Evrenin bilinçli gözlemciler için anlamlı ve tutarlı olduğuna dair bir çok kanıt var. (bilinç derken hayvanlardaki bilinç ve algı düzeyini de kapsayacak şekilde bu kavramı geniş kullandım.) Evren bilinç veya gözlemci olmadan kozmik bir parçacık havuzudur. Gözlemcilerin beyni ile bu parçacık havuzundan tutarlı ve anlamlı olanların seçilmesi ile algı deneyimleri oluşur yani evren tutarlı ve anlamlı hale gelir veya gelmeye başlar. Bu durum doğruysa Evren gözlemciler için var olmuştur. (hayvanlar da bu gözlemci kavramına dahildir. ) Veya tersten bunu okursak evrenin algıladıgımız halini (algıladığımız gerçekliği) bize bilinç yaratmaktadır. Kuantum fiziğine dair ortaya çıkan bir çok veri de bu durumu desteklemekte ve doğrulamaktadır. Mikro düzeylerde evrenin algıladıgımız şekline dair bir çok tutarlı özellik yitip gitmektedir. Burada bazıları kendilerine yalıtık bir zihinsel alan yaratıp kuantum fiziği mikro düzey için geçerli makro düzey için geçerli değil dese de bu büyük bir yanılgı. Çünkü evren için mikro makro ayrımı veya sınırı yok. Bu sınır bizim için bizim algı düzeyimiz için sadece var. Evrenin algıladıgımız gerçekliği de kuantum mekaniğinden türer. Bu nedenle ortada çok açık bir şekilde kuantum mekaniğinin (hayvanlar dahil) gözlemciler için gerçekliği oluşturduğu ve türettigi bir tablo var karşımızda. (Sadece dünya üzerindeki gözlemcileri değil evrendeki diğer tüm gözlemcileri kast ediyorum. Yine gözlemci derken 'görme' olgusunu değil evrenle her tür etkileşimi bunun içine dahil ederek gözlemci kavramını kullanıyorum. Yani sesle dokunarak veya başka türlü algılama biçimleri dahil)
Sorunuza gelirsek yukarıdaki tabloya göre hiç bir zaman yüzde yüz emin olamayız demektir. Biz kendi gerçekliğimize ve bilincimize mahkumuz. Bilmemizin öyle bir sınırı var ki bu noktada bilinç bilgi ve bilmeye tamamen dahil ve bilginin tanımında yer almaya başlıyor. Yani bu noktanın ötesi adeta yoktur diyebiliriz. Kunatum belirsizlik ilkesi bizi bu noktaya getiriyor.