Sorunuz ve sayısız benzerleri, bilimsel ve fiziki gerçekliklerin yanlış algılanmasından kaynaklanıyor.
Sorunuza tek bir benzetimle cevap versem yeterli olacaktır: Tahta, ateşle buluşunca yanacağını nereden biliyorsa hücreler de öyle biliyor.
Bu benzetim, gerçekten konuyla ilgili her şeye cevap içeriyor ama aslında sorunuzdaki ya da benzetimdeki tüm kelimeler yanlış. Çünkü meseleye yaklaşım biçimimiz yanlış.
Diyoruz ki "hücreler, yapması gerektiği işi nereden biliyor?" Bu cümledeki her kelime yanlış anlaşılmış ve yanlış kullanılıyor.
"Yapması gerektiği": Hücreler herhangi bir şey yapması gerekmiyor ki. Zaten mevcut halleri, evrimsel dinamiklerle biçimlendiği için, herhangi bir bilinç, amaç, niyet gözetilmediği için belirli biçimlere girmişler ve belirli fiziksel faaliyetlerde bulunuyorlar. Bir şey gerektiği için öyle değiller, öyle oldukları için ortaya belirli düzen içeren yapılan çıkmış. Mesela bir bitki dokusu. Atomlar molekülleri, moleküller daha karmaşık yapıları, o karmaşık yapılar da hücreleri oluşturuyor. Bu oluşuma yanlış taraftan bakıyoruz. Sanki tüm bu karmaşık yapılar, belirli niyetlerle ve hedefe doğru gitmiş gibi konuşuyoruz. Meselenin yanlışlığı burada zaten.
"Yapması gerektiği işi": İş ne ki? Enerji üretmek mi mesela? O hücre, enerji üretmek için oluşmadı. Ortada bir amaç yok. Tahta, enerji üretmek için mi yanıyor? Hayır. Yapısı yanmaya uygun olduğu ve ateşle buluştuğu için yanıyor. Biz bu duruma diyoruz ki "tahta, yanacağını ve bu şekilde bize sıcaklık vereceğini nereden biliyor?" Evrimsel hiç bir oluşum, bilinçle biçimlenmez. Evrimsel dinamikler, çevresel değişiklikler canlı yapıyı bir seçilim özelliğine göre eler. Ortaya hayatta kalan çıkar. Yarın nasıl bir evrimsel ve çevresel durum ortaya çıkacağını bilemeyiz. O nedenle tahta, o tahtanın ait olduğu odun ve o odunsu bitki, sahip olduğu dokuyu, sıcaklık vermek için bilinçli biçimde mi biçimlendiriyor?
"işi biliyor?" Bilmek? Kim neyi biliyor? Bilmek, bir zihin, bir hafıza, bir deneyim, bir deneyim dağarcığı ve bilgi deposu var ise söz konusudur. Hücre hiç bir şey bilemez. Ya da hücrenin yapısındaki dna'nın bir kalıtım malzemesi olduğunu düşünürsek o kalıtım malzemesi sıradaki hücreye geçerek bilgiyi aktarır. Ama bu bilgi, bilinçle değil fiziksel ve evrimsel dinamiklerle aktarılır. Kitapla değil, postayla değil, niyetle değil, istekle vs. değil.
Bu pek garip görünen açıklamalarım, milyarlarca insanın evrensel ve fiziksel gerçeklere oluşturduğu çarpık bakışın özünü inceleme çabasından kaynaklanıyor. Evren, hücreler, gezegenler, tahta, atomlar hiç bir şey bilemez. Evrende, evrimde, bilimde niyet, amaç, bilinç vs. yok. Biliminsanları, bilimsel bulguları insanlara anlatırlarken benzetimler kuruyorlar ve biz bir şeyleri daha kolay anlayalım diye insani duyguları ve düşünsel olguları kullanıyorlar. Ama bu temelde yanlış. Mesela size kullanılmış en büyük hatalı söylemlerden biri hatırlatayım: "Canlılar, hayatta kalmak için evrim geçirirler". Bu o kadar yanlış bir söylem ki. Hiç bir canlı, bilinçli biçimde evrim geçirmez ki. Canlıların %99'u hayatta kalmaya çalışmaz bile. Hayatta olduklarının farkında bile değillerdir ki. Çünkü farkındalık, beyin gerektirir. O cümleyi de oluşturan tüm kelimeler yanlış kullanılmış. Hayatta kalmak için çaba sarf eden her canlının beyni vardır. Ama canlıların %99'unun beyni bile yok. Neyi fark edecekler? Bir sümüklü böcek, "eyvah, bir fare geliyor, kaçmazsam beni yiyecek ve öleceğim. Şu yaprağın altına saklanayım bari" demiyor. Bir sümüklüböcek korkmaz, düşünmez, öleceğinin farkında falan değildir. Ama açın bir belgeseli, sümüklüböcek böyle anlatılıyor. Neden? Bilimin temellerini, evrimsel dinamikleri bilmeyen insanlar olan biteni anlamlandırabilsin diye. Sümüklüböcek, içgüdü ile kaçıyor. Ama insanlara içgüdü nedir, saatlerce anlatacağımıza onun yaptıklarını, o bir insanmış biri anlatıyoruz ki izleyen anlasın. İşte sizin sorunuzdaki "hücre yapacağını nereden biliyor?" vurgusu tam olarak buna benziyor. Hücre hiç bir şey bilmiyor ve bilemez zaten. Evrim onu biçimlendirir, o da evrimsel ve fiziksel biçimi ile tamamen bilinçsizce fiziksel eylemlerini yapar. Bir makine gibi.
Siz de bu kavram karmaşasına kapılmış ve evrimsel, bilimsel gerçekleri ters taraftan öğrenme ve anlamlandırma tuzağına düşmüş durumdasınız, milyarlarca insan gibi. Gerçekleri tersten anlatan bilim insanlarının, öğretmenlerin, büyüklerimizin hatasının cezasını çekiyoruz hep birlikte. Bu sitede, yüzlerce bu tip soru var. Cevap verebilmek için, ortadaki kavram karmaşasını açıklamak gerekiyor. Ve bu soruların en sık rastlananı, en okkalısı "Evrenin/hayatın amacı ne?" türevindeki sorular. Bu soru aslında sizin sorunuzla aynı kavram karmaşasına sahip: Ne hücreler ne yapacağını biliyor ve bir amaçları var ne de evren. Evrenin de bir amacı yok çünkü olamaz. Çünkü dediğim gibi evrenin bir beyni, bir bilgi hafızası, bir amacı, bir niyeti yok.
Umarım bir pencere açabilmişimdir... Sağlıcakla.