Orta Tercih Önyargısı ve Bir Sınav Miti: "Emin Olmadığınızda, C Şıkkına Basın Geçin!"
Geçtiğimiz günlerde Twitter üzerinden bir anket düzenledik ve çok basit bir soru sorduk: "Herhangi bir şıkkı işaretleyiniz." Başka hiçbir açıklama yapmadan, okurlarımıza 4 tane şık verdik: A, B, C ve D. İstatistiki olarak her birinin seçilme ihtimali az çok aynıydı: %25. Ancak 24 saat boyunca oy kullanan 81.988 kişi, bariz bir şekilde, rastgele bir tercihte bulunmadı! Ankete katılanların %41.9'u C şıkkını, %22.3'ü B şıkkını, %20.1'i A şıkkını, %15.6'sı ise D şıkkını tercih etti.
Bu, sadece istatistikî açıdan şaşırtıcı değil; aynı zamanda katılımcıların kendileri de bu tercih önyargısı konusunda şaşırdılar. Eğer yorumları okuyacak olursak, birçok kişinin C şıkkını tercih etmek konusunda çeşitli rasyonalizasyonlar geliştirdiklerini görüyoruz. Örneğin bir kullanıcı, "A ve B'nin çok 'basit' tercihler olduğunu, dolayısıyla birçoklarının C'yi seçtiğini" söylüyor. Bir diğer kullanıcı, bunun kişiliğimizle ilgili olduğu iddiasında:
C'yi seçenler, sıradan insanlar; B'yi seçenler, kendini kurnaz sananlar; A'yı seçenler, umursamazlar; D'yi seçenler ise zeki ya da isyankar insanlar.
Bir diğer kullanıcı, bir nevi Oyun Teorisi uygulayarak, oldukça kesin bir sonuca ulaşıyor (birçok diğer kullanıcı da, bu kadar kesin konuşmasa da, benzer düşüncelere sahip):
Herkesin C yapmasındaki amaç, büyük ihtimal, herkesle aynı cevabı veremeyeyim diye düşünmeleri. Şimdi heskes A veya B ye vermiştir, D de sıralama sonunda, ona da vermişlerdir diye düşünüp, C'ye oy vermekten kaynaklanıyor. Bu test sonucunun C dışında çıkma şansı yok.
Bazılarımız ise duygusal nedenler ileri sürüyor:
C işaretleme nedediniz onun daha güvenli geldiğini düşünmeniz. O kadar da güvenilir olmayan B'den sonra güvenebileceğiniz tek şık geriye C kalıyor. Ancak baş harfimden dolayı D'yi işaretledim.
Bir Sınav Miti: Emin Değilseniz, C'ye Basın!
Bu konuda tercihlerimizi gerçekten neyin etkilediğinin kesin bir cevabı yok. Bu tür bir çalışma yurt dışında yapıldığında, ACT veya SAT gibi kitlesel sınavlarda çoğunlukla C şıkkının doğru olduğu inancının baskın olduğu görülüyor (İng: "When in doubt, select C"). Gerçekten de, bizim yaptığımız anketin yorumlardaki birçok kişi de lise ve üniversite sınavlarında çoğu zaman doğru cevabın C şıkkı olduğunu, dershanelerde bu şekilde öğretildiğini, bu nedenle C'yi seçtiğini söylüyor.
Gerçekten de insanlar (ki sınav hazırlayan kişiler de bu kategoridedir), rastgele dağılımlar üretmek konusunda berbattır. Eğer bir insandan rastgele sayılar söylemesini isterseniz, kendisi rastgele sayılar uydurduğundan emin olsa da, aslında son derece öngörülebilir örüntülerde sayılar söylediği görülecektir. Dolayısıyla sınavlardaki şıkları da insanlar hazırladığında, sınavı hazırlayan kişi, doğru cevapların hangi şıklara denk geleceğini rastgele belirlemeye çalışsa da, çoğunlukla önyargılarına yenik düşecek ve bir şıkka diğerlerinden daha fazla ağırlık verecektir.
İşte hem yurt dışında, hem de ülkemizdeki sınav sisteminde, bir nedenle o ağırlık verilen şıkkın C olduğuna inanılmaktadır. Bunun olası bir nedeninden bahsedeceğiz; fakat bunun modern zamanlarda neden bir mit olduğunu izah edelim - ki akıllarda böyle bir şüphe varsa, bu kalksın: Modern zamanlarda sınavlardaki şık dağılımları insanlar tarafından değil, bilgisayarlar tarafından belirlenmektedir.[1] İnsanlardan çok daha başarılı bir rastgele dağılım becerisi olan bilgisayarlar, hiçbir şıkka ağırlık vermeksizin, her bir şıkkın %25 (veya 5 şık varsa %20) sıklıkla dağıldığından emin olabilir. Bu nedenle modern zamanlarda girdiğiniz sınavlarda, spesifik bir şıkkın daha olası olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Elbette bu, bütün sınavlar için geçerli değildir; örneğin büyük sınavlar haricinde kalan okul sınavlarında öğretmenler sınav sorularını ve şıkları elle hazırlamaktadır. Dolayısıyla çok büyük ihtimalle bu sorularda belli bir şıktan yana önyargı oluşacaktır; fakat bu şıkkın her durumda C şıkkı olduğunu gösteren hiçbir araştırma bulunmamaktadır. Dolayısıyla "Neden B değil de hep C'yi seçelim?" sorusunun bir cevabı yoktur.
Her bir öğretmenin geçmişteki sınav soruları ve doğru cevapları analiz edilerek, o kişiye ait önyargılar belirlenebilir (ve sınav hazırlayıcı insanlar arasında spesifik bir şıkka eğilim olup olmadığı da bu sayede tespit edilebilir). Fakat bu tür bir çalışmayı yapmaksızın sadece C şıkkına yüklenmek, stratejik olarak en avantajlı yöntem değildir. Bunun yerine şık eleme ve eğitimli tahminde bulunma gibi "atma" yöntemleri çok daha verimli olacaktır.
Orta Tercih Önyargısı
Bir kullanıcı, bunu "insanların uçarı olmak istememesiyle, daha ortalardaki tercihlerin güvenli olduğunu düşünmemiz" ile ilişkilendiriyor. Sezgisel olarak fark edilen kavram, Orta Tercih Önyargısı olarak isimlendirilen bilişsel bir önyargı. Yapılan çalışmalar, simetrik olarak yerleştirilen birbirine benzer cisimler arasından ortadakini tercih etmeye meyilli olduğumuzu gösteriyor. Yani anketimizde, C şıkkından sonraki en yüksek oranın %22.3 ile B şıkkına ait olması tesadüf olmayabilir.
Örneğin Paul Rodway tarafından yapılan bir çalışmada, 65'i kadın 100 katılımcıya 17 soru soruldu. Bu soruların her birinde, birbirine benzer olan ama aynı olmayan 5 farklı fotoğraf vardı (mesela 5 farklı köpek veya 5 farklı manzara). Katılımcılardan en yüksek öncelikli ve en düşük öncelikli tercihlerini seçmeleri istendi. Araştırma için soruların cevapları yatay olarak dizilenmişti ve katılımcılar, ortadaki seçenekleri %20 yerine %23 sıklıkla tercih ettiler. Geri kalan (dıştaki) şıkların tercih edilme oranları %20'nin altındaydı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Aslında bazı çalışmalar, iki beyin yarımküresinden hangisinin daha baskın olduğuna bağlı olarak bireylerin zıt taraftaki tercihlere eğilimi olduğunu iddia ediyordu (sağ beyni daha aktif olanlar, sol tarafta kalan şıkları tercih ediyor ve tam tersi). Ancak benzer bir çalışmada seçenekler dikey olarak dizilendi ve bu çalışmada da ortadaki seçenekler daha sık tercih edildi; dolayısıyla yatay veya dikey olması sonucu etkilemiyor: İnsanlar, ortadaki nesneleri seçmeye daha meyilliler!
Bu etki çok belirgin olmasa bile, her gün yüz milyonlarca insanın, milyarlarca nesne içerisinden tercih yaptığı düşünülecek olursa, uzun vadede bu ufak önyargının ciddi bir tüketici tercihi baskısı yaratacağı aşikardır. Dahası, bu tür bir tercih, yasal süreçlerde de işliyorsa; bu ufak önyargı bile, çok sayıda vaka arasından bir kısmının sırf bu önyargıdan kaynaklı olarak sonucu değiştirebileceği görülebilir. Bunun geçerli olup olmadığının araştırılması gerekmektedir.
Orta Tercih Önyargısı, sadece bu çalışmalarla gösterilmemiştir. Yapılan diğer araştırmalarda da, bir bilmece yarışmasında ortada konumlanan yarışmacının daha başarılı olacağına dair bir önyargı olduğu görülmüştür. Benzer şekilde, bir işe alınacak adayların rastgele karıştırılmış fotoğrafları arasından ortadakilerin daha sık tercih edildiği görülmüştür.[3]
Sıralı Gösterimlerde Ters Köşe Bir Sonuç...
Ancak işler her zaman bu kadar basit değildir: Örneğin birebir aynı fotoğrafları, bir arada değil de, tek tek gösterecek olduğunuzda, kişilerin ortadaki tercihlerden ziyade, en uçlardaki (en baştaki veya en sondaki veya bunlara daha yakın konumlardaki) tercihlere daha çok ağırlık verdiği görülmüştür. Örneğin 2005 yılında yapılan bir çalışmada, buz pateni veya Eurovision gibi yarışmalarda daha sonra performans sergileyen atletler veya sanatçıların ortalamada daha yüksek puanlar aldığı görülmüştür.[2]
Sıralı göstermek yerine, skalaya dağıtılmış şekilde gösterilen tercihlerde ise insanların genelinde ölçeğin sol tarafına yönelik bir eğilim olduğu bulunmuştur. Bunun sebebi, görsel veri referanslarının genel olarak sağ beyinde işlenmesi ve beynin sağ yarım küresinin, vücudun sol tarafında kalan aksiyonları yönetmesi olabilir.[4] Elbette bu durum, memnuniyet anketlerinde kullanılan Likert Skalası gibi ölçeklerde istenen sonucu almak için manipülasyon yapılabileceğini düşündürmektedir.
Komplo Teorisyenleri, Büyük Resmi Görenler ve Troller Her Yerde!
Böyle bir konuyla ne alakası olacağını düşünebilirsiniz; ancak herhangi bir bilgi vermeksizin bu tür bir anket yaptığımızda, insanların iyi veya kötü niyetle bile olsa, çok basit konular etrafında bile kamplaşabileceklerini gözledik. Örneğin Evrim Ağacı'nın insanların verilerini toplamak için bu tür bir anket yaptığı (Twitter anketlerinde herhangi bir kullanıcı verisine erişimimiz bulunmuyor), Evrim Ağacı'nın hackerlar tarafından ele geçirildiği (görebileceğiniz gibi, böyle bir durum yok), popülizm ve etkileşim amacıyla bu tür anketler yaptığımız (ekibimiz içerisinde anket önyargılarından söz ederken, spontane olarak aklımıza gelen ve uyguladığımız bir anketten ibaretti) gibi çok sayıda komplo teorisi ve trol yorum da aldık. Bazı sözde eleştirmenlerin, Evrim Ağacı hakkında bizden çok kafa yorduklarını görmek memnun edicidir.
Elbette bize ulaştırıldığı kadarıyla, çeşitli internet forumlarında bu tür bir konuda bile Evrim Ağacı'nın "bozduğunu" söyleme fırsatını kaçırmayan birçok "yorumcu" oldu. Sanıyoruz son 10 yılda Evrim Ağacı'nın bozduğu her söylendiğinde kenara 10 kuruş koysaydık, şu anda bir holding işletiyor olurduk. Elbette Evrim Ağacı bozmuş değil; fakat olağanın dışında gibi gözüken her paylaşım, halihazırda Evrim Ağacı karşıtı önyargısı olan kişilerin bunu dillendirmesi için fırsat yarattığını görüyoruz.
Kimi yorumcu ise bunun "Evrim Teorisi'ndeki tesadüfler" ile ilgili bir mesaj verme çabası olduğunu, ancak bunun başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkum olduğunu söyleyerek "büyük resmi" görmeyi başarmış. Halbuki sorunun tasarımı, bu tür mesajı vermeye uygun değildir (zaten tesadüf de sıradan bir bilimsel olgudur). Sonucun beklendiği gibi çıkmaması, belki de büyük resmi görme çabasındakilerin genellikle neden söz ettiklerine dair en ufak fikirleri olmadığı gerçeğini hoş bir şekilde yansıtmaktadır.
Özellikle de bu anketteki tercihlerin herhangi bir kişilik özelliğini yansıttığını iddia eden yorumların altında, bireylerin çok basit bir anket konusunda bile ayrışabildiklerini ve sosyal medyada bulunmayan Sosyal Kontrat kavramı dolayısıyla saygı sınırlarını kolayca aşabildiklerini gördük.
Elbette herkes kötücül değildi; bazı kişiler, "eğlencesine" bir anket olabileceğini fark etti. Kimi yorumcu, Evrim Ağacı'nın denekleri olarak kullanıldıkları konusunda espriler yaptı. Bu konuda, özellikle bir Ekşi Sözlük yorumcusunun detayları aşağıda verilen ikinci anketimizle ilgili mantık yürütmesi, çok basit anketlerin bile kişiliğe bağlı olarak ne kadar karmaşık düşünce ve emek süreçlerini tetikleyebileceğini göstermektedir. İnsanların zihinsel karmaşıklığı, gerçekten de heyecan verici!
Dengeyi Tuttur!
Bu yorumlar, özellikle de ilk anketi takiben yaptığımız ikinci ankette daha da belirginleşti. Bu ankette, çok benzer bir ankete, sosyal dayanışmayı gerektirecek bir görev ekledik: Bu defa, bilinçli bir şekilde, 4 şıkkı dengelemeye çalışın. Herkesin geri alamayacağı tek bir oy hakkı vardı ve bunu, sonuçlarını bilmesi çok zor olan bir ankette, stratejik bir şekilde kullanması gerekiyordu. Tam 107.495 kişi oy kullandı!
Burada bile Twitter'ın açıklarını keşfedecek kadar işi ciddiye alanlar oldu; görüldüğü kadarıyla, mobil cihazları "Uçak Modu"na alıp, ankette bir seçeneği işaretlediğinizde, tercihiniz kaydedilmiyor ama sonuçları görebiliyorsunuz; sonrasında uçak modunu kapatıp, istediğiniz tercihi gerçekten yapabilirsiniz.
Burada gördüğümüz, ilk 12 saat kadar süre boyunca insanların az çok dengeyi tutturabildiği idi. Dolayısıyla ilk ankette gördüğümüz C eğilimi ortadan tamamen kalkmıştı. Anket süresince hiçbir zaman gerçek hedef olan, 4 adet %25.0 hedefine ulaşılamadı - ki bunun yaşanma ihtimali, son derece kaotik bir doğaya sahip olan sosyal medyada pek de beklenen bir durum değildir; ancak %25±1 aralığında uzunca bir süre kalınabildiğini gördük. Hatta anketin 4. saatinde oy dağılımlarını ilan ettiğimizde (A: %23.6; B: %24.3; C: %26.7; D: %25.4), kullanıcıların dengeyi çok daha hassas bir şekilde ayarlayabildiğini gördük.
Buradaki en ilginç insan davranışlarından birisi, ankette oy kullandıktan sonra sonuçları gören kişilerin paylaşımı terk etmek yerine, yorumlarda yeni kullanıcıları doğru tercihe (dengeyi sağlayacak tercihe) yönlendirme çabaları oldu. Bu, ilk ankette gördüğümüz ayrışma/kutuplaşma davranışının tersi yönde bir çabaydı. Belki de ortada ortak bir görev olması, muğlak bir ricaya nazaran insanların daha kolay organize olmasına sebep olmuştu.
Ancak sadece birkaç saat içerisinde, anketin A şıkkından yana çok ciddi bir şekilde saptığını ve oy kullananların sayısının kısa sürede 10-20 bin kadar arttığını gördük - ki bu, dışarıdan ankete bir müdahale olduğunu gösteriyor. Muhtemelen bir forum veya sosyal medya platformunda örgütlenen bir grup internet kullanıcısı, anketin dengesini köklü bir şekilde bozmayı başardı. Anketin son 2 saatinde güncel sonucu tekrar ilan ettik (A: %45.4; B: %17.4; C: %19.9; D: %17.3); ancak o noktada anketin dengeye ulaşma ihtimali kalmamıştı (buna rağmen, sadece dağılımı ilan etmek, A şıkkında 2.2 puan gerilemeye sebep oldu).
Burada, sosyal medyanın toksik doğasını görmek de mümkün oldu: Belli kişi ve gruplar, gerek Evrim Ağacı'na yönelik nefretleri dolayısıyla, gerekse de sadece "trollüğü" bir yaşam stili olarak benimsemiş olmalarından ötürü, bizim için hiçbir anlam ve önemi olmayan bir anket etrafında bile toksisiteye ve amaçtan sapmaya neden oldular; buna zaman ve emek ayırdılar (bu tür bir saldırının kaynağını/kaynaklarını tespit etmeye zaman ayırmadık; ancak bulunacak olursa, buradan paylaşabiliriz). Bu da sosyal medyanın sosyal ilişkilerdeki ve insani iletişimdeki rolünü sorgulamak için elimizdeki milyonlarca diğer nedene basit bir diğerini ekliyor.
Her ne kadar bazı kullanıcılar bu A tercihini ilk anketin etkisine yormaya çalışsalar da, kısa sürede dengenin spesifik bir şıktan yana bozulması ve sonradan oranların açıklanması sonucunda bu şıkkın oylanma sıklığının hızla azalması, bu tür bir açıklamanın ihtimalini azaltıyor. Ancak belli bir şıkkın öne geçmesi ve buna yönelik yorumlar, elbette ufak bir ihtimalle de olsa, kişilerin tercihini etkilemiş olabilir; fakat birçok kişinin yukarıda söz ettiğimiz Twitter bug'ından bihaber ve yorumları da okumadan oy verdiğini varsayacak olursak, ankette 10-12 saat kadar sonra gelen ani bozulmanın dış kaynaklı olduğunu varsaymak güvenli bir tercih olacaktır.
Teorik İstatistik, İnsan Psikolojisine Karşı!
Teorik istatistik, Büyük Sayılar Yasası çerçevesinde, eğer ki yeterince sayıda insan oy kullanırsa, rastgele yapılan bir tercihin, o tercihin başlangıçtaki seçilme ihtimaline yakınsayacağını öngörür. Örneğin 4 şıklı bir soruda yapılacak rastgele tercihler, nihayetinde %25'e yakınsamalırıdır. Bir zar, 5 defa atıldığında 3 defa 4 sayısı gelebilir (yani 4 sayısının gelme sıklığı %16.6 yerine, %60 olabilir); ancak milyonlarca defa zarı atacak olursanız, her bir sayının %16.6 oranına yakınsadığını görürsünüz. Örneğin bir makina, bir parayı 5 defa attığında hepsi yazı gelebilir (%100); ancak 10 milyon atışta %50'ye yakınsama görülecektir.
Fakat burada zar atma gibi fiziksel kurallarla belirlenen bir unsurdan söz etmiyoruz. Burada, gerçek insanların yaptığı gerçek tercihler var ve insanlar, rastgele tercihlerde bulunmak konusunda berbattırlar. Her zaman önyargıları ve karmaşık düşünce örüntüleri vardır; sosyal çevreden etkilenirler. Dolayısıyla tercihleri hiçbir zaman tamamen rastgele değildir. Basit bir sınav miti, Orta Tercih Önyargısı ve yorumlarda belli bir şıkkın çok gelmesine yönelik bilgilerin olması birleşerek, kişilerin çoğunluktan veya azınlıktan yana oy kullanmalarına neden olabilir (görüldüğü üzere, çoğu insan çoğunluktan yanadır - ki bu, psikolojik araştırmalarla uyumludur).
Bu durum anket tasarımcıları tarafından net bir şekilde bilinse de, yaklaşık 26 saate yayılan ve on binlerce kişinin oyuyla sonuçlanan bu ilginç deneyim, insan zihninin karmaşıklığı ve sosyal yapının üzerimizdeki etkisi hakkında ilginç düşünceleri tetikleyebileceğini gösteriyor. Kontrolsüz bir şekilde yapılan bir anket çalışması olması dolayısıyla herhangi bir akademik yargıda veya çıkarımda bulunmak imkansız olsa da, rastgele tercih konusunda araştırmalar yürütenler için hoş ve "eğlencelik" bir deneme sunduğumuzu umuyoruz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 35
- 12
- 9
- 9
- 8
- 3
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- ^ C. Montgomery. Most Common Answer On The Act: Guess C?. (17 Nisan 2018). Alındığı Tarih: 23 Ocak 2021. Alındığı Yer: PrepScholar | Arşiv Bağlantısı
- ^ W. B. D. Bruin. (2005). Save The Last Dance For Me: Unwanted Serial Position Effects In Jury Evaluations. Acta Psychologica, sf: 245-260. doi: 10.1016/j.actpsy.2004.08.005. | Arşiv Bağlantısı
- ^ P. Raghubir, et al. (2006). Center-Of-Inattention: Position Biases In Decision-Making. Organizational Behavior and Human Decision Processes, sf: 66-80. doi: 10.1016/j.obhdp.2005.06.001. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. E. R. Nicholls, et al. (2016). Satisfaction Guaranteed: The Effect Of Spatial Biases On Responses To Likert Scales. Psychological Science, sf: 1027-1028. doi: 10.1111/j.1467-9280.2006.01822.x. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 05/11/2024 17:41:51 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10023
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.