Köpekbalığı Evrimi: 450 Milyon Yıllık Geçmişe Sahip Köpekbalıkları Nasıl Evrimleşti? Köpekbalıkları, 5 Büyük Yok Oluşu Nasıl Atlattılar?
Köpekbalıkları yüz milyonlarca yıldır aramızdalar ve daha ağaçların bile ortaya çıkmadığı zamanlara ait fosil kayıtlarında bile onları görebiliyoruz. Peki köpekbalıkları nasıl evrimleştiler? Onları "yaşayan fosiller" olarak nitelendirebilir miyiz? Beş büyük kitlesel yok oluşu birden atlatmayı nasıl başardılar?
İskeletlerinin çoğu kemikten ziyade kıkırdaktan oluştuğu için köpekbalıkları, kıkırdaklı balıklar olarak bilinen bir canlı grubuna aittir. İskeletlerinin bu yumuşak, esnek dokudan olmayan tek kısmı, dişleridir. Bu grup, balina köpekbalıkları ve büyük beyaz köpekbalıkları gibi daha çok bilinen cinsler ile beraber; tüm vatozları, tırpanaları ve az bilinen kimeraları (sıçan balığı, tavşan balığı veya hayalet köpekbalıkları olarak da bilinir) içerir.
Köpekbalıkları, genellikle "yaşayan fosiller" olarak adlandırılsalar da, okyanuslarda yüzdükleri yüz milyonlarca yıl boyunca birçok farklı şekle kavuşacak biçimde evrimleşmişlerdir. Zaten yaşayan fosillerin "evrimleşmemiş türler" demek olmadığını, daha ziyade antik kökenlere sahip atasal birçok özelliğin korunması sayesinde, günümüzde yaşayan formlarına bakarak ataları hakkında çok daha fazla bilgi alabildiğimiz türler olduğunu hatırlayınız.
Köpekbalıkları İlk Olarak Ne Zaman Ortaya Çıktı?
Köpekbalıkları veya atalarından kalan en eski fosil izlerine, Geç Ordovisyen Dönem'de, yani günümüzden 450 milyon yıl öncesine dayanan birkaç kalıntıda rastlandı. Müzede fosil balıklar bölümünün müdürü Emma Bernard, şöyle diyor:
Geç Ordovisyen Dönemi’nden kalmış köpekbalığı benzeri kalıntılar bulundu, ancak dişler bulunamadı.
Eğer bu fosiller gerçekten köpekbalıklarına aitse, bu durum, en eski köpekbalığı formlarının dişsiz olabileceğini gösterir. Bilim insanları hala bunların gerçek köpekbalıkları mı, yoksa köpekbalığı benzeri hayvanlar mı olduğunu tartışıyorlar.
Köpekbalıklarının Evrimsel Tarihi
Günümüzde yaşayan köpekbalıkları, vatozlar ve kimeralar üzerinde yapılan incelemeler, yaklaşık 420 milyon yıl önce kimeraların grubun geri kalanından çoktan ayrılmış olduğunu göstermektedir. Bu hayvanların bahsi geçen zaman diliminden günümüze ulaşmış fosilleri bulunmadığından, bu inceleme sadece modern köpekbalıklarının ve kimerların DNA'sından ve moleküler bulgularından elde edilmiş verilere dayandırılmıştır. Bu süre zarfında, ilk bitkiler de gitgide karaya doğru yayılmaya başlamıştı.
En Eski Köpekbalığı Dişleri
Köpekbalığı dişine benzeyen en eski dişler, Doliodus problematicus adı verilen eski bir balığa ait 410 milyon yıllık Erken Devonyen Dönem'den kalan bir fosilden elde edildi. "Köpekbalığına en az benzeyen grup" olarak tanımlanan, acanthodians veya dikenli köpekbalıkları olarak bilinen bir grup balıktan elde edildiği düşünülmektedir. Emma, şöyle diyor:
Acanthodians şekil olarak köpekbalığına benzemez, örnek vermek gerekirse tüm yüzgeçlerin önünde elmas biçiminde pullar ve dikenler vardır. Ancak kıkırdak iskeleti, köpekbalığı benzeri bir kafatası ve çenesi, birlikte kaynaşmış köpekbalığı benzeri dişlere sahiptirler.
Tanınabilir İlk Köpekbalıkları
Yaklaşık 380 milyon yıl önce Devonyen Dönem'in ortalarında, köpekbalıklarından daha çok yılanbalığına benzeyen Antarctilamna cinsi ortaya çıktı. Bu süre zarfında Cladoselache de evrimleşti. Cladoselache, bugün köpekbalıkları olarak tanımlayabileceğimiz ilk grubu oluşturur, bununla beraber chimaera dalının bir parçası olma ve teknik olarak bir köpekbalığı olmama ihtimalleri de vardır. Aktif yırtıcılar olarak torpido şeklindeki gövdeleri, çatallı kuyrukları ve sırt yüzgeçleri vardır.
Köpekbalıklarının Altın Çağı
359 milyon yıl önce başlayan Karbonifer Dönemi, köpekbalıklarının Altın Çağı olarak bilinir. Devonyen Dönem'in sonundaki bir yok oluş, bir zamanlar okyanuslarda yaşayan birçok balık soyu da dahil olmak üzere, dünyadaki tüm türlerin en az %75'ini yok etti. Köpekbalıklarının çeşitli şekil ve formlarda evrimleşmesine neden olan bu yok oluş aynı zamanda okyanuslara hakim olmalarına da olanak sağladı.
Bu süre zarfında ortaya çıkan en tuhaf tarih öncesi köpekbalıklarından bazıları kimera soyundan evrimleşti. Bunlar arasında sırtında tuhaf bir örs kemiği şeklinde yüzgeci olan Stethacanthus, spiral bir daire testere benzeri alt çeneye sahip Helicoprion ve eril cinslerinin sırtından ve başın üstünden çıkıntı yapan uzun bir omurgaya sahip Falcatus bulunur.
Günümüzdeki kimeraların çeşitleri daha azdır ve genellikle derin okyanusta yaşarlar. 1.5 metre uzunluğa erişirler ancak aslında köpekbalıkları değildirler. Üst çeneleri kafatası ile birleşir ve aynı zamanda çoğu chimaera zehirli dikenlere sahiptir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Köpekbalıklarının Korkutucu Çenelerinin Kökeni
252 milyon yıl önce Permiyen Dönemi’nin sonunda, tüm deniz yaşamının yaklaşık %96'sını yok eden bir başka kitlesel yok oluş yaşandı ve birkaç köpekbalığı soyu hayatını devam ettirebildi.
195 milyon yıl önce Erken Jurassic Dönemi’nde, bugün bildiğimiz en eski köpekbalığı grubu olan Hexanchiformes veya sixgill köpekbalıkları evrimleşmişti. Çoğu köpekbalığı grubu, Jurassic'in geri kalan kısmında ortaya çıktı.
Bu dönemde, esnek, çıkıntılı çenelerinin evrimleşmesi kendilerinden daha büyük avları yemelerine olanak tanıdı ve aynı zamanda daha hızlı yüzme yeteneği geliştirdiler.
Boyutları Küçülen Köpekbalıkları
145 milyon ila 66 milyon yıl önce Kretase Dönemi’nin başlangıcında, beşinci kitlesel yok oluş öncesinde köpekbalıkları eski denizlerde oldukça yaygın ve çeşitliydiler.
Kretase sonunda yaşanan yok oluş sırasında, tüm kuş cinsinde olmayan dinozorlar da dahil olmak üzere canlıların çoğunun soyu tükenmiş olsa da köpekbalıkları bir kez daha bir yok oluştan sağ çıkabilmeyi başarabildi.
Köpekbalıklarının yok oluştan kurtulmuş olmaları, ondan etkilenmediklerini göstermez. Fosil dişler, Krestase'nin sonundaki asteroit çarpmasının en büyük köpek balığı türlerinin çoğunu öldürdüğünü kanıtlıyor. Öncelikli olarak balıklarla beslenen ve derin sularda yaşayan en küçük türler hayatta kalmıştır.
Büyük Beyaz Köpekbalığının Evrimi
Köpekbalıklarının boyutları kısa bir süre sonra bir kez daha büyümeye başladı ve 66 ila 23 milyon yıl önce Paleojen Dönemi boyunca daha büyük formları evrimleşmeye devam etti. Bu süre zarfında megalodon'un atası (Otodus megalodon) olan Otodus obliquus ortaya çıktı.
O. megalodon şimdiye kadar yaşamış en büyük köpekbalığıdır ve bilim insanları onu evrimleşmiş en güçlü yırtıcılardan biri olarak kabul etmektedir.
Birçok kişi aksini düşünse de megalodonun büyük beyaz köpekbalıkları ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Aslına bakarsanız megalodonlar, 45 milyon yıl önce Orta Eosen Dönemi'nde geniş dişli mako köpekbalıklarından evrimleşen büyük beyaz köpekbalığının ataları ile rekabet etmiş olabilir.
Çekiç Başlı Köpekbalığının Evrimi
Yaşayan en genç köpekbalığı grubunun, kafa yapılarıyla dikkat çeken çekiç başlı köpekbalıkları olduğu düşünülmektedir.
En az sekiz farklı çekiç başlı köpekbalığı türü vardır ve fosil diş kanıtları atalarının 45 milyon yıl önce var olmuş olabileceğini gösterirken, moleküler veriler 23 milyon yıl önce başlayan Neojen sırasında çok daha yeni bir görünüme kavuştuklarını öne sürmektedir.
Kafalarının ilgi çekici şeklinin, avlanırken elektroresepsiyona (doğal olarak ortaya çıkan elektrik alanının veya akımının tespitine) yardımcı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca görülerini, yüzmelerini ve koku alma yeteneklerini geliştirebilirler.
Kretase Dönemi sonundaki kitlesel yok oluştan bu yana, köpekbalıkları bir kez daha okyanuslara hükmetmeye başladılar ve büyük deniz memelileri ile birlikte süper yırtıcı rollerine geri döndüler.
Fosil Köpekbalığı Dişleri Neden Bu Kadar Yaygın?
Bulunan köpekbalığı fosillerinin büyük çoğunluğu dişlerdir. Bunun iki ana nedeni var:
Köpekbalıklarının iskeletlerinin çoğu yumuşak kıkırdaktan oluştuğu için özel koşullarda korunması gerekir. Ancak, dişler dentin olarak bilinen çok daha sert bir malzemeden oluşur, kemikten bile daha sert ve daha yoğundur. Bu güçlü ısırık almayı kolaylaştırır. Aynı zamanda çürüme olasılığı daha düşük olduğu için dişlerin fosilleşme şansını da arttırır.
Başka bir sebep ise, basitçe, dişlerin sayıca fazla olmasıdır. Tüm yaşamları boyunca köpekbalıkları sürekli olarak yeni dişler üretirler. Kırılan veya yıpranan dişin yerine yeni bir diş çıktığında, eski diş ağızdan deniz tabanına düşer.
Türüne ve beslenme şekline bağlı olarak, köpekbalıkları tüm ömürleri boyunca 20.000 ila 40.000 diş üretebilir.
Dolayısıyla bu durum bir köpekbalığı dişinin korunma ve fosile dönüşme olasılığının daha fazla olduğu anlamına gelir. Dişler köpekbalıklarının yanında diğer organizmalar için de en yaygın fosillerden biri olma özelliğine sahiptirler.
Köpekbalıkları 5 Kitlesel Yok Oluştan Nasıl Kurtuldu?
Köpekbalıklarının beş büyük yok oluştan kurtulmalarının tek bir nedeni yoktur. Aslına bakarsanız her köpekbalığı, kendi eşsiz evrimsel yolağı çerçevesinde, farklı nedenlerden dolayı hayatta kalabilmiştir. Bir diğer deyişle, tek bir köpekbalığı türü yoktur ve dolayısıyla tüm yok oluşlardan kurtulabilen tek bir köpekbalığı türü de olmamıştır. Köpekbalıkları devasa bir hayvan grubudur ve teknik olarak her yok oluştan, farklı köpekbalığı türleri, cinsleri ve grupları kurtulmuştur.
Bununla birlikte, köpekbalıklarının beslenme biçimlerine göre "genelci tür" olmaları ve derin suda yaşayan türlerden olmaları onlara avantaj sağlamış olabilir. Köpekbalığı çeşitliliğinin de hayatta kalmalarında önemli bir rol oynamış olması olasıdır. Emma bu durumu şu şekilde açıklıyor:
Bunun köpekbalıklarının derin, karanlık okyanuslardan sığ denizlere ve hatta nehirlere kadar farklı derinliklerde yaşayabilme kapasitesi ile alakalı olduğunu söylemekte de bir sakınca görmüyorum.
Plankton, balık, yengeç, fok ve balinalar gibi çok çeşitli yiyecekler ile besleniyorlar. Beslenmelerindeki bu çeşitlilik, okyanusların gidişatı değişse bile köpekbalıkları grubunun hayatta kalma olasılıklarının daha yüksek olduğunu gösterir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 26
- 10
- 8
- 7
- 6
- 3
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Natural History Museum | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:29:29 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10122
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Natural History Museum. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.