Elbette bu durumun cevabı, önce zekanın ne olduğunu kavramakla mümkün. Zeka Oxford Languages'a göre; insanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, kavrama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümü, olarak nitelendiriliyor, zekanın bir tepki hızı olarak ele alındığı dönemler de bulunmakta, bu sebeple çarpım tablosunu ezebere çok hızlı söylemek bir zeka göstergesi olarak nitelendirilmiş olsa gerek. Ancak IQ kavramı çok çetrefilli olduğundan ve net bir tanı ortaya koyulmadığından dolayı, biz daha çok sözlük tanımından yola çıkalım. Hatta bana kalırsa yetenek kavramından yola çıkmak daha makul olacak, çünkü bilindiği üzere bazı insanlar bazı şeyleri gerçekleştirmeye daha meyilliler ve bu onları alanlarında ilerleten bir faktör ama çalışma olmadan neredeyse hiçbir anlamı yok bu durumun. Bununla beraber bu "meyillilik" durumu, doğduktan sonra bulunulan aile ortamı, arkadaş ortamı, genetik faktörler ve çevreyle iletişim, okul faktörü gibi çok çeşitli durumların etkisi altında kalıyor. Yani ne kadar yetenekli olursanız olun, ne kadar zeki olursanız olun, elinizde olmayan etkiler sizi bazı yönlere itiyor veya çekiyor ama bundan sonrası için ise çalışma ve geliştirme çok önemli. Çalışma gerçekleştirilmeden verim alınamaz, var olan yetenek kullanılamaz. Peki bunun bir limiti var mı? Yani biz illa yetenekli olduğumuzu düşündüğümüz alanda mı çalışmalıyız? Muhtemelen pek öyle değil. Eğer yeterince sevgi duyacağınız bir konu varsa elinizde, önce öğrenmenin doğru yöntemlerini öğrenmek, sonra geçerli kaynaklardan beslenmek ve konuyu her yönüyle irdelemek, yeteneğiniz olmasa da gelişmesine olanak sağlayacaktır. Ama bunların gerçekleşmesi henüz miyelin etkisi yitirilmeden önce temellendirilen eğilimlere dayanmakta. Yani belirli bir yaşa kadar sahip olduklarınız ve yönlendirildiğiniz alanlar, size bir sınır koyuyor, çünkü 30'undan sonra mesela bir dil öğrenmek imkansız olmasa da (çünkü beyin nöroplastisite yeteneğine sahip bir organ), kimileri için müthiş zorlanılabilinecek bir eylem. Bu miyelin çağlarını çok iyi değerlendirecek bir çevresel koşula ve olanağa imkan ve bilinçlendirme çocuğun inisiyatifine kalmayabiliyor, nitekim istemediği halde bazı yetenekler edinmeye zorlanan çocuklar da buna örnek, istediği halde erişemeyecek düzeyde olduğu için, o yeteneği edinemeyen çocuk da buna örnek.
Burada gözardı ettiğim bir kaç unsur var tabii, beyninde hasar olmayan, fiziksel engeli yaptığı işi sınırlamayan ve imkanlara erişimi olan insanlar için daha geçerli bir olgu, gelişim kavramı.
Bu konuyla ilgili, halihazırda, Evrim Ağacı'nda yayımlanmış bir yazı bulunmakta. Onu da buraya bırakıyorum.
Kaynaklar
- C. L. Nord, et al. (2019). The Myeloarchitecture Of Impulsivity: Premature Responding In Youth Is Associated With Decreased Myelination Of Ventral Putamen. Neuropsychopharmacology, sf: 1216-1223. doi: 10.1038/s41386-019-0343-6. | Arşiv Bağlantısı
- B. Devlin, et al. (1997). The Heritability Of Iq. Nature, sf: 468-471. doi: 10.1038/41319. | Arşiv Bağlantısı