Kara Delikler ve Entropi: Kara Deliklerden Neden Kaçamayız?
İlk kez Karl Schwarzschild tarafından, Einstein'ın genel görelilik teorisinin bir yorumlaması olarak ortaya atılan ve John Wheeler tarafından adlandırılan kara delik fikri günümüze kadar büyük bir ilgiyle takip edildi. Pek çok kuramsal fizikçinin üzerine kafa yorduğu, teoriler geliştirdiği ve gizeminin çözülmesiyle kuantum kütle çekimi kuramının da önünü açması öngörülen kara delikler, yakın zamanda bir tanesinin fotoğrafının çekilmesiyle hem Einstein'ın genel göreliliğini bir kez daha doğruladı hem de üzerine çalışan bilim insanlarının çalışma isteğini arttırdı. Kara deliklerle ilgili detaylı bilgiyi buradan, söz konusu kara delik fotoğrafıyla ilgili bilgileri buradan alabilirsiniz.
Hepimiz bilim kurgu filmlerinde ve romanlarında kara deliklerden ışığın dahi kaçamayacağını görmüşüzdür. Klasik fiziğe göre; ışığı kovalayan bir uzay aracından ölçülen ışık hızı, araç ve ışığın hızlarının farklarının mutlak değeri iken, Einstein'a göre bu durum böyle değildir. Einstein'a göre ışık, herhangi bir kaynağın hızına veya gözlemciye göre değişken bir hızda hareket etmez. Gözlemci hangi hızla hareket ediyor olursa olsun ışık gözlemciden hep aynı ve sınırlı bir hız ile uzaklaşacaktır. Einstein'ın teorilerinden önce Michelson-Morley bunu deneysel olarak kanıtlamış ve Newton uzayının içerdiği ve ışığın içinde hareket ettiği öngörülen ortamın (eter) var olmadığını göstermişlerdir. Peki evrenimizin en hızlı parçacıkları olan fotonlar dahi bir kara deliğin tekilliğine çekilmekten kaçamıyorsa, tekilliği bu kadar özel kılan nedir?
Esasen tekilliği özel kılan bir durum yoktur. Kara delikler, birçok konuda genel fizik anlayışımızdan ayrışan bir yapıya sahip olmalarına rağmen, tekilliğe çekilme durumunda basit bir fiziksel konsept ile açıklanabilirler: Entropi.
Entropi, birçok tanımı olan, evrene dair sorduğumuz birçok soruyu çözebilme yolundaki kuramsal temeli oluşturan ve anlaşılması hem çok kolay hem de çok zor olan bir kavramdır. Entropi, tanımlarının biri gereği, düzensizliğin ölçütüdür ve doğrudan termodinamiğin ikinci yasasıyla ilintilidir. Bu yasa gereği, kapalı sistemlerde entropi daima artar veya sabit kalır. Daha derin bir bakış açısıyla entropi, Ludwig Boltzmann'ın tanımıyla, bir sistemin makroskopik yapısını değiştirmeden değiştirebileceğiniz mikroskopik durumların doğal logaritmasıyla ilgilidir.
S=k×lnWS=k\times{\ln{W}}
Burada kk, Boltzmann sabiti; WW, makro durumu bozmadan değiştirilebilecek mikro durumların sayısıdır.
Bu durum, basit bir düşünce deneyi ile açıklanabilir. Ortasında bir bölme olan bir kutu hayal edelim. Bölmenin bir köşesinde kutunun iki tarafını birbirine bağlayan bir geçit olsun. İlk durumda kutunun bir tarafında 2000, diğer tarafında ise 0 gaz molekülü olduğunu var saydığımız bir sistemle başlayalım. Belirli bir süre geçtikten sonra, günlük deneyimlerimizle de öngördüğümüz gibi kutu, geçiş bölgesi sayesinde, iki tarafında yaklaşık 1000 molekül olacağı bir duruma gelecektir. Burada, başlangıç durumunda bütün gaz moleküllerinin kutunun bir tarafında toplanması için sadece bir ihtimal vardır. (W=1, lnW=0; S1=k.lnW=0).
Zaman geçtikçe moleküller iki tarafta da eşitlenmeye doğru bir eğilimde olacaktır. Kutunun bir yanında 1999 diğer yanında 1 molekül olması durumu için 2000 farklı olasılık vardır. Her bir molekül, tek molekül olan tarafta bulunabilir. 2000 molekül için 2000 mikro-durum oluşur (W=2000, lnW=3.3; S2>S1).
Moleküllerin tek tek kutunun diğer tarafına geçişinin istatiksel olarak incelenmesiyle entropinin arttığı görülür. Her iki tarafta da 1000 molekül olduğu durumda her bir molekülün birbiri yerine geçebilmesiyle oluşan mikro-durumların sayısının doğal logaritması yaklaşık 600'dür (W=2x10600; lnW=600.ln2; S1000>>S1).
Yani, moleküllerin kutunun içinde iki tarafa da eşit olarak dağılmaları için var olan olasılık, bütün moleküllerin kutunun bir tarafında toplanması için var olan olasılıktan 200...000 (2'den sonra 600 tane sıfır) sayısınca fazladır. Bu aynı zamanda süt ve kahveyi karıştırmanın kolay ama karışmış sütlü kahveyi ayrıştırmanın zor olmasının da, kırılan bir yumurtanın kendiliğinden tekrar kırılmamış haline dönememesinin de sebebidir. Evrende herhangi bir sistem için entropinin yüksek olması için daha fazla yol vardır.
Bunu, hayatınızın her alanında sınayabilir ve gerekli sürenin geçmesine izin verdiğinizde entropinin hep artma ya da sabit kalma eğiliminde olduğunu görebilirsiniz. Örneğin, geçmişi hatırlıyor ve üzerine güvendiğiniz anılar kurabiliyor fakat gelecek hakkında sadece öngörülerde bulunabiliyor olmanızı sebebi de; entropinin geçmişte daha düşük olması ve gelecekte ise daha yüksek bir durumda olacak olmasıdır. Sizin de beklediğiniz gibi geleceğiniz için daha çok ihtimal vardır fakat geçmişiniz için durum böyle değildir. Düşük entropili (düşük olasılıklı) geçmişiniz hakkında kesin anılar oluşturabilir, bunları aktarabilir ve anı paydaşlarınızla doğrulamasını yapabilirken geleceğiniz hakkında sadece tahminlerde bulunabilirsiniz.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Buraya kadar ele aldığımız kısım bize gösteriyor ki, entropiyi, üzerinde çalıştığımız konsepte bağlı olarak bir sistemin düzensizliğin bir ölçüsü ya da sistemin var olan olasılıkların sayısı olarak tanımlayabiliriz. Peki tüm bunların, bir kara deliğin olay ufku geçildikten sonra hiçbir şeyin, ışığın dahi, tekillikten kaçamıyor olmasıyla ilgisi nedir?
Olay ufku geçildikten sonra kara delik tekilliğine olan yolculuğumuz artık uzayda değil, zamanda bir harekettir. Bir kez olay ufkunu geçtiyseniz kara deliğin tek noktaya toplanmış kütle çekimi, gelecek olasılıklarınızı giderek daraltır ve kaçınılmaz olarak 1'e düşürür, artık kalan tek olasılığınız tekilliğe çarpmaktır. Bunu daha iyi kavramak için geçmiş ve gelecek algılarımızı birbirlerinin yerine kullanmayı deneyebiliriz. Örneğin, geçen hafta en sevdiğiniz arkadaşınızın evinde, onun doğum günü partisine katılmış olmanız bilgisinin doğruluğu hem sizin hem de beraber olduğunuz arkadaşlarınızın gözünde fazlasıyla kesindir fakat yarın arkadaşınızla buluşacak olduğunuz buluşma yerine tam olarak saat 09.23'te ulaşacak olmanız tam anlamıyla kesin değildir, sadece bir olasılıktır. Olay ufku geçildikten sonra olan şey, geleceğiniz için var olan ihtimalleriniz 1'e düşeceği için tekilliğe çekilmenin geçmişinizdeki bir olaymış gibi kesin olmasıdır. Bununla birlikte kara delik tekilliği sizi bir spagetti gibi uzatır ve daraltır. Tekilliğe daha yakın olan (mesafe olarak) parçanızın uzak olandan daha fazla çekim kuvveti hissetmesiyle bedeniniz parçalanır.
Sonuç olarak, kara deliklerin tekillikleri; etkileşime girildiğinde uzayda bir nokta, yönünüzü değiştirip kaçabileceğiniz bir yer değil zamanda yaşanması kesin olan bir andır. Bu yüzden evrenimizin en hızlı parçacıkları olan fotonlar dahi kara delik tekilliklerinden kaçamazlar. Bu kaçamama durumunu, kara deliklerin kütle çekim kuvvetlerinin çok yüksek olmasıyla açıklamak basit, etkili ve anlaşılır bir yoldur fakat açıklamak için zaman okunu ve entropiyi kullanmak; daha fazla düşünce deneyine olanak sağlayacaktır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 24
- 17
- 9
- 8
- 6
- 6
- 3
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- J. D. Bekenstein. (2019). Black Holes And Entropy. Physical Review, sf: 2033-46. | Arşiv Bağlantısı
- Sean Carroll. (2010). From Eternity To Here: The Quest Fort He Ultimate Theory Of Time. ISBN: 9780525951339. Yayınevi: Dutton.
- T. Gold. (2005). The Arrow Of Time. American Journal of Physics, sf: 403-10. | Arşiv Bağlantısı
- S. W. Hawking. (1985). The Arrow Of Time In Cosmology. Physical Review, sf: 2849. | Arşiv Bağlantısı
- S. W. Hawking. (1988). A Brief History Of Time: From The Big Bang To Black Holes. ISBN: 9780553175219. Yayınevi: Bantam.
- J. L. Lebowitz. (1993). Time’s Arrow And Boltzmann’s Entropy. Scholarpedia 3, sf: 3448. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:30:01 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7995
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.