Sempatik ve Parasempatik Sistemin Kaygı Bozukluğundaki İşlevi Nedir?
Tehlike Anlarında Bizi Alarma Geçiren Limbik Sistemin İşlevi Nedir, Nasıl Çalışır?
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
Limbik sistem genel olarak duygusal beyin olarak bilinir. Beynin en ilkel kısmı ve hayatta kalmamızda kritik rol sahibi olan amigdala da burada bulunur. Bu sistem tehlike anında "savaş veya kaç" esasına dayanır. Bizi hayatta kalma içgüdüsüne iten amigdaladır. Eğer limbik sistemimiz olmasaydı karşımızda bir aslan gördüğümüzde korku hissetmezdik. Kaygıya kapılıp oradan uzaklaşmaz ve ölürdük.
Diğer yandan, eğer bir insanda limbik sistem fazla aktif olursa bu yüksek anksiyeteye (kaygı durum bozukluğuna) yol açar. Yüksek anksiyetede, kaygı verici durum sırasında el ayak buz tutar, çarpıntı olur, nefes darlığı, titreme gibi bazı rahatsız edici ve korkutucu semptomlar yaşanır. Ama merak etmeyin bu bizi öldürmeyecektir.
Bir eve ait çok hassas bir alarm düşünelim. Uyumadan önce ev sahibi, hırsız faktörü gibi bir tehlikeye karşı alarmını kuruyor. Böylelikle yatağına gönül rahatlığıyla gidiyor ve uyuyor. Fakat bir anda alarm çalmaya başlıyor ve ev sahibi korkudan titreyerek polisi arıyor. Polisler geldiğinde hırsıza dair hiçbir kanıta rastlanmıyor. ‘’Sözde’’ tehlike anı geçtikten sonra ev sahibi, polislerle beraber güvenlik kayıtlarına bakıyor. Ne görsünler? Bir fare güvenlik alarmının üstünden geçmiş ve alarm bu durumu ‘’yüksek tehlike’’ sanıp ötmeye başlamış. Aslında hırsız gibi büyük bir faktör ortada yokmuş. İşte, yüksek anksiyete de bize tam olarak bunu yapıyor.
Psikolojide bilişsel-davranışçı yaklaşıma göre limbik sistemin fazla aktif olması yüksek kaygı gibi sorunlara yol açmaktadır. Kendini koruma içgüdümüz bize hoşumuza gitmeyen ve temelde bizi ölüme sürükleyeceğini düşündüren en ‘’basit’’ durumda bile devreye girer. Ne mi olur? Tehdit hissederiz, ellerimiz ve ayaklarımız buz kesilir ve bunun sonucunda da yüksek çarpıntı ve huzursuzluk gibi rahatsız edici semptomlar/duygular oluşur.
Anlaşılır bir örnek vermek gerekirse, kendimizi ona bağımlı hissettiğimiz hayat arkadaşımız bizi bir iki saat aramaz ve bizde çarpıntı başlar. ‘’Aranmamak’’ sistemimiz için anlamı terk edilmek olan bir tehdittir çünkü çekirdek inançlarımızdan biri de ‘’yalnız yaşayamamdır’’. Böylece farkında olmadan ölüm korkusuyla dolarız ve yüksek kaygı sonucu davranışlarımız kontrol edilemez hale gelir. Ona sözlü saldırırız ve kavga çıkarırız. Kavgayla olsa bile karşımızdaki kişiye ulaştığımızda bu çarpıntılar ve ona eşlik eden diğer semptomlar biter, alarm durur. Tehlike ortadan kalkmıştır; biz de güvendeyizdir. Çünkü ona bir şekilde ulaşmış ve ‘’orada’’ olduğunu kontrol etmişizdir. Ama böyle yaparak daha da büyük bir soruna yol açarız.
Sempatik ve Parasempatik Sistem Nedir? Nasıl Çalışır?
Biz, saldırarak veya kaçarak -yani alarm sistemimizin bize emrettiğini yaparak- limbik sisteme aslında ‘’Sen haklıymışsın, tehlikedeymişim, dediğini yaptım ve şimdi iyiyim’’ mesajını veririz. Gerçekte tehdit edici olmayan bir durumu sanki tehdit varmış gibi kabul eder ve limbik sistemle bunu pekiştiririz. Böylece 2 saatte bir yaptığımız ‘’sevdiğimiz kişiyi kontrol edici hallerimiz’’ başa çıkılamaz olur. Yanlış alarm pekiştirildikçe saatler de azalır. Bir süre sonra 1 saatte bir, 10 dakikada bir veya 5 dakikada bir kontrol etme ihtiyacı duyarız ve bu hem bizi hem de karşımızdakini fazlasıyla yıpratır. Bu yüzden yanlış alarm sistemini doğrulamamak gerekir.
Bu noktada otonom sinir sisteminden bahsedelim. Otonom sistem, sindirim sürecimizi düzenler ve isteğimiz dışında çalışır; kalp ritmi, cinsel uyarım ve iç organların işlevlerini yönetmekten sorumludur. Yani bizi hayatta tutar. Sistem üç bölüme ayrılır: Sempatik, parasempatik ve enterik sistem.
Sempatik sistem vücudu tehlikelere karşı uyarır, tetikte tutar. Böbrek üstü bezlerinde adrenalin ve noradrenalin salgılanmasına neden olur. Bu kimyasal maddeler, sempatik sinir sistemi tetikteyken aktivitesini sürdürmek amacıyla kullanılır. Bu yüzden anksiyete başladıktan sonra bir süre artarak devam eder.
Parasempatik sistem ise vücudu sakinleştirmekten sorumludur. Sakinleşme sürecinde adrenalin ve noradrenalin ortadan kaldırılır ve parasempatik sinir sistemi aktif hale gelir. Vücutta tekrar gevşeme duygusu oluşur. Adrenalin ve noradrenalin kimyasallarının ortadan kalkması belli bir süre alır. Bu yüzden sempatik sistem devreden çıkana kadar kendimizi bir süre daha heyecanlı, endişeli ve huzursuz hissederiz.
Enterik sistem ise tüm sindirim sistemini kapsar fakat sadece sindirim sistemiyle ilgilenmez. Vücutta serotonin (insana mutluluk, canlılık hissi veren bir nörotransmit), dopamin (ruh hali, depresyon, konsantrasyon gibi işlevlerde etkili olan nörotransmit) gibi kimyasalları sentezler. Beynin kendisinden bağımsız olarak hareket edebilir. Günümüzde enterik sistemin, ikinci beyin olduğunu savunan bilimsel bir topluluk vardır. Enterik sistem, anksiyete ve stres yaşadığımızda hassaslaşır. Sempatik sistem devredeyken, bu etkiyle iştahımız azalır veya süreç geçene kadar yemek yiyemeyiz.
Özetle, sempatik sistem "savaş veya kaç"tır. Parasempatik sistem ise "dinlen ve sindir"dir. Tehlikeli bir durumda sempatik sistem devreye girer, vücudu alarm haline sokar ve kendini korumaya aldırır. Bu, gerçek bir tehlike karşısında bizi hayatta tutan yegane durumdur. Fakat anksiyete bozukluğunda yanlış alarmda dahi bu sistem bizi sözde tehlikeye karşı ayakta tutar. Eğer bu yanlış alarm sırasında (en basit, zararsız bir durum karşısında tetikte olma hali) biraz bekler ve davranışlarımızla duruma müdahale etmeye çalışmazsak parasempatik sistem devreye girecektir. Vücuda "tehlike yok" sinyalini verip bizi çarpıntı halinden uzaklaştıracaktır. Böylece yanlış alarm sistemi de doğrulanmamış olacaktır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Tabii ki zararsız bir alarm durumunda sükuneti koruma yöntemini uygularken sempatik sistem yine ortaya çıkacak ve bizi huzursuz olmaya itecektir. Ancak unutmayalım ki bu yöntemin limbik sisteme yerleşmesi zaman alır. Panik halinde hareketsiz kalmaya alışmak zordur.
Eğer yüksek anksiyetemiz varsa biz içinde bulunduğumuz yalancı tehlikeli durumuna karşı dirençli olup yanlış alarmı yalanlayarak tedavi sürecini başlatabiliriz. Tedavi süreci yanlış alarmın direncine göre uzar veya kısalır. Vücudumuza bu yöntemi öğreterek sempatik ve parasempatik sistemin yardımıyla yüksek anksiyeteden kurtulabiliriz. Böyle bir durumda bilişsel davranışçı terapi uygulayan bir psikologdan yardım almanız önerilmektedir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
- Klasik müzik dinleyenler neden olayları daha sakinlikle karşılar?
- Klasik müzik dinleyenler neden olayları daha sakinlikle karşılar?
- 53
- 18
- 15
- 13
- 12
- 12
- 7
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- H. Türkçapar. Kaygı Ve Panik Bozukluk. (23 Ocak 2020). Alındığı Tarih: 23 Ocak 2020. Alındığı Yer: Bilişsel Davranışçı | Arşiv Bağlantısı
- Aklınızı Keşfedin. Enterik Sinir Sistemi: İkinci Beyin. (25 Ocak 2020). Alındığı Tarih: 25 Ocak 2020. Alındığı Yer: Aklınızı Keşfedin | Arşiv Bağlantısı
- Wikipedia. Serotonin. (25 Ocak 2020). Alındığı Tarih: 25 Ocak 2020. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- Medikal Akademi. Dopamin Nedir? Ne Işe Yarar? Eksikliği Ne Tür Sorunlar Yaratır?. (25 Ocak 2020). Alındığı Tarih: 25 Ocak 2020. Alındığı Yer: Medikal Akademi | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 06:27:56 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8216
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.