Pterodaustro guinazui
Pterodaustro: Süzgeç Ağızlı Pterozorun Özellikleri Nelerdir?

- Taksonomi
- Paleontoloji
- Bilimsel Adı Pterodaustro guinazui
- Üst Alan (Superdomain) Neomura
- Tip (Type) Ökaryotlar (Eukaryota)
- Alem (Kingdom) Hayvanlar (Animalia)
- Alt Alem (Subkingdom) Gerçek Dokulular (Eumetazoa)
- Tip (Type) Parahoxlu Hayvanlar (Parahoxozoa)
- Klad Bilateria
- Klad Nephrozoa
- Üst Şube (Superphylum) İkincil Ağızlılar (Deuterostomia)
- Şube (Phylum) Kordalılar (Chordata)
- Klad Olfactores (Olfactores)
- Alt Şube (Subphylum) Omurgalılar (Vertebrata)
- Aşağı Şube (Infraphylum) Gerçekçeneliler (Gnathostomata)
- Klad Teleostomi
- Klad Euteleostomi
- Klad Sarcopterygii
- Klad Dipnotetrapodomorpha
- Klad Tetrapodomorpha
- Klad Eotetrapodiformes
- Klad Elpistostegalia
- Klad Stegocephali
- Üst Sınıf (Superclass) Dört Bacaklılar (Tetrapoda)
- Klad Reptiliomorpha
- Klad Amniyot (Amniota)
- Klad Sauropsida
- Sınıf (Class) Sürüngenler (Reptilia)
- Takım (Order) Pterozorlar (Pterosauria)
- Alt Takım (Suborder) Pterodactyloidea
- Aile (Family) Ctenochasmatidae
- Cins (Genus) Pterodaustro
- Tür (Species) Pterodaustro guinazui
- Bu içerik, Evrim Ağacı'nın tür gözlemleri ve türlere dair bilgileri barındıran Yaşam Ağacı projesinin bir parçası olarak hazırlanmıştır.
- Gözlem Ekle
Gökyüzünün antik hâkimleri olarak tanımlanan pterozorlar, çoğu yerde sıklıkla "uçan dinozorlar" olarak anılmaktadır. Ancak bu yaygın yanılgının aksine, pterozorlar dinozor değil uçan sürüngenlerdir.[1] Öyle ki "Pterosaur" kelimesi bile Yunanca "kanat" anlamına gelen “pteron" ve "kertenkele" anlamına gelen "sauros" kelimelerinden türetilmiştir.[2]
Pterozorların "uçan dinozorlar" olarak yanlış tanımlanmasının başlıca sebeplerinden biri, Jurassic Park gibi popüler kültür unsurlarının etkisidir. Aslında pterozorlar (Pterosauria) taksonomik bir takımdır. Bu takım, ayakta durduğunda zürafa boyuna çıkan devasa Quetzalcoatlus‘dan, yalnızca 9 cm uzunluğunda ve 40 gram kütledeki Anurognathus gibi çok çeşitli cinsleri içermektedir.

Pterozorlar milyonlarca yıl boyunca dünya üzerinde varlıklarını sürdürmüş ve gökyüzünde büyük bir ekolojik nişi doldurarak yaşam sürmüşlerdir. Bu canlıların hayal gücümüzün bile yetemeyeceği çok ilginç türleri bulunmaktadır. Bu yazımızda da o ilginç türlerden birini, ağzında günümüz balinalarının balenlerini andıran, fırça benzeri yapılara sahip bir pterozoru ele alacağız: Pterodaustro.
Pterozorların Genel Özellikleri
Pterozorlar 215 milyon yıl önce Triyas Dönemi'nde orataya çıkmaya başlamışlardır.[3] Pterozorların tamamı, kuş olmayan dinozorların da yok olduğu Büyük Kretase yok oluşunda yeryüzünden silinmiştir. Aşağı yukarı 150 milyon yıl boyunca evrimsel olarak başarılı bir biçimde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Fakat meteorun yıkıcı etkilerinden onlar da kurtulamamışlardır.
Bu canlıların en dikkat çekici özellikleri, büyük ve genellikle ince yapılı kanatlarının olmasıdır. Pterozorlar çeşitli boyutlarda ve şekillerde bulunmuştur. Bazıları küçük kuş boyutlarında iken, bazıları ise devasa kanat açıklıklarına sahiptir. Pterozorların anatomisi, özellikle kanat yapıları ve dördüncü parmaklarının uzunluğu nedeniyle eşsizdir. Yaşayan hiçbir doğrudan akrabalarının bulunmaması da bizleri bu eşsizlikten mahrum bırakmaktadır.[4]

Pterozorların kanatları, memeli ve kuş kanatlarından farklı olarak, büyük ölçüde deri ve kas zarından oluşur. Bu zar dört parmağın birleşiminden oluşur ve en belirgin olanı aşırı derecede uzamış dördüncü parmaktır. Pterozorların dördüncü parmağı, diğer parmaklardan çok daha uzundur ve kanadın ana destek yapısını oluşturur. Bu parmak kanat zarını gererek geniş bir yüzey alanı sağlar. Bu da uçuş sırasında kaldırma kuvveti yaratır. Pterozor kanatları, bu uzun parmak tarafından desteklenen bir deri ve kas zarı ile kaplıdır. Bu zar kanatları hem hafif hem de dayanıklı hale getirir. Böylece pterozorların verimli bir şekilde uçmasını sağlar.
Zar Yapıları ve Piknofiberler
Pterozorların kanat zarları birkaç farklı bölümden oluşur. Bu yapılar şu şekilde sınıflandırılabilir: Ana kanat zarı (patagium), arka bacaklardan kuyruğa kadar uzanan ve bacaklar arasındaki boşluğu dolduran zar (uropatagium) ve bazı türlerde ön ayakların ikinci ve üçüncü parmakları arasında uzanan zar (propatagium).[5] Bu yapılar pterozorların uçuş sırasında manevra kabiliyetini artırır ve aerodinamik verimliliği sağlar. İşte bu ileri uçuş anatomileri, pterozorların uzun zamanlar boyunca gökyüzünde baskın olmalarının başlıca nedenlerinden biridir.
Pterozorlara özgü başka bir diğer özellik ise piknofiberlerdir. Piknofiberler pterozorların derilerini kaplayan ince, kıl-tüy benzeri yapılar olarak bilinir. Bu yapılar, tüylerin ilkel bir formu olarak düşünülebilir. İşlevi kesin değildir fakat pterozorların vücut sıcaklıklarını düzenlemelerine yardımcı olduğu düşünülmektedir. Piknofiberlerin varlığı pterozorların sıcakkanlı olabileceği gibi düşünceleri beraberinde getirir. Zaten 2025 itibarıyla pterozorlar sıcak kanlı olarak kabul edilmeye başlamıştır.[6]
Piknofiberler oldukça küçük liflerdir. Genellikle 5-10 mm uzunluğundadırlar. Ancak bazı pterozorların boyunlarındaki piknofiberlerin daha uzun olabildiğine dair kanıtlar da vardır. Bu lifler genellikle başın çoğunu veya tamamını kaplamaktadır. Gagasız bir anatomiye sahip olan Anurognathidler ise burun ucundan boyuna, vücuda, kanatlara ve ayak bileklerine kadar bu liflerle kaplanmışlardır.[7]
Piknofiberlerin varlığı başka bir soruyu da akıllara getirmektedir. Acaba bu tüyümsü yapılar cinsel seçilim için kullanılıyor olabilir miydi? Sorunun cevabını kesin olarak elbette bilmiyoruz. Fakat şimdiye kadar bu yapıların vücutta veya kafada gösterişli yapılar oluşturduğu bir örneğe rastlanmamıştır.
Günümüz kuşlarına baktığımızda vücut tüylerinin genellikle sürtünmeyi en aza indirmek için pürüzsüz ve aerodinamik bir yapıya sahip olduğunu görürüz. Ancak yavaş uçan yarasaların tüyleri bazen daha dik ve kabarık olabilir. Aynı durum Pterodaustro gibi uçma yetenekleri daha sınırlı olan bazı pterozorlar için geçerli olabilir. Yani uçuş yetenekleri daha düşük olan bu türlerin vücut örtülerinin aerodinamik olarak daha az verimli olabileceği düşünülmektedir.
Evrimsel Tarih ve Taksonomi
Pterodaustro, yaklaşık 105 milyon yıl önce Erken Kretase döneminde yaşamış bir pterozor cinsidir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Pterodaustro'nun en ilgi çekici özelliklerinden birisi elbette ki değişik kafataslarıdır. Bu canlıların paleoçizimleri ilk başta ağzında balen olan bir pelikanı andırsa da pelikanların kafataslarında balen bulunmaz. Öte yandan balinaların balenleri de alt çenelerinde yer almaz. Bu nedenle, Pterodaustro'nun kafatası yapısı hem pelikanlardan hem de balinalardan farklıdır ve onu benzersiz kılar.



Pterodaustro ebat olarak devasa bir canlı değildir. Kütlesi 4.5- 9 kg arasında tahmin edilmektedir. Yani kütlesi aşağı yukarı büyük bir hindi kadardır. Uzunluğu ise bir metreyi biraz aşkındır. Kafatası, başlı başına yaklaşık 30 santimetre uzunluğundadır. Bu uzunluk, tavşanın kafatasının yaklaşık üç katıdır.
Pterodaustro'nun yetişkin bireylerinin kanat açıklığı yaklaşık 3 metredir, bu da bir araba kaputundan daha geniştir. Bu haliyle Pterodaustro, diğer pterozorlar arasında en düşük kanat açıklığı/vücut kütlesi oranına sahiptir. Öte yandan arka bacakları oldukça sağlamdır ve ayakları büyüktür. Kuyruğu, diğer pterozorlardan farklı olarak 22 kuyruk omuru içerir. Bu nedenle oldukça uzundur. Bu özellik Pterodaustro'yu diğer pterozorlardan ayıran önemli bir detaydır.
Pterodaustro'nun alt çenesinde yaklaşık bin tane ince, kıla benzeyen diş bulunur. Bu dişler, muhtemelen denizde yaşayan küçük canlıları, planktonları, algleri ve kabukluları sudan süzmek için kullanılır. Birazdan göreceğiniz üzere benzer adaptasyonlar günümüz dünyasında da görülmektedir. Pterodaustro'nun dişleri, çene kenarlarına paralel iki uzun oluğun içinde yer alır. Bu dişler 3 santimetre uzunluğunda ve oval şekildedir ancak çok incedirler. Öyle ki sadece 0,2 ila 0,3 milimetre genişliğindedirler.[9]


İlk başta bu yapıların gerçek diş olmadığı düşünülmüştür. Ancak sonraki araştırmalar bunların normal dişler gibi mine, dentin ve pulpa içerdiğini göstermiştir. Bu dişler çok ince oldukları için biraz esnek olabilirler ve 45 dereceye kadar bükülebilirler. Üst çenelerde de dişler vardır. Fakat bunlar çok küçük, düz konik bir tabana ve bir taç kısmına sahiptir. Bu dişler de özel bir diş yastığı ile tutulur. Bu yastık küçük kemik plakaları ile kaplıdır.
Farklı Zamanlar, Benzer Çözümler: Pterodaustro ve Balina Benzerliği
Balina baleni, bazı balina türlerinin ağızlarında bulunan, suyu süzerek yiyeceklerini yakalamalarına yardımcı olan keratin yapılı plakalar sistemidir. Bu yapı, özellikle dişsiz balinalarda (Mysticeti) bulunur ve onları dişli balinalardan (Odontoceti) ayıran temel özelliklerden biridir. Balina balenleri, insan saçı ve tırnaklarında bulunan aynı protein olan keratinden oluşur. Bu da onların esnek ama dayanıklı olmasını sağlar. Her balinanın ağzında yüzlerce balen plakası bulunur ve bu plakalar üst çenenin her iki yanında sıralanmış durumda, bir saçak gibi suya sarkar. Her balen plakası, suyu süzmek için kullanılan ince saçaklar içerir ve bu saçaklar su içindeki küçük organizmaları yakalamada etkilidir.

Balina, büyük bir miktar suyu ağzına alır ve ardından dilini kullanarak bu suyu dışarı iter. Su dışarı çıkarken balen plakaları arasındaki ince saçaklar plankton, küçük balıklar ve kril gibi yiyecekleri yakalar. Bu yöntemle balina, suyu dışarı atarken yiyeceklerini balen plakaları arasında tutar ve daha sonra yutar. Mavi balina veya kambur balina gibi türler, balenlerini kullanarak büyük miktarda kril, küçük balıklar ve planktonla hayatlarını sürdürürler. En büyük hayvan olan mavi balina balenlerini kullanarak çok miktarda kril tüketir.
Pterodaustro ve balinalar farklı evrimsel yollar izlemiş olmasına rağmen, benzer çevresel baskılar altında benzer adaptasyonlar geliştirmiştir. Elbette bu iki türdeki ağız ve dişler yapısal olarak hem benzerlikler hem farklılıklar içerir. Benzerliklere tekrar değinmemiz gerekirse hem Pterodaustro'nun dişleri hem de balinaların balenleri, suyu filtreleyerek besin elde etme işlevi görür. Kökenleri farklıdır fakat işlevleri benzerdir. Dolayısıyla analog yapılar olarak adlandırılabilirler. Öte yandan her iki yapı da belirli bir dereceye kadar esneklik gösterir. Bu da onların sucul ortama uyum sağlamalarını sağlar. Fakat Pterodaustro'nun dişleri alt çenelerindedir ve ince, kıllara benzer bir yapıya sahiptir. Balinaların balenleri ise üst çenede yer alır ve geniş, lifli plakalar şeklindedir. Ek olarak Pterodaustro'nun dişleri mine, dentin ve pulpa içerirken balenler keratinden yapılmıştır.
Pterodaustro-Flamingo Benzerliği
Pterodaustro ile benzetilen bir diğer canlı da flamingolardır. Pterodaustro'nun alt gagasında bulunan uzun, iğne gibi dişler, suyu kepçeleyerek içindeki küçük su canlılarını süzme yeteneği sağlar ki bu, günümüz flamingolarının beslenme şekline oldukça benzerdir.[10] Bu beslenme türüne filtreleyerek beslenme (İng: "Filter feeding") ya da filtre beslenme denir.

Flamingolar, tuzlu su karidesi gibi küçük kabuklularla beslenirler. Bu küçük kabuklular da Spirulina algleri ile beslenirler. Bu algler karotenoid pigmentlerini üretir. Bahsi geçen karotenoidler bitkilerde, alglerde ve bazı bakterilerde bulunan doğal pigmentlerdir. Bu organik pigmentler parlak kırmızı, turuncu ve sarı renkler üretir. Birçok kuş türünde görülen canlı renklerin kaynağıdır.
Tasarım: Alper Kaan Selçukoğlu
Flamingolar da bu karotenoidleri tükettiklerinde, vücutları bu pigmentleri emer. Aslına bakarsanız pembe renklerini de bu besinlerden alırlar.[11] Aynı şekilde Pterodaustro'nun da benzer bir diyete sahip olabileceği düşünülmektedir. Fosiller, Pterodaustro'nun muhtemelen flamingolar gibi küçük kabukluları süzerek beslenen bir yaşam tarzı sürdürdüğünü göstermektedir. Flamingoların pembe renklerini aldıkları Spirulina alglerinden gelen karotenoidler, Pterodaustro'nun da benzer şekilde pembe renkte olabileceğini düşündürmektedir. Pterodaustro'nun bir çok çizimde pembe resmedilmesinin esas nedeni de işte budur.
Pterodaustro'nun Yüzme Adaptasyonları: Uzun Gövde ve Geniş Arka Ayaklar
Pterodaustro'nun uzun bir gövdesi ve orantısal olarak büyük, genişlemiş arka ayakları vardı. Bundan bahsetmiştik. Peki ne işe yarıyorlardı? Esasında bu özellikler yüzme yeteneklerini geliştiren adaptasyonlardır.

Arka plan DALL-E 3 kullanılarak oluşturulmuştur.
Photoshop: Alper Kaan Selçukoğlu
Pterodaustro'nun uzun gövdesi, su içinde dengeli ve stabil bir şekilde hareket etmesini sağlıyordu. Bu uzun yapı muhtemelen vücudunun suyun içinde daha az dirençle ilerlemesini ve dalgalı yüzeylerde bile istikrarlı kalmasını kolaylaştırıyordu. Uzun gövde ayrıca, akıntıya karşı daha iyi bir kontrol ve hareket kabiliyeti demekti. Böylece Pterodaustro'nun suyun içinde daha verimli hareket etmesi mümkün hale geliyordu.[12]

Orantısal olarak büyük ve yayılmış arka ayaklar ise günümüz kuşlarında olduğu gibi Pterodaustro'nun suyu daha etkili bir şekilde iterek yüzmesine yardımcı olmaktaydı. Kısaca bu adaptasyonlar, Pterodaustro'nun yaşam alanı olan su kenarlarında ve sığ göllerde besin ararken suyun içinde rahatça hareket edebilmesini sağlıyordu.
Ekolojik Dağılım ve Habitat
İlk Pterodaustro fosilleri, 1960'ların sonlarında José Bonaparte tarafından Arjantin'in San Luis Eyaleti'ndeki Lagarcito Formasyonu'nda keşfedilmiştir. İlerleyen yıllarda türe ait farklı fosiller Şili'de de bulunmuştur. Fakat Pterodaustro fosilleri için esas "maden" Arjantin olmaya devam etmiştir.
Arjantin'deki "Loma del Pterodaustro" (Pterodaustro tepesi) adı verilen sadece 50 metrekarelik küçük bir bölgede yapılan birçok sefer sırasında 750'den fazla Pterodaustro örneği toplanmıştır. 2008 yılına kadar bunların 288'i kataloglanmıştır. Bu durum Pterodaustro'yu iyi bilinen pterozor türlerinden biri yapmaktadır.[8]
Popülasyon ve Koruma Statüsü
Pterodaustro, özellikle pterozorlara duyulan ilgiyi pekiştiren özgün bir tür olarak dikkat çekmektedir. Ne yazık ki Pterodaustro veya benzeri taksonları günümüzde canlı olarak gözlemleme şansımız bulunmamaktadır. Ancak insan kaynaklı tehditler nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan binlerce benzersiz ve olağanüstü canlı hâlâ doğada varlığını sürdürmektedir. Bu türler, geçmişte yaşamış pterozorlar kadar dikkate değer ve ilgi çekicidir.
Bugün, doğada var olan bu eşsiz türleri koruma sorumluluğumuz devam etmektedir. Öte yandan, Pterodaustro gibi tarih öncesi taksonların video oyunları, belgeseller ve sinema filmleri aracılığıyla daha geniş kitlelere tanıtılması, onların bilimsel ve kültürel önemini vurgulamak adına büyük bir fırsattır.
Davranış ve Etoloji
Pterodaustro, soyu tükenmiş bir takson olduğundan davranışlarına dair bilgilerimiz fosillerden ve akraba türlerden elde edilen tahminlere dayanmaktadır.
Büyüme Aşamaları
Pterodaustro'nun büyüme aşamaları üzerine yapılan bir çalışma, bu türün gençlerinin ilk iki yıl içinde nispeten hızlı büyüdüğünü ortaya koymuştur. Bu hızlı büyüme döneminde, genç Pterodaustro'lar yetişkin boyutunun yaklaşık yarısına ulaşıyordu. Hızlı büyüme, genç bireylerin çevresel tehlikelere karşı daha dayanıklı hale gelmelerine ve daha hızlı bir şekilde avcı olgunluğa erişmelerine yardımcı oluyordu.
İlk iki yıldan sonra, Pterodaustro cinsel olgunluğa erişiyordu. Bu noktadan itibaren, büyüme hızı önemli ölçüde yavaşlıyor ve dört ila beş yıl boyunca daha yavaş bir hızda devam ediyordu. Bu yavaş büyüme dönemi, türün enerji kaynaklarını daha verimli kullanmasını ve cinsel olgunluğa ulaşarak üreme yeteneklerini geliştirmesini sağlıyordu. Nihayetinde, belirli bir büyüme durma noktasına geliyor ve bireyler tam yetişkin boyutlarına ulaşıyordu.
Üreme Şekli
2004 yılında MHIN-UNSL-GEO-V246 numaralı bir Pterodaustro embriyosu içeren bir yumurta rapor edilmiştir. Bu bulgu, Pterodaustro'nun üreme ve gelişim süreçleri hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Yumurta, 6 santimetre uzunluğunda ve 22 milimetre genişliğinde olup esnek kabuğunun üstü 0,3 milimetre kalınlığında ince bir kalsit tabakası ile kaplıdır. Bu yapısal özellikler, Pterodaustro'nun yumurtalarının günümüz sürüngenlerinin yumurtalarına benzer şekilde esnek olduğunu ve kalsit tabakasının yumurtayı koruma amacı taşıdığını göstermektedir.
Bu bulguya ek olarak, 2014 yılında üç boyutlu olarak korunmuş Pterodaustro yumurtaları rapor edilmiştir.[13] Üç boyutlu olarak korunmuş bu yumurtalar, embriyoların gelişim süreçlerini daha detaylı bir şekilde inceleme olanağı sağlamaktadır. Bu tür bulgular nadirdir. Elde edilen verilen paleontologlara Pterodaustro'nun üreme davranışları, embriyonik gelişimi ve yavruların büyüme stratejileri hakkında tahmin gücü sunmuştur.

Elde edilen bu bilgilerden yola çıkarak çeşitli varsayımlar çürütülmüştür. Örneğin, bu çalışma öncesi Pterodaustro'nun yumurtalarını kazıp gömerek kuluçkaya yattıkları düşünülüyordu. Ancak yeni nem tahminleri ve jeolojik veriler, bu türün yuvalama stratejisinin modern karabataklar ve flamingolarla daha çok benzerlik gösterdiğini ortaya koymuştur.
Karabataklar ve flamingolar, genellikle sığ sularda veya su kenarlarında yuvalarını yaparlar. Bu yuvalama stratejisi, yumurtaların nemli kalmasını sağlar ve yavruların doğrudan su kaynaklarına erişimini kolaylaştırır. Verilerden yola çıkarak Pterodaustro'nun da benzer bir şekilde su kenarlarında yuvalandığı ve yumurtalarını burada koruduğu düşünülmektedir. Bu, yumurtaların nemli kalmasını sağlayarak embriyoların gelişimi için ideal koşullar yaratır ve yavruların hayatta kalma şansını artırır.
Gececillik ve Skleral Halkalar
Pterodaustro'nun skleral halkalarının modern kuşlar ve sürüngenlerle karşılaştırılması, bu türün gece aktif olabileceğini öne sürmektedir. Skleral halkalar, göz yuvarlağının şekli ve büyüklüğünü belirleyen kemik halkalardır ve bir hayvanın günlük aktivite döngüleri hakkında ipuçları verebilir. Modern kuşlar ve sürüngenlerde, gece aktif olan türlerin skleral halkaları genellikle daha geniş ve daha büyük gözlere sahip olduklarını gösterir.
Pterodaustro'nun skleral halkalarının analizi, bu pterozorun gece aktif olabileceğini ve gece beslenen modern ördek benzeri kuşların aktivite modellerine benzer bir yaşam tarzına sahip olabileceğini öne sürmektedir. Gece aktif olmak, Pterodaustro'nun avcılardan korunmasına ve gece boyunca beslenmesine olanak tanımış olabilir. Ancak elbette kesinlik söz konusu değildir.

Çizen: Mark Witton
Beslenme ve Taşlık Taşları
Pterodaustro'nun en az iki örneği, yani MIC V263 ve MIC V243, mide boşluklarında taşlık taşları ile bulunmuştur. Bu bulgu, herhangi bir pterozorda rapor edilen ilk taşlık taşı bulgusudur. Bahsi geçen taşlar, türün beslenme alışkanlıkları hakkında önemli ipuçları sunar. Taşlık taşları, genellikle kuşların sindirim sisteminde bulunan küçük taşlardır. Yiyeceklerin mekanik olarak parçalanmasına yardımcı olurlar.
Pterodaustro'nun mide boşluğunda bulunan bu açılı kenarlara sahip küçük taş kümeleri, bu pterozorun filtre beslenme yöntemiyle, çoğunlukla küçük, sert kabuklu su canlılarını yediği fikrini desteklemektedir. Hatırlatmak gerekirse filtreleyerek beslenme, hayvanın suyu ağızdan alıp küçük organizmaları ve parçacıkları süzerek besin elde etmesi işlemidir. Nihayetinde bu taşlar, sindirim sırasında sert kabuklu avların parçalanmasına yardımcı oluyordu. Fosil bölgesinin tortusunda bu tür omurgasızların bol miktarda bulunması, Pterodaustro'nun bu beslenme stratejisini destekleyen bir çevrede yaşadığını da ek olarak destekler niteliktedir.
Sürü Davranışı
Modern sürüngenler genellikle organize gruplar oluşturmazlar. Öte yandan, kuşlar ve memeliler bazen organize gruplar oluşturabilirler, ancak bu her zaman geçerli değildir. Örneğin, büyük kedilerin çoğu yalnız yaşar. Ancak aslanlar oldukça sosyal hayvanlardır. Bazı geyik türleri sürüler oluşturur. Ancak hepsi bu şekilde davranmaz. Balıklar da benzer şekilde bazı türlerde sürüler halinde yüzerken, diğer türler bunu yapmaz.
Pterozorların genel olarak sürüler oluşturup oluşturmadığı konusunda elimizde çok fazla bilgi yoktur. 2025 itibarıyla bu konuda bilgi sağlayacak kadar fazla fosil bulunmamıştır. Ancak yazının başında bahsettiğimiz gibi, baş kahramanımız Pterodaustro'nun fosillerinin tek bir bölgede çokça bulunduğu bilinmektedir. Pterodaustro'ya ait yüzlerce bireyin bir yerde bulunması, bir tür sürü oluşumuna dair elimizdeki en iyi kanıttır.
Ancak bu kadar çok bireyin bir arada bulunmasının gerçekten organize sürüler mi yoksa bol miktarda bulunan omurgasızları süzmek için bir araya gelen büyük topluluklar mı ya da kıyıda üreme kolonileri mi olarak yorumlanacağına karar vermek zordur. Pterodaustro'nun organize sürüler halinde yaşayıp yaşamadığı, büyük beslenme toplulukları oluşturup oluşturmadığı veya kıyıda üreme kolonileri oluşturup oluşturmadığı konusunda daha fazla bulgu gerekmektedir.
Etimoloji
Pterodaustro cinsi, 1969 yılında José Bonaparte tarafından henüz tanımlanmamış bir nomen nudum olarak kalmıştır. Nomen nudum (çıplak isim) terimi taksonomide, resmi olarak tanımlanmamış veya bilimsel literatürde yeterli tanım veya tanı ile yayımlanmamış taksonomik isimler için kullanılır. Fakat Pterodaustro 1970 yılında nomen nudum olmaktan çıkacak ve resmi şekilde tanımlanacaktır. Dolayısıyla Pterodaustro cinsini temsil eden tür (tip tür) Pterodaustro guiñazui haline gelmiştir.
Kelimeyi kökenbilimsel olarak inceleyecek olursak cins adı, Yunanca "kanat" anlamına gelen pteron" ve Latince "güney (rüzgârı)" anlamına gelen "auster" kelimelerinden türetilmiştir. Bu öğeler, "güneyden kanat" anlamında kısaltılarak "pteron de austro" şeklinde birleştirilmiştir. Tür ismi ise paleontolog Román Guiñazú'ya ithafen verilmiştir.
Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...
O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...
O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.
Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.
Soru & Cevap Platformuna Git- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ T. E. O. E. Britannica. Pterosaur | Flying Reptile, Fossil Order | Britannica. (31 Ocak 2025). Alındığı Tarih: 3 Mart 2025. Alındığı Yer: Encyclopedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- ^ Wiktionary. Pterosaur - Wiktionary, The Free Dictionary. Alındığı Tarih: 3 Mart 2025. Alındığı Yer: Wiktionary | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. T. Müller, et al. (2023). New Reptile Shows Dinosaurs And Pterosaurs Evolved Among Diverse Precursors. Nature, sf: 589-594. doi: 10.1038/s41586-023-06359-z. | Arşiv Bağlantısı
- ^ American Museum of Natural History. What Is A Pterosaur?. Alındığı Tarih: 4 Mart 2025. Alındığı Yer: American Museum of Natural History | Arşiv Bağlantısı
- ^ C. J. Pennycuick. Chapter 6 The Membrane Wings Of Bats And Pterosaurs. (15 Ağustos 2008). Alındığı Tarih: 3 Mart 2025. Alındığı Yer: Elsevier BV doi: 10.1016/S1875-306X(08)00006-3. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Monastersky. Pterosaurs—Lords Of The Ancient Skies. Alındığı Tarih: 3 Mart 2025. Alındığı Yer: Science | Arşiv Bağlantısı
- ^ Z. Yang, et al. (2019). Pterosaur Integumentary Structures With Complex Feather-Like Branching. Nature Ecology & Evolution, sf: 24-30. doi: 10.1038/s41559-018-0728-7. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. S. Paul. (2022). The Princeton Field Guide To Pterosaurs.. Yayınevi: Princeton University Press..
- ^ L. M. Chiappe, et al. (1996). Pterodaustro's True Teeth. Nature, sf: 211-212. doi: 10.1038/379211a0. | Arşiv Bağlantısı
- ^ American Museum of Natural History. Pterosaur Of The Day: Pterodaustro. Alındığı Tarih: 4 Mart 2025. Alındığı Yer: American Museum of Natural History | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Hogeback. Why Are Flamingos Pink? | Britannica. Alındığı Tarih: 4 Mart 2025. Alındığı Yer: Encyclopedia Britannica | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. M. Chiappe, et al. (2000). Cranial Morphology Of Pterodaustro Guinazui (Pterosauria: Pterodactyloidea) From The Lower Cretaceous Of Argentina. Contributions in science, sf: 1-19. doi: 10.5962/p.226796. | Arşiv Bağlantısı
- ^ G. Grellet-Tinner, et al. (2014). The First Pterosaur 3-D Egg: Implications For Pterodaustro Guinazui Nesting Strategies, An Albian Filter Feeder Pterosaur From Central Argentina. Elsevier BV, sf: 759-765. doi: 10.1016/j.gsf.2014.05.002. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 29/04/2025 10:53:44 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/19954
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.