Sağlıklı Bir Aklın İşareti: Kendi Kendine Konuşmak
Kendi Kendinize mi Konuşuyorsunuz? Durmayın!
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
"Kendi kendinize mi konuşuyorsun sen? Deli misin?"
Bu lafı çok sık duyuyoruz. Sahi, kendi kendine konuşan insanlara neden deli diyoruz, olmadık yakıştırmalar yapıyoruz? Kendi kendinize konuşuyor olmanız, gerçekten deliliğe bir işaret mi? Yoksa tam tersine, kendi kendine konuşmak, sağlıklı bir aklın işareti olabilir mi? Gelin bir bakalım...
Kendi Kendine Konuşmanın Psikolojisi
Her ne kadar gürültülü bir Dünya'da yaşıyor olsak da, birçok insan hayatındaki aşırı sessizlik ile mücadele ediyor. Kimi yalnız yaşıyor, kimiyse sadece kendi işine bakan, sohbete pek yanaşmayan diğer insanlarla... Bu, özellikle de dijital çağda çok daha yaygın bir problem haline geldi. Elbette her zaman televizyonu açabilir, müzik dinleyebilir veya en son aldığınız teknolojik bıdıyla oynayabilirsiniz. Ama ya aradığınız, bir insanla konuşmaksa? Kafanızda dönüp duran düşünceleri yaşayan bir kişiye aktarmaksa? Büyük ya da küçük, fark etmez, başarılarınızın bir kısmını diğerleriyle paylaşmaksa?
Her ne kadar diğer insanların varlığı sosyal gelişimimiz açısından çok önemli olsa da, yalnız kaldığınızda kendi benliğinizle konuşmak, büyük bir boşluğu kısmen de dolsa doldurmanıza yardımcı olur. Kendi kendinize konuşmanızın nedeni, güvenilir dostlar arama nedeniyle aynıdır: fikir alışverişinde bulunmak ve iletişim kurmak. Zaten bu nedenle genellikle daha güçlü duygular ve hisler deneyimlerken kendimizle konuşuruz. Mesela öfkeliyken, gerginken, bir işe aşırı odaklanmışken veya heyecanlıyken... Anahtarlarınızı nereye koyduğunuzu hatırlayamadığınız, bu nedenle strese girdiğiniz ve kendi kendinize "Nereye koydum ben bu anahtarları? Yok yok, oraya koymuş olamam, o odaya girmedim ki." diye konuştuğunuz olmuştur.
Bu olay, sandığınızdan çok daha yaygın bir olgu. Yapılan bir araştırmada, farklı zorluklara sahip 6 ayrı görevi yerine getirmeye çalışan yetişkinlerin %100'ünde kendi kendine konuşma görüldü. Katılımcıların %80'i, görevlerin 6'sının tamamında kendisiyle konuştu. Yani bu, insanlar için sıradan bir olgu. Bilimde buna "gizli konuşma" veya "özel konuşma" adı veriliyor; yani kendi kendine konuşma, delilik ile ilgili olan bir konu değil; kişinin diğer insanlardan ziyade, kendisine özel yaptığı konuşmalar olarak kategorize ediliyor.
Tabii burada bir parantez açalım. Bu anlattıklarımızdaki kritik nokta şu: Kendi kendinizle konuşurken, herhangi bir görsel veya işitsel halüsinasyon yaşamıyor olmalısınız. Yani kendi kendinizle konuştuğunuzun tamamen bilincinde olmalısınız. Eğer ki kendi ağzınızdan çıkmayan sesleri, kulağınıza fısıldanmış gibi deneyimliyorsanız veya gerçek olmayan kişileri fiziksel olarak, gözünüzün önündeymiş gibi görüyorsanız, bu durumda sağlıklı bir kendi kendine konuşmadan söz etmiyoruz. Böyle bir durumda psikiyatriste görünmenizi önemle tavsiye ederiz.
Birçok uzman, 2 ila 7 yaş arası çocuklarda kendi kendine konuşma davranışını araştırıyor; çünkü bu, çok küçük yaşlarda başlayan bir davranış. Ufak bir çocuğu bir süre inceleyecek olursanız, oyun oynarken veya bir iş üzerindeyken, kafa yorduğu süreci yüksek sesle anlatmaya meyilli olduğunu görebilirsiniz. Bu, hem dil becerilerini geliştirmeyi sağlayan bir davranış, hem de sosyal yalnızlığın giderilmesine katkı sağlıyor.
Kendi Kendine Konuşmanın Sinirbilimi
Ama kendi kendine konuşmak sadece yalnızlığı hafifleten bir unsur değil; aynı zamanda bir yetişkin olarak zekanızı daha aktif bir şekilde kullanmanızı da sağlıyor. Yani işin sadece psikoloji tarafı yok, bir de sinirbilimsel tarafı var. Kendi kendinize konuştuğunuzda, aklınızdaki fikirleri netleştirmeniz mümkün olur. Sessizce düşünmek yerine, kendi kendinize konuştuğunuzda, beynin konuşma ile ilgili bölgelerini aktif hale getirdiğiniz için, üzerine kafa yorduğunuz konularda farklı perspektifler kazanmanız mümkün olabilir; çünkü düşünceler, artık yeni beyin bölgelerce de işleniyor demektir. Bu sayede göremediğiniz şeyleri görmeniz, fark edemediğiniz şeyleri fark etmeniz, keşfedemediğiniz şeyleri keşfetmeniz mümkün olur.
Çünkü her ne kadar beyninizin her zaman kendi benliğinizin tarafında olacağını, dolayısıyla farklı fikirleri dile getiremeyeceğini düşünseniz de, yanılıyorsunuz. Bir düşünün: Kendinizin en büyük eleştirmeni kimdir? Hayır, sizden nefret eden işe yaramaz insanlar değil. Sizsiniz. Kendinizsiniz. Bir başkası sizi eleştirdiğinde savunmaya geçebilirsiniz. Eleştiri kötü yapılmış olabilir, dolayısıyla faydalı kısımlarını gözden kaçırabilirsiniz.
Ama kendi kendinizi eleştirdiğinizde, rahatsızlık duymayacağınız ve savunmaya geçmeyeceğiniz için, çok daha sakin bir kafayla düşünmeniz ve sorunları çözmeniz mümkün olur. Örneğin bir karar almaya çalışırken ikilemde kaldıysanız ve A seçeneğini tercih etmeyi daha çok istiyorsanız; ancak çeşitli sebeplerle B seçeneği daha makul ise, kendi kendinize konuştuğunuzda diğer seçeneği seçmenin neden size daha faydalı olduğunu kendi kendinize ispatlayabilir, kararınızı mantıklı olandan yana değiştirebilirsiniz.
Fakat aynı şeyi bir arkadaşınızla ya da internet ortamında herkese açık bir tartışma şeklinde yapacak olursanız, diğer insanların karşıt fikirleri size saldırganca veya sırf inat uğruna ileri sürülen argümanlar gibi gelebilir. Savunmaya çekilirsiniz ve objektif kararlar alma şansınız azalır. Ya da arkadaşlarınız size destek olmak adına, sizin istediğiniz tercihi, daha makul olana karşı savunabilir. Bu da yanlış kararlar almanıza neden olur. Ancak en büyük eleştirmeniniz olan kendiniz, bu hataya düşmeyecektir.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Bu noktada şunu sorabilirsiniz: "Neden yüksek sesle söyleyeyim ki, sessizce de olsa kendi kendime konuşabilirim?" Evet, bunu yapabilirsiniz. Bunu yapmak, kendi kendinize hiç konuşmamanızdan iyidir. Ancak yapılan çalışmalar, insanların işitsel komutlara daha etkili bir şekilde yanıt verebildiğini gösteriyor.
Örneğin Bangor Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada, kendilerine çeşitli görevler verilen kişiler, görevin adımlarını yüksek sesle okuduklarında, sessizce okumaya nazaran daha başarılı bir şekilde o adımları takip edebildiler. Zaten muhtemelen bu nedenle tenis oyuncuları, özellikle de oyunun kritik noktalarında kendileriyle yüksek sesle konuşmaya meyilliler. Bu sayede kendilerini çok daha verimli bir şekilde motive edebiliyorlar. Bir diğer araştırmada ise, basketbol oynayan kişilerin kendi kendileriyle konuşmaları halinde pas ve şut isabet yüzdelerinin arttığı gösterildi.
Kendi Kendine Konuşmanın Evrimi
Tabii işin bir de evrimsel biyoloji tarafı var. Kendi kendinizle konuşmak evrimsel açıdan son derece sağlıklı bir davranış. Konuşma becerimizin evrimleşmesinin ana nedeni oldukça sosyal bir hayvan türü olan insanlar için karmaşık bir iletişim sisteminin müthiş bir avantaj sağlıyor olmasıydı. Ancak buna bağlı olarak, bizi "biz" yapan beyin bölgelerimiz de farklılaştı, karmaşıklaştı ve bu sayede daha karmaşık düşünceler inşa edebilmeye başladık.
Evrimimizin ilerleyen dönemlerinde konuşma becerisi öylesine güçlü bir iletişim aracı haline geldi ki, şarkılar söyledik, şiirler okuduk, kitaplar yazdık. Daha önemlisi, kendi iç düşünce süreçlerimizi dinlemeye başladık. Bugünlerde insanlar bunu giderek daha az yapıyorlar. Ancak insanlar kendileriyle baş başa kaldığında, kendisiyle yüksek sesle konuşmaya yatkın olanların duygusal olarak daha stabil, daha mantıklı kararlar alabilen, daha etkili olma potansiyeline sahip kişiler olduğu düşünülüyor. Bunlar, biyolojik ve kültürel evrimde bize fayda sağlayan unsurlar.
Öyle ki, insan harici maymun türlerinin beyinlerinde yapılan araştırmalar, başarmaları gereken görevlere uygun beyin bölgelerinin aktive olduğunu gösteriyor. Örneğin görsel bir görevi başarmaya çalışıyorlarsa, beyinlerinin görsel bölgeleri aktive oluyor. İşitsel bir görev ise, işitsel bölgeler aktive oluyor. Ama insanlarda görevin tipinden bağımsız olarak, ilgili bölgelerin tamamı göreve hazırlanırken aktif hale geliyor.
Bundan yola çıkan araştırmacılar, belirli görevler verdikleri kişilerin yüksek sesle bla bla bla gibi anlamsız şeyler söylemelerini ve görevi başarmaya çalışmalarını istediler. İlginç bir şekilde, odaklanma gerektiren bir görevde bu anlamsız sözleri söyleme nedeniyle kendi kendine konuşamayan insanların beyinleri, tıpkı maymunlarda olduğu gibi çalıştı: Sadece görevle ilgili olan kısımlar aktive oldu. Yani kendi kendinize konuşmadan yaptığınız görevlerde, bir maymundan farksızsınız diyebiliriz.
İşte bu nedenlerle, kendi kendine konuşmaya yatkınlık, eğer ki genetik bir altyapıya sahipse, evrimsel bir avantaj sağladığı için bu kadar yaygın olabilir. Ve tam da bu nedenle bir anomalinin göstergesi değil; tam tersine, normal bir davranış.
Son olarak, bazı araştırmalar, kendi kendine konuşmanın beyni düzenleyici ve özellikle hatırlanması gereken şeyleri daha kolay hafızada tutmayı sağlayıcı bir etkisi olduğunu gösteriyor. Çünkü kendi kendimize konuştuğumuzda, mecburen yavaşlıyoruz. Daha yavaş düşünmek, konu üzerine daha fazla kafa yormamızı sağlıyor. Bu da, hem hafızamıza katkı sağlıyor, hem de daha doğru kararlar almamıza yardımcı oluyor.
Yapılan çalışmalar, derslerine çalışan öğrencilerin, hatırlamak istedikleri kavramların neden önemli olduğunu kendi kendilerine yüksek sesle anlattıklarında, bunları daha uzun dönemde hatırlama ihtimallerinin arttığını gösteriyor. Sadece hatırlama da değil; aynı zamanda kendi kendine yüksek sesle "Bunu başarabilirsin." diyen kişilerin görev tamamlama başarısının arttığı da gösterildi.
Yani kendi kendinize konuşuyorsanız, endişe etmeyin; son derece sağlıklı bir bireysiniz. En azından bu açıdan bir hastalığınız olmadığını söyleyebiliriz.
Tavsiyeler ve Sonuç
Kendi kendinize konuşurken, kendinize nazik olmayı unutmayın. Elbette arada sırada kendinize sövdüğünüz veya kızdığınız olabilir; ancak üzerinize çok gitmemek, daha sağlıklı kararlar alabilmenizi ve yersiz yere strese girmemenizi sağlayabilir.
Kendinize sorular sormaktan ve bu sorulara cevaplar aramaktan çekinmeyin. Eğer motivasyon arıyorsanız, kendi kendinize olumlu cümleler kurmanız faydalı olacaktır: "Bunu başarabilirim." gibi.
Bir şey üzerine düşünürken, örneğin bir anahtarın yerini sesli olarak hatırlamaya çalışırken, anahtarın adını, odaların isimlerini ve benzeri şeyleri yüksek sesle söylemek, sonuca daha hızlı ulaşmanızı sağlayabilir.
Ve belki de en önemlisi, konuşan kişiyi dinleyin. Bu, bir başkası da olabilir; kendiniz de olabilirsiniz. Beyninizin söylediklerine, içine attıklarınızdan dışarı çıkanlara kulak verin. Kendi kendinize konuşmanın evrimsel önemini her zaman hatırlayın. Sanıyoruz bu konuyu en iyi özetleyen kişi, komedyen ve yazar Franklin P. Jones. Şöyle söylüyor:
Kendi kendinize konuşmanın bir faydası, en azından birilerinin sizi dinliyor olduğunu bilmektir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 75
- 37
- 22
- 19
- 18
- 15
- 10
- 8
- 3
- 2
- 1
- 1
- Taylor & Francis. It Doesn’t Mean You’re Crazy –- Talking To Yourself Has Cognitive Benefits, Study Finds. (17 Nisan 2012). Alındığı Tarih: 6 Mayıs 2019. Alındığı Yer: Science Daily | Arşiv Bağlantısı
- C. Q. Choi. Talk To Yourself? Why You're Not Crazy. (23 Nisan 2012). Alındığı Tarih: 6 Mayıs 2019. Alındığı Yer: Live Science | Arşiv Bağlantısı
- L. Sapadin. Talking To Yourself: A Sign Of Sanity. (2 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 6 Mayıs 2019. Alındığı Yer: Psych Central | Arşiv Bağlantısı
- W. R. Gould. Go Ahead, Talk To Yourself. It's Normal —And Good For You. (9 Ekim 2018). Alındığı Tarih: 4 Aralık 2019. Alındığı Yer: NBC News | Arşiv Bağlantısı
- G. Lupyan, et al. (2012). Self-Directed Speech Affects Visual Search Performance. Quarterly Journal of Experimental Psychology. | Arşiv Bağlantısı
- P. Mari-Beffa. Is Talking To Yourself A Sign Of Mental Illness? An Expert Delivers Her Verdict. (3 Mayıs 2017). Alındığı Tarih: 4 Aralık 2019. Alındığı Yer: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
- L. S. Vygotsky. (1962). Thought And Language. ISBN: 9780262220033. Yayınevi: MIT Press.
- S. McLeod. Jean Piaget's Theory Of Cognitive Development. (1 Ocak 2018). Alındığı Tarih: 4 Aralık 2019. Alındığı Yer: Simply Psychology | Arşiv Bağlantısı
- C. Constantinidis, et al. (2004). The Primate Working Memory Networks. Cognitive, Affective, & Behavioral Neuroscience, sf: 444-465. | Arşiv Bağlantısı
- O. Gruber, et al. (2001). Domain-Specific Distribution Of Working Memory Processes Along Human Prefrontal And Parietal Cortices: A Functional Magnetic Resonance Imaging Study. Neuroscience Letters, sf: 29-32. | Arşiv Bağlantısı
- D. H. Han, et al. (2016). A Failure Of Suppression Within The Default Mode Network In Depressed Adolescents With Compulsive Internet Game Play. Journal of Affective Disorders, sf: 57-64. | Arşiv Bağlantısı
- S. McDonald. Mindfulness Is Not A Waste Of Time – It Can Help Treat Depression. (27 Mayıs 2016). Alındığı Tarih: 4 Aralık 2019. Alındığı Yer: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
- A. J. Kirkham, et al. (2012). The Impact Of Verbal Instructions On Goal-Directed Behaviour. Acta Psychologica, sf: 212-219. | Arşiv Bağlantısı
- A. Pedro. But Why Do Tennis Players Talk To Themselves?. (10 Ekim 2013). Alındığı Tarih: 4 Aralık 2019. Alındığı Yer: We Are Tennis | Arşiv Bağlantısı
- T. Coles. Is It Normal To Talk To Yourself?. (23 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 4 Aralık 2019. Alındığı Yer: HuffPost | Arşiv Bağlantısı
- J. S. Nevid. Do You Talk To Yourself?. (3 Aralık 2017). Alındığı Tarih: 4 Aralık 2019. Alındığı Yer: Psychology Today | Arşiv Bağlantısı
- E. Scott. The Toxic Effects Of Negative Self-Talk. (20 Eylül 2019). Alındığı Tarih: 4 Aralık 2019. Alındığı Yer: Verywell Mind | Arşiv Bağlantısı
- E. Hendriksen. Talking To Myself - Is That Normal?. (23 Ocak 2014). Alındığı Tarih: 4 Aralık 2019. Alındığı Yer: Quick and Dirty Tips | Arşiv Bağlantısı
- A. Winsler, et al. (2007). "Should I Let Them Talk?": Private Speech And Task Performance Among Preschool Children With And Without Behavior Problems. Early Childhood Research Quarterly, sf: 215-231. | Arşiv Bağlantısı
- G. Lupyan, et al. (2012). Self-Directed Speech Affects Visual Search Performance. Quarterly Journal of Experimental Psychology. | Arşiv Bağlantısı
- C. M. Kronk. (1994). Private Speech In Adolescents. Adolescence. | Arşiv Bağlantısı
- R. M. Duncan. (2001). Child Behavior Disorders. Cognitive Development, sf: 889-906. | Arşiv Bağlantısı
- J. A. Bivens, et al. (1990). A Longitudinal Study Of The Development Of Elementary School Children's Private Speech. Merrill-Palmer Quarterly, sf: 443-463. | Arşiv Bağlantısı
- K. Wong. The Benefits Of Talking To Yourself. (8 Haziran 2017). Alındığı Tarih: 4 Aralık 2019. Alındığı Yer: The New York Times | Arşiv Bağlantısı
- S. T. Boroujeni, et al. (2011). The Effect Of Instructional And Motivational Self-Talk On Performance Of Basketball's Motor Skill. Procedia - Social and Behavioral Sciences, sf: 3113-3117. | Arşiv Bağlantısı
- E. Kross, et al. (2014). Self-Talk As A Regulatory Mechanism: How You Do It Matters. Journal of Personality and Social Psychology, sf: 304-324. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:30:40 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2245
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.