Sevimli Şeyleri "Sevimli" Yapan Nedir? Sevimli Bulduğumuz Şeyleri Neden Sıkıştırmak ve Mıncıklamak İstiyoruz?
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
"Her şeyin yavrusu tatlıdır." denir. Sanıyoruz vombatlara, ekidnalara, ay-aylara veya Sumartra gergedanlarına bu bilgi ulaşmamış:
Ama evet, bu istisnalar hariç, birçok türün yavruları bize çok daha sevimli gelir; fakat bunun, o yavruların "evrensel bir sevimlilik standardı"na uyuyor olmasıyla hiçbir alakası yoktur - çünkü böyle bir standart bulunmamaktadır. Eğer ahtapot-benzeri, 8 kollu bir uzaylı medeniyet Dünya'mıza gelseydi, bizim sevimli bulduğumuz şeyleri sevimli bulmayacaktı. Biz de onların sevimli buldukları şeyleri sevimli bulmayabilirdik. Bu, tamamen öznel, yani subjektif bir deneyimdir.
Ama insanların büyük kısmı, çok benzer şeyleri sevimli bulur. Örneğin YouTube'daki "günlük sevimlilik dozu"nuzu almak için izleyebileceğiniz videolara bir bakın: Hepsinde sevimli kedicikler, şapşal pandalar, birbirine sarılan maymunlar vardır.
Birbirinden çok farklı görünen hayvan yavrularında ortak bir şey olmalıdır, o "yavru olma" niteliğinden kaynaklı nesnel bir şey olmalıdır ki, Amerika'dan Afrika'ya, Inuitler'den Çin'e kadar herkes bu farklı şeyleri "sevimli" bulabilsin... Ve gerçekten de bir kıstas vardır!
Kindchenschema: Neyi Sevimli Buluyoruz?
1987 yılında The New York Times tarafından yapılan bir incelemede, insanların neden pandaları sevimli bulduğu konusu araştırıldı. Orada, şöyle anlatılıyor:[1]
Hayvanat bahçesindeki insanlara pandaları neden sevimli bulduklarını sorun, kimi "gözleri nedeniyle" der, kimi "siyah ve beyaz olmaları" gibi şeyler söyler. Dr. Edgar E. Coons gibi bir davranışsal sinirbilimciye sorarsanız, dev pandaların çok basit bir nedenden ötürü dünyanın en çok sevilen hayvanı olduğunu söyleyecektir: Pandalar, insanlardaki "hedonik mekanizmaların" neredeyse yüce bir bileşimini harekete geçirdiği için sevimli bulunurlar. Yani insanlar "Yaa şunun şirinliğine baaak" veya "Çok tatlıııı" gibi şeyler demeye iten şeylerin hepsine sahiptirler: Siyah yuvaları içindeki iri gözler, yuvarlak yüz, pug-benzeri bir burun, dev pandaların yeni yürümeye başlayan çocuklar gibi yuvarlanma biçimleri... Zevk ve acının mekaniğini inceleyen New York Üniversitesi psikoloğu Dr. Coons'a göre, bunların, ebeveynlik içgüdülerimizi doğuştan tetiklediğine dair önemli kanıtlar var.
Anlayacağınız, bir şeyleri sevimli bulmamızdaki kıstas, adını saydığımız hayvanların/nesnelerin hepsinin bizim bebeklerimize benziyor olmasıdır.[2] Bir diğer deyişle: Bir şey, bizim yavrularımıza ne kadar benziyorsa, onları o kadar "sevimli", "tatlı", "şeker" buluruz.[3]
Elbette bu benzerliğin illâ kusursuz olması gerekmez. Sadece bebeklerimize "benzer" fiziksel özellikleri yansıtmaları yeterlidir. Nobel Ödüllü davranış bilimci Konrad Lorenz, buna Kindchenschema yani "bebek şeması" adını vermiştir.[4] Vücuda göre büyük bir kafa, kafaya göre büyük gözler, küçük bir burun, şişkin ve yuvarlak bir kafatası, küçük bir çene veya ağız:
Bunlar, insan yavrularını tanımlayan temel özelliklerdir. Büyüdükçe, vücudumuzu oluşturan yumuşak doku ile sert dokuların yapısı değiştiği için, bu özelliklerimizi de yitirmeye başlarız:
Buna bağlı olarak da birçok insan "sevimli" sıfatını yitirip, başka sıfatlara geçiş yapar: "Güçlü", "güzel", "çekici" veya "bakımlı" gibi...
K-pop ve EDAR Geni
İlginç bir şekilde, son dönemde yükselişe geçen Güney Kore Pop Müziği, yani K-pop furyasıyla birlikte başlayan bir tartışma, yetişkin Doğu Asyalılar'ın da neden birçok insan tarafından "sevimli" bulunduğuyla ilgilidir.
Bu konudaki hipotezlerden biri, ektodisplasin A reseptörü geni olarak da bilinen EDAR genindeki bir mutasyonun, bu coğrafyada yaşayan insanların bebeksi özelliklerini yetişkinlikte de korumaya devam ettiğiyle ilgilidir. Bu genin 370. nükleotitinde 30.000 yıl kadar önce meydana gelen 370A isimli bir mutasyonun, bugün Kore veya Japonya gibi ülkelerde yaşayan insanların daha uzun süre bebeksi bir görünüme sahip olmasına neden olduğu düşünülmektedir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Bu konuda kesin bir yargı bulunmamaktadır; ancak bu genin cinsel seçilimle günümüze kadar korunduğuna karşı çıkan araştırmacılar da mevcuttur. Yine de spesifik bazı genlerin, bazı insanların daha bebeksi gözükmesine neden olup, insan zihninde "sevimlilik" algısını tetiklemesi gerçekten ilgi çekici bir hipotezdir.
Sevimlilik Algısının Evrimi
EDAR geninin bu işte bir rolü var mı, bunu zaman gösterecek; ama kesin olarak bildiğimiz bir şey var: İnsan bebeklerine benzeyen şeylerin sevimli olarak algılanması, doğrudan evrimsel bir anlama sahiptir.
Emory Üniversitesi'nden psikolog Stephan Hamann gibi araştırmacıların fonksiyonel MRI ile yaptıkları çalışmalara göre, bu bebeksi özellikleri gördüğümüz anda, beynimizin orbital frontal korteksi ve nucleus accumbens bölgeleri ateşlenmektedir.[4] Orbital frontal korteks, bilinçli kararlar sırasındaki duygu ve ödül mekanizmasını temsil eden bölümdür:[5]
Çalışmalarının sonuçlarını The Washington Post'a anlatan Hamann, şöyle anlatıyor:[6]
Orta orbital kortekste artan aktivite, genellikle zevk ve olumlu duygu ile ilişkilidir. Bazı kanıtlar, uyaran 'neotenöz' olduğunda, yani genç özelliklere sahip olduğunda beyin aktivitesinin daha fazla olduğunu öne sürüyor. Bu özellikler şunlardır: düğme gibi bir burun, büyük gözler, büyük bir sallanan kafa, tombul ekstremiteler veya tombul yanaklar.
Nucleus accumbens ise memnuniyet ve pozitif öğrenme gibi görevlerden sorumludur:
Bu yüzden sevimli şeylere bakarken kendinizi mutlu, huzurlu ve sevinçli hissederiz ve birazdan değineceğimiz gibi, o sevimli şeye ulaşma yönünde bilinçli bir tercihte bulunuruz.
Bakım Avantajı
Ama bu hissin evrimsel tek anlamı sizi mutlu etmek değildir: İnsan bebeklerini sevimli bulmanın direkt bir sonucu, onlara yönelik bakım davranışı sergileme arzusudur.[7] Yapılan çok sayıda çalışmada, sevimli olarak algılanan şeylerin, yetişkinlerden ilgi görme, korunma ve hatta evlat edinme gibi "sahiplenme davranışlarını" deneyimleme şansının çok daha yüksek olduğunu göstermektedir.[8], [9] Ayrıca insanlar sevimli buldukları şeyleri daha sevilebilir, arkadaş canlısı, sağlıklı ve başarılı da bulmaktadırlar.[10] Öyle ki, bir çocuk/genç ne kadar çocuksu bir görünüme sahipse, ebeveynlerinden fiziksel şiddet görme ihtimali de o kadar azalmaktaıdr.[11]
Pazarlama Manipülasyonu
Eğer bu inandırıcı gelmiyorsa, şu ilginizi çekebilir: Pazarlama uzmanları ve grafik tasarımcılar, bu gerçeği çoktan çözdüler ve on yıllardır bize pazarlamaktalar. Mickey Mouse'un evrimini ele alalım: Epic Rap Battles'da da söylendiği gibi (bu videonun 02:53 kısmını izleyebilirsiniz) 3 yuvarlakla Dünya'ya hükmeden Walt Disney'in faresi, yıllar içerisinde hep daha bebeksi bir görünüme sahip olacak biçimde evrimleşmiştir:[12]
Disney yaratımı olan tüm karakterlerde, eğer amaç sevimlilikse, aynı evrimi görüyoruz. Beyaz kuyruklu bir geyik olan Bambi de aynı şekilde evrimleşmiştir: Daha iri bir kafa, daha büyük gözler, daha belirgin bir kafatası, daha yuvarlak bir alın, daha kısa ve kalın bacaklar ve kollar...[13]
Benzer şekilde, daha şişman yanaklar da karakterleri insan bebeklerine benzetmenin yaygın bir yoludur. Bu, şirketlerin insan duygularını ve türümüzün en temel dürtülerini nasıl manipüle ettiğini gösteren harika bir örnektir!
Sevimlilik Ne İşe Yarar?
Tüm bunların evrimsel anlamı, buraya kadar anlattığımızdan daha bile derindir. Daha önce detaylıca anlattığımız gibi, evrimsel biyolojide "neoteni" dediğimiz bir kavram bulunmaktadır. Neoteni, bir organizmanın fizyolojik gelişiminin bir kısmının veya tamamının, evrimsel süreçte yavaşlaması demektir.[14] Yine daha önceden, insan bebeklerinin neden bu kadar aciz olduğunu anlatmıştık:
Yukarıdaki videoda, bebeklerimizin gelişimlerinin diğer memeli hayvanlara göre ne kadar yavaş olduğunu, bunun özellikle de kadın anatomisinin evrimiyle ilişkisini görmüştük. Ama burada, bebeklerimizin neden aciz olduğunu gösteren ikinci bir nedenle daha tanışıyoruz: Ertelenmiş bir gelişim, dolayısıyla bebeksi özellikleri daha uzun süre koruyabilme yeteneği, yavruların ebeveynlerinden daha uzun bir süre bakım görebilmesini ve zor hayata daha çok hazırlanabilmelerini sağlamaktadır.[15] Bebeksi ve çocuksu özellikler, ebeveynlerde sevimlilik dürtüsünü tetikleyerek daha kaliteli bir bakımı pekiştirmektedir.[16]
Bunu da deneysel olarak görmemiz mümkündür: Öncelikle, yazının başında biraz bahsettiğimiz gibi, yapılan çalışmalar, vücuda göre iri kafa gibi "sevimlilik kriterleri"nin kültüre özgü olmadığını, neredeyse evrensel olarak tüm kültürlerde bulunduğunu göstermektedir (her ne kadar her kültürde sevimliliğin sosyal olarak kabul edilme ile ilişkili olduğu gösterilmiş olsa da).[17] Yani kimi güzel, yakışıklı, seksi, çekici, vs. bulduğunuz kültürden kültüre değişiyor olabilir; ama neyi sevimli bulduğunuz, kültürden kültüre ya hiç değişmez ya da çok az değişir. Bu da bize, neleri sevimli bulduğumuzun, insanlar farklı kültürlere ayrılmadan çok önce evrimleşmiş, çok temel bir özellik olduğunu göstermektedir.
İkincisi, bu evrimsel geçmişi destekleyen şekilde, sevimlilik algısıyla bakım miktarını ilişkilendiren araştırmalar da vardır: Örneğin menopoz öncesi dönemde olan, yani üreme çağındaki kadınlar, menopoz sonrası dönemdeki kadınlara göre sevimli şeyleri daha bakılası bulmaktadırlar ve onlara daha çok zaman ayırmaktadırlar. Eğer bir kadın, östrojen ve progesteron gibi hormonların artmasına neden olan doğum kontrol hapları kullanıyorsa, menopoz öncesinde olan ve bu hapları kullanmayan kadınlardan bile daha hassas bir sevimlilik algısına sahip olmaktadır.[18]
Benzer bir durum erkeklerde de görülmektedir: Erkekler, sevimli buldukları şeylere daha çok bağlanmaktadırlar; ama onların sevimlilik hassasiyeti, kadınlara göre biraz daha düşük gözükmektedir.[18] Ama ne olursa olsun hormonlarımız, etrafımızda olan biteni nasıl değerlendirdiğimizi doğrudan etkilemektedir ve bu etki, direkt bir evrimsel anlama da sahiptir: Bu ilişki, bebeklerimizin doğduktan sonra da çok hızlı gelişmesini engelleyici yönde bir seçilim baskısı oluşturmaktadır. Bu nedenle bebeklik fazı, biz insanlarda sıra dışı miktarda uzundur. Bu sırada beynimiz gelişmek ve sıra dışı bir boyuta ulaşmak için fırsat bulmaktadır. Ama bir yandan sevimliliğimizi de yitirmediğimiz için, ebeveynlerimiz ile aramızdaki güçlü bağ çok daha uzun bir süre korunabilmektedir. Bu, evrimsel bir "kazan-kazan" demektir.
Neoteni hakkında daha fazla bilgi almak için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz; fakat neoteninin gücünü anlamak için, yeni doğmuş bir şempanze bebeğine bakabilirsiniz:
Bir şempanze bebekken, sadece sevimli olmakla kalmaz, aynı zamanda insanlara en çok benzediği dönem de budur:
Sevimli Saldırganlık: Niye Mıncıklıyoruz?
Peki bu sevimlilik çılgınlığı neyin nesi? Neden sevimli şeyleri mıncıklıyoruz? Sadece okşayıp geçemez miydik? Bu absürt davranış da pek kültürel sayılmaz; coğrafi olarak geniş bir alanda görülmektedir.
Hatırlayanlar vardır mutlaka, eskiden Elmyra diye bir çizgi film karakteri vardı, hayvanları öldüresiye severdi. Çoğumuz sevimli bir şey görünce aynı tepkiyi veririz:
Kişilik Psikolojisi ve Sosyal Psikoloji Cemiyeti'nin etkinliğinde sunulan bir araştırmaya göre, sevimli bir şey görmek gerçekten de içimizdeki şiddet dürtüsünü uyandırmaktadır!
Araştırmacılar, 109 kişiden oluşan bir gruba sevimli hayvan resimleri ile karışık normal resimler gösterdiler ve katılımcılardan tepkilerini ifade etmeleri istediler. Tahmin edilebileceği gibi sevimli fotoğraflara "O kadar sevimli ki ölebilirim!" tarzı tepkiler daha yüksek oranlarda verildi. Resimdeki hayvan ne kadar sevimli ise, verilen tepki de o derecede artış göstermektedir.
Araştırmacılar bu olayı "sevimli saldırganlık" olarak adlandırmaktalar. Yani kısaca, bir şey o kadar sevimli olabilir ki, sizi çılgına çevirebilir! Bu konuyu Key & Peele de eğlenceli bir şekilde bir skeçlerinde işlemişlerdi:
Tabii ki bilimsel araştırma metodolojisine uygun olarak, ilk deneyin geçerliliğini test etmek için ikinci bir deney de düzenlenmiştir: Bu sefer, resimleri gösterirken deneklerin eline balonlu naylon verildi ve görselleri izlerken patlatmaları istendi.
İnsanlar normal ve komik resimlere bakarken 80-100 tane baloncuk patlatırken, sevimli bir şey gördüklerinde patlattıkları baloncuk sayı 120 civarına çıkmıştır.[19]
Ulaşamamanın Verdiği Hafif Öfke...
Araştırmacılar, saldırganlıktaki bu ufak artışı sevimli bir şey görüp ona ulaşamayınca yaşadığımız hüsrana bağlamaktadırlar: Sevimli şeyler bizde öyle çok güçlü bir şiddet arzusu değil de, sadece hafif bir şiddet eğilimi doğurmaktadır. Bu sevimli şeye ulaşabiliyorsak, yani o sevimli şey dokunabileceğimiz bir mesafedeyse, kısa sürede bu şiddet yerini mutlu ve huzurlu duygulara bırakmaktadır. Ama ulaşmak istediğimiz o sevimli şey bir fotoğraf veya videodaysa ve dolayısıyla erişilmezse, o zaman bu sevimli şiddet eğilimi de artmaktadır; çünkü o şeye ulaşmak isteriz ama ulaşamayız.
Bu, evrimsel süreçte ortaya çıkan, agresif bir bakım verme arzusu gibi yorumlanabilir. Bize sevimli gelen şey muhtemelen çocuğumuz olacağı için, ona ulaşıp bakım vermek için az miktarda şiddeti göze alabilecek olmak çok normaldir.
Zıt Duyguların Bir Arada İşlenmesi
Burada bir diğer olasılık da, beynin güçlü duyguları nasıl işlediğiyle ilgilidir. Bazen çok yoğun duygular deneyimlediğimizde, o duygunun zıttı da aynı anda görülebilmektedir. Mesela çok mutluyken, ağlarız. Bu zıt davranış, o yoğun duyguları dizginlememize yardımcı olur. İşte aşırı yoğun bir sevimlilik bombardımanına maruz kaldığımızda da beynimiz, bu yoğun duyguları zıt duygularla bir arada işliyor olabilir. Bu da hafif şiddet artışının nedeni olarak görülebilir.
Yer Değiştirme Davranışı Olarak Mıncıklama
Bu davranış, aynı zamanda etolojide "yer değiştirme davranışı" dediğimiz türden bir davranış da olabilir. Telefonla konuşurken yürümeye meyilliyizdir - veya kafamız karıştığında, kafamızı kaşırız. Stresliyken, tırnaklarımızı yeriz. Bu yan davranışların hiçbiri, asıl yaptığımız işe hiçbir fayda sağlamaz: Yani yürüyünce daha iyi bir konuşmacı olmazsınız. Kafanızı kaşıyınca kafa karışıklığınız ortadan kalkmaz. Tırnaklarınızı yemek, strese neden olan sorunu çözmez. Ama bunları yine de yaparız. İşte bu yan faaliyetlere, "yer değiştirme davranışı" denir.
Bu yer değiştirme davranışları insan-harici hayvanlarda da gözlenir ve yapılan çalışmalar, bu tuhaf davranışların bizi rahatlatıcı bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Belki de sevimli şeyler gördüğümüzde duyduğumuz yoğun hisleri bir şeylere yöneltmek çok zor olduğundan, daha kolay yönlendirilebilir bir davranış olan şiddet ve öfke beliriyordur? Bu sayede o yoğun hislerle daha kolay baş ediyor olabiliriz.
Sonuç
Görebileceğiniz gibi, bir köpeği veya kediyi mıncıklama davranışı, bize kendimiz ve tarihimizle ilgili ne kadar ilginç şeyler öğretti. Bilimin güzel tarafı da budur: Tamamen alakasız gibi gözüken şeyler, bazen öylesine iç içe ki, öylesine birbirine bağlı ki...
Bu bağlantıları her zaman kusursuz olarak çözemiyoruz. Burada anlattığımız tüm detaylar da kesinleşmiş değildir, yeni çalışmalarla değişebilir. Ancak bilimin ortaya koyduğu şeylerin büyük bir kısmı oldukça isabetlidir, hatta elimizde olan en iyi açıklamalar bunlardır ve bu açıklamalar, test edilebilir ve tekrar edilebilir yapıdadır. Bu sayede Evren'de olan biteni ve kendi benliğimizi çok daha iyi anlayabilmekteyiz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 73
- 51
- 33
- 27
- 27
- 15
- 14
- 8
- 7
- 3
- 3
- 3
- ^ S. H. Verhovek. So Why Are Pandas So Cute?. (11 Mayıs 1987). Alındığı Tarih: 12 Mart 2022. Alındığı Yer: The New York Times | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. R. Alley. (2006). Head Shape And The Perception Of Cuteness.. American Psychological Association, sf: 650-654. doi: 10.1037/0012-1649.17.5.650. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. Lorenz. (1970). Studies In Human And Animal Behavior. ISBN: 9780674846302. Yayınevi: Harvard University Press.
- ^ a b M. L. Glocker, et al. (2009). Baby Schema Modulates The Brain Reward System In Nulliparous Women. Proceedings of the National Academy of Sciences, sf: 9115-9119. doi: 10.1073/pnas.0811620106. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Schneider. Agreed, Baby Pandas Are Cute. But Why?. (10 Ocak 2013). Alındığı Tarih: 21 Mayıs 2024. Alındığı Yer: NPR | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Wolff. Pandamania: Hard-Wired. (13 Aralık 2005). Alındığı Tarih: 12 Mart 2022. Alındığı Yer: The Washington Post | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. D. Sherman, et al. (2009). Viewing Cute Images Increases Behavioral Carefulness.. American Psychological Association, sf: 282-286. doi: 10.1037/a0014904. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. L. Glocker, et al. (2009). Baby Schema In Infant Faces Induces Cuteness Perception And Motivation For Caretaking In Adults. Wiley, sf: 257-263. doi: 10.1111/j.1439-0310.2008.01603.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. H. . Karraker, et al. (2010). Infant Physical Attractiveness And Facial Expression: Effects On Adult Perceptions. Basic and Applied Social Psychology, sf: 371-385. doi: 10.1207/s15324834basp1104_2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Koyama, et al. (2006). Assessing The Cuteness Of Children: Significant Factors And Gender Differences. Scientific Journal Publishers Ltd, sf: 1087-1100. doi: 10.2224/sbp.2006.34.9.1087. | Arşiv Bağlantısı
- ^ V. Bruce. (2012). Face Perception. ISBN: 9781841698786. Yayınevi: Psychology Press.
- ^ S. J. Gould. (2012). A Biological Homage To Mickey Mouse. Ecotone, sf: 333-340. doi: 10.1353/ect.2008.0045. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. L. Etcoff. (2011). Survival Of The Prettiest: The Science Of Beauty. ISBN: 9780307779113. Yayınevi: Anchor.
- ^ D. Collins. (1973). Background To Archaeology: Britain In Its European Setting. ISBN: 9780521201551. Yayınevi: Cambridge University Press.
- ^ M. J. Estren. (2012). The Neoteny Barrier: Seeking Respect For The Non-Cute. Journal of Animal Ethics, sf: 6-11. doi: 10.5406/janimalethics.2.1.0006. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. J. Estren. (2013). Healing Hormones: How To Turn On Natural Chemicals To Reduce Stress. ISBN: 9781579511807. Yayınevi: Ronin Publishing (CA).
- ^ R. E. Kleck, et al. (2006). Physical Appearance Cues And Interpersonal Attraction In Children. JSTOR, sf: 305. doi: 10.2307/1127949. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b R. Sprengelmeyer, et al. (2009). The Cutest Little Baby Face. SAGE Publications, sf: 149-154. doi: 10.1111/j.1467-9280.2009.02272.x. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Pappas. 'I Wanna Eat You Up!' Why We Go Crazy For Cute. (21 Ocak 2013). Alındığı Tarih: 12 Mart 2022. Alındığı Yer: LiveScience | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 04:23:19 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/5103
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.