Stephen Hawking Hakkında 10 İlginç Gerçek!
Fizikteki yeni gelişmeleri yakından takip etmiyorsanız bile meşhur fizikçi Stephen Hawking’i duymuşsunuzdur. Fizikle ilgili karmaşık düşüncelerini herkese duyurma ve çok satan “Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Kara Deliklere” isimli kitabını yazma gibi gurur duyulacak işler yapmıştır. Conan O’Brien, “The Simpsons” veya “Star Trek” programlarını seviyorsanız konuklarla söyleşilerde o muhteşem ince zekâsını sergilediğini görmüşsünüzdür.
Akademik çalışmalarını bilseniz bile yine de Hawking hakkında duymadığınız, okul sıralarından gittikçe daha fazla engelli oluşuna ve insan ırkının geleceği hakkındaki düşüncelerine kadar uzanan birçok ilginç gerçek vardır. Örneğin birçokları, toplamdaki etkileyici çalışmalar bütününe rağmen Hawking’in henüz Nobel Ödülü almamasını şaşırtıcı bulur. Biz, aldığı dikkate değer bazı nişanlardan söz edeceğiz yine de.
İlginç bir başka gerçek: Hawking 8 Ocak 1942’de doğmuştur, bu tarih aynı zamanda Galileo’nun ölümünün tam da 300. yıldönümüdür. Bu, daha sadece başlangıç. Şimdi son derece ilham verici hikâyesiyle ilgili bilgileri de içeren Hawking hakkındaki bazı büyüleyici ve beklenmedik gerçekleri derinlemesine araştıracağız.
1. Okulda Vasat Notlar Aldı
Günümüzde Hawking’i, teorilerini bilimsel olmayan bir aklın anlayamayacağı parlak bir zekâ olarak tanıyoruz. Okuldaki çalışmalarında Hawking’in tembel biri olduğunu öğrenmek, bu nedenle şok gibi gelebilir. Aslında 9 yaşındayken notları sınıfının en kötüleri arasındaydı. Birazcık çabayla notlarını orta sıralara çıkardı, ama daha fazlasına değil.
Bununla birlikte çok erken yaşlardan itibaren eşyaların nasıl çalıştığına meraklıydı. Saatleri ve radyoları parçalarına ayırmasıyla bilindiğinden bahsetmiştir. Ancak onları tekrar çalışabilecek şekilde birleştirmede çok iyi olmadığını itiraf etmiştir. Takma adının “Einstein” olduğuna bakılırsa, kötü notlarına rağmen hem öğretmenleri hem de arkadaşları, aralarında geleceğin dâhisinin bulunduğunu anlamış görünüyorlardı.
Vasat notlarıyla ilgili sorun, babasının onu Oxford’a göndermek istemesi, fakat burs olmadan okul ücretini karşılayacak parasının olmamasıydı. Neyse ki burs sınavlarının hepsinden en yüksek notu aldı, fizik sınavından ise neredeyse tam puan çekti.
2. Biyolojiden Hoşlanmazdı
Stephen Hawking, küçük yaşlardan beri matematiği severdi ve matematik eğitimi almak isterdi. Babası Frank’in ise farklı düşünceleri vardı. O, Stephen’ın tıp eğitimi almasını istiyordu. Fakat bilime çok meraklı olmasına karşın Stephen biyolojiyle ilgilenmedi. Biyolojiyi “çok belirsiz, çok tanımlı (ezberli)” bulduğunu söylemiştir. Aklını daha kesin ve iyi tanımlanmış kavramlara adayacaktı.
Ancak Oxford’da ana dal eğitimi olarak matematik yoktu. Stephen’ın Oxford’a girmesi ve fizik eğitimi almasında uzlaşmaya varıldı. Aslında, fizikte bile, daha büyük sorulara odaklandı. Atomaltı parçacıkların hareketlerini inceleyen parçacık fiziği ile büyük evreni bir bütün olarak inceleyen evrenbilim arasında tercih yapması gerektiğinde ikinciyi tercih etti. O zamanlar evrenbilim, kendi sözleriyle, “bir bilim dalı olarak çok az kişi tarafından tanındığı” hâlde evrenbilimi seçti.
Nedenini açıklarken parçacık fiziğinin “bitkibilim gibi göründüğünü, ortada bütün o parçacıklar olduğu hâlde hiç kuram olmadığını” söyledi.
3. Oxford Kürek Takımındaydı
Biyografi yazarı Kristine Larsen, Oxford’daki ilk bir-iki yılında Hawking’in yaşadığı yalnızlık ve mutsuzluktan bahseder. Bu bunalımdan onu çekip çıkaran şey, kürek takımına katılmaktı. Fiziksel engellere yol açan hastalığının tanısını konmadan önce bile Hawking çok iri veya atletik denebilecek bir yapıya sahip değildi. Buna karşın kürek takımları Hawking gibi daha küçük yapılı erkekleri dümenci olarak alıyordu, bu pozisyondaki kişi kürek çekmiyordu, onun yerine yönü ve kürek çekme hızını idare ediyordu.
Kürek çekme Oxford’da çok önemli ve rekabetçi bir spor olduğundan Hawking’in takımdaki görevi onu çok popüler yaptı. Hawking’i o günlerden tanıyan kürekçi bir arkadaşı onu “maceracı bir tip” diye hatırladı. Kürek takımı Hawking’in popüler olmasını sağladıysa da ders çalışma alışkanlıklarını bozdu. Haftada altı öğleden sonra kürek çalışmalarıyla meşgul olan Hawking “işin kolayına kaçmaya” başlayıp “laboratuvar raporlarını hazırlamak için yaratıcı analizler” kullandı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
4. 21 Yaşındayken Birkaç Yıl Ömrü Kaldığını Söylemişlerdi
O zamanlar yüksek lisans öğrencisi olan Hawking yavaş yavaş sendeleme ve genel sakarlık belirtileri göstermeye başladı. Noel tatili için okuldan eve geldiğinde ailesi endişelendi ve bir doktora görünmesi için ısrar etti. Ancak bir uzmana görünmeden önce, gelecekteki eşi Jane Wilde’la tanıştığı bir yılbaşı partisine katıldı. Jane onun “espri anlayışı ve bağımsız kişiliği”nden etkilendiğini hatırlıyor.
Hawking bir hafta sonra 21 yaşına girdi, ondan hemen sonra da ne rahatsızlığı olduğunu anlamak için test yaptırmak üzere iki haftalığına hastaneye yattı. Orada amyotrofik lateral skleroz (ALS) tanısı kondu; aynı zamanda Lou Gehrig hastalığı olarak da bilinen bu rahatsızlık, hastaların istemli kas kontrolünü kaybetmelerine neden olan nörolojik bir hastalıktır. Doktorlar ona büyük olasılıkla sadece birkaç yılı kaldığını söylediler.
Hawking şoka uğradığını ve bunların neden onun başına geldiğini düşündüğünü anımsıyor. Yine de hastanede kan kanserinden ölmek üzere olan bir oğlan çocuğunu görmek, kendisinden daha kötü durumda olanların da bulunduğunu hatırlatıyor ona. Hawking hayata daha iyimser bakmaya çalıştı ve Jane’le çıkmaya başladı. Kısa süre sonra nişanlandılar; nişanlanmalarını “uğruna yaşanacak bir şey” olarak anıyor.
Neden Hawking’le evlenmek istediği sorulduğunda Jane, o günlerde “çok korkunç bir nükleer bulut” tehdidi altında yaşadıklarını, “uyarı verildikten sadece dört dakika sonra bütün dünyanın yok olabileceğini ve elindekilerin tadını çıkarmak” istediklerini söylemiştir.
5. Sınırsız Evren Kuramının Oluşturulmasında Yer Aldı
Hawking’in başlıca başarılarından biri (ki bunu Jim Hartle’la paylaşmıştı), 1983’te evrenin sınırlarının olmadığı kuramını ortaya atmasıydı. 1983’te, evrenin şekli ve doğasını anlamak amacıyla, Hawking ve Hartle kuantum mekaniği (mikroskobik parçacıkların hareketlerini inceleme) ve genel görelilik (kütlenin uzayı bükmesi ve kütleçekim ile ilgili Einstein kuramları) kavramlarını birleştirerek evrenin kapsanan bir varoluş olduğunu, ancak yine de sınırları olmadığını gösterdiler.
Bunu akılda canlandırabilmek için, Hawking insanlara evreni Dünya’nın yüzeyi gibi düşünmelerini söyler. Bir küre olduğu için Dünya yüzeyinde herhangi bir yöne gidebilir ve asla bir köşe, bir kenar veya Dünya’nın “son”u denebilecek bir sınıra ulaşmazsınız. Bununla birlikte buradaki temel farklılık, Dünya yüzeyi iki boyutluyken (Dünya’nın kendisi üç boyutlu olduğu hâlde Dünya yüzeyi sadece iki boyutludur.) evren dört boyutludur.
Hawking uzayzamanın Dünya’nın üzerindeki enlem çizgileri gibi olduğunu belirtir. Kuzey Kutbu’ndan (evrenin başlangıcı) başlayıp güneye gittikçe ekvatoru geçinceye kadar dairelerin çevre uzunlukları büyüyecek, geçtikten sonra küçülmeye başlayacaktır. Bu, evrenin uzayzamanda sonlu olduğu ve sonunda tekrar çökeceği anlamına gelmektedir, ancak en az 20 milyar yıl daha değil. Bu, zamanın geri gideceği anlamına mı geliyor? Soruya cevap vermek için biraz çabaladıktan sonra Hawking, hayır, dedi; çünkü evrenin düzenli enerjiden düzensiz enerjiye olan eğiliminin tersine döneceğine inanmak için herhangi bir neden yok.
6. Kara Delikler Üzerine Bir İddiayı Kaybetti
2004 yılında, deha Hawking kara deliklerle ilgili 1997’de girdiği bir iddiayı bilim insanı arkadaşının kazandığını ve kendisinin yanıldığını itiraf etti. İddiayı anlamak için öncelikle biraz geri gidip kara deliğin ne olduğunu anlayalım.
Yıldızlar devasadır, kütleleri o kadar büyüktür ki kütleçekimleri her zaman inanılmaz derecede güçlüdür. Yıldız çekirdeksel yakıtını yakıp bu enerjiyi dışarı vermeye ve böylece kütleçekime karşı koymaya devam ettiği müddetçe sorun yoktur. Fakat yeterince büyük bir yıldız “öldüğünde” veya söndüğünde kütleçekim, daha güçlü (daha ağır basan) kuvvet olur ve büyük yıldızın kendi üzerine çökmesine yol açar. Bu da bilim insanlarının kara delik dediği şeyi oluşturur.
Bu çökmede kütleçekim o kadar güçlüdür ki ışık bile bundan kaçamaz. Bununla birlikte Hawking 1975’te kara deliklerin siyah olmadığını ileri sürmüştür. Daha çok, enerji yayarlar. O zamanlar Hawking, en sonunda buharlaşan kara delikte bilginin kaybolduğunu söylemişti. Buradaki sorun, bilgi kaybı fikrinin, kuantum mekaniği yasalarıyla çelişmesi, Hawking’in deyişiyle “bilgi paradoksu” yaratmasıydı. Amerikan kuramsal fizikçisi John Preskill bilginin kara delikte kaybolduğu sonucuna katılmadı. 1997’de, bilginin deliklerden kaçabileceğini, böylece kuantum mekaniği yasalarını çiğnememiş olacağını söyleyerek Hawking’le bir iddiaya girdi.
Hawking, yanıldığını itiraf edebilecek kadar centilmen bir insandı; nitekim 2004’te de yanıldığını itiraf etti. Bilimsel bir konferansta ders verirken, kara deliklerin birden fazla “topolojisi” olduğundan, tüm topolojilerden yayılan bütün bilgiler ölçüldüğünde bilginin kaybolmamış olacağını söyledi.
7. Sayısız Ödül ve Nişan Almıştır
Fizikteki uzun kariyeri boyunca Hawking inanılmaz etkileyici bir ödüller ve nişanlar serisi kazanmıştır. Hepsini sıralayarak buradaki küçük alanda sizi yormak istemeyiz, sadece önemli olanlarından bazılarını gözden geçireceğiz.
Hawking 1974’te Kraliyet Derneği (geçmişi 1660’a dayanan kraliyet bilim akademisi) üyeliğine kabul edildi, bir yıl sonra Papa VI. Paul, onu ve Roger Penrose’u Papa XI. Pius Bilim Altın Madalyası ile ödüllendirdi. Daha sonra Kraliyet Derneği’nin verdiği Albert Einstein Ödülü ve Hughes Madalyası’nı da aldı.
Hawking, 1979’a kadar akademik dünyada yerini öyle sağlamlaştırdı ki İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nden Lucasian Matematik Profesörü unvanını elde etti, bu pozisyonu 30 yıl boyunca elinde tutacaktı. Geçmişi 1663’e dayanan bu makamı elinde tutan ikinci kişi Sir Isaac Newton’dan başkası değildi.
1980’lerde Hawking’e Birleşik Krallık’ta şövalyelik unvanının hemen altındaki rütbe olan Britanya İmparatorluğu Kumandanlığı yetkisi verildi. Ayrıca ulusal hizmetin takdiri olarak Onursal Liyakat Nişanı Sahibi (Companion of Honour) de oldu. Aynı anda 65 üyeden daha fazla kişi bu nişana sahip olamıyor.
2009’da Hawking, Birleşik Devletler’in en yüksek sivil rütbesi olan Başkanlık Hürriyet Madalyası ile ödüllendirildi.
Bütün bu süre zarfında Hawking en az 12 fahri doktorluk da elde etti. Bununla birlikte Nobel Ödülü hâlâ ondan kurtulmaya devam etmektedir.
8. Çocuk Kitapları Yazarıdır
Stephen Hawking’in özgeçmişinin en beklenmedik özelliklerinden biri, çocuk kitapları yazarı olmasıdır. 2007’de Hawking ve kızı, Lucy Hawking, birlikte “George’un Evrene Açılan Gizli Anahtarı” adlı kitabı yazdılar.
Kitap, ailesinin teknoloji karşıtlığına başkaldıran George adındaki bir oğlan çocuğu ile ilgili kurgu hikâyedir. George komşularıyla arkadaşlık kurmaya başlar, bunlardan biri bilgisayarı da olan bir fizikçidir. Bu güçlü bilgisayar, George’un uzaya girmesi ve orayı görmesi için kapılar (portallar) sağlar. Tabii ki kitabın çoğu kısmı, çocuklara kara delikler ve yaşamın başlangıcı gibi ağır bilimsel kavramları açıklamak için yazılmıştır. Bu bağlamda, çalışmalarını hep daha fazla kişiye ulaştırmaya çalışan Hawking’in böyle bir kitap yazmak istemesi çok yerindedir.
Kitap, George’un maceralarını anlatmaya devam edecek bir üçlemenin ilk kitabı olarak yazıldı. Serinin sıradaki kitabı “George’un Kozmik Hazine Avı” adıyla 2009’da yayınlandı.
9. Uzaylıların Varlığına İnanır
Hawking’in evrenbilim üzerine yaptığı bütün çalışmalar dikkate alındığında, uzaylı yaşamın varlığı hakkında onun düşüncelerinin merak edilmesi çok normaldir. 2008’de NASA’nın 50. yıldönümü kutlamasında Hawking konuşmacı olarak davet edilmişti ve konuşmasında bu konudaki düşüncelerinden bahsetti.
Hawking, evrenin enginliği düşünüldüğünde, orada bir yerde çok büyük bir ihtimalle ilkel uzaylı yaşamın ve hatta başka zeki bir yaşamın olabileceğini belirtti. Hawking şöyle dedi:
“İlkel yaşama çok sık rastlanabilir, zeki yaşam ise çok nadirdir.”
Tabii hemen arkasından kendisine özgü zekice espri anlayışını konuşturdu:
“Bazılarımız Dünya’da da henüz bu yaşam biçiminin oluşmadığını söyleyecektir.”
İnsanların uzaylılarla karşılaşmaktan sakınması gerektiğini, çünkü uzaylı yaşamın muhtemelen DNA-bazlı olmayacağını ve bizim de onların getireceği hastalıklara karşı koyamayacağımızı söyleyerek konuşmasına devam etti. Hawking, Discovery Channel’da yayınlanan “Stephen Hawking’le Evrene Yolculuk” belgesel serisinde bir bölümü de uzaylıların varlığı üzerine yaptı.
Bu bölümde, uzaylıların, büyük bir ihtimalle, kendi gezegen kaynaklarını “erişebilecekleri gezegenleri ele geçirmeye ve sömürgeleştirmeye harcayan göçebeler” olacağını anlattı. Ya da güneşin bütün enerjisini bir alana odaklamak üzere bir ayna sistemi kurabileceklerini ve böylece uzayzamanda yolculuk etmek için bir solucan deliği yaratabileceklerini.
10. İnsanlığı Kurtarmak İçin Yerçekimsiz Uçuş Yaptı
2007’de, 65 yaşındayken Stephen Hawking hayatının yolculuğunu yapma fırsatı yakaladı. Zero Gravity A.Ş. sayesinde sıfır-yerçekimini yaşayıp tekerlekli sandalyesinin dışında havada durabildi. Uçuş sırasında birçok kere yapılan ve herbiri 25 saniye süren keskin iniş ve çıkışların, yolculara yerçekimsizliği yaşattığı bir uçak yolculuğuydu bu.
Kırk yıldır ilk kez tekerlekli sandalyesinden kurtulan Hawking jimnastik saltolar bile attı. Bunun dışında, alt yörüngesel uçuş yolculuğu için Richard Branson’ın Virgin Galactic şirketinden yer ayırttı.
Fakat belki de buradaki en ilgi çekici nokta, Hawking’in ne yapabileceği değil, neden yaptığıdır. Bunu yapmak isteme nedeni sorulduğunda, Hawking tabii ki uzaya gitme arzusundan bahsetti. Fakat uzay yolculuğuna çıkma ve onu tümüyle desteklemesinin nedenleri daha derine iniyor.
Hawking, küresel ısınma veya nükleer savaş olasılığı yüzünden, insan ırkının geleceğinin, eğer uzun bir geleceği olacaksa, uzayda olacağını söylemişti. O, uzay turizminin insanların ulaşabileceği maliyette olmasını umuyor ve özel uzay keşif yolculuklarını destekliyor. Hawking, hayatta kalabilmemiz için başka gezegenlere giderek onların kaynaklarını kullanabilecek seviyeye gelmemizi umut ediyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 31
- 16
- 15
- 7
- 4
- 4
- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: How Stuff Works | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/11/2024 12:52:29 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1903
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in How Stuff Works. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.