Türklerin Tarih Boyunca Kullandığı Takvimler: Toplumlar Neden Takvim Değiştirir?
Takvimler, gök cisimlerinin hareketlerinden elde edilen veriler kullanılarak zamanın tanzim edilmesine ve önemli görülen olayların kayıt altında tutulmasına yönelik geliştirilmiş sistemlerdir. Türk toplumları da bu sistemlerden yararlanmış, farklı dönemlerde çeşitli takvim türlerini tercih etmiştir. Kullanılan takvim sistemlerinin değiştirilmesi dinî veya mali sebeplerle gerçekleştirilmiş, astronomi alanında yeni bulgular elde edildikçe takvimler düzenlenmiştir.
Türk toplumunun kullandığı takvim sistemlerine bakılarak çağlar içinde diğer toplumlarla kurulan etkileşimin izini sürmek mümkündür. Örneğin Türkler, 12 hayvanlı takvimle Asya toplumlarını ve Celâli takvimiyle Fars toplumunu etkilemiş, öte yandan hicri takvime geçişte İslamiyet'ten, miladi takvime geçişte ise Avrupa toplumlarından etkilenmiştir. Takvimler çeşitli sebeplerle değiştirilip düzenlense de esas amaçları her zaman gündelik yaşamı ve bürokratik işleri planlamak olmuş, bu sağlanırken içeriklerine kültürel unsurlar da yansımıştır.
Bu yazıda, Türklerin tarih boyunca kullandıkları takvim sistemleri olan 12 hayvanlı Türk takvimi, hicri takvim, Celâli takvimi, Rumi takvim ve miladi takvim incelenecektir.
Türklerin Kullandığı Takvimler Nelerdir?
12 Hayvanlı Türk Takvimi
Adını, bir devir içindeki yılların ve günün ayrıldığı bölümlerin isimlendirilmesinde kullanılan 12 hayvandan alan takvim sistemidir. Takvimin başlangıcı, Dünya'nın yaratıldığı düşünülen tarihe dayandırılmış, bu da 360 "ven", yani 3.600.000 yıl öncesi olarak kabul edilmiştir. Ancak yılları tarif etmek için sayılar yerine hayvan isimleri kullanıldığından, başlangıç tarihine göre zaman bildirilmez.
12 hayvanlı Türk takviminde bir yıl; otuzar günlük 12 aydan oluşur. 12 yılda bir tamamlanan döngüye "devir" veya "müçel" adı verilir. Bir "devir"i oluşturan yılların adları şu şekildedir: Sıçgan (sıçan), ud (öküz), bars (pars), tavışgan (tavşan), nag (timsah/ejder), yılan, yund (at), koy (koyun), biçin (maymun), takagu (tavuk), ıt (köpek), toŋuz (domuz). Bu adlandırma, bir günün bölündüğü 12 "çağ"ı isimlendirmek için de kullanılır. Ayrıca her "çağ", 8 "geh"ten oluşmaktadır.
Takvimde ilk ve son aylar hariç, her bir ay sayılarla anılır: Aram, ikinç ay, üçünç ay, törtinç ay, beşinç ay, altınç ay, yitinç ay, sekizinç ay, tokuzınç ay, onunç ay, bir yigirminç ay, çakşaput ay.
Takvimin yılbaşı konusunda çeşitli kaynaklarda farklı görüşler ileri sürülse de genel kanı; başlangıçta yılbaşının kuzey yarımküredeki kış gün dönümünün ertesi günü (22 Aralık) olarak belirlendiği, sonrasındaysa yine kuzey yarımkürede ilkbahar ekinoksu (21 Mart) olarak değiştirildiği yönündedir.
12 hayvanlı Türk takviminin kullanıldığı en eski belge, I. Göktürk Kağanlığı devrinde MS 572-580 seneleri arasındaki olayların aktarıldığı Bugut yazıtıdır. Orhun Abideleri’nde de tarihlendirmelerin bu takvime göre yapıldığı görülmektedir. Bilge Kağan Yazıtı, güney yüzü, 10. satırda şöyle denmektedir:
Bunça kazganıp kaŋım kağan ıt yıl onunç ay altı otuzka uça bardı lagzin yıl bişinç ay yiti otuzka yoğ ertürtüm.
Bunu şu şekilde çevirmek mümkündür:
Bu kadar kazanıp babam Kağan, köpek yılının onuncu ayının yirmi altıncı gününde vefat etti. Domuz yılının beşinci ayının yirmi yedisinde cenaze törenini tamamladım.
Hicri Takvim
Türklerin İslamiyet'i kabul ettikten sonra kullanmaya başladıkları takvim sistemidir. 639 yılında, Halife Ömer döneminde oluşturulmuştur. Takvimin başlangıç günü Hz. Muhammed'in Mekke’den Medine'ye hicret ettiği 16 Temmuz 622 tarihidir. Hafta başlangıcı ise, "yevmülehad" adıyla anılan pazar günü olarak belirlenmiştir.
Ay'ın Dünya etrafındaki dolanımını esas alan hicri takvime göre bir yıl; 354 veya 355 gündür ve 12 aydan oluşur. Ayların adları ve süreleri şu şekildedir: Muharrem (30), safer (29), rebiyülevvel (30), rebiyülahir (29), cemaziyelevvel (30), cemaziyelahir (29), recep (30), şaban (29), ramazan (30), şevval (29), zilkade (30), zilhicce (29 veya 30). Ancak bu süreler sabit olmayıp, yeni ayın görülme durumuna göre değişiklik gösterebilmektedir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Hicri takvimde 30 yılda bir yaklaşık 11 günlük bir gerilemenin ortaya çıktığı gözlemlenmiş ve bu sebeple "artık yıl" uygulamasına gidilmiştir. Buna göre her 30 yıllık dönemin 2., 5., 7., 10., 13., 15., 18., 21., 24., 26. ve 29. yılları, 355 gün olarak kabul edilir.
Hicri takvimde yılbaşı, muharrem ayı içerisinde yaşanır; ancak hangi günün yılın başlangıcı olduğu konusunda farklı görüşler vardır: Kimine göre 1 Muharrem günü yılbaşıyken, kimine göre Hz. Muhammed'in torunu Hüseyin bin Ali'nin Kerbelâ'da şehit edildiği 10 Muharrem günü yılbaşıdır. Ayrıca Ay'ın tam olarak hangi evresinde olduğunda yılın başladığı konusunda da görüş ayrılıkları bulunmaktadır.
Buna ek olarak, "Hicri Şemsî Takvim" olarak adlandırılan ve güneş yılını esas alan bir başka takvim daha mevcuttur. Bu takvimde bir yıl; 365 gün 5 saat 49 dakika olarak hesaplanır. Takvimin başlangıç günü, Hz. Muhammed’in Kuba köyüne gittiği 20 Eylül 622 tarihidir.
Celâli Takvimi
Hicri takvimdeki her bir ayın denk geldiği mevsim, seneden seneye farklılık gösterir. Bu durum tarım, ticaret ve vergilendirme gibi hususlarda karışıklıklara yol açar. Büyük Selçuklu Sultanı Celâleddin Melikşah, söz konusu karışıklıkların giderilmesini sağlayacak yeni bir takvim düzenlenmesini ister. Başlarında Ömer Hayyam'ın bulunduğu beş astronomi ve kozmografya bilgini bu amaçla toplanır. Çalışmalar, 1079 yılında sonuçlanır ve Celâli takvimi yürürlüğe girer.
Takvimin başlangıç günü kuzey yarımküreye göre ilkbahar ekinoksu, yani Nevruz'dur. Güneş yılını esas alan bu takvimde bir yıl, 365 gün 5 saat 49 dakika 15 saniye 48 salise olarak hesaplanmıştır. Her biri 30 günden oluşan 12 ayın sonuna "hamse-i müşterika" olarak anılan 5 gün ilave edilerek yıl tamamlanır. "Kebîse" adı verilen artık yıllarda fazladan bir gün daha eklenir.
Aylara isim verildiği gibi, bir ay içindeki her güne ve yılın sonuna eklenen günlere de isim verilmiştir. Aynı ismi taşıyan ay ve günlerin karışmasını önlemek amacıyla ay adlarının sonunda "mâh", gün adlarının sonunda "rûz" sözü kullanılır.
Ayların adları: Ferverdîn, ürdîbihişt, hordâd, tîr, mordâd, şehrîver, mihr, âbân, âzer, dey, behmen, isfend.
Günlerin adları: Ormudz, behmen, ürdîbihişt, şehrîver, esfendârmâz, hordâd, mordâd, dibâdur, âzer, âbân, kam, mahr, tîr, çûş, dibâmâher, meh, serûş, reş, ferverdîn, bahrân, râm, bed, dibâdîn, dey, erd, aştâd, osmân, ramyiâd, mâresfend, anîrân.
Ekleme günlerin adları: Ahnûd, aşnûd, esfendermez, vahşet, heşûneş.
Gregoryen takvimden 500 yıl kadar önce düzenlenen Celâli takvimindeki hata payının 5000 yılda bir gün oluşu, takvimin son derece tutarlı hesaplamalarla oluşturulduğuna işarettir.
Rumi Takvim
Rumi takvim, Hicri takvimin yol açtığı mali problemlerin giderilmesi amacıyla düzenlenen bir başka takvimdir. Osmanlı Devleti'nin temel gelir kalemini oluşturan tarım vergisinin mevsimden mevsime alınmasına karşın devlet tarafından yapılan ödemelerin hicri aylara göre gerçekleştirilmesi gelir gider dengesini bozmaktadır. Hem bu durumun önüne geçmek hem de Avrupa ile uyum sağlayabilmek adına, hicri yıllara göre ilerleyen, ancak Jülyen takvimindeki ayları esas alan Rumi takvim geliştirilir. Ay yılı ile güneş yılı arasındaki 11 günlük farkın giderilmesi amacıyla 33 senede bir, takvim 1 yıl ilerletilir. Atlanan bu yıllar, "sıvış yılı" olarak anılır.
Başdefterdar Hasan Paşa tarafından 1677 senesinde geliştirilen Rumi Takvim, 1840 yılında resmen kullanılmaya başlanır. Takvimin yılbaşı, bütçe uygulamasının başlatıldığı tarih olan 1 Mart'tır. 1917 senesinde bu tarih 1 Ocak'a çekilir ve takvim 13 gün ilerletilerek Miladi takvimle eşitlenmiş olur.
Rumi takvimde ay adları; mart, nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos, eylül, teşrinievvel, teşrinisani, kânunuevvel, kânunusani, şubat şeklindedir. 1945 yılında yapılan bir düzenlemeyle Arapça kökenli ay adları da Türkçeleştirilerek bugünkü hâllerini (ekim, kasım, aralık, ocak) alırlar.
- Dış Sitelerde Paylaş
Miladi Takvim
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde Avrupa'yla ticari ilişkiler artmış ve kullanılan takvimlerin farklılığı, bütçe karşılaştırmaları yapılırken problemlerin yaşanmasına sebep olmuştur. Her ne kadar bu problemler Rumi takvimde yapılan değişikliklerle giderilmeye çalışılsa da takvimlerin başlangıç tarihleri arasındaki fark sebebiyle istenen sonuçlar alınamamıştır. Neticede 26 Aralık 1925 tarihli ve 698 sayılı "Takvimde Tarih Mebdeinin Tebdili Hakkında Kanun"la miladi takvim, Türkiye Cumhuriyeti'nin resmî takvimi olarak kabul edilir.
Miladi takvimin kökeni Mısırlıların güneş takvimine kadar uzanır. MÖ 46 yılında Roma İmparatoru Jül Sezar tarafından İskenderiyeli astronom Sosigenes'e hazırlatılan Jülyen takvimi, Mısır takviminden hareketle oluşturulmuştur. Dünya'nın Güneş etrafındaki dönüş süresini esas alan bu takvimde bir yıl; 365 gün 6 saat olarak kabul edilir. Takvimin dışında tutulan 6 saatlik bölümlerin oluşturacağı kayıp, 4 yılda bir, son aya bir gün eklenmesi yoluyla giderilir.
Takvimdeki 12 ayın isimleri ve gün sayıları başlangıçta şu şekildedir: Martius (31), aprilis (30), maius (31), iuno (30), quintilis (31), sextilis (30), septembris (31), octobris (30), novembris (31), decembris (30), ianuarius (31), februarius (29). Daha sonra Jül Sezar, quintilis ayına "july" adını verir. Sonraki imparator Augustus da sextilis ayının ismini kendi adıyla değiştirir ve februarius ayından bir gün eksiltip bu aya ekler. Böylelikle ayların gün sayıları bugünkü hâlini almış olur.
Jülyen takvimine göre bir yıl 365 gün 6 saat olarak hesaplansa da aslında bu süre 365 gün 5 saat 48 dakika 46 saniyedir. İki süre arasındaki yaklaşık 11 dakikalık bu fark, Papa XIII. Gregorius zamanında kuzey yarımkürede ilkbahar ekinoksunun 10 günlük bir sapmayla gerçekleşmesine sebep olur. Paskalya yortusunun doğru tarihte kutlanmasını isteyen Papa, söz konusu hatanın giderilmesi için çalışmaları başlatır. 4 Ekim 1582 itibarıyla mevcut takvim 10 gün ilerletilerek sorun çözülür. Ayrıca bahsi geçen 11 dakikalık farkın ileride yol açacağı sapmaların önüne geçebilmek adına, artık yıl uygulaması 100'e bölünebilen yıllara mahsus olmak üzere durdurulur. 400'e bölünebilen yıllarda ise uygulamaya devam edilir.
Miladi takvimin yılbaşı olarak Hz. İsa’nın doğum günü olduğu kabul edilen 1 Ocak belirlenmiştir.
Sonuç
Tarih boyunca farklı nedenler ve amaçlarla farklı takvimler kullanan Türkler, Dünya'nın geri kalanı gibi küreselleşmeye bağlı olarak genel geçer olarak kabul gören Miladi takvimi kullanmaya devam etmektedirler. Bu, diğer takvimleri de bir yandan takip etmek önünde bir engel değildir; zira her takvim, insanlar tarafından astronomik olayları ve döngüleri öngörebilmek için uydurulmuş zaman tutma sistemlerinden ibarettir.
Düzenli döngüler konusunda son derece istikrarlı olan bu gök hareketleri, aynı zamanda mevsimler gibi ticari önemi olan doğa olaylarını da kestirmeyi sağladığı için, astronomik süreçleri en hassas şekilde takip eden takvimleri kullanmak en yüksek verimliliği sağlayacaktır.
Yine, küresel ve teknoloji üzerine inşa edilmiş bir topluma evrimleştikçe, insanlara özgü takvimler bile önemini yitirmeye başlamış, dünyanın dört bir yanındaki makinaların ortak kullandığı takvimler ve zaman akış mekanizmaları önem kazanmaya başlamıştır. İnsanlar teknolojilerini ilerletip, Dünya gezegeninin ötesine ulaşmaya başladıkça, yerleşik takvim mantığının da gözden geçirileceği kuşkusuzdur. Dolayısıyla bir sonraki takvim değişiminin, yıldızlara ulaşmayla ilgili olacağı söylenebilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 20
- 12
- 9
- 8
- 5
- 5
- 5
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- B. T. Aksu. (2018). Sekizinci Yüzyıldan Günümüze Takvimlerimiz. Uluslararası Türk Lehçe Araştırmaları Dergisi (TÜRKLAD), sf: 382-413. doi: 10.30563/turklad.426107. | Arşiv Bağlantısı
- T. Temelkuran. Türklerin Kullandıkları Takvim Çeşitleri. (1 Mart 2020). Alındığı Tarih: 22 Ocak 2022. Alındığı Yer: TÜKAV | Arşiv Bağlantısı
- N. Çağatay. (1978). Eski Çağlardan Bu Yana Zaman Ölçümü Ve Takvim. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sf: 105-138. doi: 10.1501/Ilhfak_0000000284. | Arşiv Bağlantısı
- R. Külcü. (2015). Türklerin Kültür Mirası Olarak “12 Hayvanlı Türk Takvimi”. Akademia Disiplinlerarası Bilimsel Araştırmalar Dergisi, sf: 1-5. | Arşiv Bağlantısı
- Y. Unat. İslâm'da Ve Türklerde Zaman Ve Takvim. Alındığı Tarih: 22 Ocak 2022. Alındığı Yer: Academia | Arşiv Bağlantısı
- M. Gündüz. (2017). Yeni Bir Düzen Aracı Olarak Celali Takvim. TurkBilim International Journal of Social Sciences, sf: 1-8. | Arşiv Bağlantısı
- A. N. Akgür. Celâlî Takvimi. (1 Ocak 1993). Alındığı Tarih: 22 Ocak 2022. Alındığı Yer: TDV İslâm Ansiklopedisi | Arşiv Bağlantısı
- N. Kardan. Takvimler I: Takvimin Doğuşu Ve Jülyen Takvim. (12 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 22 Ocak 2022. Alındığı Yer: İTÜ Astronomi Kulübü | Arşiv Bağlantısı
- Z. İ. Ayverdi. Misalli Büyük Türkçe Sözlük. (1 Kasım 2005). Alındığı Tarih: 22 Ocak 2022. Alındığı Yer: Kubbealti Lugati | Arşiv Bağlantısı
- Pamukkale Üniversitesi. Farsça Sözlük. (17 Kasım 2020). Alındığı Tarih: 22 Ocak 2022. Alındığı Yer: Pamukkale Üniversitesi | Arşiv Bağlantısı
- Türk Tarih Kurumu. Tarih Çevirme Kılavuzu. Alındığı Tarih: 22 Ocak 2022. Alındığı Yer: Türk Tarih Kurumu | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 16:36:21 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11422
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.