Şunu gözetmek gerekir ki mekanik tepkiler bilmeyi gerektirmese de evrenin dokusundan kaynaklı düzenlemeyi gerektirir. Örneğin ilk atomun var oluşu atomun kendisine bağlı gelişmez ve olmaz. Çünkü atomun öncesi var. Atomu oluşturan şey atomun kendisi dolayısıyla değildir. Atomu evren oluşturur. Atomdaki mekaniklik atomun bu nedenle kendisinden kaynaklanmaz. Atom ve ortam bu açıdan varoluşun parçaları değildir. Her ikisi tam anlamıyla bir bütündür. Mekaniklik bu bütünlük ile ortaya çıkar. Bu da dmeektir ki fizik yasaları ve fizik yasalarının ortaya çıkardığı mekaniklik bir düzenlemedir. Yani evrenin bütüncül bir içkinliğidir. Bu mekaniklik tam anlamıyla evrenin başlangıc koşullarına bağlıdır ve bu koşullarla ortaya çıkar ve çıkabilir. Aksi halde ne bir atom ne bir hücre var olabilir ve varlığını devam ettirebilirdi. Evren kozmik bir enerji çorbası olarak var olur ve hiç bir şey var olamazdı. O halde bu bakış açısına göre hücredeki mekaniklik hücrenin bir ozelligi değildir. Hücre ve ortam birlikte var olarak bu etkileşimi ortaya çıkarır. Hücrenin özellikleri ortam olmadan hiç bir şey ifade etmez. Hücreyi ayrı bir nesne gibi algılayan ve değerlendiren ve kavramsal olarak onu 'parçalayan' bizleriz. Varlık ve varoluş bir bütündür. Eğer bunu bilirsek etki ve tepkideki bütünlük bize aslında evrendeki mekanikliğin 'bilmek 'kadar hatta belki çok daha özel bir durum olduğunu gösterir. İşte şuursuz hücrelerin hareketlerindeki bizi şaşırtan varoluşun sebebi varlığın bu bütünlüğüdür. Yani bizi şaşırtan ve hücreler bunu nasıl biliyorlar dedirten şey varlıktaki bütünlük ve bütünsel işleyistir. Uzay zaman içindekilerle birlikte bir bütündür. Hiç bir bildiğimiz varlık uzay zaman olmadan suanki halleri ile var olamaz. Ortam dediğim şey elbette uzay zaman veya uzay zamanın koşullarına dünya gibi bir yerin özel koşullarının eklendiği yerlerdir. Kaldı ki ortam bütünlüğü yanında evrenin bir de tüm hareketlerini ortaya çıkaran zaman bütünlüğü vardır ki bu da parçalanmaz bir sürekliliktir. Bütün hareket ve bütün harekete bağlı var oluşlar evrenin bu zaman sürekliliği ile ve zaman bütünlüğü ile ancak var olabilir. Bu tablo bize evren bile canlı olabilir mi sorusunu bile sorduracak kadar derin ve ilginç yerlere varır. Çünkü evren adeta bir organizma gibi büyümektedir. Hücre gibi kozmik bir baloncuk içinde herşey olup bitmektedir. Gördüğümüz herşey bu baloncuk içinde halden hale dönüşerek oluşmaktadır. Ve herşey bir bütünlük içinde var olup, varlığını devam ettiriyor. Dahası eğer zaman sürekliliği ve bütünlüğü Einstein düşündüğü gibi değil ise ve kuantum fiziğinin bize evrenin heran öngörülmez bir süreçte olduğunu gösterdiği gibi sistemlerin hangi yöne evrilecegi belirsiz ise, kuantum sıçramalar ve belirsizlikler herşeyi özünde şekillendiriyorsa evren bu 'çılgın' belirsizlikte içindekilerle heran nasıl bir düzendeki bize mekanikmiş gibi işleyen bir tablo ve öngörü getiren bir yüzü sunuyor asıl şaşırtıcı olan şey budur. Evren en derinde her an ne yöne evrilecegi belirsiz olan bir varoluş çizgisinde ise evrende ortaya çıkan herşeyin mekanik bir sürecin sonucu olup olmadığı bile ciddi bir tartışmanın fitilini rahatlıkla ateşleyebilir.
Kısacası Hücredeki mekaniklik bizlerde 'bilme' yetisini ortaya çıkarıyorsa ve parça bütüne dair özellikler taşımıyorsa o halde bütün parçalara bölünemez demeektir. Çünkü bölündüğünde ve indirgendiğinde bütünün varliğından bahsedemeyiz. Aynı şey evren içinde geçerlidir ve bu da yukarıda anlattığım bütünsel tabloyu ortaya çıkarır ki bu da mekanikliğin sandığımız kadar basit bir durum olmadığını ortaya koyar.