Amatör bir araştırma olsa da, bende 1 yıla yakındır bu konuyu araştırıyorum. Bu konu da önde gelen en bilindik isimlerden bir örnek vermem gerekirse: Bu kişi Steven Pinker olur.
Üzerinde bulundugumuz konu çok uzun ve açık uçlu bir konu olduğundan burada çok ayrıntısına girmeden, anlatabildiğim kadar açık ve anlaşılır bir şekilde anlatmaya çalışacağım. (Steven Pinker ve bilim de bu konuda olanlardan biraz bahsettikten sonra kendi fikirlerimle birleştirdigim bir kaç şeyle yazımı bitirmeyi planlıyorum).
Steven Pinker'in bu konuda yazdıgı ve söyledigi sözlerden yaptıgı konuşmalardan bahsetmek gerekirse müziğin dille düşündügümüzden fazla baglantısı oldugunu ve pek fazla evrimsel bir tarafı olmadıgını söylüyor. Ama bununla birlikte, müzik konusunda yaklaşık 6 hipotezi var. (fakat çok uzun süre önce araştırdıgım için kaynakları bulamadım oyüzden burada bunlardan bahsedemiyicem). Fakat elimde olan Richard Dawkins ile olan bir konuşmasından bir parça alabiliriz.
"Müzik hayatımızda ne kadar önemliyse, ne kadar bize keyif veriyorsa onu sosyal durumlarımıza okadar yansıtıyoruz. Bu şeyleri yapmak zorunda olanın neden müzik oldugu tamamen belirsiz. Notalar, ritm, harmonik ilişkiler neden bizim için çoğu şey de bir çözüm olsun?
Müziğin diger adaptasyonların bir yan ürünü olması mümkün. Primat evrimine bakacak olursak duygusal çağrışımların yan ürünü olan vücut faaliyetlerinin optimum bir seviye de ritim tutarak oluşan iç çekişler, iniltiler, gülüşler, aglamalar vb. Muhtemelen bunlar motor kontrolün bir ürünü. Müziğin yaptığı şey belkide, burada beynim tüm parçalarını birleştirmek, belkide müzik bir dogal uyarıcıdır ve bu bizi keyiflendirir. En azından bu benim başka bir hipotezim. (konuşmanın sonra ki kısmında herşeyin doguştan olmadıgı ile ilgili işittigimiz seslerle alakalı çok karışık bir örnek veriyor orayı çeviremedik orayı anlatmamız yanlış olur şuan). Tüm kültürlerde bildigim kadarıyla insanlar hep müzikle yaşıyor hayatını, birçok motor aktivitesiyle alkışlıyorlar, dans ediyorlar, sallanıyorlar. Vücudumuzun dirence bağlı bir ritmi var. (kazma, vurma, koşma)".
Konuşmadan aldıgımız bu parçayı özetleyecek olursak, kısaca aslında müziğin evrimsel de olabilecegini söylerken, yanı sıra (tam çeviremedigimiz kısmında) aslında sadece öğrenilebilen birşey olabilecegini söylüyor.
Konuya açıklık getirecek olursak evrimsel olup olmadıgı bir kaç yüzyıldır hala tartışılıyor (bunun nedeni şuana kadar evrimsel olup olmadığını kanıtlayabilen deney ve gözlem bulunmamasıdır. Bilim insanları müziğin evrimsel kısmına, kökenine bakmaktan ziyade daha çok insanlarda, diger hayvanlarda yarrattıgı etkileri gözlemlemeleridir). Ve böylelikle aslında bu konunun pekte yeni olmadıgını görüyoruz.
Bulabildigim başka bir kaynaktan edindiklerime geçelim.
Müzikle doguyoruz, müzikle büyüyoruz-büyütüyoruz, müzikle ölüyoruz. Her kültür de müzik barınır, türleri ne kadar farklı olsa da müzik yaşamımızın heryerindedir. Müziğin evrimsel mi yoksa sadece bir öğreti mi oldugunu ayırt etmek çok zor bunun nedeni beyinde uyandırdığı bölgeler, endokrin de yarrattıgı hormonal degişikler, aynı çiftleşme gibi, yemek yeme gibi ve bu bize onun çok bariz bir şekilde evrimsel oldugunu söylüyor gibi, fakat yıllar önce öğrenilmiş bişey olup bu zamana kadar süregelmişte olabilir. İşte asıl olay bu.
Oliver Sacks'ın Müzikofili isimli kitabında "Normal yaşamımızda ki seslerin gelişi güzel sıralanışı" diye bir tabiri var. İnsanların böyle müziğin evrimsel olmadıgını savunmasının nedeni de bildiginiz üzere edinilmiş evrimsel bir güdünün türün yaşamından kaldırılmasının onun hayatta kalamıyacagı anlamına gelir. Çünkü türümüz için evrimsel olan şey türümüzün devamını sağlamak için bu zamana kadar gelen sürede kazanılmış birşeydir. Yani benim görebildigim kadarıyla sordugunuz gibi evrimsel mi, degil mi kesin bir yanıt şuan ortada yok. Dedigim gibi tartışmalar hala devam ediyor.
-Şimdi edindiklerimle kendi birkaç fikrimi yazacağım.
Memeliler kuşlar özellikle insan üzerinde çok enteresan etkilere sahip olan bu ritmik frekans akışının evrimsel kökeni hakkında bir çok varsayım bir çok teori bulunmakla birlikte beyinde uyandırdığı bölgelere hormonal sistemde ki yarattığı degişiklere ve daha bir çok etkene bakılarak her akıldan bir varsayım çıkartılabilir. Bir literatür taraması yaparsanız bu konu üzerinde çok fazla durulmadıgını ancak müziğin insan üstünde ki, diğer hayvanlar ve bitkiler üstünde ki etkilerinin gözlemlenip araştırılan deneylerin literatüre girdigini görebilirsiniz…
Müziğin evrimsel bir süreç olduğuna dair bir kaç kanıt gösterebilmek adına çok bariz olarak cinsel ilişki sırasında ve yemek yerken beyin de aktif hale gelen nukleüs akumbens’ in (ödül yönetim merkezi) ve bununla birlikte bir çok bölgenin çok entere bir şekilde müzik dinlerken de yoğun bir şekilde aktif olduğu bunun yanı sıra endorfin, dopamin gibi hormonların da salgılandığı gözlenmiştir. Bunu göz önünde bulundururarak şöyle düşünebilir miyiz?; Üreme yani cinsel ilişki, yemek yeme bunlara baktıgımızda hepsinin canlı yaşamın varlığının başlarından beri süre gelen bir tarihi vardır, öyle degil mi? Ve bu faaliyetlerin gerçekleştiği sıra beyinde aktif olan bölgelerin, çoğu insanın sevdiği müziği dinlerken ya da çok estetik bir klasik müzik dinlerken de aktif olması bu varsayım için çok güzel bir kanıt olduğu söylenebilir.
Bunlardan ayrı olarak bazı araştırmacıların bulunduğu varsayımlara bakacak olursak çok zekice çıkarımlar olduğunu düşünebiliriz. Ama buna rağmen çürütülebilirliği de yüksek olan varsayımlarda olabilirler. Örnek olarak Örebro Hastanesi Akciğer Kliniğinde çalışan Matz Larsson, Animal Cognition dergisindeki bilimsel yayında varsayımını açıklıyor; doğada tehlikenin tam ortasında sessiz bir avcı peşimizdeyken eğer bir kaç bireyden oluşan bir grup halindeysek adımlarımızı aynı anda ritmik bir şekilde atarak etrafı tehlikeyi avcıyı daha iyi duyabilmemizi, tespit edebilmemizi sağladığından ödül olarak beynin dopamin (ödül molekülü) salgımasından dolayı ritmik frekans akışıyla dopaminin nukleüs akumbens bölgesinin bir bağlantısı olduğu gerekçesiyle bir av gününün zaferle sonuçlanmış gecesinde ateşin etrafında grup halinde ritmik bir şekilde adım ve alkışlarla aynı ortamı yarattığından dolayı bireyde dopamin salgılandığı ve müziğin (ritmik frekans akışının) bugüne kadar böyle evrilerek geldigini söyler.
Ancak bu varsayımı doğru kabul edersek neden kuşlar gibi, diger memeliler gibi farklı türlerde, örneğin kuşlarda ritmik bir kulak vardır, bunun sebebi ne olabilir? Herşeyden önce en garibi kuşlarda estetik ritmik frekans akışının diğer türlerden farklı olarak cinsel seçilim yolunda geliştiğini görürüz en azından çoğu türünde. Ciddi anlamda herşeyden önce cevaplanması gereken büyük sorulardan birinin bu olması gereklidir.
Son olarak değineceğim konu, insanın çok iyi çizilmiş bir tabloya ya da örüntüsü çok güzel ilerleyen ve biribirini tekrar eden desenlere baktığında onu etkiliyebilir ve buda kişiye dopamin, serotonin salgılatan desenler tablolar olabilir. Yani kısacası iş sadece müzikte olmayabilir. İnsan, doğa, ritmin etkisi altında kalan diğer canlı türleri…
“Bence” müzikten ziyade hayatın heryerinde, doğada ritmik akışa karşı çok ilginç bir evrimsel güdü yatmakta ve bu evrimsel güdü bir şekilde insanın elle alet üretebilmesiyle birlikte müzik yapmaya yöneltmiş ve ordanda ritmik güdüye karşın diğer canlılarda da müzik konusunda etkisini göstermiş olmalıdır. Kısacası demek istediğim, konu müzik degil ritme karşın evrimsel bir güdünün var olduğudur…-
(Birkaç konu daha vardı fakat eskiden araştırdıgım için kaynakları bulamadım bulabilseydim burada bahsedebilirdim)
Kaynakça
https://evrimagaci.org/insanlar-neden-muzikaldir-1657
https://evrimagaci.org/muzigin-beynimizde-yarattigi-etkiler-7504
https://t24.com.tr/k24/yazi/muzik-beyin-ve-evrim,1741
https://youtu.be/hausB9-lYFI
1,441 görüntülenme
Kaynaklar
-
Yazar Yok. İnsanlar Neden Müzikaldir? . (27 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 27 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Bağlantı
| Arşiv Bağlantısı
-
Yazar Yok. Müziğin Beynimizde Yarattığı Etkiler. (27 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 27 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Bağlantı
| Arşiv Bağlantısı
-
Yazar Yok. Müzik Ve Evrim. (27 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 27 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Bağlantı
| Arşiv Bağlantısı
-
Yazar Yok. Richard Dawkins Ile Steven Pinker Konuşması (Ingilizce). (27 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 27 Mayıs 2020. Alındığı Yer: Bağlantı
| Arşiv Bağlantısı