45. sayısında yayınladıkları araştırmalarında anlattıkları üzere, yaptıkları uzun ve ayrıntılı çalışmalar süresince Dünya'nın dört bir yanından insan ve şempanzelerin MC1R (Melanocortin 1 Receptor) isimli bir genlerini karşılaştırdılar. Bu araştırma gösterdi ki, bundan yaklaşık 6 milyon yıl önce, şempanzeler ve insanlar birbirinden ayrılmaya ve türleşmeye ilk başladıklarında, bu iki türün ortak atasının deri rengi açık renkli veya beyazdı ve üzeri siyah kıllarla örtülüydü. Zaman içerisinde, bundan 1.2 milyon yıl öncesine kadar olan sürede (yaklaşık 4.8 milyon yıl boyunca), gitgide insansı türler vücutlarındaki kılları dökmeye başladılar. Bunun sebebi olarak tüysüz vücutlarının daha kolay terlemesi ve böylece daha kolay ısı kaybının gerçekleşmesi gösterilmektedir (Penn State Üniversitesi Antropoloji Departmanı'ndan Prof. Nina Jablonski ve Prof. George Chaplin'in araştırmalarına ve makalelerine bakabilirsiniz, aşağıda da daha ayrıntılı olarak anlatacağız). Ayrıca cinsel seçilimin de etkisi olduğu düşünülmektedir. Ancak ne olursa olsun, araştırmalar göstermektedir ki, 1.2 milyon yıl önce Homo ergaster türünden Homo sapiens'in evrimleşmesi sırasında Dünya'daki günümüzde yaşayan bütün insanların ortak atasının deri rengine ait genler, günümüzde Afrika'da yaşan insanlarınkiyle aynıdır. Bunun sebebi, açık ten rengine sebep olan genlerin ürettikleri açık ten renkli bireylerin kavurucu Afrika güneşine dayanamayarak ölmeleridir. Böylece her zaman koyu ten renkliler Doğal Seçilim sonucu seçildiler ve varlıklarını sürdürebildiler. Bu sebeple de, bundan 1.2 milyon yıl öncesinden yaklaşık 100.000 yıl öncesine kadar bütün insanlar siyah ten renkliydi.
Daha sonra, insan türü Afrika'dan çıkarak göç etmeye başlamıştır. Bu, yaklaşık olarak 100.000 ila 70.000 yıl önce meydana geldi. Kuzey bölgelere göç eden insanoğlu, Afrika'daki sıcak ve kavurucu güneş ışınlarından kurtuldu ve siyah ten rengi bu defa dezavantajlı konuma geldi. Bunun sebebi olarak, beyaz ten rengine sahip bireylerin daha fazla Vitamin D (cholecaliferol) üretebilmeleri, azalan güneş ışınları sebebiyle folat moleküllerinin daha az parçalanması vb. etmenler gösterilebilir. Bunlara da az sonra değineceğiz.
İşte bu gibi çevresel ve genetik etmenler sonucunda, Afrika'dan ayrılan insanların renkleri beyaza doğru açılmaya başladı. Doğu Asyalılar ve Avrupalıların yaklaşık ten renklerine sahip olmasının sebebi, kuzey bölgelere yerleşmeleri sırasında birbirine yakın seçilimsel baskılar hissetmeleridir.
Şimdi, daha ayrıntılı olarak genel kronolojik sıraya bakacak olursak:
Bundan 6 milyon yıl önce, insanlar ile şempanzelerin ortak atasının derileri açık renkliydi ve vücutları bol kıllarla örtülüydı.
4.5 milyon yıl öncesiyle 2 milyon yıl öncesine kadar deri rengimiz günümüz şempanzeleri ile aynı renklere sahipti. (Bkz: Jablonski). Bu tarihler arasında, insanı atalarımız yağmur ormanlarından çıkarak (eski maymunsu atalarımızın evleri) Afrika savanlarına yerleştiler. Burada, eskiden olduğundan kat be kat fazla güneş ışınlarına maruz kaldılar. Üstelik besin bulmak için de çok daha fazla çaba ve güneş altında zaman harcamak zorundaydılar. Burada önemli bir bilgi şudur: İnsan beyni, sıcaklık değişimine inanılmaz hassastır. Sadece 5-6 derecelik bir artış, aşırı ısınmaya ve şok geçirmenize sebep olabilir. Bu yüzden, çok özel bir adaptasyon gerekliydi. Buna, insan ırkı ve daha doğru olarak doğa, güzel bir yöntem buldu: Terlemek.
İlk insansı atalarımızda, 4.5 ila 2 milyon yıl öncesinde şempanzeler kadar az ter bezi bulunmaktaydı ve çoğu, şempanzelerdeki gibi avuç içerisinde veya ayakların alt yüzeyindeydi. Ancak genetik çeşitlilik burada da değer kazandı ve daha fazla ter bezine veya daha aktif ter bezlerine sahip olabilen insansı bireyler avantajlı konuma geçtiler. 2.5 milyon yıllık Doğal Seçilim Süreci sonucu atalarımızın vücudu pek çok yeni ter beziyle donandı. Günümüzdeki insanların vücudunda yaklaşık 2 milyon adet ter bezi bulunur ve bu sayede çok aktif olarak, çok sıcak günlerde bile terlemeyle ısı kaybedebiliriz.
Buna karşılık, insan vücudu kıllarını kaybetmeye başladı. Bunun birincil sebebi, artık işe yaramaz olmalarıydı. Sadece hassas veya önemli bölgelerimizin korunması (kafatasını saran bölge, yüz bölgesi, cinsel organların çevresi, vb.) gereken yerlerde, oldukça seyrelmekle birlikte varlığını sürdürdü. İkincil olarak ise, kılsız bir vücudun çok daha hızlı kuruması gösterilmektedir. California Santa Cruz Üniversitesi'nden Adrienne Zihlman'ın sözleriyle: "Duştan çıktığınızda uzun saçlı bir bireyle, kısa saçlı bir bireyin saçlarını kurutma süresi farkını bir düşünün, ne demek istediğimizi anlayacaksınız."Ayrıca bazı bilim insanları tarafından cinsel seçilim de (daha kılsız bireylerin cinsel olarak tercih edilmesi) sebep olarak gösterilmektedir.
İşte kılların dökülmesi, yepyeni bir sorunu doğurdu: Güneş ışınları. Güneş ışınları vücutta folat moleküllerinin oluşmasını tetikliyordu ve bu moleküller vücudumuza oldukça zararlıdır. Çünkü sperm oluşumuna engel olur veya zarar verir ve bu moleküller süt bezleri yoluyla insan yavrularına geçtiğinde sinir kordonu hasarlarına sebebiyet verir. Bunlar, Joblanski'nin araştırmalarının sonuçlarıydı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ayrıca Prof. Farnsworth Loomis'in 1960'daki hipotezinin bir kısmı günümüzde geçerliliğini yitirse de, gelecek araştırmaların önünü açmış olması açısından önemlidir: Vücudun Vitamin D'ye ihtiyacı vardır ve güneş bunun üretimini tetikler. Beyaz tenli insanlar, mor-ötesi ışınları çok daha kolay yakalarlar ve Vitamin D üretimini arttırırlar. Bu sebeple kuzeye göç eden insan türleri beyaz tenli hale gelmiştir. Ekvator bölgesi ve çevresinde yaşayanlar ise siyah tenlidir, çünkü siyah renk güneş ışınlarını bloke eder ve insanın aşırı Vitamin D üretmesine engel olur.
Jablonski'nin araştırmaları, insan vücudunun asla aşırı Vitamin D üretemeyeceğini ortaya koymuştur. Ancak Loomis'in hipotezinden yola çıkan Joblanski, Loomis'in Vitamin D ile ilgili iddialarını ve kendisi ile eşinin folat molekülleriyle ilgili çalışmalarını harmanlayarak insan deri renginin değişimini ve evrimini net bir şekilde açıklamıştır:
Ekvator çevresinde yaşayan insanlar siyah veya siyahi renkli tene sahiptirler, çünkü siyah ten rengi güneş ışınlarına engel olur ve vücudun folat deposunun güneş ışınlarınca yıkılmasına engel olur. Kuzey bölgelerde yaşayan insanlar ise beyaz ten renklidirler, çünkü bol güneş ışınına ihtiyaç duyarlar ve bu sayede uzun kış günlerinde düşen seyrek güneş ışınlarını toplayabilirler ve ihtiyaçları olan Vitamin D'yi üretebilirler. Araştırmaları sırasında Jablonski, insanların kuzeye yerleşebilmesinde Vitamin D açısından zengin olan balığın bolca avlanmasının öğrenilmesinin de çok önemli olduğunu ortaya koymuştur.
Kısacası, derimizin rengi ne olursa olsun, bundan 1.2 milyon yıl öncesine kadar, günümüzde var olan bütün insanların tek bir ortak atası mevcuttu ve Afrika'da yaşayan bu atamızın deri rengi siyahtı. Daha sonradan meydana gelen göçlerle beyaz ten rengi evrimleşti. Düşüncelerimiz, ten renklerimiz, sonradan icat edilen milletlerimiz ve neyimiz farklı olursa olsun, unutmamalıyız ki biz tek bir hayvan türüyüz. Tek bir atadan geliyoruz ve bu kadar farklı olmamızın tek sebebi, ait olduğumuz doğanın farklı şartlarının bizi soktuğu farklı evrimsel yollar. Bundan başka, hiçbir farkımız yok.
Teşekkür: Betül Çıktay
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
- İlk evrimleştiğimiz dönemde deri rengimizin siyah olduğu kuzeye göçle rengimizin beyaza doğru açıldığını okudum. Kuzeye göç eden siyahilerin de renkleri uzun vadede açılacak mıdır?
- Neden ten rengiyiz? Neden tam olarak beyaz değiliz?
- 67
- 23
- 19
- 12
- 9
- 5
- 5
- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- S. A. Savage, et al. Nucleotide Diversity And Population Differentiation Of The Melanocortin 1 Receptor Gene, Mc1R. (24 Kasım 2008). Alındığı Tarih: 2 Kasım 2019. Alındığı Yer: NCBI | Arşiv Bağlantısı
- G. Kirchweger. The Biology Of Skin Color: Black And White. (2 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 2 Kasım 2019. Alındığı Yer: pbs | Arşiv Bağlantısı
- wikipedia. Evolution Of Skin Color. (2 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 2 Kasım 2019. Alındığı Yer: wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- Bowling Green State University. Bowling Green State University. (2 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 2 Kasım 2019. Alındığı Yer: Bowling Green State University | Arşiv Bağlantısı
- N. G. Jablonski. The Evolution Of Human Skin And Skin Color. (2 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 2 Kasım 2019. Alındığı Yer: Annualreviews | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 24/11/2024 19:04:19 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/81
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.