Bunun cevabı, hem doğanın işleyişinde hem de bizim nasıl baktığımızda saklı. Biz insanlar, çok uzun zaman önce dünyadaki farklı yerlere yayıldık. Her yerde hava, güneş, yemek gibi şeyler farklıydı. Afrika’da güneş çok güçlüydü, bu yüzden insanların cildi koyulaştı, güneşten korundu. Ama kuzeyde, mesela Avrupa’da, güneş azdı, bu yüzden açık tenli olmak faydalı oldu, çünkü vücut güneş ışığından vitamin alabiliyordu. Soğuk yerlerde burunlar küçülüp daraldı ki soğuk hava ciğerlere gitmeden ısınsın. Sıcak yerlerde ise burunlar daha geniş kaldı. Boyumuz, kilomuz da yaşadığımız yerin yemeklerine ve hayat tarzına göre değişti. Zamanla, bu değişiklikler birikti ve her yerde insanlar biraz farklı görünmeye başladı. Üstelik kiminle çiftleştiğimiz, neyi güzel bulduğumuz gibi şeyler de bu farklılıkları artırdı. Hayvanlara baktığımızda, mesela bütün kaplanların çizgili olduğunu görürüz. Neden? Çünkü o çizgiler onları ormanda saklıyor, hayatta kalmalarına yardım ediyor. Bir kaplanın çok farklı görünmesi, onun avlanmasını ya da gizlenmesini zorlaştırır. Bu yüzden aynı türdeki hayvanlar genelde birbirine çok yakın görünür. Doğada "farklı olmak" bazen dezavantajlıdır. Asıl mesele şu: Biz insanların yüzlerini tanımakta çok iyiyiz. Beynimiz, bir insanın gözlerini, burnunu, saçını hemen fark edecek şekilde çalışıyor. Bu, atalarımızın kimin dost, kimin yabancı olduğunu anlaması için önemliydi. Ama hayvanlara gelince, aynı dikkati göstermiyoruz. İki köpeğin kürkündeki küçük farkları görmezden gelebiliriz, çünkü beynimiz buna pek odaklanmıyor. Oysa köpekler ya da zebralar kendi türündekileri bizim sandığımızdan daha iyi ayırt edebiliyor. Biz insanlar, sadece doğadan gelen farklılıklarla yetinmiyoruz. Saçımızı kesiyoruz, boyuyoruz, kıyafetler giyiyoruz, takılar takıyoruz. Bir de yüz ifadelerimiz, konuşma şeklimiz var. Bütün bunlar, birbirimizden daha da farklı görünmemizi sağlıyor. Hayvanlarda böyle şeyler yok tabi; bir kedi her zaman kedi gibi görünüyor. Aslında genetik olarak insanlar çok da farklı değil. Mesela köpekler ya da maymunlar bizden daha fazla çeşitliliğe sahip olabilir. Ama bizim genlerimiz, cilt rengi ya da göz şekli gibi şeylerde ufak değişikliklerle bile büyük farklar yaratıyor. Ayrıca insanlar sürekli göç etmiş, başka insanlarla karışmış. Bu da çeşitliliği artırmış. Hayvanların birbirine benzediğini düşünmemiz, onların fazla farklı olmaya ihtiyaç duymamasından ve bizim de onlara çok dikkatli bakmamasından kaynaklanıyor. Ama insanlara gelince, hem doğa bizi biraz farklı yapmış, hem de biz kendimizi daha da farklı hale getirmişiz. Üstelik kendi türümüze öyle alışkınız ki, en küçük farkları bile hemen fark ediyoruz. Belki hayvanlar da kendi aralarında "Ne kadar farklıyız" diye düşünüyordur, ama biz bunu göremiyoruz.