Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Özellikle 2020 İzmir Depremi olmak üzere birçok deprem sonrasında yaygın olarak paylaşılan bazı sosyal medya içerikleri; deprem sırasında yere çöküp, cenin pozisyonunda vücudu küçük bir şekilde kapatıp,... Daha fazla göster
Özellikle 2020 İzmir Depremi olmak üzere birçok deprem sonrasında yaygın olarak paylaşılan bazı sosyal medya içerikleri; deprem sırasında yere çöküp, cenin pozisyonunda vücudu küçük bir şekilde kapatıp, masa gibi bir cismin ayağına tutunmayı öneren Çök Kapan Tutun Tekniği yerine, ev içinde yatak veya dışarıda araba gibi bir cismin yanına yatıp, üzerinize düşen cisimlerin bu cisme çarparak çapraz bir şekilde devrilmesiyle oluşan boşluğa sığınmanızı tavsiye eden Hayat Üçgeni Tekniği'nin uygulanmasını savunmaktadır.
Bu paylaşımlar, sadece Hayat Üçgeni Tekniği'ni önermekle kalmamakta, ülkemizden AFAD ve AKUT da dahil olmak üzere, Dünya'nın en önde gelen arama-kurtarma ekiplerinin önerdiği Çök Kapan Tutun Tekniği'nin uygulanmasının ölümcül bir hata olduğunu ileri sürmektedir.
İnsanların çoğu günde minimum 2-4 aralığında öksürmekte bu öksürükler yemeğin boğaza kaçması ve tükürük yutma sonucu olur. Kimi insanlarda günde 5-20 kere öksürmekte ve öksürük arttıkça risk fazla önem... Daha fazla göster
İnsanların çoğu günde minimum 2-4 aralığında öksürmekte bu öksürükler yemeğin boğaza kaçması ve tükürük yutma sonucu olur. Kimi insanlarda günde 5-20 kere öksürmekte ve öksürük arttıkça risk fazla önem taşımakta. Fazla öksürük damarlarda oluşan basınç sonucu iç kanamaya yol açabilmekte veya ciğerlerde kalıcı hasara yol açmakta. Bugün en çok ciğerlere zarar veren o hastalığı anlatacağız. Üst Solunum Ve Solunum Yolu hastalıkları. Hastalık vücutta oluşan salgının solunum yolundan ciğerlere girecekken devamlı ciğerlerden atılması için öksürükle tepki gösteriyor. Kimi zaman bu salgı farklı bir hastalığı tetikliyor ve salgı ciğerlere inince tedavi gerektiriyor. Öncelikle ciğere inmeyen salgı konumuz olduğu için bunu konuşmalıyız. Doktorlar genellikle burun spreyi ve fazla su içmeyi öneriyorlarki su salgıyla beraber vücuttan atılsın ve sprey salgı oluşumunu azaltsın. İnsanlar çabuk önlem almadıkça bu farklı semptomlarda gözüküyor. Mesela ciğere inmiş bir salgı ciğerden atılıncaya kadar günde 15-40 civarı öksürük gözleniyor. İnsanlar iç kanama riskiyle karşı karşıya kalıyor ve ciğerleri hasar alıyor. Kimi zaman tütün kullanımı soluk borusu zedelenmelerine bile yol açıyor. Tedavi süresince hasta tütün kullanmıyor ve ilaçlar ile salgıyı ciğerden atıyor ve sonrasında su tüketerek vücuttan atıyor. Bu yüzden tütün kullanımını azaltmalı su kullanımı azaltmalıyızki ciğerlerimiz zarar görmesin.
Bölüm 1 : Soruya Bilimsel olarak yaklaşımBeyindeki Kimyasal Tepkiler: Helen Fisher’ın 2005’teki fMRI çalışması, romantik aşkın öncelikle bir motivasyon sistemi olduğunu bulmuştur1. Aşık olduğumuzda beyinde neler oluyor? 2017 Harvard Medical School araştırmasına göre:Oksitosin, bağlanma ve yakınlık hislerimizden sorumlu “aşk hormonu” salgılanır.Dopamin salgılanır, bu da beynimizdeki ödül yolunu aktive eder ve aşkın “bağımlılık” kısmını oluşturur. Tüm Reklamları Kapat Norepinefrin, dopamine benzer... Daha fazla göster
Bölüm 1 : Soruya Bilimsel olarak yaklaşım
Beyindeki Kimyasal Tepkiler: Helen Fisher’ın 2005’teki fMRI çalışması, romantik aşkın öncelikle bir motivasyon sistemi olduğunu bulmuştur1. Aşık olduğumuzda beyinde neler oluyor? 2017 Harvard Medical School araştırmasına göre:
Oksitosin, bağlanma ve yakınlık hislerimizden sorumlu “aşk hormonu” salgılanır.
Dopamin salgılanır, bu da beynimizdeki ödül yolunu aktive eder ve aşkın “bağımlılık” kısmını oluşturur.
Tüm Reklamları Kapat
Norepinefrin, dopamine benzer bir hormon, aşkın ilk aşamalarında salgılanır ve bizi neşeli, enerjik ve coşkulu yapar.
Bir partnerle seks sırasında kortizol seviyeleri düşer.
Serotonin seviyeleri düşer.
Beynin Gelişim Süreci: MIT’deki bilişsel bilimciler, işlem ve hafıza gücümüzün zirveye çıktığı yaşın yaklaşık 18 olduğunu açıklıyor. İlk aşkımızı genellikle beynimizin hala gelişmekte olduğu veya bu işlem zirvesine ulaştığı bir zamanda yaşıyoruz1. Bu duygusal ve hormonal izler, sadece psikolojimize değil, biyolojimize de ömür boyu etkiler bırakır.
Tüm Reklamları Kapat
İlk Deneyimlerin Öğretici Rolü: İlk aşk deneyimimiz, genellikle hayatımızdaki diğer romantik ilişkiler için bir öğrenme süreci olarak işlev görür. İlk aşkımızdan çıkaracağımız dersler, sonraki ilişkilerimizi şekillendirebilir.[1][2]
Soruyu Biraz Değiştirelim:
Ergenlikte İlk Aşk Neden Daha Yoğun ve Unutulmaz Olabilir?
Beyindeki Kimyasal Tepkiler: Ergenlik döneminde, beyin hızla gelişir ve değişir. Bu süre zarfında, aşık olduğumuzda beyinde salgılanan kimyasallar (oksitosin, dopamin, norepinefrin vb.) daha kalıcı bir etki bırakabilir.[1]
Yeni Deneyimler: İlk aşk genellikle ergenlik döneminde yaşanır, bu da hayatın birçok kilometre taşını aşmamız gereken bir dönemdir. Bu değişikliklerin ortasında, ilk romantik ilişki yeni ve heyecan verici bir deneyim sunar ve kalıcı bir iz bırakır.
Kimlik Oluşumu: Ergenler kimliklerini oluştururken, ilk aşk önemli bir rol oynar. İlk aşk, güven, samimiyet ve arkadaşlık gibi romantik ilişkiler hakkındaki inançlarımızı ve beklentilerimizi şekillendirir.
İlk Aşkın Etkileri: İlk aşk deneyimi, ergenlerin duygusal ve sosyal becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. Ancak, bu ilişkiler aynı zamanda istenmeyen cinsel deneyimler, istismar ve kontrol gibi sağlıksız ilişki kalıplarına da yol açabilir.[3][4]
Bölüm 2 : Duygusal olarak soruya yaklaşım (Ergenlerde ve Yetişkinlerde)
Ergenlerde:
Duygusal Bellek: Ergenlik döneminde yaşanan ilk aşk, duygusal bellekte kalıcı izler bırakır. Duygusal bellek, hayatın ilk iki on yılında en yoğundur. Bu dönemde yaşanan ilk aşk deneyimi, duygusal hafızamızda kalıcı bir yer edinir.
Beyindeki Kimyasal Tepkiler: Aşık olduğumuzda beyinde salgılanan kimyasallar (oksitosin, dopamin, norepinefrin vb.) yoğun duygusal deneyimler yaratır. Bu kimyasallar, zevk, bağlanma ve mutluluk hislerini tetikler. Bu nörokimyasal kokteyl, partnerinizi takıntılı bir şekilde aramanızı sağlayabilir.
Yeni Deneyimler: İlk aşk genellikle ergenlik döneminde yaşanır, bu da hayatın birçok kilometre taşını aşmamız gereken bir dönemdir2. Bu değişikliklerin ortasında, ilk romantik ilişki yeni ve heyecan verici bir deneyim sunar ve kalıcı bir iz bırakır.
Kimlik Oluşumu: Ergenler kimliklerini oluştururken, ilk aşk önemli bir rol oynar. İlk aşk, güven, samimiyet ve arkadaşlık gibi romantik ilişkiler hakkındaki inançlarımızı ve beklentilerimizi şekillendirir.
Bilinmeyenin Heyecanı: İlk aşk genellikle belirsizlik ve yenilik duygusuyla karakterize edilir, bu da deneyimi her şeyi kapsayan ve genellikle en iyi şekilde ezici hale getirir. Her şey birey için yeni olduğundan, ilk kez her şeyi keşfetme duygusu, beyni sürekli olarak heyecan ve cazibe ile besler.[5]
Tüm Reklamları Kapat
Yetişkinlerde
Duygusal Bellek: İlk aşk, duygusal bellekte kalıcı izler bırakır. Bu izler, hayatımızın geri kalanında romantik ilişkilerimizi ve duygusal tepkilerimizi etkileyebilir.
Beyindeki Kimyasal Tepkiler: İlk aşk deneyimi, beynimizde belirli kimyasalların salgılanmasına neden olur. Bu kimyasallar, aşkın “bağımlılık” kısmını oluşturan dopamin ve oksitosin gibi hormonları içerir.
Kişisel Gelişim ve Özgüven: İlk aşk deneyimi, kişisel gelişimi teşvik edebilir ve özgüveni artırabilir. Ancak, ilk ilişki destekleyici olmazsa, bu, özsaygımıza zarar verebilir ve gelecekteki ilişkilerimizi etkileyebilir.
Tüm Reklamları Kapat
Romantik Sonuçlar: İlk cinsel deneyimin zamanlaması, yetişkinlikteki romantik sonuçları öngörebilir. Daha geç bir ilk cinsel deneyim, yetişkinlikte daha yüksek eğitim düzeyi ve hanehalkı geliri ile ilişkilidir. Ayrıca, daha geç bir ilk cinsel deneyime sahip olanlar, genellikle yetişkinlikte daha az romantik partneri olur ve ilişkilerinde daha az memnuniyetsizlik yaşarlar.[1][6][7]
Son olarak
İlk aşk, hayatımızın en unutulmaz deneyimlerinden biri olabilir. Bu, beyindeki kimyasal tepkiler, beynin gelişim süreci ve ilk deneyimlerin öğretici rolü gibi bir dizi faktörden kaynaklanır. Ergenlik döneminde, bu etkiler genellikle daha da güçlenir çünkü bu dönem, beynin hızla geliştiği ve yeni deneyimlere açık olduğu bir zamandır. Yetişkinlerde ise, ilk aşk deneyimi duygusal bellekte kalıcı izler bırakabilir ve kişisel gelişimi teşvik edebilir. Ancak, her bireyin deneyimi farklıdır ve bu genellemeler herkes için geçerli olmayabilir. İlk aşkın etkileri, bireyin yaşadığı deneyimlere ve kişisel durumlarına bağlı olarak değişir.
Daha fazla araştırma yapmak istersen ş u yazımı incelebilirsin
Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş... Daha fazla göster
Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.
Eskiden Çoklu Kişilik Bozukluğu olarak da bilinen Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu, en az iki farklı ve nispeten kalıcı kişilik durumunun sürdürülmesi ile karakterize edilen zihinsel bir bozukluktur. Bozukluğa,... Daha fazla göster
Eskiden Çoklu Kişilik Bozukluğu olarak da bilinen Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu, en az iki farklı ve nispeten kalıcı kişilik durumunun sürdürülmesi ile karakterize edilen zihinsel bir bozukluktur. Bozukluğa, sıradan bellek sorunlarıyla açıklanamayan bellek boşlukları eşlik eder. Kişilik durumları dönüşümlü olarak kişinin davranışında kendini gösterir; ancak bozukluğun sunumları değişir.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu olan kişilerde sıklıkla görülen diğer durumlar arasında travma sonrası stres bozukluğu, kişilik bozuklukları (özellikle borderline ve kaçınma), depresyon, madde bağımlılığı, konversiyon bozukluğu, somatik semptom bozukluğu, yeme bozuklukları, obsesif-kompulsif bozukluk ve uyku bozuklukları yer alır.
Bu yılın başında başladığım ayın depremi serisinde Ocak 2024 Tacikistan depremi ve Şubat'ta yıl dönümü olması nedeniyle Kahramanmaraş depremlerini anlattım. Serinin Mart ayı depremi olarak 14 Mart 2024’de... Daha fazla göster
Bu yılın başında başladığım ayın depremi serisinde Ocak 2024 Tacikistan depremi ve Şubat'ta yıl dönümü olması nedeniyle Kahramanmaraş depremlerini anlattım. Serinin Mart ayı depremi olarak 14 Mart 2024’de Karadağ’da meydana gelen 5.4 büyüklüğündeki depremi seçtim.
Karadağ depremi Bosna-Hersek sınırına yakın bir noktada meydana geldi ve İtalya'dan Macaristan’a geniş bir bölgede hissedildi. Yukarıdaki haritada depremi hisseden kişilerin Avrupa ve Akdeniz Sismoloji Merkezine (EMSC) bildirdikleri depremi hissetme şiddetlerinde gördüğünüz gibi deprem merkez üssüne yakın bölgelerde şiddetli bir şekilde hissedilmiş. Belli noktalarda koyu kırmızı ile gösterilen çok şiddetli yani yıkım yaratan kişisel veriler girilmiş olsa da deprem böyle bir yıkım yaratmadı. Bu maalesef internet trollerinin yalan ifadelerinin istenmeyen bir sonucudur.
Sosyal bir hayvan türü olduğumuz için, çocuklarımızı nasıl eğittiğimiz, türümüzün gidişatı ve geleceği için gerçekten çok önemlidir. Çocuklar, neredeyse doğdukları andan itibaren etraflarını durmaksızın... Daha fazla göster
Sosyal bir hayvan türü olduğumuz için, çocuklarımızı nasıl eğittiğimiz, türümüzün gidişatı ve geleceği için gerçekten çok önemlidir. Çocuklar, neredeyse doğdukları andan itibaren etraflarını durmaksızın analiz edip, en sık tekrar eden davranışları kopyalama yoluyla öğrenen makinalar gibidir. Dolayısıyla çocukların ortamındaki davranışlar, genlerinde bulunan bilgilerle birlikte, o çocuğun düşünsel dünyasını ve davranış repertuvarını inşa edecektir.
Bunun en net örneğini, çocuklara sosyal normları öğretme sırasında görüyoruz: sofra adabı, toplumdaki diğer insanlarla iletişimde dikkat edilmesi gerekenler, vücut sıvılarıyla ilgili kurallar... Örneğin neredeyse tüm toplumlarda burun karıştırma ve sümükle oynama gibi davranışlar "kabul edilemez" veya "ayıplı" davranışlardır. Benzer şekilde, birkaç istisna haricinde tüm toplumlarda "yüksek sesle geğirme" davranışı istenmeyen davranışlar arasındadır.
Bilim insanları arasında türlerin standart bir şekilde isimlendirilmesi iletişimin kolaylaşması bakımından büyük öneme sahiptir. İşte bu nedenle, sınıflandırma bilimi olarak da bilinen "taksonomi", bir... Daha fazla göster
Bilim insanları arasında türlerin standart bir şekilde isimlendirilmesi iletişimin kolaylaşması bakımından büyük öneme sahiptir. İşte bu nedenle, sınıflandırma bilimi olarak da bilinen "taksonomi", bir dizi kurallar bütününe sahiptir.
Sınıflandırma ve isimlendirme çok önemlidir. Çünkü bilim, belirli kavramlar üzerinden binlerce bilim insanının birbiriyle anlaşabilmesi ve farklı dillerde konuşuyor olsalar bile, aynı şeyi birbirlerine anlatabilmelerini gerektirir. Bu sebeple, canlılar bilimi olan biyoloji dahilinde, her canlının belirli bir sistem dahilinde sınıflandırılması ve isimlendirilmesi gerekmektedir. Sınıflandırmanın bir diğer gereksinimi de, evrim bir doğa gerçeği olduğu için, gerçekten de bu fenomene bağlı olarak birbirlerine benzeyen ve benzemeyen pek çok canlı bulunmasıdır. Bu benzerliklerin de kendi içerisinde gruplandırılması, taksonomi, yani sınıflandırma bilimini doğurur.
Eyy George Orwell silivri soğuktur! Öncelikle bu kitabı daha önce okumadığım için gerçekten pişmanım. Kitabı okuyan 137 bin kişi eğer düzgünce anlayarak okuduysa gerçekten bu kitaptan çok şeyler çıkarılır. Hatta dejavu yaşıyormuş gibi bile olabilirsiniz. 1945 yılında İngiltere de yayımlanan bir roman aslında nasılda günümüzü anlatıyor. İşte buna kitabın eskimemesi ve evrenselliği deniliyor. Ülkemizde de şuan sorunlar ortaya çıktığında hep suçun atıldığı bir günah keçisi yok mu? Var. Peki buna inanıyor... Daha fazla göster
Eyy George Orwell silivri soğuktur!
Öncelikle bu kitabı daha önce okumadığım için gerçekten pişmanım. Kitabı okuyan 137 bin kişi eğer düzgünce anlayarak okuduysa gerçekten bu kitaptan çok şeyler çıkarılır. Hatta dejavu yaşıyormuş gibi bile olabilirsiniz.
1945 yılında İngiltere de yayımlanan bir roman aslında nasılda günümüzü anlatıyor. İşte buna kitabın eskimemesi ve evrenselliği deniliyor.
Ülkemizde de şuan sorunlar ortaya çıktığında hep suçun atıldığı bir günah keçisi yok mu? Var. Peki buna inanıyor muyuz? Koyunlar sağolsun.
Ülkemizde TBMM üyeleri ucuz fiyata yemek yerken halkımız arasında evine hiç et girmeyen kişiler var mı? Var tabiki olmaz olur mu ama vekillerimiz bizden kıymetli yoksa siz eskisi gibi olmasını mı istiyorsunuz. Gazz yağı alamadığğğ.
Peki siyasetçiler yüksek maaş alıp geçinemiyoruz derken halkın çoğu açlık sınırında asgari ücretle çalıştırılıp neyinize yetmiyor biraz kemerleri sıkın, market alışverişine tok karna çıkın deniliyor mu? Yes, of course.
Daha bu kitap ile ilgili neler neler söylerdim de malum Silivri soğuktur. O yüzden son bir örnek vermek istiyorum.
Covid19 salgını nedeniyle esnaf kan ağlarken, düğünler vs yasakken, AKP kongreleri tıklım tıklım dolu değil miydi? Peki ya şehirlerarası otobüsler 1 dolu 1 boş koltukken belediye otobüslerinde insanlar ağız ağıza gitmiyor muydu?
Gerçekten içler acısı. Okuyun gençler okuyun ve halimizi görün. Göz yummayın artık. Domuzlardan, köpeklerden korkmayın.
Son olarak asıl kitap incelemesine gelelim. Benim okuduğum baskısı baya eski Milli Eğitim Bakanlığına ait. Çevirisini de Halide Edib Adıvar yapmış. Dolayısıyla okurken bazı eski kelimeler ile karşılaşabilirsiniz. Onun dışında çevirisi mükemmel. Yaşı daha genç olanlar için yeni baskıları öneririm. George Orwell 'ın okuduğum ilk kitabıydı ama eminim son olmayacak. Kitabın daha ilk 10 sayfasını okuduğum da hemen anladım bu kitaba ara vermeden bitireceğimi ve öylede oldu.
Helianthus veya Günebakan(Yunanca: ήλιος, Hēlios, "güneş" ve ανθός, anthos, "çiçek") 70 türden oluşan bir bitki cinsidir. Güney Amerika'da üç tür hariç, tüm türleri Kuzey Amerika'ya endemiktir. Bu ve diğer türleri, özellikle yerelması, ılıman bölgelerde gıda bitkileri ve süs bitkisi olarak yetiştirilir. En büyük ayçiçeği tarlası Toskana'da bulunmaktadır.
En çok bilinen türü ayçiçektir (Helianthus annuus)
Helianthus veya Günebakan(Yunanca: ήλιος, Hēlios, "güneş" ve ανθός, anthos, "çiçek") 70 türden oluşan bir bitki cinsidir. Güney Amerika'da üç tür hariç, tüm türleri Kuzey Amerika'ya endemiktir. Bu ve diğer türleri, özellikle yerelması, ılıman bölgelerde gıda bitkileri ve süs bitkisi olarak yetiştirilir. En büyük ayçiçeği tarlası Toskana'da bulunmaktadır.
En çok bilinen türü ayçiçektir (Helianthus annuus)
30 Nisan 2024 19:00
tarihinden 04 Haziran 2024 22:00 tarihine kadar.
Evrim Ağacı Evrime Giriş Dersleri, 30 Nisan 2024 tarihinde saat 19.00'da ilk dersi ile başlayacaktır. Toplamda 6 ders yapılacaktır ve 6 hafta sürecektir. Her ders 3 saat sürecektir. Dersler; ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü ve ODTÜ Robotik ve Yapay Zeka Merkezi'nden Evrim Ağacı'nın ortak kurucusu Babür Erdem tarafından verilecektir.
Dersler, 70 kişilik kontenjan ile sınırlıdır. 70 kişiye ulaşılması durumunda kayıtlar kapanacaktır. Kontenjan dolduktan sonra yatırılan ücretler iade edilecektir.
Fiyatlandırma Bilgisi
Dersler, öğrenci ve tam olmak üzere iki fiyatlandırmaya tabi olacaktır. Aktif olarak bir eğitim kurumunda öğrenim gören kişiler "öğrenci" sayılacaktır ve bu fiyat üzerinden ödeme yapacaktır. Diğer kişiler ise "tam" sayılacaktır ve bu fiyat üzerinden ödeme yapacaktır.
Öğrenci fiyatı: ₺750 Tam fiyat: ₺1000
Derslerin sonunda katılımcılara Evrim Ağacı tarafından bir sertifika verilecektir. Sertifika, katılım fiyatında dahildir.
Konum Bilgisi
Dersler, Ankara Hideout Coffee Inn konumunda yapılacaktır. Adres: İşçi Blokları, 1516. Cd., 06530 Çankaya/Ankara
Çocuklarımızın sınavlarda kopya çekmesinin nedeni, okul sistemimizin notlara değer verme miktarının, çocuklarımızın öğrenmeye değer verme miktarından fazla olmasıdır.
Neil deGrasse Tyson
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı
görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim
Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç
katın.
Evrim Ağacı Akademi (ya da kısaca EA Akademi), 2010 yılından beri ürettiğimiz
makalelerden oluşan ve kendi kendinizi bilimin çeşitli dallarında eğitebileceğiniz bir
çevirim içi eğitim girişimi! Evrim Ağacı Akademi'yi
buraya tıklayarak görebilirsiniz. Daha
fazla bilgi için buraya tıklayın.
Etkinlik & İlan
Bilim ile ilgili bir etkinlik mi düzenliyorsunuz? Yoksa bilim insanlarını veya
bilimseverleri ilgilendiren bir iş, staj, çalıştay, makale çağrısı vb. bir duyurunuz mu
var?
Etkinlik & İlan Platformumuzda
paylaşın, milyonlarca bilimsevere ulaşsın.
Podcast
Evrim Ağacı'nın birçok içeriğinin profesyonel ses sanatçıları tarafından
seslendirildiğini
biliyor muydunuz? Bunların hepsini Podcast
Platformumuzda dinleyebilirsiniz. Ayrıca Spotify,
iTunes, Google Podcast ve YouTube bağlantılarını da bir arada bulabilirsiniz.
2024'te de Evrim Ağacı ile bilim yolculuğuna çıkmaya hazır mısınız?
Bu yıl sayfamızda gezdiniz.
2024'te de bilimin Türkiye'nin her köşesine ulaşmasına katkıda bulunun! Evrim Ağacı olarak, sizin desteğinizle bilim iletişimini daha da ileriye taşımayı hedefliyoruz. Milyarderlerin, devletlerin veya uluslararası örgütlerin hiçbir desteği olmadan, neredeyse tamamen sizler gibi bilimseverler sayesinde ayakta duruyoruz. Siz de bu yolculuğun bir parçası olmak isterseniz, bize destek olabilirsiniz. Tek seferlik destek olun veya daha iyisi, aylık destekçilerimiz
arasına şimdi katılın.
“
Cahillik, daha sıklıkla bilgiyi değil, güveni doğurur; ısrarla şu veya bu problemin bilimle çözülemeyeceğini iddia edenler, çok bilenler değil, az bilenlerdir.” Charles Darwin
Bilim İçin 30 Saniyeniz Var mı?
Evrim Ağacı, tamamen okur ve izleyen desteğiyle sürdürülen, bağımsız bir bilim
oluşumu.
Ücretsiz bir Evrim Ağacı üyeliği oluşturmanın çok sayıda
avantajından
biri, sitedeki reklamları %50 oranında azaltmak (destekçilerimiz arasına katılarak
reklamların %100'ünü kapatabilirsiniz). Evrim Ağacı'nda geçirdiğiniz zamanı
zenginleştirmek için, sadece 30 saniyenizi ayırarak üye olun (üyeyseniz, giriş
yapmanızı tavsiye ederiz).