Yünlü Mamutları Diriltmek Mümkün Olabilir: Soyu Tükenmiş Bir Türün Küllerinden Doğuşu!
Bu haber 9 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
Bilim insanları soyu tükenmiş olan yünlü mamutun DNA'sını, canlı fil hücreleri içerisinde okutmayı başardı. Bu durum, uzun zamandır hayatta olmayan canlının geri getirilmesi için umut kaynağı oldu.
Yünlü mamutların yok olmasından 3000 sene sonra, bilim insanları laboratuvar ortamında mamut hücrelerini canlandırmayı başardı. Mamutları fillerden ayıran genleri (kıllılık, kulak boyutları, deri altı yağları gibi) çoğaltan bilim insanları, bu genleri başarıyla fil hücrelerine yeniden yerleştirmeyi başardılar.
Mamutlar, Asya filleri ile çok yakın akraba oldukları için Harvard Üniversitesi bilim insanları yeni bir hücre yaratmak zorunda kalmadılar. Harvard Üniversitesi Genetik Bölümü'nden Prof. Dr. George Church tarafından kullanılan yeni teknik, DNA üzerinde spesifik değişimlerin yapılmasını ve kod parçalarının kopyalanıp yapıştırılmasını mümkün kılıyor. Üretilen bu yeni canlı hücreler, yünlü mamutların yok olmasından yaklaşık 3300 yıl sonra onları canlı olarak temsil eden ilk hücreler oldu. Türün son bireyleri Arktik Okyanusu'ndaki bir adada yaşamıştı ve bilim insanları da deney için buradan DNA örnekleri topladılar.
Mamut hücreleri, o dönemlerde yaşamış diğer canlıların hücrelerine göre daha kolay bulunabilmektedir. Bunun sebebi, birçok mamutun buzun altında donup kalarak günümüze kadar çok iyi bir şekilde korunmuş olmasıdır. Bu durum, mamutların yeniden diriltilip diriltilemeyeceği sorusunu da gündeme getirmektedir.
Tabii bu durumun etik sorunlar yaratacağını iddia eden bazı diğer bilim insanları, bu girişime karşı çıkıyorlar. Bu bilim insanları, bu klonlama (kopyalama) sürecinin canlı filler üzerinde deney yapılmasını gerektireceğini düşünüyor. Londra Doğal Tarih Müzesi'nde mamut anatomisi uzmanı olan Dr. Tori Herridge, bir mamut kopyalamanın getirilerinin, bir fili mahkum edip, onun üzerinde deneyler yapıp, onu 22 aylık bir hamilelik sürecinden geçirip, muhtemelen hayatta kalamayacak bir şeyi doğurmasını sağlamanın veya o şekilde kendisine zarar verebilecek bir şeyi karnında taşımaya zorlamanın karşılığına değip değmeyeceğini sorguluyor. Kendisinin cevabı ise, değmeyeceği yönünde...
Bir diğer grup bilim insanının endişesi ise, soyu tükenmiş bir canlıyı geri getirmenin, insanların soyu tükenme tehdidi altında olan diğer türler için umursamaz tavırlar alabilecekleri yönünde... Antik DNA uzmanı Prof. Dr. Alex Greenwood şöyle diyor:
Afrika ve Asya fillerinin potansiyel olarak soyunun tükenmesi tehdidi altındayız. Daha elimizdekileri hayatta tutamazken, bir filgili geri getirmenin anlamı nedir? Mesaj nedir? Çevre hakkında istediğimiz kadar umursamaz oluruz. Sonrasında da yok olanları klonlayarak geri mi getireceğiz?
Madalyonun Öteki Yüzü
Haber kaynağımız işe biraz tek boyutlu yaklaşarak sadece endişelerden bahsetmiş; o nedenle dengelemek açısından ek bir açıklama yapmak zorunda hissettik kendimizi.
Mamutları (veya bir diğer canlıyı) hayata geri döndürmenin tek getirisi şov yapmak ve ünlü olmak değildir. Günümüzün en büyük sorunlarından bazıları genetik manipülasyon yöntemleriyle çözülebilecek şeylerdir. Ancak bu genetik manipülasyon yöntemlerini geliştirmek yönünde bilim insanlarını iten şeyler, bu şekilde heyecan verici çalışmalardır.
Dahası, bu çalışmalar sırasında karşımıza çıkan engellerle boğuşurken, tamamen alakasız başka keşiflerde bulunup, genetik materyalimizi daha iyi anlayıp, birçok soruna çare bulmamız da mümkündür. Dolayısıyla mamutları diriltmek peşinde koşan bilim insanlarının tek kaygısı "Getirelim, sonrasına bakarız." demek değildir. Onlar da bu kaygıların farkındadırlar ve bu nedenle adımlarını dikkatle atmaktadırlar. Ancak yok olmuş bir türü geri getirebilecek gücümüzün olduğunu pratik olarak ispatlamak, sayısız diğer başarının da önündeki kapılardan birisidir.
Üstelik bu araştırmalar sırasında öğrendiklerimizle, şu anda hayatta olan ama soyu tükenme tehdidi altında olan canlıları farklı coğrafyalarda kopyalayabilir, genlerini değiştirerek onları daha güçlü kılabilir ve yok olmaktan kurtarabiliriz.
Dolayısıyla Evrim Ağacı olarak "İnsanlar soyu tükenmiş canlıları geri getirebildiğimizi öğrenirse umarsız olurlar." gibi bir karşı argümanın, böylesine tarihi bir adım önünde çok cılız bir argüman olduğu kanısındayız.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Etrafınıza bir bakın. Daha kaygısız olabilir mi insanlık?
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 6
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: The Independent | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 04/12/2024 18:23:55 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3427
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in The Independent. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.