Çünkü olumsuzluğun bir bedeli var.
Sosyal medyada bu bedel tamamen ortadan kaldırılmış hâlde, dolayısıyla pozitif (ve/veya yapıcı) olmak ile negatif (ve/veya yıkıcı) olmak eşit değerde ve maliyetteymiş gibi modellenmiş hâlde. Halbuki "sosyal" hayatta hiç tanımadığınız veya çok az tanıdığınız kişilerle pozitif etkileşimlere girmekle negatif etkileşimlere girmek arasındaki maliyet farkını düşünecek olursanız, bunların bir olmadığını görebilirsiniz.
Sosyal medya da aynı dinamikler üzerine kurulmalı ve bu doğal etkileşimleri yansıtmalı. Aksi takdirde (hele ki sahte kimliklerin verdiği sahte özgüvenle de birleştiğinde) ülkemizde epey iğrenç örnekleri olduğu üzere, berbat "sosyal medya" görünümlü iftira, karalama, yalan ve sahte haber platformları oluşuyor - bu da mantıklı, çünkü insanlar (özellikle de başkaları arasındaki) çatışma ve kavgaları izlerken (hele ki inançları, aidiyetleri ve davranışlarıyla ilgili konularda) daha pozitif ve sıradan etkileşimlere nazaran daha fazla duygusal tepki gösteriyorlar, bu da onları o çatışma ve kavga içerikli platformlara daha çok bağlıyor.[1][2] Bu, site sahipleri için kârlı bir iş demek; ancak toplumun geri kalanı için bir negativite spiraline hapsolmak demek.
Ayrıca olumsuzluğun bedeli sisteme entegre olmadığından (mesela ebeveynlerimiz bize doğduğumuzdan beri "sosyal medyada da iyi birer birey olmamızı" tembihleyerek büyütmüyorlar, okulda sosyal medya etkileşimleri üzerinden eğitim veya yaptırımlar yok, sosyal medyada girilen etkileşimlerin "sanal" olmasından ötürü yasal yaptırımlar çok kısıtlı, vs.), sosyal medyaya taşınabilmiş veya sosyal medyada inşa edilmiş bir "sosyal kontrat" yok. Bu da insanların sosyal medyada kendi kendilerinin jürisi, yargıcı ve celladı olmasıyla sonuçlanıyor. Buna bağlı olarak da yaygın olarak görülen "sürekli negativite", "aşırı alınganlık", "linç" ve "yankı odası" gibi müthiş sorunlu sürü davranışları platformlara hükmetmeye başlıyor.
Elbette bunların hepsi, sadece negatif etkileşimlere verilecek negatif UP ile çözülecek bir sorun değil (sadece yeri geldiği için işin felsefesini biraz anlatmak istedim). Zaten biz de Evrim Ağacı'nda bu soruna (ve sosyal medyadaki benzer problemlere) sadece UP perspektifinden yaklaşmıyoruz. Platformumuzda insanlar arasındaki ilişkiyi düzenlemeyi hedefleyen, görünen ve görünmeyen birçok sistem işliyor ve gelecekte bunlardan çok daha fazlasını sitemizde göreceksiniz. Böylece gerçek dünyada olduğu gibi (ve hatta onda olduğundan bile) daha pozitif, daha yapıcı, daha üretken, daha işbirliği ve değer odaklı bir platform inşa edebileceğimizi ümit ediyoruz.
Not: Bu arada dikkat ederseniz bu puan, verilen negatif oyun haklı olup olmamasından bağımsız olarak veriliyor. Buna çok fazla takılmayın çünkü sitede yeterince pozitif değer yaratıyorsanız, bu ufak kayıpların üzerinizde bir etkisi olmayacaktır. O pozitif değeri zaten bu negatif amaçlar için de kullanabilmek için yaratıyorsunuz. Eğer hiç pozitif değer yaratmadan sadece negatif etkileşime giriyorsanız, belki siteyi kullanım biçiminizi gözden geçirmenizde fayda var. Şu anda bir nevi oyun yerinde olup olmadığını ölçecek bir sistem üzerinde de çalışıyoruz ama bu arka planda çalışacak bir araç olacak; UP gibi gözle görünür bir sistem olmayacak.
Kaynaklar
- Z. Chen, et al. (2013). When, Why, And How Controversy Causes Conversation. Journal of Consumer Research, sf: 580-593. doi: 10.1086/671465. | Arşiv Bağlantısı
- D. A. Marshall. (2003). Behavior, Belonging, And Belief: A Theory Of Ritual Practice. SAGE Publications, sf: 360-380. doi: 10.1111/1467-9558.00168. | Arşiv Bağlantısı