Kan ile İlgili Az Bilinen 7 Gerçek!
İnsan kanı, bizleri hayrete düşürecek yapıda ilginç bir madde. Çoğumuz kanımızın okullarda, oksijeni ve dışarıdan aldığımız besin maddelerini vücudumuza taşımakla yükümlü olduğunu, aynı zamanda da atık ürünleri vücuttan uzaklaştırmaya katkıda bulunduğunu öğrendik.
Fakat bu yapı, daha bilmediğimiz nice şey sunuyor. Örneğin patojenlere karşı savunucu nitelikte olması, vücut sıcaklığımızı düzenlemesi, önemli iç kimyasalları ve besinleri dengede tutması gibi… Gelin kanımızı biraz daha yakından tanıyalım!
Kan ile İlgili Az Bilinen 7 Gerçek
Kanımız Hem Sıvı, Hem de Katı Haldedir!
Kan, vücutta bir bağ dokusudur. Çok hücreli bir bileşene (kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri ve trombositler) ve sıvı bir hücre dışı matrise sahiptir. Vücuttaki diğer bağ dokularının aksine, kan bir sıvıdır. Hücre dışı matris ve plazma sıvıdır. Hücreler, bu sıvı içinde askıda kalır. Ancak dokular hasar gördüğünde, örneğin vücudumuzda bir yerin kesilmesi, kan da diğer bağ dokuları gibi katı hale gelir. Bu pıhtılaşma olarak bilinir.
Pıhtılaşma, eğer kan, damarın iç çeperinden başka herhangi bir şeye dokunacak olursa tetiklenir ve buna bağlı olarak bir dizi kimyasal tepkime yaşanarak yara kapatılır ("yamanır"). Kan plakaları açık yaraya yapışır, sonrasında bir çeşit plazma proteini olan çözünebilir fibrinojen, çözünemez fibrinojene dönüşür. Bu fibrinojen, kan plakaları etrafında bir "ağ" oluşturur ve daha fazla kan kaybına engel olur. Zaman içinde bu doku iyileştikçe, ağ ve yama parçalanır (veya kişi bu yapıyı yolarak koparır).
Çoğu insanda kanın yapısı, %45 hücrelerden -özellikle kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücrelerinin ise sadece %1’i kadarı- %55’i ise plazmadan oluşmaktadır. Bunlardan biraz fazlası ya da azı anemi gibi hastalıklara neden olabilir.
Kan hücreleri sürekli olarak üretilir ve geri dönüştürülür. Vücut, saniyede yaklaşık 2 milyon kırmızı kan hücresi üretir ancak bu, yüksek rakımlarda ve düşük oksijen durumları gibi stres zamanlarında büyük ölçüde artar.
Ortalama olarak, erkekler mikrolitre başına 4.7 ila 6.1 milyon hücreye ve kadınlar mikrolitre başına 4.2 ila 5.4 milyon hücreye sahiptir. 1 mililitre içinde 1000 mikrolitre vardır.
Kanın Miktarı Sürekli Değişir!
Bir kişinin vücudundaki kan hacmi 24 saatlik bir süre boyunca sürekli değişir. Vücut, kan bakımından genelde yemeklerden önce en yüksek hacme sahiptir, çünkü vücuda sıvı alınır.
Hamile bir kadının kan hacmi, hamilelik sırasında %50'ye kadar artabilir. Bu, plasentayı ve gelişmekte olan fetüsü desteklemek veyahut beslemek içindir.
Ama ortalama olarak, erkekler genellikle beş ila altı litre kana, kadınlar ise dört ila beş litre kana sahiptir.
ABO Sisteminden Farklı Kan Gruplandırma Sistemleri de Bulunmaktadır!
Kan grubumuzu ailelerimizden miras alıyoruz. Ya A, B, AB ya da 0 kan grubumuz var. Bu gruplar sahip olduğumuz antijenleri belirler, bu da kan türümüze bağlı olarak, uyumsuz bir gruba sahip bir kişiden gelen kanın başka bir kişiye transfüze, yani kan nakli edilemeyeceği anlamına gelir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Kan tiplerini gruplandırmanın bir diğer yöntemi ise Rhesus yani Rh’dir. İnsanlar Rh+ ve Rh- gibi ek antijenlere sahiptir. Yani bunlar da belirgin farklılıklar sunar. Hepimizin bildiği gibi, Rh+ olan bir birey Rh- antijene sahip bir bireye kan veremez, çünkü bu bir bağışıklık tepkisine yol açar.
Sürekli Daha Fazla Kan Hücresi Üretiyoruz!
Vücudumuz, kan hücrelerini sürekli olarak geri dönüştürebilir ve kan kaybolduğunda daha fazla kan hücresi üretebilir. Bu, bir kerede yaklaşık 470 mililitre kan bağışlayabileceğimiz anlamına gelir. İnsan vücudu aynı zamanda, bağışlanan tüm kan hücrelerinin yenilenmesi için erkeklerde yaklaşık 12 hafta, kadınlarda ise yaklaşık 16 haftalık bir süreye gereksinim duyar. Bununla birlikte, kan hacminin %40'ından fazlasını kaybedersek ölürüz. Eğer kanın yaklaşık %10-20'sini kaybedersek, vücut şoka girer. Şokta iken, vücut kalp atış hızını ve solunumu artırarak durumu düzeltmeye çalışır ve bir yandan terlerken, diğer yandan kanın daha hayati organlara çekilmesinden ötürü deri rengi soluklaşmaya başlar.
Kanın Belli Bir "Son Kullanma Tarihi" Vardır!
Eskiden “bütün” kan bağışlarının bir kerede kullanılması gerekiyordu. Ancak şimdi kan, mümkün olduğunca verimli bir şekilde kullanıldığından, emin olmak için farklı bileşenlerine (kırmızı kan hücreleri, beyaz kan hücreleri, trombositler ve plazma olarak) ayrılır. Çünkü hasta bir birey sadece bir kan bileşenine ihtiyaç da duyabilir.
Kan, her şey gibi, bir son kullanma tarihine sahiptir. Ne kadar hızlı kullanılması gerektiği kanın kısımlarına ve bölümlerine bağlıdır. Kırmızı kan hücreleri yaklaşık altı hafta boyunca saklanabilir. Fakat trombositler sadece birkaç gün kullanım süresine sahiptir, bu yüzden trombositlere sürekli ihtiyaç duyulur. Plazma gibi diğer parçalar ise bir yıla kadar dondurulabilir. Beyaz kan hücreleri ise genellikle bağışlardan filtrelenir.
Kan Kaybı, Geçmişte Bir Tedavi Türüydü!
En az 3000 yıl öncesine dayanan “kan akıtma” yöntemi, geçmişte birçok yaygın hastalık için popüler bir tedavi yöntemi olarak tercih ediliyordu. Hatta birçok kan akıtma vakasında, bir seferde beş ila on mililitre kan tüketebilen sülükler kullanıldı.
Daha ilginç olaylar da bulunuyor! Örneğin bu “kan alma” tedavisinde, ortak tıbbi prosedürleri gerçekleştirmek için berberlerden de yardım alınıyordu. Hatta bu nedenle berber direklerindeki kırmızı renk kanı, beyaz renk yara bandını temsil etmektedir. Berber cerrahlar hakkında daha fazla bilgi almak için bu yazımızı okuyabilirsiniz.
Günümüzde, plastik veya rekonstrüktif cerrahi vakalarında, özel olarak yetiştirilen sülüklerle bile kan alma yöntemi hala kullanılmaktadır. İyileşme veya bağlanma gerektiren bir doku alanında, pıhtılaşmış kanın çıkarılmasında etkili olurlar. Aynı zamanda hemokromatoz tedavisinde vücuttaki demir miktarını azaltmak için, bir iğne yardımıyla bu yöntem kullanılabiliyor. Tabii eğer vücutta çok fazla demir varsa...
Bütün Kanlar Kırmızı Değildir!
Hemoglobin nedeniyle insan kanı kırmızıdır. Ancak tüm hayvanlar kırmızı kan rengine sahip değildir. Örneğin buz balıklarının oldukça berrak ve şeffaf bir kanı vardır. Bir tür skink (bir kertenkele türü) yeşil kana sahiptir. Yerfıstığı kurdu da mor kana ve birçok böcek türü de sarı kana sahiptir.
Kanın rengi genellikle kandaki spesifik proteinlerden kaynaklanır. Bu proteinler, türlerin yaşadığı çevreye bağlı olarak bazı hayatta kalma avantajlarına da sahip olabilirler.
Bütün tıbbi gelişmelere rağmen, insan kanının yapabildiği; yüksek kaliteye ve verime sahip uygulamaları yerine getirebilecek, yapay kan henüz üretilebilmiş değildir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 85
- 62
- 40
- 23
- 23
- 19
- 9
- 9
- 5
- 3
- 3
- 3
- Çeviri Kaynağı: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 06:48:32 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8762
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in The Conversation. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.