Uydumculuk: Her Gördüğümüz Gruba Uyum Sağlamalı mıyız?
Bir grubun içinde farklı düşüncelere sahipseniz bunu dile getirir misiniz yoksa grubun hemfikir yapısını bozmaktan çekinip susar mısınız? Kendi düşüncenizin doğruluğundan emin olup olmamanız bu durumu değiştirir mi? Peki sizinle beraber grubun ortaklaşa kararına karşı çıkan birileri varsa ne yaparsınız?
Sizin kişisel olarak ne yapacağınız konusunda kesin bir yargıya varmak zor olsa da insanların böyle durumlarda nasıl davranacağını merak eden sosyal psikologlar bir dizi deney gerçekleştiriyorlar ve sonuçları cidden ilginç. Grubun ortak davranışına katılma nedenimizi iki nedene bağlıyorlar: İlki grup tarafından kabul edilmek ve beğenilmek, ikincisi ise grubun sizden daha iyi bir yargıya varabileceğini düşünmek.
Biz sosyal hayvanlar olarak bir gruba ait olma isteği duyarız - ki bu bizim hayatta kalma şansımızı arttırır. Diğer insanlarla beraber yaşamanın gerekliliklerinden biri de bazı ortak değerleri, inançları, tutumları ve davranışları paylaşmaktır. Yani gruba uyum sağlamayı öğrenmek önemlidir ve bazen grubun fikrine katılmasak bile aykırı gözükmemek için ses çıkarmayız. Şimdi bunu araştıran ve Solomon Asch tarafından gerçekleştirilmiş bir dizi ünlü deneyi inceleyelim.
Asch'ın Uyum Deneyi
Asch'ın deney düzeneğinde deneyin bir parçası olan altı ya da yedi kişi bir masanın etrafına oturtuluyor ve sonuncu kişi de deneyin gerçek katılımcısı olarak sondan bir önceki kişinin yanına oturtuluyor. Bu insanların karşısına farklı uzunluktaki ve numaralandırılmış üç çubuğun çizildiği bir poster konuluyor ve başka bir posterde gösterilen çubuğun bu numaralandırılmış çubuklardan hangisiyle aynı boyda olduğu soruluyor. İlk iki denemede işbirlikçilere doğru cevabı vermeleri söyleniyor ve her şey yolunda gidiyor. Üçüncü turda ise cevap çok bariz bir şekilde ikinci çubuk iken ilk işbirlikçi birinci diyor, ikinci de birinci diyor ve katılımcıya gelene kadar herkes birinci çubuk diyor. Sıra katılımcıya geldiğinde katılımcının iki seçeneği var: ya kendi gözlerine inanıp ikinci çubuk diyecek ya da öyle görmediği halde birinci çubuk diye cevap verip grupla birlik olacak. %37 oranında katılımcı gruba uyup birinci çubuk derken, %63 oranında katılımcı her zaman kendi fikrini beyan etmekten kaçınmıyor. İnsanların çoğu uydumculuk (İng: "conformity") sergilemeseler bile burada sorulan sorunun apaçık bir cevabı olduğu gözden kaçmamalı.
Tabii böyle bir deney daha çok soru ortaya çıkarıyor ve bunu izleyen başka deneyler de yapılıyor. Mesela kişi sayısının katılımcının cevabını nasıl etkileyeceğini merak eden Asch, işbirlikçi sayısını 1 ve 15 arasında değiştirerek yanıtlara bakıyor ve uydumculuğun beş kişilik bir gruba kadar kişi sayısıyla yükselirken sonrasında çok da bir değişim olmadığını gözlemliyor. Yani etrafımızda beş kişi de olsa on beş kişi de olsa aynı uydumculuk oranını gösteriyoruz. Çok ilginç.
Peki, gruptaki herkes hemfikir olmasa da aykırı bir düşünce daha olsa neler olur? Grupta her zaman doğruyu söyleyen bir kişi olduğu zaman grupla aynı cevabı verme oranı düşerken yine gruptan farklı ama yine yanlış cevap veren bir kişinin varlığında gruba uyum sağlama oranı ilk durumdan daha da düşük bir seviyede oluyor. Katılımcı ise bu grup cevabına katılmayan kişiye karşı bir sıcaklık ve yakınlık duygusu hissettiğini rapor ediyor. Bu deneyin videoları izlendiği taktirde de bu iki kişi arasında her turun sonunda belli bir bakışma ve birbirlerini onaylayan bir jest ya da mimik görülebilir. Böyle bir kişinin yokluğunda ise katılımcının stresli davranışları, gözlerini kısıp öne eğilerek 'doğru' cevabı görmeye çalışması verilen tepkiler arasında.
Uyum Sağlarken Beynimizde Ne Oluyor?
Peki bu sırada beynimizde neler oluyor diye merak eden Gregory Berns, anlattığımız deneye benzer bir düzenek kurarak katılımcıların beyin aktivitelerindeki değişimleri fMRI cihazı ile izliyor. Grubun hemfikir olduğu seçeneği değil kendi doğru bildiği seçeneği söyleyen insanlarda negatif duygularla açıklanabilecek bir şekilde amigdala bölgesinde bir aktivite artışı gözleniyor. Grupla uyumlu cevap veren katılımcılarda ise görsel algıyı etkileyen görsel kortikal nöronlarda bir aktivite artışı gözlemleniyor. İlk durumun sebeplerinden biri olarak grup tarafından dışlanma korkusu, ikinci durum içinse verilen yanlış cevabı anlamlandırmak için gösterilen posterlere daha uzun ve dikkatli bakılıyor olması nedenlerden biri olarak gösterilebilir.
Bizi uydumculuğa itebilen ikinci seçenek olan doğru cevabı verme isteğinde ise karşımıza sosyal psikolojinin diğer ünlülerinden biri olan Muzaffer Şerif çıkıyor. Bu deneyi anlamak için önce otokinetik etkinin ne olduğunu öğrenelim. Bu etki karanlık bir ortamda düz bir zemine yansıtılan bir ışık noktasının hareket etmese bile eder gibi göründüğü bir görsel algı fenomenidir. Aşağıda resimdeki üçgenlerin ok yönünde hareket etmesi de bu görsel algı fenomenlerine bir örnektir.
Muzaffer Şerif'in Uyum Deneyi
Muzaffer Şerif'in deneyini öğrenmeye hazırız artık. Önce katılımcılar tek başlarına karanlık bir odaya alınıyor ve duvara bir ışık yansıtılıp ne kadar hareket ettiği soruluyor. Bu birkaç defa tekrarlanıyor ve üç katılımcıdan 2 ile 20 cm arasında değişen cevaplar alınıyor. Ertesi gün bu üç katılımcı aynı odaya konuyor ve aynı deney tekrarlanıyor. Fakat birbirlerinin cevaplarını da duyma şansı olan katılımcıların cevapları artık 2 ile 20 cm arasında değişmekten ziyade daha ortalama diyebileceğimiz ortak bir noktaya doğru kayıyor. Grupça yapılan üçüncü günde tahminler daha da birbirlerine yaklaşıyor ve dördüncü günde artık herkes hemen hemen aynı cevabı veriyor. İşin komik ve ilginç tarafı ise kimsenin haklı olmaması çünkü ışık hiç hareket etmiyor!
Şerif'in deneyindeki gruba uyum sağlama durumu yukarıda bahsettiğimiz grup tarafından dışlanma korkusu gibi sebeplerle yönetilmiyor. Burada çubukların boyunun kesinliği gibi bir durumdan ziyade ışığın ne kadar hareket ettiğinden kendimizin de emin olamadığı belirsiz bir durum mevcut, bu da bizi bilgi kaynağı olarak diğer insanlara yönlendiriyor. Herkes aynı şeyi yaptığı zaman da herkesin verdiği cevabın ortalamasında bir değer ortaya çıkıyor. Bu yöntem günlük hayatta da gayet yararlı olabilecek bir bilgi edinme metodu fakat asıl sorun bu cevap yanlış olduğu halde bir norm haline geldiğinde ortaya çıkıyor.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Uyuyan Etkisi Nedir?
Aynı deneyi Donald Campbell ve ekibi katılımcıların arasına bir işbirlikçi sokarak tekrarlıyorlar ve bu işbirlikçi diğer katılımcıların cevaplarına oranla çok daha yüksek değerler öne sürüyor. Daha sonra bu işbirlikçi deneyden çıkarılıp yerine gerçek bir katılımcı deneye sokuluyor. İlk işbirlikçi tarafından yaratılmış olan o şişirilmiş ortalama ise işbirlikçi gittikten sonra beş jenerasyon boyunca sürüyor. Bilgi edinmek amacıyla başkalarına kendimizden daha çok güvendiğimiz davranış genel olarak iki durumda ortaya çıkıyor: Biri burada anlattığımız gibi belirsizlik hakim olduğunda, diğeri ise kriz durumlarında. Herhangi bir kriz anında ne yapacağımızı bilemediğimiz zaman diğer insanların bizden daha çok şey biliyor olabileceğini düşünüp onlara ayak uyduruyoruz fakat bazen durum öyle olmuyor. Ne zaman olursa olsun geriye dönüp neyi neden yaptığımızı sorgulamakta her zaman fayda var.
Bazı kararları kendimiz almış olabiliriz, kendimiz aldığımızı düşünüp dışarıdan bir kişi tarafından etkilenmiş olabiliriz ya da deneyde olduğu gibi herkesin fikriyle ortak bir yargıya varmış olabiliriz. Hem bilgilerimizin kaynağını hem de doğruluklarını değerlendirmekte fayda var. Neden? Çünkü uyuyan etkisi (İng: "Sleeper effect") dediğimiz fenomene göre ilk duyduğumuzda güvenilir bir kaynaktan gelmediği için inanmadığımız bir bilgiye, üzerinden biraz zaman geçtikten sonra gerçek kaynağını unutup inanabiliyoruz. Bu etki her zaman gerçekleşmese de kullanımı özellikle politikada karşımıza çıkıyor. Diğer partiyi kötüleyen reklamlar partiler tarafından fonlanıyor ve insanlar bu reklamları kimin fonladığını unutup sadece karşı tarafa dair kötü izlenimlere sahip olduğunun bilinciyle oy vermeye gidebiliyor.
Peki yukarıdaki deneyde herkese fikri bir kere sorulmasaydı da bir kişi kendi fikrini defalarca tekrarlayarak savunsaydı ortalama değer onun öne sürdüğü değere doğru kayar mıydı? Journal of Personality and Social Psychology dergisinde yayımlanan bir makaleye göre öyle olabilir. Grupta bir kişinin çok fazla tekrarladığı bir fikrin grubun genel eğilimini yansıttığı düşüncesi, insanların tanıdık olanın yaygın olan olduğu yorumlamasını yapması sonucu ortaya çıkmaktadır.
Bu deneyde araştırmacılar tarafından yaratılan bir grup sözde "daha fazla açık alan olmalı mı" sorusu etrafında tartışıyor. Her cümleyi kimin söylediğini gösteren bir yazı çıktı alınıp katılımcılara okutuluyor. Katılımcılar açık alanlar arttırılmalı fikrini destekleyen cümleleri ya üç farklı kişiden okuyor ya aynı kişiden üç defa okuyor ya da bu fikri destekleyen bir kişiden bir cümle okuyor. Deneyin sonunda ise grubun genel olarak hangi yönde bir fikre sahip olduğunu 1'den 7'ye uzanan bir ölçekte değerlendiriyorlar. Üç farklı kişinin aynı fikri belirtmesi bir kişinin belirtmesinden bekleneceği üzere daha büyük bir etki yapıyor ama ilginç olan ve burada konuştuğumuz üzere asıl önemli olan, aynı fikri aynı kişinin üç defa söylemesi de bir fikrin bir defa söylenmesinden daha büyük bir etki yapıyor.
Sonuç
Yazının başındaki uydumculuk meselesine geri dönersek, gruba uyum sağlamak her zaman kötü bir fikir değildir, hatta Şerif'in deneyinde gördüğümüz gibi belirsiz bir durumda bilgi edinmek için yararlı olabilir. Fakat daha sonra bahsettiğimiz uyuyan etkisi ve bir kişinin aynı şeyi tekrar etmesinin gruba mal edilmesi gibi durumlar bizi söyleyenin kim olduğu ve grubun gerçek fikrinin ne tarafa yatkın olduğu gibi konuları ikinci defa düşünmeye itmelidir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 22
- 3
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- G. S. Berns, et al. (2005). Neurobiological Correlates Of Social Conformity And Independence During Mental Rotation. Biological Psychiatry. | Arşiv Bağlantısı
- G. T. Kumkale, et al. (2011). The Sleeper Effect In Persuasion: A Meta-Analytic Review. Psychological Bulletin. | Arşiv Bağlantısı
- R. F. Baumeister, et al. (2013). Social Influence And Persuasion. Yayınevi: Cengage Learning.
- K. Weaver, et al. (2007). Inferring The Popularity Of An Opinion From Its Familiarity: A Repetitive Voice Can Sound Like A Chorus. Journal of Personality and Social Psychology. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 06/11/2024 03:20:04 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8732
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.