Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Tüm Dinamiklikleriyle Kara Delikler: Bir Kara Delik Nasıl Çalışır?

Tüm Dinamiklikleriyle Kara Delikler: Bir Kara Delik Nasıl Çalışır? SciTech Daily
15 dakika
12,117
Evrim Ağacı Akademi: Kara Delikler Yazı Dizisi

Bu yazı, Kara Delikler yazı dizisinin 25. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Kara Delik Nedir? Kara Delik Nasıl Oluşur?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat

Bildiklerimizin sınırlarına hoş geldiniz... Neden bahsedeceğimiz açık; kara delikler ve onları ilgilendiren her şey. Kara delik kavramı yeni olmasına rağmen, son yıllarda gerek uzaya gönderilen teleskoplar, yeryüzü teleskopları, X-ışını teleskopları ve daha birçok türdeki teleskop yardımıyla, gerekse kuantum mekaniksel araştırmalar, bu kavram hakkında bizlere düşünecek zaman bağışladı. Sadece düşünecek zaman mı; evrene dair sıradışı, akıl almaz bilgiler de var. Başlıyoruz!

1. Kara Delik Nedir?

Öncelikle elimizde bir branda olsun. Bu brandayı, 4 arkadaşımız, 4 köşesinden gersin. Biz de bu brandanın üzerine demir bir top bırakalım. Brandanın ortasında, ağırlık merkezinde (ayağımızın bastığı yeri tam olarak branda ile paralel kabul ediyoruz) konuşlanacak olan top, brandayı biraz yere yaklaştıracaktır; önceki duruma göre şeklini bozacaktır. Daha ağır bir topu brandamızın üzerine koyarsak, branda, yere daha da yaklaşacaktır. Bizler, bir başka hafif topu, brandamızın ortasında oluşan çukurluğun yanına doğru yuvarladığımızda, yuvarladığımız hafif top, yolundan sapacaktır; zira hareket ettiği branda yüzeyi yere paralel olmadığı için; hareket yönü biraz olsun değişecektir. Bunları neden anlatıyoruz? Cevap, amacımızın; kütlenin uzay-zamanı nasıl etkilediğini/eğdiğini açıklayabilmektir. Şimdi olaya daha yakından bakalım.

Tüm Reklamları Kapat

Güneş'imiz, Dünya'mız, Mars, Venüs, Jüpiter, Kepler-22b, VV Cephei ve sayamayacağımız diğer tüm yıldızlar ve gezegenler, uzay zamana, kabaca modellememizdeki toplar gibi etki ederler. Bu etki, kütleleri sayesinde gerçekleşir; çevrelerinde bir kütleçekim alanı yaratırlar. Bu alanın sebebi de uzay zamanın deformasyonudur. Yukarıda yuvarladığımız hafif topunun yolundan sapması deneyinin makro ölçekte bir benzeri, 1919'da bir İngiliz araştırma grubu tarafından, Batı Afrika kıyılarında Güneş tutulması izlenerek, ışığın gerçekten Güneş tarafından saptırıldığının gözlemlenmesiyle yapılmıştı.

Peki kara delikler, bütün bunların neresinde? Şimdi modellememize geri dönelim; gezegenleri ve yıldızları, toplar ve daha ağır toplar diye sembolize etmiştik. Kara delikleri brandamız üzerinde nasıl sembolize edebiliriz? Biraz düşünmemiz gerekiyor. Bildiğimiz bir şey: kara deliklerden kaçışın mümkün olmadığıdır. Kütleçekimleri bu derecede yüksektir. Bizim toplarımız, yanlarına yuvarladığımız diğer hafif topları, brandayı eğebildikleri ölçüde saptırabiliyorlardı (yani gezegenler, uzayı, kütleleri ölçüsünde deforme edebiliyorlar). Şu halde kara delik için branda üzerinde kullanacağımız deney unsuru, gezegenler ve yıldızlar için kullandığımız toplardan kat kat daha ağır ve brandadaki eğimi daha iyi bir şekilde artırabilmek için daha küçük boyutlarda olması gerekir (buradan kara deliklerin küçük boyutlu olduğu anlamı çıkmamalıdır). Biz burada, bu deney unsurunu, topların kütlelerinin 100.000 katı kadar ağır bir misket olarak alacağız. Bu misketi brandamızın üzerine koyduğumuzda, brandamız eğer yeterince sağlamsa, bu misketle beraber uzayan kısmı, ayaklarımızı bastığımız yere değecek kadar uzayabilir. Bu, brandanın olağanüstü derecede eğilmesi demektir (yani uzay-zamanın olağanüstü derecede eğilmesi). Şimdi, misketimizin yanından bir top yuvarlamayı düşünüyoruz. İlk topu bırakıyoruz; o da ne!? Topumuz, misketin brandada oluşturmuş olduğu çukura düşüyor (yani basitçe kara delik, bir gezegeni yutuyor).

Tüm Reklamları Kapat

Evet; kullandığımız brandanın uzay-zamanı, topların gezegenleri ve yıldızları, çok ağır misketimizin ise basitçe bir kara deliği simgelediğini bir kez daha tekrar edelim. Artık kara deliklerin uzay-zamanla olan ilişkisi hakkında bir fikre sahibiz. Bundan yola çıkarak bir tanım yapmak gerekirse, ''Bir kara delik, ışık dahil, hiçbir şeyin kaçışına izin vermeyen, çok yoğun olan ve uzayı sonsuza doğru eğebilen bir cisimdir.'' diyebiliriz.

Kara delikler, "gravitasyonel tekillik" dediğimiz bir noktaya yoğunlaşmış olağanüstü kütleden oluşur. Eğer kara deliğin uzayda, tam olarak nerede başladığını sorarsak, olay ufku cevabını alırız. Olay ufku, kara deliğin odaklandığı, yani tekilliğe yoğunlaştığı noktayı merkez olarak alan kürenin sınırlarına verilen addır. Işık da dahil olmak üzere, bütün maddeler bu sınırı geçtikten sonra bir daha geri çıkamazlar; çünkü artık kütleçekiminin imparatorluk sınırları aşılmıştır. Bunların dışında, bir kara deliğin kendisini gözlemlemek imkansızdır; ancak etrafında yarattığı etkilerden yola çıkılarak, ''oralarda bir yerde'' bir kara deliğin olduğu düşünülebilir. Örneğin, aktif galaksilerin merkezlerinde, etrafında bulunan maddeyi yüksek çekim etkisiyle ısıtır, hızlandırır ve ayrıca çok yüksek enerjili X-ışınları yayar. Bu sebeple, aktif galaksilerin çekirdekleri, genelde fotoğraflarda parlak görünür.

Bunların yanında şunu da belirtmeliyiz: bir kara delik, kütlesi oranında kütleçekimine sahip olur; bir örnekle açıklamak gerekirse, eğer bir kara delik, farazi olarak, bir Jüpiter kütlesinde olsaydı, Jüpiter'in kütleçekiminden daha fazla bir kütleçekimine sahip olmayacaktı; Jüpiter ile eşit kütleçekimine sahip olacaktı. Güneş Sistemi'mize uyarlarsak, Güneş'imizin yerinde, Güneş'imizle eşit kütlede bir kara delik olsaydı, Güneş Sistemi'ndeki gezegenlerin konumlarında bir değişim olmayacaktı.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Kara delik kavramı, kozmolojik anlamıyla, ilk olarak Newton'ın evrensel kütleçekim kanunu ile ortaya çıkmıştır denilebilir. Ancak teknolojinin yavaş gelişmesi (evren gibi; hızlandıkça hızlanan bir sistem: teknoloji) ve olanaksızlıklar gibi birçok faktör sebebiyle, söz konusu kavram bilim dünyasıyla 20. yüzyıl başlarken, ancak tanışabildi. O tarihlere kadar büyük bir merak konusu olan kara delikler, Albert Einstein'ın genel görelilik kuramıyla beraber, fantastikliğinden bir şeyler eksilmiştir. Tezlerini yayımlanmasından bir süre sonra, Einstein'ın alan denkemleri, Karl Schwarzschild (Şvörşıld) adlı bir Alman astronomu tarafından çözümlenerek, galaksi merkezlerindeki kara deliklerin varlığı doğulanmıştı. Ancak kara delikler ile ilgili ilk çalışmalar, 1960'lara kadar uzanır. Kara deliğe dair ilk gözlem, Uhuru uydusu tarafından, 1971'de yapılmıştır. Söz konusu uydu, Kuğu takımyıldızının en parlak cismi olan Cygnus X-1'den yayılan X-ışınlarını tespit etmiştir.

Kara delikler hakkında çok daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

2. Bir Kara Delik Nasıl Oluşur?

Her kara deliğin kökeni aynı mıdır; aynı kaynaktan mı gelirler; aynı şekilde mi yok olurlar? Bu başlık altında, bunları tartışacağız. Oluşumlarına göre kara delikler, üçe ayrılırlar. Bu kara delik tipleri, yıldızsal kara delikler, ilksel kara delikler, orta kütleli kara delikler ve süper-kütleli kara deliklerdir. Esasında bu kara delikleri ayıran, kütleleridir. Kütlesi fazla olan kara deliğin, uzayı daha fazla eğdiği, bir gerçektir. Bundan yola çıkarak da bu grupları değerlendirebiliriz.

Yıldızsal kara delikler

Tür adlarından da anlaşılabileceği gibi, yıldızlarla bir yönden (köken yönünden) ilişkili kara deliklerdir. Bir yıldız, hayatı boyunca çekirdeğinde, hidrojen gibi hafif elementlerin, demir gibi ağır elementlere dönüştürüldüğü füzyon reaksiyonlarına ev sahipliği yapar. Bir yıldıza baktığımızda, yıldızın devasa kütlesi ve bunun sonucu oluşan kütleçekim kuvveti sebebiyle, merkeze doğru; yani kendi üstüne çökmesini bekleriz. Fakat, örneğin Güneş'in 4 milyar yıldır bu şekilde çökmeden, dengede kaldığını bildiğimize göre, buradan, ''Yıldızın içinde bu kütle çekim kuvvetini dengeleyen karşı bir kuvvet olmalı.'' sonucu çıkarıyoruz. Bu kuvvet de temel olarak, yıldızın merkezinde gerçekleşen füzyon reaksiyonları sonucu açığa çıkan enerjinin sürekli var olmasını sağladığı, dışa doğru basınç kuvveti. Yani yıldızın içinde, basınç ve kütleçekim kuvvetinin bir dengesi söz konusu.

İşte yıldızın çekirdeğindeki füzyon reaksiyonları için gereken girdiler (hafif elementler) tamamen ağır elementlere dönüştüğünde, yıldızın kütleçekimi, artık kendini gösteremeyen füzyon reaksiyonlarının dışa doğru basıncına baskın gelir ve yıldız kendi üzerine çöker. Birçok yıldız için bu çöküşün sonu, beyaz cüce denilen bir yıldız kalıntısıdır. Buradan yola çıkarak, daha fazla kütledeki beyaz cücelerin, daha da güçlü bir gravitasyonel kuvvete sahip olacağını söyleyebiliriz. Güneş'imizin kütlesinin 1,4 katı, hint astrofizikçi, Subrahmanyan Chandrasekhar anısına, ''Chandrasekhar limiti'' olarak bilinir. Çünkü kütle, bu kritik baraja ulaştığında, kütleçekimi, iç basıncı alt eder ve çöküş başlar. Ancak bir limit daha vardır; bu da kara deliklerin oluşumu için bilinen limittir: 15 Güneş kütlesi. Şimdi kısaca yıldızların hayatlarını nasıl sonlandırdıklarına şöyle bir göz atalım:

Tüm Reklamları Kapat

  • Kütlesi, Güneş'in kütlesinden küçük olan yıldız; ömrünün sonunda ''yavaş çekimsel büzülme'' ile büzülerek, kahverengi ya da kara cüceye dönüşür.
  • Kütlesi 1 Güneş kütlesi ile 5 Güneş kütlesi arasında bulunan yıldız ise ömrünün sonunda, ''orta çekirdek büzülmesi'' ile ortalama 7000 km yarıçapında, yaklaşık 10.000.000 g/cm³ yoğunluğunda bir beyaz cüce oluşturur.
  • Kütlesi, 5 Güneş kütlesi ile 15 Güneş kütlesi arasında bulunan yıldız, ömrünün sonunda ''hızlı çekirdek büzülmesi'' ile yaklaşık 20 km yarıçapında, 3×10143\times{10^{14}} g/cm³ yoğunluğunda bir nötron yıldızına dönüşür.
  • Ve son olarak, kütlesi 15 Güneş kütlesinden büyük olan yıldızlar, ömürlerini tamamladıklarında, ''çok hızlı çekirdek büzülmesi'' geçirerek, yaklaşık 4 km yarıçapında, 101610^{16} g/cm³ yoğunluğunda bir kara delik oluşturur.

Eğer bir yıldız, evriminin son aşamasında bir kara deliğe dönüşmüşse, kara deliği algılamamız olanaksızdır. Çünkü, kara delikten madde veya fotonun kaçabilmesi için kaçma hızının, ışığın boşluktaki hızından büyük olması gerekir. Işığın, boşluktaki hızından (yaklaşık 299.792 km/sn) daha büyük hızların varlığı, deneysel veya gözlemsel olarak henüz doğrulanamamıştır. Gökbilimciler, yıldızlara, gökadalara, yıldız çevrelerindeki gezegenlere ilişkin bilgileri bu cisimlerden gelen fotonları çözümleyerek elde ediyor. Bir kara delik varsayalım; nesnel olarak o cisim bizim evrenimizde, ancak, "Kara deliğe düşen madde, foton artık bir başka evrendedir." betimlemesiyle, bizim evrenimizin ''dışı'' anlatılmıyor; "O madde veya fotona ilişkin bilgi, artık bize ulaşamaz; bu sebeple o bilgi artık evrenimizde yoktur." denmek isteniyor. Peki o zaman kara deliklerin varlıklarını gözlemsel olarak nasıl anlayabiliriz? Kara delik bize ışık, bilgi göndermiyorsa, metafizik bir kavram olmaktan öteye nasıl geçebilir?

Eğer kara delik, bir çift yıldız sisteminin bileşenlerinden birisi veya galaksilerin çekirdeğindeyse durum biraz farklı hale gelir. Bugünkü fizik bilgimizle büyük boyutlarda enerjinin, özgür duruma geçen çekimsel potansiyel enerjide yattığını biliyoruz. Bazı çift yıldız sistemlerinde ortaya çıkan X-ışınlarının kaynağını ancak, bir kütleçekimsel potansiyel enerjinin açığa çıkmasıyla açıklayabiliyoruz. Bu da bizi çok ama çok güçlü bir çekim alanı varsayımına götürüyor. Çift yıldız sistemlerindeki bileşenlerden birinin çevresinde, bir ''toplanma diski''nin varlığına ilişkin gözlemler bulunuyor. Bu gözlemsel verilerden yola çıkarak, kara deliğin, komşu yıldızdan madde kopardığı, kopan maddenin kara deliğe düşmeden önce, bir toplanma diski oluşturduğunu anlıyoruz. Kara deliğin kendisinden olmasa da çevresindeki bu diskten bilgi elde edebiliyoruz.

İlksel kara delikler

İlksel kara deliklerin tam olarak neyi karşıladığını, bu yazıyı okuduktan sonra, isimlerinden hatırlayabiliriz: evrenimizin erken dönemlerindeki aşırı madde yoğunluğundan dolayı oluştuğu düşünülen, varsayımsal kara delik türüdür. Büyük Patlama modeline göre, evrenin oluşumundan sonraki ilk birkaç dakikada basınç ve sıcaklık, müthiş derecede yüksekti. Bu şartlar altında, madde yoğunluğundaki basit dalgalanmalar, kara delik oluşturmak için yeterli yoğunluktaki bölgelerin ortaya çıkmasıyla sonuçlanabilir. Yüksek yoğunluklu çoğu bölgenin, evrenin ilk anlarındaki genişlemenin etkisiyle hızlı bir şekilde dağılmaktasına rağmen, ilksel bir kara delik, stabil yapısını koruyarak günümüze kadar süregelebilir. 1014 kg ila 1023 kg aralığında kütleye sahip olan bu ilksel kara delikler, ayrıca birer karanlık madde adayıdırlar. Yani ''karanlık madde'' diye tanımladığımız olgu, bu kara deliklerden oluşuyor olabilir.

lksel kara delikleri tespit etmenin bir yolu, yayımladıkları Hawking radyasyonudur. İngiliz fizikçi, Stephen Hawking, 1974'te büyük sayıda ve küçük ilksel kara deliklerin, Samanyolu Galaksisi'nin belli bölgelerinde oluşabileceğini kuramsallaştırmıştır. Kuramın içerisinde, tüm kara deliklerin, kütleleriyle ters orantılı bir hızda bir radyasyon yaydığı olgusu da yer almıştır. Bu radyasyon, Hawking radyasyonudur. Bu radyasyon, söz konusu kara deliklerin kütlelerinde azalmaya neden olduğundan, çok küçük kütleli ilksel kara delikler, buharlaşırlar. Bu buharlaşma, elbette günlük yaşamda karşılaştığımız buharlaşma değildir; kara deliğin giderek kütle kaybetmesi için kullanılmış bir benzetmedir. İlksel kara deliklerin hayatının son aşaması, milyonlarca megaton hidrojen bombasının patlamasıyla eşdeğer şiddette meydana gelen radyasyon patlamalarına sahne olur. Buharlaşmanın son aşaması da böyle geçer. Düzenli bir kara delik (yaklaşık 3 Güneş kütlesine sahip bir kara delik), evrenin yaşamı boyunca kütlesinin tamamını kaybedemez; kaybedebilmesi için yaklaşık 1069 gerekir. Ancak, ilksel kara delikler, herhangi bir yıldız çekirdeğinden oluşmadığı için (yıldızsal kara delik olmadıkları için), herhangi bir boyutta olabilirler; küçük, çok büyük, orta, vs. Yaklaşık 1011 kg kütleye sahip bir kara deliğin yaşamı, evrenin yaşı kadar bir süre alır. Eğer Büyük Patlamanın hemen sonrasında, bu gibi ilksel kara deliklerden oluşmuş olsaydı, günümüzde Samanyolu Galaksisi'nin yakınlarında, bunlardan gözlemliyor olabilirdik.

Tüm Reklamları Kapat

NASA'nın 2008'de fırlatılan uydusuyla yörüngeye oturan Fermi Gama Işını Teleskobu'nun bir amacı da, bu tip ilksel kara delikleri ve buharlaşmalarını gözlemlemekti. Ancak kuramsal Hawking radyasyonu olmasaydı, böylesi ilksel kara deliklerin varlığından bahsetmemiz oldukça zor olurdu. Küçük bir ilksel kara deliğin Dünya'nın yakınından geçerken akustik sinyaller yaratması beklenir. Büyük bir nükleon kitlesiyle karşılaştırıldığında, ufak kalan çapları ve görece yüksek hızları dolayısıyla, yeryüzünde hiçbir kötü etki yaratmadan transit geçiş yapabilmeleri beklenir. Bu tip kara delikleri tespit etmenin başka bir yolu da, yıldız yüzeyindeki dalgacıkları gözlemek olabilir. Eğer ilksel bir kara delik, bir yıldızdan transit geçiş yaparsa, yıldızın yoğunluğunda gözlemlenebilir titreşimler meydana gelir.

İlksel kara delikler hakkındaki bir başka şüphe ise gama ışını patlamalarının açıklaması olarak düşünülmeleridir. (Bkz. Evren'in Göz Kırpışı: Gama Işını Patlaması) Ancak henüz bu açıklama bilimsellik kazanmış değildir. İlksel kara deliklerin çözüm getirebileceği sanılan diğer problemler: karanlık madde problemi ve kozmolojik monopol (tek kutup) problemidir. İlksel bir kara delik mutlaka küçük olmak zorunda olmadığından, daha sonraki galaksilerin oluşumlarına da katkıda bulunmuş olabilirler. İlksel kara delikler bu problemleri çözemeseler bile, kozmologlara, evrenin ilk anlarındaki yoğunluk dalgalanması spektrumuna sınırlamalar getirilmesi ve erken evrendeki ilksel kara delik sayısının tespit edilmesi konusunda yardımcı olmuşlardır.

Bütün bunların yanında, sicim teorisinin öngörüsüne göre, eğer 4 boyutlu bir evren söz konusu olsaydı, en küçük ilksel kara delik şimdiye kadar buharlaşmış olmalıydı. Çünkü en küçük ölçeklerde kütleçekiminin nasıl davranacağını belirlemesi beklenen bu teoriye göre, kütleçekimi, ilksel kara deliklerin buharlaşmasını yavaşlatıyor olabilir. Bu da doğal olarak, galaksimizde birkaç bin ilksel kara deliğin yaşıyor olabileceği anlamına gelir. Eğer yukarıda bahsettiğimiz Fermi Gama Işını Teleskobu ile yapılan gözlemlerde, gama ışını patlamalarında küçük, özel girişim desenleri gözlemlenirse, bu, dolaylı yoldan hem ilksel kara deliklere hem de sicim teorisine kanıt olabilir.

Orta kütleli kara delikler

İsimlendirmeden de anlaşılacağı üzere, küçük boyuttaki kara deliklerle süper kütleli kara delikler arasında, bir yerde olmaları beklenir; öyledirler de. Kütleleri, 100 Güneş kütlesiyle 10.000 Güneş kütlesi arasında değişebilir. İlk kez gözlemlendikleri, yaklaşık 40 yıl öncesine kadar, galaksilerin merkezlerini domine ettikleri sanılmaktaydı fakat gerçeğin daha farklı olduğu anlaşıldı. Daha çok, evrende başıboş dolaşan bu kara delikler, yıldızsal kara deliklerden çok daha parlaktırlar (aslında kendi ışıkları değil; ''avlarının'' çığlık sesleri olarak düşünebileceğimiz çok sıcak toz bulutları ve X-ışınları). Orta kütleli kara deliklerin, görece kısa bir geçmişte çöken yıldızlardan oluştukları ve günümüzde de büyüme sürecini yaşadıkları görüşü de bir başka görüştür. Hem süper kütleli, hem de orta kütledeki kara deliklerin, Evren'in başlangıcındaki ilkel maddeden oluştuklarını düşünen bilim insanları, orta kütleli kara deliklerin yıldızsal kara deliklerden, halihazırda yaşadıkları büyüme süreci ile ayrıldıklarını düşünüyorlar.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Teresa Hala'nın Soruşturmaları 3 – Müzedeki Sahte Tablo

İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNİN GÖRSEL VE MANTIKSAL BECERİLERİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN HAZIRLANMIŞ ETKİNLİKLİ VE ÇIKARTMALI POLİSİYE ÇİZGİ ROMAN

Teresa Hala’ya ipuçlarını toplamasında yardım edelim ve neler olduğunu öğrenelim! Ama bunun için önce şu merak uyandıran mantık oyunlarını çözmemiz gerek:
• denklemleri ve simetrileri tamamlama,
• dizileri yeniden düzenleyip tamamlama,
• olayları zamansal olarak sıralama,
• labirentleri çözme,
• tarif edilen gizemli kişiyi bulma,
• kümelerle ilgili problemleri çözme.

İlkokul üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencileri için tasarlanan serinin üçüncü kitabı Müzedeki Sahte Tablo’da, öğrencilerin gerek görsel- mantıksal ve sayısal gerekse dil ve problem çözme becerilerini oyunlarla geliştirmeleri amaçlanmaktadır.
İlköğretimin iki, üç ve dördüncü sınıflarını kapsayacak şekilde hazırlanan bu polisiye seri, zihin egzersizleri aracılığıyla çocukları sürekli keşfetme ve çözüm üretmeye teşvik etmeyi hedefliyor.

BU BÖLÜMDE…

Teresa Hala ile Plinyo’nun müze ziyareti beklenmedik bir olayla bölünür. Birileri, ünlü Venedik Aslanı tablosunu sahtesiyle değiştirmiştir!
Acaba bunu kim yaptı?

Devamını Göster
₺130.00
Teresa Hala'nın Soruşturmaları 3 – Müzedeki Sahte Tablo
  • Dış Sitelerde Paylaş

Orta kütleli kara deliklere dair güncel bir örnek, M-82 galaksisi'nde bulunan kara deliktir. Etrafında yarattığı etkilerle beraber parlaklığı, 460 Güneş kütlesine sahip olduğunu göstermektedir. Bu özelliğiyle, Samanyolu'ndan 5 kat, Samanyolu'nun merkezinden ise 1 kat daha fazla parlaktır. Ancak bu parlaklık, çok aktif olan söz konusu kara deliğin aktivitleriyle beraber değişmektedir. Dünya'mızdan 12 milyon ışık yılı uzakta bulunan bu kara delik, 6563 Angström dalga boyunda iyonize hidrojen atomları yaymaktadır. Komşusu, M-81 ile dramatik bir birleşmeye sahne olabilecek olan bu galaksi, merkezindeki kara deliğiyle beraber oldukça yaşlıdır. Kızılötesi teleskopla bakıldığında, M-82, gökyüzündeki en parlak galaksidir.

Tıpkı yıldızsal ve süper kütleli kara delikler gibi, orta kütleli kara delikler de yakınlarında bulunan yıldızlardan, gaz ve toz bulutlarından ve diğer maddelerden kütle çalarlar; böylece, etraflarında bir toplanma diski oluştururlar. Yukarıda, M-82 galaksisi'ndeki kara deliğin parlaklığının değişebilir olduğunu belirtmişik; bunun yanında bu parlaklığın değişimi, periyodiktir. Her 62 günde bir, parlaklığı artıp azalan bu galaksinin bu parlayıp sönme sürecinin, yakınlaştığı komşu galaksi, M-81 ile birbiri etrafında dönerkenki periyodundan kaynaklandığı düşünülmektedir. Kara delik ise bir dev ya da bir süper-dev olduğu düşünülen bir yıldızdan madde çalmaktadır. Bu madde çalma sürecinde, önce yıldızın dış tabakasını çalan kara delik, ardından iç kısımlarla kendine bir ziyafet çekecektir. Bu yıldızın dev veya süper-dev sınıfından olması, belki de kara galaksinin parlaklığının sebebidir.

Bazı hipotezler, küçük kara deliklerin birleşerek orta büyüklükteki kara delikleri oluşturduğunu söylese de, son zamanlarda yapılan araştırmalar, bunun yanlış olduğunu göstermektedir. Orta büyüklükteki kara deliklerin oluşumu için tek yol, şimdilik yıldızsal kara deliklerin ilerleyen yaşlarında hala inanılmaz bir gelişim göstererek aşırı büyümesi olarak görünmektedir. En küçük kara delikler olan 10 Güneş kütlesinden büyük kara delikler, süpernovalardan, yani yıldız kalıntılarından ortaya çıkar; en büyükleri ise milyarlarca Güneş kütlesine sahip olup, galaksilerin derinliklerinde yaşarlar. Galaksilerin birbirleriyle etkileşmesinde de bu dev kara deliklerin rolü büyüktür.

Bir diğer orta kütleli kara delik ise, Hyper-Luminous X-ray source 1 (HLX-1) olarak bilinen gökcismidir. Bu kara delik, ESO 243-49 diye adlandırılan bir galaksinin yakınında konuşlanmıştır. Esasında 2009 yılına kadar resmi olarak kara delik özelliği kazanmamış olan bu gökcismi, yoğun olarak yaydığı X-ışınından dolayı bir kara delik olarak görülmekteydi. Nitekim, 2009 yılında, cüce galaksinin ESO 243-49 ile karşılaşması ve yutulmasının gözlemi ile beraber, bu cismin bir kara delik olduğu ortaya çıktı. Kara delik, 2004 yılının Kasım ayında, yayımladığı ultra-radyasyonla beraber keşfedilmişti (o zamanlar ''kara delik'' değildi tabii). ESO 243-49'daki 243, ana galaksinin numarasıyken, 49 ise cüce galaksinin numarasıdır. Birleşmeden sonra (aslında dramatik bir yutulma), isim, bu şekilde değişmiştir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: Kara Delikler Yazı Dizisi

Bu yazı, Kara Delikler yazı dizisinin 25. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Kara Delik Nedir? Kara Delik Nasıl Oluşur?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
33
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Bilim Budur! 10
  • Tebrikler! 8
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 5
  • Merak Uyandırıcı! 5
  • Korkutucu! 1
  • Muhteşem! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 19/04/2024 09:40:36 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/872

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Kanıt
Sinek
Protein
Uyku
Göz
Yaşanabilir Gezegen
Lipit
Kromozom
Dilbilim
Yanlış
Kütleçekimi
Ara Geçiş Türleri
Doğum
Travma
Tohum
Ecza
Covid-19
Güve
Tekillik
Stephen Hawking
Tahmin
Foton
Evrimsel Tarih
Ekoloji
Kimyasal Bağ
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
E. Oral, et al. Tüm Dinamiklikleriyle Kara Delikler: Bir Kara Delik Nasıl Çalışır?. (10 Kasım 2012). Alındığı Tarih: 19 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/872
Oral, E., Bakırcı, Ç. M. (2012, November 10). Tüm Dinamiklikleriyle Kara Delikler: Bir Kara Delik Nasıl Çalışır?. Evrim Ağacı. Retrieved April 19, 2024. from https://evrimagaci.org/s/872
E. Oral, et al. “Tüm Dinamiklikleriyle Kara Delikler: Bir Kara Delik Nasıl Çalışır?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 10 Nov. 2012, https://evrimagaci.org/s/872.
Oral, Emre. Bakırcı, Çağrı Mert. “Tüm Dinamiklikleriyle Kara Delikler: Bir Kara Delik Nasıl Çalışır?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, November 10, 2012. https://evrimagaci.org/s/872.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close