Robotlara Duygusal Olarak Bağlanmak Mümkün mü?
Bu haber 11 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
Oturma odanızı süpürmek için vaktiniz mi yok? Bırakın bununla Roomba ilgilensin. Bir patlayıcıyı etkisiz hale getirmek için bir askerin hayatını riske atmak istemiyor musunuz? İsterseniz bunu bir robot yapsın.
İnsanlara göre pis ve tehlikeli olan işleri yapmaları için robot kullanmak gittikçe yaygınlaşan bir durum. Ama araştırmacılar, bazı durumlarda insanların robotlara sanki robotlar evcil hayvanları, arkadaşları ve hatta kendilerinin bir uzantısıymış gibi davrandıklarını buldu. Bu, akla şu soruyu getiriyor: Eğer bir asker bir saha robotuna insani veya hayvani anlamlar yüklerse, bu robotları nasıl kullandıklarını etkiler mi? Robotu tehlikeli durumlara gönderemeyecek kadar umursarlarsa, ne olur?
Bu Washington Üniversitesi'nden doktorasını yeni alan Julie Carpenter'ın cevabını merak ettiği bir soruydu. Carpenter bu yüzden; robotları, patlayıcıları etkisiz hale getirmek için kullanan iyi eğitimli Explosive Ordnance Disposal (patlayıcı madde imha) askeri personeliyle, her gün robotlarla çalışmanın nasıl hissettirdiğiyle ilgili bir röportaj yaptı. Çalışmasının bir kısmı, askerlerin robotlarla olan ilişkisinin karar verme becerilerini ve dahası görevin sonucunu etkileyip etkilemeyeceğini içeriyordu. Kısaca, robot bir insan olmadığı halde robotun zarar görmesi veya havaya uçması bir askere nasıl hissettirecekti?
Carpenter'ın bulduğu ise askerlerin robotlarla olan ilişkilerinin teknoloji değiştikçe gelişmeye devam ettiğiydi. Askerler Carpenter'a, robotlarıyla bağ kurmanın performanslarını etkilemediğini ama robotları zarar gördüğünde hüsran, öfke ve hatta üzüntü gibi bir çeşit duyguları hissettiklerini söylemişler. Bu durum Carpenter'ın savaşın sonucunun, insan-robot bağından veya bazı operatörlerin tanımladığı gibi robotu kendi uzantısı olarak görme hissinden dolayı tehlikeye atılıp atılmadığını merak etmesine neden olmuştu. Askeriyenin bir sonraki saha robotlarını tasarlarken bu sorunlara dikkat edeceğini umuyor.
Tezini şimdi insan-robot etkileşimleri olarak bir kitapta toparlayan Carpenter, Amerika'nın her yerinden ve her askeri branştan 23 patlayıcı madde personeliyle (22 erkek ve 1 kadın) röportaj yaptı.
Bu birlikler; kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer silahları etkisiz hale getirmek için eğitildi. Birlikler, başkan dahil olmak üzere üst düzey memurların güvenliklerinden sorumlular ve büyük uluslararası etkinliklerin güvenliklerinin de bir kısmını oluşturuyorlar. Askerler, robotları bir şeyin yerini belirlemekte, incelemekte, bombaları etkisiz hale getirmekte, gelişmiş gözcülükte ve keşifte kullanıyorlar. Robotlar, insanları tehdit eden riskleri azaltmak için kullanılan önemli araçlar olarak görülüyorlar.
Bazı askerler Carpenter'a robotların hareket edişinden onları kimin kontrol ettiğini söyleyebileceğini demiş. Gerçek şu ki; bazı robot teknisyenleri, robotlarını kendilerinin bir uzantısı olarak gördüklerini, teknik kısıtlamalar veya mekanik sorunlar yüzünden kendilerini yılgın hissettiklerini rapor etmişler.
Robot kullanmanın artıları açıkça görülebiliyor; insan hayatı için var olan riskleri minimuma indiriyorlar, kimyasal ve biyolojik silahlar için dayanıklılar, onları görevlerinden alıkoyabilecek duyguları yok ve insanlar gibi yorulmuyorlar. Ama robotların da bazen teknik sorunları olabiliyor veya bozulabiliyorlar. Ayrıca robotların insan gibi hareket kabiliyetleri yok, bu yüzden askerlerin direkt olarak patlayıcılarla çalışması bazen daha etkili olabiliyor.
Araştırmacılar çok önceden insanların nasıl cansız objelere (bir araba veya bir çocuğun oyuncak ayısı) bağlanabildiğini belgelemişlerdi. Carpenter'ın çalışmasındaki personeller robotları birer mekanik araç olarak tanımladıklarını söyledikleri halde çoğunlukla onları insanlaştırıyorlardı, onları insan veya hayvan olarak benimseyebiliyorlardı. Bunu yaparken onlara cinsiyet yüklüyorlardı ve makinelere karşı bir empati geliştiriyorlardı. Carpenter şöyle söylüyor:
Robotun bir araç olduğu konusunda gayet emindiler, ama aynı zamanda cevaplarındaki yapılar gösteriyor ki bazen robotlarla olan etkileşimleri bir insanla veya hayvanla olan etkileşimlerine birçok yönden benziyor.
Carpenter'ın konuştuğu çoğu asker, robotlarına isim veriyordu. Genellikle bir ünlünün, şuan ki eşlerinin veya kız arkadaşlarının (ama asla eskiler değil) isimlerini veriyorlardı. Buna rağmen; askerler Carpenter'a robotlarını tehlikeli işlere gönderdiklerinde, robotların zarar görmesi ihtimalinin karar vermelerini etkilemediklerini söylemişler.
Askerler Carpenter'a, robotlarının parçalanmasına ilk tepkilerinin pahalı bir ekipmanı kaybetmelerinden dolayı öfke olduğunu söylemişler, ama bazıları kayıp duygusunu da tarif etmiş. Carpenter şunları söylüyor:
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bir robot kullanılamaz hale geldiğinde önemli bir araç olduğu için kızdıklarını söylediler ama sonra 'zavallı küçük adam' diye eklediler cümlelerine veya onun için bir cenaze düzenleyebileceklerini söylediler. Bu robotlar, onların her gün baktıkları, güvendikleri ve kullandıkları hassas araçlar. Ayrıca robotlar, Patlayıcı Madde İmhası personellerini zarardan uzak ve güvenli bir mesafede tutmak için etrafta hareket halinde olup takım üyelerinden biri gibi davranırlar.
Bu askerlerin şu an kullandıkları robotlar insana veya hayvana benzemiyorlar. Askeriye şimdilerde, insana veya hayvana daha çok benzeyen; daha atik ve merdiven çıkmada, kısıtlı alanlarda manevra yapmada, doğada zor şartlarda dayanabilme konusunda daha iyi olabilecek robotlara yönelmiş durumda. Carpenter bu insan-hayvan görünümlü robotların, askerlerin mantıklı karar verme kabiliyetlerini nasıl etkileyeceğini merak ediyor, özellikle eğer askerlerden biri bu robotlara bir partner veya evcil hayvanmış gibi duygusal yakınlık gösterirse. Carpenter şöyle diyor:
Birinin robota karşı bir araç olmasından çok daha öte hisleri olduğu için robotu kullanırken duraksamasını istemezsiniz. Eğer bir şeye duygusal olarak bağlanırsanız, bu sizin karar vermenizi etkiler.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 12
- 7
- 3
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: University of Washington | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 19:50:59 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1693
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in University of Washington. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.