Herkesin eninde sonunda kendine sorduğu bir soru olmuştur bu.
İlk olarak şunu söyleyeyim ki; senin "sen" olman bir sonuçtur. Doğduğundan beri gördüğün, duyduğun, hissettiğin, tattığın her şey, yani çevrende olup biten olayların tümü, seni "sen" yapan girdilerin, sana özgü şekilde yorumlanmasıdır. Biyolojik olarak insan beyninde, karar ile eylem arasında çok fazla bağlantı bulunur, zeki olmamız bu bağlantıların fazla olmasının bir yan ürünüdür. Bütün seçenekleri gözden geçirip, kısa sürede eyleme geçebilmemiz için, çok fazla nöron ve beyin hücremiz bulunur. Sürekli seçenekleri gözden geçiren bir mekanizma (yeni seçenekler sürekli eklenir) ister istemez zekileşir. Bilinç ise, sıfırdan kurulmuş bu mekanizmanın tümüdür.
Bizi biz yapan her şey beyinde yer aldığına ve onun bir organ olduğunu bilmemize rağmen, kimse "ben aslında bir organım" demez. Açıkça göz ardı ettiğimiz bu gerçeği kabullenmeyip, daha ulu bir varlık olduğumuzu düşünme eğilimine gireriz. Beyni vücuttan çıkartıp bir kavanoza koysak, masada yatan beyni olmayan vücut mu biziz, yoksa kavanozdaki kimyasal çorba mı biziz?
Görüldüğü gibi, etkileşime girdiğin çevrenin, doğup bu ana gelene kadar geçen zamanda, beynindeki bağlantıları sana özgü şekilde biçimleyen kimyasal ve biyolojik yapının tamamının sonucu "sen"sin. Yani bilincin sen doğmadan önce yoktu, sen öldükten sonra da olmayacak. Şu anda bilincin olduğu için, bütün dünya tarihi boyunca yaşamış gibi hissetmen ve neden bu zaman aralığına denk geldim demen normal. Oysa sen bu zaman aralığına denk gelmedin, bilinçlendikçe bu zaman aralığında yaşadığının farkına vardın. Bu gayet doğal.
Görme konusuna gelirsek, görme optik bir olaydır.
Renkler ışığın dalga boyunun, gözdeki ışığı algılayabilen yapılar tarafından algılanmasıyla görülür. Gözde çubuk ve koni adı verilen ve ışığı algılayabilen iki tür hücre grubu vardır. Çubuk hücreler ışığa karşı daha hassas olmalarına rağmen renkler koni hücreler sayesinde algılanır. Üç tür koni hücresi vardır ve bunların her biri ışığa karşı duyarlılığı farklı olan pigmentler içerir. Mavi koni hücrelerinin en yüksek hassasiyet gösterdiği ışığın dalga boyu yaklaşık 430 nanometreyken, yeşil koni hücrelerinin 530 nanometre, kırmızı koni hücrelerinin ise yaklaşık 560 nanometredir.
Farklı dalga boylarındaki ışık koni hücrelerini farklı derecelerde uyarır. Örneğin dalga boyu 580 nanometre olan ışık göze ulaştığında hem kırmızı hem de yeşil koni hücreleri uyarılır. Bazı dalga boylarında üç koni hücresi de uyarılabilir. Beyin bu hücrelerden gelen sinyalleri birleştirerek farklı dalga boylarındaki ışınların farklı şekilde algılanmasını sağlar. Eğer beyinde bir hasar yoksa, türümüzün tamamı renkleri aynı şekilde görür. Göz yapısında bozukluk veya beyinde hasar; kimyasal ve mekanik yapıyı etkileyeceği için algılama da farklılaşır.
1,296 görüntülenme