Melodi Nedir? Melodi Algımız Çevresel veya Genetik Faktörlerden Etkilenir mi?
Melodi, belirli ses perdelerinin (İng: Pitch) ve ritmik öğelerin bir arada yer aldığı; kültürel ve evrensel pek çok özelliği içinde barındıran bir kavram olarak tanımlanabilir.[1] Örneğin, pek çoğumuzun eğitimimizin ilk yıllarında öğrendiği müzik notaları olan "do, re, mi, fa, sol, la, si" birer ses perdesidir. Bu notaların belirli bir ritim kalıbı ve tempo ile birleşimi de melodiyi oluşturur.
Notaları düşündüğümüzde, belki "do" notası veya "la" notası tek başına bir anlam ifade etmez ama notaların oluşturduğu bütün, yani melodi belirli bir kültür içinde veya evrensel olarak bir anlam taşır hale gelir. Milli marşlar buna belirgin bir örnek olarak verilebilir. Marşlar da diğer müzikler gibi tekil ses perdelerinin bir araya gelmesinden ve buna eşlik eden bir ritmik yapıdan oluşur. Fakat bir araya gelen bu müzikal yapılar sadece melodiyi değil, melodiye yüklediğimiz anlamı da inşa eder. "Do" notası tek başına bir anlam ifade etmez veya bizde bir duygusal tepkiye sebep olmazken, milli marş içinde geçen pek çok do notası ve başka notalarla bir araya gelerek müziğe yönelik anlam ve duygu dünyamızın yapı taşlarını oluşturur.
Tam da bu sebeple, melodiyi nasıl algıladığımızı anlayabilmek için Gestalt kuramına başvurmak yerinde olacaktır. Gestalt kuramı, Max Wertheimer tarafından I. Dünya Savaşı öncesinde geliştirmeye başlanmış olup, sonraki yıllarda Kurt Koffka ve Wolgang Köhler tarafından genişletilmiştir.[4] Gestalt kuramı genel hatlarıyla parça ve bütün ilişkisini inceler. Gestalt kuramının temel argümanı parçaların toplamının, parçaların toplamından daha da öteye giden bir bütün sunduğudur.[2] Bu süreç ise örüntü organizasyonu (İng: "Pattern organization") ile gerçekleşir.
Ağırlıklı olarak görsel uyaranların örüntü organizasyonları üzerine çalışmalarını yürüten Gestalt kuramcıları, görsel algının Pragnanz adı verilen bir ilkeye bağlı olduğunu belirtirler.[4] Pragnanz ilkesi temel olarak algısal organizasyonumuzun basit ve simetrik bir forma uyduğunu ifade eder ve bu ilkeyi yakınlık, benzerlik, tamamlama ve devamlılık gibi alt ilkelere ayırır. Bu alt ilkeler ise sadece görsel algıya değil, işitsel algıya da uyarlanabilir ve dolayısıyla melodi algısı için de kullanılabilir.
Yakınlık ilkesi, birbirine yakın mesafede duran parçaların bir grup halinde algılanmaya yatkın olduğunu belirtir.[3] Deneysel olmayan müzik türlerinin hemen hemen hepsinde ses perdeleri birbirine yakındır. Genelde dinlediğimiz melodilerde kalın ve ince seslerin çok kısa süreler halinde bir aşağı bir yukarı gittiğini işitmeyiz. Sesler sürekli bir ince bir kalın şeklinde ilerlemek yerine birbirine yakın bir aralıkta ilerler. Birbirine incelik-kalınlık bağlamında yakın olan bu sesleri zihnimiz, tekil sesleri art arda sıralanmış gibi duymak yerine bir bütün olarak algılar.[4]
Yakınlık ilkesini gözlemleyebileceğimiz en bilinen örneklerden birisi Beethoven'ın 9. Senfonisidir. Senfoninin 4. bölümünde yer alan Ode to Joy kısmında notalar şu şekilde ilerler: "Do-do-re-mi-mi-re-do-si-la-la-si-do-do-si-si". Bu nota sıralamasında görülebileceği üzere notalar tek bir ses bile atlamadan hep bir adım yandaki notanın yanına konumlanmıştır. Daha detaylı açıklamak gerekirse, do notasından sonra re, si notasından sonra la gelmiştir ve do notasından bir anda, arasında dört ses bulunan fa notasına veya arasında beş ses bulunan sol notasına bir atlama gözlemlemeyiz. Notaların birbirine bu denli yakın oluşu da aslında tek tek algıladığımız notaları bir bütün, yani bir melodi olarak algılamamızı sağlar. Böylece notaları tek tek duymak yerine melodinin kendisini duyarız.
Yakınlık ilkesinin yanı sıra, benzerlik ilkesi de birçok farklı öğe bir arada bulunduğu zaman, zihnimizin bu farklı öğeler içinde birbirine benzer parçaları bir arada gruplamaya daha yatkın olduğunu belirtir.[3] Aslında sadece melodi algısında değil, enstrümanları gruplandırırken bile benzerlik ilkesini gözlemlemek mümkündür.
Enstrümanları yaylılar, vurmalılar, üflemeliler olarak ayırırız. Enstrümanlardan ses çıkarma biçimlerimiz açısından birbirine benzeyenleri aynı kategoriye koyarız. Aynı durum, melodileri incelediğimizde de karşımıza çıkmaktadır. Birbirine benzer olan sesleri veya enstrümanları bir melodi içinde kullanmaya ve algılamaya daha yatkınızdır.
Öte yandan, bir parça içinde sürekli tekrar eden motiflerin kullanılması da benzerlik ilkesine örnek verilebilir.[4] Birbirine benzeyen seslerin veya aynı seslerin tekrar edilmesi melodi içinde geçen parçaları (mesela notaları, ritmik öğeleri) bir bütün olarak algılamamızı sağlayabilir. Fakat benzer olmayan karakterde seslerin kullanımı da tahmin edileceği üzere benzerlik ilkesini ihlal edebilir. Örneğin, düşük tempolu, yumuşak bir keman solosuna çok kuvvetli bir şekilde çalınan bir trompetin notaları eşlik ettiğinde bütünlük algımız bozulabilir.
Benzerlik ilkesine verilebilecek en belirgin müzikal örneklerden biri Türkiye'de "Daha Dün Annemizin" adıyla da bilinen ve orijinal ismi "Ah vous-je Maman" olan Mozart'a ait eserdir. Bu eserde de notalar şu şekilde ilerler: "do-do-sol-sol-la-la-sol-fa-fa-mi-mi-re-re-do". Görülebileceği üzere, notalar neredeyse bu bölüm boyunca hep ikili gruplar halinde tekrar etmiştir. Bu ikili grupların, yani birbirine benzer karakterde öğelerin bir arada sıralanması, bu notaları birbirinden bağımsız öğeler gibi algılamak yerine bir bütün olarak algılamamızı sağlamıştır. Bu sayede de tekil seslerin algısı yerine bir melodi algısı oluşmuştur.
Makale kapsamında verilen örnekler hakkında önemli bir noktaya değinmek gerekir. Bu müzikal örnekler başka tonlardan da yazılabilir. Daha net bir ifadeyle, bu eserler farklı notalar ile başlayabilir ve farklı notalarla da yazılabilir. Fakat bu durumda, notaların aralarındaki yakınlık ve benzerlik ilişkisi değişmeyeceğinden dolayı teorik olarak bir sorun teşkil etmemektedir. Dolayısıyla, bu müzikal örneklerin başka notalarla yazılmış versiyonlarında da Gestalt ilkelerini aynı şekilde gözlemleyebiliriz.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Son olarak, tamamlama ilkesi zihnimizin karşı karşıya geldiği bir örüntüde eksik bir parça olması durumunda, zihnimizin o parçanın yarattığı boşluğu tamamlama eğiliminde olduğunu belirtir.[3] Örneğin, bildiğimiz bir melodiyi dinlerken o melodinin içinden birkaç nota silinse ve o notaları işitmesek bile zihnimiz o melodiyi tanımakta zorluk çekmez. Daha önce bu melodiyi (bütünü) oluşturan parçalara dair bilgimiz olduğundan dolayı, birkaç parça eksik olsa bile melodiyi zihnimizde tamamlamakta ve dolayısıyla algılamakta sıkıntı yaşamayız.
Müzik algısının önemli alt alanlarından biri olan melodi algısını açıklarken Gestalt kuramı her ne kadar iyi bir teorik çerçeve sunsa da bu kuramda eksik kalan bazı noktalar olduğunu belirtmek gerekir. Örneğin, Gestalt kuramının, algının kültürel ve çevresel boyutlarını göz ardı ettiğini belirtebiliriz. Her kültürde benzerlik veya yakınlık ilkesi tam olarak aynı şekilde mi tecrübe edilmektedir? Ya da aynı kültürün içinde yaşayan bireylerin melodi algısı tamamen benzer midir?
Bu noktada, 384 genç yetişkin ikiz kardeşin melodi ve ritim algısını ölçen bir araştırma örnek verilebilir.[5] Çalışmada ikiz kardeşlerin seçilmesinin sebebi, genetik faktörlerin aynı olduğu durumda, çevresel faktörlerin bir etkisi var mı sorusuna cevap bulmaktır. Çalışma sonucunda, müzikal ton ve müzikal zaman algılarının çevresel faktörlerden etkilendiği bulunmuştur. Yani ses perdelerini, notaları, ritmi ve tempoyu algılarken çevresel faktörlerin algı üzerinde bir etkiye sahip olduğu sonucuna varılmıştır.
Fakat ses perdelerini ayırt etme (İng: "Pitch discrimination") becerisinin de genetik faktörlere bağlı olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak, melodi veya genel anlamda müzik algısı genetik faktörlere bağlı olduğu kadar kültürel ve çevresel faktörlere de bağlıdır. Gestalt kuramı melodi algısının önemli bir bölümünü açıklamaktadır. Fakat melodi algısını daha geniş bir perspektiften inceleyebilmek adına, melodi algısında kültürel ve çevresel faktörlerin etkilerinin de ele alınması önem taşımaktadır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 2
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Grove Music Online. Melody. (11 Ocak 2018). Alındığı Tarih: 12 Temmuz 2023. Alındığı Yer: Grove Music Online doi: 10.1093/gmo/9781561592630.article.18357. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Solso, R.L., et al. (2008). Cognitive Psychology. Yayınevi: Pearson.
- ^ a b c Kim, J.. Grouping And Hierarchy. (1 Ocak 2020). Alındığı Tarih: 12 Temmuz 2023. Alındığı Yer: "kixlab" | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c d Tan, S. L., et al. (2010). Psychology Of Music: From Sound To Significance. Yayınevi: Taylor & Francis.
- ^ E. Seejarvi, et al. (2016). The Nature And Nurture Of Melody: A Twin Study Of Musical Pitch And Rhythm Perception. Behavior Genetics, sf: 506-515. doi: 10.1007/s10519-015-9774-y. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:27:44 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15083
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.