Yeşil Ekonomi Nedir? Giderek Büyüyen Ekonomik, Toplumsal ve Ekolojik Krize Karşı, İşlevsel Bir Çözüm Olabilir mi?
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra genel çapta gözlemlenen ekonomik düzelmeler ile özellikle endüstriyel üretim ve tüketim fazlasıyla hızlanmıştır. Bu sayede Kuzey Yarımküre başta olmak üzere küresel bir tüketim alışkanlığı baş göstermiş ve toplumların sosyolojik yapıları ile beraber, doğal kaynaklarda da bozulmalar başlamıştır. Yeşil Ekonomi, bu alışkanlıkları tersine döndürmemiz gerektiğini ve hem gezegenle hem de diğer insanlarla kurulan ilişkileri elden geçirmemiz gerektiğini öne sürer. Krizler arası dönemlerde düzgün işlediği varsayılan serbest piyasa sisteminin bir kriz söz konusu olduğunda, Keynesyen politikaları gündeme getirerek devlet müdahalesini başrol yaptığı görülür. Hem 1929 yılında yaşanan Büyük Buhran'da hem de 2008'de yaşanan Finansal Kriz'de ortaya çıktığı üzere, süregelmekte olan ana akım iktisat rejimi mükemmel değildir ve Yeşil Ekonomi gibi alanların ortaya çıkması ile radikal şekilde sorgulanmaktadır.
Yeşil Ekonominin Çıkış Noktası
Dünya'nın uzaydan çekilmiş fotoğrafları ilk defa yayınlandığında, Boulding şu yorumda bulunmuştu:
Sınırlı kaynaklarla, sınırsız bir ekonomik büyümenin peşinde koşmak için ya deli ya da iktisatçı olmak gerekir.
İnsanoğlunun uzun tarihi boyunca sonsuz kabul ettiği doğal kaynakların aslında sonlu olduğu anlaşılmaya başlanmıştır ve böylece ekolojik hareketler ortaya çıkar.
Yeşil Ekonomi, serbest piyasa ekonomisi tarafından empoze edilen bireyciliğin aşırı kaçtığı ve toplum bilincinin eksik kaldığını öne sürerek ekolojik hareketin yanında bir o kadar önem taşıyan toplumsal ve ekonomik reformların da hayati olduklarına inanır.
Var olan sistemde emeği ve doğayı sömürerek gittikçe düşürülen fiyatlar, sorumsuz ve sürdürülemez üretim ve tüketim kalıplarını körüklemektedir. Lipietz'in verdiği örneği incelediğimizde, bir toplumda orta sınıf genişledikçe et tüketimi artmaktadır. Bu da hayvancılığı tetikler ve bitkisel protein üretiminden 10 kat daha çok alan gereksinimi ortaya çıkarır. Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan dev ekonomilerde gittikçe artan orta sınıf nüfusuna bakıldığında, arazi kullanımının aşırı artması ile doğaya olan baskının da kapasitesinin sonuna yaklaştığı görülmektedir. Benzer şekilde, finansal sistemin normal şartlarda tasarlandığı raddeyi aştığı, Keynes'in "küresel kumarhane" betimlemesi ile açıklanabilir.
Temeldeki sorun, doğrudan yabancı yatırım (yabancı ülkede fabrika kurmak gibi) veya sıcak para (yabancı devlet tahvili alımı gibi) şeklinde paranın ülkeler arasında kolayca akması ile üretim kapasitelerinin önü alınamaz şekilde artması, sonuç olarak da yerel para birimlerinin değerlenmesi ile oluşan gelir etkisinin toplumlarda gereğinden fazla tüketimi teşvik etmesidir. Bu para akımları sonucunda emlak gibi varlıkların değeri kaçınılmaz şekilde artarak spekülatif balonlara ve dolayısı ile ekonomik krizlere yol açmakta, bundan dolayı da işsizlik, yoksulluk ve doğal kaynak bozulması ile sonuçlanmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı'nın sonrasında doğu bloğunun yıkılması ile batının kapital sistemi ana akım iktisat düşüncesinde Serbest Piyasa Teorisi'ne yol açmıştır. Bu teoride piyasalar kendi hallerine bırakıldığında (devlet müdahalesi sıfırlandığında) mükemmel işleyeceklerdir. Çeşitli bilgi eksikliği, dışarıdan müdahale gibi nedenlerle oluşabilecek olan piyasa aksaklıkları halinde, eski verimli hale dönüş için piyasalar serbest kalmalıdır; yani bilgi eksikliği gidermeli veya bu müdahaleler ağırlıklarını çekmelidirler. Stern, bu teoriye atıfta bulunarak, "iklim değişikliği insanlığın karşılaştığı en büyük ve kapsamı en geniş piyasa aksaklığıdır" demiştir.
Bu durumda sormak gerekir: Bu aksaklık, piyasaların kendi haline bırakılması ile çözümlenecek midir?
Yeşil Ekonomistler, günümüzde dünyada yaşanan krizin üç ayağa sahip olduğunu öne sürerler: ekonomik, toplumsal ve ekolojik bir kriz. Bu kapsamlı kriz ile baş edebilmek için, statükoyu koruyarak sadece çeşitli reform veya düzenlemelerin yeterli olmayacağını, yeşil ve yeni bir düzen anlayışı ile sistemin kökten tasarlanması ve doğru yönetilmesi gerektiğini önerirler. Temelde var olan iktisat akımına olan eleştirileri, toplumun genel faydasının rekabetten önce gelmesi gerektiğidir.
Yeşil Ekonominin Temsil Ettiği Değerler
Simon Kuznets'in geliştirdiği Çevresel Kuznets Eğrisi, bir ülke zenginleştikçe çevresel standartların başta kötüleşeceğini, fakat zenginleşme devam ettikçe giderek iyileşeceğini varsayar. Bunun temelinde yatan mantığa göre zenginleşen ülkeler, çevreye zarar veren sanayilerini ucuz işgücünün ve esnek çevresel düzenlemelerin olduğu fakir ülkelere taşıyarak doğal kaynaklarını iyileştirirler. Böylece artık kirli sanayi ürünlerini bu ülkelerden ithal ederek hem kendi habitatlarını koruyacaklar, hem de yüksek değerli para birimleri sayesinde bu alışverişten büyük olasılıkla kâr edeceklerdir. Öyleyse fakir ülkeler de bu şekilde büyüyecek, fakat sıra kendilerine geldiğinde, bu sefer de onlar çevreye zarar veren teknolojilerini denizaşırı fakir ülkelere taşıyacaklardır.
Bu durumda yine sormak gerekir: Bu, sürdürülebilir mi? Bu sistem, iddia ettiği şeyi kusursuz bir şekilde yapabilseydi ve Dünya üzerinde 1 tane fakir ülke kalsaydı, bu ülke, "dünyanın çöplüğü" olarak mı görev yapacaktı?
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
1929 Büyük Buhran'ın sonrasında ekonomik toparlanma için ABD başkanı Roosevelt, 1933'te Yeni Düzen'i (İng: "New Deal") ilan etmiştir. Bu Yeni Düzen, yalnızca regülasyonlar veya vergi düzenlemeleri ile kalmayacak, ekonomik yapıya müdahale ederek yeni bir bakış getirecektir. İşte Roosevelt'in bu atılımının günümüzdeki üç ayaklı krize uyarlanmış hali Yeşil Yeni Düzen'dir (İng: "Green New Deal"). Yeşil Ekonomi, en basit tanımı ile, Yeşil Yeni Düzen aracılığı ile insanoğlunun doğaya karşı davranışlarını normale indirgeyerek dünya üzerindeki canlı yaşamının devamlılığının sağlanmasını hedefler.
Yeşil ekonomi, insan refahını ana akım iktisattan farklı tanımlar. Bu tür bir ekonomiye göre, refahın maddi olmayan unsurları da ölçülmelidir. İnsan yaşamının refah seviyesi, sadece geliri ile belirlenemez, sahip olduğu boş zaman da önemlidir böylece sevdikleriyle zaman geçirebilecek, içinde bulunduğu toplum ile kaynaşabilecek ve yaratıcılığını arttıracak aktivitelere katılabilecektir. Toplumun ulaşabildiği hizmetler de önemlidir, oturduğu mahallede bir kreş var mıdır, hastane yakın mıdır, toplu taşıma araçları ulaşılabilir midir? İşte bu yüzden sosyal politikalara hayati önem atfeder. Lucas ve Hines'e göre "En ucuz için rekabet değil, en iyi olan için işbirliği", Yeşil Ekonomi'nin ideolojisidir.
Yeşil bakış açısında, parasal ve maddi unsurlara verilen aşırı değer hem toplumsal hem ekonomik, hem de ekolojik yapıya zarar vermektedir. Bu noktadan kök alan tüketicilik alışkanlığını Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu; özenti, statü yarışı, toplumsal temsil ve konum arayışı olarak tanımlar. Toplumdaki bu tüketim arayışı, aslında bireyler arasında bir eşitlik peşinde yarıştır. Bu yüzden yeşil düşünce, toplumsal eşitliğe büyük önem verir ve aşağıda da değinileceği üzere bu doğrultuda bir yapılacaklar ajandası belirler.
Yeşil Ekonomi, körü körüne bağlanılmış olan ekonomik büyüme inancını da eleştirir, büyüme değil denge esas alınmalıdır. Yaşadığımız 1929 ve 2008 gibi krizler, maddi refah peşinde koşmaktan ve toplumsal, ekonomik ve ekolojik dengesizliklerden çıkagelirler. Bu radikal başkaldırının kolları olarak iki ana düşünce akımından bahsedilebilir:
İlki büyümeme (İng: "agrowth") düşüncesidir ve saplantı haline getirilmiş ekonomik büyüme kavramının politika gündeminden ve ekonomik amaçlardan tamamen çıkarılmasını hedefler. Büyümenin sözlükten çıkması ile toplumsal açıdan daha faydalı olan yaşam boyu eğitim, eşitsizlik gibi diğer hedeflere gereken dikkat ve özen verilebilecektir.
İkincisi ise küçülme (İng: "degrowth") düşüncesidir ve özellikle gelişmiş ülkelerde büyüme hedefinin tam aksine küçülme hedefi koşar. Elbette bu ancak belli bir minimum gelir seviyesini aşmış ve fakir olarak tanımlanmayan ülkeler için koşulacak bir hedef olarak karşımıza çıkar. Bu düşünce, başlıca 5 adet küçülme hareketi gerektiğini savunur: GDP, tüketim, çalışma zamanı, radikal ve fiziksel küçülme.
Neler Yapılmalı?
Yeşil Ekonomi'nin yapılacaklar listesinin özünde, maddi varlıklara verilen önemin yerini insanlara verilen öneme bırakarak toplum bilincinin gündeme geri dönmesi yatar. Bu amaç için toplumsal eşitsizliklerin azaltılması güzel bir başlangıç noktası sunmaktadır. Ancak çocuk, yaşlı ve engelli bireylerin sosyal hayata doğru şekilde kazandırılması ile sürdürülebilir bir topluma ulaşılabilecektir. Halihazırda domine haldeki iktisadi düşüncenin sonuçlarına baktığımızda, milyonlar işsizken geri kalanlar da haddinden fazla çalışmaktadır. Çalışma saatlerine düzenleme getirilmeli, kapitalist sistemde hayatta kalmak için sağlıksız şekilde fazla çalışan bireylerinkiler azaltılırken, iş bulamayan bireyleri kapsayacak şekilde yeşil işler yaratılmalıdır. Bu şekilde insanların yaratıcılıkları ve verimleri artarak refaha katkıda bulunacaktır.
Yine bu noktada eşitsizliğin en önemli alt başlıklarından biri olan gelir eşitsizliğine önem verilerek, hem ülke içi hem uluslararası gelir dağılımını düzenleyici politikalar izlenmelidir. En etkili yollardan biri, kaliteli ve yaygın eğitim için yatırım yapmaktır. Yaşam boyu öğrenme fırsatının tüm vatandaşlara tanınması ile, insanca çalışma koşulları ortaya çıkmaya başlayacak ve gelir eşitsizlikleri düzelen bir trende girecektir, böylece toplumda sosyal sürdürülebilirlik hedefine doğru büyük bir adım atılabilir.
Günümüzün rahatsızlığı haline gelmiş olan tüketim alışkanlıkları yeniden düşünülmelidir. Sosyal düzende bir statü sahibi olma uğruna harcanan zaman ve enerji, daha üretken ve sağlıklı aktivitelere yönlendirilmelidir. Bu noktada eko-vergiler ve alınır satılır kirletme kotaları işin içine girmektedir. İki taraf arasında geçen bir alışverişte, üçüncü kişilere verilen zararlar ekonomide dışsallık şeklinde tanımlanır. Örneğin benzin istasyonu ve araba sürücüsü arasındaki benzin alışverişinde, üçüncü kişi olan şehir halkına, hava kirliliği yaratılarak zarar verilmektedir. Bu yüzden de tüketiciye yansıtılan benzin fiyatına, kirlilik vergisi eklenir. Bu örnekte olduğu gibi, doğada yaratılan zararlar (dışsallıklar) içselleştirilmeli ve toplanan vergiler, yeşil yatırımlara harcanmalıdır.
Üreticiler açısından bakıldığında Yeşil Ekonomi'nin temel ideolojisi "küçük, güzeldir" anlayışıdır. Bu anlayışa göre, özellikle küreselleşme ile coğrafi olarak fazlasıyla uzak hale gelmiş olan tarım ve sanayinin bir kısmı yeniden yerelleşmelidir. Ricardo'nun Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi'ne karşı çıkılmaz; fakat örneğin her ülke bir sanayide diğer ülke daha verimli diye bu sanayiyi tamamen terk etmek durumunda olmamalıdır. Böyle bir durumda bu sanayiyi terk etmek daha kârlı olsa dahi bu davranış, ülkelerin dışa bağımlılığını arttırarak onları krizlere karşı kırılgan ve savunmasız bir hale sürüklemektedir. Yeşil düşünce, üreticilere planlı eskitmeden vazgeçilmesini önerir. Bu kavram, ürünlerin ömürlerinin aşırı kısalması ve tamir servislerinin neredeyse yok olması dolayısıyla, tüketiciyi hep yeni ürünleri almaya yönlendirmekte ve tüketicilik davranışını körüklerken, doğa üzerindeki baskıyı arttırmaktadır.
Devlet ve özel sektör iş birliği noktasında ise istihdam dostu yeşil işlere yatırım yapılması ile karbon temelli ekonomiden, yenilenebilir enerji temelli bir ekonomiye geçişin önü açılmalıdır. Aşıcı'nın ortaya koyduğu üzere, sanılanın aksine, yatırım yapılacak olan yeşil işler ile yaratılacak istihdam, karbon temelli işlere kıyasla daha fazla fırsat sunabilir. Örneğin rüzgar elektrik santrallerine yapılacak olan yatırım ile, doğalgaz veya kömür termik santrallerine yapılacak olandan daha çok istihdam yaratılabilmektedir; bu da yeşil işlerin doğaları gereği emek-yoğun olmalarından kaynaklanır. Yeşil düşünceye göre, gerçek işlemlerin onlarca katı paranın döndüğü ve riskli bir şekilde rayından çıkmış olan finansal sistem, doğuşunda tasarlandığı üzere reel sisteme hizmet eder hale geri dönmelidir.
Tüm bu politika önerilerinin yanında, uluslararası anlaşmaların yapılması olmazsa olmazdır. Nitekim Türkiye sera gazı salımını düşürse bile, Avrupa Birliği ve Rusya gibi büyük oyuncuların işbirliği olmadığı takdirde bir anlamı olmayacaktır. Yeşil Ekonomi'nin özünde savunduğu düşünce, gezegenin ve yoksulların sömürüsü üzerine kurulu olan bu kalkınma modelinden vazgeçilmesi ve ekonomik, toplumsal ve ekolojik krizler ile Yeşil Yeni Düzen çerçevesinde kökten çözüm bulunarak baş edilmesidir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 9
- 5
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- A. S. Reyhan. (2014). Çevre Ekonomi̇si̇nde Çevre Vergi̇leri̇ Uygulamaları. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sf: 110-120. | Arşiv Bağlantısı
- A. A. Aşıcı, Ü. Şahin. (2012). Yeşil Ekonomi. ISBN: 978-975-2498-21-1. Yayınevi: Yeni İnsan Yayınevi. sf: 20-31, 42-47, 51, 55, 57-59, 69,76, 88, 98, 106-112, 122-124, 133, 1391,42-144, 148,155-157, 174 , 175, 178, 181, 182, 191, 205, 214-216.
- J. C. J. M. van den Bergh. (2011). Environment Versus Growth- A Critisizm Of "Degrowth" And A Plea For "A-Growth". Ecological Economics, sf: 881-890. | Arşiv Bağlantısı
- N. Stern. Stern Review On The Economics Of Climate Change. (30 Ekim 2006). Alındığı Tarih: 19 Şubat 2021. Alındığı Yer: The London School of Economics and Political Science | Arşiv Bağlantısı
- M. O. Arslan. (2010). Küresel Keynesçilik Ve Küresel Ekonomik Kriz. EGE ACADEMIC REVIEW, sf: 1231 - 1244. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 12:50:12 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10164
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.