Evet. Doğa yasaları ve Türkçe kuralları tamamen farklı iki olgudur. Zaten önceki bir cevabımda doğa yasalarının "Türkçe Kuralları, devletin koyduğu yasalar" gibi olgulara neden benzetilemeyeceğini ve neden bunun hatalı olduğunu anlattım. Bu gibi konularda kişiler sizi benzetmeyi aşırı basitleştidiğini söyleyip aslında hatalı benzetme safsatasına düşürerek ikna etmeye çalışır. Zaten "safsata" dediğimiz şey de genelde bunun içindir.
"Öncelikle benzetmelerden uzak durmak iyi bir tercih olacaktır. Benzetmeler durumu özetleyen, anlamayı kolaylaştıran şeyler olsa da din veya Tanrı gibi konularda Yanlış benzetme safsatasına düşmeye neden olabiliyor. Birazdan göstereceğim gibi futbol kuralları, Türkçe kuralları gibi durumlardan farklı bir durum bu."
Bunu zaten açıkladığım için cevabımın linkini koyuyorum.
Burada fiili icra eden özne yi merkeze alarak bir tasarımcıya ulaşma çabasını görüyoruz.
Yaprağı düşürenin yerçekimi olduğu ön kabulü, cümleyi yazanın da Türkçe kuralları olmasını gerektirir düz mantığı üzerinden. Yani yaprağı düşüren yerçekimi değil, tasarımcıdır bu düz mantık-yargı ya göre. Oysa bir kişinin teorik olarak yaprağı tasarımcının düşürdüğünü kabul etmesi için yerçekimini aradan çıkarması mantıksızdır. Tasarımcıyı kabul eden zihniyete göre de yerçekimi vardır ve tasarımcının ürettiği bir mekanizmadır. Günümüz tasarımcı savunucularının (inançlı demiyorum bunlar düşüncelerini yanlış çürük önermelerle afişe eden grup) tasarımcıya ait doğa kanunlarını görmezden gelip aradan çıkararak tasarımcıyı yüceltme (!) çabası, ters tepiyor. Tasarımcının böyle basit yöntemlere ihtiyacı yok bile belki de ne dersiniz.
Gerçek anlamda varoluş yorumu üzerine konuşan bir bireyin soruda verilen iki önerme üzerinden bir sonuç üreterek onunla ikna olması için çocuk olması ya da mental bir sorunu olması gerekir.